23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2001 PAZARTCSİ HABERLER FFnin Ersümer önergesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP milletvekillerinin, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer hakkında 'Beyaz Enerji" davasıyla ilgili olarak verdiği Meclis soruşturması önergesi, yann TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek. FP milletvekilleri önergeyi, Ersümer'in "Enerji Bakanlığı faaliyetlerinde usulsüzlüklere, suiistimallere yol açtığı ve göz yumduğu. bunlarla ilgili gerekli tedbirleri almayarak görevini kötüye kullandığı" iddiasıyla vermişti. KESK Ankara'ya yüpüyop • İstanbul Haber Servisi - Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu'nun (KESK) iki milyon kamu çalışanmı etkileyecek olan ve "grev ve toplusözleşme'' hakkı içermeyen Kamu Çalışanlan Yasa Tasansı'nm geri çekilmesi istemiyle düzenlediği Ankara yürüyüşü bugün ' başlayacak. Istanbul'da başlayıp 6 gün sürecek olan eylem cumartesi günü Ankara'da sona erecek. KESK'ten yapılan açıklamada. hükümetin yasayı geri çekmemekte ısrarcı olmasi halinde Türkiye'nin dört bir yanında yüz binlerce kamu emekçisinin hizmet üretmeyerek alanlara çıkacağı belirrildi. Akdeniz'de NATO tatbikatı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından dün yapılan yazılı açıklamada, Orta Akdeniz'de Korsika ve Sardunya adalan bölgesinde 21 Mayıs-01 Haziran tarihleri arasında yapılacak Trident D'or-2001 tatbikatına, 2 Türk firkateyninin de katılacağı bildirildi. Açıklamada. tatbikata, Türk Deniz Kuvvetleri'nden TCG Yavuz Firkateyni ile NATO Akdeniz Daimi Deniz Kuvveti emrindeki TCG Zafer Firkateyni'nin de katılacağı bildirildi. Davut Sincar yakalandı • İstanbul Haber Serivisi - Bostancı'da. yaklaşık 1.5 ay önce 2 kişinin öldürüldüğü olayın azmettiricisi ve planlayıcısı olduğu iddiasıyla aranan Sincar aşireti lideri Murat Sincar' ın kardeşi Davut Sincar, Mardin'de yakalanarak Istanbul'a getirildi. Bu olayla ilgili daha önce yakalanan 5 kişi, sevk edildikleri İstanbul DGM tarafından tutuklanmıştı. Düzeltme • İstanbul Haber Servisi -lşçiPartisi(JP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in basın toplantısına ilişkin 20 Mayıs2001 tarihli gazetemizde "Uçak kazalannda kasıt var" başlığıyla yer alan haberin son cümlesi hatalı olarak yayımlanmıştır. "Bütün bunlar ABD'nin Türk ordusuna karşı planladığı tertiplerdir" ifadesinin doğrusu şöyledir: "ABD'nin 'orduya haziran darbesi' plan ve tertibi: Aydınlık dergisi, lNisan2001 tarihli sayısmda. ABD'nin Türk ordusuna karşı tertipler hazırladığını yazmış ve bu yöndeki olgulan sıralamıştı." Düzeltir, özür dileriz. TBMM komisyonu, Avrupa cezaevlerinde yaptığı gözlemleri raporlaştırdı Bab FtipLetineövgüBÜLENTSARIOĞLU ANKARA - TBMM Insan Haklannı Inceleme Komisyo- nu üyelerinin, gelişmiş ülkeler- deki F tipi cezaevi modelleri- ne ilişkin gözlemleri, Türkiye açısından şaşırtıcı örnekleri bir araya getirdi. Milletvekilleri; kapalı cezaevi gözlemlerinde, "iyi halH mahkûmlara cezaevi dışında kayak izni, Müslüman- lara cuma namazı için dışarı çıkma izni, mahkûmlann be- Krliaralıklaria eşve çocuklany- la bir araya gelmesi, cezaevi içindeaşkodasT yer aldı. Mah- kûmlann avukatlan ile istedik- leri zaman görüşebildüderine dikkat çeken TBMM heyeti, "Ana Uke, mahkûmlara içeride dahafazla özgüıiük sağlamak" saptamasında bulundu. Komisyon üyelerinin bu yıl içinde gezi düzenledikleri Avustralya, Danimarka, Isveç, Norveç ve Almanya'daki ceza- evlerine ilişkin gözlemleri ana hatlanyla şöyle: TAYAD: Çözüm için daha kaç insanın ölmesi bekleniyor? Tutuklu ailelerine Ankara yasağı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - F tipi ce- zaevlerine karşı başlatılan ölüm oruçlannda 214'ûncü güne girilirken çocuklarmı ziyaret ettBeküzere Istanbul'dan Ankara'ya giden yak- laşık 80 tutuklu yakını,jandarma ve polis tara- fından kente sokulmadı. Ankara'ya girişleri- ne izin verilmeyen tutuklu aileleri Istanbul'a geri gönderilirken Tavır Dergisi Yazıişleri Mü- dürü \fcsin Türkerigözaluna alındı. TAYAD is- tanbul Başkanı Oya Gökbayrak, tutuklu aile- lerinin çocuklarmı ziyaretine bile izin verme- yen devletin seyahat özgürlüğünü çiğnediğini vurgulayarak "Ankara yasak şehir ilan edüdiî Daha kaç insan ölecek, kaç insan sakat kala- cak!" diye tepki gösterdi. Öte yandan Bursa Cezaevi'nde ölüm oru- cunda bulunanlan muayene eden Bursa Tabip Odası üyesi doktorlar hakkında "emre uy- madıklan" gerekçesiyle dava açıldı. Davaya doktorlann, "Bl vitamini ahn, Maha ve Tokyo bikürgelerine kanlryoruz, sizlerin ölmenizi is- tenüyoruz" sözleri gerekçe gösterüdi. AVUSTRALYA (PORT PHILIP MEL BOURNE CEZAEVİ) • Cezaevi 600 mahkûmun küçük, idare edilebilir gruplar halinde, güven içinde kalabi- lecekleri tarzda inşa edilmiş. • Cezaevi hastanesi, bütün sağlık ihtiyaçlannı karşılaya- cak donanıma sahip. Zihinsel engellilerin sürekli banndınl- dığı 20 yataklı bir servis var. • Tüm mahkûmlar haftada 5 gün, günde 6 saat çalışmak zo- rundalar ve yaptıklan işe göre ücret alıyorlar. DANİMARKA (KOPENHAC CEZAEVİ) • Hapishanede bir spor salo- nu, bir kilise, bir kütüphane ve faaliyet odalan var. 150 mah- kûmun yararlandığı bir okul var. Yaz aylannda açık havada spor yapılmasına olanak tanı- nıyor. Bir ihtiyaçlan olduğun- da odalarda bulunan çağırma düğmeleri ile gardiyanı çağı- rabiliyorlar. Okula devam edenlere ayda 300-400 kron maaş verilen cezaevinde imam ve papaz da var. • Cezaevi içindeki sorunla- ra ilişkin isterlerse adalet ba- kanlığına ve ombudsmana da şikâyette bulunabiliyorlar. • Avluda, aralannda tel örgü AİHM'deki davalar Türkiye r aleyhine 5 bin başvuru ANKARA (AA) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AlHM) Tür- kiye aleyhine 5 bin başvuru yapıldığı bildirildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ANAP istanbul Milletvekili EmreKo- caoğju'nun, AİHM'de Türkiye aleyhi- ne yapılan başvurular ve ödenen taz- minatlarla ilgili soru önergesini yanıt- ladı. Adalet Bakanı'nın verdiği bilgi- ye göre, Türkiye aleyhine AIHM'ye yaklaşık 5 bin başvuru yapıldı. Çoğu kişisel olmak üzere 2 bin 250 başvuru Güney Kıbns Rum Kesimi'nden yapı- lırken 1500'ü Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan vatandaşlar tara- fından yapıldı. Bireysel başvurular dışında Türkiye aleyhine Danimarka bir, Güney Kıb- ns Rum Kesimi de 4 'devlet başvuru- su'nda bulundu. Türkiye aleyhine 40 başvuru 'kabul edilemez' bulunurken 45'i de kayıttan düşürüldü. Başvuru- lar sonucunda AlHM'de 108,Delege- ler Komitesi'nde de 10 dava hakkında karara vanldı. Bunlardan 101 'i Türki- ye aleyhine, 7'si Türkiye lehine sonuç- lanırken 2 başvuru hakkında kayıttan silinme karan verildi. AlHM sürecin- de 37 başvuru da dostane çözümle so- nuçlandı. Başvunı konulan Başvurulann konulanna göre dağı- lımmda, Güney Kıbns Rum Kesi- mi'nden yapılan başvurular ilk sırada yer alıyor. Bunu "kamulaşürma bedeJ- lerinin geç ödenmesi, kö> yakma ve bo- şaltma, işkence ve gözaln süresinin uzunluğu, kayıp-faili meçhulve yaşam hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü. adfl yargüama, Yüksek Askeri Şûra kara- nyla Türk Silahlı Kuvvetieri'nden uzaklaşünlan subaylar ve mülteci" başvurulan izliyor. Türkiye aleyhine sonuçlanan dava- larda, 179 milyar 560 milyon 885 Türk Lirası, 171 bin 124lngilizSterlini, 139 bin 249 ABD Dolan ve 890 bin 281 Fransız Frangı tazminat ödendi. m m HADEP: Olümler dıırdıırulsun Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) üyeleri, cezaevlerinde 213. gününe giren ölüm orucu eylenünin bitirümesi için görüşmelere başlanması ve kayıplann bulunması için Zeytinbumu'nda gösteri düzenledL Telsiz Mahallesi'ndeki futbol sahasında toplanan HADEP üyeleri, eDerinde beysbol sopası ve demir çubuklar bulunan sivfl polisler tarafindan dağıülmak istendL Dağdmamakta direnen grup, ölüm orucu eyleminde anlaşma sağianması istemini içeren pankartlar açn. HADEP Zeytinburnu İlçe Örgürü adina yapılan açıklamada, ölüm orucu eylemcilerinin her geçen gün durumlarnun ağuiaşüğı ve tophı ölümlerin kapıda olduğu vurguIandL (ALPER TURGUT) olacak şekilde günde sadece bir saat havalandırmaya çıkabi- liyorlar. Tecritte olmayanlar havalandırmada bir araya ge- lebiliyorlar. Görevliden izin alarak telefon kullanılabiliyor. İSVEÇ SÖDERTAUE HALL VE NORVEÇ İLA CEZAEVLERİ • Her katta 15 oda kapısının açıldığı bir koridor ve mah- kûmlann isterlerse yemek pi- şirmelerini sağlayacak dona- nımlı bir mutfak yer alıyor. • lyi halli mahkûmlar, gö- revü eşliğinde cezaevi dışına kayak yapmaya gidebiliyorlar. Mahkûmlar isterlerse belli pe- riyotlarla eşi ve çocuklan ile bir araya gelip bir geceyi ceza- evinde geçirebiliyorlar. Bu amaçla cezaevi içinde banyosu da bulunan 4 oda aynlmış. lyi halli mahkûmlann kaldığı oda- larda TV, radyo ve internet bağ- lantısı olmayan bilgisayara izin veriliyor. Yüzme havuzu olan cezaevleri olduğu da belirtildi. • Ana ilke, mahkûmlara içe- ride daha fazla özgürlük sağla- mak. ALMANYA (BERLİN CEZAEVİ) • Elişleri atölyesinde çalışan mahkûmlar yaklaşık 200 mark ücret almaİcta. Zemin katta mescit olarak düzenlenen bir hücre de yer alıyor. • Her bölümün ayn bir dok- toru var. • Cezaevi yönetiminin bir mahkûma yılda 21 gün dışa- nya çıkma izni verme hakkı var. CHARLOTTENBURG CEZAEVİ • İlk cezaevine konulan mahkûmlann tutulduğu ayn bir bina var. Cezaevinde oluşan ve mahkûmlann sosyalleşmesine engel olan alt kültür ile tanış- mamalan için bu tür hükümlü- lerayn bir binada tutuluyor. Bu" tür mahkûmlardan cezasmın üçte birini çekenler doktor ve psikolog kontrolünden geçtik- ten sonra dışanda iş bulup ça- lışabiliyor, akşamlan tekrar ce- zaevine geliyorlar. Aylık 50 mark tutannda telefon görüş- mesi yapabiliyorlar. • Âvukatlar her an müvek- killeriyle görüşebüiyor. Nasyo- nal sosyalizm ve erotik yayın- lar dışında hiçbir yayın yasağı yok. Isteyen mahkûmlar oda- lannda radyo, müzik seti ve te- levizyon bulundurabiliyorlar. Milli Eğitim Bakanı, DYP'li Aytekin'in soru önergesini yanıtladı YOK'ten 'Fatih'e türban cezası ANKARA (AA) - Milli Egitim Ba- kanı Metin Bostancıoğhı, YOK Genel Kurulu'nun, Fatih Üniversitesi'ninba- zı yöneticileri haklonda 'kızöğrencile- rin türbanla derse devam etmeleri ve personetin türbanla görev yapmalan- na gözyumduklan' gerekçesiyle ceza- landınlması yönünde karan bulundu- ğunu bildirdi. Bostancıoğlu, DYP Ba- lıkesir Milletvekili tlhan A>1ekin'in, "Fatih Üniversitesi'ndeki >önetici ve öğretim elemanlarmın, kanunlann suç saydığı bir fiilden suç alıp-almadığuıa" ilişkin soru önergesini yanıtladı. Bostancıoğlu, Fatih Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Fahrettin Gü- cün, Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakül- tesi Dekanı Prof. Dr. Osman Ozcan, eski Ankara Meslek Yüksekokulu Müdürü Mahmut Aydın ve şımdiki müdürü Doç. Dr. AB Fuat Balkan'ın, kız öğrencilerin okula türbanla devam etmelerine ve bir kısım personelin tür- banla görev yapmalanna göz yumduk- lan iddiasıyla haklannda Yükseköğre- tim Denetleme Kurulu'nca yapılan so- ruşturma sonucu düzenlenen raporda, 'Yükseköğretim Kurumlan Yönetici Oğretim Elemanı ve Memuıiann Di- sipün Yönetmeuği' uyannca yönetim görevinden ayırma cezası ile cazalan- dınlmalannın teklifedildiğini bildirdi. Teklifin, Yüksek Disiplin Kurulu sı- fatıyla toplanan YÖK Genel Kuru- lu'nda kabul edildiğini kaydeden Bos- tancıoğlu,rektörvekilinin atanması sı- rasında yönetmeliğin amir hükmü ve YÖK'ün olumsuz görüşüne rağmen tayin edildiğini belirtti. Bostancıoğlu, yükseköğretimin "Atatürk inküap ve Ukeleri doğrultu- sunda Atatürk millrvetçiliğine bağb öğ- rencfler yetiştirme>i amaçlayan bir eği- tim ve öğretimdir'' amacını benimse- diği yolunda tereddütler bulunan bir kişinin rektör vekili olarak tayin edil- mesinin YÖK tarafından uygun görül- mediğine işaret etti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Aylardır önümde bir kitap yı- ğını duruyor. Bu kitapları alıp, sessiz bir adaya kaçmak istiyo- rum. Çünkü, Türkiye'nin bu ko- şullannda hem gündelik yazı yazmak, hem ülkenin ve Avru- pa'nın dört biryanındaki çağn- iara cevap vermek, hem gaze- tecilik yapmak hem de ondan sonra kitap okumak mümkün değil. Yan yana koyduğum ve oku- maya başladığırn ya da oku- mayı istediğim kitaplan sizinle paylaşmak istiyorum. Cumhu- riyet Krtaplan'ndan çıkan "G//- gamış Destanı"n\ yıllar sonra büyük bir keyifle yeniden oku- dum, Ortadoğu'nun bugünlere uzanan tarihinde, birçok şeyin hâlâ nasıl yaşandığını bir kez daha değeriendirme olanağı buldum. HintliyazarArundha- ti Roy'un "Küçük Şeylerin Tan- nsı" Can Yayınlan'ndan_üç yıl önce çıkmıştı. llknur Özde- mir'in güzel çevirisi, krtabı da- Kitaplar Arasmda Dolaşmak hada ilginç kılıyor. 196O'lı yılla- nn sonunda Hindistan'ın güne- yinde bir ailenin öyküsü anlatı- lıyor. O yillann büyük altüst olu- şunu, Marksist hareketin Hin- distan'a özgü mücadele biçim- lerini, bir Hindu kadınla att kast- tan bir erkeğin aşkını konu alan romanı keyifle okuyup bitirdim. Son yıllarda okuduğum ve en etkilendiğim kitaplardan birisi olduğunu söyleyebilirim. Muhsin Kızılkaya'nın lleti- şim Yayınlan'ndan çıkan "Göl- gder Çabuk ölür" kitat» önüm- de duruyor, parça parça oku- yorum. Ayfer Tunç'un Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" kitabına başlamak için sabırsızlanıyorum. Nesim Malki'nin dramatik ölümünü ve çeteleşmenin bir boyutunu an- latan Zaman Kitap'ın çıkardığı Faruk Mercan'ın "Niso" kita- bını da dayanamayıp okumaya başladım. Okumaya başladığım kitap- lardan birisi de Ahmet Attan'ın Can Yayınlan'ndan çıkan "Is- yan Günlerinde Aşk" kitabı. Prof. Dr. T.J. de Boer'in 1903 yılında yazdığı "Islam Felsefe- si Tarihi", Doç. Dr. Yaşar Kut- luay'ın çeviri ve katkılanyla An- ka Yayınlan'ndan çıktı. Islam ta- rihi konusundaki bu klasiği de okumak için bir kenara koy- dum. Ülkemizde azınlıklann ta- rihiyle ilgili araştırmalanylatanı- dığımız Rrfat N. Bali'nin lletişim Yayınlan'ndan çıkan "Musa'nın Evlatlan Cumhuriyet'in Yurt- taşlan" kitabı da Cumhuriyet tarihimizin bilinmeyen yönleri- ne ışık tutan bir araştırma ola- rak önümde duruyor. Perihan Mağden'in Everest Yayınlan'ndan çıkan "Dünya Işleri", Metin Üstündağ'ın Pa- rantez Yayınlan'ndan çıkan "Tentürdiyofu, Reşat Ekrem Koçu'nun Istanbul'un tarihine ilişkin öykülerle bezenmiş Do- ğan Kitap'tan çıkan "ErkekKız- lar", "Dağ Padişahlan", "For- sa Halil" başlıklı üç kitabı, Ni- hat Behram'ın Everest Yayın- lan'ndan çıkan "Darağacında Üç Fidan" ve "Kız Ali'si, Yıl- maz Odabaşı'nın Gala Yayın- lan'ndan çıkan "Ey Hayat" başlıklı şiirieri, Ali Bulaç'ın Za- man Kitap'tan çıkan "Din Dev- let ve Demokrasi"s\, Ataol Behramoğlu'nun Gendaş Kültür'den çıkan "Başka Bir Açı"s\, Mehmet Bayrak'ın Özge Yayınları'ndan çıkan "Köy Enstitüleri ve Köy Edebi- yatı" ve "Kürt Sonınu ve De- mokratik Çözüm"ü, Metis Ya- yınlan'ndan Ruşen Çakır'ın "Derin Hizbullah"\, Serkan Seymen'in Sabah Grubu'nun öyküsünü anlatan "AmiralBat- tı"s\ ve Murat Kelkröioğlu'nun Egebank soygununu anlatan "Hortum'u masamın üzerinde bekliyor. Bu arada bir Marcel Proust da okumak istiyorum. Fransız- lann bu ilginç ve çarpıcı yaza- nndan okumak üzere masama koyduğum kitap, Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan "KayıpZa- manın Izinde" dizisinin bir par- çası olan "Albertine Kayıp". Bunlar şu anda düşündükle- rim. Daha neler neler okumak ve bu okuduklanmı siz okuyu- cularımızla paylaşmak istiyo- rum. Ancak bunca kargaşanın içinde, oradan oraya koşturur- ken bütün bunlan nasıl yapabi- lirim, onu ben de bilemiyorum. Yaz tatili yaklaşıyor, bu kriz ortamında boi kitaplı günler di- liyorum. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Gençleninizi Tanıyor musunuz?.. Geçen cumartesi günü 19 Mayıs 2001 tarihini ta- şıyordu. O gün, Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi'nin açılışı yapıldı. Belediyelerin gençlikle ilgili projeler yapmaları, bu projeleri yaşama geçirmeleri çok önemli girişimlerdir. Kadıköy Belediyesi de kısa bir süre içinde hazırlanan bir projeyi uygulamaya koya- rak büyük Atatürk'ün emaneti olan 19 Mayıs'lara ya- kışır bir adım atmıştır. Bu proje, girişimci-düşünen- üreten-gelişen gençlik hedefıni gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmalannı yakından bildiğim bir p.roje grubunun sistemli çabalanna Başkan Selami Öztürk ve arkadaşlannın verdiği güçlü destek somut bir hedefe ulaşmıştır. Bu adım, bundan sonraki uzun yürüyüşün başlangıcıdır. Bu merkezde yetişecek genç liderier, hayatın her alanına doğru atılımlar ge- tirecek, kendi gelişimlerinde biriken büyük gücü, çev- releriyle, ülkeleriyle, dünyayla paylaşacaklardır. Daha önce Aliağa Belediyesi'nin, Değirmendere Belediyesi'nin gençlerle ilgili çok önemli çalışmala- nnatanıkolmuştum. Kuşkusuz, bilemediğim, habe- rimizin olamadığı başka girişimler de vardır. Beledi- yeler, gelişmiş ülkelerde görülen ömekleri gibi, sınır- lan içinde yaşayan gençleriyle bilimsel planda iigilen- melidir. Kendimize şu soruyu sorarak düşünmeliyiz: - Gençlerimizi tanıyor muyuz? 'Birgenci tanımak' ne demektir? 'Birgenci tanı- mak'; onun kişiliğini, kimliğini, isteklerini, beklentile- rini, hayallerini, yapmak istediklerini, umutlannı, umutsuzluklarını tanımak demektir. Bir genci tek bir kesitle de tanıyamayız, onun değişen gelişimi bizi başka boyutlarla da karşılaştıracaktır. 'Bir genci anlamak' ne demektir? Onun yapmak istediklerini, yapmamak istediklerini, yapmak isteyip yapamadıklannı, yapmak istemeyip yaptıklarını an- layabiliyor muyuz? Bir gencin neler düşündüğünü, neleri duyumsadığını, neden öyle düşünüp duyum- sadığını biliyor muyuz? 'Bir gençle yaşamak' ne demektir? Onunla neleri paylaştığımızı, neleri paylaşmadığımızı, karşılıklı bek- lentilerimizi, iletişimimizin nasıl olduğunu, sınırian- mızın doğru olup olmadığını biliyor muyuz? 'Bir gencin kendini tanıması' ne demektir? Bir genç kendini kimin gözleriyie görmektedir? Kendi gözlerinin farkında mıdır? Ailesinin gözüyle mi gör- mektedir? Arkadaşlannın gözleriyie mi görmektedir? Sevgilisinin gözüyle mi görmektedir? Yoksa kendi- ne karşı kör müdür? Bütün bunlan bilmeden 'Evet, gençlerimizi tanıyo- ruz' diyebilir miyiz? Acaba kendi çocuklanmızı tanıyor muyuz? Onlan tanıyor muyuz, yoksa görmek istediğimiz gi- bi mi görüyoruz? Gerçek şudur ki, biz 'gençlerimizi tanınvyoruz'. Onları seviyoruz, kızıyoruz, beğeniyoruz, beğen- mryoruz, övüyoruz, yeriyoruz ama tanımıyoruz. Gençlerini tanımayan toplumlar kendi gelecekle- rine kördürier. Çocuklannı tanımayan büyükler, beklentilerini ku- ma gömerier. • • Bu toplumda eğitimin en üst başanlannı kazanan- lar da bizim gençlerimizdir. Yollarda çanta kapıp kaçanlar da bizim gençleri- mizdir. Dünya birincisi olan sporcu gençlerde bizim genç- lerimizdir. Bir arabanın attına yatıp tamir eden genç de bizim gencimizdir. Önce gençlerimizi tanımak zorundayız. Gençlerimizi araştırarak, inceleyerek, hiçbir önyar- gıya kapılmadan, dışlamadan, suçlamadan görmek, anlamak, kabul etmek ve 'bilmek' zorundayız. Sonra da onlan anlayarak, onlaria işbiriiği yaparak, onlaria yaşadığımızı bilerek ortak çalışmalar yapmak zorundayız. Bir toplumun gençleriyle ilgili projesi alfabe harf- leriyle sıralanmış hapishaneler yapmak olamaz. E ti- pini F tipi izler, sonra da G tipini yapmak zorunda ka- lırsmız. Gençler için yapılması gerekenler, öğrenim işlikle- ri, çalışma işlikleri, yaratma işlikleridir. Gençler kendi değerleriyle, toplumsal değerierie, evrensel değerierie buluşmalıdır. İlk aşama budur. Sonra da aynı gençler yeni değerier yaratmalıdır. Kendilerinde, toplumlannda ve bütün dünyada ge- çerii yeni değerierin üretimi yaşanmalıdır. Yeni 19 Mayıs'lar bu hedefleri gerçekleştirmek için yaşanmalıdır. Bu hedeflere yönelenleri kutluyoruz ve destekliyo- ruz. e-mail: erdalatak'/ superonline.com Faks:0212-513 90 98 .': i.ı Türk-ls Baskan Danısmanı Koc: Türidye AB için tampon bölge ANKARA (Cumhu- rijet Bürosu) - Türk-lş Başkan Danısmanı Yü- dırun Koç, AvTupa Bir- liği'nin, Türkiye'yi tam üye olarak görmediğini ve "tampon bölge" ola- rak kullanmak istediği- ni belirtti. Türkiye'nin AB ile olan ilişkileri, dün dü- zenlenen panelde tartı- şıldı. Toplumsal Araş- tırmalar ve Kültür Sanat Vakfı Ankara Şubesi ta- rafından düzenlenen "AB Nedir? Ne Değil- djr?" paneünde söz alan Türk-lş Başkan Damş- manı Yıldınm Koç, AB'nin Türkiye'ye tam üye gözüyle bakmadığı- nı ve tampon bölge ola- rak kullanmak istediği- ni söyledi. Koç, AB pro- jesini, Avrupa sermaye- sinin yayılma politikası olarak tanımladı. Milli- yetçiliğin kışkırtılarak Türkiye'nin parçalan- mak istendiğini ileri sü- ren Koç, "Türldye'de mikro milliyetçüik kış- kırülarak Sevr yeniden canlandınbnak isteni- yor" dedi. Panelde söz alan Doç. Dr. Aziz Konukman, AB'ye katılım sürecin- de hazırlanan "Uhısal Programnı'', ulusal bir özelliğinin olmadığmı vurgulayarak "Buprog- ram Kaühm Ortaklığı Belgesi'ne dayanılarak hazırlanmıştır. AB'ye kaülmakisteyentüm ül- kelerin programlan ay- nıdır. Böyle ulusal prog- ram olmaz" dedi. AB'nin tarihsel gelişi- mini anlatan Doç. Dr. Sevilay Kahraman da AB'nin hukuki ve eko- nomik bir birlik olmak- tan çok siyasi bir yapı- lanma olduğunu söyle- di. Kahraman, "AB'nin nihai amaa ulusal dev- letierin üstünde federal yapılar olusturmakür'' dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear