14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, yolsuzluklann siyasi bağlantılan bulunduğunda bunalımın aşılacağını söyledi: Krîz enerjiyi gölgelediANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhuriyet tarihınin en derin bunahmının yaşandığuıı, bunun çıkış yolunun da yolsuzluklann siyasi bağlantılannın ortaya çıkanlması olduğunu söyledi. Baykal, ekonomik krizin enerji krizini gölgelediğini vurgularken CHP Enerji Komisyonu tarafmdan yapılan açıkilamada da "Enerji Bakanuğf nın en fist düzeydeki beliıü sorumlulan, rüşvet ve yolsuzluk iddialan ile yargıda hesap verirken Enerji Bakanı Cumhur Ersümer büyük bir sorumsuzlukJa görevine devam etmektedir" denildi. Baykal, CHP Enerji Komisyonu'nun Kızılcahamam'da 2 gûn süreyle yaptığı çahşmalannın ardından bir basın toplantısı dûzenledi. Baykal, Türkiye'nin kamu finansman krizi yaşadığını, kamu yönetiminin etkinliği ve işlevini yitirdiğini kaydetti. Kamu yönetiminin ülkenin temel yatınmlannı gerçekleştiremeyecek hale geldiğinin altını çizen Baykal, bunun da eneni sektörii ile somutlandığuıı söyledi. Toplantıda ülkenin enerji sorunlan ile Elektrik Piyasası Yasası'nı değerlendirdikJerini vurgulayan Baykal, "Yasanın uygulamaya konobnası ile elektrik arn, elektrik talebinin altında kalacak, ithal elektrik enerjisi ülkeyi yönlendirmeye başlayacak" dedi. Baykal, kamunun fınans krizine sürükJenmesi ve ekonomik acze düşmesinin enerji alanmdaki yatınmlan yapılamaz hale getirdiğinı anlattı. Enerji üretim tesislerinin geliştirilemediğini ve enerji sektörûnûn krizin bedelıni en ağır ödeyen sektörlerden biri olduğunu kaydeden Baykal; Keban, Atatürk ve Karakaya santrallannın yanlış yönetilme sonucunda 12 milyar kilovatsaat enerji eksikliği ile çahşmak zorunda kaldığına işaret etti. Baykal, "Ekonomik kriz, enerji krizini gölgeledi. Ama dunım ortada duruyor. O hastahkiar, çarpıklıklar, yanlışhklar orada durmaya devam ediyor" dedi. Türkiye'nin kalkınmasınm, elektrik enerjisi üretiminin arttınlmasına bağlı olduğunu ifade eden Baykal, Elektrik Piyasası Yasası'run uygulamaya konulması ile elektrik fiyatlannın çok ciddi bir şekilde artacağını, pahalı elektrik döneminin başlayacağını, bunun da sanayi ve ihracatı olumsuz yönde etkileyeceğini, elektrik sektörünün planlamadan yoksun bırakılacağını belirtti. ATO arastırdı Esnafın 23 ana sorunu belirlendi ANKARA (AA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) esnaün 23 ana sorunu bulunduğunu be- liriedi. ATO Başkanı Sinan Aygûn, bu sorunlar arasında öncelikli olarak bankakredi faizlerinin düşürülmemesi, Bağ-Kur ve SSK prim borçia- nna ödeme kolayhğı getirilmemesının yer aldı- ğını bildirdi. Aygûn esnafi artık tutamadıklan- nı, yaşanan kriz nedeniyle yurdun dört bir tara- finda esnafin vürüdüğûnü beiırterek bu yürû- yûşlennin durdurulabilmesi için esnafin dile ge- tirdiği 23 sorunun acilen çözümlenmesi gerek- tiğini kaydetti. Türkiye'de 5.5 miryon esnaf, tûc- car ve sanayici bulunduğunu, Devlet Bakanı Ke- mal Derviş'in bu kitlenin sesıne kulak vermedi- ğini belirten Aygün, bu durumu eleştirdi. Soruniar ATO Başkanı Aygûn, Ankara esnafi ile görü- şerek sokağa dökülmesine neden olarak belir- ledikleri 23 sorunu şöyle açıkladı: • Dolar kurunun yüksek ve dalgalı olması ne- deniyle üretimde durma. • 30 Mart banka kredileri geri ödemelerinde yaşanan yüksek faiz krizi. • Halkbank kredilerinde yaşanan yûksek fa- iz sorunu. • Vergılenn martta ödenecek ilk taksitlerinin kriz nedeniyle ödenememesi. • Vergi ödeme kolayhğma rağmen yûksek fa- izler nedeniyle borçlann ödenemeyecek duru- ma gelmesi, • Bağ-Kur ve SSK prim borçlarma ödeme kolayhğı getinlmemesi. • tstihdamda yaşanan sorunlar. (tşten çıkar- ma, zam yapmama, maaş düşürme) • Üretim girdilerinde aşın tarife uygulaması (elektrik vs. gibi) • Vergilerin yolsuzluk ve faizlere harcanma- sının ortaya çıkardığı rahatsızlık. • SSK primlennde yûzde 50 oranında aröş yapılacağmın açıklanması. • Ek vergi geleceği korkusu. • Elinde para olanlann bile ödemeleri durdu- rarak "dolarda kalma" eğilimi. • Peşin para ile mal almak isteyen tûccann bi- le alacak mal bulamaması. • Alım gûcûnün dûşmesi nedeniyle esnaf ve tûccann bile alacak mal bulamaması. • Vergilerle sürekli olarak oynanması. • Türk bankalannın akreditiflennin kabul edilmemesi nedeniyle ithalat yapılamaması. • Bankalannkredi vermemesi nedeniyle Tah- takale kıskacına girilmesi. • Hayat standardı esasının getirümesi. • Kriz olmasına ragmen iş gûvencesi yasası- nın dayatılması. • "Yann sabah neolacak" sorusuna hükûme- tin bile cevap bulamaması. • Bankacılık sistemınin kurtanbnası adına genış halk kesımlennın feda edifanesi anlamına gelecek uygulamalar. • Hûkümetin ağır ve kayıtsız kalması. • Ulusal Program'ın gecıkmesi nedeniylebe- lirsızlik ortamının yarattığı karamsarlık. Doktorlardan yeni programa destek yok ANKARA (ANKA)-Türk Tabipleri Birli- ği, hûkümetin halktan fedakârlık bekleyerek hazırladığı ekonomik programa, "sağhğa kas- tettrçp" gerekçesiyle destek vermiyor. Türk Tabipleri BirliğTnin yayın organı "Tıp Dünyast"ndaki "Karşı Tarafin Nfyeti Kötü" başlıklı yazıda, halk yeni ekonomik programa karşı uyanldı. TTB, hûkümetin halktan fedakârlık bekleyerek hazırladığı 17'inci programın devaülasyon ile sonuçlan- dığını belirtti. Başbakan Büfcnt Ecevit'in krızden 3-4 gün öncesine kadar ekonomide her şeyin iyi gittiğini açıklamasına karşın, krizin ardmdan "Zaten Wr suredirişier iyigit- miyordu" açıklamasında buhınduğunu anım- satan TTB, 20 yıldır uygulanan programlar- la halkın sağhğınm ve canının tehdit altında olduğunu ileri sürdü. Hûkümetin, çalışanla- nn ücretlerini iyileştirmek için çıkardığı Yet- ki Yasası'nı 3 ay daha uzattığmı, buna karşın yeni uygulanacak ekonomik programın ha- zırlanmasının beklendiğini belirten TTB, "Hükümetin eü bir kez daha çabşaniann le- hine bir iş yapmaya gitmemiştir" dedi. 'Dışanda çözüm arayanların sonu hep hüsran olmuştur' Bahçeli: Çözüm Meclis'te SAVAŞKÜRKLÜ ADANA-Başba- kan Bülent Ece- vit'ten sonra Başba- kan Yardımcısı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 'ararejimisteyenleri'uyardı. Tür- kiye'nin öncelikli meselesırün pi- yasalarda güvenin temini ve ekono- mik sıkıntmın aşılması olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı, "Böyle zamanlarda demokrasi ku- raflan ve parfcunento dışında çözüm arayanların sonu hep hüsran otaıuş- üır" dedi. Başbakan Yardımcısı Bahçeli, bin- lerce partilinin katılımıyla Adnan Menderes Spor Salonu'nda gerçek- leştinlen MHP'nin Adana Genişletil- miş 4. Bölge tstişare Toplantısı'nda- ki konuşmasında, "Tophımda panik ve umutsuzlukyaratmayı amaçlayan ve sonuçlan neretere kadar uzanaca- ğı beDiobnayan bugirişimlerin, sade- ce siyasetin toplumsal tabanuu da- rahmakia kahnayacağı, kurumsaflaş- ma sıkınnsı yaşayan demokrasi kül- türümüzdedetahribatlarayolaçaca- ğı bitinmendir'' dedi. Son gûnlerde yaygınlaşan eylem- lere dikkat çeken Bahçeli, insanlann hak arama ve toplumsal sorunlar kar- şısuıdakı tepkilerine saygı duyulma- sı gerektiğini belirtti ve "Ancak sivil inisryariflerin hak arama girişimleri demokratik değer ve kuraOann dışı- na taşmamabdır" dedi. 'Önceiikü mesele güven' Devlet Bahçeli, toplumsal huzur, güven ve dayanışmanın sağlanması- nın ancak bunu samimi şekilde iste- mekle ve bu yönde çalışmakla müm- kün olabileceğini ifade ederek bu amaçla ikudanyla, muhalefetiyle tüm siyasi partilerin ve sıvil toplum ör- gütlerinin önemli yükümlülükleri bu- lunduğunu söyledi. "Türkiye'nin ön- celikli meselesl, piyasalarda güvenin temini veekonomiksıkıntmın aşüma- sıdır" dıyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun için herkesedüsen tarihi ve ağır sorumluluklar bulun- maktadır. Sorumluluklannıvegörev- lerini ihmal edenlerin bu kritik gün- krinetkisigeçtiğizanıanmiIletinHzin huzurunda hiçbir anlam \e önemle- rinin kalmayacağı iyi bUinmelidir. Böyle zamanlarda demokrasi ko- raDarı ve parlamento dışında çözüm arayanlann sonu hep hüsran ohnuş- tur. Bu müleC kendisinin en zorsıkm- nh günlerinde ister siyasi, isterse eko- nomik vurgun peşinde koşanlardan bir gün mudaka hesap soracakür" Türkiye'nin içınde bulunduğu krizin aşıhnasımn ekonomik ön- lemlere ve uygulanacak programa olduğu kadar, siyasi istikrara da bağlı olduğunu vurgulayan Bahçe- li, şunlan söyledi: "Ekonomikprog- ramı oluşturmak ve onu doğnı bir yöntemle uygulamak da öncedkle si- yasi karar süreçleriyle OgUidir. Do- layısıyla bu aşamada kriz karştsın- da takımlacak siyasi tavır daha da önem kazanacakür." BahçeU, Adana'daki konuşmasmda "Teknokratlar hükümeti veya milh' mutabakat hükümeti gibi formüDe- rin arkasmda gerçek bir siyasi irade bulunmadığı aşikârdır" dedi. (Fotoğraf: AA) Vakıf üniversiteleri dalgalı kur nedeniyle fiyat belirleyemiyor Uıriversite dolar kıskacında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ücretlerini 6-10 bın dolar arasında beürleyen vakıf üniversiteleri, dal- gah kur politikasıyla birlikte alarma geçti. 2001 yılı başında Öğrenci Seç- me ve Yerleştirme Merkezi'ne (ÖSYM) gelecek yılın ücretlerini bildiren, ancak dalgalı kur politikası yüzünden öğrenci kaybetmekten korkan vakıfûniversitelerinin rektör- leri, ortak bir ücret politikası belirle- mek için mayıs ayında bir araya ge- lecekler. Vakıf üniversiteleri, "Türk lirası üzerinden ücret — — ~ ^ — ahna, taksit sayuu art- ûrma. dolar üzerinden eğitim ücretini düşür- me" gibi foraıüller üzerinde duruyor. Dolardaki hızlı yük- seliş, vakıf üniversite- lerini de tedırgin etti. mayacak iki alanın eğitim ve sağlık olduğunu vurguladı. "Hiçbir şey be- dava değfl" diyen Yarman, "Devlet ünhersiteJerinde çökme varsa devie- tin eğitimeyeterinceyannm yapıhna- masmdan kaynaklanryor. Bu ülkede her türiü sorunu aşmak için herkesin külahını önüne koyması gerekiyor. BizspekülatifdeğiL gerçek özverigös- terebiHriz" dıye konuştu. Eğitime aynlan bütçenin, bir ülke- nin geleceğini behrlediğini vurgula- yan Yarman şunlan söyledi: • Ekonomideki belirsizlik ve dolar kurundaki aşın artış nedeniyle öğrenei kaybetmekten korkan vakıf üniversiteleri "Türk Lirası üzerinden ücret alma, taksit sayısını arttuma, dolar üzerinden eğitim ücretini düşürme" gibi formüller üzerinde duruyor. Krizden önce ÖSYM'ye 6-10 bin dolar üzerinde değışen öğrenim üc- retleri bildiren vakıf üniversitelen, şubat ayuıda yaşanan krizden sonra var olan öğrenci potansiyelini kay- betme tehlikesı ile karşı karşıya kal- dı. Üniversiteler, Devlet Bakanı Ke- mal Derviş'in 1 milyon 100 bin lira olarak öngördüğü nisan ayı sonunda- ki dolarkurunu beklemeye karar ver- di. Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıddık Yarman, fedakârlık yapıla- "Bütçedeen büyük yannmuınere- yeyapıküğuu herkes bili>or. Türk Si- lahh Kuvvetleri'nin yanrunlaruu er- tefemesi gerekiyor. Onlar da zaten er- teledL Herkes üstüne düşeni yapma- h. Faiz verant politikası ile biryeregi- demeyiz. Aksi halde üretim obnaz. Reel ekonomi, ancak üretim ik bu- günkü durumundan kurtulur." Yarman, eğıtımden kısıntı yapıla- mayacağını beiırterek "VTskklen, parfîimden, ince çoraptan tasarruf oiur.Amaeğitimdenkaynakazamla- maz. Ne kadar üretki insan, o kadar büyük Türkiye. Profesvonel üretici insan da üniversiteterden yetişir" dı- ye konuştu.Eğitim bedelini dolarla belirleyen bazı özel üniversitelerde, şimdiden, gelecek yıl için eski kur üzerinden kayıt kampanyası başlat- tı. Bazı kurumlarda ise taksitlerin er- telenmesi yoluna gidildi. Bilgi Üniversitesi, dolar kurunu 718 bin lirada sabitleyerek öğreni- mine devam etmekte olan öğrenciler için "erken kayıt kampanyası'' baş- ——— lattı. Yıllık eğitim be- dehni peşin olarak öde- mesi gereken öğrenci- lerin çoğunluğunun iki hafta sürecek bu erken kayıt uygulamasına il- gi gösterdiği belirnldi. Ancak ocak ayında ödenmesi gerektiği halde geciken taksitler için 718 bin liralık kur sistemi değil, Merkez Bankası'nuı belırlediğı değer geçer- li olacak. Yeditepe Üniversitesi 'nde ise eko- nomik tablonun netleşmesine süre tanımak amacıyla bu ay içinde öden- mesi gereken taksitlerin haziran ayı- na ertelendi. Yetkililer, öğrencilerin mağdur edilmeyeceğini, ancak bir durum değerlendirmesi yapmak ge- rektiği için henüz kesın birkarara va- nlmadığuıı dile getirdiler. İktidar milletvekilisin, konuşamazsın! Ekonomik bunalımdan çıkış için her kesimde "tasaÂru/" önlemlerinin ne olacağı tartışılırken iktidar partileri de ilginç bir "tasarruf" yöntemi geliştirdi. Devlet Bakanı Kemal Derviş'in ekonomik bunalımdan çıkışı "15günde 15yasa çıkanlmasına bağlaması ile hareketlenen Meclis'te, iktidar partilerinin yöneticileri yasalan "hızlı" çıkarabilmek için MetinŞahin "konuşma tasanvfu" yoluna gittiler. Bu yöndeki ilk uygulama, Şeker Yasası'nın genel kuruidaki görüşmeleri sırasında gerçekleşti. Koalisyon ortaklan, iktidar milletvekillerine sadece tasannın geneli üzerinde konuşma hakkı tanınmasını karariaştırdılar. Böylece, normalde 23 saatte çıkanlması gereken Şeker Yasası, 11 saatte Meclis'ten geçti. İktidar ortaklan, aynı yöntemi gelecek hafta genel kurula indirilmesi planlanan Doğalgaz Yasa Tasarısı için de düşünüyor. Bu hesaba göre, iktidar partili milletvekilleri söz almazsa bu tasarı da 24 saat yerine 12 saatte genel kuruldan geçirilecek. Ancak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Metin Şahin bu uygulamayı daha da genişletti. Yetki Yasa Tasarısı'nın komisyondaki görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekilleri, tasannın içeriğinden çok ekonomik kriz nedeniyle hükümete sert eleştiriler yönettti. İktidar milletvekilleri de hem muhalefete yanıt vermek hem de tasarı üzerindeki görüşlerini aktarmak isteyınce, Şahin devreye girdi: "Arkadaşlar, kusura bakmayın; iktidar milletvekillerine söz vermeyeceğim. Sizin yerinize, hükümet adına Devlet Bakanımız Mehmet Keçeciler cevap verecek." Bu durum karşısında iktidar milletvekilleri "parmak demokrasisinin" gereğinı yerine getirip tasannın kabulü yönünde oy kullanmakla yetinmek zorunda kaldılar. Grup yönetimini seferber eden torpil Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'a DYP grubundan "kişiye özel" bir yazı gekli: "Kanserden rahatsa ve ameliyat olmayı bekieyen yakını için Dtşkapı SSK Hastanesi Başhekimi Ismet Baran'/n odasına giden Bitlis MitletvekJlimiz Sayın Yahya Çevik durumu görüşmek ve hastanın 6 aya yakın sûrede tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi'nde ameliyat olma beklenti ve isteğini iletmek ve bu konuda başhekimin yardımcı otup olamayacağını söylemek istemiştir. Başhekim, kendisinden hiç beklenmeyen tavır ve tepki içinde sayın milfetvekilimize kapıyı açarak yotu göstenniş, açıkçası kovmuştur. Taleplennde ısrariı olmadığı gibi milletvekili sıfatını dahi kullanmamaya özen gösteren milletvekili arkadaşımızın, böyle bir hakarete ve davranışa marvz kalması esef vericidir." Yazının attında DYP grup başkanvekillerinin üçünün de imzası vardı. Nevzat Ercan, Ali Rıza Gönül ve Turhan Güven, arkadaşlannın ters tepen "ayncalık" girişimi için seferber olmuştu. Başhekim Ismet Baran'ın penceresinden ise durum farktı görünüyordu: "Partisini ve ilini bilmediğim bir milletvekili bana geldı. Bakanın, sevklerin durdurulması için kesin talimatını hatıriattım. Bu operasyon bizde de yapılabilir. 'Bana güvenmiyor musunuz? Ben yapayım' dedim. Ancak bakandan talimat gelirse sevk yapabileceğimi söyledim." Ya grup yönetimini harekete geçiren şikâyet? Bu başvuru, başhekimi de şaşırttı. "Birlikte çay içtik" dedi ismet Baran, "Bu erkeklik değil!" 'Derviş tehditli' pazarlık Türk-lş Başkanı Bayram Meral, Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısında Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'i sıkıştırdı. Konu, kamu kesimi toplusözleşmeleriydi. Meral, Keçeciler'e biraz tehdit kokan bir ifadeyle yüklendi: "Sayın Bakan, bu sözleşmeleri bir an önce imzalayın. Ben yurtdışına gidiyorum. Benim yerime Bayram Meral bakacak olan genel sekreterimiz Hüseyin Karakoç, benim gibi insaflı değildır, sizi çok zorlar." Keçeciler, altta kalmadı: "öy/e bir şey olursa, ben de sözleşmeleri Kemal Derviş e devrederim. O bana hiç benzemez, sizin istediğinizin yûzde 50'sini bile vermez. Onun için ya yurtdışı gezinizi iptal edin, ya da bizim dediğimizi kabul edin." Avustralya'da 'Osmanlı modeli' anımsatması TBMM insan Haklan Inceteme Komisyonu, yurtdısında yaşayan Tü>WeTin insan haklan sorunlannı tncetemeye aldı. Komisyon üyelerinin Almanya ve Danimarka'dan sonraki üçüncü duragı Avustralya'ydı. Cezaevlerinde inceleme yapan komisyon üyeleri, insan hakfan kurutuşlannın temsileileriyte de btr araya geldi. Yeni Güney Galter Eyaleti Etnik Işter Komisyonu Başkanı Stefan Kerkaçaıiyan kendilerine bilgi verdi: "Avustralya'da 180ayn mifletten insan yaştyor. 82 ayn dil konuşuluyor ve 72 ayn inanış var. Bu çeşitliliğe karşın insan haklanna saygılı ve huzuriu bir toplumsal yapı oluşturuldu." Komisyonun MHP'fi Başkanı Hüseyin Akgül, "Böyle bir topluluk, ancak çok kültûrlülükle idare edilebilir" deyince, Kerkaçariyan'dan şu açıklama geldi: "Bu model Osmanlı modelidir, siz biliyorsunuz." Akgül, güfümseyerek karşılık verdi: "Evet biliyorum, Osmanlı'nın kuruluşu da çöküşü de bu modetden oldu." Düdüklü tencerenin 'düdüğü'... Milletvekilleri son gûnlerde hem sıkıntılı hem de öfkeli. TBMM'nin çalışmadığı vurgulanarak yöneltilen eleşfrilere, "Hükümetten TBMM'ye gönderilen hangiyasa çıkanlmadı? Ekonomik program açısından önemli olan ve TBMM'ye gönderilip de bekletilen bir tek yasa var mı" diye karşılık veriyoriar. DSP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Tayfun Içli de TBMM'yi hedef alan eleştirelere "düdüklü tencere" örnegiyle yanıt veriyor "Biz düdüklü tencerinin düdüğü gibiyiz. Heritesin gazını boşaltıyoruz. İyi bir şeyler oldu mu siyasetçiler dışında kahramanlar aranıyor. Ama onun dışında her şey için biz hedef alınıyoruz." Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu. ankcum@ttnetnet.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear