Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 NİSAN 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
K Û L J T İ J J R kultur@cumhuriyetcom.tr 15
"W" TT İran'da anneler çocuklannın artık doktor değil sinemacı olmasını istiyor
J^aşaıunış gerçek bir masal
BURCUGÜNÜŞEN
Ilk uzun metrajh filmi 'Sarhoş AtiarZama-
m'yla 2000 Cannes Film Festivali'nde Altın
JKamera, FIBRESCI, Genç Smema ödülleri-
TU alan BahmanGhobadl perşernbe günü Be-
yoğlu Alkazar Cafe'de Türkiye basınıyla ta-
jııştı. Cuma günü Diyarbakır'a giden Ghoba-
<ii, burada yapılan filmin galasıı\a katıldı.
" 1969 yılında lran Kürdistanı'nda doğan Gho-
badi'nin 1995-1999 yıllan arasında çektiği
©n kısa metrajlı fılmi, ulusal ve uluslararası
festivallerde pek çok ödül aldı. 1999'da Iran-
lı yönetmen Abbas Kiarostami'nin 'The Wind
V/ifl Carry Us' adlı filminde baş asistan ola-
rak çalıştı. Samira Makhmalbaf ın 'Takhte
Siah' (Karatahta) adlı filminde başrolde oy-
nadı. Bir Amerikan şirketi olan Miramax ye-
ni projesinin dağıtımına talip oldu. Türki-
ye 'den Belge Fihn de yeni projesine katılma-
yı düşünüyor.
Bir yanda mayınlar, pusular, diğeT yanda
açlık ve ölümle baş başa ka"lan bir halkın ço-
cuklannın öyküsünü anlatan 'Sarhoş Atlar
Zamanı' bu yıl tran adına En lyi Yabancı Film
Oscan'na aday gösterildi.
Filminde bölgede yaşayan ve oyuncu olma-
yan çocuklan oynatan Ghobadi, iki ayda bir
sınıra onlan görmeye gidiyor. Madi şu anda
18 yaşında ve hâlâ hasta. İtalya ve îsveç'ten
iki ekip doktor bölgeye gelip onu tedavi ede-
cekler. Eyüp ise evden kaçmış, bulunamıyor.
Çocuklar 'yeniden yaşadılar'
Ghobadi, filminin Yılmaz Gûney filmleri-
ne benzetılmesi konusunda Yılmaz Güney'i
çok iyi tanımadığını. yalnızca 'YoF filmini iz-
leyip çok beğendiğini belirtiyor. En sevdiği i-
ki yönetmenin Emir Kusturica ve Angelopo-
ulos olduğunu söylüyor. Ghobadi, bundan
sonraki filminde de amatör oyuncularla çalı-
şacak. Kürt köylerinde gezen yedi yöresel mü-
zisyenin öyküsünü anlatacağı filmde, sekiz
bin kişilik bir fıgüran kadrosuyla Halepçe kat-
liamı canlandınlacak.
- Böylesi bir çaresiznge itilmiş insanlann öy-
küsfinü bu kadar yahn bir dille anlatabihneyi
neye bağhyorusunuz?
L
GHOBADİ - Gerçek yaşamda kendileri bu
kadar yalınlar. O bölgede çok doğal bir dav-
ranış ve yaşayış bıçimidir o ve biz onlan yan-
sıttık. Hiçbir abartı söz konusu olmadı bura-
da.
- Çocuk oyunculan yönermek oldukça zor
olsa gerek Onlann bu kadar doğal davranma-
lannı nasıl sağladınız?
T-^ tran'da yılda altmış-yetmiş
lkuzun
metrajlı filmi
'Sarhoş Atlar
Zamanı'yla
Cannes Film
Festivali'nde
çeşitli ödüller
alan Banman
Ghobadi, yeni
filminde de
amatör
oyuncularla
çalışacak.
Kürt köylerinde
gezen yedi
yöresel
müzisyenin
öyküsünü
anlatacağı
filmde, sekiz
bin kişilik bir
figüran
kadrosuyla
Halepçe
katliamı
canlandınlacak.
arasında film üretiliyor ve bunlann birkaç ta-
nesinde mutlaka çocuklar var. Öyle bir şey
oluşmuş orada. Bu çok zor değildi, çünkü ço-
cuklar 'oynamadılar'. Çocuklar 'yeniden ya-
şadılar'. Yani kendisinden alıp yeniden ken-
disine veriyorum. Filmde biliyorsunuz aynı
sahneden birkaç çekim yapılır, en iyisi sonra
montajda seçilir. Ben genelde çok az çekim
yapıyorum. Ve çoğunlukla da birinci çekimim
en beğendiğim çekim oluyor. Çünkü en doğal
yakaladığım an ilki oluyor.
-Fttmin sonunda bir beürsizlik var. Böyle bir
sonu tercih etmenizin nedeni neydi?
GHOBADt - Kesin bir sonuç verdiğiniz za-
man olanlar ve o insanlar unutuluyor. Böyle
bir sonu onlar unutulmasın diye yeğledim.
Sonuçta siz sürekli onlan düşüneceksiniz.
Eyüp katınnı satabildi mi, Irak'a geçebildi
mi? Mayına rru basıyorlar, pusuya mı düşü-
yorlar, kurtlar mı yer çocuklan orada? Film-
de Madi'nin ameliyat olsa bile ancak beş ay
yaşayacağını öğreniyoruz. Şunu düşünmek
zorunda kalmanızı istedim: 'Bundan sonra
Eyûp'e ne olacak?' Tekrar pusu, tekrar may ın,
tekrar kaçakçıhk ve tekrar tehlike. Ve bu bir
kısır döngü. Emine'nin defterlerine ne ola-
cak? Rojin ne olacak? Oranuı sağlık durum-
lanyla kim ügilenecek? Sonuca bağlamıyo-
rum ki seyirci bunlan düşünsün.
'İran devieti bir sinetna okulu açacak'
- Son dönem tran filmJerinde masahmsi bir
tarzgöze çarpıyor. Sizin fîlminizse bir belgesel
havasmda~.
GHOBADt-Burada da kesinlikle bir öykü,
bir masal var. Ama masal o kadar güçlü ve o
kadar doğru ki gerçek gibi görüyorsunuz ve
gerçek de. Bunlar zaten yaşanmış şeylerdir. A-
ma tüm planlar, çekim yerleri yeniden düzen-
lendi. Pazar yeri, evler vb.. Ama gerçeğin üze-
rinden yapıldı. Aslında tüm kareler önceden
hesaplandı. Hatta arkadan birisi geçerken de
oradan geçmesi gerektiği için geçiyor. Hiçbir
şey tesadüf değil, bunlan tek tek planlayıp
öyle çekthn.
- Son dönem tran sinemasında, Kürt sine-
macüann yeri nedir?
GHOBADt - Yüz yıl sonra maalesef ilk
Kürtyönetmen benim. Benim fılmimden son-
ra birçok genç, ordan burdan borç alarak
handycam aldı. Ülkeyi dolaşıp film çekmeye
başladılar ve bu beni çok sevindiriyor. Uma-
nm lran devieti de bunu ciddiye alıp orada bir
sinema okulu açacak. Eskiden İran'da anne-
ler çocuklannı severken doktor olsun diye
dua ederlerdi. Şimdi ise sinemacı olsun isti-
yorlar.
Ünlü viyolonselci Yo-Yo Ma, 26 ve 27 Nisan tarihlerinde lstanbul'da
Keşif serüvenini sürdürüyor
Kültür Servisi - Ünlü viyolonselci
Yo-Yo Ma, Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı ve Iş Sanat'ın ışbırliğıyle 26
ve 27 Nisan tarihlerinde îş Sanat
Konser Salonu'nda iki konser ver-
meküzere Türkiye'ye geliyor. Sanat-
çı, konserlerinde Bach'ın en ünlü vi-
yolonsel süitlerinin yanı sıra Kodaly,
GeorgeCrumb. BrightSheng. David
Wilde gibi 20. yüzyıl bestecilerinin
eserlerini de seslendirecek.
2000 yılının En lyi Film Müziği
Oscan'nı alan 'Kaplan ve Ejder-
ha'nın kompozisyonlannın önemli
bölümünün altında imzası olan Yo-
Yo Ma, Adnan Saygun'un eseri üze-
rine çalışıyor ve tpek Yolu projesın-
de Türk müzikçileriyle buluşmayı
planlıyor. lstanbul'da sadece viyolon-
sel sesiyle izleyicinin karşısına çıka-
cağını belirten Yo-Yo Ma, bunun iz-
leyicilerle kendisi için bir tür keşif
serüveni olacağım belirtiyor. Iş Sanat
Konser Salonu'ndaki iki resitalinin
ortak ana teması ise müziğin zaman
ve farklı coğrafyalardaki yolculugu.
Orkestra solistliğinin yanı sıra tüm
dünyada sürekli olarak resital ve oda
müziği konserleri veren Yo-Yo Ma,
dünyaca ünlü birçok sanatçıyla ortak
çahşmalar yaptı.
Farkh mûzikal gelenekkr
Yo-Yo Ma, 20. yüzyılm az bilinen
eserlerini seslendirmesinin yanı sıra,
yeni konçerto ve resital parçalan ıs-
marlayarak viyolonsel repertuvannı
genişletme çaİışmalan yapıyor. Yo-
Yo Ma'nın 13'üGrammyOdülüalan
50 albümlük diskografisi kapsamın-
da Bobby McFerrin ile "Hush",
Mark O'Connor ve Edgar Meyer ile
"Applachia Waltz" ve "Piazzola: So-
ul of the Tango" gibi hiçbir kategori-
ye uymayan, ancak çok başanlı ol-
muş müzik kayıtlan da bulunuyor.
Son albümlerinin tamamı billboard
listelerinde uzun süre ilk 15'te kalan
Yo-Yo Ma, klasik müzik dünyasında
kayıtlan en çok satan sanatçılar ara-
smda yer alıyor.
Çok renkli bir kariyere imza atan
Yo-Yo Ma, dinleyicilerle kurduğu ile-
tişimi çeşitlendirmeyi sanatsal geli-
şiminin ana ilkesi olarak kabul edi-
yor. Müzik öğrencileri ve genç din-
leyicilerle bir araya gelmek; Batı mü-
zik geleneklerinin dışına çıkarak
farklı müzikal geleneklerden
beslenmek Yo-Yo Ma'nın en
önemli özellikleri ara-
sında yer alıyor.
1998 yıhnda 17.
Uluslararası tstan-
bul Film Festi-
vali kapsamın-
da gösterilen ve sanat-
çının J.S. Bach'ın altı vi-
yolonsel süitini, her biri-
ni değişik bir yönetmen ile
birlikte çalışarak seslendirdi
ği "Yo- Yo Ma: Bach'tan
Esinlenmeler" adlı altı
filmlik seri, iki Em-
my ödülü alrruş
ve yoğun ilgiy-
le karşılan-
mıştı. t
VVilson ve Glass,
1974'ten sonra
ilk büyük ortak
çahşmalannı
yapryorlar.
Guillem ise La
Scala Baksi'nde
konuk balerin
olarak yer ahyor.
20 gün sürecek olan 'Lincoln Center Festival 2001de ilginç etkinlikler yer alıyor
Wilson ile Glass'ın ortak projesiKültür Servisi-103 etkinliğin su-
nulacağı ve 10-29 Temrrjuz tarih-
leri arasuıda gerçekleşecek
olan 'Lincoln Center Festi-
val2001'in önemli etkınlik-
leri arasında Robert VVilson
tarafindan yönetilen. Phi-
lip Glass'ın operası 'Whi-
te Raven'm Amerıka prö-
miyeri ve Harokl Pinter'ın
tüm oyunlarını kapsayan
gösteriler yer alıyor.
Rüya benzen imgelemler yoluyla
Afrika çölleri, Hindistan dağlan, Bre-
zilyaormanlannda Tann'nın semalan-
na, denizin derinliklerine ve efsanevi
mekânlara yapılan yolculuklar şeklınde
gelişen 'White Raven'. deniz yoluyla Af-
rika-Hindistan rotasım keşfeden gemici
Vasco de Gama'nın maceralanndan esın-
lenilen epik bir fantastik öykü ve Portekp
hükümeti tarafindan kâşiflerin anısına yapı-
lacak kutlamalara denk bir tarihe geldiği
için festival için özellikle seçilmiş. 'Whhe
Raven' Glass ve Wilson'ın 1974'teki 'Eins-
tein on the Beach'ten bu yana Lincohı Cen-
ter'da gerçekleştirecekleri ilk büyük ortak
çalışma.
Geleneksel olarak her yıl Amerikalı bir
besteciyi onurlandıran festival, bu yıl Phi-
lip Glass'ı üç bölümden oluşan ve bugü-
ne kadar olan müzik geçmişini ve eserle-
• Robert Wilson'ınyönettiği
Philip Glass'ın operası 'White
Raven' festivalin en önemli
etkinliklerinden. La Scala Balesi,
Sylvie Guillem'in yer aldığı
'Giselle'in prömiyerini yapacak.
rini kapsayan bir bölümle onurlandıracak.
Londra'daki The Royal Court ve Almeida Ti-
yatrosu; Dublin'deki The Gate Tiyatrosu Pin-
ter'ın 9 oyununu 28 performansla sergileyecek.
Oyun yazan, festivali 1984 tarihli çalışması
'One fon the Road'la açacak ve ilk oyunu olan
1958 tarihli, Almeida yapımı 'The Room'u yö-
netecek, aynca en yeni oyunu olan 1999 tarihli
'Cetebration'ı sunacak. Pinter tarafindan yazı-
lan ve uyarlanan 8 film de festival boyunca Wal-
ter Reade Tiyatrosu'nda gösterilecek.
Müzik ustalanndan Benjamin Bagb\, yönet-
men Ping Jong'un önayak olması üzerine 'Ed-
da:VıkingTaksofLast,RevengeandFamfly'nın
New York prömiyerine katüacak. Snorri Stur-
luson'ın 1200'lerde bestelenmiş 'Prose Ed-
da'smdan uyarlanan yapıtta, olaylar Hristiyan-
lıktan önceki zamanlarda, Edda efsanesindeki
kahramanlann ve Tannlann öyküleriyle müzik-
ler eşliğinde gelişiyor. Müziklerden en dikkate
değer olanı ise Wagner'in 'RingCyde'ı.
La ScalaBalesi, ikincı New York çıkışını Ales-
sandra Ferri'nin başbalennliğınde Roland Pe-
tit'nin ateşli 'Cannen'iyle ve yakuz koreogra-
fisini yapmakla kabnayıp aynı zamanda baş-
rollerden birinde dans edecek olan konuk bale-
rin SylvieGuillem' in yer aldığı *Gisefle'in Ame-
rika prömiyeriyle açacak.
Festivalde sunulacak dans gösterileri arasın-
da NachoDuato'nun Madrid asıllı CompalaNa-
donal de Danza'sı ile 'Bach Multiphciry'sinin
prömiyeri ve Tricia Brown ile yenilikçi caz sa-
natçısı Dave Douglas ortak çalışması olan 'El
Trüogy'nin New York prömiyeri de yer alacak.
Brown aynı zamanda, Italyan besteci Salvatore
Sciarrino'nun iki perdelik 'Luci Mie Tradhri-
d'sinin (My Treacherous Eyes) prömiyerini ve
New Juillard Ensemble tarafindan Sciarri-
no'nun oda müziği anlayışının sunulacağı iki
günlük özel bölümü yönetecek.
Festival aynca, HeinerGoebbeb1
in Ortadoğu
şarkısı, Japon ibadet müziği, Afrika yerli mü-
ziği ve günümüzün elektronik melodilerinden
seçmeleri karma bir şekilde kapsayan müzikli
tiyatro örneği 'Black on White'ı ve mini bir di-
zi biçiminde sunulacak olan Afrika müziğinden
örneklerini de içerecek. 1999'daki Lincohı Cen-
ter Festivali'nde sunulan ve 19 saatlik 16. yüz-
yıl Çin opera başyapıtlanndan 'The Peony Pa-
vflkm'nun fihn versiyonunun prömiyeri 7 ve 8
Temmuz'da açılacak festivalden önce yapıla-
cak. New York Vldeo Festivali, 6. sezonunu 13-
19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirecek.
Bu yıl festival tarihinde bir ilk de gerçekleşe-
cek ve 19 Temmuz saat 20.00'de Chânnel 13,
Lincohı Center'dan canlı yayın yapacak.
KUŞBAKIŞI
MEMETBAYDUR
Joltn Lewis
New York kentinden bir yakın dostum tetefon et-
ti: John Levvis ölmüş. Son yanm yüzyılm caz ve
klasik müziğiyle yürekten ilgilenen hemen herke-
sin üzüleceği bir haber bu. John Aaron Levvis sek-
sen bir yaştnda öldü. Besteci, piyanist, yorumcu,
caz aydınıydı. Çoğumuz onu ünlü Modern Jazz
Quartet'in kurucusu, lideri olaraktanınz. Levvis bi-
rinci sınıf bir Bach yorumcusu, olağanüstü bir bes-
teci, ünlü bir eğitmen ve cazın çehresini değişti-
ren be-bop akımının yaratıcılanndan biriydi. Bes-
teci olarak önemli ilk yaprtı, 1947 yılında Dizzy
Gillespie tarafindan Carnegie Hall'da çalınan
"Trompet ve Orkestra İçin Toccata" adlı işiydi.
Üniversitede hem antropoloji hem de müzik eği-
timi almıştı. Cazın içinden çıkmış gerçek entelek-
tüellerin başındaydı. Dizzy'nin yanı sıra Lester Yo-
ung, Chariie Parker, Miles Davis gibi önemli ve
değerli caz yaratıklarıyla da çalıştı. öte yandan
Manhattan okulunda ses derslerine katılıp Scho-
la Cantorum koro grubuyla çalıştı. Piyano ve mü-
zik kuramı alanında uzmanlaştı.
Sonra 1952 yılında efsanevi vibrafoncu Milt
Jackson ile birlikte ünlü Modern Jazz ûuartet'i kur-
du. Dörtlünün ilk yıllannda basta Ray Brown. da-
vulda Kenny Clarke vardı. Kısa bir zaman sonra bu
grup kırk küsur yıllık son halini aldı. Basta Percy He-
ath,davulda olağanüstü birtını üstadı olan, eşi ben-
zen az rastlanır Connie Kay. Modern Jazz Ouartet,
kimi eleştirmenlerin, kimi caz amatörlerinin ve mili-
tanlannın, zaman zaman ise Milt Jackson'ın ho-
murdanmalanna rağmen yıllarca, büyuk bir ustalık-
latam da John Levvis'in istediği muzıği kotardı. Caz
ile klasik müzik arasında, son derece kendıne özgü
bir yöntemle gidip gelen; akla, bikjiye dayalı, duy-
gusal olmadan romantik, yüzlerce yıllık müzik biri-
kimini doğaçlamaya, dingin bir tavırla taşıyan ola-
ğanüstü bir müzik yarattılar. Blues kalıplannı yadsı-
mayan, ama Johann Sebastian Bach'tan Stravins-
ki'ye kadar bütün "çağdaşlan" içinde banndı ran
kendine özgü bir oda müziği. Salt bu açıdan bakıl-
dığı zaman bile John Levvis'in ve MJÛ'nun müziği
hem caz militanlan için, hem de klasik miyoplan için
evrensel bir ders niteliğindedir.
Kurulduktan birkaç yıl sonra Modem Jazz Quar-
tet, cazın anavatanı olan gece kulüplerinde çalışma-
yı bıraktı. Yalnızca konser salonlannda, üniversite-
lerde, festivallerde ve plak stüdyolannda çalmaya
başladılar. Ellili yıllarda Amerika'nın ortalannda bir
yerde çaldıklan bir gece kulübünde John Levvis,
"müşterileri" şu anonsla karşılıyordu: "Hoş geldi-
niz efendim. Biz, Modern Jazz Ouartet, bu ak-
sam sizlere ilk gürültüye kadar çalacağız." Bu-
nun içinde maganda bağırtısı değil, ilk çatal-bıçak
gürültüsü de vardı.
Cazın kaldıracağı bir tavır değildi bu. MJQ yenip
ıçilerek müzik çalınan mekânlardan bir daha geri
dönmemek üzere koptu. Bundan sonrası gerçek
bir caz söylencesinin doğuşudur. Burada iki Türki-
yeli insanın katkısını da anmamtz gerekiyor. Yapım-
cı olarak gerçek bir caz beyefendisi, aristokratı olan
Nasuhi Ertegün ile ünlü elektronik müzik besteci-
miz llhan Mimaroğlu. John Levvis'in onlarca pla-
ğında bu ikılinin emeği, inancı, müzik zevki vardtr.
Yüzyıllık caz tarihinin en önemli üç beş ekibinden
biri olan bu dörtlüye sonuna kadar destek olmuş-
lardır.
John Levvis, caza ya da iyi, sıkı müziğe önemli kat-
kılan olan büyük mü büyük bir sanatçıydı. "Mese-
teyi" anlamayan zıpır eleştirmenlere kulak asmadan
etli yıl kervdi bildiğini okudu, çaldı duraklamadan. Mi-
nimal zannedilir bir yaklaşımı vardı piyanoya. Oysa
son derece karmaşık armonilerden süzülmüş bir
ustalıkla çaldı ve besteledı hep. Piyanoda bir John
Levvis solosu daha bırincı cümlede çalanın kimliği-
ni ortaya koyar. Bu cümleyi kaç piyanist için yaza-
bilirsiniz? Onun çalışındaki duruluğu, dürüstlüğü ve
son derece karmaşık yapıyı, ritim duygusunu, ya-
zınsal derinliği anlamak için son yıllarda çaldığı
Bach'lara dikkatli bakmak gerekir.
Caz dünyası, daha doğrusu müzik dünyası John
Lewis'e çok şey borçludur. Böyle bir dünya olma-
dığını biliyorum, ama bu cümleyi gülümseyerekoku-
yacak iki avuç insanın varlığı avutuyor beni yine de.
Bach yorumlarından sonra yaptığı iki plağın adı ge-
liyor aklıma: Evrim. Evrim 2. John Lewıs giderayak
bize müzik aracılığıyla evrimin, evrilmenin, ırkçı-mil-
liyetçi bir maymunluga takılmadan yaşamanın gü-
zelliğini anlatıyordu sanki. Sakince.
Dinleyicisi kadar kalıcı bir müzik.
Uluslararası iletişim sempozyumu
• Kültür Servisi - Anadolu Üniversitesi İletişim
Bilimleri Fakültesi tarafindan düzenlenen
'Medyanın Manipülasyon Gücü' başlıklı
uluslararası sempozyum. 11-13 Nisan tarihleri
arasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin
Yunus Emre Kampusu'nda gerçekleştirilecek.
Sempozyuma Türk bilim adamlanmn yanı sıra
ABD, Ingiltere ve Kanada'dan da bilim adamlan
ve uzmanlar bildirileriyle katılacak. 11 Nisan'da
rektör Prof. Dr. Engin Ataç ve İletişim Bilimleri
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sezen Ünlü'nün
konuşmalanyla açılacak.
BerUn Fılarmoni ktanbul'öa *
I Kültür Servisi - Berlin Filarmoni
Orkestrası'nın her yıl 1 Mayıs günü Avrupa'nın
Önemli kültür başkentlerinde verdiği Avrupa
Konserlen'nin 1 l'incisi bu yıl lstanbul'da
gerçekleşecek. 1991 yıhndan bu yana
DaimlerChrysler sponsorluğu ile gerçekleştirilen
ve her yıl bütün Avrupa'da canlı olarak
yayımlanan konser îstanbul Kültür ve Sanat
Vakfi'nın işbirliğı ile 1 Mayıs tarihinde
Aya Irini'de gerçekleşecek. Etkinlik kapsammda
yer alan "Türkiye ve Avrupa" konulu seminer
30 Nisan tarihinde lstanbul'da gerçekleşecek.
Seminere Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz,
Dışişleri Bakaru Ismaıl Cem'in yanı sıra
Avrupa Komisyonu üyesi Günther
Verheugen de katılacak.
BUGÜN
• SVVTTCH'te 'Yeni Caz Festivali 2001'
kapsamında saat 18.00'de Switch'de R. BölükbaşL,
M. Yalay, S. Madetı Trio dınlenebilır. (263 08 64)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ KONSER
SALONU'nda 16.00-20.00 saatleri arasında
'Emeğe Saygı' prograrruyla Şükran
Kurdakul un 75. yaşı kutlanacak. (251 56 00)