23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2001 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Hödiik Şovenizminden Donuşu Biliyorum, şimdi kimi okurlar haklı olarak başlığa itiraz edip, "Zaten şovenizmin ahmak- lığa ve hödüklüğe batmamış olanı olmaz ki..." diyeceklerdir. Ne var ki.. bizim içinde bulunduğumuz du- rumda şovenlik taslamak, kimilerininkinden daha ahmak ve hödükçe görünüyor göze. Dilersenız önce, hödük şovenizmi niteleme- mize yol açan olayı anımsayalım. Geçen gün yayımlanan bir haberde bildirildiğine göre, Başbakan Ecevit imzalı bir genelge ile kimi ta- rihi bölgelerin adları değiştiriliyordu. örneğin Patara Ovagelmiş, Olimpos da Uludağ oluyor- du. Resmi kurumlara gönderilen Türkçe An- latım ve Kullanım Kılavuzu'nun amacı ise "Türkçe'nin kurtanlması, küreselleşme süre- cinde, Türkiye'nin siyasal ve kültürel varlığı- nın korvnması ve ulusal biıiiğin güçlendihlme- si" olarak gösteriliyordu. Haberi gazetelerde ilk okuduğumda, siya- setini pek begenmediğim Bülent Bey'in böy- le bir işe methaldar olmasını çok yadırgamış- tım. Sonra Başbakan açıklama yaptı ve bir yanlışlık olduğunu, kendisinin tarihi yerlerin adlarının değiştirilmesini sakıncalı bulduğunu ve gönderilen belge üzerinde değişiklikler yaptığını, ancak, yine de ilk metnin düzeltilme- miş biçimiyle yayımlanmış olduğunu söyledi ve ardından da değiştirilmiş, düzeltilmiş biçi- miyle yayımlanmış olan genelgenin de iptal edildiğini ilan etti. ••• Ama çirkinliğin kaynağı dışında değişen bir şey yok. Türk Dil Kurumu'nun önerdiği taslak ve buna gelen bürokrat desteği, tarihe şoven bir biçimde bakanların bulunduğunu kanıtla- makta. Içler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Dı- şardan para almak için, parayı verecekler ta- rafından yapılması söylenen 15 yasal değişik- liği kabul etmek zorunda olan bir ülke, tarihi yerlerin adlarını değiştirerek, tarihin izlerini si- lerek, kendini koruyacak ve ulusal birliğini pe- kiştırecek öyle mi? Güldürme bizi TDKL. Burada bir noktayı da vurgulamalıyız: Yar- dım alabılmemiz için acilen çıkması gerektiği yabancılarca söylenen 15 yasanın bir bölümü- nün ya da çoğunun gerçekten bizim açımız- dan da gerekli olması da bir şeyi değiştirmi- yor. Haberi ilk okuyuşumda, Bülent Ecevit'in adı- nı nasıl yadırgadıysam, TDK'nin bu işin kay- nağında bulunmasına da o kadar şaşırma- dım. Kenan Evren'in hukuku çiğneyip, kanuni kılıf hazırlayarak tutucu Türk-lslam sentezinin merkezihalınegetirdiği TDK'nin butürgirişim- lerde bulunmasında yadırganacak bir yön yok. Metropolünün büyük caddelerinin tabela- ları ve vitrinlerinde Türkçe sözcüğe rastlama- nın güç olduğu bir ülkede, bu tür önlemlerle Türkçe'yi korumak, hangi yasalan çıkaracağı- na yabancıların karar verdiği bir ülkede tarihi isimleri değiştirerek ulusal birliği sağlamak hangi aklın eseridir ki?.. • •• Türkiye; Anadolu'nun bütün geçmişine sa- hip çıkabildiği, onu özümseyip yararlanabildi- ği ölçüde kültürzenginliği büyük ve çağdaş bir ülke olabilecektir. Atatürk ulusçuluğunun ve tarih görüşünün temelinde de bu düşünce yatar. Unutmayalım, Cumhuriyet dönemine gelin- ceye kadar okullarımızda, bir hanedanın tari- hi ile birlikte yalnızca Islam tarihi okutulurdu. Cumhuriyet dönemine geçtikten sonradır ki, dünya tarihinin ana çizgileri ile birlikte, Ana- dolu'nun bütün geçmişini içeren bir tarih oku- tulmaya başlandı. Bu arada, zaman zaman Hititler'in Sümer- ler'in de Türk oldukları yolunda kimi ibarelere rastlanmışsa da bu, gecikmiş ulusçuluk ile birlikte yitirilen güveni pekiştirmeye yarayan bir davranış olarak yapılmıştır ki, istenen so- nucu verdiği şüpheli olduğu gibi artık aşılmış olması gereken bir tutumdur da... Ama, şunu bilmeliyiz ki, bu topraklarüzerin- deki geçmişe ve uygarlıklara ne kadar sahip çıkabilir, onlan ne kadar özümseyebilirsek, on- lar o kadar bizimdirler. Bu gerçekleri görmeden, ne ekip biçeceği- ne, gelir dağılımını nasıl yapacağına bile ken- dileri karar veremeyenlerin, böyle küçük oyun- lara başvurarak güya dili ve ulusal birliği ko- ruduklarını söyleyebilmeleri ise gülünçtür gülünç!.. Okkan'm tetikçileri DGM'ye sevk edildi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Dıyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Ok- kan ve 5 polıs memuru- nun şehit edılmesi eyle- mine katılan Hızbullah tetikçilerinden Mehmet Fidancı ile kaymbirade- ri Resul Çimen dün DGM'ye sevk edildi. Istanbul'da düzenlenen operasyonda yakalanan 5 örgüt üyesi de Bat- man'daki sorgulannın ardından dün Diyarba- kır DGM'de hâkım kar- şısına çıkanldılar. Bu arada îstanbul'da geçen hafta yakalana- rak Batman'a götürülen Hİ2bullahçılar AH Oğuzhan,Mehdi Demi- rel, YusufBehiç, Ali Ka- ya ve Ismet Öktem'in Batman Emniyet Mü- dürlüğü'ndeki sorgula- malan tamamlandı. Ba- zı öldürme ve yaralama eylemlerine katıldıklan ileri sürülen Hizbullah- çılar daha sonra Diyar- bakır DGM'ye sevk edildiler. Fidancı ve 5 kişi tutuklanarak ceza- evine konuldular. F tipi eylemlerinde ölümler sürerken Adalet Bakanlığı görüşme zemininin önünü tıkadı Bakanbğın 'ölümciiP duyarsızhğıANKARA/İSTANBUL (Cumhuri- yet) - F tipi cezaevlerine karşı siyasi tutuklu ve hükümlülerin başlattıkla- n ve 17 kişinin yaşamını yitirdiği ölüm orucu eylemi 187. gününe ye- ni ölüm endişeleriyle girdi. Hüküme- tin ölüm oruçlan ve açlık grevlerine karşı "ölümcül" duyarsızhğı sürüyor. Adalet Bakanı HikmetSamiTürk'ün kimsenin kendilerinden "terörörgüt- leriylepazarhk" yapmasını bekleme- mesi gerektıği yönündeki açıklama- sı, eylemleri sonJandırmaya dönük görüşme zeminin de önünü tıkadı. Demokratik kitle örgütlerinin tem- silcileri ise Adalet Bakanlığı ile gö- rüşme zemininin oluşturulması için girişiırderini sürdürüyor. Yazarörgüt- leri yaptıklan ortak açıklamada, hü- kümetin, "yaşama hakkuu" göz ardı ettiğini savunarak ölümlerin hemen sona ermesini istedi. Hastanelerdeki eylemcilerin muayenelerini yapan hekimler, eylemi sürdürenlerin tama- mının her an ölebileceğıni bildirdiler. F tipi cezaevlerinde tecridin kaldı- nlması için sürdürülen ölüm orucun- da bugüne kadar 3'ü tutuklu yakını, 17 kişi yaşamını yitirdi. Ankara Numune Hastanesi'nde yaşamını yitiren Hatke YûrekK'nin Izmir'de toprağa verileceği öğrenildi. Eyleme dışandan destek veren ve ön- cekı gün yaşamını yitiren tutuklu ya- kını Şenay Hanoğlu ise dün Küçükar- mutlu Cemevi'nde düzenlenen tören- den sonra Gazi Mahallesi Cebeci Mezarhğı'nda toprağa verildi. Bay- rampaşa Cezaevi Hastanesi'nde ya- şamını yitiren Sibel Sürücü de Ikitel- li Mezarhğı'nda toprağa verildi. Ankara Tabip Odası Başkanı Ümit Erkol. hastanelerdeki eylemcilerden durumu ağır olanlann belirlenmesi- nin söz konusu olmadığını kayde- derek "Sağlık durumu krhik olanlar hakkmda net sayı söylemek mümkün değiL Ancak eylenırikrden hepsinin ölüm suunnda oiduğunu söyteyebili- riz" diye konuştu. Adalet Bakanlığı TMY'nin 16. maddesi, înfaz Yargıçlığı ve tzleme Kurullan'na ilişkin tasanlannı ta- mamlayarak "kenara çeküdi*. FP Genel Başkan Yardımcısı Meh- met Bekaroglu, eylemcilerin bakan- lığın hazırladığı tasanlara bakarak eylemden vazgeçmeyeceğini be- Iirterek "Çünkü onlan taıuyorum,ni- ye yapoklannı biliyorum. AdaktBa- kanı taviz ventik, havası veriyor. Ölü- mün bu noktasuıdan sonra böyle bir çirkintik yapmak devlete yakışmaz. Olümün bu noktasına gefindikten sonra tekrar kamuovunu aldatmaya gerek var mı" diye konuştu. Hastanede oturma eylemi İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül. İHD Ankara Şubesi yöneticileri ve tutuklu ve hükümlü aileleri, dün Ankara Numune Hastanesi Bahçe- si'nde toplandılar. Grup, basın açık- laması öncesi kısa süreli bir oturma eylemi yaptı. Daha sonra basın açık- laması yapan ÎHD Ankara Şube Başkanı Lütfi Demirkapı. ölüm oruçlan nedeniyle her geçen gün yeni bir ölüm yaşandığını belirterek tüm kamuoyunu göreve çağırdı. ÖĞRETMEN ANDINDAKİ DEĞtŞtKLİK 'Atatürk milliyetçUiği9 MHP'yi krjınlı ANKARA (ANKA) - Milli Egitim Bakanlı- ğı'nın 'Öğretmen An- dı'ndaki "Türk milliyet- çüiği* ifadesini "Atarürk milli> ctçüiği" olarak de- ğiştırmesıne koalisyon ortağı MHP'den tepki geldi. MHP Istanbul Mıllet- vekili BozkurtYaşarÖz- türk, Milli Eğitim Baka- nı Metin Bostancıoğ- hı'nun yanıtlaması iste- miyle bir yazılı soru önergesi vererek öğret- men andındaki bu deği- şikliğin nedenini sordu. MHP'Ii Öztürk: Neden değiştirdiniz' Öztürk, "Bakanlığuu- za bağlı Talim ve Terbi- ye Kurulu, yeni göreve başlayan öğretmenleri- mizin yemin metnindeki 'Türk mıllıyetçılığı' ifa- desini 'Atatürk milliyet- çiliği' olarak değiştir- miş midir? Atatürk mU- liyetçiliği. Türk milöyet- çiliğinin içinde değil mi- dir? Bu değişikliğe ne- den gerek duyulmuş- tur" diye sordu. Bakan Bostancıoğlu, soru önergesine verdiği yanıtta, değişikliğin mevzuata uyum sağla- mak için yapıldığını bil- dirdi. Anayasanın başlangıç bölümü, Milli Eğitim Temel Yasası ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın teşkilat ve görevleri hak- kındaki yasalarda, "Ata- türkmilliyetçiliği'* ifade- sine yer verildiğini belir- ten Bostancıoğlu şunla- n kaydetti: "Öğretmen Andı, anılan mevzuat hükümlerine uyumu sağlamak için 'Atatürk milliyetçiliği' ifadesine de yer verilerek daha duru bir Türkçe ile okunması amacıyla ye- niden düzenlenmiştir. Yeniden düzenlenen 'Öğretmen Andı', belir- tilen nedenlerle öncekin- den daha uygun bulun- maktadu-.*' 1ĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇÎN cmm mımi Bugün açılacak 'Beyaz Enerji' davasıyla siyasetin geleceği de şekillenecek Ersümer'in 6 kader' günüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara DGM Savcısı TalatŞalk'ın bu- gün açacağını bildirdiği "Be>azEnerji" davasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümerle ilgi- li yapacağı işlem, siyasetin ge- leceğini belirleyecek. Şalk'ın Ersümer'le ilgili suç- lamalan TBMM Baş- kanlığı'na gönderme- siyle siyasetin hareket- leneceğine dikkat çeki- liyor. Ersümer'in, iddi- anamede kendisini doğ- rudan suçlayan ifadele- rin yer alması durumunda istifasını isteyecek olan MHP, somut suçlama oknazsa "bir şey yapamavacaklan" görüşü- nü dile getirdı. Ankara DGM Başsavcısı Cevdet Volkan tara- fından "usulen" incelenen Be- yaz Enerji iddianamesinde. Er- sümer'in bazı yolsuzluklarda- ki sorumluluğu anlatılırken bakan, sa- nıklar arasında yer almıyor. Çünkü sav- cılann bakanlar hakkmda soruşturma yapma yetkisi bulunmuyor. Bu nedenle savcı Talat Şalk'ın, iddianamede, Ersü- mer'in yapılan yolsuzluklardaki sorum- luluğuna işaret etmek ve görevini ihmal • Savcılann bakanlar hakkında soruşturma yapma yetkisi bulunmuyor. Bu nedenle savcı Talat Şalk'ın iddianamede, Ersümer'in yapılan yolsuzluklardaki sorumluluğuna işaret ettiği ve bakanın görevini ihmal ettiği vurgusuyla yetindiği belirtildi. ettiği vurgusuyla yetindiği belirtildi. Şalk'ın, Curnhur Ersümer'in usulsüz olaylar anlatımında adı geçen iddiana- meyi "suç duyurusu" niteliğindeki üst yazıyla "gereğinin yapılmaa" için TB- MM Başkanlığf na gönderecek. Ersü- mer hakkında yapılacak işlem konusun- da karan TBMM verecek. Ersümer ne- deniyle sıkıntılı olan ANAP'ta, iddiana- menin içeriğinde, doğrudan suçlayacak ifadelerin yer almayacağı beklentisi di- le getiriliyor. ANAP lideri Mesut Yıl- maz'ın da geçen hafta içinde istifaya ha- zırlanan Ersümer'i iddianame açıİdana- na kadar beklemesi için ikna ettiği dile getirildi. ANAP loırmaylan. iddianame- de Ersümer'i "belgeyle" suçlaya- cak ifadeler yer alması durumun- da istifasının söz konusu olacağı- nı belirterek "Şimdfye kadar or- taya aolan iddialar. sadece sanık- ların ifadekrine dayalı suçlama- lar. Sanık kendini kurtarmak için doğal olarak bakanı suçluyor. Önemli olan belgesi>1e, bilgisryie,yolsuz- luk ve usulsüzlüklerde dahtinin ohnası- du-" göriişünü dile getıriyorlar. Hükümetin MHP kanadı ise iddiana- menin bütünüyle açıklanmasını bekli- yor. MHP yöneticileri, soruşturma aşa- masmda muhalefetin verdiği gensoru önergesini desteklemediklerini, yargı- nın işaretinin beklendiğini kaydettiler. SlFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR Oliimler Avrupa Konseyi gündeminde Hükümet ve eylemcilere uzlaşı çağnsı • Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Johnson, ölüm orucu emrini veren örgüt liderlerini eleştirdiği açıklamasında, hükümetin de cezaevlerinde gerekli düzenlemeleri yapmasını istedi. Türkiye raportörlerinden Svvoboda da hükümet ve eylemcileri moratoryum ilan etmeye çağırdı. Haber Merkezi -Türkiye'deki cezaevlerinde devam eden ölüm oruçlan, dün Avrupa Konse- yi'nde gündeme gelirken, Avrupa Parlamento- su Türkiye raportörlerinden Avusturyalı sosyal demokrat Hannes Svmboda, yeni ölümleri ön- lemek amacıyla Türk hükümetini ve ölüm oru- cunu sürdürmekte olan mahkûmlan bir mora- toryum ilan etmeye çağırdı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Ingiliz parlamenter Russel Johnson, dün genel kurul toplantılarının başla- ması dolayısıyla düzenledigı basın toplanüşın- da, ölüm oruçlan emrini veren örgütün li- derlerini eleştirdi. Johnson, komünist ideoloji ve katı bir hiyerarşik sistemle hareket eden ör- gütebağlı mahkûmlann tavnna dikkati çekti ve örgütün verdiği emirlerle alt kadrodakileri ölü- me gönderdiğini ifade etti. Buna son verilme- si gercktiğini kaydeden Johnson, "Türkyetki- Bler de bunun sona ermesi için ellerinden gele- ni yapsmiar.Güvenartnnaönlemler, nıahkûm- larm Bderlerinin tavuiannı değiştirnıest 1 bile, onlan izkyenJerinfikirierinideğiştirmeleri ko- nosuodaetkffi ohbffîr. Ohlme giden genç insan- lara sorunlannı çözme konusunda başka alter- nstiflerin olduğu ve hiçbir şeyin ölüme değme- yeceğini anlama şansı verümeh'" dedi. Johnson AnKara'ya gelecek Johnson, Türkiye'nin eski cezaevi sistemin- de değişiklik projesine Avrupa Konseyi'nin ge- nel olarak olumlu baktığını belirtti, ancak bu konuda Işkenceyi Önleme Komitesi'nin öneri- lerinin dikkate alınması gerektığini söyledi. AKPM Başkanı, özellikle kütüphane, sosyal ve spor faah'yetleri ile el işleri gibi serbest za- man faaliyeüeri için yapılan önerilerin yerine geririlmesi çağnsında bulundu. Johnson, gele- cek ay Ankara'ya giderek konuyla ilgili temas- larda bulunacağını bildirdi. Swoboda'dan moratoryum gağrısı Viyana'da dün Yeşilier Partisi'nin genel baş- kanı Prof. Alexandervan der Belken ile ortak ba- sın toplanösı düzenleyen Swoboda, Türkiye'nin hapislerdeki açlık grevini daha ciddiye alması gerektiğini ifade etti. Avusturyalı parlamenter, "Türkiye bir inaüaşmanın \üzünden asıl sonın- larma konsantre olamrvor" dedi. oralcalislar@yahoo.com Ölüm oruçlarında yaşamını yitiren her insanın ardından yüreğimiz yanı- yor. Bu ölümler nasıl önlenebilir diye birçok insan uğraş veriyor, çaba har- cıyor. Ancak aradan geçen 6 aylık bir süreyerağmen, bu konuda bir çözü- me ulaşılamadı. Şu ana kadar yaşam değil, ölüm üstün geldi. Çünkü, bu işi çözecek olan siya- si irade, "Devlet pazarlık etmez" di- yor. Devlet pazarlık etmez ne de- mek? Devlet, bazılarına göre bir top- lumun örgütlenmiş iradesidir. Mark- sistler ise, "Devlet, hâkim sınıflann baskı aracı" deıier. 12 Eylül 1980 as- keri darbesinden bu yana Türk dev- leti, muhaliflere karşı tavnnı sertleş- tirdi. Birdevlet, tavnnı sertleştirmeyi na- sıl ortaya koyar? Bir kere devlet ne- dir, hangi güçlerden oluşur? Kutsal bir kavram ve kutsal bir kurum mu- dur? Devlet, bir ülkenin pratikte yö- neten ve karar veren organlarının oluşturduğu bir bütündür. Cumhur- başkanı, hükümet, meclis, ordu, yar- gı devletin temel kurumlandır. Bu ku- 'Devlet Pazarlık Etmez' rumların ve bu kurumlara yön veren yasa ve geleneklerin ortaya koydu- ğu iradeye de devletin iradesı denir. Türk devleti, içinde yaşadığı olay- lann da etkisiyle son yıllarda Batı'da "kızgın devlet" olarak anılacak ka- dar öfkeli bir tutum içine girdi. Kürt sorunu, siyasi Islamın yükselişi ve bunlara tepki içinde yükselen milli- yetçilik ve devletçilik, bu devlete yön veren iradenin temel yönelimlerini belirledi. Bu sorunların birçoğunun askeri müdahaleyi gerektınnesi, as- kerin devlet içindeki fonksiyonunu güçlendirdi. 12 Eylül Anayasası, Milli Güvenlik Kurulu'nun kararlardaki etkinliğini arttınrken askerlerin de bu kurul için- deki gücünü eskisinin üzerine çıkar- dı. Asker, güvenliği öne alan bir dev- let anlayışının öne çıkardığı bir güç olarak kararlara ağırlığını koydu. "Devlet pazarlık etmez", peki ne yapar? Operasyon yapar. 19 Aralık 2000 yılında 20 cezaevine yapılan operasyon, işte bu "Devlet pazarlık etmez" diyen anlayışın ürünüdür. Operasyonu devlet değil asker yap- tı. Sonunda devlet pazarlık etmediği için 20 cezaevi yakılıp yıkılıp "terö- ristlerden kurtarıldı". "Teröristler" kurtarılmak üzere bu kez F tipi ceza- evlerine konuldular. Devlet burada da onlaria pazarlık etmedi. Gerektiğinde zorla besleme- ye kalktı, gerektiğinde dayak attı, a- ma pazarlık etmedi. Önümde bir basın açıklaması du- ruyor. Bu basın açıklamasında 12 Ni- san günü ölüm orucunda yaşamını yitirdiği söylenen Tuncay Günel'in, ölümünden önce cezaevinde ağır bir dayaktan geçirildiği söyleniyor. Bu olaya tanık olan diğer tutuklu ve mahkûmlann da bunu açıklamama- ları için tehdit edildiği bildiriliyor. "Şefkat operasyonu "nun ardın- dan, işte size bir şefkat iddiası. As- lında, pazarlık etmez denen bu dev- letin bütün üst düzey yetkililerinin, Batı'dan para almak için ne pazarlık- lar yaptığını gazetelerden okuyoruz. Para almak için pazarlık eden bir devlet, insan yaşamını kurtarmak için acaba neden pazarlık etmek iste- mez? Şunu bilip kabul edelim ki, "Dev- let pazarlık etmez" diyen anlayışın ardında, bu ülkeyi siyasi ve ekono- mik olarak tahrip eden, vurguncu, soyguncu ve baskıcı bir anlayış ya- tıyor. "Devlet pazarlık etmez" diyen anlayış 12 Eylülcü anlayıştır. Elinde sopa, herkesi korkutarak adam ede- ceğini sanan bir anlayış. Ancak şu gerçeği kabul edelim, bu anlayış iflas etmiştir. Bu ülkeyi hem siyasi hem ekonomik olarak dünya- nın gözünde yerin dibine batırmıştır. Kendi halkını sefalete mahkûm et- miştir. Hâlâ, "Devlet pazarlık etmez" diyoriar. Yurttaşlannın ölümüne al- dıımayan bir yönetimin, kendi ülke- sini doğru dürüst yönetmesi bekle- nemez. Bu ülkenin bir ölüm ülkesi haline gelmesi tesadüf değildir, sebebi de bazılannın sandığı gibi dışarıdan de- ğil, daha çok içeriden geliyor. Bu ül- ke kötü yönetiliyor. Bu ülke despotik ve otoriter bir anlayışla yönetiliyor. Bu ülke rüşvete ve soyguna ahşmış bir örgütlenme içinde yönetiliyor. Bu yönetim tarzından bu devletin üst ka- demelerinde yer alan herkesin belli bir sorumluluğu vardır. "Devlet pazarlık etmez" diyenle- rin, karanlık köşelerde hangi pazar- lıklar yaptığını öğrendikçe, şaşkına dönüyoruz. En çok milliyetçilik, en çok bölünmez bütünlük" nutukları- nın atıldığı dönemde fakirleştik. Bize en çok baskı yaptıklan dönemde, hır- sızlık en çok arttı, ülkenin itiban ise dibe vurdu. Devlet, kendi yurttaşlanyla pazar- lık etmelidir. Bu ülkeyi yönetenier, ce- zaevlerindeki insanların sorunlannı dinlemeli ve bir çözüm üretmelidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear