23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MART 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 2 milyon tavuk ve civciv bakımsızlıktan öldü, 30 bin yurttaşın geleceği karardı Mudurnu:Bfrüçeıımçöki'ışüÜMİTZtLELt - Siz hıç, çoluk çocuk, yedıden yetmi- şe ağlayan bır kent gördünüz mü?.. -Bengördüm!.. Okuduğunuz bu yazı, Bolu'nun iç ke- sitnine doğru 50 kilometre uzaklıkta, bir vadi içinde, yaşamını tavukçuluğa bağla- mış ve ne olduğunu bile anlamadan bat- mış, çaresizlik, yoksulluk \ e de utançla ta- nışmış Mudurnu ilçesinde geçen bır gü- nûn bikâyesidir... Aslında kuru, en fazla okuyanın başı- nı iki yana sallayıp dilini damağına daya- yarak "ak, ak,çokyaztk" diyebileceği bir haberdi: - Mudurnu Tavukçuluk Şırkeü'nin eko- nomik darboğaza gırmesıyle bırlikte yem bulamayan üreticının elindeki 2 milyon civcrv ve tavuk telef oldu!.. Fotoğraf da vardı... Kocaman kıreç çu- kurunaatüan cıvcıvler ve bu dramatik tab- loyu umutsuz gözlerle izleyen köylüler... Bu, ikı sütuna beş santimlik haberin ar- dındakı ınsanı görmek ıçın yola çıktım... Mudurnu'ya ıstersenız Akyaa, ısterse- nız Abant ya da Bolu üzerinden ulasabı- J dını ilçesinden alan Mudurnu Tavukçuluk, kredi faizlerinin akıl almaz yükselişi ve j/M bankalaruı alacaklan için harekete geçmesiyle zor duruma düştü. Marketlerdeki ^Z J - alacaklanna kadar haciz konulan şirket, sonunda günlük üç yüz bin kesim kapasiteli fabrikasında tüm işlemleri durdurdu... Işçi ve köylü aylardır beş parasız... 3 bin 500 tavuk çiftliğinden 2 bin tanesi battı.. Bölgeden "utanç göçü" başladı!.. lirsiniz. Ben kar, kış korkusu ve yolun bü- yük bölümü otoban olduğu içın Bolu gü- zergâhını tercih ettim. Il merkezine gir- dikten sonra ilk sapaktan döndüğünüz va- kıt Mudurau 50 kilometre uzaklıktadır. Dar ama dûzgün bir asfalt yoldan, iki ta- rafıruzda yeşilın her tonu ve tavuk çıftlik- leri ve yem fabrikalan arasında keyıflı bir yolculukturbu... ölüm sessizllğl Ama bu kez daha değışıktı!.. Her şey- den önce etraf ölümüne sessizdi... Yol kı- yısında rastladığım tavuk üretim çiftlik- İeri daha da sessizdi, cıt çıkmıyordu... Il- çeye birkaç kilometre uzaklıktaki yem fabrikası ise adeta terk edilmış gıbiydı... llçenın hemen gırişınde, Mudurnu Ta- vukçuluk Şirketi'nin kapısı önündeki dev tavuk heykelinin altında bekleşen işçiler de çok sessizdi... Bir de umutsuz!.. Gerekli izinler alındıktan sonra kısa bir süre öncesine kadar 2 bin 80 işçinin ça- hştığı, 3 bin üreticinin her gün on binler- ce tavuk getırip bir o kadar civciv alıp gö- türdüğü, yine on bınlerce kesimin yapıl- dığı fabnkaya girdim. Muhasebe bölûmü- nün önünde kadınlı erkekli işçiler sessiz- ce bekleşiyordu. Kapıdaki duyuru ise u- mutkıncrydr - Avans ödemeleri durdurulmuştur. Maaş alacaklan para geldiğinde gruplar halınde ödenecektir!.. Yammdakı genç görevli benı doğruca yönetım binasına götûrdü. Fabnka yetkı- lısı Muzaffer Resne ıle görûşecektim. Bankalann boğucu baskısından ve ala- caklara konulan hacizlerden kurtulabil- mek ıçın yıl başında Mudurnu Tavukçu- luk "an çahşanlanna kurdurduğu ve tü- müyle kiraya verdiği Besin Tavukçuluk Şirketi'nin yönetim kurulu ûyesi Resne Ue hemen görüşemedim. Çünkü benim geldiğim sırada ıçende Bursalı bir teda- rikçınin haciz işlemleri yapıhyordu!.. Cesedim peldi Yüksek faizle gelen borç kıskacından kurtulmak ıçin yapılan yöneücilere kira- lama işlemi de işe yaramamış, hacizler yeni şirketin de ûzerine binmişti. Mudur- nu'ya geldiğim gûnün bır başka ve acı özellıği daha vardı. Günde 300 bin tavuk kesim kapasiteli fabrikada kurulduğu 1967 yılından bu yana ılk kez o gün ke- sim yapılamamıştı! MuzafFer Resne, asıl büyük felaketın bu olduğunu söylüyor ve ekkyordu: - 30 yıkhr buradayım, bugûn Tavukçuhıkla geçinen Mudurnu ilçesi kan ağbyor. Sokaklar, pazar bomboş. tşçDer dunımlanna isyan edryor. Mudurnu hayalet ilçeye dönûşmek ûzere. Türesin ailesi devlete tepJüli M udurnu Tavukçuluk 1967 yılında Tevfik Tûresin tarafından ku- ru]du. Başlangıçta birküçük üre- ticinin mütevazı yumurta tavuk- çuluğu ıle başlayan gınşım gıde- rek büyüdü ve 1997 yıhnda zir- veye ulaştı. Bu tarihte modem te- sısler Süleyman Demirei ve Hü- sametin Cindoruk'un da katılı- mıyla açıldı. 1998'de yoğun talep neticesi daha da büyüme karan alındı. Şirketin yüzde 4O'ı halka açıldı. Son teknolojiye yatınm yapmak için 13 trilyon lıra kredi alındı. Ancak ardı ardına gelen iki kriz, bankalann kredi faiz oranlannı yüzde 1.000'lere çıkarması Mu- durnu Tavukçuluk'u ekonomik darboğaza soktu. Ben Mudur- nu 'da Türesin ai lesinden hiç kim- seyle buluşamadım. Aile fertle- rinin knzı aşabilmek içın Istan- bul ve Ankara'da çözüm peşinde koştuklannı öğrendım. Önce UğurTüresnTle, sonra da asıl ku- rucu Tevfik Türesin'le telefonla röportaj yapabildün. Işte soru ve yanıtlarla bır knzin hikâyesi... Banka kredllerl - İşler nasıl bu noktaya geidi UğurBey? - Biz 98'e kadar hiç kredi kul- lanmamıştık. 99 yılında yoğun talep nedenıyle üretim artışına gitme karan aldık. Bunun ıçın teknolojımızı yenilememiz gere- kiyordu. Bankalar kredi vermek içinkapımızdakuyruğagirdi. 13 trüyonluk kredi aldık ve son ku- ruşuna dek fabrikaya yatırdık. Kasımda kriz patlatınca yüzde 35'ten aldığımız kredi faizleri yüzde 600'lere, 1.000'lere firla- dı. Yani bız ayda 400 milyar kre- di borcu öderken bir anda hafta- da 400 milyar ödemek zorunda kaldık. Dayanılacak bır durum değıldı tabiı. - Peki daha önce göremediniz mi krizm getdiğini? - Emın olun gördük. Sermaye Pıyasası Kurulu'na başvurup sermaye arttınmı istedık. Çünkü öz sermayemiz bızı kurtaracak krediyi almaya yetmiyordu. An- cak 3 ay süreyle SPK'ye başkan atanmadı. Dılekçemız masada bekledı. Şırf bu nedenle Zıraat Bankası'ndan çıkan 1.5 trilyon- luk kredimızi kullanamadık - Şirketinizm değeri nedir? - Arthur Anderson şirketınin aralık ayı değerlendırmesine gö- re Mudurnu Tavukçuluk'a 98 milyon dolar değer bıçıldı. - Bankalar niçin sıkışürdı? - Çok acelecı davrandılar ve marketlerden alacaklanmıza ka- dar haciz koydular, hammadde alamayınca milyonlarca tavuk ve civciv telef oldu. Üretim durma noktasına geldı. - Şirodi ne yapacaksmız? - Mutlaka bır çıkış yolu bula- cağız. Üretime ara verip yerli ve- ya yabancı ortak arayacağız. As- lında çıkış yolu var. Bankalar bı- ze iki yıl ödemesiz, 4 yıl ödeme- li bır plan verseler, bir de normal faizle 10 mıryon dolar kredi bul- sak bu krizden rahatlıkla çıkanz. - Ya şahsi servetiniz? - Şu anda kırada oturuyorum. Çocuğumun bılgısayaruıa kadar haciz geldı. Tüm gaynmenkulle- rimiz de hacızde. Alınan tüm kredılerson kuruşunakadar ışlet- me kredisıne kullanıldı. 'Bir llram yokf Bu konuşmadan bir gün sonra şirketin kurucusu Tevfik Türesin aradı. Sözlerine, "Ümit Bey, sizi şerefîmle temin ederim bir iiram yok!" dıye başlayan Türesin, Mudurnu Belediye Başkanı Karakaşoğlu korkuyor: Sosyalpatlama olabilir ~t Jrudurnu'daüçdönemdirarkaarkavase- ]\/j çimi kazanan CHP'li belediye başkanı J.VJL MehmetKarakaşoğfcdahaöncekıknz dönemlenni sosyal dayanışma ve çalışkaniığı sa- yesınde atlatan üçeninbu kezgelen knzden Tür- kiye'nın genelınden en az üç dört kat daha fazla etkilendiğını söylüyor... - Kriz Mudurnu'yu fena etkflemişe benzfyor? - Haddınden çok daha fazla! Ilçede dolaşan paranın yüzde 9O'ı Mudumu Tavukçuluk Şirke- ti'nin dağıttığı paraydı. O kaynak durunca ilçe ekonomısı çöktü!. Bakırt benim şirketle bir ba- ğım filan yok. Siyasi olarak bile ayn görüşlerde olabiliriz. Ama şunu söylemek namus borcudur; Mudurnu Tavukçuhık'u zamamnda eleştirenfcr bilebugün ağlıyor!.. Sosyal etkinlikler yok oldu. - Şu anda durum vahim görünm'or? - Alışvenş durma noktasına geldı. Daha da va- himi... Mudurnu'da hiç kimse evmi, işyerim ki- litlemezdi, öylesine bir güven ortamı vardı. Ama bugünlerde az da olsa rursızlıklar başladı. Çün- kü ınsanlar çaresız. -BB'd«tekişletme>'ebağunhekoııomioimanra çaresiznğivarganba? - Mudumu asunda el sanaâannda çok ileri bır ilçe. Ama son yıllarda hepsi birer birer yok olma tehHkesiyle karşı karşrya kaldı. Teknolojik gelış- menin karşısında duramadı. Bu da kötü tabiı... -Peki,neolacak?_ - Söylemesi zor. Eğerbir düzelme olmazsa du- rum sosyal patlamaya ve göce kadar uzanabüir. O zaman da felaket olur. -ÜçeohnaktançıkardeiHBM)r_ - Bakm. Mudumu aile planlamasına çok dik- katedenbir ilçedir. 1927'de nüfusu 4 binmiş, bu- gün yaklaşık 6 bin. Göç başlarsa bu ıstenmeyen sonuçlara yol açabilk. Bu güzelim ılçeye çok a- ma çok yazık olur. devlete de bir kuruş borcu olma- dığıru söyledi. Borç durumu - Borç durumunuz ne? - Halk ve Ziraat bankalanna bir kuruş borcumuz yok. Vergi borcum da yok. 12 özel bankaya kasım ayı kuruyla 13 trilyon lira borcumuz var. - Bir başka şirkete aktarma yapbnıznn? - Asla. Seben ılçesinde bir süt ürünlen fabnkası var. Mudumu pıliç restoranlan var. Ayn şirket- İerdir. Hiçbir aktarma söz konu- su değıl. Acı olan şudur; devlet bize destek değil, köstek oldu. E>evletin HalkBankası yurtdışın- dan alacağımız krediye bile Ha- zıne'den gelen yazı üzerine temi- nat mektubu vermedi!.. -Devietten yöksek teşvüder al- dığınız söyleniyor- - Tamamıyla yalan!. Biz bir Amerikan finnası olan BETCO şırketinden Türesin ailesinın şahsı kefaletıyle 2 yıh ödemesiz 5 yıl için 8 milyon dolar "kümes kredfip aldık, yüz bin metreka- relik bır alan ıçın. Bunun da dev- letle hiçbir ilgisı yok. -Niçin ihracata yönefanediniz? - Yapamadık kı!.. Bumumu- zun dibindeki Türkistan'a ABD, Fransa ve Brezirya şirketlen 700 dolarlık teşviklerle üreüm fazla- sı ihracat yaptilar. Biz devietten 300 dolar teşvık istedık onu bile vermediler. Bunun yerine yemde kullandığımız ithal mısır ve soya fasulyesine yüzde 60 fon uygu- layıp maliyetlen artürdılar. 2 mil- yonu aşkın tavuk ve civciv de he- ba oldu gım'!.. buraya ben değil, cesedim geldi!.. Resne, Mudumu ve çevresindeki 30 bin kişıyi çaresizliğe, yoksulluğa ıten bu çö- küşün aym zamanda Bolu, Düzce, Akça- koca, Adapazan, Akyazı ve Nallıhan böl- gelerinı de dennden etkıledığini anlaüyor ve bu durumu anlamaktan aciz kaldığım özellikle vurguluyordu. Sadece Türesin değil - 2 bin 80 çahşanın yaklaşık 500'ünü çıkarmak zorunda kaldık. Üretıcı. tedarik- çi, nakhyeci penşan. Milyonlarca hayvan telef oldu. Bu aynca büyük bir çevre kir- Uliğıni de berabennde getirdi. Mudumu Tavukçuluk artık Türesin ailesinın değil, halka mal olmuş bir işletme. Karabük ya da Ereğli E>emir-ÇeUk gibi düşünün. Ban- kalara gösterilen ihtimamın yüzde, binde biri niçin bıze gösterilmiyor anlamıyo- ruz... 10 milyon dolarlık doğru dürüst fa- ızli bır kredi bu son teknoloji ile donanl- mış tesisi kurtarmaya yeter de artar!.. Üs- telık bu rakam hortumlanan kamu banka- lanrun verdiği kredilenn yanında devede kulak ve şirketin varlığı bunun kat kat üs- tünde... Utanç gdçül.. Bütün gün boyunca Mudurnu'yu dolaş- ûm. Işçiler borç içinde ve ne yapacağuu bilemez haldeydi.. Tüm varlığım tavuk çiftliğine bağlamış üretıci köylü açlıktan, bakımsızlıktan ölen tavuk ve civcivlerini kendı ellenyle kireç çukurlanna atmanm acısım yaşıyordu. Işçi ve memura kredih' mal satarak ayakta duran esnaf, aylardır ödenmeyen, ödenemeyen borçlann altın- da ezilmişti. 300 yıllık Mudumulu bakır ustası M en- met Ardıaior. "Madurnn TavTikçnhık'un krize girmesi asıl bizi felç erti" dıyordu. Kendi deyışıyle u sAr nra> t a" çalıştıklan çok gün vardı. Bağ-K.ur'dan 100 milyon emekli maaşı, bıraz da toprak olmasa aç kalmak işten bile değıldı!.. Insanlar geçen yıldan kalma 30 milyon borcunu bile öde- mekten acızdi ve onlar da haklıydı. SİT alanına dahıl olan Mudurnu'da ev kirala- n 75-100 milyona gelmiş dayanmıştı. Ay- lardır para kazanamayan işçiler kiralannı dahi ödeyemıyorlardı. Böyle olunca da dayanamayanlaryavaş yavaş göç etmeye başlamışlardı. Öncelik- le ışten aülan ısçüer bu-er ıkışer ve boynu bükük terk etmeye başlamışlardı ilçeyi... Bir de sağa sola epey borcu olanlar vardı ki onlar gece yanlan kaçarcasına uzakla- şıyorlardı ılçeden... KaçtıkJan anlaşılma- sın diye perdelen geride bırakıp gıdiyor- lardı!.. Mudumu'nun merkezındekı en büyük marketlerden birinin sahıbi olan Engin Sa- nboj da çok dertliydi. Çoğu esnafın sif- tah bile yapmadan kepenk kapattığmı an- latan Sanboy'a göre çok geçmeden iflas- lann başlaması kaçınılmazdı. Kendisi de beş aydan ben borçlan tahsil edemiyordu ve bırikmiş en az 4-5 milyar alacağı var- dı. Memur müştenler de olmasa o da ayak- ta kalamayacağmın farkındaydı: - Allahtan memurlar var. Işçi ve köylü aylardır ödeme yapmıyor. Biz de veresi- yeyı kesmek zorunda kaldık. Insanlar ço- cuğunu okula bile göndermekten vazgeç- mek üzereler. Çünkü okul ıçin harcaya- cakparalanyok!.. Bir zamanlartıklım tıklım ve de cıvıl cı- vıl olduğu söylenen ilçe meydanı şimdi bomboştu. Meydam çevreleyen kahveha- neler ise ağzına kadar doluydu. Işsiz yurt- taşlar bir çay parasına buralarda oturuyor, bezgın bir şekilde, "Şimdi ne oiacak" so- rusuna yamt buhnaya çahşıyorlardı. Mu- dumu'nun eski belediye başkanı Saffet Öztürkıse durumu olanca çıplaklığıyla ve de iki cümlede özetleyıvenyordu: - Mudurnu'nun ekonomik durumu sıfır- landı Yanı, Mudumu bu şartlar altında ta- mamen bıtmış oldu beyefendi!.. Akaryakrt bile taksttle Ilçenin en büyük beyaz eşya ve akarya- kıt tüccarlanndan Tavip ÜnsaL "Çaresiz insanlara akanakrü bile takside veriyo- rum" diyor ve anlatıyordu: - Yalniz beyaz eşyada 100 milyarlık ve- resiyem dışanda. Ne yapacağımı bilmi- yorum. Son çare sattığım eşyalan teker te- ker toplayıp elden düşme satacağım. Böy- lece belki batmaktan kurtulabilirim. Ama böyle gıderse ilçe batar!.. 5 bin 500 nüfus göçe başlar ve 3 bınin alrına düşerse bu- rası ilçe özelliğini yıtirir, belde olur!.. Zıraat Bankası'nin Bursa'dan yeni tayin olmuş müdürü ise şaşkındı. Köylünün kre- di borçlannı kapatmadan yeni kredi iste- dığını, doğal olarak vermediklerini söylü- yordu. Bankanın hemen yanı başında ku- rulan ve iğne atsan yere düşmeyen pazar yerinde şimdilerde sadece memurlar gö- rülüyordu!.. Son olarak açlıktan kınlan ta- vuk ve civcivlerin atıldığı birkaç kireç çu- kurunu ziyaret ettim. Kireç kokusuyla yok yere ölüm kokusu birbirine kanşmıştı... Ne suçu vardı bu ınsanlann?.. Alınan, ödenemeyen kredilenn, yüzde binlere fir- layan faizlerin, hortumlanan devletbanka- lannın, becenksiz yönetımlerin, ülkenin iliğini kemığını sömüren acımasız IMF reçetelerinin, en rezil siyasi pazarhklarm hangisinde bu insanlann güriahı vardı?.. Bu acımasızlığın, bu vahşetin bedelinj nıçın bu insanlar ödüyordu?.. Asıl bedel ödemesı gerekenler niçin hâlâ oralarda oturuyordu?.. Ve asıl önemlisi, bu bedel nasıl ve ne zaman ödenecekti?.. Bu sorunun yanıtını bulacak olanlar da yine o ınsanlardı!. GEÇMtŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Sosyal Adaletten Kesitler Hükümetin para yönetimi ve vergi adaleti konu- sunda ne kadar uzak görüşlü (!) olduğu her geçen gün biraz daha netlik kazanıyor. Son ve en somut örnek Bay Kemal Denriş. Ko^ alisyon liderleri Amerika'dan Merkez Bankası baş- kan adayı olarak çağırdıklan Bay Derviş'in uzman- lık alanının doğaıdan para yönetimi olmadığını kendi ağzından duyduklannda sanınm çok şaşır- mışlardır. Şaşırmışlardır dedim, ama sözün gelişi. Belki de işlerine gelmiştir. Çünkü kendisini daha yakın- dan tanıyan Dünya Bankası yetkililerinin, hükü- metten beklentisinin "Bakanlık" olduğu yolunda- ki mesajlannı öğrenince rahatlamışlar, "peşin pa- ra" sözünü duyan züğürtler gibi yüzlerinde gülü- cükler açılmıştır. • • • Çöken bankalar sisteminin Hazine'ye ve dola- yısıyla yurttaşlara olan maliyetinin yaklaşık 25 mil- yar dolar olduğu hesaplanıyor. Bu sonuç, banka- lan yeniden yaşama geçirmek için kullanılacak ödeneklerin alt alta yazılıp toplanmasıyla sınıriı. Ekonomi uzmanı değilim, ama bana yanlış bir hesap gibi geliyor. Acaba, bankalar kaynak bulsun diye paradan para kazananlara vergi bağışıklığı yoluyla Hazi- ne'den aktanlan paranın ceremesi ne kadar? Mart ayı Türkiye'nin yıllardır değişmeyen vergi ayıdır. Kimi kazançlar için beyanname verme ve ilk tak- siti ödeme ocak ayına çekilmiştir, ama gelir vergi- si için en önemli ay marttır. Bu ayda uzmanlar, vergi mükelleflerini çeşrHi araçlarla bilgilendirir ve uyanrlar. Bu araçlardan biri gazeteler, uzmanlardan biri de Şükrü Kızı- loftur. Dünkü yazısının başlığı "Faiz, Repo ve Borsa Geliri Vergiden Muaf\\ (Sabah, Sayfa 8). Şöyle diyordu: "2000'de banka faizi, döviz tevdiat hesabı ve re- po geliri olanlar, tutan ne olursa olsun beyan et- meyecekler ve vergi de ödemeyeceklerdir. Ban- ka mevduat faizinden ve döviz tevdiat hesabı fa- izinden yüzde 15 stopaj, fon payı ile biriikte yüz- de 16.5, repodan da yüzde 14 stopaj, fon payı ile biriikte yüzde 15.4 kesinti yapılması yeterii olacak- tır. Bu oranlar 1 Ocak 2001'den itibaren mevdu- at faizi, döviz tevdiat faizi ve repoda yüzde 17.6'yı buluyor." Parayı paradan değil de mesleğınızden, kişisel ticaret ya da sanayi üretıminden kazanırsanız dev- let baba neredeyse kazancınıza ortaktır. 2.5 milyar net kazancınız varsa vergisi 500 mil- yon liradır. 62.5 milyar lira kazanmışsanız 22 mil- yar 375 milyon lira ödersiniz. Vergi dilimleri yüzde 20'den başlayıp yüzde 45'e kadar aşamalı olarak yükselir. Üstelik bu parayı kazanmak ıçin üstlendiğiniz riskler, çalıştırdığınız işçilerin sorumluluğu da sizin üzerinizdedir. Devletin "batarsa batsın" umursa- mazlığı da işin bir başka yönüdür. Ama sermayenizi iş alanı yerine bankaya yatır- mışsanız sizden keyiflisi yoktur. Trilyonlar da ka- zansanız yüzde 16.5 vergi ödeyip ıslık çalabilirsi- niz. Çünkü banka batsa da paracıklannız devletin güvencesi altındadır. Belki biraz zorlanıp kârdan zarar edersiniz, ama sonunda kuruşuna kadar av- cunuza sayılması olasılığı her zaman vardır. Vergi adaletsizliği çalışanlar için de geçertidir. Asgari ücretin vergi oranı da yüzde 20'dir. Bu o- ran da parayla para kazananlara göre yüksektir. Ancak ayda 16 milyon 632 bin lira tutan SSK prU mi ile geçim indirimi vergi matrahından düşüldü- ğü için vergi tutan 12 milyon 156 bin 300 liraya in 1 - er. Asgari ücretlinin eline geçen net para ise 86 mil i yon 922 bin 900 lira olur. Son devalüasyonda bu para da alım gücünün (sanki varmış gibi) yüzde 40'ını daha yrtirmiştir. Bakan Derviş, sosyal adalet ile vergi adaleti ko- nusunda kulağa hoş gelen sözler söylüyor. Bakalım Türkiye'nin gerçeklerini öğrendikçe ay- nı sözleri yineleyecek mi? Dileriz, kendinden ön- cekiler gibi "pes" ederek söz oyunlanna başvur- ma gereksinimi duymaz. Çünkü onun başansı, he- pimize rahat nefes alma olanağı sağlayacaktır. oerinc@cumhuriyet.com.tr. \ Mudurnulu isciler: Biz değil onlar utansınMudumu Tavukçuluk Şiıketi'nin "zorunhı tensi- kabna" uğramamış ışçıle- rin bir bölümüyle fabnka- nın yemekhane kısmında görüştüm. Fabnka işçileri- nın çoğu şaşılacak kadar gençti ve önemlı bölümü kadınışçiydi... Ve hepsi son derece üz- gün, huzursuz daha da önemlisi umutsuzdu!.. Ge- çen aylar içinde beş yüzü aşkın arkadaşlannın isıne son verilmiş, işine son ve- rilmeyenlere ise beş aydır maaş ödenmemıştı. Fabri- kanın 15 yılhk ışçisı Saba- hattinAydöL her zaman ol- duğu gibi fedakârlığın en ağır bölümünün ışçınin üzerine yıkıldığını söylü- yor ve ekliyordu: - Ama mahkûmuz!.Çünkü vapa- cak bir şey >x>k. Çahşacak bir başka fabrika, işyeri ya da işletme yok~ Ilçede Mudumu Tavuk- çuluk Şirketi dışında bir helva fabrikası ile bir sun- ta fabrikası vardı. Onlann da adı fabnkaydı!. tkısınm toplam işçi sayısı 150- 200'ü geçmiyordu. Bütün bölgenin kaderi tavukçu- luğa bağhydı. 2.080 işçi zaten 5.500 nüfuslu ilçe- nin tamamını kapsıyordu. Bunun dışındatavuk yetiş- tincisi 3.000 köylü, 200 nakhyeci ve 150 tedarikçi- nın temsil etti'ğı yaklaşık 30 bin kışinın yaşam şart- lan da doğrudan şirkete bağlıydı... 5 aydır maaş yok "Peki ne oiacak" soru- suna yanıt ise üç yıldır Mu- dumu Tavukçuluk'ta çah- şan Orhan Aydm'dan gel- di. - Bu gküşie köyümfize dönmekten başka çaremiz yok!. Hiç olmazsa orada ana babamızuı yanında oturur, kira ödemeyiz!. İşçiler, kiralannı ödeye- memekten, bakkala, kasa- ba, manava borçlan yü- zünden utanç duyuyorlar- dı. Hemen karşımda otu- ran, başından beri sessiz dmleyen yaşmaklı kadın bu utanç sözcüklerinı du- yunca son noktayı koydu: - Biz değfl, bizi buduru- nu düşûrenler utansnL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear