23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ART 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Bahkçı barınağı Her bölgenin kendine göre bir ekonomik yapısı ve buna bağlı coğrafı konumu vardır... Bir yere kamu adına bir yatnm yaparken bunlan gözetmek esasbr. Tekirdağ'ın Marmara Denizi (kıyısındaki Mürefte'nin ekonomisi de tanma dayanır... Mürefte, bağlannda yetjştirilen üzüm ve şarapçılığtyia ünlüdür. Bir kıyı ilçesi olmasına karşüık Mürefte'de balıkçılık yapılmaz. Balıkçılık, Mürefte'nin 5 kilometre kadar ilerisindeki Hoşköy'ün geçim kaynağıdır... Hoşköy'de 50 kadar balıkçı teknesi vardır ve fakat balıkçı bannağı yoktur... Devlet, yöreye balıkçı bannağı yaprnaya karar verdiginde, nedense Mürefte'yi seçmiştir. Mürefte'ye yüzlerce milyar lira yabnmla yapılan balıkçı bannağında bugün sadece bir tekne bağlıdır... Yatınm sırasında hesabı yaptlmadığı için ortaya çıkan sonucun hesabı da sorulmamaktadır. Bu bakımdan siyasiler isterse Konya'ya liman bile yaptırabilirlerl Öektronik posta: denszsomÖcumtwriyotcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Yeni ek vergi yokmuş... "Şimdilik. yeni ek zamlarla vetinnoriart" • • u ç yıl kadar önce bir gün, bir kamu banka- sının yönetimindeki bir konut şirketinde yö- netim kurulu toplanır... Gündemde Osman- lı Imparatorluğu'nun 700. kuruluş yılı mü- nasebetiyle bir etkinlik yapmak, daha doğrusu pa- ra harcayacak bir bahane bulmak vardır... Tabii ki bulunan bahane sonunda harcanacak pa- ra ile amaç şirketin çevresindeki birilerine para ka- zandırmaktır. Şahane bir bahane bulunur. Kanuni Sultan Sü- teyman' ın bir fermanı mıdır, söylevi midir belli olma- yan bir laf, mika kadar sert, kontrplak gibi katın bü- yük boy özel bir kartona bastınlır... Maüyeti çok yüksek bu özel kartonun ortasına padişahın tuğrası basılır, üstüne de "Yücelik Belge- si" yazılır: "Her iyiliğin kaynağı adalettir. Adil olmayan kişi- nin elinden çıkan iş, kötü iştir. Peygamberimiz 'Bir günün adaleti yetmiş yıllık ibadetten üstündür' bu- Yucelik Belgesiyurmuştur, öyle insanlar var ki, elierinde fırsat yok iken salih, abit ve zahit görünürler. Elterine fırsat ge- çince nemrut kesilirler. Hizmetinde kullandığın adamlann dış hallerine al- danma. Mala muhabbet göstereni devlet hizmetin- de kullanma. Zira o adamlar ki, Altah'ın bana ema- net ettiği halkı ezerter. Kıyamet günü sorumlu be- nim. Ey Gazi Bali Bey. Mansıbımın geliri masrafıma yetmez diye gam çekme, ne dilediğin varsa benden iste, sana emanet ettiğim askerlerimin ve tebaamın, gençlerini evlat, ihtiyarlannı baba, yaşlılannı da kar- deş bil. Bilhassa fukaraya şefkat ve muhabbetle ih- san kapılannı aç." Hesaptabu kartonlar işyerlerinde duvara asılacak- tır, bu bakımdan kartonun tepesine bir de çivi deli- ği açılır. Ne demekistendiği kendinden menkul bu sözler- den en anlamlısı hiç kuşkusuz "Mansıbımın (maka- mımın) geliri masrafımayetmez diye gam çekme"dirt Çünkü, Kanuni Suttan Süleyman, beklediği hara- cıVıyana kapılannda bırakıncaaltın akçeye bakır ka- nştırarak Osmanlı'da ilk devalüasyonu yapan padi- şahtıri Sonra... Osmanlı'nın 700. kuruluş yılı münasebe- tiyle bu kartonlar sağa sola dağıtılır... Kartonlann bintercesi, on binlercesi postayla gön- derilir, özel kuryelerle elden teslim edilir; böylece bir para harcama bahanesi daha bulunmuş olur... Fakat, "Yucelik Belgesi" kartonlan dağrtmaklabit- mez... O kadar çok bastınmışlardır ki, Osmanlı'nın 700. kuruluş yıldönümünün üzerinden iki yıl geçer, bu yılki Kurban Bayramı'nda da kocaman zarflann içine yerleştirilip "bayram tebriği" olarak gönderilir! Yüksek Yerttim Hattı e«»ncutku(a •yahoo.com Ecevit, "Istifa edersem hesabuu veremem" diyor; kalınca da hesabı yoksul halk veriyor! ABDlerörist'teriyasaylaoMürecek! Amerika BirleşikDevletleri Senato- su'na bağnaz Cumhuriyetçi senatör- lerden Bob Barr tarafından bir yasa tasansı sunulmuş: Terörist öldürme Yasası. Başkan George W. Bush'un yakın çevresindeki senatörün sunduğu ta- sanyla, "resmen adam öldürmeyasa- ğı" kaldınlıyor ve ABD hükümetine düşman bilinen hedefleri yok etme hakkı öngörüyor... ABD'nin Georgia eyaletindeki Fort Benningte bir araGüney Amerikalı su- baylara suikast yöntemleri ve kontr- gerilla taktikleri öğreten ünlü askeri akademi "Schooi of Americas"ı izle- me attındatutan sivil toplum örgûtle- rinin bu tasanya yorumu şöyle: "ABD'nin yıllarca uyguladığı gayri resmi suikast girişimlerine yasal kılrf takılacak. Amerika ile yıldızı banşık olmayan devlet adamlanna, siyasal gruplann li- derterine resmen ölüm emri çıkartıl- mış olacak. Bu emirterdentabii ki sadeceya- bancılar değil, hükümete karşı olan Amerikalılar da nasibini ala- ( cak." Senatör Barr'in tasansı yasala- ştrsa geçmişte adı "suikast okulu'na çıkmış "Schooi of Americas"a başvu- rulann artacağı sanılıyor. Buokulun mezunlan arasındaOmar Torrijos ve Manuel Neriega gibi Or- ta Amerika diktatörleri ile El Salva- dor'da 900 köylüyü terörist diye kat- leden subaylar bulunuyor... ÇED KÖŞESt OKTAY EKINCI Muğla'da Arasta Sempozyumu Muğla'dayapılan u Arasta Sem- pozyuımTndan geçen çarsamba günüÇED Köşesı'nde sözetnıiş- tim... Butür "geleneksel" kentya- şamını banndıran semtlerin an- cak "tüm kentlilerin sahip çı- kmasıyla" korunabileceği ger- çeğmi benimseyen Izmir'deki "Kemeraltt'nı Yaşatma Proje- a"mn de MuğlaArastası'ndakaça- balarda dikkate alınması gerekli bir "deueyim" olarakgösterildi- ğını anlatnuştım... Çünkü, Kemeraltrnı yitirme- mek içın, sadece ıyi ve dogru bir koruma projesı hazırlamakve bu projeyı yaşamageçirme konusun- da da sadece "Kemeraltı sakin- leriyle" birlikte karar üretip on- lann da katıldığı çözünüere ulaş- mak yetmıyordu... Kemeraltı'nı dûn olduğu gibi, bugün ve yann dönükbir hizmeti hemen verme- ye başlayacak "yeterlilikte" ol- duğuüzenndebırleştüer... Toplan- tı nedeniyle düzenlenen "proje serghi", izlcyen herkese; "Ar- tık onanm ve restorasyon için de kollar sıvanmalı" mesajım verdi... Bu mesajın sempozyumdaki tüm konuşmalarda coşkuyla ve "özlemle" dile getirilmesiüzen- ne de ilk "bekknen" katkı Muğ- la Valisı Lûtfı Yiğenoğlu'ndan geldi... Belediye Başkanı Osman Gürûn'ün açış konuşmasındakı, "Muğlalılar bu ulusal mirası yülardır özveriyle korudular, artık sıra devletin de takdirine ve teşekkürüne geldi..." sözlen- ne duyarlı bu- çıkışla yanıt veren Yiğenoğlu; "Onanm ve resto- rasyon keşfini çıkarün, yansı- Biraz bakım, biraz Ugi... yetip artacak bile.. da "kullanarakyaşatacak" olan tüm "İzmirülerin", örneğin ar- tık "grossmarketlerin" peşinde koşmak yerine bu tarihsel "kûl- tûr ve buluşma merkezini" ter- cih etmeleri gerekiyordu... Tıpkı Muğlalılaruı da eğer sev- gili Arastalannı daha uzun yülar kucaklamak istiyorlarsa,biryan- dan "Arasta projesine" destek olurken öbür yandan da sosyal, kültürel aktivitelenyle birlikte ahşvenş gereksmmelerini de yi- ne bu "vefalı" eski çarşıda kar- şılamaya özen göstermeleri ge- rektigi gibi... 'Ön proje' ve kaynak hazır Pekibunasıl olacak? Arastamız u grossmarket saldınlanna" kar- şı nasılkorunacak, nasılyaşatüa- cak?.. Elbette ki öncelikle bu tarihi çarşıya artık "bakmak"; onun eskimiş ama onurlu yûzünü "onarmak", zamanla bozulmuş güzelliklerine "restorasyon" yo- luyla yenıden kavuşmasuu sağ- lamak; kimı yitirilmiş değerleri- ni de "restitûsyon" çalışmala- nylayeuidenMuğla'ya kazandır- mak gerekiyor. Bu iş ıçın ise yine önce bir mi- marlık ve şehircilik calışmasına, bağh olarak da "parasal kayna- ğa" gereksinme var. Mesleki ve bilimsel çalışma tçin, Galata Grubn'nun yaz ay- lannda yaptıklan "rölöve" ve "ön proje" o kadar duzeyli ki sempozyumakatüan uzmanlarbu "gönüllü" çabanın uygulamaya nı biz karşthyonız" diyerek al- kışlan topladı... Hele, sempozyuma tçişleriEUı- kanbğı'ndankatılan Kayhan Ka- vas'ın da aynı duyarlıhk ıçınde; "Biz de bakanlığımızın kültür projelerine destek programın- da artık Muğla'ya yer ayıraca- ğız" sözünü vermesi, Arasta için mutlu bir başlangıcın umutlannı daha da güçlendirdi... 'Muğlak olmanın' koşulu... tşte böylesi bir aşamada, asü bundan sonrayine Arasta içinne- leryapılması gerektiğini de Muğ- la'ıun ilkkorumacı Belediye Baş- kanı Erman Şahin'den duüedik. Arasta demek "Muğla" demek- tı. Arasta'dakı canhlığı ve yaşamı söndürmek ise "Muğla'yı bitir- mek" demekti... O halde, başta Muğla Üniver- sitesi olmak Ü2ere, bu kentte bu- lunmamn "sorumlttluğıınu" ta- şıyanher kunımve herkesinAras- ta'yı yenidenobüyükkültürveuy- garhkmerkezi günlerine kavuştur- ması içın her türlü çabayı göster- mesi zorunluydu... Toplantıya 50 yıllık Anadolu sevgisini aşüayan Prof. Dr. Me- tin Sözen ise böylesibir "zonın- luluk" için gerekli "kent bilin- cini" şöyle özetliyordu. "Muğla- h olmayı hak etmek gerek. Bu- nun yolu da Muğla yemekieri- nibenzincUerde değil, Arasta'da yemekten geçer..." Arasta Sempozyumu'na, üeri- kihaftalarda "Uygarfakların lzin- de"de daha geniş yer vereceğun. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak@turk.net ÇtZGİLtK KÂMtL MASARACI t HARBI SEMtH POROY - sem//)poroy@yahoo.com • - -,. , TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAH 7Mart AZ/'Z DEDE EF£NDf i3<x'm Sü&utJ, SCSTBCİ ve M&ZEH AZÎZ ÖLDÜ. iess VIUHDA ÛSCÛ- , G£NÇUĞİMOe MGUt'A & f ü Ğ i n i NeV ALETİUt ÇOİMAT/ 6Ğ&ENEN A2İÎ. &&JDİ ĞMKÛ BOYUHCA BU g£C£- GisiHi GEUfrietiErE GtU-iştKAcn. Mt- SlA'PAH YUROA Pö«J£N A2İZ EFeNPİ, "NEY2£N''OLAaVe. AUUAGfiK, gU A6ADA BİUBM. SÜUUJK CİLBSIUİ OOiDiiRARAK. *0eDE" UHVANlM ALACA/cnR.MBVLeVÎ oepesi Aziz epeNti'Nitt etJ ö'«euıü ÖZELUĞİ iseBesTsciü&ivpi. o, piur YAPlTlAIİ/UtN YAMI Slgfl, PESfienSGİ, SA2 SZMAiLERtyiS AAJlMSAUAOUTfH.. ADANA 1. İŞ MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1999/351 Karar No: 2000/1028 Davacı Ramazan Kaya vek. Av. Anibal Akdamar tarafından davalılar SSK Gen. Müdûrlüğü ve Adakent Inş. AŞ aleyhine açılan te^jit davasında davalı Adakent tnş. AŞ adına davetiye ilanen tebliğ edilmiş olup aşağıdaki karar yokluğunda verilmiş, yayınmdan 15 gün son- ra tebliğ ediliş sayılmasına karar verilmiştır. Hüküm: 1- Davacının davasımn kısmen kabulü ile 12465318 sıgorta sicil numaralı davacı Ramazan Kaya'nuı Adakent Inş. Ort. işyerine 30.9.1980 tarihinde işe girip bir gün süre ile asgari ücret üzerinden çalışmış oldugunun tes- pitine, 2- 710.000 TL harcın davalı işverenden tahsiüne, 72.765.000.-TL yargılama giderinin davahlardan tahsili üe davacıya venhnesi- ne, 20.250.0(K).-TLvekâletücretinin davahlardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. 24.1.2001 Basuv: 11883 PANO DENİZ KAVtiKÇUOGLU 7orlanmalap' (2) Canımızı en çok, hiç hesapta olmayan, "şey"\eıre kafa yormak, buna zorlanmak, kendimizi buna zo- runlu hissetmek sıkıyordu... Bir keyif masasında ka- deh tokuşturarak başlayan akşamlarımız, ilk, "Ne olacak bu memleketin haiı" sorusuyla birlikte bir kâ- busa dönüşüyordu çoğu zaman... Hepimiz her an, her yerde "büyük meseleier" konuşur olmuştuk... Herkesin kendmce "büyük" bir "mese/e'si vardı ve herkes herkesi, -aslmda hiç önemli olmayan-, ken- di meselesinin büyüklüğüne inandırmak istiyordu önce... Insanı bunaltan zorlamalardı bunlar... Amane kadar dirensenız de, bir noktadan sonra, kendinizi daha önce hiç katılmayı düşünmediğiniz bir tartış- manın ortasında buluveriyordunuz... • * • Sözgelimi, "kurban kesimı"nde hangi hayvanın "mekruh", hangi hayvanın "makbul" olduğu mese- lesi, bayram öncesi günlerde, kentin işlek caddele- rinin nasılsa boş kalmış arsalarında kurulan hayvan pazariannda alıcı bekleyen, donuk bakışlı zavallı ko- yunlann içimde uyandırdığı acıma duygusu dışında beni hiç ilgilendirmemişti bugüne kadar... Ama bir an- da patlakveren "kuıban tartışmalan" medyanın gün- demine oturunca, ben de, o kaçınılmaz zortanmala- ra karşı hazırlamaya baştamıştım kendimi... Çünkü çok geçmeden, en umulmadık birisi, en beklenme- dik bir anda, -aynca da en olmadık biryerde-, bu "me- se/e"yi açacak, bana ne düşündüğümü soracaktı... "Siz ne düşûnüyorsunuz bu konuda, Deniz Bey?.." Basını, televizyonları izliyordum... Marmara Universıtesi llahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, duruma göre, "Tavuk da, balık da, hatta devekuşu da kurban edilebHir..." di- yordu. Müslüman araştırmact-yazar Ismail Nacar ise bu görüşe, "Hayır! Olamaz!" diyerek şiddetle karşı çıkıyordu. Tartışmaya Diyanet Işleri Başkan Yardım- cısı Rıdvan Çakır da katılmış, yüksek devlet memur- larına has soğukkanlılığını korumaya büyük özen göstererek kurbanlık hayvanlan bir bir sıralamıştı: "Koyun, keçi, inek, öküz, manda, deve." O kadar... Tartışmalan, "Reha Muhtar'dan Haberier"de izleyin- ce, insan kendisinı ıster ıstemez konunun tam orta- sında buluyordu... Onları ve bu tartışmalara sonra- dan katılan diğer Müslüman yetkilileri izlerken ben- de de yavaş yavaş ilginç düşünceler oluşmaya baş- lamıştı... İlk bakışta konunun özüyle pek ilgisi yok- muş gibi gözükse de tartışmalardan çıkardığım so- nuç, taraflann "kurbanlık hayvanlan" tek tek sayar- ken bu "Islami vecibe"ye getirdikleri sınıriamalann, dotaylı da olsa, Eskimo kadınlarına erkekleri karşı- sında sağlam bir güvence oluşturduğu gerçeği idi... Eskimolann yaşadıklan Kuzey Kutbu coğrafyasın- da, Müslüman yetkililerce, "Kurban edilebiliri" de- nen hayvanlardan hıçbiri yaşamıyordu. Mors ve fok gibi deniz memelıleri ile ren geyıkleri ve kutup ayıla- nndan başka hiçbir hayvan üreyemiyordu o coğraf- yada.. Ne olacaktı o zaman? "Güneş bir mtzrak bo- yu..." diye başlayan oruç saati hesaplamaları da al- tı ay süren kutup gecelerınde mümkün olamadığın- dan Eskimolann "Müslüman" olabilme şanslan yok- tu! Diyelim ki, "kol saati" ile bu işin üstesinden gel- diler, o zaman da "hac farizası"ru yerine getireme- yeceklerdi. Çünkü en sağlıklı bir Eskimonun bile bün- yesi çöl sıcağınadayanamıyordu. "Nesnel koşullar* böyle olunca, Müslüman olamayan Eskimo erkek- leri gibi kadınları da "şeriat hukuku"nun dışında ka- lıyortardı. Sonuçta, Eskimo kadınları, "efendisınege- rektiğince hizmet etmeme" gibi kusurlanndan ken- dilerine reva görülen, çevrede de "makui" karşılanan koca dayağından kurtulmuş oluyorlardı... ••• Çıktığım nokta ile vardığım sonuç arasında izledi- ğim çizgi, ilk duyduklarında "konuyu saptırdığım" izlenimini uyandırsa da itiraz edecek fazla bir şeyle- ri kalmıyordu insanlann... Başka konularda da bu hep böyle değil miydi zaten? Bir olay patlak veriyor, bir konu açılıyor, herkes bir şeyler söylüyor, ama sonuç- ta ne olup bittiği anlaşılamıyordu... Yaşadığımız bü- yük ekonomik krizde de benzer gelişmelere tanık ol- mamış mıydık? Herkes konuşmuş, herkes tartışmış, ama en çok konuşması gereken ınsan, Sayın Bülerrt Ecevit pek konuşmamıştı başında... Tartışmalann en anlaşılmaz hale geldiğı noktada karşımızaçıkmış, "Is- tifa etmeyi düşûnmüyorum..." demişti, "memleket büyük sarsıntı geçirir çünkü"... Tartışmalar demal başka boyutlar kazanmış, hepimiz başka merakla- ra zortanmıştık bu kez... Daha büyük bir sarsıntı na- sıl olurdu?Yoksa, "Ben gidersem, hepiniz ölürsünüz..." mü demek istemişti Sayın Başbakan? Çok zor so- rulardı... Tam da kurbanlık hayvan meselesini bir ara çözüme bağlamışken... v , Faks:0212-723 8497 (e-posta: dkavukcuoglufo tuyap.com) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 1/Hemkadm- .. lann, hem er- keklerinkulla- 2 nabüeceği giy- 3 silere verilen . ad. 2/ îri ve 4 uzun taneli bir 5 üzüm cinsi... Italya'nın en uzun ırmağı. 3/ ' îlgi eki... Ya- 8 pıların kaba 9 ağaç işlerini yapan usta. 4/ Kadi- fe, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan in- 2 ce tüy... Elektrik di- 3 renç birimi. 5/ Yan- 4 kı... Bir nota. 6/ Ku- 5 maşla astar arasına ko- nularak giysmin dik durmasını sağlayan 1 kolah bez... ttici ne- den, güdü. 7/ Emirler, beyler... "—- Gardner": ABD'li aktris. 8/ Sanca- ğı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma... Al- datma işi, hile. 9/ Istenilen nitelikleri taşıyan... Ek- vator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. YUKARIDAI^ AŞAĞIYA: 1/ Korkunç ya da beklenmedik bİT şey karşısmda duyulanyoğunkorku. 2/Erişmiş,ulaşmış...Made- ni eşya üzerine vurulan bir cins cila. 3/ "Öğret- menler —- gösterir. yol yapar" (Âşık Veysel)... Sa- nat yapıtlannın sergilendiği salon. 4/Aynca değer- li taşlarla süslü olmayan, altın ve gümüşten yapıl- mış kuyumculuk işleri. 5/ Aytu ahır adınakoşan ya- nş atlarına verilen ad... Avuç içi. 6/ Davranışlann- dan ve kılığından hoşlanılmayan kimseler için kul- lanılan sözcük... Bir nota... Tarla sının. II Çin ve Japonya'da oynanan bir strateji oyunu... Uzaklık işareti. 8/ ZekiÖkten'inbir fılmi. 9/ Bir okulu, spor kulübünü ya da mesleği belirten tek ttp giysi... Ka- nşık renkli.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear