14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2001PAZAR CUMHURlYET 3Hi ı«-« 17 liruhsatı »buJ'daki Faziletii rthane Kliyesi'nin yetki ıına giren ıktepe'de Sabancı ding bir market nış... Daha yeni... 28 oaVta... Kâğıthane lediyesi içki satıştna içküi lokantalara lay kotay ruhsat rmediği için eliktepe'deki market, akkal ve büfelerde ira bile bulamayan atandaşlar, Sabancı lolding'in açacağı narketten istedikleri çkiyi rahatltkla îlabileceklerini ummuşlar... Ne de olsa Sakıp Sabancı'nın adı var, ona da zorluk çıkaracak degiller ya... Zaten açılıştan önce marketin camına içki satışına ilişkin duyurular da asılmış... 28 Şubat'ta market açılır açılmaz girmişler içeri, almasalar da bir görelim demişler ve içki reyonunu aramışlar... Aramışlar... Aramışlar.„ Boşuna aramışlar... Marketteki görevlilere sormuşlar, içki satışı için belediyeden ruhsat alınamadığını öğrenmişler... Hem de MiUi Gûvenlik Kurulu'nda irticanın başının ezilmesinin karartaştınldığı 28 Şubat 1997'deki toplantının yıldönümünde... Bektronik posta; denizsoın@cumhuriyetcotn.1r, Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.51244 97 - Hüküımt, Bayram'da mesai yapacakmtş... "Vatandaşa hyzuryokr efleks bir yanı ilefizyolojiköteki yanıyla psikolojik; dıştan geten uyanlarakarşı sinir sisteminin gösterdiği istem dışı tepkidir... Memeülerdeki bu tepki, kendi içinde ikiye ayntır; şartsız refleks, şartlı refleks... Şartsız refleks doğuştan vardır; örneğin güneş ışıgına karşt gözbebeği kendiliğinden daralır... Şartlı refleks ise sonradan kazantlır, örneğin se- vilen bir yiyeceği görünce ağzın sulanması gibi. Şartlı refleksi butan Rus bilim adamı doktor Ivan Petroviç Pavlov1 dur. Pavlov, laboratuvannda sindirim sistemi üzerine çalışırken. besinler bir köpeğin ağzına girdiğinde başlayan tükürüksalgısının, köpekbesinlerigördü- ğü zaman da harekete geçtiğini fark etmiştir. Çalışmalannı buyöndeyoğunlaştıran Pavlov, be- sini gösterdiği anda zil çalarak köpeği şartlamış ve sonunda ortada besin yokken zil sesini duyan kö- peğin tükürük salgtladığını görmüştür. RefteksPavlov, bu büyük buluşunu 1903 yılında Mad- rid'de toplanan Uluslararası Tıp Kongresi'ne bir bil- diriyie sunarak dünya bilimine kazandırmıştır. Pavlov, daha sonraki çalışmalanyla terbiye etme- nin, eğitmenin, alışkanlıkkazandırmanıntemel pren- siplerini bulmuş, bilim adamlan da insan zekâsının kaynaklanna ilişkin önemli ipuçlanna ulaşmtştır. Bilim dünyası şartlı refleksi 20. yüzyıltn başından beri bilmektedir ve belki de bu konuda ulaşabilece- ği başka hedefler vardır... 20. yüzyılın sonu ile 21. yüzytlm başında hakkında oiumsuz yönde çok cid- di iddialar ortaya atılan bazı kişilerin birbirierinden habersiz aynı davranış biçimini göstererek, "ispat- layın kendimi yakanm", "ispatlayın kendimi asa- nm", "ispatlaytn kendimi öldürürüm" demeleri kar- şısında bu tür söylemlerin de şartlı refleks kapsa- mına girip girmediği sorusu akla gelmektedir. Bu sorunun yanıtı hiç kuşkusuz konunun uzmanı bilim insaniannın ilgi alanı içindedir. Ancak evinde oturup televizyon izleyen bizim gi- bi sokaktaki insanlar için ekranlarda bu tür sahne- lerin tekrarlanıyor olması bilim insanlarının konuya ciddibir ilgigöstermeterinin gereğiniortaya koymak- tadır. Bilindiği gibiböylesi bir refleksi yakm geçmişte ilk gösteren kişi Şişli'nin Belediye Başkanı Gülay As- lıtürk olmuş ve belediyenin önünde kendini yaka- cağını söylemiştir. Fakatdaha sonra kendini yakmak yerine yurtdışına gitmeyi yeğlemiştir. Başbakan Yardımcısı Mesut Ytlmaz'ın kardeşi TurgutYılmaz'ın ve ardtndan başka kişilerin de ay- nı söylemi tekrarlıyor olması şartlı refleks konusun- da bilim insaniannın yeni çalışmalar yapmasının önemini ortaya koymaktadır. SESSİZSEDASIZO) NVRİKURTCEBE Yüksek Yeriüm Hattı erdincutku(ayahoo.com Türkçe isimlerinbir anlamı var; ya Türkçe hayatlann'? Akraba evlıliklerine Diyanetdesteği 1 . Bursa Nilüfer'de Ihsaniye mahalle- sinin Karaman Camisi'ndegeçen Ra- mazan Bayramı'nda bayram namazı kılmaya gıtmiş biryurttaş... Imam mik- rofonu kapatarak dışarıya yayını ke- sip içerideki cemaate vaaz veriyor: "Yaktn akraba evliliklerinde sakat doğumlar olduğu ileri sürülmektedir. Bunlar Islami kurallann iyi bilinmeme- sinden ve uygulanmamasından kay- naklanmaktadır. Hazreti Peygamber zamanındayapılan uygulama, bugün için neden yapılmasın? Hazreti Pey- gamberden önce insanlann, kız ço- cuklannı diri dirigömdükleri bilinmek- tedir. Bugün için ise, kız çocuklannt- zm her an için nerede, kiminle ve ne yapacağınt bilmek zorundasınız. Bu- nu yapmadığınız takdirde, onlan diri diri mezara gömmüş olursunuz. Yann Kurban Bayramı... Akra- ba evliiikierinin ve kız çocuklan- nın durumuna ilişkin son bilgiler, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın desteği ile yarın sabah bayram namazından önce Bursa Karaman Camisi'nde... Dört günü Kurban Bayramı toplam dokuz günlük tatile pa- rası pul olmuş halde giren vatandaş, şaşkınlıktan bayram- da koç yerine tavuk ya da balık kesip kesemeyeceğini araştınrken bir dostu- muz belki de dünyanın en kısa fıkrasını anımsatarak bayrama renk kattı: "Te- mel vejetaryen olmuş, Kurban Bayramı'nda ağaç kesmiş." lyi Bayramlar... ÇED KOŞESİ OKTAY EKtNCt Metin Sözen'le 'Anadolu'da... Geçen yılın güz aylany- dı. Bir dostumuz şöyle ya- kınmıştı: "- Bir ayı geçti; Metin Hoca'ya ulaşamıyorum..." Baktım, durumuumutsuz; "Kolayıvar" dedim. "Ana- dolu'yaçit veherhangibir kentte bekle... En çok bir hafta içinde Metin Sözen mutlaka o kente uğrar..." Yirve geçenlerde bir tele- fon... Bukezbaşkabir dos- tumuz; yukandaki espriyi anımsamış; "Haklısın" di- yor ve onun "son kitabın- dan" söz ediyor: "- Kitabı elime aldım, anlatüğın konuşma aklıma geldi... Herhalde Anadolu kentleri, Metin Sözen ka- dar belkibir de Evliya Çe- lebi'yi ortaklaşa tanıyor- lardır..." * • • Sponsorluğunu Turk- cell'inyaptığı ve Metin Sö- zen'in 196O'lı yıllardaki göz- îemlerine ait denemelerini, bir bakvma "kırk yıl ön- cesinin belge- seli olarak" hemen hiç de- ğiştirmeden bir araya geti- ren 'Anadolu Kentleri' kita- bının sayfala- nndadolaşıyo- rum... Erzade Er- tem'in 2000 yılma ait fo- toğraflanyla bu kırk yılhk "diri ve yol gösterici" ya- zılar öylesine derinden de- rine kucaklaşmışlar kikita- bın neden Ahmet Hamdi Tanpınar'a adandığmı da sayfalan çevirdikçe daha iyi anhyorum. Çünkü,Dağlarca'dan ki- tabınönsözüneyansıdığı gi- bi: "Mevsimler soğumuş, sular azalmış, Buğday, Selçukîlerden kalan başak değil." ...Ve aynı önsözde Metin Sözen'in de altmı çizdiği gibi: "Süpürücü bir biçimde, geçmişin büyük birikimi- nin hızla tüketildiği gün- leri yaşıyoruz (...) Artık yeniden kendimize, top- lumumuza, dünyaya eleş- tirelbir gözlebakarak dü- nü-bugünü-geleceği nasü yaşanabilir kılacağımıza karar vermemiz gereki- yor..." Anadolu Kentleri kitabı, işte bu "tarihsel karar" için de artık "vaktin çok daraldtğını" gösteriyor... Edirne'denHakkâri'ye, Si- nop'tan Antalya'yakadar, yannlaragüvence olacaken değerli hazinelerimizin, kentlerimizinkültürvekim- lvk değerleri olduğunu bir kez daha belgeliyor. Bun- ların, sadece "kitaplarda kalmaması" için de Ana- dolu'nun bir "insan" gibi "sevdayla" sevilmesi ge- rektiğini "şürlerle" şöyle kanıtlıyor: "Başmdayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtı- smdan, Billûr bir avize Bursa'da zaman..." ••• Metin Sö- zen'in kitabın- da "ikinci bö- lümM olarakyer alan "Anado- lu'nun Kenti tstanbul"yazı- larına gelince... Bubaşlıkbile, günumüzdeki kimi "Anado- lu'yu küçüm- seyen tstanbul- culara" daha40 yıl önceden ve- rilmiş bir "uy- garhk dersi" değil midir?.. lstanbul,tari- hin ve kültürle- rin en büyük "başkentiyse", aynı tarihin ve kültürlerin "anavatanı" da Anado- lu'dur... Bunu görebilmek için de "Anadolu'vu ve ts- tanbul'u birlikte bağrına basan" biryüreğe sahipol- mak ve Suriçi'nden Boğa- ziçi'ne doğruyolaçıkmadan önce yine Metin Sözen'in kitabmdaki şu küçük "anımsatmayı" okumak gerekiyor: "Eski tstanbul hâtıra- lardan eski, Göresin usul usul gez ki"... ••• MetinHoca'nmo iri elle- rine, şaşmazbelleğine sağ- hk... Onubuyazıylabtıluşturan Semih Poroy'un da fırça- sma... HAYVANLAR ISMAİL GIJLGEÇ igulgecdıyahoo.com KİM KtMEDUM DLMA BEHIÇ AK behicak(citurk.net ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMtH POROY semihporoy(ayahoo.com TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 4Mart VAKA-I VAKVAKİYE 16S6'M 8USÜH, Ç fiUL'CM AYAKlAHtXUkR. MANtNM İH4PAMTt>eUtK,SON D£R£C£ KÖTÜ DU- gUMDfiftM.8U AKADA HAZhiE CX£ SOŞAlMtfTt. ASMSÜİN ÜC&STl AKSATtUYOK. $ ç f zı KipaertAALAeiN DA gncisME^stc£iu££ A. -iKKlANCM^AĞArtN ÖNÛNOE TOftAHIP,&IKÇOK ÖN&mJ O&UTM0JU8UNUK KENOİLE&tE 1CS- ÜMM İSTEPİUK. ÇAMES/Z KALAN PADİŞAU PUÜU- MU KA&AUSHPİ. 8iKÛ*l VB IZLEmM GUNLEK İ- ç , ç f, HIMMKİ SÛR ÇJNAK AİAOMA ASlLACAK,OLAt 8U C YAJOÇTtltHAN ADtALACAKTfJi.. PANO DEÎNtZ KAVUKÇUOGLU Zorlanmalap' (1) Son haftalardayaşadıklanmızı eğeryaşamamış ol- saydık, uzun bayram tatilini fırsat bilip, çıktığım Yu- nanistan gezimin ilk gününe rastlayan bu yazımın konusu da hiç kuşkusuz çokfarkiı olurdu. Daha ön- ce de birkaç kez gittiğim bu ülkenin tarihi, doğası, insanlan üzerine yazacak o kadar çokşey vardı ki... Hem böylece Demir Gökgöl, Rrfat Şener, Musta- 1a Karahan gibi uzaklardan, Almanya'dan, Avust- ralya'dan, Amerika'dan banayazan, "Arada birde olsa, Türkiye'den, senden güzel şeyler duymak is- tiyoruz..." diyen dostiarımın, okurlanmın dileklerini de yerinegetirmişolurdum... Üsteiikde ilginç bir "aşk öyküsü" okumuştum en son... Sergun Ağar, Istan- bullu bir Türk erkegi ile Istanbullu bir Rum kadını- nın arasında yaşanmış büyük bir aşkı anlatıyordu, "Aşkın Samatya'sı Selanik'te Kaldı" adlı kitabında... Hasan ileEtrosini'nin aşklannın büyüsüne kapılmış, bir solukta bitirmiştim kitabı... Ben yaşında, kimbilir kaç istanbullu erkeğin ço- cukluk düşlerini renklendirmişti Efrosini'ler... Yortu günlerinde, ayin çıkışlannda az mı beklemiştik kili- selerin, "Aya Triada"nın, "Ayii Konstantin ke He/e- na"nın kapılarında onları... "Kız sana emanet... Sa- at tam altıda evdesiniz... Endaksi... Aydi öyleyse..." derierdi anne babalan... O el ele tutuşmalar, cad- delerde kol kolayürümeler, "büyüktergibi" bir pas- tanede oturup, göz göze bakışmalar... İlk öpüşter... İlkheyecanlar... On ikiyaşındaydık. Bir an önce bü- yümek ıstiyorduk. "Herşey" büyüyünce, büyükken oluyordu çünkü... Kardeşleri, abıleri arkadaşlanmız- dı ilk sevgililerimizin... Babalan Ispiro, Yorgo, Av- rit mahallede bakkalımız, berberimiz; çarşıda ma- nrtaturacımız, çiçekçimizdi... "Amca", "Teyze" der- dikonlara... Yani Amca, EleniTeyze... Sonra bir gün gitmişlerdi... Düşlerimizi de götürmüşlerdi gider- ken... Şimdi burada Selanik'in ıslak sokaklannda deni- zi solur, ellerim cebimde dolaşırken, karştma çıkan her güzel kadın, saçlan papa^a boyalı, beyaz elli, ince belli o Rum kızlanyla "büyüyünce" yaşamayı hayal ettiğim, amayaşayamadığım -her şey bir an- da olup bitivermişti çünkü-, hep düşlerimde kalmış büyük aşklarımın hüznünü duyumsatabilirdi bana. İnsan, acı çekecegini, yüreğini kanatacağını bilebi- le yaşanmışları ve yaşanmamışlarıyla "dün"ü, "dün"ünü zorlayabiliyordu... Evlerin ait kat pence- relerinden dışarıyataşan, burnumu tırmalayan o ta- nıdıktütsü kokusu, bir eylül günündeTarlabaşı'nda, Cihangir'de, Kurtuluş'ta yıkılan, yakılan, yağmala- nan Rum hayatlarıyta birlikte alaşağı edilen, yerier- de sürüklenen, çiğnenen, yok olan hayallerime, ço- cukluk yıllarımm duşlerine götürebilirdi beni... Ama olmuyordu... Yapamıyordum... Başaramıyordum... • • • Sanki karanltklar içinde bir korku tünelinden ge- çiyordukyaşadığımız günlerde... Karanlığatam alı- ştr gibi olurken, birden parlayan ışıklar gözlerim'ızi kamaştırıyor, acıtıyor, ellerinde tırpanlarla, baltaiar- la, sopalaria üzerimize doğru gelen kurukafalı ha- yaletlerden korunmak için boyunlanmızı içeri çeki- yor, birbirimize sokuluyorduk... Bu korku tünelinde bizi nelerin beklediğini, nelerle karşılaşacağımızı bi- lemiyorduk... Kaçamayacağımız, geriye döneme- yeceğimiz bir yoldaydık... Sonumuzu göremiyor- duk... Insanı aşağılayan, yaraiayan bir kabullenişe zorlanmıştık... Yalanlarla, düzenlerle, hileletie sü- rüklenmiş, itilmiştik bu korku tüneline... Bizi bu korku tüneline sürükleyenler, itenler de çaresizdi aslında... "Stop" düğmesine basıyortar, bir daha, bir daha basıyorlar ama durduramıyoriar- dt çelik raylar üzerinde ilerleyen arabaların dişlileri- ni... Arabalar döngülerinı tamamlıyorlar, ama iniş/bi- niş yerinde hiç durmadan, üsteiik daha da hızlana- rak karanlığa dalıyorlardı yeniden... Kurtuluş umu- du başladığı yerde sönüyordu her seferinde... Ay- gıt, denetiminden çıkmıştı onu çalışttranlann... Hay- kınşlann, bağırışlann, çığlıkların hiçbiryaranyoktu... Panayırcılann çaresizliğini gördükçe korkularımız daha da büyüyordu... • • • Korkuyu sonsuzlaştıran bu ölümcül döngüyü kı- rabilmek için yapılacak bir tek şey vardı... Ana şai- teri indirip, korku tünelini besleyen, ona can veren enerjiyi kesmek!.. Belki de dahayoğun bir karanlık- la karşılaşacaktık ilkbaşında... Sonra yerterimizden doğrulacak, birbirimize omuz vererek, birbirimiz- den güç alarak ışığa doğru yürüyecektik karanlığı arkamızda bırakarak... Ama şatteri kim indirecekti?.. Renkli çocukluk düşlerimle beni kim buluşturacak- tıoaydınlıkçıkışta?.. (Faks:0212-723 84 97) (e-posta: dkavukcuogluft tuyap.com) BULMACA SEDAT SOLDANSAĞA: 1/ Pekmezle kann kanştı- nlmasıyla ya- 2 püankarhelva- 3 sı. 2/ İzmiT'm Selçuk ilçesin- dekiünlü antik kent...tnsanbe- deni çevresm- deki manyetik alan. 3/Üç ya- 8 şınakadar olan at yavrusu... Büyü. 4/ Rütbesiz as- ker... Utanma, sıkılma. 5/Birşeyieldenekve- 2 rerek aktarma. 6/ Er- 3 den çavuşa kadar olan 4 askerlere \erilen ad... Bir nota. II Rusya'da c ve tran'da ayn bir stnıf _ oluşturan ath asker... Yapma, etme 8/ Re- sunliduvarîlanı... san bir — mîsali/ Seni ekenbiçer bir gün" (Karaa oğlan). 9/ Yüraaz Erdoğan'm ilk filmi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Külde pişirilenbir tür çörek... Şarap mahzeni. Harman yerindeki tahılm taş ve toprakla kanş kahntısı... Gösteriş, caka. 3/ "Cemal Reşit — Bestecimiz... Tadı güzel, lezzetli. 4/ Nazi parti nin askeri polis örgütü... Bir tür yün örgüsü. 5/' barajın fazla suyunuakıtmak içinyapılan düzen Üst görevlinin yanında bulunan kimseler... Bir da maddesi. 7/ Suyun ısı etkisiyle dönüştüğü hali... ABDBaşkanı Eisenhower'ınlakabı. 8/ zilerin politikasında Germen ırkmdan kimse yakıştınlan ad... Eskı zamandan kalan; arkail Rus imparatorlanna verilen san... Yardım am; la toplanan para.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear