14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MART 2001 PAZAR CUMHURtYET SAYFA l U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 3imur Şener'in yıllarca mektuplarla içini döktüğü Fakir Baykurt, yaşamının umudu oldu Seııi boşuna se^ııeıııişimÎAMZEAKDEMtR Yaşamına damgasını vuran FakirBaykurt im- ,esini, yitirmediği okuma tutkusunu Papirüs 'ayınlan'ndan çıkan, "Fakirin Kryısmda" ad- ı ilk kitabında okuyucularla paylaşan bir Ana- lolu kadını. 54 yaşında, halıcı, anne, okuyu-' u ve yazar Birnur Şener. Henüz 5 yaşındayken hah tezgâhıyla tanı- ır. 8 yaşında diş ağnsından kurtulmak için ;ittığı bır berber dükkânında, 'semaver kafata dam" olarak anlatılan Fakir Baykurt o gün- len sonra adeta yaşamının umudu olur. Her fir- atta yaşadıklannı, duygulannı, tüm olup bî- aıi ona, hiç gönderemediği mektuplarbiçimin- le yazmaya başlar. Yıllarca ona ulaşamaz ama liç umudunu yitirmez. 15 yaşında evlendiri- ir. 19 yaşındayken eşinın bir öğretmenden ıdünç aldığı"Yüanhnn Öcû", okuduğu ilk Fa- ir Baykurt kitabıdır. Geçim kaygısı içinde üç •ocukyetiştirir. okutur, mektuplannı da sürdürür. Sonunda 1997'de, 48 yaşında. Burdur'da im- agününde Fakir Baykurt'la, "ışüdakgöztü,içi- lin acılanm, sevinçİerini yazan yazanyla" ta- uşır. 40 yıl aradığı "yazar kardeşT'ni yitirdi- çındeyınemektuplaradökeracısını: "Bıttimi anım öğretmenim? Kırk yıl sonra kavuştuk, iç yıl bik olmadı daha~ Aç gözünü can kar- leşim, Fakir'im uyan." Aklındakinı, yûreğindekinı ıçtenlikle anlat- ığı mektuplan veFakır Baykurt'un yapıtlany- a yönlenen yaşamının öyküsü "Fakirin Kıyı- anda". Fakir dostlan Bertan Onaran ve Ok- ay Şimşek ıse bu kitabm oluşmasuıı bır vasi- /et olarak kabul etmışler. - Fakir Baykurt'a dair yokuluğunuz bir diş jğnsıyla başhyor. BİRNUR ŞENER - Evet. Dışçıye para ver- neye durumumuz elvermediği için babam, bu şten anlayan berber Gavez Dayı'ya götürdü. Sonra oraya gelen dedeler, "Bir adara çıknıış \kçaköy'den, yazı yazryormuş, ağalara beyle- -e çanyormuş. Bu adarrun kafası da semaver gi- riymiş, çok akülıymış, ama komünistmiş. Onu ia yakmda detiğe akartar" diye konuşmaya baş- adılar. Işte o anda kafam kanştı. Neden bu ada- TII deliğe ükacaklar, diye düşünmeye başladım. Madem bu adam bu kadar akıllı, bizi ağalar- ian kurtanr diye düşündüm ve bunun peşini Dirakmadırn. Çevreme sorular sordum ama ce- vaplar bana yetmedi. Merakım iyice arttı. Ki- ne kızdıysam, kimi sevdiysem hepsini kâğıt- iara yazdım. - Yıllar ileriedikçe okumak, okula gitme is- teğiniz giderek artmış. ŞENER- Aklım bir şeylere ermeye başladı- Şında okumayı kafama koydum. Çocukluğum- da da yalandan gazeteleri, bulduğum kâğıtla- n okuyormuş gibi yapardım. Hayatta kımse- nin bir ekşi eriğine dokunmadım, ama kıtap çal- mayı düşündüğum günler de oldu. O derece- de sevdim, istedim okumayı. Erkek olsam bu 'V A. aşamda bildiğim herşeyi Fakir Baykurt'un kitaplarından öğrendim; onun sayesinde kendimegüven geldi Zorhayat koşullarına katlanmagücü buldunu Gözüm ağalann, beylerin yanlışlarutiy haksızlüdannı daha birgörür oldu. Fakir Baykurt kendi bulduğum öğretmenimdir.' kadar mücadele vermek zorunda kalmazdım. Kütüphanelenn nerede olduğunu bilsem, ora- dan kıtap çalınır mı diye çok düşündüm. Üç çocuğumu da okuttum. Okula gitmek yerine sokaklarda boş boş dolaşan gençlere bakıp çok üzülüyorum. Herkes okusun, okumayı sevdır- sın ıstıyorum. '50 yaşmdan sonra ortaokulu bitirdim' - "Yılanlann Öcü" sizi çok değiştirmiş. Ya- şamdankorkmadaıuyılmadaıu dahaçok diren- meyi öğrettiğini yazryor ve "Seni boşuna sev- memişim akıllı yazaran" diyorsunuz. ŞENER - Evet. Kendisiyîe hıç karşılaşma- dan tanıdığımı, anladığımı hıssediyordum. Onun sayesinde zor hayat koşullarına katlan- ma gücü buldum. Gözüm ağalann, beylerin yan- lışlannı, haksızlıklannı daha bir görür, fark eder oldu. - Yıllar sonra tanışmafirsatınızohnuş- ŞENER-O günden sonra dünyanuı en mut- lu insanı oldum. Fakir Ba> kurt bana "Okuma- yanlann okuyanısın" derdı. Aynı adla, Alman- ya'da bir dergıde bır öykü yayımlamıştı. - 'Efendilik Savaşı'nda kendinizden çok şey bulmuşsunuz.' Hanımlık savaşı' nda hem ken- dinizle hem de başkalanyla savaşjp, ezflmeme- ye, ezmemeye çahşarak. ŞENER - Herkes 10 bin düğum atarken ben daha çok kazanmak için 14 bin düğüm atma- dan halıyı bırakmazdım. Bir taraftan hanım- lık savaşı, çocuklanm, evim. Gündüz halı do- kurdum. gece iğneoya yapardım, para kazan- mak ıçın. Kendimı ıse daha çok vermek zorun- da kaldım. Komşulara elbiseler dikerdim. Yaz- maya hiç vakit kahnazdı. Bu yüzden bır ara, 6-6.5 sene hiç yazamadım. - Bu ldtabın sizin için anlamı nedir? ŞENER- Yıllarca sevgılenmin, acılanmın, su"lanmm tümünü bir kâğıt tomanna attım. Onlar orada saklandılar. Böyle bir kitap ola- cağını hiç düşünmemıştım. Ama şimdi okuyan bır tek insan bile olsa, hayatımdan dersler çı- karsa, etkilense, Burdur'da Bırnur Şener diye birisi varrmş, bunlan bunlan yazmış diye dü- ' şünse, bu bana yeter. 50 yaşımdan sonra orta- okulu en yüksek puanla bitirdim. Bırakın oku- la gırmeyi, kitap bile bulamazken kendimi bu- günlere getirdim. Belki bir örnek olurum. - Başka kitap projeteriniz var mı? ŞENER - Çevremde gördüğum çok çeşitli olaylardan öyküleştirdığim yazılanm var. Git- tiğim yerlerde her şeyi gözlemler, öyküler ya- zanm. Bunlan kitaplaştırmak istiyorum. Okunınu yazarbk kulvarma taşıdı - Khaplaşma süreci nasıl gerçekleşti? OKDVYŞİMŞEK-Birnur Şener, Fakir Bay- kurt'la tanıştığında ve bu mektuplan göster- diğmde Baykurt çok duygulanır ve ağlayarak okur. Şener, "Bu kadar yıldır yazdığım bu mektuphu* arük sahibini buldu. Arûk bunla- natabQirinı n deyince Baykurt'un. "Hayır,asd şündiden sonragerekli, bunlantemizeçek" de- mesinin yarattığı o ivme, o dürtü aslında ki- taplaşma sürecinin ilk adımı olarak düşünü- lebilir. Ardmdan Baykurt'un vefat haberiyle yıkılan Şener'in, cenazede tamştığı Bertan Onaran'ın. Fakir'in yerine mektuplan kendi- sine yazabileceğim söylemesi zaten önü açı- lan o kitaplaşma sürecinin devatmıhı getırdi. Bertan banagetirdı. Inanılmazetkilendim. Fa- kir'i bundan daha mutlu edecek bu- şey yok- tu. Yazarlık yaşamındaki başansımn, bir oku- runu yazarlık kulvarma taşıması çok gurur verici bir olay. Yazdıklannın boşa gitmediği ispat olunuyor ve yazarlar belki de böyle ölüm- süzleşiyorlar. Yapımcılar, yayımlanmamtş da olsafilme çekilecek iyi kitaplannpeşinde! ngiliz yazarlar kuşatma altında• Edebiyat dünyasının kalbi sayılan Ingiltere, Hollyvvood ile özdeşleşen sinema endüstrisi alanında bir devrim gerçekleştirme yoluiîda. Artık stüdyolar henüz yazılmamış bir kitabın film hakkını satın almak için yanşıyor. KültürSenisi- Yeni kitaplann ba- sıhnadan önce film haklanm bır an önce satm almak isteyen stüdyo pat- ronlanmn yem sloganı: 'Banatngi- Kz yazarlardan birini getir'. tngiliz yayuncılar ve edebiyat temsilcıleri (bürolan) en iyi restoranlarda uzun uzadıya yenilen yemekler, gönderi- len neşeli notlar ve buket buket çi- çeklerle gösterilen abartılı bir ilgi- nin kuşarması altındalar. Tüm bun- lar sistemli bır şekılde yürütülen tak- tik savaşunn silahlan; kimi çevreler- ce yagmacı olarak nitelendirilen film şirketi yetkililerinin azimle, ümit ve- ren yazarlarla. eserlerinin film hak- lan konusunda sürdürdükleri müca- delenin bir parçası. Londralı yayuncılar bu sonbaha- nn bugüne kadarkı en kazançlı se- zon olacağuıı umuyorlar. Edebiyat dünyasuıın kalbı sayılan tngiltere, Hollywood ile özdeşleşen sinema endüstrisi alanında bir devrim ger- çekleştirme yolunda adımlar atıyor. Artık stüdyolar bir kitabı fıune çek- mek için yazılmış ve yayımlanmış olmasını beklemiyorlar. 'Fîkirhak- kı', 'tekhf hakkı' gıbı yenı ıbarele- rin eklendiğı anlaşmalar yoluyla he- nüz yanbnamış bir kitabın film hak- kını satm alma anlayışını benimse- miş durumdalar. 'Michael Joseph'ın editörü Tom WeWon, bu konuda çok heyecanlı ve umutlu: "Bu, futn endüstrimizin yeniden canlanması ve arka arkaya njtetiküyaponlann gerçekkştirilebil- mesi demek. Aynca gençyazarlar da tecrübeü yazarlarla eşit nrsatlara sahip olacaklar. Bundan hem edebi- yat hem de flhn dûnyas kârh çıka- cak ve en önemHsi de film endüstri- miz yeniden canlanacak." Edebiyat bürolanndan bir bayan temsilcı, bu gelişmelerden şaşkm- lık ve bir o kadar da memnuniyet duyduğunu söylüyor: "Eslddenbiz film stüdyolaruun ayağına gider, mektup ve telefon yoluyla ulaşma\a çahşn", ileri tarihli randevular talep ederdik. Yine de yanıt alamadığı- mız zamanlar çok ohırdu. Şimdi ise tam tersine stüdyolar bize e-mail ve fakslar gönderiyorlar ve görüşme talep ederek filme çekilebilecek iyi kitap önerileri istiyorlar. Bu, yeni ve yaraücı eserier yaratabümek için benzeri görülmemiş bir firsat" Film versıyonlanmn yakmda çı- kacak kitaplar arasında, Helen Fiet- dings'in 'Bridget Jones'un Günlû- ğü\ LouisDeBemieres'ın 'Yüzbaşı Coreüi'nin Mandolini' de yer alı- yor. Stüdyolann kitaplann basılma- dan fıhn haklanm satın almak iste- mesinin bir başka nedeni de yayım- lanan kıtap için yapılan tamtımla- nn ve kitabın beğenilme oranmm yüksek olabilmesi sonucunda, fıhn haklanm daha pahalıya satm alma riskiyle karşılaşmalan. Daha nitetikli yaptmlar Tüm edebiyat bürolan temsilcüe- rinin bu konudaki düşüncesi tek bir ortak noktada toplamyor: Yapuncı- lann bu yeni polıtikalan, alman pa- ra kokusuyla da açıklanabilir, mad- dı kaygılardan soyutlanmadan daha nitelikh yapımlar gerçekleştirme ar- zusuyla da. Nicholas Evans'ın 'The Horse VVhispenr 1 (Aflara FısddayanAdam) adlı kıtabuım film haklannın 3 mil- yon dolara satıldığı; 'Joanne Har- ris'in' 'Çkobta'nın da 5 Oscar aday- lığı elde ettiği ve seyirciler tarafin- dan büyük ilgiyle karşılandığı ve Juh'ette Binoche'e ikinci bahanm yaşattığı düşünülürse stüdyolann ısrarcılıklan biraz olsun anlaşılabi- lir. Bu konuda Tobias Hill gıbi fark- lı düşünenler de var. 'Underground' ve 'The Love of Stones' adlı iki ki- tabı da filme çekilen Hill, "Yazar- larm önceUği yazmakor. Fflm anlaş- malan benim öncehghn değü, bunu yazma başansı konusunda bir ölçüt olarak görmüyorum" dıyor ve ya- zarlar için en iyi olanın bu konuyu fazla önemsememek olduğunu be- lirtiyor. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Mike Zwerîn Caz tarihinde önemli plak sayısı, meseleye fazla eleştirel bir gözle yaklaşırsak, elli kadardır. Üzüle- rek yüz kadar plağı da liste dışı bıraktığınızı bilirsi- niz üstelik. Oysa çok daha eleştirel, titiz, kılı kırkya- ran bir seçimle bu listeyi, çok önemli beş yapıta da indirebilirsiniz. Bu, elbette öznel bir seçme olacak- tır. Bu kısacık listede Duke Ellington'ın Unknovvn Sesstons'ı, Mingus'un herhangi bir plağı, Oliver r4el- son'ın Blues and The Abstract Truth'u ve elbette ünlü Kind of Blue adlı Miles Davis, John Coltra- ne, Bill Evans yaprtı da olacaktır. Daha işin başın- da çuvallıyor insan, nelerin liste dışı kaldığını göre- rek. En iyisi böyle listeler yapmamaktır. Bu girişten sonra caz seven, dinleyen insanlann mutiaka edinmesi gereken bir başeserden sözü açabiliriz. Plağın tam ismi şöyle: Mack the Knife / Kurt Weill'ın Berlin Tıyatro Şafkılan /A.B.D. Orkest- rası Altılısı. Bir yüzü 1964 Ocak ayında, diğer yüzü 1965'in Haziran ayında New York'ta kaydedilmiş bu plağın CD formatı sonunda ortaya çıktı. Biraz zor bulunuyor, amavar! Yapıtta cazın devlen çalıyor, ama işin başında Mike Zwerin isımli sanatçı var. Zwe- rin, sanınm geçen yıl ülkemize gelip Istanbul festi- valini de izlemiş, sonra yıllardır müzik eleştirmenli- ğini yaptığı Intemational Herald Tribune gazetesin- de ilginç yazılar yayımlamıştı. Daha on dokuz ya- şındayken Miles Davis, Gerry Mulligan gibi adarn- larla ünlü "Birth of the Cool" plağında çalan kişi. Bir caz entelektüeli. Bas trompet çalıyor, aynı za- manda anlatacağımız eserin müzik düzenlemele- rini yapıp yöneten kişi. Kurt VVeill'ın Berlin Tıyatro Şarkılan adlı plak Mike Zwerin sayesinde dünyaya gelmiş. Otuz beş küsuryıl sonra yazdığı kısacık bir yazıda mağrur bir baba gibi şunlan söylüyor "Ge- leceğe bırakacağm tek şey bu plak. Zaman kap- sülüne girecektir. Benim en iyi tarafımdır bu yapıt. Ömrüm boyunca kendimi bu denli temiz, akıllı, svvingli ve keyifli ifade ettığim yegâne fırsat bu- dur." Şimdi biraz müzikten söz edelim... 1961 yılında Zvverin, New York kentinde, 10. Cad- de'yle 58. Sokak arasında bir binada yaşamakta- dır. Att katında piyanist John Lewis, onun karşısın- daki dairede ise Miles Davis otururlaıi Zvverin, bir- kaç yıldan beri Kurt VVeill'ın tiyatro müziğini caz di- linde yorumlamak istiyordur. Kurt VVeill'ı biliyorsunuz, Ferruccio Busoni'nin öğrencisi AJman besteci. 1920'li, 1930'hj yıllarda Ber- tolt Brecht'in oyunlan için besteledıği müziklerle ünlenmiş. Klasik müzikle uğraşmasına rağmen hem o yıllann Amerikan cazıyla ilgileniyor hem de popü- ler kabare şarkılanyla. Brecht ile öyle bir işbiriiği ya- pıyorlar ki ortaya eşı benzeri olmayan bir tiyatro çı- kıyor. Nasıl bir tiyatro bu? Hem sanat, hem eğlen- ce; ama sanatı da, eğlenceyi de aşan bir tiyatro. So- nu yaklaşan VVeımar Cumhuriyeti'ndeki ahlaksal çürümeyi, ekonomik çöküşü, kararan ruhlan orta- ya çıkaran bir tiyatro. Sonraki yıllarda Adorf Hrber adlı sapığın ilk düşmanları arasında yer alacak Brecht ile VVeill. Herzamanki gıbı Amerikalılann me- seteyi anlaması biraz uzun sürmüş. İkinci Dünya Sa- vaşı bitmiş, McCarthy'nin kaynatbğı cadı kazanı sön- müş ve 1964 yılında Brecht, VVeill'ın ünlü Üç Ku- ruşluk Operası, New York kentinde olağanüstü bir başan kazanmış. Bundan neredeyse on yıl sonra Mike Zvverin bir rüya takımı topluyor ve bu seminal plağı gerçekleştiriyor. Yaptığı iş aslında, kendi söylediği gibi, Kurt VVe- ill'ın şarkılannı aiıp onlan caz diline dönüştürmek de- ğil. Bunlar zaten tıkabasa caz dolu işler. Yapılan iş, onlan otuzlann Berlin caz dünyasından alıp altmış- lann New Yori< caz dünyasına taşımak. VVeill'ın mü- zik dünyasına sadık kalınmış, ama bunlar sanki Vve- ıll, Duke Ellıngton'ı dinledıkten sonra bestelemiş gibi olmuş. Bu, faşızm-öncesi Berlin şarkılannın ev- rensel olduğunu anlayan bırinın ışleri. Temsıl ettik- leri çöküşü, karanlığı anlayan; gelecek olan aydın- lığı biten bir aydın müzisyenin işi. Plağın birinci yüzünde Nick Travis trompet, Eric Dolphy alto saksofon/bas klarinet ve fiüt, Mike Zvverin bas trompet, Richard Davis bas, John Le- wis piyano, Connie Kay davul çalıyor. Mahagony Kentinin Yükselişi ve Duşüşu adlı Brecht/VVeill ese- rinden üç parça. Bu kayıt yapıldıktan iki üç ay son- ra Dolphy (Beriin'de) ölüyor. Nick Travis ise New York'ta ölüyor. Plağın ikinci yüzü için saksofonda Jerome Richardson, kornette Thad Jones yer alıyoriar. Piyanist yerineyse büyük büyük gitarist Jimmy Raney çalıyor. Geri kalan üç müzisyen ay- nı. Burada ise Üç Kuruşluk Opera'dan ve Mutlu Son adlı oyundan ezgiler var. Eşi benzeri zor bulu- nur bir müzik şöleni. Cazı, tiyatroyu, klasik müziği, sıkı sanatı seven insanlann anlayacağı bir iş. Bun- laria yanm yamalak ilgili olanlar içinse şunu ekleyip kapatalım bu Kuşbakışı'nı: Bu plağın ilk parçası Alabama Song'dur. Mahagony Kentinin Yükselişi ve Çöküşü adlı oyundan. Bu şarkı, Doors grubu- nun ilk plağında Jim Morrison tarafından da söy- lenmiştir... Ressam Şefik Bursalı anısına pesim yarışması düzenleniyor • ANKARA (ANKA) - Kültür Bakanhğı, Cumhunyet dönemi resim sanatma damgasını vuran ve 1990 yılında yaşammı yitiren ressam Şefik Bursalı anısma bir resim yanşması düzenliyor. Yanşmaya katılmak isteyenler, îl Kültür Müdürlükleri, Devlet Güzel Sanatlar Galerileri, Devlet Resim ve Heykel Müzeleri, üniversitelerin ilgili bölümlerinden, yanşma koşullarmı öğrenebilecekler. Yanşmanın seçici kurulu ise Kültür Bakanhğı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü temsilcisi, Şefik Bursalı ailesinden bir temsilci, Prof. Kaya özsezgin, Prof. Dr. Turan Erol ve Osman Zeki Oral'dan oluşacak. Son katılım tarihi 1 Haziran 2001 olan yanşmada, dereceye girenlere 1 milyar lira tutannda 3 adet başan ödülü verilecek. ^2001 ŞUP Yıllığı' yayınHandı • Kültür Servisi - Mehmet H. Doğan tarafından hazırlanan şiir yıllıklannm dokuzuncusu yayımlandı. '2001 Şiir Yıllığı Şiirimizde Geçen Yıl' adım taşıyan yıllık, Adam Sanat dergisinm mart sayısının eki olarak sunuldu. Yıllıkta, geçen yıl çıkan şiir kıtaplan, şiir üstüne yazılar, şiu- ödüllerinin dökümü ve 1914 doğumlu Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan 1981 doğumlu Can Bahadır Yüce'ye uzanan 111 şaire yer veriliyor. Aynca yılhğa ilk kez gırenler bölümünde de 14 yeni şair bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear