Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK
DÜRÜSÎ
TABİATLI
İSTANBÜL
EFENDİSİ
ammu
IN
HARİKULÂDE
MACERALAKI
KISIM
TEKMİLİ I
BÎRDEN I
MÎLLET
^UY0
içÎN ÖMMZIAR.
BETTE <SÖZ
LtîfcLM
/. KJEOEM
İffMAL ET_
NAMAIIUI 1
Afc- /
Suriye Enformasyon Bakanı Adnan Umran ve Leyla Tavşanoğlu iki ülke arasındaki ilişkileri konuştu
gevçekdosâukLEYLA TAVŞANOĞLU
ŞAM- Akşamın ilerleyen saatleri...
Suriye Radyo Televizyon binasının
ikinci katındayız. Suriye Enformasyon
Bakanı Adnan Umran'la bır araya ge-
lecek, Şam'la Ankara arasında güncel
olan konulan konuşacağız. Şam'da
yayguı bir söylenti, gelecek hafta Su-
nye hükümetinde bir değişiklik olaca-
ğı ve Umran'ın başbakanlığa getirile-
ceği yönünde. Verdiği saatte makamın-
da bizi beklıyor. Sıcak duygular yansı-
tan, içtenlikle konuşan bir kışı. Onun-
la Türkiye-Suriye ilişkileri, aradaki pü-
rüzler ve Arid Şaron'un Israil Başba-
kanı oluşunun Ortadoğu banş süreci-
ni nasıl etkileyeceğıni konuştuk:
- Suriye bir değişim sürecinden geçi-
yor. Bu değişim süred sizce Türldye-
Suriye itişkilerini nasıl eddler?
- Bu değışım süreciyle Türkiye-Su-
riye ilişkileri arasındadoğrudan bir bağ
olmadığını söylemeliyım. Türkiye-Su-
riye ılişkılerinde yakınlaşma, işbirlıği-
nin arttınlması, ikı ülke halklannın bir-
birlerinı daha iyi tanımalan, ekonomik
işbirliğınin canlandınlması hedefieri-
nin hepsi 1998'de ımzalanan Adana
Mutabakan'ndan öncedır. Dolayısıyla
Türkiye'yle yakınlaşma eğilimı mer-
hum Cumhurbaşkanı HafizEsad döne-
minde başlamıştır.
Daha sonra Adana'ya ben de gittim.
Orada çok yapıcı. verimli bir toplantı
oldu. Ondan önce üç ay süreyle işlerbi-
raz olumsuz yöne döndü. Ama neyse
ki daha sonra Adana Protokolü imza-
landı. Bugün Suriye'nin amacı Türki-
ye'yle çok iyi üişkiler kurmak, Türk
halkıyla bağlan genişletmektir. Bun-
dan her iki ülkenin ve halklannın bü-
B
yük ölçüde yararlanacaklanna ınancı-
mız sonsuzdur.
- Ya aksi ohırsa?_
- O zaman her iki taraf da anlaşmaz-
lıklar, kötü ilişkiler yüzünden çok şey
kaybeder. O nedenle komşumuzla en
mükemmel ilişkileri kurmalıyız. Bu
stratejimizin de iyi kabul göreceğinı
umuyoruz.
- Türkiye'yle Suriye arasında önce-
likli konular ortak anır (Hatay soru-
nu). Fırat ve Dide'nin sularuun payla-
şmuBusonınlar sizce nasılçözüJeböir?
- Uluslararası hukukun, bütün önem-
li sorunlann çözümünde esas mercı ol-
ması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü
yasal sorunlann çözümü için taraflann
her bırinin oluşturduğu yasalar geçer-
li olamaz. Bundan bir sonuç alınmaz.
Iç ilişkilere iç yasalar bakar. Ama
devletlerarası ilişkileri uluslararası hu-
kuk düzenler. Bugünkü sorunlanmız
açık fikirlilik ve iyi niyetle çözülebilir.
Biz iyi nıyetliyiz. Zamanla çok olum-
lu sonuçlar alacağımızı umuyoruz.
Su konusunda da tutumumuz çok
açıknr. Sulann paylaşımının da ulus-
lararası hukukkurallan çerçevesi için-
de çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bu sorunun çözülmesiyle birlikte her
ugün
Suriye'nin
amacı
Türkiye'yle
çok iyi ilişkiler
kurmak, Türk
halkıyla
bağlan
genişletmektir.
Bundan her iki
ülkenin ve
halklannın
büyük ölçüde
yararlanacak-
lanna
inancımız
sonsuzdur.
üç ülke de çok geniş çaplı ortak prog-
ramlan başlatabilir ve bundan çok
önemli çıkarlar sağlayabilirler.
- Sizce Arid Şaron'un tsrafl başba-
kanhğma gefanesi Ortadoğu banş sü-
recini nasıl etkOer?
- Şaron, ırkçı ve siyasi asınlığın ürü-
nüdür. Israil hükümetınin bu yapısını
banş aleyhtan bır yapı olarak nitele-
yebilirsiniz. Biz bu konudaki fikrimi-
zi açıkça belırttik.
Bu sadece bizim değıl, Israil'i sa-
vunan ülkelerin de düşüncesi. "Şa-
ron'un seçünıesi bizde şok eddsi yap-
ü" diyorlar. Bu beyefendı hiçbir şeye,
uluslararası meşruiyete inanmıyor.
Israil'in sınırlan tanklann gücüyle
belirlenmiş ve zorla kabul ettirilmiş-
tir. Bu sloganı kendisi söylemiştir ve
bunun uygulayıcısı da yine kendisidir.
Kadın, çocuk, bakmadan insanlan
katlıamdan geçırmıştır. Öylesine bir
suçludur ki Ingiliz hükümeti büe ken-
disini suçlu ilan etmiş ve peşine düş-
müştür. Şaron. Israil'deki bütün katli-
amlardan sorumludur. Ama eski poli-
tikalanndan çark etmek ve banş için
çaba harcamak istiyorsa bunu açıkça
söyler. BM Güvenlık Konseyi'nin 242
ve 338 sayılı kararlanna saygı göste-
rir ve bunlara uyar. O zaman da biz
onunla banş yapmaya hazır oluruz.
- Suriye Cumhurbaşkaru Beşer E-
sat'm fürkiye ziyareti yakın bir
gelecekte gerçekleşecek mi?
- Biliyorsunuz, bu ziyaretin gerçek-
leşmesi için iki ülkede de ilke karan
alındı. Dolayısıyla, her iki taraf da zi-
yaretin iki ülke arasındaki anlaşmaz-
lıklann silinmesi ve ileriye doğru
yûrünmesini sağlayacak bir firsat ol-
ması amacıyla çalışıyor. Bu ziyaretin
her iki ülke ilişkilerinde derin değişik-
likler yapması amaçlanıyor. Bizim
tarafta dostluk ilkesi esas stratejidir.
Biz Türkiye'yle kalıcı dostluk is-
tiyoruz. Dostluk derken de kelimenin
bütün anlamlannı kastediyoruz.
Türk tarafının da Suriye'yle dostluk
istediğine inanıyoruz. Teknisyenler
bu dostluğun gerçekleşmesi için
gerekli iklımi oluşturmahdırlar.
Sıze burada kesin bir tarih vere-
mem. Çünkü ziyaret tarihini belir-
leme iki tarafın işidir. Yine de bu yıl
içinde gerçekleşeceği umudunu
taşıyorum.
Oscar Lafontaine birleşme istiyor
İkipartiaynı
çatı altında
FtKRETDOĞAN
MANNHEIM-Alman-
ya Sosyal Demokrat Par-
tisi'nin (SPD) eski genel
başkanı Oscar Lafontaine,
PDS'li politikacı Gregor
Gyst'nin yeni kitabınm ta-
nıtımıyla ilgilı toplantıda,
uzun vadede SPD ile
PDS'nin birleşmesi ge-
rektiğini savundu.
Lothar Biskynın partı
genel başkanlığını, Gre-
gor Gysi'nin Federal
Meclis grup başkanlığını
üstlendiği dönemde De-
mokratik Sosyalizm Parti-
si'nin (PDS) sosyal de-
mokrat bir parti olmak
için yoğun çaba harcadı-
ğından emin olduğunu be-
lirten Lafontaine, kendisi-
nin genel başkan olduğu
1995 ıle 1999 tarihleri ara-
sında her iki partinin aynı
çatı altında toplanması
için çalıştığını hahrlattı.
Bir süre önce parti yö-
netimindeki görevlerin-
den istifa eden Gregor
Gysi'nin 'Bir Bakış Geri,
BirAdnnİkri' adlı kitabı-
nın tanıtımı için uzun bir
aradan sonra başkent Ber-
lin'e giden Lafontaine,
hâlâ aynı görüşte olup ol-
madığına ilişkin kendisi-
ne yöneltilen bir soruya,
geçen süre içerisinde Ko-
sova savaşı ve söz verilip
de yerine getirilmeyen
emeklilik yasası yüzün-
den SPD ve PDS arasın-
daki ilişkinin zayıfladığı
karşılığıru verdi.
Almanya gıbi bir sana-
yi toplumunun, uzun va-
dede, sosyal adaleti mer-
kezine alan büyük bir sol-
cu kitle partisine gereksi-
nim duyduğunu vurgula-
yan Lafontaine, PDS'nin
bugünkü SPD'yi soldan
eleştirerek önemli bir po-
litik fonksiyonu yerine ge-
tirdiğini açıkladı.
1998'deki genel seçim-
leri kazanan SPD ve Yeşil-
ler'in kurduğu koalisyon
hükümetinde federal ma-
liye bakanı olarak görev
alan Lafontaine, bir süre
sonra Gerhard Schröder
başkanlığındaki hüküme-
tin politikalannın sosyal
demokrat çizgiye aykın
düştüğügerekçesiyle isti-
fa etmişti.
Kendi liderliği sırasın-
da bir süre için SPD'yi da-
ha sola kaydırmayı başar-
dığını, ne var ki, kendisin-
den sonra bu görevi üstle-
negelen Schröder'in, C-
DU ile kurulacak bir bü-
yük koalisyondan yana ol-
duğunu herkesin bildiğini
ileri süren Lafontaine,
PDS'nin artık demokratik
yaşamın bir parçası oldu-
ğunu. başta Kohl olmak
üzere CDU üyesi politika-
cılann bıle dolaylı yoldan
kabul ettiklerini açıkladı.
Ruh sağliğı uzmanlan Frankfurt'ta biraraya geldiler
Avrupa'daTürklerin
ruh sağliğı bozukAYSUNBEKTAŞ
FRANKFURT - Almanya'da
yaşayan Türk vatandaşlan arasın-
da ruh sağliğı hizmetlerinden ya-
rarlananlann sayısında artış gö-
rüldüğü açıklandı. Uzmanlar, bu
durumun, ruhsal rahatsızlıklar ve
tedavi biçimleri üzerine halkın
bilgilenme düzeyindeki olumlu
gelışmelerden kaynaklandığını
belirttiler. Federal Almanya'da
yaşayan psikologlar, psikiyatrlar,
sosyal hızmet uzmanlan ve ruh
sağliğı ile bağlantüı diğer mes-
lek gruplanndan uzmanlardan
oluşan "Türkçe Konuşan Psiko-
terapistier Çahşma Grubu"nun
Frankfurt'ta gerçekleştirilen al-
rıncı konferansuıda göçmen top-
lumun ruhsal sorunlan ele alındı.
Şimdiye kadar Almanya'nuı
çeşitli kentlerinde gerçekleştiri-
len konferanslann başlıca hede-
finin elde edilen teorik ve pratik
tecrübelerin göç ülkelerinin sağ-
lık politikasına yansımasını sağ-
lamak olduğunu belirten komite
üyeleri, bir taraftan bu dogrultu-
da tartışmalar başlattıklannı ve
yeni fikir ürettiklerini, diğer ta-
raftan da Türkiyeli göçmenlere
ruh sağliğı alamnda hizmet su-
nulurken kültürel öğelerin dikka-
te alındığı yeni tedavi yöntemle-
rinin uygulanmasını hedefledik-
lerini açıkladılar.
Toplantıyla ilgili bir değerlen-
dirmede bulunan psikolog Gül-
dane Atik-Yıldızgördü, Türk-
• Göçmen toplumlannda
insanlann artık ruh
hekimlerini ve psikologlan
dert ortağı, arkadaş,
eksikliğirıi hissettiği eş ve
evlat olarak algıladığına
dikkat çeken Psikolog
Gûldane Atik-Yıldızgördü,
"Biz burada bize gelen
insanlar için bu rolleri
üstleniyoruz" diye konuştu.
çenin bu alandaki önemine de de-
ğindi ve özellikle ruh sağliğı ko-
nusunda kendilerine başvuran
hastalara anadılde yardımın çok
önemli olduğunu vurguladı.
3 gün süren ve Almanya ile Is-
viçre'den uzmanlann kahldığı
konferans, "Ozüriü çocuklan
olan göçmen aileJerinin knltürie-
rarası psikososyal danışmalan",
"Psikoanalizde ruh sağhğıtedavi-
si", "Bağuntalara psikodram te-
davia" ve "Ruh sağhğı tedavisin-
de psikolojik testler desteğiyie
hastaak tanıa" alt başlıklan altın-
da gerçekleştirildi.
Almanya'da yaşayan Türkler
arasında ruh sağhğı hizmetlerine
ihtiyacın son 15 yıl içerisinde yo-
ğun bir şekilde arttığına değinen
Psikolog Meral Demirkol neden-
lerinin henüz bilimsel alanda
araştınlmadığını, fakat kendile-
rine başvuran birinci ve üçüncü
nesil Türkiyeli göçmenlerde be-
lirli yakınmalara rastladıklarını
belirtti. Psikolog Güldane Atik-
Yıldızgördü ise zamanla değişen
geleneksel aile yapısından çekir-
dek aile yapısına geçişin de birin-
ci nesil göçmenleri olumsuzca et-
kiledigini vurguladı.
Seminerde gruplar halinde iş-
lenen konular arasında en çok il-
gi görenlerden biri de "Uyuşturu-
cu Kagımhhğı ve psikoJojik neden-
leri" oldu.
Köln Psikiyatri Kliniği'nden
psikoterapist Ali Kemal Gün,
Türk göçmenlerin ruh sağlıklan-
nın Türk medyasında yanlış bil-
giler çerçevesinde yansıtılmasın-
dan yakûıarak medyanın sansas-
yon yaratma amacıyla entegras-
yonu baltaladığına değindi.
DUZYAZI
ORHAN BtRGİT
Görev Parlamentonundup...
Yeni ekonomi programının son şeklini alabilme-
si için çıkanlması zoaınlu görünen 15 yasa için dış
çevrelerin empoze ettiği söylenilen takvimden do-
ğan sıkıntı, neredeyse yeni bir paniğe dönüşür gi-
bi görünürken galiba sağduyu yavaş da olsa bir
"ortayol" için çözüm yollannın ipuçlanna ulaşıyor.
Kemal Derviş'ın ABD gezisinden verdiği mesa-
jı değerlendirirken Başbakan Ecevit, Türkiye'den
istenilen 15 yasanın, bırakın on beş gün içerisin-
de TBMM'den çıkanlmasını, bunlann çoğunun he-
nüz ilgili bakanlıklardan birtaslak halinde Başba-
kanlık'a bile gelmediğini söylemektedir. 19 Şubat
krizini yaşayan Ankara'nın bu açıkyüreklı itirafı, ba-
zı bakanlann kendilerine bağlı bürokratlarla eşgü-
düm içerisinde çalışmadıkları gibi acı bir gerçeği
ortaya koyuyor.
Dün Ankara 6. Idare Mah kemesi, Türk Tele-
kom'un hisseterinin yüzde 33.5'inin özelleştirilme-
sinin satış koşullannı belirleyen Özelleştirme Yük-
sek Kurulu karannın yürütülmesinı durdururken
Anayasa Mahkemesi'nin aynı kurumla ilgili gerek-
çelerine dayandığını açıklıyor. O zaman, Tele-
kom'un özelleştirilmesi için anayasanın başlangıç
bölümü dedahil 4, 6, 16,128,165. maddelerinin
ele alınmasında ısrar eden Enis Öksüz, hem bir
anlamda haklı görünüyor hem de kendisine "Ma-
dem böyleyse bugüne kadar neredeydiniz" soru-
sunun sorulması kaçınılmaz oluyor.
Tabii benzer bir sorunun, Özelleştirme Idare-
si'nin bağlı olduğu Yüksel Yalova'ya da, Der-
viş'ten önce bu sorunlarla görevli olduğu ilen sü-
rülen Recep Önal'a da yöneltilmesi gerekiyor.
Biz Türklerin sayısız özdeyişi arasında bulunan
"yumurta kapıya gelmeden" sözü, aslında tavu-
ğun o belirli zamanda niçin tüm çevresini ayağa
kaldıracak biçimde bağırdığını anîatır gibi görün-
se de insanlann bu tür olaylarda zamanında ön-
lem almasını belletmeye çalışmak amacıyla söy-
lenmiştir.
19 Şubat krizi başımıza çökmeseydi, Türkiye
özelleştirme reformlannı yapmayacak mıydı? Ki-
mi çevreler, o arada daha birkaç gün önce bir ga-
zetemize verdiği demeç ile bugun izlenen strate-
jinin kendi zamanında hazırlanmış olduğunu ısrar-
la söyleyen Sayın Recep önal, Telekom gıbi has-
sas bir kurum üzerinde alınacak tasarruflar için bi-
zim geleneklerine bağlı yargı kurumlanmızın her
' defasında olduğu gibi kılı kırk yararcasına aldıkla-
n "iptal" ya da "yürütmeyi durdurma" türünden
kararlannı aşmanın tek yolunun anayasada ve ba-
zı yasalarda değişiklik olduğunu bilmiyor muydu?
Kemal Dervış'ın önüne konulan şu on beş ya-
sayı değiştirin koşulunun gerçekleşebilmesi için
TBMM'nin gece gündüz özverili bir çalışma yap-
ması gerekiyor; ama parlamentonun önüne de öy-
le her birisi uzun maddelerie gelecek tasanlar için
bırakın on beş tam günün, içtüzük uyannca yapıl-
ması zorunlu prosedür de dikkate alınarak daha
uzun bir zaman diliminin kullanılması gerektiği or-
taya çıkıyor.
Durumu, hepimizin çok ihtiyaçı olan soğukkan-
lılıkla irdelemeliyiz.
On beş yasadan ıkisi, şu andaTBMM Genel Ku-
rulu'nun gündemindedir. Bunlann şeker ve sivil
havactlık kurumian ile ilgili olduğu biliniyor. Bu ikı
yasa ile işe başlanılır ve genel kurulda verilecek
önergelerle yapılacak düzeltmelerin dışında uzun
görüşmelerden kaçınılır.
Hükümetin bu yasalar için yapacağı bütün ça-
lışmalara koşulsuz destek olacağını dün Grup
Başkanvekili Bülent Annç'ın ağzından açıklayan
ana muhalefet partisine egemen olan sorumluluk
duygusunu parlamento dışına taşırmak, özellikle
iş dünyasındaki paniği önlemek görevini "ya on
beş gün, ya on beş gün" gıbi anlamsız bır ısrarı
ortadan kaldıracak açıklamalar devreye sokulur.
Bu aşamada Kemal Derviş, koalisyon partileri ge-
nel başkanlannın iki gündür yaptığı açıklamalan
güçlendirmek için üstüne düşenleri yerine getir-
mekte gecikmeyecek eylemler yaparken aynı an-
da başta anayasanın attı maddesi olmak üzere,
öteki on üç yasa tasansının uzman teknokratlar-
ca yapılan düzenlemeleri iki ayn aşamada ele alı-
nabilir. MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse'nin
de söylediği gibi, anayasa dışındaki tasanlar tek
bir temel yasa tasansında, kendi alanlanna gön-
dermeler yapan maddeler sıralanarak gündeme
alınabilir.
Milletvekilleri, TİSK Genel Başkanı Refik Bay-
dur'un dün kendi haklannda söylediği sözlere tep-
ki göstermekten daha çok, nisan ayının TBMM'nin
ekonomik önlemlerle ilgili yasalan oluşturmak için
son firsat ayı olduğunun bilinci içinde görev yap-
malıdırlar.
Tüm bunlar yapılırken ülkenin yeni bir krize ta
hammülü olmadıgı gerçeği nin yanı sıra yersiz pa-
nikten ve çok kötümser tablolar, senaryolar hazır-
lamaktan çıkar umanlar için de bir-iki satırlık ekle-
me yapmakta yarar var
Dünkü gazetelerin ekonomi sayfalan, Akbank
yöneticilerinin dürüstçe açıkladığı bir övünmeyi
yansıtıyordu. Akbank'ın Yönetım Kurulu Başkanı
Sayın Erol Sabancı ile Genel Müdürü Zafer Kur-
tul, bankanın net kânnın 343.6 trilyona ulaştığını
ve krizden en küçük bir zararla çıkmadıklarını sb y-
lüyorlardı.
Dürüst çalışan öteki özel bankalarda da gerçek
bilançolann üç aşağı beş yukan benzer sonuçlar
vermesi, özellikle banka sahibi sanayicilerimizin bu
ara dönemde üretimi durdurma, işçi çıkarma gibt
sevimsiz önlemlerden uzak kalacaklan umudunu
canlandırabilir.
En azından, Kurban Bayramı günlerinde, 19 Şu-
bat krizinin kendilerini en az yüzde 40 daha fakir
yaptığını söyleyerek Miami'ye uçan tiplerin abar-
tılı konuşmalannın yarartığı paniğin geçersizliğine
yol açar.
Faks: 0212-6770762
E-mail:obirgit(Ş e-kolay net
DUZELTME
Alevi Nusayrilerle yapılan röportajın 28 Mart
2001 tarihli bölümünde "Alevi Nusayriler. Ya-
şar Nuri Öztürk'ün Hallacı Mansur adlı eserine
tepki duyuyorlar" ifadesı yanlışlıkla kullarul-
mıştır. Röportaj yaptığımız Alevi Nusayri dost-
lar, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ü aydm. çağdaş
bir din adamı olarak çok beğendiklerinı, Halla-
cı Mansur adlı eserine olumsuz hiçbir tepkıleri
olmadığın]. tersine, eserdeki bazı ifadelerın Ale-
vi Nusayrilerin tezlerini destekler mahiyette ol-
duğunu ifade etmişlerdir.