14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 MART2001PAZAR 12 PAZAR KONUGU Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Boydak'la hızla çölleşmemizi konuştuk -•- Ormantahribikorkunç boyutta Kamu yararı düşünülmüyor - 6831 sayılı Orman Yasası'nda kamu yararı gerekçesiyle ormanlarda kurulan izin ve irtifakJarla ilgili olarak uygulamada nasü biryol izieniyor? - Bu yasanın 17. ve 115. maddekri turizm alan ve merkezleri dışmda kalan devlet ormanlannda kamu yaran olan her tûrlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzelkişilere 49 yıllığına ve çok dûşük bedellerle izin verme olanağı getirilmiştir. Bu sûre 99 yda kadar da uzatılabilmektedir. Aynca, turizm amaçlı tesisler için de irtifak hakkı verilmiştir. Bu son konunun düzenlemesi de 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası çerçevesinde yapılmaktadır. Ancak, bu maddelerin uygulanmasında, onnan ekosistemlerinin bütünlüğü, toprak koruma, su verimi, halk sağlığı, rekreasyon işlevleri dikkate alınarak sağladıklan kamu yaranyla, kurulacak tesisin kamu yaranndan hangısinın üstün kamu yaran sayılacağı konusuna özen gösterilmemiştir. Örneğm Istanbul-Kemerburgaz'da bir kuruluşa, üyelerinin golf ve binicilik sponı amacıyla kullanılması için 270 hektar devlet onnanı tahsıs edÜmiştir. Oysa bu alanlann onnan ekosistemi bütünlüğü içüıde tüm îstanbul halkının sağlık, rekreasyon gereksinimi konulanndaki kamu yaran, Îstanbul halkından kopanlıp sadece bir kulübün üyelerine tahsismdeki kamu yaranndan daha üstündür. Bu konuda daha çok sayıda örnek vermek mümkündür. Belirtilen nedenlerle, devlet ormanlannda kunılacak izin ve irtifaklarda kamu yaran kavramının çok iyi değerlendirilmesi, kararlann kamuoyuna açık olması, orman ekosistem bütünlüğünün bozulmamasına özen gösterilmesi ve yapılan tesîslerin, amaçlanna uygun hizmet verip vermediklerinin denetlenmesi için de çok iyi kontrol sisteminin kurulması gerekir. Yasal boşlukların etkileri büyük - Ormanlann azalmasına ya da amaç dışı kullanımına nedert olan başka yasal düzenlemeler var mı? - Taşıdıklan bazı olumsuz maddelerle, ülkemiz ormanlanndan, alan kaybına neden olan, örneğin, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası, 3711 sayılı yasayla, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası'na eklenen 18. madde, 3213 sayılı Maden Yasası, 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Yasası, 2873 sayılı Milli Parklar Yasası gibi bir kısım yasalar daha var. Bu yasalardaki boşluklan bu söyleşi kapsamı içinde açıklamaya zaman elvermiyor. Ancak. bu yasal boşlukların ormanlanmız üzenndeki olumsuzluklan çok büyük boyutlardadır. Örneğin, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen ve vakıf üniversitelerine orman alanı tahsisini öngören yasa, Istanbul'un Şile-Çatalca hattında bir şerit halinde kalan ve îstanbul halkmın akciğerleri olan sağlık, estetik ve rekreasyonel gereksinimleri için dokunulmaması gereken ormanlan parça parça Îstanbul halkından koparacak bir uygulamaya olanak vermekteydi. Îstanbul'da hızla çoğalan vakıf üniversitelerinin ilk amaçlanndan birisi kampuslanm, anayasanın, orman alanlan daraltılamaz hükmüne rağmen, bu ormanlara taşımak yönündedir. - Bütün bunlar olurken ormanlanmızm geleceği baktmtndan önerileriniz neler? - Bu koşullar içinde toplum olarak TBMM'den beklentimiz, bu olumsuz süreci tersine çevirecek biçimde anayasada ve mevcut yasalarda ormanlann azalmasına neden olan yasal boşluklann giderilmesi, ülke ormanlanru yüzde 30 düzeyinin üstüne çıkaracak önlemlerin almmasıdır. Aynca halkıy ve sivil toplum kuruluşlannın çevre ormanlanndaki olumsuzluklan izleyerek yetkilileri uyarmalan, gerektiğinde yasal yollara başvunnalan büyük önem taşımaktadır. Yerel yönetimler yeşil alanlarda ve su toplama havzalannda yapılaşmaya engel olmalıdırlar. Ülkenin ormanlan talan edîliyor, yetkililer seyirci kalıyor. yetkilileri dahil, pekçokpara babası bu evlerde yaşamayı üniversiteleri ormanlann üzerine oturuyor, kimseden "tık PORTRE / Prof. Dr. MELtH BOYDAK Elazığ, 1943 doğumlu. Yükseköğrenimini ÎİJ Orman Fakültesi'nde tamamladu Fulbright bursuyla ABD'de, Rockefeller Vakfı bursuyla İtalya 'da, Finlandiya 'da büimsel araştırmalaryaptu 1995-98 arasıtÜ Orman Fakültesi Dekanlığı görevinde bulundu. Ülkemizde ilk kez bazı ağaç türlerinin doğal ormanlannın variığım ortaya çıkardu Türkiye'nin ilk dağcüan arasındayer aldu Munzur Dağlan, Erciyes ve Aladağlar-Demirkazık zirvelerine ürmandu Halen ÎÜ Orman Fakültesi öğretim üyesL Özel ormanlann içine evler yapılıyor, ülkenin marifet sayıyor, bundan utanç duymuyor. Vakıf " yok. Halkın akciğeri olan ormanlan yok edip yerine beton ormanlan dikdikçe iklim koşullan bozuluyor. Bu talan düzeniyle kim baş edecek? Buna engel olmak için neler yapılması gerekecek? Utanmazca, arsızca bu güzelim ormanlan yok edenlere neler yapılabilecek? Bütün bu noktalan ÎÜ Orman Fakültesi eski dekanlarından Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Boydak 'la konuştuk. - Ülkemiz bitkizenginliğibakımından hangi konumda? Dün- yada ormanlann azalmasutın başhca nedenleri ve sonuçlan ne- ler? - Türkiye, dünyanın en zengin bitki merkezlerinden birisi. Ni- tekim, 3 bin adedi yalnız ülkemizde yetişenler, başka bir deyişle endemikler olmak üzere, 9 bin bitki türü doğal olarak yetişmek- tedir. Buna karşüık ülkemizden 15 kat daha geniş bir alana sahip olan Avrupa kıtasında 2 bin 500 adedi endemik olan 12 bin do- ğal bitki türü bulunmaktadır. Bu tür zenginliği, ülkemizin dünya üzenndeki coğrafı konumu ve yeryüzü şeklinden kaynaklanıyor. Aynca, son 100 bin yü içinde, buzullann Türkiye'de 2 bin met- renin aluna inmemiş olması, Tersiyer, yani üçüncü zaman bitki zenginliğinin günümüze ulaşmasını sağladı. Ormanlar, yeryüzü- nün en görkemli ekosistemlerinden birisini oluşturuyor. MÖ 2000 yülannda 8 milyar hektar olduğu tahmin edilen dünya ormanla- n, bugün 3.6 milyar hektara indi. Ülkemizde de bilimsel verile- re göre önceleri 50 milyon hektar olan ormanlar bugün 20.7 mil- yon hektara geriledi. Insanlann toplu yaşama geçişleri, doğa üze- rinde iki olumsuzluğa neden oldu. Bunlardan birincisi, artan nü- fusla birlıkte tanm alanlannın orman aleyhine gelişmesi. tkinci- si ise 18. yüzyılda başlayan ve 19. yüzyılın ikinci yansında hız- lanan sanayi devriminin ortaya çıkardığı olumsuzluk. Nitekim son yüzyılda orman tahribi "korkunç" diyebileceğimiz boyutlara u- laştı. Meralar sökülerek tanm alanlanna dönüştürüldü. Çevre kir- liliği ulusal sınırlann ötesinde uluslararası boyutlar kazandı. Su kirliliği, tanm alanlannın verimliliğini düşürdü. Bazı göl ve de- nizlerdeki biyolojik çeşitühği azaltü. Hava kirliliği toplu orman ölümlerine neden oldu. Küresel ısınma ve yaratabileceği olum- suzluklar insanoğlunu düşündürmeye ve önlemler almaya yö- neltti. -Bu olumsuz ortamda dünyada çevresorunlannayaklaştm nasü? - Bu olumsuz gidışe 5 Hazıran 1972'de Stockholm'de düzenlenen "Dûnya Çevre ve Kalkmma KDD- ferana"nın sonuç bildirgesinde dikkat çekildi. Bu sonuç bildirge- sinin 1 No'lu prensip maddesinde şu ifade yer alıyon Derln ekolojl "tnsanın şereffi ve huzurhı bir yaşama izin verecek kaütede bir çevrede özgürtük, eşiüik ve elveriş- ti yaşam koşullan içinde yaşaması temel hakkıdır. tnsan şimdürîvege- lecek kuşaklann çevresini koru- mak ve gdiştirmek içm kutsal bir sorumluluk taşımaktadır. Bu ne- denle ırk aynmı, sömürgeciük ve dtğer eziyet ceşitierini, yabancı ta- hakkümünü destekleyen vedevam- hkılanpolitikalarvasaknr,kakiınl- mahdnf Daha sonra 1987 tarihli Dünya Komisyonu Raporu'nda sürdürü- lebiür kalkınma ve kuşaklar arası sorumluluk kavramlan günde- me geldi. 1992'de yayımlanan Rio deklarasyonu da bu kavram- lan içeriyor. Norveçli felsefeci ArneNaestararından önerilen ve doğal dengenin her şeyin üstünde tutulmasını savunan "derin ekotoji" görüşü ise insan yerine doğayı merkez alan bir yaklaşım benimsiyor. Bu görüşte insanın kendısini çevreye yabancı kabul etmeyerek canh ve cansız her şeyle eşit sayması esası kabul edi- hyor. Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitlüiğın sürdürülmesinin zo- runlu olduğu, insanlann yaşam gereksinimleri ötesinde doğayı yok etmeden, sade bir biçimde doğadan gerekeni almasını esas ahyor. Sanayisi geüşmiş ülkelerdekı nüfus artışının tehlikeli ol- duğunu, hatta değeri, sadece insan değeri olarak görmenin ırkçı bir önyargı olduğunu kabul ediyor. -Dünyada çevresorunlan içingenelçözüm önerilerinelerola- bilir? - Doğal kaynaklara yaklaşımda ekosistem dengesinin gözetıl- memesi hahnde, çevre sorunlan tüm canlılarla birlikte insanlan datehdit ederboyutlarda çözümsüzlüğe gidecektir. lnsanoğlu do- ğayla uyumlu yaşamayı amaçlamak zorundadır. Vanlan bu kay- gı verici aşamada, sanayi uygarhğını tümüyle reddetmek olanak- sız. Ancak, sanayi uygarhğının yarattığı çevre sorunlannı_yine kendisinin çözeceği görüşüne de katümak olanakh değil. Ozel- likle son 50 yılda yapılan doğa tahribatı sonucu insanlann, kay- bohnasına neden olduğu biyolojik çeşitliliği yeniden geri getir- mek düşünülemez. Toplum, sanayi ve doğa arasında, doğanın korunmasını esas alan politikalann yerel, ülkesel ve küresel baz- larda üretihnesi zorunludur. Hint düşünürü Gandi'nin "Yeryüzû hprkfgn grakrinimmi karşriayahiür, ama aygnztiihiğiinii karşıla- yamaz" ifadesi bugünkü olumsuz ekonomi pohtikalannı iyi bir biçimde özetliyor. Belirtilmesi gereken bir konu da dünyadaki çevre kirlenmesinin yüzde 80'inin kuzeyin sanayi faaliyetlerin- den kaynaklandığı, buna karşdık küreselleşme sürecinde çevre so- runlan maliyetinin, gelişmekte olan ülkelere yüklenmeye çalışü- dığıdır. Oysa, doğanın kirletümesiyle orantüı olarak bu maliyet paylaşümahdır. - Ormancüık özelinde sürdürülebiUriik nasü birgelişme gös- terdi? - Ormancüık özeline dönersek, ormancılıkta sürdürülebüirhk kavramı 13. yüzyıla giden uzun bir geleneğe sahiptir. Bu, başlan- gıçta sadece toplumun odun hammaddesi tüketimi üzerine odak- lanmıştı. Daha sonra orman kaynaklannın çok amaçlı kullanımı benimsendi. Son zamanlarda da sürdürülebilir orman yönetimi kavramı geliştirildi. Sürdürülebilir orman yönetıminin ise sürdü- rülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olduğu konusunda gö- rüş birliğine vanldı. Varsıl ülkeler kendı ülkelerindeki ormanla- nn, çevTenin korunması yönünde duyarhlar. Ancak, bu ülkelerin bir kısmının aynı duyarlıhğı ve özeni, gelişmekte olan yoksul ül- kelerin orman ve çevreleri için göstermediklerini ve çevre etiği- ni göz ardı ettiklerini söyleyebiliriz. Ülkemizde ise son 20 yılda değer yargılannın altüst olduğu bir süreç yaşandı. Bu nedenle son 20 yılda orman ve çevreye bakış açısı ve yasal düzenlemeler, bu olumsuz ortamda şekillendi. Suçlar af kapsamında deflll - Anayasanın 169 ve 170. maddelerine rağmen bâylesine bir orman tahribatt nasüyapüabilir? - 169. madde ormanlanmızın yetersiz oluşu, ülke düzeyinde dengesiz, yetersiz dağılışı ve ormanlardan faydalanmanın yeter- siz kontrolü gerekçesiyle ormanlanmızda devlet mülkiyeti, dev- let orman işletmecüiği ve devamlılık ilkelerini kabul etmiştir. Anayasanın bu maddesine göre devlet ormanlannın mülkiyeti devrolunamaz. Zamanaşımıyla mülk edinilemez. Kamu yaran dı- şında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verecek fa- aliyetler ve siyasi propaganda yapılamaz. Orman suçlan genel ve özel af kapsamına alınamaz. Ancak. 169. maddenin son nkrasındaki "Orman olarak mu- hafazasmria hilim w fen hakrnımrian hiyhiryarargfiriihnpyeiL, ak- sme tarmı alanlanna dönûştûrülmesinde kesin >arar olduğu tes- pheditenyerlerie31.12.1981 tarihino^nöncebilirnvefen bakımın- dan orman niteliğini tam olarak kaybetmiş bağ, tarla. meyvelik, zevtinlik gibi çeşhh' tanm alanlannda veya hayvancılıkta kuüanıl- masında yarar olduğu tespit edilen arazfler şehir, kasaba, köy ya- pılaruun tophı olarakbuhînduğuyerler dışında,orman suurlann- da daraltma yapdamaz" ifadesi ülkemizin esasen daralmış, ha- rap ohnuş ve doruklara çekümiş orman varlığı bakımından ana- yasanın ruhuna aykın yasal düzenlemelerle bir dizi ciddi olum- suzluklara neden oldu. Aslında toprakla uğraşan tanm, orman, mera sektörleri arasında havza bazında çahşmalarla ve kurallara bağlanarak bazı dönüşümler yapılabihr. Ancak, Türkiye'de ara- zi kullanmnnın güncel durumuna bakarsak ormandan başka kul- lanımlar için alan çıkanlmasının düşünülmemesı ya da son dere- ce sınırlı durumlara indirgenmesi zonınluluğu belirgin olarak or- taya çıkar. Nitekim, Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından ya- pılan çahşmalara göre, ülkemizde orman veya meraya dönmesi gereken ve yanlış olarak tanmda kullanılan 6.1 milyon hektar alan bulunuyor. Bu ortamda 31.12.1981 tarihinden önce orman nite- liğini kaybetmiş alanlann, onnan sınırlan dışına çıkarümalan, bu alanlann yasalara karşı gelerek suç işleyenlere devredilmesi ve yasalara saygılı vatandaşlann da görecelı olarak cezalandınlma- sı düşüncesini anlayabümek mümkün değıl. Aynca, ormanlık bir alanın orman niteliğini kaybetmesi görüşü de yanhş. Yasada yanlı; - Neden yanhş? Orman, bir ekosistemdir. Bu ekosistemin bir parçası olan ağaç- lar kesilerek bundan çıkanlmış olsa dahi, o alan toprağı, flora ve faunasıyla yine potansiyel bir orman toprağıdrr ve ormana dönüş- türülebilir. Anayasanın 170. maddesi ise devlet ormanlan içinde ve bitişiğindeki köyler halkının kalkındınlması görevini vermiş- tir. Aynı maddede, yine, 31.12.1981 tarihinden önce orman nite- liğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yer- lerin tespiti ve orman sınırlan dışına çıkanlması ancak buralann devlet eliyle ihya edilerek orman içindeki halkın kısmen ya da ta- mamen bu yerlere yerleştirilmesi, orman içinden nakledilen köy- lere ait arazilerin derhal ağaçlanduıhnası hükmünü getirmiştir. -Anayasanın 170. maddesinin, ilgiliyasalaria uygulamaya ko- nulması ne düzeyde gerçekJeştirüebüiyor? - Anayasanın orman köylerinin devlet tarafından kalkındınl- ması amacı tarnşmasız doğrudur. Ancak, bu maddenin düzen- lenmesi amacıyla çıkanlan 2924 sayüı Orman Köylerinin Kal- kındınlmasuıın Desteklenmesi Hakkında Yasa ve bunun değişik- hkleri olan 3763 ve4127 sayüı yasalaria izlenenyol yanhş ve ana- yasanın ruhuna aykın. Nitekim, anayasanın emretmesine rağmen belirtilen bu yasalann kapsamında, onnan niteliğini kaybera', yanlış düşüncesiyle onnan sınırlan dışına çıkanlan alanlarda dev- let eliyle bir imar ve ihya yapılması öngörülmemiştır. Orman köylerinin kalkmdınhnası için kısmen ya da tamamen bu alanla- ra nakli ve nakledüen köylerin terk ettüderi alanlann ağaçlandı- nlmalan konulan tamamıyla göz ardı edümiştir. Uygulamada yapılan, daha önce söylediğim gibi, suç işlenerek ormandan açı- lan alanlann 6831 sayüı Onnan Yasası'nın 2B maddesi kapsa- mmHa Hazine adına orman dışına çıkanlması ve 4127 sayüı ya- sa kapsamında suçu işleyenlere satışıdır. Özetlersek, yasada or- man köylerinin kalkmdınhnası göz ardı edilmiş ve yasa, devlet ormanlanndan çıkanlacak alanlann saüşı biçimine dönüştürül- müştür. 1980'üyülarla 1990'hyıllannük yansında, ilgili tüm ya- salarda anayasaya rağmen değişiklüder yapüarak 2B uygulama- lannın, yani ormanlardan alan çıkarmanın kolaylaştınlmasına çahşümıştır. Nitekim, 1986 yüında kabul edilen 3302 sayüı ya- sayla 6831 sayılı Orman Yasası'nın 2B maddesinde değişiklik ya- püarak bu yasadan "su vetoprak rejimine zarar vennemek", "or- man bütünlüğünü bozmamak" koşullan çıkarümıştır. Aynca, 2. madde uygulamalan aleyhine, Orman Genel Müdürlüğü vetaş- ra birimlerinin dava hakkı kaldınlarak dava açabümek için ba- kanlıktan izin ahna zorunluluğu getiril- miştir. Yine aynı yasayla 6831 sayılı Or- man Yasası'nın 7. maddesi değiştirile- rek 2B uygulamalanm yapan kadastro komisyonlannda ormancı üye sayısı azınlığa düşürühnüş ve orman dışına çı- kanlma kararlan bu kompozisyonda ve- rümeye başlanmıştır. SanayHeşmeye hız - Yani, "Bizböyleyapak, oldu" tav- n içinde mi bu yasalar düzenleniyor? - Evet. Değer yargılannın altüst oldu- ğu bu dönemin bir özelliği de yasa ya- pımı sırasında bilim ve meslek kuruluş- lannuı genelde devre dışı bırakıhnış ol- masıdır. Bununla birlikte, gerek dekan- lığun sırasında, gerekse benden önceki yöneticilerimiz, aynca da Orman Mü- hendisleri Odası, genelde dolaylı yol- lardan elde edüen yasa ve yönetmelik taslaklannda ya da yasalardaki olum- suzluklan raporlarla saptamış ve gerek- h girişimleri yapmışlardır. Bu konuda olumlu bir gelişmeyi de belirtmek iste- rim. Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Ça- ğan'ın 6831 sayılı Orman Yasası'nda yapmak istediği değişiküklere üişkin yasa taslağını fakültemize, Orman Mühendisleri Odası ve sivü toplum kunüuşlanna gönde- rerek görüş istemesi bakanhk, bilim kuruluşlan, meslek kuruluş- lan ve sivil toplum kuruluşlan arasındaki olumlu işbırliğının ye- niden kurulması yönünde olumlu bir adımdır. - Bu konuştuğumuz yaklasımlarla orman köylerinin kalkın- dınlması olanakh mı? - Takdir edersiniz, orman köylerinin kalkındınlması, sadece Or- man Bakanhğı'nın işi değildir. Buna bütün sektörlerin katüması gerekir. Kalkınma için izlenecek yol ise havza bazında kapsam- h kırsal kalkınma projelerinın hazırlanması ve uygulamaya kon- masıdır. Aynca kalkınmanın, yerinde kalkındınlabüecek onnan köylerine, yoğunlaşnnlarak bir program içinde geliştirilmesi ge- rekir. Yerinde kalkındınlması mümkün ohnayacak ve göç süre- cinin devam ettiği orman köyleri bulunmaktadır. Çok sayıda or- man köyünde sadece yaşlı nüfus kalmışür. Bu köyler eninde so- nunda terk edüecektir. Avrupa ve Amerika'da sanayüeşmeye paralel olarak yaşanan bu süreç, ülkemizde de son 50 yılda hız kazanmışar. Bu süreci tersine çevinnek mümkün değüdir. Bu nedenle, kırsal kalkınma projelerinın bir plan dahiunde, yerinde kalkındınlabüecek köy- lere yoğunlaştırüması, göç alan kentlerde de çarpüc kentleşmeyi önleyici önlemlerin alınması önenüidir. Oysa sıyasiler, genelde orman köylerine, kalkındırümalan amacıyla değil, popülist dü- şüncelerle yaklaştüar. - Peki, 4127 sayüıyasa hangi kesinüerden destek gördü? - Kanımca, 4127 sayüı yasanın çüanasını isteyenler ve destek- leyenler, orman köylülerinden çok büyük kent çevrelerinde ve tu- rizm bölgelerinde arazi rantından yararlanmak isteyen kesimler- di. Nitekim son aylarda basına yansıyan olaylar bu görüşümüzü kanıtlamaktadır. Yasa, orman dışına çıkanlan alanlardahak sahibi olabümek için orman köy nüfusuna kayıth ohnak ve kanunun yürürlüğe girdi- ği tarihten itibaren geriye doğru en az beş yü o köyde ikamet et- miş ohnayı gerektiriyor. Ancak, büyük kentler çevresinde, örne- ğin Istanbul'da ve turizm bölgelerinde, yasayla orman dışına çı- kanlan ve yüksek rant değeri olan alanlar, usülsüz yollarla ve hız- la el değiştirmeye başlamıştır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear