23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2001 CUMA 14 KULTUR kuttur(g cumhuriyet.com.tr OnyüönceyitirdiğimizSami Güner, Tür/dye'nin heryöresinigörüntüledi otoğrafa yansıyansevgiMEHMETBAYHAN "Tanrım gölgeteme bulutunla, gü- zeUilderini herkese göstermeye gel- dik.." Gür sesi hâlâ kulaklanmda. Bırden el freni çekıliyor. kendimize gelene kadar çantasını kapmış, çit- lenn üzennden aşıp ötelerde kaybo- luvenyor. "Her mevsimi, her günü bir başka güzel doğanın. Defalarca geçtiğim yerleri yeni görüyor gibi- yim." Anımsadınız değıl mi? Semih Giin- ver'in tanımı ıle "çeldngen,azkonu- şan, mutluluğunu mahcup bir tebes- sümle dışa vuran birfilozof,bir şair, gü^e âşık bir büyük romantik'V Ser- gı açılışlannda ve gösterilerinde se- si perde perde yükselen, coşkusu ve sevgisı fotoğraflanna yansıyan bir kocaman yürek. Sami Güner'i. sergi açmaya gider- ken bir kazada kaybedeli on yıl ol- du. 1915'te Balkanlar'da kalan top- raklarda başlayan serüveni, 1991'de beklenmedik bir şekilde bitiverdi. Küçükken babası demış ki: "Hiçbir şeyin aşınsına kaçma. Sofradan doy- madan kalk ki isteğin canlı kalsın_." O güzel ınsan. çok sevdiği yaşamı, ülkesinı. insanını, ağacı, çıçeği, ba- tan güneşı doymadan terk etti. Türkiye'mi çok sevdim' Ailesi 1925'te göç eder ve Aydın yakmlanna yerleştirilir. "Yoklukla- ra karşuı genç Cumhurryefin sağla- dığı desteği unutamadığını ve borcu- nu ödeme çabasında olduğunu" an- latırdı. Lıse yıllannda fotoğrafabaş- lar. Hukuk fakültesme devam eder an- cak aılenin durumu sarsılınca 25 yıl sürecek Merkez Bankası memurlu- ğu başlar. Bir taraftan da arkadaşla- n ıle fotoğraf çalışmakta. sergileraç- maktadırlar. "Toplantılarda sıra mü- ziğe, şüre,fikrayagelirdi. Kûltüre çok yatkın insanlardı. Dostluklar güzel- di, insanlar bu kadar kopuk değildi Sofra hazuiayıp ağniamak kolaydL Kahkahadan kendimizi tutamazdık, gülerdik. gükrdik. Bakryorum da do- >asıya gülen yok artık. Garip bir şey- ler oldu. Kentler yığuılara dönüştü. Şişli'den ötesi dutluktu, saatlerce > ü- rürdük. şimdi Kadıköy'deki çocuk- lanma üç ayda bir gidemrvoruın." Sami Güner 1961 'de emeklı olun- ca fotoğrafta yoğunlaşır. Türkıye'nın tunzm ve dış ılışkilerde atılım yap- tığı yıllardır. Fotoğraf ve matbaatek- nolojısı gelişmekte, broşür ve afiş- ler basılmakta, bankalar takvım da- ğıtmaktadır. Bütün bu malzemeler ıçin her yönü ile ülkeyi tanıtan fotoğ- raflara gerek vardır, yanı Sami Gü- ner'e. Heryöreyı dolaşarak fotoğraf- layan odur. "Çocukluğumdaki sıkuıtüar ka- famda döndü durdu ve Türkiyemi çok sevdim. Fotoğraf çekerken hep şükretmişimdir; bu kadar güzelliği bir başka ülkede bulmak mümkün değil. Iann bir güneş vermiş, deniz, kum, meyveler vermiş. Bu kadar yer • "Doğa öylesine görkemli ki kısa ömre sığmıyor. Anlamına, tadına varamadan akıp gidiyor. Fotoğraf çekerken var olan her şeyle sanki konuşuyorum, tat alıyorum, doyamıyorum." dolaştım, yemin ederim bu güzeüik- leri başka yerde görmedim. Bütün bunlan içime doldurmak ister gibi 16- toğrafladım." Bir nesıl, ülkenin zenginliklerinin farkına ve fotoğrafın tadına onun ça- lışmalan ıle varmıştır. En ıssız yer- deki köy kahvesinde bile takvımi ve- ya afişinin asılı olmasına öylesine alıştığını, eğer göremezse alındığını söylemişti. Farkında mısınız, kahve- lere böyle fotoğraflar asılmıyor ar- tık. tlgiler ve görüntüler çok değişti. 1973'te Ankara'daki bir sergide sorun çıkınca Dışişlen elemanlan ile tanışması bir dizi dış sergıyı ge- tirir. Türkıye'nın tanıtılmasında on- dan yararlanılır. Devletin parası ol- madığında Sami Güner fotoğraflan- nı kucaklayıp koşar. Yirmıden çok ül- ke, yüze yakın kıtap ve albüm. oda dolusu takvim-afiş ve değişık yayın- lar. o coşkulu göstenler. Dernek ça- hşmalan, FOTOGEN Başkanhğı. ESFIAP unvanı. 1989 Kültür Ba- kanlığı Büyük Ödülü... Sami Güner'm fotoğraflan farkh- dır, çünkü yaşama bakışı farklıdır. "Fotoğraf çekerken var olan her şey- le sanki konuşuyorum, tat ahyorum. MUyon kere gurup çckrim, bir o ka- dar daha çeksem gene ayru heyecam duyanm. İşte nihayet bulut, ama her gün ve her an değişiyor. Aman Tan- nm şunlara bakm; ağaçlar, çiçekler, tomurcuklar, kelebeklen. Mutiuluk, sevinç bunlar. Daha da ötesinde bir şeyler, ama anlatamryorum. Fotoğ- raflannı çekiyorum, ama doyamıyo- rum." Onun enerji ve sevgisini taşıyan bi- ri doyabılır mıydı? "Doğaöylesinegör- kemli ki kısa ömre sığmıyor. Anlamı- na, tadına varamadan akıp gidiyor. İyiden, kötüden, güzellikten, çirkin- nkten nasibini ahyorsun ve bir gün bn rakıp gidiyorsun. Nefes ahyorken ya- pabileceğimiz her olumlu işi yapmak gereidyor. Ben de makmeme sanlrru- şun." Uretiıier, yonılmazlar Canlı ya da değil, var olan her şey maddenin temel parçacıklanna in- dirgenebilir. O parçacıklann bir ener- jisi ve salınımı vardır, saf ve temiz. Belki de iyi, doğru ve güzele fızik gerçeklerden ulaşılabilir. Duygusal, tınsel sandığımız verilen anlamak ıçın maddenin temel parçacıklannı ve bileşımlerinı anlamaya çahşmak gerekir. Yapılacak ış varsa bu ışın matematikgidış yolu da vardır, kem küme hiç gerek yoktur. Bir fotoğra- fi biçimlendirmekten ülkeyi yönet- meye. Diğer yandan, evrendeki par- çacıklann büyük bölümü kaos halin- de. Bu kaos bir yerlerde düzene gi- rer. Dünya ve üzerindeki yaşam da bu üretimin bir parçası. Arkasmdan madde yenıden verimsizleşir ve ka- osa dönüşür. Kendisini programlaya- bilen canlı, insanın durmadan olum- lu işler başarma çabası bu kaosıan ra- hatsız oluştan mı gelır?.. Bu çaba bazılannda çok güçlü, bazılannın umrunda değil. Kimı insanlar vardır ki bakışlannda o saf enerjıyı ve sa- lrnımı yakalarsınız. Varlıklan ıçini- zi rahatlatır, güven verir. Onlardan sa- dece olumlu bir şeyler beklenebilır. Üretirler, yorulmazlar. Üretmek, sa- dece olumlu amaçlarla üretmek, he- yecanı ve sevmcı yaymak. herkesı imeceye katmak bir görevdir onlar içın. Sami Güner bu tür bir görevli idi. Bir sergisinin çağnsına, kendisı ıçın şunlan yazmıştı: "Ne> r sesleriy- le Mevlana'ya, bir başka gün martı- lann peşinde Bebek'ten Kalanıış'a akar, yıldız gibi. Guruba dalar Sala- cak'ta, sonra Akdeniz'in sıcakuğm- da. hüznii yaşar Bolu'nun sonbaha- nnda. Çiçekİeri koklar bahçelerde, burkuhıryüreğişu evin kapısında,yo- rulduğunda çeşmc başında, iftar vâk- ti gözleri minarelerde öylesine mah- zun dalıp ghmiştir. Güneş doğarken Ağn yamaçlannda, üzüm kopanr Manisa bağtarmda, susuzhıktan yan- dıgında önüne çıkıveren çağlayana şasıp kalmışor. İşte böyle geçti günlerim, gecele- rim / Velhasıl ömrüm~ / Sizlere biraz olsun tattirabildiy scm / Bu doyuhnaz lezzeti, / Habriarsınız belki bir gün / Dostunuz Sami Güner'L" ı Guggenheim Müzesi küreselleşiyor NEW YORK (AFP) - New York'un tanınmış 'Guggenheim Mü- zesi', çağdaş sanatm harika değer- lerinin sergilendiği yeni bir sergide iki kıtadan Guggenheim kolleksiyon- lannı bırleştirdi. Sergi, onlarca yıl- dır avant- garde sanatın sahnesi ka- bul edilen Manhartan'ın yukan do- ğu bölümünde bulunan Guggenhe- im Müzesı'nde 'The Gtobal Guggen- heim' adıyla açıldı. Amerika, Almanya, tspanya ve Italya'da toplam 7 müze açan Gug- genheim Vakfı, Venedik'te 'The Pegg> Guggenheim', Berlin'de 'The Deutsche Guggenheim' ve lspan- ya'da 'The Guggenheim Müzesi-Bil- bao' müzelenne sahıp. Iki Guggen- heim müzesi de Las Vegas'ta inşa ediliyor. Aynca vakıf, Rusya-St. Pe- tersburgh'taki 'StateHermitage' gi- bi müzelerle de yakın ilişkilerini sürdürüyor. 'The Gk>bal Guggenhe- im' sergisi, empresyonizmden soyut ekspresyonizm ve minimalizme, 20. yüzyılın heykel ve resim alanında ya- rahİmış en seçkin eserlerin tümünün neredeyse beşte birini sanatseverle- re sunuyor. Guggenheim'm New York direk- törü Thomas Krens. New York'ta- ki sarmal biçimli binanın mimari nedenlerle eserleri sergileme konu- sunda bazı problemler yarattığını ve bu yüzden Brooklyn Köprüsü'nün yakmında terk edilmiş bir nhtımda çok daha büyük bir büıa inşa edil- mesinın planlandığını söyledi. Roxy Music, dünya turnesi için yazın yeniden bir araya gelecek 50 duraklı bir nostalji turu Kültür Servisi - Son konserlerini 18 yıl önce verdikten sonra dağılan rock grubu Roxy Music. bu yaz iyi bir zamanlamayla yenıden bir ara- ya gelerek dünya turnesine çıka- cak. Zamanlamanın iyi olmasının nedenine gelince, bir ay kadar ön- ce grup üyesı Bryan Ferry'nin fo- toğraflan, British Aınvays uçağıy- la yolculuk yaparken çılgın bir ada- mın uçağın kontrolünü bozup pike yaptırması sonucu dünya medya- smda ilk sayfalarda yer almıştı. Bri- an Ferry gülerek "Turnenin yapüa- cağmıo gün acıklamahydım. Bu çok manükh olurdu" diyor. Turneye Brian Eno katılmryor Tilki avcıhğına desteğini açıkla- dıktan sonra hayvan haklan eylem- cilerinin başhca hedefi haline ge- len Ferry'ye turne sırasında av kar- şıh militan gruplann tepkisiyle kar- şılaşabileceği konusunda da uyan- lar geliyor. Ferry, kendisine gelen tehdıtler nedeniyle, gelecek ay Lond- ra'da düzenlenecek olan av öncesi yürüyüşe katüamayacagını üzülerek belirtiyor. Turnenin basm ilişkilen- ni düzenleyen LD Publicity de Ferry'nin bu yürüyüşe katılması- nm doğru olmadığını belırtti. Grubun bir araya gelişı, yeni şar- kılar yazmak, kaydetmek ve çal- mak gibi bir amaç taşımıyor. Öyle Bryan Ferry, tumeden sonra solo albümünü tamtacak. görünüyor kı bu. daha çok eski şar- kılann çalınacağı bir nostalji tur- nesi olacak. Roxy Music'in üyele- rinden Andy Mackay (54 yaşında. saksafon ve obuacı) ve Phil Man- zanera'nın da (50 yaşında, gitarist) katılacağı 50 durakla sınırlı dünya turnesi, eylül ayında son bulacak. Turne bittikten hemen sonra ıse Bri- an Ferry, çıkaracağı yeni solo albü- mün tarutımına başlayacak. Grup- tan Temmuz 1973'te aynlan Brian Eno ise rurnede olmayacak. VeKetUnderground'dan Eaglesa kadar, yeniden bir araya gelen grup- larda. eski müziklerindekı özü ya- kalamayı başarsalar bile ılk sefe- rinde aynlmalarına neden olan so- runlann yeniden başgöstermesinin çok zaman almadığı bılınıyor. Bn- an Ferry, grubun neden dağıldığı konusunda açık sözlü davranıyor ve şunlan söylüyor: "Sanınm güç- lük çıkaran bendim. O zamanlar yeni evlenmiştim >e artık turneye çıkmak istenüyordum. Başka insan- larla çahşmak istryordum. Ama so- rumluluklann paylaşüdığı belli bir grupla çahnak daha farkh. çünkü ya- püan müzik konusunda tarüşırken herkes kendini daha özgür hissedi- yor." "Eğer sizinle çalacak insanlan ki- rahyorsanız, bir grupta sizinle eşit olan kişilerleçalarken aldığuuz key- fi almrvorsunuz. Yaraücı tarüşma- lar bazen yaraıiı olabih'yor." Eno dışında grupta çalan tüm mü- zisyenler, yenıden bir araya gelen gruba katılmak için başvurmuş. Ay- nca söylentiye göre, Ferry, Manza- nera ve Mackay arasında davulda Pa- ul Thompson'ın mı yoksa Andy Newmark'ın mı olacağı konusun- da da 'yaraücı bir tarüşma' yaşan- mış. YAZI ODASI SELİM tLERİ Suat Taşer'in Emeği BRT'deki programım Kitap Kurdu'nda geç- miş zamanın güzel kitaplarını anmayı bir görev biliyoruz. Yeni çekim için öylesi bir kitap aranı- yordum. Karşıma Suat Taşer'in çevirileri çıktı. Tiyatro kitaplığının tiyatro sanatı için zorunlu- luk olduğu bilincine varmış çok az tiyatro ada- mı yaşıyor ülkemizde. Suat Taşer onlardan bi- riydi. Stanislavski'den Sahneye Koyma Sanatı ve Bir Aktör Hazırlanıyor'u Taşer'in çevirisinden okumuştuk. Günün birinde Logos Egri imzalı Pi- yes Yazma Sanatı yayımlandı. Bu eser, tiyatro- cuları ilgilendirdiği ölçüde, edebiyatçıları, daha- sı bütün sanatseverleri ilgılendirecek niteliktey- di. Rahmetli Ertem Eğilmez'in başucu kitabıy- dı. Piyes Yazma Sanatı bilmem yeniden yayım- landı mı? Belki de Yazko'nun yitik kitaplan ara- sına kanşmıştır... Suat Taşer'i Stanislavski'den dilimize kazan- dırdığı Sanat Yaşamım'la anmıştık en son. Şa- irin ölümünden sonra yayımlanan bu çevirisinin başında eşi Huriye Taşer'in önsözü var. Oku- yun, böylesi çabalann nasıl yıprattığını belki se- zinlersiniz. On dört, evet, tam on dört yılın emeğiyle ger- çekleştirilmiş çeviri sona erdiğinde, Suat Taşer şu notu düşmüş: "Herşeye karşın, bu dünya gene de yaşama- ya değer." Bir gece, geç saat bitmiş çeviri. Tiyatro ada- mı, şairçevirmenin ruh durumunu -gönlüm el ver- diğince- duyumsayabiliyorum: Kalın bir kitap, kolay kolay yayımlanmayacak, kaç kışi okuya- cak, oysa okunmalı ve eserin benzeri daha nice kitap dilimize kazandınlmalı... Sanat Yaşamım' ı Can Yayınlan okura sunmuş- tu. Hemalde tükenmemiştir. Küçük punto, 474 sayfa tutan anı kitabı büyük bir tiyatro mücade- lesmı yaşantının ımbığtnden geçirir. Ilk bölümlerde Stanislavski kendisini sanata alıp götüren çocukluk, yeniyetmelik izlenimlerinden söz açar. Evteri, sokaklan, tüccarları, tiyatrolan, salonlan ve müzeleriyle on dokuzuncu yüzyıl so- nu Çarlık Rusyası eski birtanış gibi sizinle yol alır. Bu gizi, bu tanışıklık olgusunu, yine Stanislavs- ki'nin bir saptayımıyla çözebilirsinız: "İşte size, Karamazov Kardeşler romanının sayfalanndan dışarı uğramış duygusunu veren huzursuz bir efsane kahramanı üstüne bir baş- ka öykü..." Bugüne dek okuduğum romanlar, öyküler, şi- irler, o eşsiz Çehov oyunları belleğimi usul usul eski Rusya'yla donatmış besbellı. Biryanda Dos- toyevski, Tolstoy gibi devler, bir yanda öykü sa- natını allak bullak eden Çehov külliyatı, Gogol'ün inanılmaz dünyası, o karmakanşık okunmuş eser- ler, Beyaz Geceler için boğula boğula ağlayışım, hepsi aklıma geldi. Geçmişın kürtür mirasınıbugüne ve yanna su- nan, hiç şüphesiz, yazılı birikimdir. Türk edebi- yatı böylesi bir mirasa sahip olmasına karşın, kültür politikalanmız açısından bu miras öylesi- ne hor görülmüştür ki, onca emek, onca değer unutulup gitmiştir. Sonra bir kez daha Suat Taşer'i düşündüm. Han- gi çılgın istek onu şu çevirilere itelemışti? Bir şiirinde diyor ki: "Bu saatte kapım vurulabilir kurduğum hayalin gördüğüm düşün Hesabı sorulabilir" Öyle sanıyorum ki artık hesap sormaya falan gerek kalmadı. Kültür, sanat, düşünce hayatmız- dan doğrudan dogruya "çıkartıldığına" göre bü- tün çabalar silik, ölgün. Ama hep o çevirinin noktalandığı gece, gözü- mün önünde hep, yorgun ve mutlu Suat Taşer. Suat Taşer gibi niceteri. Takvimde tz Bırakan: "Derken bakla, kabak; arkadan bezelye ve ni- hayet yeşil fasulye ile bahargeçidi tamamlanır- dı." llhan Eksen, Çokkültürlü istanbul Mut- fağı, Sel Yayıncılık, 2001. Kumpanya'öan iki kısa gösteri • Kültür Servisi - Kumpanya sahnesinde, yann saat 20.00"de iki kısa gösten gerçekleşecek. Ilki, Suna Suner'in tasarladığı, Sarp Keskiner, Suna Suner, Tuğrul Aray ve Orçun Baştürk'ûn sunacaklan 'Margaret VValker'ın Derdi' adlı çalışma, VValker'ın 'tnsanlanm Için' adı şiirinin dört müzisyen tarafından yeniden okunması. Ikincisi, Savaş Çağman ile Suna Suner'in birlikte tasarladıklan 'Farewell Blues' adlı bir performans. Bu çalışma ise sıradan biraynlık şarkısının iki şarkıcı tarafından en küçtk bileşenine dek aynştmldığı bir 'ses aratfırması'. K U L T U R ÇtZtK K Â M t L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear