23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER TBMM; elektrik, bazı fonların tasfiyesi ve bireysel emeklilik tasanlannı ele alacak 6 IMF yasalan'na öneelikANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TBMM Genel Kurulu'nda, bu hafta da IMF'nin ıvedilikle çıkanlmasmı is- tediğı yasa tasanlan görüşülecek. DYP'nin verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasıyla ilgili olarak yann yapılacak görüşmelerin ardından, elektrik piyasası yasa tasa- nsına devam edilecek. Bazı fonların tasfiyesine ilişkin yasa tasansı ile bi- reysel emeklilik yasa tasansımn bu hafta görüşülmesi planlanırken bay- rama dek avukatlık yasa tasansı ile fi- kir ve sanat eserleri yasa tasansının da temel yasa olarak görülüşüp çıkanla- • Meclis Genel Kurulu'nda, bu hafta IMF'nin ivedilikle çıkarılmasını istediği yasa tasanlan görüşülecek. DYP'nin gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı da bu haftaki görüşmeler arasında. Iktidar ortaklarının, söz konusu tasanlann bu hafta tamamlanabilmesi için Meclis'in gece çalışmasını önerecekleri belirtildi. cağı bildirildi. TBMM Genel Kurulu'nda, yann DYP'nin ekonomik durum ile ilgili olarak hükümet hakkında verdigi gen- soru önergesinin gündeme alınıp alın- mamasına ilişkin görüşmeler yapıla- cak. FP'nin, Bayındırlık ve Iskân Ba- kanı Koray Aydın hakkında geri çekti- ği gensoru önergesini de yeniden TBMM Başkanlığı'na sunması bekle- niyor. Gensoru görüşmelerinin ardın- dan elektrik piyasası yasa tasansı üze- rindeki görüşmelere devam edilecek. Bu tasannın bu hafta tamamlanma- sı durumunda bazı fonların tasfiyesini öngören yasa tasansı ile bireysel emeklilik yasa tasansının da bu hafta görüşülmesi bekleniyor. Tasan, isteğe bağlı olarak özel bireysel emeklilik si- gortasına ilişkin düzenlemeler getiri- yor. 18 yaşını dolduran kişilerin başvu- racağı bireysel emeklilik sigortası, 56 yaşmda emeklıliği öngörüyor. Temel yasa olarak görüşülmesine ka- rar verilen avukatlık yasa tasansı ile fi- kir ve sanat eserleri yasa tasansının da zaman kalması durumunda bu hafta ele alınması bekleniyor. Iktidar ortaklan- nın, söz konusu tasanlann bu hafta ta- mamlanabilmesi için Meclis'in gece çalışmasını önerecekleri belirtildi. Papa'dan Ermenistan'a destek Papa 2. Jean Paul ROMA(AA)-Katolik dünyasının ruhani önde- n Papa 2. Jean Paul, kı- sa zamanda Ermenis- tan'a gitmeyi umduğunu açıkladı. Vatikan'ın San Pietro Kilisesi'nde, Ermenile- rin Hıristiyanlığı kabu- lünün 1700. yıldönümü nedeniyle dün sabah Ermeni usullerine göre bir ayin düzenlenirken tarihte ilk kez böyle bir ayini Papa yönetti. Papa 2. Jean Paul, ayin sonrasında yaptığı konuşmada. bu yıl Ermenistan'a ziyaret- te bulunmayı umduğunu belirtti. Papa, ayin son- rasmdaki konuşmasında. "Ermeni halkının tari- hinde şehitler dcğişmez bir unsurdur. Oralar, bir- çok şehit kaıunm bulunduğu topraklardır" ifade- sini kullandı. Papa, önceki günkü mesajmda da, "soyknTm" ve "Türkiye ile Osmanh" ifadesini kullanmazken "1915 yıllannda başlayan ve 8 yıl süren şiddet, unutulmamasıgereken bir haüradır" demişti. EBK'de yolsuzluk Et vurgununa 4 tutuklamaİstanbul HaberServi- si - Et ve Bahk Kuru- mu'ndan kamu kurum ve kuruluşlanna verilen etleri, ilgili yerlere tes- lim edilmiş gibi göste- rerek pıyasada sattıkla- n öne sürülen 6 kişiden 4'ü tutuklandı. İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nden alı- nan bilgiye göre, Et ve Balık Kurumu Zeytin- bunıu Kombinasfnda dağıtım şoforlüğü ya- pan 3 kişi, yasal olma- yan yolla etler satıldık- tan sonra menfaat te- min eden, SSK istanbul Eğıtim Hastanesi'nin 2 personeli ve özel bir şir- ket adına bu hastanede aşçılık yapan bir kişi yakalandı. Aynca bu ki- şilerin haksız kazançla saün aldığı iki otomobi- le de el konuldu. Gözaltına alınan Ha- san Hüseyin Özçeük, Ahmet Şahin, Ümmet Okutan, Bahadır Avcı, Mümtaz Vurtbaşı ve Gûrfoüz Sezgin. daha sonra istanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nasevkedildi. Bura- da nöbetçi savcı tarafin- dan sorgulanan kişiler- den Ümmet Okutan ve Mümtaz Yurtbaşı ser- best bırakılırken diğer 4 kişi, tutuklanma iste- miyle Nöbetçi 4 No'lu DGM Yedek Hâkimli- ği'ne gönderildi. Hasan Hüseyin Özçelik, Ah- met Şahin, Bahadır Av- cı ve Gürbüz Sezgin, yeniden yapılan sorgu- lannın ardmdan tutuk- lanarak cezaevine götü- rüldü. /Slkatmış, "Odönemin başbakanı Necmettin Erbakan, Susurluk kazası için 'fasa Fıso' de- di Saym Er- bakan, bu işin bu kadarönemli olduğunu, bu kadar büyük boyutiu olduğunu flk anda sezemedL Basit bir olay gibi gördû,işi kavrayamadı. Sonradan anladı, ama sonra da 28 ŞubatgeldL Bugûnherkes kavnyorda, üstüne gkJemiyor" dedL Susurluk Komisyonu Başkanı Elkatmış: Erbakan işikavrayamadı ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TBMM Susurluk Araştırma Komis- yonu Başkanı Mehmet EBcaamş, ka- patılan RP'nin yasaklı liden Necmet- tin Erbakan'ın Susurluk'u kavraya- madığını belırterek, "İlkaşamadabü- yük bir olay olduğunu sezemedi, basit bir olay gibi gördu. Sonra anladı, ama 28Şubatgekli'' dedi. Bağjmsız Elazıg Mıllervekili Mehmet Ağar'ın doku- nulmazhğının kaldınlması gerektiğj- nı anlatan Elkatmış, Susurluk olayının çözülmesini askerlerin engellediğini ileri sürdü. TBMM Susurluk Araştırma Ko- misyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, dün TRT1 'de yayımlanan "Pazar Pa- norama" programmda Susurluk kaza- smı ve komisyonun çahşmalannı de- ğerlendirdi. Ağar'mdokunulmazhğı- nı kendilerinin 1998 yılında kaldır- dıklannı, ancak şimdi dokunulmazlık dosyasının 110. sıradan 117. sıraya düştüğünü anunsatan Elkatmış, "Ağar, ifade vermcye gehnemiştir. Ben bu işin başı Ağar, demiyorum. Ama önemli bir unsuru. Ona benzerçok ld- şi var. Meclis, Ağar'm dokunulmazb- ğmı kaldmp bir adım atabinr" diye konuştu. Elkatmış, "O dönemin başbakanı Necmettin Erbakan, Susurluk kazası için'fasa fıso' dedL Mesut Yıhnaz da, bir ild ayda çözeceğini söytedi. Genel bir siyasi irade eksikliği yok mu?" so- rusu üzerine, "Var tabii Saym Erba- kan, bu işin bu kadar önemli olduğu- nu, bu kadar büyük boyutiu olduğu- nu ilk anda sezemedi Basit bir olay gi- bi gördü, işi kavrayamadi. Sonradan anladı, ama sonra da 28 Şubat gekü. Bugun herkes kavnyor da, üstüne gi- demfyor" dedi. Susurluk'un çözülememesinin bir nedenin de 28 Şubat mantığı olduğu- nu ileri süren Elkatmış, "Enerji me- setesmde bugünkü asker olaya el koy- du. Ozamanki askerengelliyordu. Ve- H Küçük, Korkut Eken yargüanryor. Eken,mahkûm oluyor. Veli Küçük'ün de AbduDah Çatiı île aym günlerde 3 kezkonustuğutespitediByor'* diye ko- nuştu. Elkatmış, 1980'li yıllarda aske- ri yönetimin Susurluk *ta adı geçen ki- şileri kullandığını ve yurtdışma gön- derdiğini, ancak daha sonra bunlara sahip çıkmadığını söyledi. Elkatmış, "Bu msanlan kontrobâz, başıboş bn ralarsamz herşeyi yapıyorlar. Çek, se- netflıalemaryalanvar.Buişebulaşnuş bazdan. Ben bu yöneticilerden 'Biz hata yapük, bu insanlara sahip çıkma- mız gerekirdi, ama yüzüstü bıraktık' demelerini beklerdim. Çıkıp da doğru- yu söyleyin, kandırmayın vatandaşı. ŞimdiÇatiı'yıkimse tanımıvor. oysa ki bir siyasipartmin kongresinde bik ça- hşmış. 'Tövbe, tanımıyoruz' diyorlar. Oysa Id hepsi tanryor" diye konuştu. Elkatmış, kendısine tam yetkiy le bir yıl vermeleri durumunda herşeyi or- taya çıkarabileceğini söyledi. Tantati: Ekonomik sorunun nedenini araştınn ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu) - Içışleri Ba- îcanı Sadettin Tantan, ka- panan. eksik kapasiteyle çalışan işletmelerin yeni- den açılması ve tam ka- pasite üretime geçirilme- leri amacıyla 81 il valisi- ne almalan gereken ön- lemleri içeren bir genel- ge gönderdi. Tantan. ge- nelgede, yapılacak çalış- malann ekonomik canlı- lık yaratacagı gibi emni- yet ve asayişin sağlanma- sına da katkısı olacağını vurguladı. Içişleri Bakanı Tantan, valilere gönderdiği ge- nelgede, küçük, orta ve büyük işletmelerin çeşit- lı nedenlerle tam kapasi- teyle çalışamadıklan ve- ya kapandıklan, işçilenn de işlerini kaybettikleri- ni kaydederek "Kapa- nan işyerlerinin yeniden açılması veya eksik kapa- site ile çahşan işletmele- rin tam kapasite ile üre- time geçirilmesi, ekono- mik canlılık yaratacagı, işsizliği azaltacağı gibi emniyet ve asayişin sağ- lanmasınada katkısı ola- caktir'' dedi. Valilerden, sorumluluk bölgelerinde özellikle özelleştirilen ve özelleş- tirilmesi planlanan işlet- melerin eksik kapasite ile çalışma ya da kapanma nedenlerinin belirlenme- si istendi. Genelgede, "BcBrienen sorunlardan mahalli nitdikte olanla- nn çözümüne yönelik tedbirlcr rvedUikle ahna- caktır. Mahaüinde çözü- lemeyen sorunlann gide- riknesi yönünde gereki- yorsa yeni modelleri de kapsayacak şekilde öne- riler gelistirilecektir*' de- nildi. Genelgede, valilik- lerce yapılacak bu çalış- malann rapor halinde ba- kanlığa iletilmesi istendi. IRMIKI AYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr Cumhurbaşkanından söz edeceğim ya da Tırmık okurla- nnın aşina olduğu bir deyimle "Çankaya Yargıcı "ndan... Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer bu ülke halkının büyük, ama epey büyük bir kesimi ile tam bir uyum içinde. Ama aynı Ahmet Necdet Se- zer, bu ülkenin siyaset esnafı- nın büyük, ama epey büyük bir kesimi ile, medya aristokrasisi- nin büyük, ama epey büyük bir kesimi ile, ekonomi ve güvenlik burokrasisinin tepelerindekile- rin büyük, ama epey büyük bir kesimi ile gerçek bir kan uyuş- mazlığı içinde... Bu ölçüde somutlanmış, ka- nıtlanmış, gitgide şiddetlenen bir "kan uyuşmazlığr varsa, er- geç dışa vurur, sonuçlar dogu- rur. Nitekim sırtlanlar dişlerini göstermeye başladı bile. Yamyam kabilesinde yam- yamlığı reddedeni, ötekiler ya- kaJayıp yemek ister. Kannlarını doyurmak için degil. Yamyam- liKdüzeni bozulmasın, başkala- nna örnek olmasın, yamyamlığı reddedenler yüreklenmesin, seslerini yükseltmeye, örgütlen- meye kalkışmasınlar diye... Ah, Şu Çankaya Yargıcı... Medyada Ahmet Necdet Se- zer'in açığını yakalayıp bulma yanşı bugünlerde iyiden iyiye hız kazandı. Yaşamı galiba sanıldı- ğından çok daha "düz" bir ada- mın hukuksal açığını, para pul, mal mülk işlerindeki bir yolsuz- luğunu bulmak için kollarsıvan- dı. Bulunamadıkça düzey dü- şürülerek saldın üstüne saldın yöneltiliyor. Acaba neden? Siyasetin, ekonominin, med- yanın, bürokrasinin tepelerinde- kilerle Çankaya'daki "yargıç" arasındaki bu kan uyuşmazlığı nereden kaynaklanıyor? ••• Medyada dün Ahmet Necdet Sezer'e söven, bugün onu öven, yann yine sövdüğünde hiç şaşırmayacağımız birtakım kalem erbabını bir yana bıraka- lım. Onlar Cumhurbaşkanı ken- dileri gibi düşünmediği için sö- vüyorlar, kendilerinin de "mü- nasip" bulduğu bir karannı övü- yorlar, yann yine onlann doğru- lanna ters bir karar verirse du- raksamadan sövecekler. Bu doğal. Çünkü o adamca- ğızlar için dünyada yalnızca kendi doğrulan var ve olanca çapsızlıklanna rağmen bağlan- dıklan doğrulardan(!) yaşamlan boyunca kuşku duymamışlar. Kendileri gibi düşünmeyenlerin ipini çekmeye her zaman hazır- lar ve tetikteler. Onlan geçelim. ••* Peki ama halkın en güvendi- ği kurum ve kişiler arasında açık ara ile birinci olan, bugüne ka- dar alışılagelmiş bütün "rtibarve gûven" listelerini allak bullak e- den Çankaya'daki "yargıç" ile bürokrasinin, siyasetin ve eko- nominin tepelerindekiler arasın- da açılan ve günbegün derinle- şen uçurumun başat etkeni ne ola? Galiba yanıt pek kısa ve yalın: Hukuk!.. Ahmet Necdet Sezer, Çanka- ya'ya çıkmadan önce ona zen- gin bir hukuk birikimi ve kültürü sağlayan "yargıçlık" mesleğini Çankaya'da sürdürüyor ve bu tutum sistemin siyasal, ekono- mik ve bürokratik güçleri ile ça- tışıyor. Mustafa Kemal sağ olsa eli- nin tersiyle süpüreceği kimi "Atatürk esnaflan", çeşitli ata- malarda onlann tercihlerini yeğ- lemedi diye yağıp gürieyip onu "tarikatçı" ilan ediyoriar. Ardın- dan, Süleymaniye Camii'nin av- lusunu tarikat mezartığına dö- nüştürecek bir dümeni boşa çı- kannca alkış tutuyorlar. Yolladıklan kararnamelerin Çankaya'da sadece ince siya- set hesaplan süzgecine tabi tu- tulmasına, hukuksal geçerlikle- rinin irdelenmemesine alışan si- yaset esnafı, kararnameler Çan- kaya'dan dönünce rnide spaz- mı geçiriyor. Devletin en yüksek denetle- me organı olan ve bugüne dek varlığı hemen hiç fark edilmeyen "Devlet Denetleme Kunılu" ha- rekete geçirilince, "Pislikler te- mizlensin ama, sadece bizim is- tediğimiz kadar ve bizim öngör- düğümüz çapta" diyenleri bir telaş alıyor; Zekeriya Temi- zel'den sonra bir de başımıza Devlet Denetleme Kurulu mu çı- kacak korkusu ile ağızlannı açı- yorlar. Olup biteni Zekeriya Te- mizel'in hiç tedirgin olmaksızın karşıladığını görmezden gelip Ahmet Necdet Sezer ile Zekeri- ya Temizel arasına çomak sok- manın ince hesaplanna dalıyor- lar... ••• Aslında çatışan, Ahmet Nec- det Sezer ile siyaset, ekonomi ve bürokrasi tepeleri değil. Devlet için çete kurmayı da, kanunsuzluğu da olağan sayan- laria hukuk çatışıyor. Hükümet etmeyi, kamu kay- naklannı bildikleri gibi, soysuz çıkariar için pervasızca kullan- ma hakkı olarak kavrayanlarla hukuk çatışıyor. Devletin derinliklerindeki güç- lerin uyumlu bir halkası olma- yan Çankaya Yargıcı, hukuka bağlılığını sürdürdükçe bu ça- tışmalarsürecek, üstelik şiddet- Ahmet Necdet Sezer'in kişili- ğinin bu ülkede bir aynşma ek- seni oluşturduğu, daha önce bu köşede birkaç kez yazıldı. Aslında aynştıran Sezer de- ğil. Bu ülkede epey süredir ilk kez aynşma "hukuktan yana ol- mak - hukuku umursamamak" eksenine oturdu. Iyi oldu. Iyi oluyor. lyi olacak... ^ 4 Susurluk'u unutma! Susurluk davasında 14 bürokrat, güvenlik görevlisi mahkûm oldu. Olayın siyaset uzantısı ise, hâlâ TBMM korumasında. Toplumsal belleği son derece zayrf bir ulus olduğumuzdan, bu "siyaset ayağım" bazı aynntılarla anımsatmak istedik. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu raporundan bazı . . . . . . bölümlerianımsatıyoruz: Mehmet Agar "...Aranan bir silahlı eylemci ile bu kişiyi yakalamak veya bulunduğu yeri derhal güvenlik bihmlerine bildirmekle görevli ve yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubu ve bir milletvekilinin aynı ortamda biriikte olmalan ve bu birlikteliğin, Abdullah Çaüı'nın gerçek kimliği bilinerek uzun süreliyakın ilişkiler içerisinde sürdürülmüş olması." "Bu kişilerin her üçünün de uzerinde ruhsatlı tabancalan, yanlanndaki korumalann ayn ayn zati silahlannın bulunmasına rağmen aynca saldın, suikast ve gizlice cinayet işlemekte kullanılabilecek vahim nitelikte ve sayıda silah ve mermilerle, 34 NUL 63 numaralı sahte plakalan ve birçok sahte belgelen yanlannda bulundurduklan nazara alındığında, bu kişilerin olaydaki berabehiğinin basit bir tatil gezisi veya başsağlığı ziyareti ile izah edilmesi inandıncı görülmemiştir. Bu durum, adı geçen kişilerin, yanlannda koruma olarak bulundurduklan kişilerte biriikte yasalara aykın silahlı bir eylem hazıriığında bulunduğu kanaatini oluşturmuştur." "...Silah ve belgelerin belirtilen tarihlerde Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar ve Özel Harekât Daıre Başkan Vekili olan Ibrahim Şahin 'in talimatlan ve bilgileri dahilinde adı geçen kişilere verildiği kanaati oluşmuştur." "Çatlı'nın üzennde bulunan belgeler, Çatlı ve Yaşar Öz adına düzenlenen silah taşıma izin belgelen ve hususiyeşil pasaportlann da Ağar'ın emniyet genel müdürü olduğu dönemlerde, bilgisl ve talimatıyla düzenlendiği anlaşılmıştır." "Ömer Lütfi Topal cinayetınde zanlı olarak gözaltına alınan polis memurian için Sedat Edip Bucak, İstanbul Emniyet Müdürü'ne defalarca telefon açarak bu kişileri kurtarmaya ve araştınmanın genişletilmesini engellemeye yönelik girişimlerde bulunmuştur." Civcivlerin ölümü TBMM'den sorulur! TBMM Dilekçe Komisyonu, ilginç başvurularla karşılaşıyor. Bir fabrikanın hatalı yem çıkardığı gerekçesiyle "civcivlerinin toplu ölümünden" yakınan Çamsu köylüsünün başvurusu üzerine Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'na araştırma yaptınlıyor. Ancak fabrikanın yalnızca "tuz oranı" konusunda uyanldığı, köylünün de 4 mahkemeden ancak birinde lehine sonuç alabildiği öğreniliyor. "Geçimsizliği' gerekçesiyle Denizli huzurevinden önce Afyon'a daha sonra Uşak'a sürülen bir yurttaş da, yeniden Denizli'ye dönme istemini komisyona iletiyor. Meclis, Uşak ve Denizli sosyal hizmet müdüriüklerine talimat vererek kimsesiz yurttaşa kanat geriyor. Ancak, çalışmalann hepsi dilekçi lehine sonuçlanmayabiliyor. Bulgaristan'dan göç ederek Türk yurttaşlığına geçmek isteyen ailede olduğu gibi.. Içişleri Bakanlığı, ailenin, kaçak olarak Türkiye'ye giriş yaptığını komisyonun yazısıyla öğreniyor. Ve ailenin yurtdışına çıkanlması için İstanbul Valiliği'ne talimat verildiği Meclis'e bildiriliyor. Böylece vekilter, çözmeye çalıştıklan bir dramın parçası oluyor. Pişkinsüt yanıt bekliyor... TBMM Insan Haklannı Inceleme Komisyonu'nun, DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün başkanlığı dönemınde hazıriadığı "işkence raporian", kısa bir süre sonra "fincancı katıriannı ürküttü". Pişkinsüt, bunun bedelini komisyon başkanlığından alınarak ödedi. Ancak, raporları "yoksayma" HikmetSamiTûrk operasyonu bu kadarla bitmedi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk, bir gazeteye yaptığı açıklamada, 26 Eylül 1999'da Ulucanlar Cezaevi'nde 10 tutuklu ve hükümlünün ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili Pişkinsüt'ün başkanlığı döneminde hazırlanan raporun, "objektif olmadığını, raporun görmeden, dinlenmeden, duyumlar üzerine yazıldığım" ileri sürdü. Bunun üzerine Pişkinsüt, Türk'e bir dizi soru yöneltti. Işte, Pişkinsüt'ün yanıt beklediği sorular: "Adalet Bakanlığı, komisyon raporunu inceledi mi? Incelediyse, raporla ilgili bir değeriendirme yapılıp sonucu yazılı bir metin haline getirildi mi? 1993 yılından ben Ulucanlar Cezaevi'nin dış güvenlik birimlerinin de katılımı ile detaylı bir biçimde hiç aranmadığı, aranamadığı; olaylar sonrasında 10 tutuklu ve hükümlünün öldüğü ve bunun TBMM tarafından görevlendirilmiş, tarafsız bir bilim kurulunda olaylara ait otopsilerin, fotoğraflann ve bant kayıtlannın değerlendirilmesinde de oybirliği ile ortaya konulduğu gibi 'amacı aşan şiddet uygulamalarının' bir sonucu olduğu; yalan otopsilerin bilirkişi raporiannda da belirtildiği gibi Minnesota Otopsi Protokolü'ne uygun yapılmadığı, ölenlerin elbiselerinin kanştınlması başta olmak üzere delil toplanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediği saptamalan, konunun özûnü yansıtması açısından yeterince objektif değil midir?" Kurt, keçi olursa...Türklerin sembolünün "bozkurt olduğunu düşünen, her fırsatta bozkurt işareti yapan, hatta zaman zaman "aşka gelip uluyan" MHP'liter, gazetelerde çıkan bir haber üzerine derinden sarsıldılar. Bir tarihçinin, Türklerin sembolünün bozkurt değil dağ keçisi olduğunu açıklaması, ülkücü çevrelerde tepkiyle karşılandı. MHP'liler, "Bozkurt gibi asil bir hayvan dururken sıradan bir dağ keçisi nasıl Türklerin sembolü olabilir?" diye isyan etti. Bu tartışmalar arasında, bazı MHP'liler birbirine takıldı: "Elimizle bozkurt işareti yapıyoruz. Bu bozkurtluğumuzdan geliyor. Eee, ara sıra da kafa tokuşturuyoruz. Bu da keçiliğimizden olsa gerek..." Kurt-keçı tartışmalan bize DYP liden Tansu Çilfer'ın bazı sozlerini anımsattı. Çiller, hükümetin yeni kurulduğu dönemlerde, "ANASOL dûşüncesinin 4 yıldır iktidarda olduğunu" söyleyip şu saptamada bulunmuştu: "O zaman ANASOL-D'ydi, şimdi D gitti, yerine M geldi. Onlar da bir şey yapmıyor, 'mee, mee' diyerek dolanıp duruyoriar..." Vekil puroyu tüttürünce... Elektrik Piyasası Yasa Tasansı görüşmelerinde Meclis kulisi yangın ihbanyla hareketlendi. TBMM yerteşkesinde bulunan ve hızla harekete geçen itfaiye görevlilerinin araştırma yeri, ihbann geldiği kulislerdi. Ankara'nın akşam ayazından kapalı alana giren görevliler yoğun bir dumanla karşılaştı, ancak çevrede alev yoktu. Kısa bir ınceleme itfaiyeyi sonuca ulaştırdı: Genel kurula ara verilince çok sayıda milletvekili aynı anda puro yakmış ve yoğun duman, ihbara neden olmuştu. Türey Köse, Ayşe Saym, Emine Kaplan, Bûlent Sanoğlu. ankcum@ttnetnettr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear