23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19ŞUBAT2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 İŞ müfettişleri yalnızlaştınlıyor 611 iş müfettişi; atölye, büro, maden, fabrika, il, ilçe, köy, dağ, açık arazi deme- den tüm Türkiye'yi tarıyorlar. Kestikleri idari para cezalarıyla son 5 yıl içinde ulu- sal bütçeye yaptıkları katkı da 14 trilyon 577 mityar liraya ulaşıyor. Ne ki degeri bi- linmeyen iş müfettişleri haksızlıklara uğ- ratılıyor. İş Müfettişleri Derneği, üyelerinin sorun ve ısteklerini üç temel başlıkta top- luyor: - 1981'de atama yöntemi yasasında yapılan değişikliğe kadar ortak kararna- meyle atanabilen iş müfettişlerinin kaza- nılmış bu hakkı geri verilmelidir. - Fonlar aracılığıyla yapılan ödemeler- den yararlanamayan tek denetim elema- nı olan iş müfettişlerinin özlük haklarının ryileştirilmesi gerekmektedir. - Çalışma Bakanlığı'nın teşkilat yasası- nı değiştiren tasanda İş Teftiş Kurulu Baş- kanlığı'nın bakan adına teftiş, ınceleme ve soruştuıma yapabileceğine ilişkin yetki kaldınlmaktadır. Bu durum hukuka aykı- ndır. Milyonlarcaçalışanın iş koşullannı çok zor koşullarda denetleyen, neredeyse bir avuç iş müfettişinin adım adım yainızlığa, sahipsizliğe itilmesi çok anlamlı! ISIK KANSl 17 Ağustos 1999 depreminde yitirdiğimiz eğitimci, dilbilimci Be- şir Göğüş adına konulan ve her yıl yinelenecek olan ödül, geçen haf- ta gerçekleşen yalın, düzeyli bir tö- ren ile sahiplerini buldu. Beşir Göğüş'ün 1940'larda aç- tığı çığırı, Dil Derneği ile birlikte dü- zenlenen törende aile adına konu- şan Deniz Sungurlu, dedesinin ağzından şöyle anlattı: "Okullarda öğretmen ve yöneti- ci olarak çalışırken Batı ülkelerinde anadillerinin nasıl öğretildiğini de in- celedim. Bizde anadili kitaplan ya- zartardan alınmış parçalardan olu- şan birer seçki niteliğindeydi ve adı da 'okuma' kitabıydı. Oysa benim inceleme olanağı bulduğum Fran- sızca ders kitaplannda, bu seçil- mm. m ^fe •• w •• •• •••••• Beşır Goguş odulumiş yazılara anlama, sıralama, tür, dil çalışmalan, dilbilgisi araştırma- lan veyazma çalışmalan ekleniyor- du. 1943'te Milli Eğitim Bakanlığı, ortaokullariçin Türkçe kitabıyanş- masıaçtı. Şartnamede, dersyapı- lacak yazılann yukanda belirttiğim yönlerden işlenmesi istenmişti. Bu yanşmaya rahmetli arkadaş/m Ke- mal Demiray'/a girdik. Bizim ki- taplanmız en yüksek puanı aldı, 1945'te ders kitabı olarak basıldı. O günden beri Türkçe ders kitap- lannda yazılann çeşitli yönlerden incelenmesi yöntemi uygulanır, ki- taplann adlan da 'okuma' olmak- tan çıkmış, Türkçe' olmuştur." Beşir Göğüş Ödülü'nün, ilk sa- hipleri "Ana Dilim Türkçe-6" adlı kitabın Türkçe öğretmenliği yapan yazarian Gülseren Çelebi, Gülten Yücel, Aynur Demirdirek ve Nur- gül Özmen oldular. TED Ankara Koleji Vakfı Yayınla- n'ndan çıkan kitap; renkli resimler, fotoğraflarla bezenmiş. Yalnızca albenisi değil, kitabın özenli içeri- ği de önemli. Çağcıl yazartarımızdan, ozanla- nmızdan alıntılar, dil ahştırmalan, okunması gereken kitap önerileri, bulmacalar, çocuğu sorgulatan, okuduğu üzerinde düşünmeye, üretmeye iten alıştırmalarla dolu krtapta ak/cı bir biçem yakalanmış. Açıkçası, yıllar önce Türkçe eği- tim-öğretimde devrime yol açan Beşir Göğüş'ün adına konulan ödü- le gerçekten yaraşan biryapıt. Ya- zarlannı kutlamak gerek. IMF ve Dünya Bankası'nın istem- lerini yerine getirerek Türkiye'yi tam anlamıyla bir sömürge durumuna düşürecek yasa tasanlan birer ikişer TBMM'nin önüne getiriliyor. Yeni dü- zenlemeterle, yalnızca ilgili ilgisiz ya- salarda uluslararası tekellerin çıkar- lannın önünü tıkayan hükümler ayık- lanmakla kalınmıyor, yabancı dev şirketler için "özel" yasaların yürür- lüğe girmesi için de çaba harcanı- yor. Gelin, birkaç somut örnek verelim: Medeni Yasa'da yapılan değişik- likle anayasaya göre devletin tasar- rufu altındaki madenler "gayrimen- Yangına atılan mallarımızkui" olmaktan çıkanlıyor, madenle- rin "tapu sicili'ne benzer maden si- ciline kaydolması zorunluluğuna iliş- kin hüküm de kaldınlıyor. Her ne ka- dar yasa tasansının gerekçesinde "madenlerin ayn birkanunla özel bir rejime tabi tutulduğu" belirtilse de Medeni Yasa ile "gayrimenkur ola- rak tanımlanan ve ayn birsicil zorun- luluğu bulunan madenlerimizi koru- yan maddelerin ortadan kaldırılma- sı, akla hemen yeraltı zenginlikleri- mizin toptan özelleştirilebilmesine zemin hazırlandığı kuşkusunu dü- şürüyor. Ya, Başbakan Bülent Ecevit'in ivedilikle çıkanlmasından yana ol- duğu "endüstri bölgeleri" ile ilgili ya- sa tasarısının asağıdaki geçici mad- desine ne demeli? "Halen yanm kalmış ya da tamam- landığı halde işletmeye geçememiş veya faaliyetidurdurulmuş olan ve sa- bit yatınm tutan 5 milyon ABD Do- lan karşılığı Türk Lirası'nın üzerinde olan yerii ve yabancı sermaye yatı- nmlan endüstri bölgesi yatınmı sa- yılır." Sağır sultan bile duydu ki, bu ge- çici madde, yargı kararlan ile gerek "çevreser, gerek "hukuksal" neden- ler, gerekse de "kamu çıkarian" açı- sından Türkiye'de yatınm yapmala- n sakıncalı bulunan Eurogold gibi, Cargill gibi dev tekellere ayrıcalık ta- nımaya yönelik. Iktidar, TBMM'den yangından mal kaçırırcasına yasa çıkarmıyor aslın- da, kamu mallannı, Türkiye Cumhu- riyeti'nin yeraltı ve yerüstü zengin- liklerini, topraklarını bile bile, iste- yerek yangına atıyor! ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Kursiyerlerin sigortası ve bildiriıııde zamaııaşımı Sont: 1974 yılında bir ilçe belediyesine işçi olarak girdim ve tek- nik eleman yetiştirme kursuna 9 ay süre ile katıldım. Kursu ba- şan ile bitirdikten sonra. aynı belediyede 657 sayılı Devlet Me- murları Yasası'na tabi "fen memuru" olarak göreve başladım. Kursiyer olarak çalıştığım dokuz ay boyunca ücretim ödendi. Fen memurluğu görevimden siyasal nedenlerle 1978 yılında ay- rıldım. Üç yıl sonra 1981 yılında yine, aynı belediyede 657 sayılı yasaya tabi ve fen memuru olarak yeniden çalışmaya başladım. ,Halen de ajnı görevde çajışmaktayım. 1974 yılında kursiyer ola- rak çalıştığım dokuz a> boyunca ücretimin ödendlğini, ancak si- gorta primlerimin yatırılmadığını 1^82 yılında öğrendim. Bu 9 aylık sigortasız süreyi Emekli Sandığı'na borçlanmak için baş- vurdum. Emekli Sandığı, çalışmamın sigorta kapsamında oldu- ğu gerckçesiyle borçlanma isteğimi geri çevirdi ve başvurunun SSK'ye yapılması gerektiğini biîdirdi. Bu kez borçlanma başvu- rumu SSK've yaptım. SSK de mahkemeye başvurmamı önerdi. Mahkemeye yaptığım başvuru da olayın beş yıllık zamanaşımı içine girmesi nedeniyle geri çevrildi. Bu 9 aylık sigorta primleri- min yatırüması için ne yapmam gerekiyor? (A.A.) YANIT: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 2. maddesi uya- rınca "Bir hizraet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren ta- rafindan çalıştırılanlar" sıgortalı sayılırlar. SSK Genel Müdürlüğü'nün 16 numarah genelgesinin 11. sayfa- sında "kursiyerler"ın konumlanna yer verilmiştir. 16 numaralı ge- nelgeye göre: Kamu ya da özel kurum ve kuruluşlaı tarafından bir işi öğretmek, bir mesleği ilerletmek amacıyla halka açılan kurslar- da uygulamalı ögrenim ve uygulama çalışmalan yapan kursiyerler, kurs açan kurumlann yararına "bir hizmet yapmadıkları için ara- larında hizmet akdine dayanan bir bağ düşünülemeyeceğinden, bunlara yemek ve zaruri masraf kârşılığı bir mebiağ ödense da- hi sigortalı sayılamayacaklardır". Kursa gönderıhp yetıştınlmek amacıyla işe alındıysanız ve size zorunlu harcamalannız için bir tutar ödendiyse belediye üe aranız- daki ihşkinin iş sözleşmesi sayılmayacağı ve size ödenen tutann da ücret kabul edilmeyeceği genelgedeki anlatımdan anlaşılmaktadır. Bu nedenle genelgeye göre sigortalı olmanız da söz konusu değil- dir. Belediye ile aranızda bir iş sözleşmesi yapılmışsa sigortalı ol- manız ve primlerinizin de yatınlması gerekmekteydi. Ancak primi yatınlmamış bu 9 aylık çalışmayı. sigortalı saydırabilmeniz için, be- lirli bir süre içinde yargıya başvurmanız gerekirdi. Sosyal Sigorta- lar Yasası'nın 79. maddesi uyannca: (*)" Yönetmeükte tespit edilen belgeleri işveren tarafından ve- rilmeyen veya çahştıkiarı kurumca tespit edilemeyen sigortalı- lar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlaya- rak 5 (beş) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacaklan ilam ile ispatlayabilirlerse buniann mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamı ile prim ödeme gün sayıları nazara aünır." Yargıya başvuru süresıni geçirmiş olmanız nedeniyle 9 aylık ça- lışmanız sigortalılık yönünden zamanaşımına uğramıştu. (*)(1982 yılında lÖyıl olan zamanaşımı süresi, 1 Haziran 1994'ten geçerli olarak 3995 sayılı yasa ile 10 yıldan 5 yıla indirilmiştir.) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDA.N SAĞA: T' Argoda kaba saba ve görgü- sûz kunseye verüen ad. II Yer- yıizüparçası... Madencılıkle il- gili kuruluşumuzun kısa yazılı- şı. 3/ Köpek ve ineklere yedinl- rnek ıçın un ve kepekle hazırla- 4 nın \iyecek... Bir nota... Yaban- c. 4/ Bir evin yabancılann gır- rtesine izin \erilmeyen bölü- 6 rjiü. 5/ tlgeç... Yüz metrekare tu- j Unnda yüzey ölçüsü binmı. 6/ "Canı — dilemiş vermemek ol- ° nazeydil"(Fuzuli)...Eskidil- 9 <t riizgâr. 7/ Pamuk, yün gibi ştyleri eğirmekte kullanılan araç... Çor- tMgibiyiyeceklerelezzetkazandırmak 1 i<ın un ve yagla yapılan sos. 8/ Gazı- 2 aıtep"in bir ilçesı. 9/ İnceden uıceye 3 aay eden, cinaslı... Boru sesi. "%UIC\RIDAN AŞAĞIYA: [/ "Bedavacı, beleşçi" anlamtnda ar- g) sözcük. 21 Karakter... Ağzı yay- vuı toprak kap. 3/ Sarp, dık. . Roman- yt'nın plaka ışaretı. 4/ Ender, seyrek... 8 Kazak başkanlanna verilen ad 5/ Za- 9 rza uğrama tehlıkesı... Kitap getırme- ınş peygamber. 6/ Bir peygamber... Tibet sığın. 7/ Kemiklenn yuvar- Idc ucu... Çöl Araplan. 8/ Deriden stzan sıvı... En kısa zaman süresi. 9 Halk edebıyatında aruz ölçüsünde yazılan şiir türlerinden biri. Bektrik Çarpması Enerji sektörünün özelleştiril- mesinin geniş kapsamlı bir kırli- lik yarattığını kanıtlayan "Beyaz Enerji" operasyonunun boyut- lan genişliyorgenişlemesine de, bundan hiç mi hiç ders çıkaran yok. Meclis'ten enerji alanını tü- müyleticarileştiren; yurttaşlann, hattason günlerde "Yandık, bıt- tik, külolduk" diye ortalığı velve- leye veren işadamlarının bugün- kü fiyatın en az iki katı daha faz- lasına elektrık satın almalarına neden olacak Enerji Piyasası Ya- sası çıkanlıyor. Kimileri bakkın- da Cumhurbaşkanlığı'nın sen- dikalann başvurusu üzerıne in- celeme başlattığı elektrik sant- rallarının ve elektrık dağıtım böl- gelerinin özel şirketlere devre- dilme tarihleri de üç ay uzatılıyor. "A//ye"sorusunun karşılığını. ko- nuyu yakından ızleyenler şöyle açıklıyorlar: "Ihale sonuçlanna göre, Kocaeli-Gebze bolgesi elektrik dağıtım bölgesini Ceylan Holding alacaktı kiholdinge bağ- lı Bank Kapital trilyonluk borçla- rını Hazine'ye devrederek battı. Bursa-Yalova elektrik dağıtım bölgesi Ihlas Holding'e verile- cekti ki Ihlas Holding de trilyon- luk borçlarla bıriıkte battı. Eskf- şehir-Bilecik-Kütahya elektrik da- ğıtım bölgesi Cıngıllıoğlu Hol- ding 'e devredilecekti ki bu şirke- te bağlı Demirbank'a el konuldu. Trabzon, Rıze, Artvın, Gümuş- hane, Giresun elektrik dağıtım bölgesi de Doğan Holding-Fi- ba-Barmek konsorsiyumuna ak- tanlacaktı kiDanıştay, RTÜK Ya- sası gereğimedya kuruluşlannın devlet ihalelerine katılamayacak- lanna ilişkin karar verdi. Şirket- lerin çoğu yurtdışından para da bulamıyoriardı. Bu ömekleriart- tırmak olası. Bu durumda, ihale- lerin gereği 31 Mart'a değin ya- pılamayacaktı, devirişlemleri er- telendi." HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ H igulgecC'i yahoo.com fflhiınln'." 1 KlM KlME DUM DUMA BEHİÇAK behicakdı turk.net BULUT BEBEK NVRAYçtFTÇl bulutbebek ; hotmail.com Gece 4'le uyvndıçvn halJe 5'« kadar gnkımı ^çıkarmadtm/ O bmrb-a-t yerken yemeği kzÇasma boca etrr&k. s* *%& ist&Mfim hald ine çtvtrdinifPırka çıterrmyodiye (p A J>€ncereâ^n fcüttin ^ ^^ i lp p y We nankör anneler vâr şo <4cıny&da/.. H A R B t SEMİH POROY semihporoy (3 yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19Şubat ASYA KÂŞİFI' SVEN HED/N iteS'TS. BUGÜN, ÛKUJ KÂfie SVEN ANÖCRS HBOIH, DOİOU. ÇB$İTU AKALIKLABLA ASYA'OA KE$ÎP GEZİl£- Kİ YAPACAK OLAN H£D'N,ASYA KÂÇİFLeKİ AKASIN- OA ÖN SIKAOA YE8 AlflCAKTIB. RUSYA'Yt, PAMİÇDA6LAM- Nt, TÜRKİSTAU'I, TAKLAMAKAN ÇÖLİj 'NÜ V£ 778er'/ DO- LAÇAN KÂÇİf:,C*HA SÛM&t SUBAIAR/ K/ZAPt/l&NDA ANlATACAJCrjR. YIUAR SUÜSCEH OLAN BU YOLCU- LUIeLAK, 6£KC£KT£N BİIYÜİC C££A/ZET VE M- nNIKLH-HC 6£f*£KrH?M£>CTEYDİ• İL6İNÇTİR, SVEN HE&/N, ÇOCÜKK£N KENPİ- SİNİ ÇOĞU&A AUÇTJRtoAy/* ÇALf£AKA*C KtlTUP KÂflFİ OLMAK İ£7EY&C£J<, ANCAK /'L£&td m-LARDA ÇÖLl£&IN KAtrUBUOU SKA- ĞINA ÛAYANMAK ZCGUHM KAlACAKTlRl. SOLOA Ü ÖÜ GÖRÜŞ Dr. ALPASLAN BERKTAY Akıl Denilen Virüs Yıl 1931... Namazgâh'ta, Agora'nın yanındaki, son- radan yanan Misak-ı Milli llkokulu'na başladığım günü anımsıyorum. Bahçede ikili sıraoluşturduğu- muzda, yanımdakine: - Çocuk, seninle eş olalım mı? dedim. Ben, 73 Alpaslan sağda, o solda, eş tutuşup sı- nıfa girdik. Öğretmen, iri yarı, alabrus saçlı, paça- ları potinlerinin üstünde, babacan Murat Bey, gö- beğini hoplatarak içeriye girdiğinde, hepimiz kor- kuyla ayağa kalktık. O, doğruca tahtaya gidip ko- caman bir (A) yazdı ve bize dönüp: - Aaaaaa! dedi. Hep birden: - Aaaaaa! dedik. Okur-yazarfığım o anda başladı. Sonra bir türlü 'Z'yi getiremedim. Aynı ders yılının 2. yansında, babam bir akşam ince bir kitapçıkla geldi: - Çocuklar, dedi, artık bunu okuyacağız! O güne dek bize okuduğu eski Türkçe masal ki- taplarını raftan kaldırıp bunu koydu. Baktım, "Ha- yatAnsiklopedisi"... Çıkaran, Sabiha ve Mehmet Zekeriya... 15 günde bir çıkar... Fasikül fasikül... Cüzü 25 kuruş.. Her sayının sağlı sollu tam orta- sında, hiç değişmeyen, kocaman birsoru işareti... Altında, yine iri iri, "Neden? Niçin? Nasıl?". Son- raki tıp öğrenimimde karşıma çıkan 'Kancalı Kurt'un sanki bağırsağa takılan kancası gibi, onun çenge- linin de kafama takılıp kurcaladığını hep duydum. Yıl 1939... Kabataş Lisesi... Karşımda yine Sa- biha ve Zekeriya Sertel... Bu kez 'cep kitaplan'm çıkarıyorlar. Tanesi 10 kuruş.. Dünya edebiyatın- dan, düşün adamlarından seçmeler. Cebine koy, yolda oku.. Matbaalannı devletin yıktırıp yurtdışı- na kaçırttığı bu insanlara çok şey borçlu olduğu- muzu düşünuyorum. Arkasından, Milli Eğitim Ba- kanı Hasan Âfi Yücel'in yayımlattığı "Dünya Kla- sikleri", tanesi 60-70 kuruş.. Tüm zenginlikleriyle Fransız edebiyatı, Rus edebiyatı.. obur gibi oku- yoruz. Depremler doğuyor kafamda... Emile Zo- la'nın "Hakikat"'\... Dreyfus'un haklarını savunu- yor Zola. "Insanlann haklannı savunacağım " diyo- rum. Hiçbir önyargı dayatmadan, davranışlanyla ör- nek olan; demokrat, akılcı, hümanist, okumayave düşünmeye yönelten babam geliyor aklıma. Ve baskılarolmazsa, aklın gelişebileceğini düşünuyo- rum. Kafalara duvarlar örüldükten sonra ise iş zor... Felsefe hocamız geliyor aklıma, hem de felsefe! "Hah!.." diyorum, "işte, sonunda, düşünmeye da- yanan bir ders!". O coşkuyla, bir tartışma beklen- tisiyle, saf saf "Hocam, ben öyle düşünmüyorum" dediğimde, hocanın yanıtı "Otur be adam! Sen kim, felsefe kim?" oluyor. AJ sana diyorum, işte felsefe de buymuş! Ama matematikçi Hasip Ho- ca, üçgenin köşelerindeki A, B, C'yi B, C, Ayapın- ca, o aynı öğrencinin kafası da tepetakla dönüyor- du. Ege Üniversitesi'nin kuruluş yıllarında, oraya bağlı yüksek hemşire ve laborant okullannda öğ- retmenlik yapıyor ve biyoloji dersi veriyordum. Menderes'in son, en karanlık günleriydi. Ben de - hep ohınzır virüs yüzünden!- "sakıncalı" idim. Fa- kat "baklagiller"\e, "turunçgiller"\e de yetinemez- dim. Biyoloji, pozitif düşüncenin temel taşların- dandı ve ben, bu nedenle, "Karşılaştırmalı Anato- mi"y\ Darvvincilik'i, Lamarckçılık'ı işliyor, kitap oku- maya özendiriyor ve dersleri, Platon'un akademi- sindeki gibi soru-yanıt biçiminde, öğrencilere an- lattırıyordum. Evrenin en büyüğü olduğu halde, in- sanın, kendi eliyle hapsettiği aklını kurtarmak için, onun çevresinde ördüğü aklını kurtarmak gereki- yordu. Gelin görün ki, önyargıları kaldırmak kolay değildi ve hiçbir düşünceyi dayatmadan, salt so- rular yönelterek yönlendirdiğim o dersler bile, ba- zı kafalarda, konuya değil, soru sahibine, bana karşı sorular doğurdu. Hazır düşüncelerle idare edip huzurunu kendin- ce dengelemiş birinin kafasının duvarlarını azıcık sallayınca neler olabileceğini ben kendi gözlerim- le gördüm. Karşımdaki, toplumda mevki, etiket sahibi bir hekimdi. Kafasındaki kalıplara uymayan birkaç soru sorduğumda, gözleri, gök gürültüsün- den ödleri kopan yerlilerinki gibi açıldı. Başını el- lerinin arasına alarak: - Tanrı korusun! Tanrı korusun! dedi. Kafasındaki duvarların yıkılmasını önlemeye ça- lışıyordu. O çatırtıyı duyar gibi oldum. Kolay değil, ayağının altındaki hazır taban kayıyordu. Kim bilir tansiyonu, nabzı kaça fırlamıştı? 12 Mart'tayetkililer, "Neyapalım ki, halkınuyan- ması, ekonomikgelişmeden önce oldu" diyerek, ak- lın uyanışınaesef ettiler (Maalesef uyandılar! Uyut- maya devam!). Biri yer, biri bakar ekonomisi ile in- sanlaşma gerçekleşebilir mi? "Insan, insanın kur- dudur" diyorlar. Bir de, "Insan, konuşan hayvan- dır..." O duvarları yıkmak zor, sancılı iş... O soru işare- ti böylesinin gözünde, bir "kafa kanştmcı", A1DS mik- robu türünden gerçek bir virüs... "Zarahı Fikirter" denilen şey.. akıl, bulaşıcı bir illet, bir salgın mıy- dı? Yezid'in kafasına girip, başını duvardan duva- ra vurdurarak ölümüne neden olan sinek mi? Ger- çek şu ki, "Bız de insan değil miyiz" düşüncesi, nük- teer bombadan da güçlü.. Hiç çam ormanı yangı- nı gördünüz mü? Korkunç! O kozalaklar alev alın- ca, havai fişek gibi fırlar gider, taa öteleri tutuştu- rur. I. Dünya Savaşı sonunda kıtalararası uçup 10 milyon insanı öldüren 'Ispanyol nez/es/'nden de bulaşıcıdırdoğru düşünce. 1789 Devrimi'nden yüz- yıl sonra 33 yıllık bir Abdülhamrt karanlığında bir Tevfik Fikret, ondan da bir Atatürk aydınlığı çıkı- yor. "Gerçekyol gösterici, bilimdir" diyen insan... Antropolojik gelişmenin son aşaması. "Düşünen in- san!" "Ne yazık ki, erken uyandılar" diyen, dar çı- karların dar kafalılarına, "Dün dündür, bugün bu- gündür" diyen 'kasaba kumazlan'na karşın.. akıl, uzun serüveninin sonunda, çatışan çıkarlann ye- rine çakışan çıkarları getirebilecektir. Ne yapılırsa yapılsın, bilgi birikimi ve tarih silinemiyor. Kafalara bir yol düşen tohumlar sökülemiyor: "Biz de insan değil miyiz?" Insan insanın kurdu değil, kurtarıcısı! Gelecek, hayvanca boğazlaşmakta değil.. insanca, kardeş- çe dayanışmakta... Onun için de, akıl.. aklın emri de plan... Evet, "Neden? Niçin? Nasıl?".. Ve o so- ru işareti.. devrimlerin anahtan, büyük devrim! Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı gunlük Bizim Cazete Ülke soaınlanna ilişkin raportanyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear