23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18ARALIK2001 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNÜN ADAMI GrıRtLÎM St ÇüYLt KAK.yAJtl JFKJ.E KARAKTERİ KARAKTERSÎZLİK OLAN TURHAN SELÇUK İ? DUZYAZI ORHAN BlRGtT Hasetçiliğin Hesabı Yüksek öğretim Kurumu Genel Kurulu üyeleri, iki üniversitenin rektörlerini belirlemek için Cumhurbaşkanı'na sunulacak aday listelerini düzenlerken gizli oy kullanmak zorunda olsalar da kimin nasıl oy verdiği açığa çıktı. Kemal Alemdaroğlu karşıtlığı ile verdikleri savaşım, bazılarının emekliliklerini istemelerine, bazılarının da özel vakıf üniversitelerine transfer olmalarına kadar geniş bir cepheye yayılan bu "bilim adamları", Sayın Cumhurbaşkanı'nın teveccühünü kazanarak YÖK Genel Kurulu'na atanıratanmaz, ayrı bir hizip çatısı altında toplandılar. Kendilerini gizleme gereğini, Istanbul Üniversitesi rektörseçiminde bile duymadılar. Bu yüzden de geçen hafta cuma günü yapılan toplantıda, oylarının gizliliğini kendileri ihlal etmiş oldular. O arada mesela Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin YÖK Başkanlığı'na gönderdiği altı isim arasından, çok isabetli bir biçimde, bu üniversite öğretim üyelerinin belirlediği sıraya uyarak Prof. Engin Ataç'ın adını Çankaya'ya sunulacak yazının en başına yerleştirdiler. Ama sıra ülkenin en eski üniversitesine gelince, bu defa yeni bir teorinin doğruluğunu saptama çabasına düşmüş olmalılar ki "13" sayısının "7268"den büyük olduğunu ispat etmeye kalkıştılar. Hepsi de arkalarında gerçekten onurlu bir bilim geçmişi bırakmış bu öğretim üyelerini birleştiren bağ, Istanbul Üniversitesi'nin çatısı altında bulundukları sırada rektörleri ile kimi uygulamalarda görüş, hatta eylem ayrılığına düşmekti. O bağ, hasmınız ya da karşıt düşüncede olduğunuz kişi ile önünüze çıkan her imkânı kullanmakta birlikte hareket etmeniz için sizleri bağlayabilir. Ama öyle bir ittifakı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın anayasa uyarınca yapacağı bir işlevde, adeta bir tuzak gibi onun makamına sunma olayında da uygulamaya kalkışırsanız yanlışların en büyüğünü yapmış olursunuz. Kemal Alemdaroğlu karşıtlarının öncülük ettikleri ayan beyan ortada olan son YÖK kararının orasından burasından ortaya çıkan, işte öylesine bir tuzaktır. Sayın Cumhurbaşkanı, Anadolu Üniversitesi için eski ve değerli rektörün ilk sırada yer aldığı YÖK listesini muhtemelen aynen onaylayarak bu üniversitenin profesör, doçent ve yardımcı doçentlerinden oluşan Seçiciler Kurulu'nun istencesine de uymuş olacaktır. Yine Sayın Ahmet Necdet Sezer, bu kez ülkenin en eski, en köklü ve en büyük üniversitesinin rektörlüğü ile ilgili YÖK Genel Kurulu sunuşu önüne geldiği zaman, orada benzer Seçiciler Kurulu'ndan sadece 13 oy alabilmiş bir başka bilim adamının adı ile karşılaşacaktır. Sayın Prof. Dr. Dinçer Uçak, Kemal Alemdaroğlu ile karşıt cephedeki ilkesiz seçicilerin temsilcisi Sayın Mesut Parlak arasındaki çekişmeyi gören ve aradan bir türlü sıyrılmanın denemesini yapan kişi olarak Cumhurbaşkanı'nın önündeki listeye girebilmiştir. Üstelik, bunu Alemdaroğlu'na açık yüreklilikle itiraf etme dürüstlüğünü göstermiş ve çevresindekilere de eklemiştir: "2001 yılının mayıs ayında yaş nedeniyle zorunlu emekli olacağım. Rektörlüğüm, bana 2 yıllık bir hizmet süresi daha tanıyacaktır." Istanbul Üniversitesi gibi ülkenin en büyük bilim yuvasını bir tür emekli kahvesi peykesi gibi değerlendirilen rektörlük makamından yönetmeye talip olma cesaretini Sayın Uçak elbette taşıyabilir. Ama aynı sorumluluğu Sayın Cumhurbaşkanı'nın omuzlarına yüklemeye kalkışmak... Üstelik bu ağır yükü kendi hasetlerinin dürtüsü ile yapmak!.. Her biri, bilim yaşamlarında dürüst ve onurlu bir geçmiş bırakmış kimseler için kavşağın ucunda gerçekten büyük bir cesaretle kalkışılan bir eylem değil midir? Faks:0212677 07 62 obirgit(V/ ekolay.net GÖZLÜKLÜ SAMİ'NIN HARİKULÂDE KIVIRTMALARI ÎEKMILİ BİRDEN Insanlığa giden bir başan öyküsü DirYCU ASENA ır başaı ı öyküsü bu . (ienç bır insanın ebrıı sanatçılıgından neyzenliğe, elektronık mıizıkten, DJ'liğe, yani üretkenliğe, yaratıcılığa, özgürlüğe, insnnhğa giden yoldakı başan öyküsü.. () Mercan I)ededıye tanınıyor ama o sadece Arkın, pek çok farklılığı içinde barındıran Arkın. Bursa'da doğuyor, altı yasındayken ney ilgısinı çekıyor... Biıazeık büyüdüğünde bu ııcye sahip olmak istiyor, ama alacak parası yok... 0 da Pinıaş sıı borıısundaıı, örgü şişiyle delerck bır ney iiretiyor... Kubbe Altı Cemiyeti'nde neyzen ö m e r Erdoğdu'dan ders alıyor. Arkın orada ııtaııa sıkıla plastik ncyını çıkartıp çalıyoı ve ney için para biıiktirmeye basjıyor ve bir yıl boyunca kendine uygun bır ney arıyor. Neyzen Ömer bir gün ona bir ney armağan ediyor. nelte yazışmaya başlıyor. Şırket, Aıkın'abiı albüm yapmasını riııeriyor Arkın anlatıyor; "Puslıı Kı(alar Atlası diye bir kitap okuyorduııı, bir yan karakter vardı; alhiinıc isinı bulmuştum, adı I lavai Mercan Dede'ydi. Ben yaşjamrsanı böyle bir kişi olıınım dediııı, Merean IXde koyduk alhüıııiin adıııı. Bu koııtrast herkesin lıoşııııa ffti'u böyle katt\ım Arkın Montreal'deögıetımüyesı olııyoı, guzd sanatlaı bülünriindebaskı ıcsıındersleı i veıiyoı. K.011serlerı surüyor, 13 ayda °80 bın kı lometıeyolyapıyor. DJ'lıkyapıyor, konserler, seminerler veıiyor. Montreal Caz Festivali'nde 180 bın kişı dinliyor, Nelson Mandela liderliğinde DaiayLama'nınaçılışınıyaphakkındakaraı v«vİHİivorlar,İHieok kol iı. 1 as;ı\ \ ııfıın o/ü. a\ ınna\ a değil hirleştirıneve >()iK'likliı" I asa\ \ ıılla elektronık ınüzik nasıl biı aıada olabıliyor dıyonım: "Altı yaşında ııe>yen Nı\a/ı Sayı n' 111 ıu\ ini fark ettim. \ ıllar sonra onıınla (anifjtım.' Neden ney üfliiyoru/' divesorardı.35yaı}iııakadar bıınıı anlayanıadım" dıyor. "Vlaksal insanın kendiııi aıılaması, güzelleşlirnıesi, diimanın eıı iyi ııeyini çalsaıı i\ i bir iıısaıı <leğilscn ne önemi var. KiLstriinıaıı araç \v bunuıı lek haşma önemi yok. Araç yaptıgı işe j^oıv öııeııı kazaıur. Bana e\renstlbir dili yakalaıııak önemli tjeldi. Mevlana' Diine aıt şey dünde kftldı, bugiin yeni bir şeyler söy " • , , , •> Mercan Dede diye tanınıyor ama o sadece Arkın, pek çokfarklılığı içinde banndıran Arkın yadıııı alan Arkın Allen'ın, televizyona çıkjııadan önce, annesınin teİelon ederck, "Oglum saçlannı indir,küpeleriniçıkart" diye tembihledığı Arkın llıcalı'nın özel yaşama aıt görüşleri de var elbette... Oğlum küpenl çıkar* ii~f Ferkesin ana babasına çok M~l say^ıduymasuuistiyoruın. Ama herkes kendi hayaünı yaşıyor. Onlar kendi yaşayamadıklarını çocııklanna yasalmak Lstivorlar. Benseyaşlanıııca pişmaıı olmadıgım bir lıayal istiyonıın. Tiirkiye'dc konu komşu olayı \w. Komşulan yüzünden pek çok şeyden mahrum yaşıyorlar. Başkasının rüyasını yaşamaktansa kâbııs da olsa kendi riiyamı yaşamak isliyonını." Neyse ailesi artık "Küpe lakma" demeklen vazgeemiş, "Küçükküpetak" diyorlarmış... Arkın'uı aile kavraıiu ilgisıni çekmiyor; "Evliliğin getirdigi yiikümlülüğün, \m olan aşkı yok euneye varan bir sistem" olduğunu düşiinüyor. "O insanın benle olmak istemesinin tek sebehi sadece benle olmak olmalıdır" diyor. Tekeşlilik için ise şunları söyliiyor; "Herilişkidekiilk maddc dürüstlüktür. Bir kibritle pek çok ınum yakabilmek mıımla ilgiU değil, ateşîe ilgUi bir şeydir. Tekeşli olup olmamak bireysel bir karar, ama bunu kaı sısındakine söyleyebilmek ve sonııc ıına katlanmak önenılidir" dıyor. Bir sanıyede bir çocııgun öldiigü dünyada ise çocuk sahıbı olnıaya gerek duymuyor; "O çocuklar hepimizin olınalı" diyor. l'ara ise Arkın için pek önemiı değil "ka/aııdıkçamasraflann arüyor. Aslıııda kendinize ait zanıa111 satııı alabilecek kadar paranız olduğunda /eıı0ıısiııiz" diyor... Arkın böyle bir genç adanı ışte... lsimleri, görüııüşü, uğraşları, müziği bırbirınden farklı olsa da özii sözü bir insan 0. Arkın llıcalı yanı. Montreal'de mastır stanbııl'da basın yayın okuyor. / Lbrıı yapnıaya başlıyor. X7'dc t'otoğrat'sergısı için Kanada'yagidıyor Sergi bıtıp de dondüklen sonra Kanada'dan üniversitedeıı an yorlar, "Gelin misafiı öğrcncimiz olıırT diye. Üniversitede tercüman aratılığıvla cbrıı sanatı derslen verdiği ıçın Ingılizcebilmemcsınetoleraııs gösteııvorlar. () da zamanla dil de öğrenıp güzel sanatlar egıtınıını bıtinyor ve Montreal'de maslıra başlıyor. Bu arada para kazanmak ıçın barda çalışıyor ve oranın DJ'ının aletlerı ve plakları urasında kendı kendine notlaralıpçalışurak DJ'lıği öğreniyor. Bu arada ney ıle ılışkısi hıe bitmıyor, neyi iyi anlamak için Mesnevi'yi okumaya başlıyor. Mesnevi'deneyinöyküsüniın sembolik olaıak insanın hıkâyesı oldugıııuı anlıyoı. Ney artık onıın hayatının parçası Bu arada ABD'dekı birplak şırketı ıle ınter • Her şeyi dar kalıplar içinde, etiketler altında görmek iyi değil. Ayakkabı markana bakıp senin hakkında karar verebiliyorlar, bu çok kötii. Tasavvııfiın özii, ayırmaya değil birleştirmeye yöneliktir. (ı jv 1 Afrika'daki AIDS mücadelesı nedestek konserleri verıyor Insan haklaıı gı ııplarının yanında yer alıyor; "Insan hakları riışjnda olup aşktan sevgiden konıışıııaııın lıiç önemi yok" dıyor. "Tanıımor ııııtsıın" diye sordıığıımda utangaçça ıisuyor, " ranınıvorum ama kişi olarak tanınnıanıııı hiç önemi yok, bir siirii isiııı degişürivuruıiL Popiiler küllürde bir inıaj yaratıp sa(lyorsıııı, vveb siteınc 9000 kişi giııııesi öııemli. Öyle aşkşız, ho^öriisü/ bir dünvada yaşıyoruz ki insanlar aşka daiı saıııinıi bir şey gördüler mi ınııtlıı oluyoılaı" dıyor Beııım müzık tiiriim şııdııı demıyoı "Her şeyi dar kalıplar içinde, etikeller altında jjörmek iyi degil. Ayakkabı markana l)akıp senin lemek gerek' der" Arkın anlatıyor; "Batı birçiz0de düşiinür. Doğıılu dairede yaşar. Seınazeıı 0bi, bir ayağın merkezde, öteki a\ ağınla dünyayı dönüyorsıın. "Bir yeulc olan her yerdedır, her yerde olan hıçbır yerde' der Mevlana." Arkın kendını aşk dınıne yakın hııluyor; "Dinler iıısanbğın^elişimiııin ^erisiııde kaldı, or|>ani/e hiçbir diıı İMi^üııkii iıısaıılaı 111 ^i'ivksiniınini kai'jilayaınaA Mesela Kuzey Amerika'da \lesne\i çevirileri çok fa/la satftıyor. ( üııkü zamaıı. ınekâıı ve diıı sıııııı yıık. Deniş ve Sııfıler bu dünvada laıııı koıkıısunu l'aıırı aşkı\la degiştirmek için varlar." Lvlendıklen soııra kansının so ENTERNET / MEHMET SUCU Spam bildiğinizgibi isteniTicyen olektronik postalara verilen genel isim. Internet kullaıııcıları arasında en illet verici bela olarak adlandırılan spam mesajları internet üzerınde reklam yapanların sıkça başvurduğu ve hukukçuların da başa çıkama dığı bir bela. Ozellikle Yahoo, Hotmail gibi servıslerden alınan posta kutularını hedef olarak seçen reklam verenler, yasal sorumluluktan kurtulınak için bir kez kullanılıp daha sonra yüzüne bile bakmadıkları posta adresleri alıyorlar. Bu adresı kııllanarak binlerce on binlerce kişiye spam diye nitelenen reklam mesajlarını atıyoriar. Daha sonra ise bır başka adresten aynı işlemi tekrarlıyorlar. Sonuçta sizin posta kutunuz bir anda çöp diye niteleyeceğiniz mektupla doluyor. Hele intemeti düzenli kııllanmayan ara sıra elektronık postanıza bakan biri iseniz 10 15 gün içinde kullanım kapasitenizı bitirmiş olduğuııuzu görüyorsunuz. Avrupa Birliği üye ülkelerinin telekomünikasyon bakanları bu bela ile ilgili olarak geçen ay bir toplantı düzenledi. Bakanlar spam mesajlannın cezalandırılması kararı aldılar. Avrupa Birliği telekomünikasyon bakanları eposta ile reklam yapmak isteyen kuruluşlara; eposta gönderdikleri şahıslara daha önce satış yapmış olma ya da bu şahsın iznini almış olma zorunluluğunu getirdi. Henüz Avrupa Parlamentosu'nda görüşülüp yasalaşmamış olan bu kararın yasalaşrnasının aylar sürebileceği belırtıliyor. Ancak bu karar da spamın önünü alacağa benzemiyor. Bizim ülkemizde de yaşandığı gibi interneti belirli cografi sınırlarla belirleme tutkusu Avrupa Birliği'nin alacağı kararı yasa çıkmadan, hukuk terimiyle kadük bırakacaga benzıyor. Sonuçta kötü nıyetlı reklam vereı 1, AB sınıtları dışındaki bir ülkeden alacagı posta adresi ıle bu işlemi ıstedigı kadar yenıleyebile cek. AB bu ulke ile spam anlaşması yaptığı zaman başka bir ülke bulunacak. Bunun sonu yok. Hukukçular ve politikacılar (tabii ki hepsi değil) hemen her zaman olduğu gibi sorunun en gorünen kısmı ıle ilgılenıyorlar. Kaynagı ile ilgili olarak çalışma yapılmıyor. Yine geçen hafta bır televızyon programında, yakın bir zamanda cep telefonlaıımıza nasıl reklam verileceği tartışılıyordu. "Sizin" diyordu konuşmacı, "kışıselbilgilerinıze göre reklamlar gelecek telefonunuza. Eğer İI mehmetC"Cumhuriyet.com.tr Ve Şimdi Elektronık Reklamlar gı alanınız ayakkabı ise yolda yurürkeıı ve bu ayakkabı magazasının önünden yeçıyorsanız ve rnağaza sızın bılgılennıze sahıpse reklamını hemen telefontııuıztınekranındagorec.eksınız". Duşünebılıyor mıısunuz? Konu ıle ilgili bırkaç sayı verelım. Bir araştırmaya gore (ZD Nut), bugun interııette onlıne tıcaretı yapan sitelerin yuzde 93'ü, aşağıda görüldugu şekılde tüketicılerınden kışisel enformasyon topluyor. Tüketıcilerden kışisel enformasyon toplayan sitelerin oranlatı: yon: Yüzde 57 Her ikisi birden: Yüzde 56 Hiçbiri: Yüzde 7 Buna karşılık yüzde 57'si demografik enformasyon toplarken yüzde 56'sı her ikisini birden topladığını ifade ediyor. Enformasyon toplamadığını söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 7. Ancak sadece tüketıcilerin değil, büyük işletmelerin de gizlilıkleri tehdit altında. Nitekim ınternete bağlı buyuk ışletmelerin yüzde 70'i ciddi güvenlik problemi ile karşı karşıya kaldıklarını beyan ediyorlar. Kışisel enformasyon: Yüzde 93 Demografik enformas Oranlar inanılmaz değil mi? Şimdi sormak gerekli. Neden spam için çalışmalar yapan AB bakanları ve hukukçular, acaba çoklu mesaj yollayanları cezalandırmanın yanında, sizden bu bılgilerı alan kurumları da ceza konusu yapmıyor? Aslında sorunun yanıtı belki de kendı içinde gizli. Kimdır bu bilgileri alanlar, bir düşünün. Hangi internet tarayıcısını kullanıyorsunuz? Bilgisayarınızda hangi programlar yüklü? Posta kutunuza gelen spamların kaynağı kirnler? Posta kutunuza en çok hangi kurumlardan reklam geliyor? Türkiye ve edevlet uygulamaları edevlet uzun süredir internetçilerin gündemini meşgul ediyor. Veya ınternete bir görev vermek isteyenlerin gündemini meşgul ediyor. Türkiye yine edevlet olgusunu özelleştirmeye çalışıyor. Bir yandan edevlet diye dayatıyoruz diğer yandan altyapı hizmetlerini özelleştirmeye çalışıyoruz. edevlet olmanın gereklerine sadece yaklaşabılen Türkiye ile ABD arasında nasıl bir fark var acaba? Işte edevlet olabilmenın bırkaç krıteri: ABD'de intemetten pul satın alabiliyorsunu/,, bizde ise olası değil. ABD'de posta çeki ile ödeme yapabihyorsunuz, bizde olası değil. ABD'de devlet tahvıli Hazine bonosu satın alabiliyorsunuz. Bizde ise kamudan değil, aracı kurumlarla yapabıliyorsunuz. Yani edevletı daha doğnıadan bu konuda özelleştirmişiz. ABD'de trafik cezası ve sürücü lisans başvurularınızı yapabiliyorsunuz. Bizde ise trafik cezanızı ödeyemiyor, ama ceza puanınızı öğrenebilıyorsunuz. ABD'de kamu ıhalelerine katılabiliyorsunuz. Bizde ise sadece ihale bilgilerıne ulaşabilıyorsunuz. ABD'de kamu taşınmazlarını satın alabiliyorsunuz. Bizde ise yine sadece bilgilere ulaşabılıyorsuııuz. ABD'de devlet malzeme ofisinden ürün satın alabiliyorsunuz. Bizde de bu işlemi yapabiliyorsunuz. ABD'de vergi beyannamelerini doldurup ödemek mümkün. Bizde ise bu hizmetler kapsama alanı dışında. ABD'de sosyal güvenlik maaş ödemeleri için başvuru yapabiliyorsunuz. Bizde ise başvuru formlarını intemetten alıp basabiliyor sonra da SSK'ye gidip kuyruğa girebiliyorsunuz. ABD'de patent ve marka başvurusu yapabiliyorsunuz. Bizde ise yine başvuru formunu intemetten alıp kalemle doldurup sonra ilgili kururna gitmeniz gerekiyor. Niye enternet? Elektronik posta adresine gelen mektupların çoğunda köşenin adının niye enternet olduğu, internet olmadığı soruluyor. Eski okurlar MEHMET genellikle biliyor, SliL'll ancak yine de bu kadar elektronik mektuptan sonra köşenin adı üzerinde ufak bir açıklama yapmak gerekli oldu. Aslında köşenin adı bilgisayar klavyesinin üzerindeki enter tuşundan ve internet teriminin birleşmesinden oluşuyor. L enterl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear