15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARALIK 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNÜN ADAMI r!l * >. »1 •¥,<< TURHAN SELÇUK 3ÎZ Bt Li BİZ KEHPl EÜ M ÎZ LE, A i JF PAZAR ORPUN BURSALI KAFAM/Nİ 'YasaT m "DemokratK' nH? Tarıh 3 Eylül 2001. Istanbul Universıtesi Tıp Fakültesi'nde Dekanlık seçimlerı yapılıyor. Rektör Kemal Alemdaroğlu nun adayı Prof. Faruk Erzengin. Ikıncı bir aday: Prof. Feyza Erkan. Erzengin 251, Erkan 115 oy alıyor. Adaylığını koyan ve seçimlere katılan başka hiç kimse yok. Yasa gereğı adaylar YOK'e bıldırılecek ve atamayı YÖK yapacak. Feyza Hanım'ın özgeçmişi isteniyor, form doldurtuluyor. Ama adı Rektörlük tarafından YÖK'e gönderilmiyor! Olmaz olmaz demeyin. Bakın başka neler oluyor: Feyza Erkan'ın adı listeye konmuyor, ama dekanlık seçımlerine hiç adaylığını koymayan ve bırer oy bile almayan iki isim, Erzengin'in adıyla birlıkte YÖK'e bıldirılıyor: Prof. Ertan Onursal ve Prof. Deniz Sargın. Şımdi bu "demokratik" mi? Feyza Hanım "Atatürkdüşmanı", "şeriatçı" m\ydı? Ne ılgısı var... Tersıne, Atatürkçüdür, üstelik üniversitesinın gerçekten üniversite olabilmesi için düşunce sahibidir. Ama Rektör Bey, Erkan'ın seçilmesıne karşıdır. • •• Cumhurbaşkanı Sezer'e, seçimlerde en çok oyu alan adayların rektör olarak atanması için baskı var. Yoksa "demokratik davranmış olmaz" deniyor. Yasanın ozü ne? Yasa, dekanlık veya rektorluk seçiminin oyla belirlenmesini öngörmüyor; Cumhurbaşkanı'na istediğını rektör olarak atama yetkisi veriyor. Üniversıtede yapılan seçımler sadece bir aday belirlemesürecinin başlangıcı. Buna "birinci eleme" denebılır. YÖK, 6 aday arasında "ikinci eleme"yi yapıyor. Üç adayı Cumhurbaşkanı'na sunuyor. Ne üniversıtede seçimlerde, ne de YÖK'ün listesinde en çok oyu almanın yasal, hukuki anlamı, bir dayanağı yok. Cumhurbaşkanı da üçüncü elemeyi yapıyor ve bir ısmi rektör atıyor. Cumhurbaşkanı, daha önce de Dicle ve 19 Mayıs Üniversiteleri'nde, en çok oyu alanları rektör atamamıştı. Yasa böyleyken şimdi Cumhurbaşkanı'ndan "yasal değil", "demokratik" davranmasını istiyoruz. Fakat bir şeriatçı, ırkçı veya ayrılıkçı, bir üniversitede en çok oyu alsa, bu defa standartlarımız değişiyor ve Cumhurbaşkanı'ndan "demokratik" değil, "yasal" davranmasını istiyoruz. Şimdi gelelim şu "demokratiklik" meselesine. Universitede böyle demokrasi işlemez. Üniversitede siyasi partı seçimleri gibi rektör seçimleri yapılması yanlıştır. Bu yöntem, üniversıtede yapılan işin doğasına aykırıdır. Sandık, pandoranın kutusu gibidir, içınden ne çıkacağı belli olmaz. Gelişmiş ülke üniversitelerinde rektör, ortaya konan sandıkla seçılmez. Universitede liyakat sistemi geçerlidir. Yani en iyilerin hiyerarşisi egemen olmalıdır üniversiteye. Yaptıkları işin gereğidir bu. Sandıktan çıkan rektör ise tıpkı hükümet gibi davranmakta, derhal, gelecek seçimleri garanti altına alacak ayarlamalara girişmektedir. Istediklerine postlar dağıtmakta, beğenmediklerinı sürmekte, istediği kadroları istediği kimselere dağıtmaktadır. Bir bakıyorsunuz, en yeteneksiz, sahtekârın birine, örneğin siyasal ilişkılen veya yalaka olma özelliğinden dolayı bir post verilmiş. Böyle birinin ilk yaptığı ış, bölümündekı gerçek bilım ınsanlarını, yeteneklileri kaçırtmak olmaktadır. Hiç katkısı olmadığı halde bölumdeki arkadaşlarının yazdığı makalelere bile adını koydurmakta ve bilimsel yayın yapmış gibi görünmektedir. Çoğu unıversıtemız büyük bir yozlaşma içindedir. Huzurunun bozulmasını ıstemeyen, kurulan sistemden nemalanıp sesini çıkarmamayı yeğlemektedir. Seçım sandığı, sadece bu yozluğu katmerleştiriyor. Seçım sandığı, universitede her türlüyozluğa sadece çanak tutuyor. llkeleri yok ediyor, keyfiliği egemen kılıyor. • •• Peki ne yapılmalı? Keyfilık kaldırılmalı, ilkeler konmalı. Tabü ki bilimin ılkelerı. Yine eleme ile rektörün seçileceği yeni bir sistem kurulmalı. Rektörün görevi, üniversitesini bilim veöğrenim bakımından en tepeye çıkarmak olmalı. Sistem, bunu yapamayana da güle güle demeli. Üniversıtede liyakat egemen olmalı ve bütün yükseltmelerde işine, görevine en çok layık olmak kıstası konmalı. Rektör, bir yeteneksizı önemli bir göreve getirememeli, kendisinden yetkili bir heyete karşı sorumlu olmalı, bir oy kaygısı olmadan iyiyi ve doğruyu savunmalı, yanlışa boyun eğmemeli. Hay Allah, burasının Türkiye olduğunu unutup neler yazıyor ve ne düşler kuruyoruz! Pardon... KARAKTERÎ KARAKTERS1ZLİK OLAN RA HA1A MAtM(5, GÖZLÜKLÜ SAMİ'NÎN HARIKULÂDH KıVıRTMALARı KIS1M TEKMİLİ BİRDEN Doğanın müziğiyle yaşıyor Müzik insanın yaşamının içinde vardır. Doğanın kendi müziği var. Biz bu müziğin içine doğduk. Fark etmeseniz de yağmurda bir miizik var, rüzgâr estiği zaman, duyun duymayın toprağın beynimizle algıladığımız müziği var. însan elinde olan güçleri müzik de olmak üzere iyi için kullansa çok farklı bir dünyada yaşardık. HATİCE TUNCER Yağmurlu hava kadar hüzünlü ama uzlaşmasız. Ağıt da yakişır sesine, çiçeklerle bezeli Azen bir türkü de. Sesi kendisıne benzer. Hiç görmemiş olsak, yaJnızca şarkılannı dinlesek dc karşılaştığımızda a lşte Leman Sam" derdik belki de. Leman Sam, bir süreden beri genellikJe Dalyan'da olmayı tercih ediyor. "Kaçıyorum lstanbul'dan yani. Oğlumun ölümündcn itibaren" derken işaret ettiği yere bakıyoruz siyah beyaz bir kedi fotoğrafı asılı duvarda... "Dalyan'a kaçtım. Bıırası zor geldi arük. Bir ay önce annenıi kaybedince İstanbul'a döndüm. Dünya AIDS'liler günii için Cemal Reşit Rey'de konser verdinı. Kaldıın iştc, bir aya yaklaştT. jf'*wi',ijW4«R ı | i | . J 'Tesadüfen kalıcı oldum' diyen Leman Sam, en büyük hediye olarak nitelendirdiği müziğin, insanları insan olmaya, devrim yapmaya iten bir yönü olduğunu düşünüyor Leman Sam'dati: vermeden yaşamaya çalışıyorunı. Evlerimizc demirler koyuyoruz, arabalanmıza alarmlar koyuyoruz. Kimden korunuyoruz, hay vandan mı, insandan ıııı? Yaşadığınıız ekolojikortama zarar insan taranııdan vcriliyor. Ben gerçckten masumum, kimseye zarar vermiyorum. Bir çiçck bile kopartmamaya çalışıyorum." • *• Poflanın müzlfll Müzik, Leman Sam için her yerde: "Müzik insanın yaşamının içinde vardır. Belki ben müzik yapüğım için daha çok duyuluyor. Gidin şimdi herhangi bir mahalleye önıeğin Gültepe'ye, çalın kapılan. Yirmi evden beşinde hepimizi satın alacakyetenekte şarkıcılar vardır. Oıılar mutfakta öyle güzel şarkılar söylerler ki. İJstelik bunu paraya çevirnıedikleri için çok da duygulu söylerler. Doğanın kendi müziği var. Biz bu ınüziğuı içine doğduk. Fark etmeseniz de yağmurda bir mii/jk var, rüzgâr estiği zaman, duyun duymayın toprağuı beynimizle algıladığınuz müziği var. Biz insanlar da müziği geliştirmişİA, söylemek istediğimiz sözleri katnuşız. Müzik muhteşem bir iletişim vasıtası ashnda. Çok iyileştirici bir yanı olduğunu düşünüyorum. İnsanlan devrinıe iten, insan olmaya iten bir yönü olduğunu düşünüyorum. İnsan elinde olan güçleri müzik dc olmak ii/erc iyi için kullansa çok farklı bir dünyada yaşardık. Müziğin insanlığa hediye edilmiş en öncmli şey olduğunu düşünüyorum. Ben ne kadar şanslıyım, ne kadar ay rıcalıklıyuıı diyc düşünüyorum. Müzik beni çok eğitti gerçekten." Müzlflln kalltesl Leman Sam sormadan müzikle uğraşanların sıkıntılanndan söze başlıyor: "Birinci sıkıntı prodüksiyon firmalanndaki insanların geneline yakın çoğunun müzikten anlamamalan, müziği sadccc bir ticari araç olarak görmeleri ve bu yüzdcn de müziğin kalitesinin giderek düşmesi. Müziğin kalitesininin giderek düşmesinden kaynaklanan halka dayaülan nc idüğü belirsiz bir müzik var. Adını da koyamıyorum. tnsanlar arük kolay, sıkınnJannı attıncı müzik istiyorlar. Müzik bu değildir. Eğlence müziği vardır, reddermiyorunı. Ama müzik o değildir. Müziğe gereken önem verDmediği zaman halka sürekli aynı şeyler dinletildiği zaman giderek de kötüleşiyor. Düzgüne yakın, eli yiizü düzgün bir şarkı yapüğım zaman da 'Ayy biraz olsun biraz hareketli bir şeyler yok mu, biraz eğlendirici niye hep böyle hüzünlüsün' gibilerden eleştiriler alıyorum. Tabü ki böyle olmayan insanlar da var. Belki hayat şartlanndan da kaynaklanan sıkıntılardan dolayı müzikle eğlenmek, göbek atmak istiyoriar. Hal böyle 'Aşk da yaşar müzik de' Leman Sam, müziğin aşk gibiyaşadığını söylüyor ve ekliyor: " Yaşayan bir şeye kötü davranmak bizeyakışmaz." Artık araya giremiyonız, Sam müolunca ben yapabileceğim bir şey olmadığına inandım." larken daha da tıtızleniyor Leman Sam: "Çok umutsuzdıım, hâlâ da urniil.suzum. Albümümü görmedikçe eliıne almadıkça daha henüz inanamıyorum. Haroâlem bir şey yapmak istemiyorum. 'Leman Sam konsepti vardır. Zaten kendisi de fazla değışmez, müziğini severiz. Yeni birtakım şeyler yapmış, bestofyapmışaldınmı..' Böyle bir konuşma geçsin istemiyorum. Son albümüm de olsa, sondan üç cvvcl de olsa arük ne kadar ohır bilenıiyoruın. Veya hiç yapmayacak bik olsaııı, projemi yapıyormuş gibi insanlara saygıyla hazırlamak istiyorum." tesadüfen. Benim kalıcı olmam lamamen halkın karar verdiği bir şey. Beni 21 yıl önce nasü gördüyseniz, hâlâ da öyleyim. Maalesef büyiimedinı o günden bu yana yaşlanmam dışında. O çocuksu yanım hep kakh. Her gördüğüm kişiden bir şey almaya çalıştıııı. Sadeligi, ınasumiyctimi ve doğayla uyumlu bir şekilde yaşamayı hayvan gibi yaşamaya borçluyum" ziği anlatıyor: "Müzik organik bir şey, aşk gibL Aşk da yaşar, müzik de yaşar. Yaşayan bir şeye kötü davranmak insana yakışmaz. Aşkı ve müziği, sanatı diycyim, ayırmak haksızuk gibi geliyor. Aşka ve sanata hoyrat davranmak insana yalaşnuyor. Aşka ve sanata hoyrat davranmayan insan belki birbirine de hoyrat davranmaz. Doğaya hoyrat davranmayan insan savaş da çıkarmaz. Yaşamın çok kısa, bir kelebek ömrü kadar olduğunu anlayan ve yaşam içerisinde düzgün bir şeyler yapmak, doğru bir insan olmak gerektiğini anlayan insanlar para için adanı da öldürmez. Bana böyle bir ayncauk verildiyse bunlann farkında olmayanlan fark cttirebilirseııı, bu dünyada şarkı söylemekten de üte yapabilecegim en öncmü şeyin bu olduğunu düşünüyorum." Leman Sam'ın evinden çıkarken yağmurdan eşiğe sığınmış bir kedicikle karşılaşıyoruz. Sesi kadar, düşüncelerınin ve yaşam tarzının da kendisıne benzediğini düşünüyoruz. Böyle uzayıp giden düşüncelerle son bir yılda albiim yapıp yapmama konusunda kararsızlıkla geçmiş. Bugünlerde bir projesi var ve hayata geçirmeye çahşıyor. Henüz hiçbir şey nct olmadığı için şimdiden duyurmak istemiyor. Ama bilinmesini istediği şey şu: "Benim henüz müziği bırakmadığımı, henüz kopmadığımı bibnelerini istiyorum. Çünkü arük yollarda çevirmeye haşladılar beni. Televizyona çıkmayan. hasında çok sık görünmeyen bir insanın unutulmaması çelişkili gibL Beni yeni bir çauşma yapmaya iten bu. 1213 yaşında bir çocuk 'Leman Abla yeni albiim ne zaman' dcdiğinde şaşırdım. 4 yılclır neredeyse albüm yapmadım. Beni dinleyen insanlar arasında demek ki böyle bir kuşaktan kuşağageçişoluyor." Böyle bekleyen dinleyici olunca çalışmaya baş obursali(« cumhuriyet.com.tr. Cüneydoğu Avrupanın sorunları Hayvan glbl' "1 layvan gibi yaşamak bir hakaret olarak" algılandığı için "Budane demek şimdi'1 dıye sormadan geçemıyoruz. Yanıtı, sokakta bulup beslediği evdekı 5 kedi dışında sokak kedilerine bakmasını açıklıyor: "Hayvanlar, çok masum ve hiçbir şeyin dengesini bozmadan yaşayan yaraoklar. Ben de bir hayvan gibi olmayı kendime övünmek için bir vesile olarak sö> lüyoruıiL Hayvan gibi yaşamak gerçekteıı masumiyetj gerektirir. Ben hiçbir insana ve diğer canklara zarar •Tesadüfen kalıcı oldum' Leman Sam, şarkı söylediği 21 yıhn ılk 34 yılı "şöhret" degildi, kaçıyordu. Livaneh şarkılanyla tanındı, ardından Eskı İotoğraflar, Ayak Sesleri, Çağrı ve İlla albiimleri geldi: "Elimdeolmayanbirşekildebaşladı bu. Baştan programlannuş. bir çıkış degildi zaten. Ama kalıcı oldum Gençler banş için buluştu tstanbul Habcr Servisi tstanbul Avrupa Gençlik Forumu Derneği'nce düzenlenen "Güneydoğu Avrupa'da Banş ve Istikrara Yönclikİşbiriiği^konuluuluslararası seminer, dün Hılton ParkSA Otel'de başladı. Seminer Koordınatörii Oktay Durukan, açılışta yaptığı konuşmada, 8 gün sürecek toplantıları, AB, Avrupa Konseyı, Heınrich Böll Vakfı ile Istanbul Bilgi Oniversitesi'nin desteklediğini söyledi. [)urukan, seminere aralannda Türkiye, Yunanıstan, Almanya, Yugoslavya ve Romanya'nındabulunduğu 18 ülkeden 60 gencin katıldığını belırterek şöyle konuştu: "Genç arkadaşlar, etnik çabşmalardan insan haklanna, vize politikalarından terorizmc kadar birçok konuyu masaya yanracak. Balkan ülkeleri arasındaki düşmanlığuı yerini işbirliğinin alabilmesi, aııcak gençlerin fikir üretmesiylc mümkün olacak." Seminerde daha sonra "Medya ve Kaos", "Etnik Milliyetçilik ve Dluslararası Küllür", "Serbest Dolaşım ve GüvenUk Sorunlan", "Güneydoğu veJBan Avrupa Ülkelcri'ninBirbirlerinden Bcklentileri" gibi çalışma gruplan oluşturuldu. Toplantılarda bclirlenecek düşünceler rapor halinde "Avrupa Öğrencileri Genel Korumu"na sunulacak. Türkiye fotoğrafi Hoşnutsuzlukları da çok, tııtkuları da çok Leman Sam'ın: "Türkiye fotoğrafından hoşnut degiliın. Fakat anlatamayacağım kadar toprak bağunlılığım olduğu için hiçbir zaman kaçmayı, gitmeyi düşünmedim. Burası herkesin toprağı, ama benim de toprağun. Bu fotoğrafta yer almaktan hoşlanmıyorum, ama bu toprakta yer almaktan çok hoşlanıyorum. Bu fotoğrafı yaratan insanlar ve bu poz hiç hoşuma gitmiyor. Zaman zaman sosyal hayatın dışına çekiyorum kendimi. Ama elimden geldiğince bir birey olarak düzgün yaşamaya, borçlanmı ödemeye çalışıyorum dünyaya ve bu topraklara." ı > J • ' ' Dünyaya olan borç 1999 yılında çıkardığı "tlla"dan sonra yeni bir albiim çalışması yapmayan Leman Sam, dörtbeş çcşil ottan özenle çayını hazırlarken sohbet siirüyor. Radikal kararlar alabilecek kadar yürekli olmaktan, silahsız bir dünyaya, yaşamın her alanındaki devrime geliyoruz: "Bir muslıık tamircisi de kendi çevresinde devrim yaratabilir. Ama insanlar dünyayı kendi ömürleriyle sınırlı 1 zannediyorlar. Öncelikle ben diyorlar, ben güzel olayım, ben başanlı olayım'. Su, güneş, hava, toprak herbirimizin bunlara karşı bir borcumuz olduğunu düşünüyorum." ı ; Kızıl saçlann sırrı s 1 i ; | j Sözü, üzerinde kimlik gibi duran kızıl saçlanna getirmeden sohbeti bitirmemcye kararlıyız: "30 yıla yaklaşü neredeyse saçıma kına sürüyonım. Yı Idınm Mayruk'la birbirinüzi severiz, bir kostüm diktirmek kısmet olmadı gerçL Bir gün bana 'hoşsun, kadınsın, tipin iyi ama bu ne biçim bir renk' denıişti. Sonra moda oldu bu renk. Saçım sahnede de işime yarıyor. Kuafbrlere baglı olmuyorum. Sahnede durmuyorum, o yiizden dar bir giysi gjyemem. Kcndim tasarhyomm kostumlerimi. Bol olmalı yere yatabflmeli, kolumu açabUmeuyim. Özgürlük duygum yaşanunun her alanında önemli özgürlükten ve sadelikten vazgeçemeııı." ]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear