23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2001 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Eğitimde Kültür ve Sanat Atılımı... Pröf. Olcay KIRIŞOGLUMtf fa/a Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı "A must or a-muse"; 26-29 Eylültarihle- ri arasında Rotter- . dam'da gerçekleş- tirilen Eğitimde Kültür ve Sanat ko- nulu toplantının başlığı buydu. "Zo- runlulukya da yaşam boyu kültür ve saaat" anîamına gelen bu tanım, ge- leceğin AMTipasında bireysel, top- lumsal ve toplumlararası gelişmede kültür ve sanat eğitiminin öneminı belirtiyordu. 200Î yılında UNESCOtarafından Avrupa Kültür Kenti ılan edılen Rot- terdain bu nedenle kültür ve sanat eği- tımi konferansına evsahipliği yaptı. Tartışılan konular, üç ana başhk al- tında toplanmıştı: Kültür Politika- lan, Kültür Eğitimi, Kültür Araştır- maları. Ana oturumlara Hollanda'nın es- ki Kültür Bakanı Bayan Hedy d'An- cona başkanlık etti. Her ana başlık altında, değişik Av- rupa ülkelerinde, kühürel etkinlik- ler ve bunlann kültür politikalanna etkisi. çok kültüriülük, beşikten me- zara kültürve sanat eğitimi, sanat öğ- retmeni yetiştirme, kültür kurum ve kuruhışİannın kültür ve sanat efiri- mine katkılan, kültür ve sanat eğiti- mi araşürmalan, okuflarda kültür ve sanat eğitimi uygulamalan, seçkin konuşmacıların sunumlan ile birlik- te tartışıldı. Oturum başkanlan soru sormak yarunda, izleyenlerin tarhşmaya ken- di görüşlerini ortaya koyarak katıl- malannın sağlanması yönünde uya- nldılar. Böylece seminerlerde deği- şik göriişlerin tartışılmasına olanak tanındı. Sonuç bildirgesinde ise: - Avnıpa'nın gelecekteki eğitim po- ütikasında kültür eğitimi kavTammm beiüieyici rolü vurgulandı. - Bu eğitimin, gençlerin kişisel ge- Bşimkriıü,yaraücdığını, kültürel ka- nta (mirasa) karşı duyarhhğuıı yön- lendirmede etkinliği üzerinde durul- du. - Kültür eğitiminin kültürel ayn- hklara saygı ile biriikte Avrupa'ıun tophımsal bütünlüğüne katkısı önem- lebenrtiML - Kültür ve eğitim üzerine ortak araştırma yapmak, kültür eğitimJe- rinin önemli konulannda özelUkle kültür politikalannı belirieyici kişi ya da kurumlarla görüş alışverişin- de bulunmak üzere iletişim ağı ku- rulması için ülkelere çağn yapıkh. - Bu işbirliğinin pek çok amaca ya- nıt vereceği, ancaken önemMnin et- kin ve karşılaşürmab araşürmala- nn yapılmasmı sağlayaeağı vurgu- landı. - Yine bu işbirüğinin yanız bugün- kü A\Tupa Birliği üyeleri ile suurh o\- madığı da aynca btlirtildL Konferans başlığının da içerdiği an- lam doğrultusunda saptanan en önemli ileti (mesaj) kültür ve sanat eğitiminin okul duvarlannı aşarak gençlerde bir yaşam biçimine dönüş- mesiydi. Okullarda sanat derslerinin, yalnız görsel sanatlarla suurlı kalmaması, bütün sanat kollannı kapsayan ve öteki derslerle ilintılı bütüncül ve zorunlu bir kültürve sanateğitimi ola- rak izlencelerde (programlarda) yer alması önemle vurgulandı. Ancak, böyle bir eğitimle okul sonrası gençlerin gerek izleyici ge- rek uygulayıcı olarak kültür ve sa- nat etkiniklerinde yer alması sağla- nabilirdi. Hollanda'da 1994'ten beri kültür ve eğitim işlen tek bakanhkta top- lanmıştı. Adı Eğitim Kültür ve Bi- fim Bakanbğı ıdı. Bu düzenleme, daha uyumlu ve etkin hizmet sağlanacağı düşünüle- rek yapılmıştı. 1862"de Hollandalı devlet adamı Thorbecke'insöylediği; "Hükümet- ler, sanatin ve biümin uzmanı değil- dir", sözü, o günden bu güne her aşamada kültür politikalannı belir- leyen temel ilke olmuştu. Sanat \e bilimin. hükümetlerin en ufak kanş- ması ve yönlendirmesi olmadan özerk olarak gelişmesinden yanay- dılar. Bütün bunlan izlerken geçmişte kültür ve sanat eğitimi alanında ne önemli atılımlar gerçekleştirdiğimi- zi ve 1950'lerden sonra yine kültür, eğitim ve sanat adına neleri yitire- rek bugüne ulaştığımızı düşündüm. Değerli eğitimcimiz H. AH Yücel, lldnci Milli Eğitim Şûrası'nı kültür eğitimine ayırmıştı (1940). Tartışma konulan üç ana başlık altında top- lanmıştı: Ahlak, Dil, Tarih. O Şû- ra'da eğitim ve kültürün oluşturaca- ğı yeni insandan söz ediliyordu. Değerli düşün adamı, eğitimci H. Âli Yücel. açış söylevinde: "doğnı- hık, çahşkanhk, görev bflinci, her tür- lü sonımluluk, nefse güven, nefse egemen ofana,incdik, temiziik, beden sağhğı''nı temel erdemler olarak ile- ri sürerek Şûra'ya kaülanlan önce ah- lakı usa vurmaya, temel erdemler üstünde düşünmeye çağırıyordu. "Iş'in bir ahlak unsuru olduğunu, kurnazm zeki olnıadığmu gerçek ze- kânın hileye tenezzül etmeyecek bir güç olduğunu, ruhta iyiliğin enayilik ohnadığun" vurguluyordu. "Nerede bilim varsa orada mutla- ka bilimin dili de vardır. Dilsiz bilim olmaz" diyordu. En önemlisi, kültür değerlerimizin bilincine özgür düşün- ce ile ulaşılacağı belirtiliyordu (*). Avrupa'nın bugün yapmak iste- diği "gençüği kültür ve sanat etkin- nklerine katma" çahşmalan bizde 40"lı yıllarda gerçekleşmişti. Türki- ye'de kitlelerin kültürel yaşam nite- liğini (kalitesini) yükseltmeye yö- nelik kurumlar birbiri ardına açıl- mıştı. 1949'da sayılan 468'e çıkan halkevleri ve yine o yıllarda 4 bin 780 halkodası kurulmuştu. O kurumlar, kimilerince güdümlü kültür politika- sı olarak eleştirilse de Cumhuriye- tin ilk yıllarında kültür ve sanatin devletçe desteklenmesi elbette bir zorunluluktu. Demokrasınin yerleşmesinde ve işlemesınde kültür ve sanat eğitimi- nin önemi tartışılmaz. Politikalan- mızı bu yönde oluştururken Kültür ve Eğitim bakanhkarmın. sivil ku- rum ve kuruluşlann, vakıflann, der- neklerin ve üniversitelerin bu poli- tikalan gençliğe yönelik uygularnak- ta görev almalan gerekmektedir. Ye- ni bir kültür seferberliğine her zaman- kinden daha çok gereksinimimiz var. (*) Canan Yücel Eronat, 1997. Hasan Âli Yücel 'e Armağan, Yay. Haz. Coşturoğlu M., Emiralioğlu M., Birleşmiş Milletler Türk Der. Yılhğı: 22 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Berin Hanım Artık Yok mu? Halkla Yüz Yüze Gelmek İstemeyen Milletvekilleri... Her şeyi "Cumhuriyet" idL.HemAtatürk Cumhu- riyeti, hem de onun başlıca temsilcisi "Cumhuriyet" ga- zetesi... Bütün bir yaşam vermişti. Nadir Nadi ile yal- nız eş değildi, bir ömür bo- yu yan yana uğraş verdik- leri bir "Cumhuriyef'in sa- vunuculan idiler. Gazetemizde yapılan her törende, her anma günün- de çıkardı kürsüye. Cum- huriyet'in, Atatürk devrimi- nin vazgeçilmez degerini, öneminı anlatırdı. Herkes yaşlanır! Bir gün herkes ölür! önemli olan, yaşadığı yıllara bir anlam kazandırmaktır. Bir bakıma ölümsüzleşmek... Adıyla. yapıtıyla, dostluğu ile... Berin Nadi artık yok mu? Kendisı yok, bir daha ga- zetemizın yıldönümlerinde, törenlerinde. yaşlı ama genç, inançlı sesıni; bizlere, genç kuşaklara görevimizi anla- tışını duyamayacağız... Ata- türk devriminin, bu ulusun, bu ulkenin en büyük gücü- nü oluşturduğunu, kısa, öz- lü bir etkiyle duyurmasını... Benim özel yaşantımda kırk yılın anılan capcanlı... Güzel günlerımızde de, za- man zaman en sıkıntılı an- lanmızda da cisa hep aynı çizgide, aynı guzellikte... Ye- niköy'dekı balkonda, Tak- sım'deki evde, Nadir Bey'in son yıllannda çıktığımız unu- tulmaz yolculuklarda yaşa- nan beraberlikler... Nadir Bey'in ölümünden sonra, tek dayanağımız ga- zetemizın bunca engel önünde yaşamını sürdur- mesinde en etkın görev ona düşmüştü. Yunus Nadi'nin, Nadir Nadi'nin yaşam boyu sürdürdükleri Atatürk Cum- huriyeti'ni yeni kuşaklara sevdirme, tanıtma, benim- setme görevi artık onundu. Yaşlılık günlerinde bu göre- vi Cumhuriyet aydını yürek- liliği. ınancıyla yerine getir- di. Son günlere kadar... O artık "Cumhuriyet"imi- zin ölmezlen arasında... He- le biz nerdeyse yanm yüz- yıl yakınında bulunanlar için... Atatürk devrımcısi şa- ir Celal Sahir'in kızı, Nadir Nadi'nin sevgılı eşiydi. "Cumhuriyet "imızın ablası, anası, koruyucusu, savu- nucusu... "Cumhuriyet" gazetesı- nın yeni kuşakların elinde her gün biraz daha büyüye- rek, etkinliğini sürdürerek yaşaması için elinden ge- leni yaptı. Huzur içinde ara- mızdan ayrıldı. Anılarımızdahep yaşayacak. B Doç. Dr. Tonguç GORKER irkaç yıl öncesinden bu yana mil- letvekillerinin özlük hakları ko- nusunda Cumhuriyet okurunu ay- dınlatma çabası gösteriyorum. Demokrasinin uygulandığı hiçbirülkede. as- gari ücretin 8 katından fazla milletvekili aylığı bulunmadığını, bizde ise millerveki- li aylığının. asgari ücretin 22 katı olduğu- nu belirtiyor, firsat buldukça araya sıkıştı- nlıp arttınlan milletvekili ödeneklerine ka- muoyu tepkisi umut ediyorum. Dokunulmaz- lık uygulamasının da hiçbir demokratık ül- kede benzerinin bulunmadığını, Meclis'te- ki konuşmalann dışında diğer vatandaşlar- dan bir ayncalıklannın bulunmaması gerek- tiğini savunuyorum. Bu >illar içinde okuyucudanveya sivil top- lum örgütlerinden bir katkı veya destek gö- remedim. Milletvekillerinin bu konudaki \'urdumduymazlığı ise tarafıma yönelen tehdit dolu birkaç telefonun dışında devam etti. Ne var ki son anayasa değişiklikleri içi- ne sıkıştınlan yeni milletvekili ödenekleri maddesi, kamuoyunda ve medyada patla- maya benzer tepkiler doğurdu. Konu Cum- hurbaşkanı'nın halkoylaması karanndan sonra daha da güncelleşti. Bu durumda mil- lenekillerimizin artık bir "affedersiniz" de- melennin kaçınılmaz olduğunu düşündüm ama çok geçmeden yanıldığımı anladım. Bü- yük bir pişkinlikle kendilenru sa\-unmaya başladılar. Yanlışı düzeltmeye değil, avan- tayı korumaya çalıştılar. Ilk tepkiyi adını anımsayamadığım bir (sozde fakir fukara partisi) Saadet millet- \ekilinden TV'de izledim. Yalnız telefon harcamasının 1.900.000.000 TL olduğunu söylüyordu. Bir sonraki seçimi güvenceye almak için seçmenlerin özel işlerini izleme amacıyla harcadığı parayı bizlere ödetmek istiyordu. Daha sonra basından bazı görüşleri şaş- kınlıkla izledim. MHP'li tsmaü Köse, "ln- san gibi mi yaşayacağc. aç susuz mu geze- ceğiz, vatandaş beorleyecek" diyordu. Ay- da 3.200.000.000 TL ile aç susuz yaşıyor- sa, ayda 700.000.000 lıra alan profesorün, ayda 450 milyon lira alan uzman tabibin, he- le hele ayda 140 milyon lira alan asgari üc- retlinin nasıl yaşadığıru hiç düşünmüyordu. AN.AP'lı Bülent Akarcahyenı zam madde- sinin küçük yanlış olduğunu, halkoylama- sı karannm ise büyük yanlış olduğunu sa- \iınuyordu. Kendi aylığının asgari ücretin 30 katına çıkması yanlış değildi de Cum- hurbaşkanı'nın bunu kabul etmemesi yan- lışh. DSP'li YektaAçıksöz,bu yazarlann kim olduklannı bildiğini, kendi mali durumla- nnı açıklamalan gerektiğini belirtiyordu. Benim kim olduğumu bildiğıne göre, açık- lanamayacak hiçbir ekonomik sırnmın ol- madığını da biliyor olmalıydı. MHP'li Na- mıkDurhan,kullandığı telefonun, içtiği ça- yuı, yediği yemeğin parasını cebinden öde- diğinden yakınıyordu. Herhalde bizlerin yemek, çay ve telefon harcamalanmızı giz- h kayTiaklarkarşılıyordu. MHP'li AhmetÇa- kar, millerv ekıllennin 4 milyar aylık alma- sına itiraz ederek haksızhk yapanlardan he- sap soracaklannı söylüyordu. Hep beraber bizden hesap sormalannı bekliyoruz. ANAP'ın uzatmah başkanı Mesut Yılmaz ise Cumhurbaşkanf nın sıyası amaçla kar- şı çıktığını, halkla Meclis'ı karşı karşıya getirerek sivil siyaseti sona erdirmeye ça- lıştığını beyan ediyordu. Demek halk sivil siyaseti istemiyordu. Aynca bu sıvil siya- set deyiminin artık halkı bıktırdığının da far- kında değildi. Birkaç satırla sayın milletvekilerimize bazı gerçekleri yeniden anımsatmak isti- mm-1 J A /A"Pazarlama reklam ve medya dunyasının çalısanları ıçın hazırladığımız meslekı eğıtım programma ılgınç konular ve konuşmacılarla yine okulda devam edıyoruz \P\f\ ile Okulda üır Gun adını verdıcjımiz bu proaramda kontenjammız sınırlı olduğundan basvurularınızı oncelık sırasına oöre kabul edeceğız. Yapacaâınız tek şey aşaâtdakı numaralardan bir aunluk unıversıte Kaydınızı yaptırarak derse yetışmek IAA ile Okulda Bir C'ün I 1 11 Kasım 2001 Cumartesi 9:00-10:00 Kay,t l.Ders 10:00- 11:15 ft\arka Yara+mak ve Yaşatmak" Ahmet~Duru\/ E-vyap ZDers 11M5- 13:00 "23/r "Pazarlama Klasicji: Konumlandırma" Pro-f. Dr. Selime Sezgin I IT.Ü Işlefme Fakültesi 3. Ders 1H;.00- 15:15 AAüşterı llişkileri Yöne+imi" Ali Saydam I Hersay Stratejik İletişim Uanışmanlıcjı H.Vers 15M5- 11:00 Yaratıcı f^Kedya Uygulamalan" Neslihan Olcay / Universal tAcCar\r\ Bcsv/.rt,:' IAA Turkıye 3olumu Sekreterlığı Te CIIH25 37 SS Faks 0 Zil 315 37 91 •aaturkeychapvsuperorlınecorr 11 Kasım 2001 Cumartesi ITU Vabancı Vıller Yuksek Okulu - fAaçka (Cskı P\açka ^\aden Fakültesı) 3u ılan Cumhuriyet Oazetest nın katkılarıyla sızlere utaştırılmıştır yorum: Sayın millet\ekili beyefendi ve hanıme- fendiler! Milletvekilliği bir meslek değil, ge- çici bir temsil görevidir. Ve yüz yüze gel- mek istemediğiniz halkın size verdiği bu gö- rev. karşılığı para ile ölçülemeyecek bir onurdur. Bu nedenle milletvekili olmaonu- ru verilmiş kişinin aylık almaması gerekir. Meclis Genel Kurulu, partı grubu, komis- yonlar vb. toplantılara katüdıklan zaman, harcadıklan saat için hakkı huzur, kendile- rine merkez dışı görev verildiği zaman da yolluk almahdırlar. Milletvekillerinin ille de geçimleri için bir başka uğraşa yönelmele- ri istenmiyorsa, o zaman bir başka iş yap- malan yasaklanmak koşulu ile aylık alabi- lirler. Ancak bu aylığın, bulunduklan ülke ortamında akla uygun bir tavanı olması ge- rekir. Bu tavan, dığer demokratik ülkeler- de olduğu gıbi. asgan ücretin net ödenenmik- tannın 8-10 katını geçmemelidir. Milletvekilleri, ilişkileri ve davramşlan ile ülkelernin örnek insanlan olmahdıriarve bu örnek insanlar zaten yasal açıdan suç işle- mezler, bu nedenle yargı önünde dokunul- mazlıklannın bulunması gereksizdir. Çete kurmak, dolandıncılık yapmak, rüşvet al- mak, yetkisini kötüye kullanmak, cinayet iş- lemek veya bunlan yapanlarla işbirh'ğine gir- mek, bir milletv ekiline yakışmayacağı gi- bi, bunlan yapanlara karşı önlem alınma- sını sağlamakla v'ükümlüdür. Bunlan yapan bir millerv ekilinın suçu saptandığı takdir- de, milletvekilliği düşmeli ve en lasa zaman- da yargılanmalıdır. Şımdi kısaca uygulanmasını özlemle bek- lediğiniz anayasa değışikliği maddesine ge- lelim. Maddeye göre milletvekilinin en dü- şük aylığı. Genelkurmay Başkanı'nın aylı- ğının yüzde 50 fazlası olacaknr. Kafanız ta- zarsa bunu da bir kanunla çoğaltabilecek- siniz. Örneğın ille de ABD milletvekilleri ile aynı maaşı alacağız deyip ayda 12 mil- yar lira da alabileceksiniz. Beyefendiler, hanıme- fendiler, Genelkurmay Başkanı'nın hangi aşama- lardan geçerek bu göreve geldiğini hiç düşündünüz mü? Beğenmediğiniz bir müsteşar. bir genel müdür, bir profesör hangi çetin engelleri aşarak, hangi yo- ğun çalışmalan yükleneiek bu unvanlan hak eder, hiç merak ettiniz mi? Insanın yaşam ile ölüm arasında bocaladığı e\Telerde son umudu olan hekimin veya hâkımin, ne gibi bir stres altında yaşamını sürdür- düğünü biliyor musunuz? Sizler kim olduğunuzu sa- nıyorsunuz? Hele hele MilletMecli- si'nin içinde bile olmayan siyasal partilerimizden hangi nedenle hiç ses çık- mıyor0 Neredesiniz aslan sosyal demokrat CHP'h- ler? Başkanımzın yanm ağızla halkoylaması hak- kmda fıkir beyanından baş- ka bu konuda hanginizden bir ses çıktı? Yoksa içiniz- deki eski milleUekilerinin kıyak emekliliklerini mi korumaya çalışıyorsunuz? Bu mületin, millerveki- li özlük haklan konusun- da ne düşündüğünü, ne yapacağını açık seçik prog- ramında belirlemeyen bir siyasal partiye bundan böyle oy vermeye devam edeceğını mı zannediyor- sunuz? PENCERE Görevini Yaptı ve Gltti... Berin Nadi'yi son görüşüm hastanede yoğun bakım bölümünde oldu. Şükran Soner'le gitmiştik. Her zaman bakımlı kadınyinecinfikirdi, gerçi son günlerde zekâsı bir parlayıp bir sönüyordu ama, benliğine sinmiş mizah şimşeği yine çaktı: Şükran'a takıldı: "- Dikkat et şişmanlıyorsun!.." Sonra bana bakarak sordu: "- Bu neden hüzünlü?.." Yoğun bakımda sanki aygıtsal bir canavarın pençesine düşmüştü Berin Hanım... 'Son' yaklaşıyordu. Babası Celal Sahir Erozan, Atatürk ün yakınıydı, şairdi, fikir adamıydı, Türk Dil Kurumu'nun kuruculanndandı ve Genel Sekreteri'ydi. Berin Nadi'nin babaannesi de şairdi; sık sık yinelediği iki dizesi bellegimde kaldı: "Alınm elime bir deste karanfil, Âlemin gülistanı umrumda değil..." • Berin Nadi 1923 Devrimi'ne gönülden aşılanmış bir Osmanlı kadınıydı. Küçük yaştan beri şairlerın, yazarların, müzisyenlerin, ressamlann yarattığı gizemli bir ortamda yaşamıştı... Romarrtizmle yatıp mizahla kalkanlann hayatında gözyaşıyla kahkaha birleşir; bir gülüp bir ağlayanlann hayatı renklenir... Nadir Nadi'ye rastladıktan sonra yalnız Celal Sahir'in kızı değil, Yunus Nadi'nin de gelini olmuştu... Fransız Generali Franchet d'Esperey'in beyaz atı üstünde Beyoğlu'ndan geçışını hayal meyal anımsıyordu; Kurtuluş'un mutluluğu yüreğine derinden işlemiştı, Mustafa Kemal gerçeğini yaşayarak algılamıştı. • Gazi'yi anı kınntılanyla yâd ederdi... Bir toplantıda Atatürk, Berin Nadi'yi görünce saçlannı okşamış ve sormuş: "- Baban nasıl kızım?.." Çünkü vereme yakalanan Celal Sahir'i Isvıçre'ye tedaviye yollayan Mustafa Kemal'dir... Boğaz'da bir yalıda yapılan davette Gazi çakırkeyiftir, Berin Nadi de konuklar arasındadır. Orkestra "Ey gaziler yol göründü"yu çalmaya başlamaz mı... Mustafa Kemal ayağa kalkar: "- Eh, demek ki bize yol görûndü gidelim..." Bir yaştan sonra insanlar geçmişleriyle yaşamlannı sürdürürler; Berin Nadi küçük çikolatalanyla beslenip dertlerini üst üste yaktığı sigaraların dumanlan gibi savururken 20'nci yüzyıh aşıp 21 'ınci yüzyıla ulaştığının bilincindeydi... Nadir Nadi onun hayarta her şeyiydi... Nadir Nadi öldükten sonra da bu durum değişmedi; belki de yoğunlaştı. Aşk buna mı deniyor?.. • Berin Nadi'nin son yıllannda, yaşlanan her ınsan gibi, bir gün güneş açarsa, üç gün yağmurlu geçerdi... Hem talihliydi.. Hem talihsiz... Talihi, Osmanlı'nın çöküşünü ve Cumhuriyet'in kuruluşunu yaşamış olmasıydı; talihsizliği, son günlerinde Türkiye'nin hali pürmelâlini yakından izlemesiydi.. Cumhuriyet'in üstüne tıtrerdi... Cumhuriyet Vakfı'nı bu amaçla kurdu. Berin Nadi, uzun yaşamının bilinçlendirdiği kendine özgü bir sevgili insandı... Görevini yaptı... Ve gitti. Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı İLHAN SELÇUK Yüzbaşı Selahattin'in Romanı Ttrtı»ı SdtkMfta- »ıfcif) Stfakıitt»'» Yüzbışı SelıhittİDİD Romanı yalnız kendisinin değil. bir kuşağın romanıdır. Bu romanda deger yargılanyla biriikte çöken Osmanlı lmparatorluğu yerine yeni bir imparatorluk kunnak isteyenlenn dramı ve devletın çöküşünü durdunnak isteyen bir asker kuşağınm fedakârhk destanı yer alır. Çağ Pazarlama A Ş. Turkocağı Cad No:39/41 ~ "*ap kulûbû (34334)Cağa)oğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyet . kitap kulübü I IMZA GUNU TİİYAP 20. İSTANBUL KİTAP FUARI'NDA 6 Kasım Salı (Bugün) A Katı 6. Sokak (Alt kat) Tuyap Sergı Salonu Tepebası / Istanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear