23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 4 KASIM 2001 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER olay.goruso cumhuriyet.com.tr 11 Eylül Sonrasında Atatürkçü Düşünce... Prof. Dr. Yakut Irmak OZDEN tst. Üni. Atatürk îlkeleri ve înkılap Trh. Ens. Müdürü D ünyada sonhaftalar- kabirdeyişle,dünyadaegemenolan da yaşanan olaylar, düzen, medyayı da kullanarak kendi oldukça bulanık ve doğrulannı, üpkı ortaçağın katı dog- yanıltıcı bir karma- malan gibi, eleştiriye kapalı biçim- şıklık görûntüsü al- de sunmaktadır. Oysa biliyoruz ki tındaortavaçıkmak- Atatürk' ün kültür devriminin amacı da yaşanan olaylar, oldukça bulanık ve yanıltıcı bir karma- şıklık görûntüsü al- tında ortaya çıkmak- tadır. Bu bulanıklık, medyanın günün 24 saatinde izleyicilerini maruz bırak- bğı, çoğunlukla taraflı ve yanıltıcı bir "sözdebagj" yağmuru altında da- ha da koyulaşmaktadır. Ömeğin, 11 Eylül gününden bu yana, TV ekranlanndan, tkiz Kule- ler'e yapüan korkunç saldınya, sokak- larda insanlann dehşet içinde kaçış- malanna, yakuılannı yitirenlerin bü- yük acılanna yüreğimiz burkularak tanık olduk; ama sanınm hiçbirimiz bombalanan bir Afgan kentinde ya- şanan dehşet ve acılan yansıtan gö- rüntüler alamadık. Tıpkı, yıllar önce ABD'nin Irak'a saldûısında olduğu gibi... Kaldı ki medya, bu denli yan- L (taraflı) olmasa bile, sunduğu ha- zır bilgi ve yorumlar izleyicilerce herhangi bireleştiri süzgecinden ge- çirilmeden, edılgen biçimde benim- sendiğinden, insanlan özgürce dü- şünce üretmekten alıkoymak sure- tiyle yeterince zarar vermektedir. Baş- olan Aydınlanma. her şeyden önce, insanın. başkalannınkini değfl, ken- di akfanı kuflanarak yaşamı ve dün- yayısorgulaması anlamını taşır. Dün- yanın önemlı bır bölümünün ve bu alanda ülkemizin de içine sürüklen- dıği kargaşanın nedenlerine doğru tanılar koyabilmek ve sağlıklı çıkış yollan arayabilmek için, herhalde ilk adım, medyanın bizleri özgürce dü- şünmekten ahkoyanbaskısından sıy- nlıp Nâzmı'ın güzel deyimiyle, "ak- hnuzuı ak aydmhğına sorular sor- 0 ^ " ^ . Sorulanmıza bulduğumuz yanıtlar elbette doğru ya da yanlış olabilir. Ama aslolan, insan olarak var olmanın ön koşulundan, yani dü- şünce ve soru üretmekten vazgeçme- memizdir. Ömeğin, 11 Eylül'deki ınsanlık dı- şı saldınyı kimler, kimleri kullanarak, neden ve hangı amaçlarla gerçekleş- tinnişlerdir? Sanınm her terör olayın- dan sonra ortaya ahlması gereken, bu olayın nelere yol açmak üzere planlandığı ve kimlere yarar sağlaya- bileceği sorusudur. Şimdilik, öyle görünüyor ki, 11 Eylül saldınsı iki te- mel sonucu yaratmış (ya da amaa ger- çekleştirmiştir). Bunlardan ilki, tüm dünyanın gözleri önünde, ABD'ye Afganistan'ı -açıkça, adeta parmak- la işaret edercesine- hedef göster- mek, ikincisiyle, başta Amerikan hal- kı olmak üzere, tüm dünya kamu- oyunda yaygın ve şiddetli bir nefret tepkisi yaranp ABD'nin -aksi tak- dirde içte ve dışta çeşitli eleştiri ve en- gellemelerle karşılanacak olan- sal- dınsını hakh çıkarmaktadır. Kaldı ki "azarazar" süregelen şarbon terörü- nün sonuçlanndan -belki de işle\le- rinden- biri de, kamuoyunu "istim üstünde" tutarak Afganistan savaşı- nı kabul ettirmek olamaz mı? Orta As- ya"nın doğalgaz, petrol ve diğer zen- ginlik kaynaklanna egemen olmak isteyen çokuluslu şirketlerin -belki de istenen- savaşla sonuçlanan 11 Eylül saldınsıyla ilişkileri yok mudur? Ya silah üreticilerinin? L same bin Ladm bunlann tetikçisi olamaz mı? Adı geçen şirketler, Amerikan serma- yesi ağırlıkh olabilir. Ama unutma- yalım ki, "Sermayenin vatanı yok- tur". Öncelikle, terör olayları irdele- nırken toplumbilimin temel kuralı uyannca, bir toplumsal olayın nede- nini gene başka bir toplumsal olay- da aramamız gerektiğini anımsamak- ta fayda vardrr. Dolayısıyla, yaşanan terör olaylannı, kimi medya organ- lannın yaptığı gibi bu olaylan tasar- layıp planlayanlann (uygulayanlann dışında) bazı bireysel patolojileriyle açıklamak sığ ve yetersiz bir yakla- şımdır. Öte yandan, terörün kendi ba- şına biramaç olmadığı, her zaman ve her yerde beüi hedeflere ulaşmak için çeşitli odaklar taranndan kullanılan yöntemlerden ibaret olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle de, adı geçen yöntemler savaşla yok edilemeyece- ği gibi, yeryüzünde adaletsizlik, sö- mürü, kıyım olduğu sürece; adalete dayanan kalıcıt *) bir banş düzenine ulaşılmadıkça, insanlık terör felake- tinden kurtulamayacak ve terör, çe- şitli taraflarca kullanıhnaya devam edecektir. 21. yüzyılda da, özellikle çokuluslu şirketlerin, terörist eylem- ler yaratarak dünyanın güçlü devlet- lerini kendi çıkarlan doğrultusunda kullanmalan beklenebilir. Banşçı uhıs olarak-. Atatürkçü düşüncenin somutlaş- mış ifadesi olan ve birbirini bütünle- yen bir dizi ekonomik. sosyal, siya- sal ve kültürel değişimden oluşan Bir soru: Afganistan'a Amerikalılara yardım olsun diye asker gönderme- miz terörle savaşmak mıdır? Evet, Taleban gerinın gerisi bir yo- netim. Çağdışı, ilkel katelar... Ama Ta- lebancılar ne denli Afgan ulusunu tem- sil ediyor? Hem Taleban anlayış ve uy- gulama yalnız orada mı var? Ya bızde? Hizbullahçılann cinayetleri, toprak al- tına gömdüğü cesetler, yıllardır bir bir öldürülüp sorumlusu bulunmayan in- sanlanmıza kıyanlar?.. Hepsi Taleban kafasında değil mi? Biz yıllardır her türlü gericilikle, bolücülükle kendi ül- kemizde savaşmıyor muyuz? Nice şe- hit, gazi vermedik mi? Kendi derdimiz, kendi sıkıntılanmız bize yeterken Afganistan'a asker gön- dermenin ne anlamı var? Neden Ame- rika'nın haksız acımasız savaşına ka- tılmak?.. Amerika, biz yıllarca Güney- doğu'da, ülkenin hemen her köşesin- de irtica ile savaş venrken neredeydı? Türkjye'deki terör olayianyla ilgilendi mi? Bize yardım gönderdi mi? Borç istiyo- ruz, onu da vermeyenler kim? Verdik- leri borç parayla Amerika'ya olan bor- cumuzu ödemekte değil miyiz? Başbakan Bülent Ecevit'in, kendi- sini yetiştiren Ismet Inönü'nün dene- yimlerinden, yaşamından ders aldığı- nı sanırdım... Inönü, Ikinci Dünya Sa- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Gurgha mı Oluyoruz? vaşfnaTürkiye'yi sokmadı. Ne yaptı et- ti, bunu başardı. 1940'larda savaşa katılsaydık bugün ne Ecevit vardı, ne de benim kuşağım! Savaş, ancak ge- rektiği zaman yapılır, o da yurt savun- ması olarak!.. Kore Savaşı bizim sava- şımız değildi. Menderes yönetimi ay- nı amaçla, ABD'den para yardımı al- mak, NATO'ya katılabilmek için Ko- re'ye asker yolladı. Sonuç, binlerce şehit ve gazü.. Kore bugün yine iki par- ça!.. Ya Vietnam? Amerika pılını pırtı- sını zorla toplayıp komünist Viet- nam'dan kaçmadı mı? En büyük ye- nilgiye uğramadı mı, korkunç silahla- nna karşın, yalın ayak, çıplak, yetersiz silahlarla donatılmış Vietkong önün- de? Bülent Ecevit, Terörle mücadelede en ön safta olmalıyız. Böyle birortam- da kenara çekilseydik kendimizi inkâr etmiş olurduk. Allah göstermesin NA- TO'nun 5. maddesine bizmuhtaç olur- sak dış destekte zoriuk çekebilirdik". Biz de şu söz anımsanmalı: "Mecbur kalınırsa savaş yapılır". Kim saldırdı sınırlarımıza? Çevre- mizdeki tehlikeler kalktı mı? Yunanıs- tan niye ABD'ye yardım etmeyi dü- şünmez? Ya Islam ülkeleri, Suriye, Mı- sır, Fas, Cezayir, Tunus, Arabistan, En- donezya vb. Onlar da kendi terörcü- leriyle savaşmıyor mu? Daha doğru- su kendi yanlış yönetimlerine karşı di- renenleri terörcü saymıyor mu? Kim- se yok ortalıkta, bir ABD, bir Ingiltere, Afganistan savaşında başrolde... Bir de biz!.. Nepal'in bir bölgesinde Gurgha top- luluğu vardır. Savaşçı ınsanlardır... Yıl- larca Ingiliz egemenliğine karşı diren- mişlerdir, savaşmışlardır, yenılmışlerdir... Çareyi, Büyük Britanya'nın yanında, hizmetinde bulmuşlardır. Gurghalar o gün bugün Ingilizlerin her savaşta ya- nında, en ön safta yer alan askerleri ol- muştur. Bir çeşit paralan asker... Benzetmekgibi olmasın, diyordum. ama bizim şu anki durumumuz bu Gurghalara benzemıyor mu? ABD'den para gelecek, IMF'lerdolarlaryollaya- cak umudunda değil miyiz? Borçlar sihnsın, yardımlarartsın!.. Bu bir çeşit Gurgha olmak degilse ne?.. Hem New York'taki, VVashıngton'da- ki vurma olaylannı kimin yaptığı da bel- li değil... Ladin mi, başkası mı? ABD içinde nıce garip tarikatlar var, kendi kendilerine ölmeyi seçip cennete gide- ceklerine inananlar az mı?.. Amerika içinde bir örgüt bu korkunç olayı ger- çekleştirmiş olamaz mı? Demirtaş Ceyhun'un birtoplantıdasöylediği gi- bi: "Dünyada tekrar soğuk savaş ya- ratmak isteyen ABD'nin bu işte par- mağının olduğu da" kuşkulann başın- da... Dicle Kültür Merkezi yayımladığı bil- diride, "Gençlerimizin Afgan dağla- nnda ölmemesi, yoksulluğun, ışsizli- ğin, açlığın kaderimizolmaması için sa- vaşa karşı çıkacağız" diyor. Bizi ilgilendirmeyen savaşa, hem de ABD'nin yoksul, bitkin, Afgan halkına karşı giriştiği kanlı saldında Türk aske- rinin yeralmasına karşı çıkmak biryurt- taşlık, gerçek anlamda bir milliyetçilik görevi değil midir? Türk devrimi, ulusal ve uluslararası boyutlarda iki temel üzerinde yapı- lanmıştır. Bunlardan ılki ulusal düzey- de, geleneksel toplumun köstekle- rinden sıynlarak çağdaşlaşma; öbü- riiyse. uluslararası doğrultuda çağ- daşlaşmayı başarmış, özbenliğinin bilincine varmış, empen^lizmin her türüne karşı, banşçı bir ulus olarak uygar dünyada yenmızi almaktır. Bu yaklaşım doğrultusunda, gerek Afganistan'ı çağdışı bir karanlığa mahkûm eden Taleban düzenine, ge- rekse ABD'nin emperyalist saldır- ganlığına karşı olmamız gerektiği açıkrır. Kaldı ki, günümüzde, kapi- talizmin ileri aşaması olan emperya- lizmın ulaşmakta olduğu küreselleş- me doruğunda, Afganistan gibi ülke- lerde varlığını sürdüren çağdışı dü- zenlerle emperyalizm, tek bir olgu- nun iki ayn yüzünü oluşturmaktadır. Değerli yazar Arundhati Ro> "un de- yimiyle, terorizmın simgesi haline gelen Usame bin Ladın, ABD Cum- hurbaşkanı Bush'un "karanhk ilo- ri"dir. Atatürk, kendi toplumuna ve tüm insanlığa akla, sağduyuya ve bi- limsel gerçeklere dayanan, insanlar ve toplumlar arasında insancıl, hak- ça ve banşçı ilişkileri hedefleyen ve gereğinde köklü değişimlerden kork- mamızı öğreten dinamik ve deviim- ci bir yaşam felsefesini miras bı- rakmıştır. Bider, Ata'nm kunfu- ğucumhuriyçtinçocukbnolarak, ne çağdışı bir karanhğı ne de em- peryalist saknrganlığı destekle- meje mahkûm olmalrvTZ. Günü- müzden seksen >ıl önce, ülkemi- zin elinde bugüne oranla çok da- ha az koz varken ve Türkiye çok daha büyük yoksunluklar içindey- ken bıle dönemin dev let adam- lan, Lozan'da ülkemizin çıkarla- rmı ve bağımsızhğını korumak için başlannı dik tutarak müca- dele etmişlerdi. LTkemizin, dün- yanın yeni bunalrmlara gebe ol- duğu 21. yüzyılın eşığinde de, ki- şisel çıkar hesaplanndan, kaygı ve korkulanndan annmış, Tür- kiye adma düşünen w çahşan, Atatürkçü düşünce\1e>ohınu ay- dınlatan yurtsever devlet adam- lan tarafindan yönetiktiğini gör- mekistiyoruz. (*) ingılizce yapüan ) ayınlarda ge- çen "Enduring Freedom " ıfadesin- deh "Enduring"sözcüğünün med- yamcda "ebedi"söccüğüyle karşılan- dığım görüyoruz Sanınm "kalıcı" daha uygun bır karşılıktır. PENCERE Pamir Eteklerindeki Tarih... Enver Paşa'nın yaşamöyküsünü yazan Şevket Sürey- ya Aydemir, kitabının sonunda sorar: "Enver Paşa yalnız bir ihtiras adamı mıydı?.. Bır hayal- perest miydi?.. Bır cezbeli mümin mıydi?.. (...) Yoksa Na- pofyon gibizamanın kendisine tahtlar, taçlar hazırladığına inanan birzafer takipçisi miydi?.. Bütün bu sorulann hıç- birine cevap vermemek en doğrusudur. Çünkü ruh yapı- sında bunlann hepsinden bir şeyler açığa vuran işaretler vardır. Ama muhakkak ki bir aksiyon adamıydı." Osmanlı Devleti yıkılıp da fstanbul, Ingiliz ışgali altına dü- şerken, kabına sığamayan Enver Paşa, Turan'a doğru yo- la çıkar, Bolşevık ihtilaline karşı bölgenın Türk-Müslüman ahalisini ayaklandınp yeni birserüvenın peşinde savaşıma girişir. Bölgedeki cahil ahalinin "Halife'nin damadı"n\ el üs- tünde tutacağına inanır. Orta Asya'dan eşi Naciye Surtan'a yazdığı mektuplar acık- hdır. • Enver Paşa b/r mektubunda Pamır dağlan eteğindeki topraklardan küçük bır kır çiçeğini zarfa koyarak Tstan- bul'daki eşıneyollar... Bir başka mektubunda der ki: "Bir karaağaca çakımla ismini yazdım." Enver Paşa'nın hangi hayallerin peşinde olduğunu vur- gulayan mektubu şöyle başlar: "...sabah namazından sonra senin (Naciye Sultan'ın) ve yavrvlanmın fotoğraflannı yakarak ağladım. Bura halkı çok mutaassıp (bağnaz). Aleyhimde boyuna propagandalar yapılıyor. Taassuba dokunan herşeyi ortadan kaldınmak için yanımda bulunan eseheri de (kitaplan) yaktım. Sizin resim- lerıniz de böylece yandı." "Turan "odönemdeyobazemirierin zulmü altındaydı; Bu- hara Emirı Alim Han "cedit" dıye anılan yenilikçileri katlet- mek için zindanlarda yatan kanlı katilleri cellat diye atamış, iki bin genci boğazlatmıştı. iki arada bir derede yaşıyordu Türkıstan: Ruslar ve yo- bazlar... Enver Paşa ne yapacağını şaşırmıştı. • 1917 Devrimi, Orta Asya'da, o günlerin koşulları altın- da sosyalıst cumhuriyetler kurdu; 1991'de Sovyetler yıkı- lınca bu cumhuriyetler bağımsızlaştılar. Afganıstan'daki durumla kuzeyi arasında o tarihte top- lumsal açıdan bir fark var mıydı?.. Şimdi durum ne?.. Büyük konuşmanın âlemi yok; fark, televizyon ekranlan- na yansıyor. Aradan yaklaşık seksen yıl geçtikten sonra tarihı yeni baştan okumak gerek!.. "Enver Paşa" kıtabını yazarken Şevket Süreyya Aydemir belge ve bilgi toplamak için Rusya'ya gitmişti; dönüşünde sormuştum: - Bolşevık ihtilalinin ılk yıllanndan bu yana nasıl bir de- ğişiklik olmuş?.. Masmavi gözleriyle bakarak altını çizmişti: "- Mujik kalmamış.." Mujik yan köle Rus köylusuydü, OrtaAsya'da ise rüm köy- lüler zalim emirierin kölesiydiler. Evet, 1917 Devrimi'nı yansız bir gözle yenıden değerien- dirmek gerekiyor; ne getirdi, ne götürdü?.. Devrim özellik- le Orta Asya için anlam taşıyor?.. • Ne zaman Orta Asya'nın lafı geçse, aklıma Enver Paşa'nın Pamir eteklerinden derlediğı kır çiçeğini eşı Naciye Sultan a mektupla göndermesi gelir... İdealinizdeki yaşam için DÇfiANK www.hepsiburadau ooooooooc ooooooooc - w w •ooooooo oooasoooe. 0000000000000000. www. com 0000 000000 oooo^ ooooo ARMAĞÂN Alışverişini taksitli kredi kartı "ideal" ile yap. Kazandığın puanları ister internet'te Ister mağazada anında harca! TELtFON B*»«»ClllSl İMTCIHET 4 4 4 0 1 4 4 www.dtefcank.tMi.tr İMkİM IMctalan f/j DIŞBATJK yeni bir yarın bugünden başlar CHALMET İ EKOL FERRUH RUZ C X * 1950 Gûnkut Saat I O M E STORE R O M A N rasa TUOMM m TOOÖ TnkTrmnl Votan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear