Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 6 KASIM 2001 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Türkiye uyuşturucuda geçiş alanı
• i Baştar-afı 1. Sayfada
cİe kaçak çılığı güzergâhında
y e r aldığjna dikkat çekildi.
Çalışmadte, Türkiye 'nin doğ-
mıdan etkdlendiği uyuşturucu
lcaçakçılığı rotalan şöyle de-
ğerlendirildi:
Balkam Rotası: Üretım böl-
gelerinden başlayıp Türkiye
üzerinden tüketim bölgeleri-
n e uzanan bir yol. Bu rota, Gü-
neybatı Asya haşhaş ekim böl-
gelerindeıı başlayarak îran ve
Türkiye topraklannı geçip
Balkan Yanmadası üzerinde i-
ki kola aynlıyor. Bır kolu Bul-
garistan, Macaristan, Avustur-
ya üzerindenAlmanya'ya (ku-
zey kolu), diğeri ise Türkiye
ve Yunanistan üzerinden çoğu
kez denizyolu ile Batı Avru-
pa'ya (güney kolu) ulaşmak-
tadır. Coğrafi konumu nede-
niyle Güneybatı Asya haşhaş
üretim bölgeleri ve Batı Avru-
pa tüketim pazan arasındaki
eroin trafiğinden transit ülke
olarak etkilenen Türkiye, bu
durumun yol açtığı uyuşturu-
cu kullanım problemiyle de
karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiye, doğudan batıya do-
ğal uyuşturuculann trafiğin-
den etkilenirken batıdan do-
ğuya ise kimyasal ve sentetik-
lerin kaçakçıhğından etkile-
nerek çift taraflı bir akunda y-
eralmakta.
Bölgede yaşanan siyasi
olaylar, Balkan rotasını kaçak-
çılar açısından güvenli bir ro-
ta olmaktan çıkarmıştrr. Böy-
lelikle yasadışı uyuştumcu
trafiği kontrolün daha az oldu-
ğu ve kaçakçılarca güvenli ka-
bul edilen kuzey ve güneyde-
ki rotalara kaymıştır. Aynca
yüklü miktarlarda Afgan
uyuşturucusunun son gidece-
ği yere gönderilmeden önce
Iran üzerinden Gürcistan,
Azerbaycan, Ermenistan ve
daha az olarak Türkiye "ye ya
da Pakistan'dan Iran ve Basra
Körfezi bölgesindeki diğer ül-
kelere gönderilmesi Türki-
ye'nin kaçakçılar açısından
güvenli bir rota olmaktan çık-
tığının göstergesi olarak de-
ğerlendirildi.
Kuzey Karadeniz Rotası:
Kaçakçılık güzergâhlan, gü-
venli yol ilkesi gereği sürekli
değişiklikler gösterdiğinden,
kaçakçılık açısından güvenli
olabilecek kontrol mekaniz-
malannın kurulamadığı böl-
gelere kaymaktadır. Türki-
ye'de mücadelenin olumlu et-
kileri sonucunda Kuzey Kara-
deniz'de yeni ve alternatif bir
rotanın oluştuğu geçen yıllar-
da belirlenmiş ve diğer ülke-
lerce de kabul görmüştü. Ku-
zey Karadeniz rotası, Güney-
batı Asya'dan iki ayn kol ha-
linde gelerek Karadeniz'in
kuzeyinde birleşmektedir. Bi-
rinci yol, Afganistan'dan baş-
layıp OrtaAsya cumhuriyetle-
nnden geçerek Rusya, Ukray-
na, Belarus ve Polonya üze-
rinden Batı Avrupa pazanna
ulaşan kuzey yoludur. tkinci
yol, Afganistan'dan Iran'a,
oradan kuzeye yönelerek
Azerbaycan ve Kafkasya üze-
rinden Rusya ve Ukrayna'ya,
oradan da Batı Avrupa pazan-
na ulaşan güney yoludur.
Doğu Akdeniz Rotası: Av-
rupa'daki tüketim bölgeleri
arasında önemli yollardan bi-
ri de Pakistan limanlanndan
Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve
Süveyş Kanalı'na, oradan da
Güney Kıbns'ın güneyinden
geçerek Akdeniz üzerinden
Avrupa'ya ulaşan Doğu Ak-
deniz deniz yoludur. Bu rota-
nın gelecek yıllarda daha ak-
tif olacağı tahmin ediliyor.
Afgan halkımtı kayıp hazîneleri
Kültür Servisi - 1979'da Sovyet iş-
gali ve sonradan gelenTaleban'ın hü-
kümeti ele geçirmesi, Afgarustan'ırı
kültürel birikimini yok olmaya mah-
kûm erti. Kurtanlabilen eserler ise
sanat eseri kaçakçılığına kurban git-
ti. Le Figaro Magazıne dergisinde
yer alan habere göre Isviçre'de bir
müze. Afgan kültüründen kalan sa-
nat eserlerini bir araya getirip sergi-
lemek için hazırlanıyor.
Afganistan'ın coğrafik durumu, bu
ülkeyi birçok kültürün ve birden faz-
la dinin buluştuğu bir kavşak haline
getirmişti: "Doğuve Batı kültürünün
birbiriyle iç içe olduğu bir ülke."
Kâbil müzesi, medeniyetlerin tari-
hi açısından, dünyada bulunan en gü-
zel müzelerden biriydi. Aynı zaman-
da en zenginlerinden ve en şaşırtıcı-
lanndanbiri... Bugün ise binayanyı-
kılmış durumda, kınlan pencerelerin
ve camlann yerine duvarlar örülmüş,
pislik ve tozdan göz gözü görmüyor.
Burada eskiden sergilenen muhteşem
koleksiyonlardan hiçbir şey kalma-
mış. Kalanlar ise şunlar: Bir çalışıl-
mış taş parçası, siyah mermerden bır
vazo, birkaç seramik tabak çanak ve
vazodan başka bir şeyden eser kalma-
mış.
Ama geriye dönüp baktığımızda
Kâbil'in bu muhteşem müzesi, MÖ' -
den kalan hazineler, klasik, Budist ve
Islami eserlerle insanhktarihininbin-
lerce yıllık himayesini anlatıyordu.
1992 iç savaşın başladığı ve 1996 yı-
lında Talebanm ülkeye hükmetmeye
başlanması arasında müzedeki sanat
eserlerinin yüzde 80'i kurşunlar, ro-
ket atarlar ve bombalarla yok edildi.
Kalanlar ise çalındı.
Mudcaydin fraksiyonlan sanat ese-
n kaçakçılığına başladı, buna aşiret
reisleri ve Taleban'ın kumandanlan
da katıldı.
Uyuşturucu kaçakçılığında kullan-
dıklan gizli yolları, sanat eserlerini
yurtdışına çıkartmak için kullandılar.
Bu unutulmaz müzenin içinde sergi-
lenen sanat eserlerini bir araya getir-
mek artık ne yazık ki mümkün değil.
2001 senesinde ise durum daha da
kötüleşti, fundamentalist rejimin mi-
lis şefi Molla Ömer, "İslamı koru-
ma adına" arkasına saklanıp "Ikon-
ların ve heykellerin yıkılmasıru"
emretti, çünkü ona göre ülkede bulu-
nan Buda heykelleri halkı "tslam-
dan uzaklaştırabilirdi." Bu düşün-
ce yanlış da olsa Talebanlar için hiç
önemli değildi, uluslararası kamu-
oyundan gelen tepkilere ise şöyle ce-
vap veriyorlardı: "Ne zaran var, yal-
nızca taş parçalan kıracağız." Bu-
nunla da kalmayıp Molla Ömer, Ba-
miyan yamacına yapılmış ve Afga-
nistan'ın göbeğinde bulunan ve 1500
yıllık tarihi olan 2 dev Buda heykeli-
nin yıkımı için emir verdi.
Bu 2 dev heykel 11 Mart 2001'de
Taleban tarafından dinamitlenerek
yok edildi. Bu olanlara rağmen birkaç
ılımlı Taleban ve Avrupalı arkeolog,
Kâbil müzesinde kalan sanat eserle-
rini kurtarmaya çahştılar ve az da ol-
sa başanlı oldular.
Bu başan birkaç ay önce "Sürgün-
deki Afgan Müzesi"nin kuruluşunu
doğurdu. Bu müze tsviçre'deki Bale
şehrine 15 km uzaklıktakı, Bendorf
şehrinde kuruldu; huzurlu bir atmos-
fer, temiz hava. Hiç kimse, Afganis-
tan halkının hazinelerinin bazılannın
burada olduğunu aklından bile geçi-
remez. Fakat bu müzenin kuruluş hi-
kâyesi ilginçten de öte.
1999 sonu, Güney müttefikliğinin
başkanı Pr. Burhanuddin Rabani,
Isviçre'ye gelir ve proje üzerine ko-
nuşur. Aynı zamanda Molla Ömer'e
çok yakın olan Qodratullah Jamal
da gelir. tki taraf, sanat eserlerinin
güvenli bir yerde sergilenebileceği
üzerinde bir karara vardı.
Birkaç arkeolojik parça şu anda ts-
viçre'de bu müzede sergileniyor, ba-
zılan ise Balua bankalarının kasala-
nnda saklanıyor. Fakat esas koleksi-
yon, güvenlik ve stokaj standartlan
belli bir seviyeye gelince gösterile-
cek. Bize MO 1500'de yapılmış bir
heykeli gösteren M. Hakimi, bu mü-
zeye 3 binin üzerinde sanat eseri ge-
leceğini ve bazı koleksiyonlann Af-
ganistan'ın bazı bölgelerinde yeral-
tında gömülü olduğunu söylüyor ve
ekliyor: "Bunların arasında paha
biçilmez greko-budist heykeller de
olacak."
17 Ağustos'ıın 6
sessiz habercileri'
• Baştarafı 1. Sayfada
rumunda, yüzde 10'u de-
nız ve karada, yüzde 7'si
elektrikli cihazlarda, yüz-
de 2'si ise bitkilerde gö-
rüldü. Araştırmaya göre,
7.4 büyüklüğündeki
Mannara depremi önce-
sinde insanlarda, mide
bulantısı, ishal, baş dön-
mesi, sınir bozukluğu ve
sıkıntı yaygın olarak gö-
rüldü. Deprem öncesi in-
sanlarda görülen diğer sı-
ra dışı belirtiler de şöyle:
"Kalp rahatsızlığı,
beyinde ve parmaklar-
dan dirseklere doğru
akan elektrik akımı his-
si, bitkinlik, kusma, aşı-
rı duygusallık ve histe-
ri, hamile kadınların
bebeklerinde hareket-
lenme, yüksek tansiyon,
baş ve beyinde ağn, diz
ağrısı, nedensiz esneme,
göz seğirmesi, gece ne-
densiz yere aniden
uyanma, uyuyamama
sorunu, aşın derecede
uyuma isteği, iştahsız-
lık. genizde yanma ve
yırtılma hissi, burun
kanaması ve üşüme his-
si."
Deprem tanıklannın
anlattıklanna göre, sıra
dışı olaylann büyük ço-
ğunluğu, köpeklerin dav-
ranışlannda gözlendi.
Bunlar arasında, "daya-
nılmaz biçimde uluma,
havlama, hazince bir
şeyleri kaygı edercesine
ağlayarak havlama, hu-
zursuzluk, kümeleşme,
yeri dinleme ve gökyü-
züne bakma, havlaya-
rak sahibini bina dışına
çekişrirme, ortadan
kaybolma," gibi davra-
nışlar dikkati çekti.
Öte yandan kedilerde,
"çığlık atma, yerinde
duramama, telaşlanma
ve sahibini ısırma, orta-
dan kavbolma. kerten-
kele gibi yerde sürün-
me" gibi hareketler göz-
lenirken atlarda "kişne-
me ve dörtnala koşma".
ineklerde "böğürme ve
saldırganlık", farelerde
"vahşileşme", yarasa-
larda "dinlenmeksizin
daireler çizerek uçma
ve çığuk atma" gibi dav-
ranışlar belirlendi. Ayn-
ca, muhabbet kuşlannda
"delice çırpınma ve
vahşice çığlık", martı-
larda
u
bebek gibi çığlık
atma", kargalarda "ga-
rip biçimde ve durmak-
sızın ağlama, pencerele-
re ve arabaiann metalik
kısımlarına pike yap-
ma", leyleklerde "mev-
siminden önce göç et-
me", kannca, örümcek
ve kırkayaklarda "evleri
istila etme", anlarda
"insanlara saldırarak
sokma", çekirge ve cır-
cır böceklerinde ise "öt-
meme" gibi sıra dışı ha-
reketler gözlendi.
Öte yandan, Mannara
depremi öncesinde ve
deprem sırasında gökyü-
zünde anormal ışımalara
ılişkin. çoğunluğu tstan-
bul ve Yalova'da olmak
üzere toplam 266 sıra dı-
şı olay bildirildi. Tanık-
lar, ifadelerinde deprem-
den "bir haftadan bir-
kaç dakika öncesine ka-
dar" çeşitli zamanlarda
çoğunluğu Istanbul, Ya-
lova, Adapazan, Kocaeli
ve Bursa'da olmak üzere
gökyüzünde gördükleri
ışımalan şöyle tarumladt:
"Floresan benzeri
kırmızı, mavi, yeşil gibi
çeşitli renklerde flaş ışı-
malan", "yaklaşık 15
dakika boyunca yanan
lanıba gibi durgun ışık-
lar", "ışık sağanağı tü-
ründen sesli ışımalar",
"tabaka halinde ışıma-
lar", "fay çizgisine pa-
www.yciwklMii.cin.tr - www.siiienMiBlm.ciw - (O 212) 393 89 78
6. ULUSIARARASIMİLANO FİLM FESTÎVALİ
"EN İYİ FİLM"
12. ARIBIRNV ÛDLLLERl, "JÜR1
ISTANBULAKADEMI 24966971130-1300-14.3O-16.0O-17.3O-19.0O-20.15-21.3O
DIYMMBR GALERIA 22160 6711.00-12.30-14.00-15 30-17 0O-18.3O-20.0O-21.30
URFAEMEK 217131312 45-15.30-18.15-20.30 (Sato 1 W
VANEMEK 21615151330-1645-19.00-2100 (Sadece 1 hafta)
Film Müzik CD ve Kasetlerı Pek Yakında Müzik Marketlerde
MKM ÎRTİBAT: 0.212.2518506 - 07
u
EFES Pilsen'in kültür re sanata katkıları artarak sirecek.
STANBUL
mm,
ANKARA
İZMİR
İZMİR
BEYOĞLUPERA
METROPOL
KdURMAK
SEMA
KİPACINECfTY
(0-212)2513240
10-312)4257478
P 2 ) 425 53 93
(0-232) 483 9100
{0-232)3865888
12.00-15,00-18.00-21.00
12.15-14.30-17 00-19.15-21.30
12.00-14.15-16.30-18.45-21.00
12.15-14.30-16.45-19.0O-21.15
11.0O-13.30-16.00-18.3O-21.0O
temnm
3OMBK
aan
M*n*ı
amıprmuiDKE
?MjIl«8
<J«MK«X
OGEDHRL
laMn
:
â«Ei»>wr
•WWdBtU
croâaea
a - - -tuım«iw«tciH(is
3*55 "S-ulfiJ-'İI-SHÜClBa'î
165 1»1UHUMKI«KIES«S
3Ü5* 1*t4*'6IS-l*î11
E^l^f«^a
3HKE 1JHîJtî'&ÎJW4
<K1H « H >•!»»«-«
^atosctt
aıanifnsııeı
sssnugu
İHStt
UMBC
JMOMHMML
«»Mnou
uwwa
«UMKCOUI
«»«•UIIBIIE
SBCBHÜ
s jl uıiM»nı
* 3 « r >UJHİ*l!tKHS
a»»'üi--<iws*r s
25£fl 1 UHfrHif11*211S
« 1 1 &tW4ül6Stt!r5
«• ı' < •;-s.t»*e'»« sa"ar«
Sf 1İB 1SBSM&SH2IK1B2UD
a?» W H W I
r ı s i*i4j.-ut-ıs»!'jxısaı<
İlanlarınız İçin
(0212)293 89 78
perareklam@pe'areklam com tr
perareklam@superoniıne com
30 KASIM'DA SINEMALARDA
ralel uzanan mavi renk-
ü ışımalar", "birbirle-
rine değdiklerinde kı-
vılcımlar saçan ateş di-
rekleri", "gökyüzün-
den yeryüzüne yönel-
miş bir projektör aydın-
latmasına benzer yavaş-
ça hareket eden boru
biçimindeki ışımalar",
"yaklaşık 60 santimetre
çaplı ateş toplan", "yıl-
dız patlamasına benzer
ani ışık patlamalan."
Ankete katılan bir tanık
ise depremden birkaç
gün önce Sedef Adası
açıklannda yaptığı dalış-
ta, deniz dibindeki ku-
mun elini yakacak dere-
cede sıcak olduğunu be-
lirtirken birçok tanık da
deniz suyu sıcaklığında
olağandışı artış hissettik-
lerini kaydettiler. Dep-
rem öncesi ve sırasında
görülen sıra dışı olaylar
arasında, yüzde 7 oranıy-
la elektrikli cihazlardaki
bozulmalar da dikkati
çekti. Birçok deprem ta-
nığı, deprem öncesinde
kuvars saatlerinde akrep
ve yelkovanın hızla dön-
düğünü, ancak deprem
sırasında durduğunu be-
lirtirken birçok kişi de
depremden birkaç gün
önce telsiz, telefon ve
radyolannda parazitlen-
me olduğunu söylediler.
17 Ağustos Marmara
depremi öncesi ortaya çı-
kan sıra dışı olaylann
Kobe depremindekilerle
karşılaştınldığı araştır-
mada, her iki deprem ön-
cesi yaşanan olaylann
tamamının aynı olduğu
ortaya çıktı.
Yalova'da
tutuklama
• YALOVA
(Cumhuriyet) - Yalova
Kriz Koordinasyon
Merkezi depo
sorumlusu Kazım
Erman, "yardım
malzemelerini satarak
menfaat temin ettiği"
iddiasıyla tutuklandı.
Erman, Yalova Emniyet
Müdürlüğü'nün,
Yalova'da
depremzedelere
dağıtılmak üzere
gönderilen yardım
malzemelerinin
çürümeye terk edilmesi
ve hurdacılara
satılmasına ilişkin
başlattığı soruşturma
kapsammda gözaltına
almmıştj.
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
nunu, yani yüzde 35'ini tarımsal kesim oluşturu-
yor. Ancak gözlemlerimiz bu rakamın daha da yük-
sek olduğunu ortaya koyuyor. Zira, köyden kente
göçen yurttaşlarımızın önemli birdilimi, ikili birya-
şam oluşturdu:
Kışın kentteki işinde çalışıyor, yazın köye gidip ta-
rımla uğraşıyor. Işi ya tümüyle kendisi yapıyor ya
da köyünden ortak tutuyor.
Son "doğrudan gelirdesteği" projesinde bu yön-
temin devam ettiğini bir kez daha gördük. Pek çok
kişi, "Ben şehirdeyim, tarlamı köyde ekiyortar, des-
teği nasıl alacağım" sorusuna yanıt aradı.
2- Hükümetin uygulamaya başladığı "doğrvdan
gelirdesteği" yukanöa verdiğimiz örnek bağlamın-
da üreticiye değil, toprak sahibine gelir anlamına
geliyor.
Hükümet ya bu gerçeği göz ardı etti ya da tarım
politikası tıpkı hava koşulları gibi günün gelişine bı-
rakıldı.
Tütünden şeker pancarına, son dönemde çıka-
nlan yasalar da üretime dayalı bir tarım politikası-
nın ürünü olarak değil, IMF'den gelecek kaynakla-
nn kesilmemesine dayalı güncel adımları olarak
yansıyor.
3- Kalkınmış ülkelerin bir özelliği de tarım ürünü
ihracatçısı olması. Bunu, tarıma olağanüstü destek-
ler vererek yapıyorlar. örneğin ABD'nin tarıma ver-
diği yıllık destek 45 mılyar doların üzerinde.
ANAP ın dediği gibi tarımın desteklenmesi sosya-
lizm ise dünyanın en büyük sosyalist ülkesi ABD!
4- Biz 1980'lerin ortasına kadar sadece tarım
ürünü ihracatçısıydık. Bu dönemde uygulanan po-
litikalarla aynı zamanda ithalatçısı oldu. Rastlantı-
ya bakın ki, yurdu-muzun yabancı tarım ürünleriy-
le dolduğu o dönem, AB'nin tarım ürünü ihracatı-
nın, ilk kez tarım ürünü ithalatının üzerine çıktığı
süreçti!
5- Cumhurıyetin başından itibaren zaman zaman
yapılan denemelere karşın tarımla sanayiyi ve tek-
nolojiyi tam olarak buluşturamadık. Bunu yapan
ülkeler, örneğin tohumculuğu geliştirerek "gram"
başma gelir elde ediyor, biz ton başına!
Parçalanmış topraklar
6- Tanmımızın içinde bulunduğu bir başka büyük
tehlike, arazi parçalanması. Ortalama işletme bü-
yüklüğü 9.5 dekar. 3 milyon 966 bin adet işletme-
nin, 1 mityon 385 bini, yani yüzde 35'i 1-19 dekar
arasında. Yüzde 32'si de 20-49 dekar arasında.
Her 10 yıllık dilimde işletme sayısı yüzde 10 artıyor.
AB'de ise yüzde 14 azalıyor. Çünkü onlar arazi bir-
leştirmesi yapıyor, biz parçalıyoruz.
Türkiye'deki arazi parçaları arasındaki sınırlar or-
talama 80 cm. Her parçaya 40 cm. üzerinden he-
saplanınca parça başı toprak kaybı 200 m2 oluyor.
örneğin, dekar başına 200 kg. buğday üretimi üze-
rinden hesaplandığında bir işletmenin buğday kay-
bı 40 kg.
Yer yer başlatılan arazi toplulaştırması ne yazık
ki genel bir politika olarak yürümüyor.
7- Tarımdaki ulusal gelirin yüzde 57'si bitkisel,
yüzde 34'ü hayvansal, yüzde 5.8'i orman ürünle-
rinden, yüzde 2.5'i ise su ürünlerinden.
Bu istastik pek çok yönüyle analiz edilebilir, ama
su ürünlerindeki düşük yeri geldikçe övündüğü-
müz, "üçyanı denizlerle çevrili Türkiye" tanımına hiç
yakışmıyor.
8- Aktardığımız veriler Türkiye'de bütün boyut-
ları ele alınarak geniş kapsamlı bir tarım reformu-
nun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Jeolojik olu-
şumuna bakıldığında genç Anadolu topraklan çok
daha verımli kullanılabilir.
GAP gibi dünya çapında bir projeyi yaşama ge-
çirmeye çalışan Türkiye'nin tarım konusunu, siya-
silerimizin hâlâ köylülük-şehiriilik diye tartışması il-
kellik ve cehaletten başka bir şey değil...
Cehaletin bu kadarı da özel eğitimle olur!..
ankcum@ttnet.net.tr
Dava bilirkişisi
şirket danışmanı
I Baştarafı 1. Sayfada
tzmir Gümrüğü'nden,
Isviçre'nin Kutel SA fır-
masına yapılan bazı ihra-
cat çıkışındaki çelişkili
kıymet bildirimlerini in-
celeme altına alan ve 77
ihracatta yolsuzluk sap-
tayan Başbakanlık Güm-
rük Müsteşarlığı kontro-
lörlerinin hazırladığı ra-
pora, hayali fırmayla, bi-
lirkişi arasmdaki ilişki de
yansıdı. ITS tç EgeTeks-
tü'in, Isviçre'ye yolladı-
ğı kumaşın kalitesinde
çelişkili belgeler hazır-
lanması üzerine, kalite
kontrolü için Gediz Asli-
ye Hukuk Mahkemesi ta-
rafından tayin edilen,
Ege Üniversitesi Tekstil
ve Konfeksiyon Uygula-
ma Araştırma Merke-
zi'ndeki akademisyen-
lerden Prof. Dr. Mehmet
Çiftlikçi'nin, ITS'de Ge-
nel Koordinatör adıyla
danışmanlık yaptığı be-
lirlendi.
Prof. Dr. Çiftlikçi'nin
yanı sıra merkezde gö-
revli Hasan Şahin. Fatih
Zeybek ve Emin Berbe-
roğlu tarafından yapılan
kıymet araştırmasının ar-
dmdan, ITS Iç Ege Teks-
til'in yurtdışına gönder-
diği ürünün birim mali-
yetinin 2 dolar 72 cent ol-
duğu vurgulandı.
Bu arada ITS'nin iste-
ğiyle, Dokuz Eylül Üni-
versitesi Mühendislik Fa-
kültesi Dekanlığı'ndan
Prof. Dr. Güngör Başer
ve Araştırma Görevlisi
Vildan Sûlar'uı yaptığı
kıymet analizinde, ünl-
nün maliyeti 1 dolar 92
cent olarak belirlendi.
Çelişkili ve yüksek bi-
rim fiyatlan üzerine, Ege
Ihracatçılar Birliği'nin
girişimleriyle yeni bir
kıymet bildirimi süreci
başladı. Izmir Gümrük
Müdürlüğü tarafından,
Istanbul Tekstil Üıracat-
çılan Birliği'ne yollanan
numuneler, Ege Ihracatçı
Birlikleri'ne göndenldi.
Bu kunım da, Ege Üni-
versitesi Tekstil Uygula-
ma Araştınna Merke-
zi'nden yeni bir heyete
analiz yaptırdı. Son ana-
lizde, ITS'nin yurdışnıa
gönderdiği ürünün birim
maliyetinin Prof. Dr.
Çiftlikçi'nin de içinde y-
er aldığı bilirkişi heyeti-
nin vurguladığı gibi 2 do-
lar 72 cent olmadığı ve
40 centlik bir ürün oldu-
ğu kaydedildi.
Bunun yanı sıra dene-
tim gruplannın da, aynı
merkeze yaptırdığı ana-
lizlerde birim kıymetin-
de 40 centlik orana ula-
şıldı. Prof. Dr. Mehmet
Çiftlikçi'nin EÜ'den ay-
nlarak, DEÜ Çalışma
Ekonomisi Bölümü'ne
geçtiği buradan da, Tür-
ki Cumhuriyetlerdeki
üniversitelere gittiği bil-
dirildi.