23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 KASIM 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan'ın eşi el sıkmadı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-AKP Genel Merkezi'nin dün akşamki açılış resepsiyonuna üst düzey devlet görevlilerinden ve hükümetten katılım olmadı. Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte davetlileri karşıladı. Türbanlı olan Emine Erdoğan, erkeklerle tokalaşmadı. Tayyip Erdoğan, Afganistan'a savaşçı birlik göndenlmesine karşı çıktıklannı. Türkiye'nin barış gücüne katılarak karar süreçlerinde yer alabileceğini söyledi. 2001 Tüpkjyesi ve AtatÜPkçülük • ÎZMtR(Cumhuri\et Ege Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Balçova Şubesi tarafindan düzenlenen ve gazetemiz yazan Hikmet Çetinkaya ile Prof. Dr. Ergün Aybars'ın konuşmacı olarak katılacağı, "2001 Türkiyesi ve Atatürkçülük" konulu panel, bugün saat 14.00'te, Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonu'nda gerçekleştirilecek. Işkenceyi gizlemeye ceza • üİYARBAMR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Silvan Merkez Jandarma Karakolu'nda iki kişiye yapılan işkenceyi gizlemek için doktoru sürgün etmekle tehdit eden Diyarbakır II Sağlık Müdürü Emirhan Yardan'ın yargılanmasına dün Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Mahkeme, sanık Yardan'ı 1 yıl hapis ve memuriyerten men cezasına çarptırdı. Ancak verilen ceza paraya çevrilerek ertelendi. Aktaş:ANAP paporu bayat • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP îstanbul Milletvekili Ziya Aktaş. ANAP'ın son raporlannı "Bayat, sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar" diye değerlendirdi. DSP grubunun basına kapalı bölümünde yaprığı konuşmada ANAP ile DYP'nin "yenıden yapılanma" ile ilgili çalışmalannı değerlendiren Aktaş, DYP"nin önerilerinin de "benzer değerlendirmeleri hak ettiğini" söyledi. Meral Akşener Başdamşman • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, partisinin yeni transferi Kocaeli Milletvekili Meral Akşener'i başdanışmanlığına getirdi. Akşener'in önce grup yönetimi üyeliğine getirilmesi planlanmış, ancak son anda ismi listeden çıkanlmıştı. Zonguldak'ta çelenk kavgası • ZONGULDAK (Cumhuriyet) - Zonguldak Valisi Ismet Metin, 10 Kasım törenlerine katılmayan Zonguldak Karaelrnas Üniversitesi (ZKÜ) Rektörü Prof. Dr. Ramazan Özen'e sert tepki gösterdi. Metin, "Ben, Atatürk Anıtı'na çelenk koymaya gelmeyen üniversiteyi, devletin temsilcisi olarak yok sayanm" dedi. RP ve FP'yi kapattıran araştırmacı, AKP için suç duyurusu yapacak AKP laiklikkarşıtı odakBÜLENT SARIOĞLU ANKARA - «MflH Görüş" hareketini yakından izleyen ve RP ile FP'nin kapatılma davasındaki dosyalanyla ta- nınan araştırmacı Ergün Foy- raz, Adalet ve Kalkınma Par- tisi (AKP) hakkında da suç duyurusu hazırlığı yaptı. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bazı parti kuru- culan ve merkez karar yöne- tim kurulu üyelerinin la- iklik ve Atatürk karşıtı konuşmalannı derleyen Ergün Poyraz, partinin "laiklik karşıtı odakoktu- ğu" gerekçesıyle Yargı- tay Cumhuriyet Başsav- cısı SabihKanadoğhı'na suç duyurusunda bulu- nacak. Başsavcıya ileti- lecek dosyada, "AKPar- ti" adının 12 Eylül önce- si MSP gençlik örgütü Akıncı Gençler Derne- ği'ne dayandığı belirti- liyor. AK-Genç olarak ad- landınlan bu örgürün li- selilerine AK-Lis dendi- ğine dikkat çekıliyor. Dosyada, AKP lideri Er- doğan'ın, partinin kuru- luşunda konuşmasını, ÎB- DA-C'nin en yaygın slo- ganı "ADah yar ve yar- dmıanızoisun'' sözleny- le bitirdiğine işaret edi- liyor. Dilekçede, Necip Fa- zıl Kısakürek ın İBDA- C tarafindan rehber ka- bul edilen "Tekfiırsara- yını basan bahadniar gj- bi bir makyaj oyununa. bir kamuflaja bürünmek gerekiyor" sözlerının, Milli Görüşçülerdeki söylem değişikliğine te- mel oluşturduğu savunu- luyor. Suç duyurusu dosyası- na göre, AKP yönetici- lerinin geçmiş yıllarda- ki konuşmalanndan ba- • Araştırmacı Ergün Poyraz, AKP'nin "laiklik karşıtı odak olduğu" gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na suç duyurusunda bulunacak. zı örnekler şöyle: Recep Tayyip Erdoğan (Ge- nel Başkan): (Değişıktarihler- de) ...Ama eninde sonunda er veya geç biz görmesek de ço- cuklanmız, torunlanmız, kut- lu vaadı onlar istese de ısteme- se de görecekler. Bu eninde so- nunda gerçekleşecek....Fanile- re kul olmayacağız, dedik. Biz sadece bir zihniyetin, bir sıste- mın iktidar olması için çalışı- yoruz. Kula kul olmayacağız. Allah'a kul olacağız. Kimse kendi putunu dikmesin. Biz putlan dikmeye değil, putlan devirmeye geliyoruz. Bizim yaradılışımız bu. Cünkü tek önder, tek lider, tek rehber ola- rak biz, peygamberimizin pu- tunu diktik mi? Onun izinde olarak biz de dikmeyeceğiz. Artık Türkiye'nin şeriatla idare edildiğini bikneyen kal- madı. Türkiye'de de bir şeri- at var... Ama bir taraftan da kahrolsun şeriat diye bağnlı- ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART m.kart@superonline.com.tr SONAR'ın kasım ayı anketi: Erken seçimdeAKP birinci CHP ikinci tstanbui Haber Servisi - Olası bir erken seçimde. AKP'nin birinci, CHP'nin ikinci, DYP'nin üçüncü partı olarak çıkabileceği saptandı. SONAR Araştırma Şirketi'nin kasım ayı anketine göre, AKP, CHP ve DYP dışındakı diğer partilerin yüzde 10'luk barajı aşamadığı belirlendi. SONAR'ın kasım ayı Türkiye Siyasi Profîl Araştırması'nın sonuçlanna göre, CHP ve DYP, AKP'ye yaklaşıyor. 12 ilde 1775 kişi ile yüz yüze yapılan ankete göre AKP yüzde 17.35'le birinci. CHP yüzde 13.85'le ikinci, DYP yüzde 13.62 ile üçüncü sırada yer aldı. MHP, hükümetteki diğer ortaklanna oranla daha iyi konumda ve yüzde 9.31 'le dördüncü sırada yer alırken onu, yüzde 8.61 'le SP ve yüzde 8.15'le HADEP izliyor. Yedinci sıradaki ANAP'ın yüzde 8.03, sekizinci LDP'nin yüzde 4.77, dokuzuncu BBP'nın yüzde 4.42 oyu bulunuyor. İJffl yor. Acaba kahrolsun denilen şeriat hangi şeriat? Peki mev- cut olan şeriat hangi şeriat? Ben diyorum, şu anda Türki- ye'de laisizm şeriatı var. Var mı? Vaar... Medıne şehir devletini na- sıl sevgililer sevgilisi, Yahu- dilerle yaptığı anlaşmalarla sağladıysa biz de yapanz....Bu anayasa ırkçıdır. Bir Kürt'ü. Türk aleyhine konuşturmu- yor; bir Türk, Kürt'ün aleyhi- ne konuşuyor... Bülent Annç (Grup Başkanı): 60 milyon in- sanı kardeş yapan laik- lik değildir. 60 milyon insanı kardeş yapan Müslümanlıktır, inançür. Devlet Islamla banşma- hdır ki topluma huzur gelsin. 'Orada laiklik yok..' Halil Üriin (Kurucu- MKYKCyesi):(1994) Bazen Kürt'üm, bazen Türk'üm... tslam dini yeterbana... Başımızda kukla idareciler oldu- ğundan bir arada değiliz. Ama yakın zamanda bir araya gelerek huzura ka- vuşacağız. Anıtkabir'i ağlama duvanna çevir- diler... Anıtkabir'deki acaba ne hesap veriyor, onu bilmezler de ona şi- kâyete giderler... Laikli- ğin hâkim olmadığı bir yer var. Zeki Ergezen (Kunı- cu MiOetvekUi): (1993- Mekke) ...Şimdı yıllarca bizi sarhoş BekriMusta- fa'lar idare ediyor. Ba- kıyorsunuz, 70 yıl önce bir devrim başlatmış, bu devrimle şapka için, la- iklik için on binin üzerin- de insanımız katledildi, idam edildi... Ülkenin her tarafındaki eşraflar, ileri gelenler, âlimler, söz sahibi insanlar orta yer- den kaldınldı. TBMM Başkanvekili Ilıksoy: Özkan'ın parti içi mücadelesi yok Mektuplar DSP'yi kanşürdı ANTCARA (CumhuriyetBürosu) - Başbakan Yardımcısı Hüsamet- tin Ozkan'ı hedef alan imzasız mektuplar DSP içinde tepkilere neden oldu. DSP'lı TBMM Baş- kanvekili AH Ihksoy. "Hüsamettin Bey'in herhangi bir parti içi mü- cadelesinetanıkolmadım. — — Bütün çabası Sayın Ece- vit'in başanb olması için- dir" dedi. Ilıksoy, Öz- kan'ın genel sekreterlikten uzaklaştınlan Hayri Diri ile "merhabası bile buhuıma- djğnu" da söyledi. ^—^— DSP içindeki saflaşma "imzasE* mektuplarla yayılan karşılıklı suç- lamalarla sürüyor. İmzasız mektup- larda DSP genel sekreterliğinden uzaklaştınlan Hayri Diri 'nin genel merkezdeki gelişmeleri Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a rapor ettiği öne sürülürken Özkan çevresinden bu söylentilere tepki geldi. TBMM Başkanvekili Ali Ilık- soy, "Hayri Diri ile Hüsamettin Ozkan'uı yan yana geldiğini bile görmedim. Benim Hüsamettin • DSP içindeki muhalefet imzasız mektuplarla Hüsamettin Özkan'ı hedef aldı. TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy, Özkan hakkındaki iddialann doğru olmadığını belirterek, 'azmini kırmaya çalışıyorlar' dedi. bir parti içi mücadeksine tanık ol- madım. Bütün çabası Sayın Ece- vit'in başanh olmasıve Türkiye'nin önünün açılması içindir. Ozkan'ı ra- hat bıraksalar ülkeye katkısı daha yüksek olur. Bu tür haberlerle az- mini kırmaya çahşıyorlar.** Ilıksoy, — — Özkan' ın Sadettin Tantan ve Turgay Ciner le bağlan- hsı konusundaki savlara da tepki gösterdi. Bey'e sevgim, saygım. yakmhğım var, inkâr etmiyorum. Ama Hayri Bey'le merhabası yok" dedi. Ilık- soy. imzasız mektuplardaki savla- nn ciddiye alınmaması gerektiği- ni vurgulayarak şunlan söyledi: "Hüsamettin Bey'in herhangi Ecevit: Partiler ancak içtenyılalır ^ - ^ Başbakan Bülent Ecevit grup toplantısında yaptığı konuş- mada, "DSP ile uğraşanlann ken- disini kaygüandırmadığıru" söy- ledi. Ecevit, "Partiler dışandan değil, içeriden yara ahr. Biz içeri- de sağlam durduğumuzsürece hiç- bir senarvo bizi engeBejemez.'' IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr Yazıya başlık olan dize be- nim değil, Brecht'in. Galiba "YiğitAna "dan. Yiğit Ana yok- suldur ve savaşan ordunun ar- dı sırasürüklenerek; erlere çor- ba, sosis satarak para kaza- nır. Savaş kızını elinden ahr. Ama çaresiz "Yiğit Ana", mal yüklü arabasını çeke çeke, sa- vaşan askerlerin ardı sıra sü- rüklenmeye devam eder. Insan yoksul düşmeyegör- sün. Başlıktaki gibi düşünür, konuşur ve davranır: önce Ekmek, Sonra Gelir Ahlak!.. • • • Yakın tarihte olup bitenler bu köşede ve bu ve öteki ga- zetelerin öteki köşelerinde pek çok kez yinelendi. Son bir kez daha yineleme- me izin verin: Afganistan'ı safına çekip sı- cak denizlere inmek isteyen Sovyetler Birtiği'ni durdurmak için ABD, çoğunluğu Peştun kökenli Afgan yetişkinleri "mü- cahit" (=cihat savaşçısı) yap- tı; para verdi, silah verdi, cep- hane verdi, mayın, top, eğitim verdi, Kızılordu'ya karşı cep- heye sürdü. Henüz çocuk olanları, Pa- kistan sınınnın ötesine taşıdı. Binlerce (evet, binlerce) Ku- Önce Ekmek, Sonra Gelir Ahlak ran kursunda, din okulunda Pakistanlı ve Suudi mollalann elinde, oçocuklann birercihat savaşçısı olarak egitilmelerini sağladı. Yetişkinlere "mücahit" den- mişti; çocuklara "Taleban" dendi. Taleban, yani "talebe- ler", yani "öğrenciler". Çocuklarbüyüdü. Bilinçleri kör edilmiş, inançları bınbir safsata ve bağnazlıkla pekiş- tirilmiş birer "cihat savaşçısı" olarak silah kuşanıp doğduk- lan ropraklara girdiler. Kızılor- du yenilip geri çekildikten, Sov- yetler'in desteklediği Afganis- tan hükümeti tepetaklak gittik- ten sonra, ülkelerini soyup so- ğana çevirmek üzere kolları sıvayan ve soygun sırasında birbirine düşüp ha bire rtişip ka- kışan "aşiretler iktidan"nı ko- layca devirdiler ve ülkenin ye- ni ve gerçek egemeni oldular. Afganistan'da Taleban'ı ik- tidara getiren de ABD oldu. Kendilerini "cihat savaşçı- sı" olarak tanımlayan ve "ci- hat savaşı" denince teroriz- min en kör biçimlerini anlayan "Talebeler", sonunda bir 11 Eylül günü, "Müslüman olma- yan" dünya egemenlerinin en büyüğünü, ABD'yi evinde vur- dular. Ikiz kuleler, Pentagon vb... Kendi yarattığı ve artık aya- ğına dolaşmaya başlayan, da- nası kendisini vuran Taleban te- rorizmini ezmek ve yok etmek üzere ABD savaş ilan etti. Savaş 40. gününü doldurdu. Kırk gün boyunca bombalar altında burnu, gücü ve diren- ci kınlan Taleban, Mezar-ı Şe- rif'i, Kâbil'i terk edip güneye ve güneybatıya kaçtı. Güneyvegüneybatı.dağlar ülkesi Afganistan'ın en geçit vermez, en sarp dağlarının uzandığı bölgedir. Cephe savaşı neredeyse başlamadan bitti. Gerilla savaşı yeni başlıyor. Bir yanda iktidan yitirmiş ve bağnazlığın en hunhar aşa- malarında bir "cihat inancı" ile dolu Taleban ilkelliği, karşı- sında en az Taleban kadar il- kel, "Kuzeylttifakı"denencep- hede buluşmuş Beluci, öz- bek, Nuristani, Hazari, Tacik ve az sayıda Peştun kabilele- ri. Taraflann fotoğrafı budur ve bu kadar yalındır. Kâbil sokak- lannda yüzünü açan kadın, sa- kalını kesen adam, müzik ça- lan radyo görüntüleri ile kim- se kimseyi kandırmasın. Kuzey Ittifakı denen sıyasal ve askeri güç "laik ve demok- ratik" birAfganistan yaratmak üzere değil, Taleban öncesin- de ellerinde tuttukları ve Tale- ban'a kaptırdıklan uyuşturu- cu ve kıymetli taş ticaretini ye- niden kazanmak üzere silah- lanıp savaşa girmiş bir kabile ve aşiretler koalisyonundan ibarettir. Afganistan'ın "bugününün" (15 Kasım 2001) fotoğrafı da bundan ibarettir. • • • Şimdi... Küçücük bir haberdi. Ola ki gözünüzden kaçtı. Bır-iki hafta önce 90 asker göndererek Afganistan Sava- şı'ndagörevalmayı planlayan Ankara, "planını" değiştirdi. Afganistan'da düzeni sağla- mak üzere 3 bin askerden olu- şacak bir tugay gönderilmesi benimsendi (ya da benimsen- mek üzere). Neresinden tutalım? "Düzeni sağlamak" üzere deniyor. Hangi düzeni? Birbirinin kanını içmeye ant içmiş, tepeden tırnağa silahlı güçlerin pusularla, gerilla sa- vaşının en acımasız teknikleri ile sürecek çatışmalarından ibaret bir düzeni mi? Oraya "Coni" yerine "Me- mef'lerin gitmesi ve gerekçe olarak "Müslüman askerler- den oluşan bir banş gücü" denmesi, Taleban ya da kar- şısındaki güçler için ne kadar anlam taşıyor dersiniz? "Hello" yerine "Selamüna- leyküm " diyortar diye on yıllar- dıröldürmeye programlanmış "cihat savaşçılan" tutum mu değiştirecekler; Coni'lere mer- miyi basarken Memet'leri ba- ğırlanna mı basacaklar? Ve son bir soru: Düne kadar, ekonomik ba- tağın burgacında, yoksulluğun kıskacında krvranan Türkrye'ye 'We haltınız varsa yiyin" der- cesine davranan, burnundan kıl aldırmayan IMF, durup du- rurken, pek de nazlanmadan, ipe un sermeden 10 milyar do- larlık bir ek yardım vermeye neden razı oluverdi dersiniz? • • • Haydi, şimdi yazının başlığı- nı bir kez daha okuyun... POLTltKA GÜNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Tam Kırıkları../ Insanın kendi yaşamı nedir? Her insanın yaşamında küçük öykücüklervar!.. Benim, sizın, hepımizın!.. Yalnız kaldığım zamanlar hep çocukluk anılarım gelir aklıma!.. Birtaşrakasabasındageçen çocukluk yıllanm... Sonbahar benim için hüzündür!.. Menekşe rengi duygulann yüklendiği ılkyaz sa- bahlannı sonbaharda hep özlerım!.. O taşra kasabasında geçen çocukluk yıllarım- dayım bugün... Taş plak hafif hafif dönmeye başladı bile!.. önce Münir Nurettin, sonra Safiye Ayla ve Müzeyyen Senar'ın sesi dolduruyorodanın ıçini!.. Dışarıda kar yağıyor... Babam ise rakısını yudumluyor!.. Hep çocukluğumu düşlerim sonbahar akşam- larında... Sanınm, Erdal Öz de benim gibi çocukluk düş- lerini yaşamın bir parçası olarak görüyor son öy- kü kitabı 'Cam Kırıklan'nda... (Can Yayınlan) Gerçekten insan, bir doyumun keyfini çıkanrken, büyük bir acıyı dile getirmek isterken zorlanır!.. Ama yaşam da bu değil mi zaten? Erdal'ın 'Cam Kınklan'm okurken, babamla bir- likte gittiğim 'Şehir Ku/üoü'ndeki jandarma ko- mutanını, savcıyı, kaymakamı, tütün tüccan Ka- mil Bey'i anımsadım birden... öyküler bana hiç yabancı degildi!.. Erdal, Laleli'deyokuştan ınerken ben Kordon- boyu'nda dolaşıyorum... Izmır'de imbat esıyor!.. Ne diyor Erdal Öz: "Içime birden bir avuç cam kırığı atılıyor, bin- lerce cam kınğı. Içim kıpkırmızı kan..." • • • Erdal Öz'ün 'SevgiliAcı' öyküsünü okurken, te- lefonda IzmirTemsilcimizSerdar Kızık'ı aradım... "Izmir'e geleceğim, hava nasıl?" Serdar, "Felaket yağmuryağıyor" deyip ekledi: "Ama Izmir'in havası bir açar bir kapar!" Sonra öyküye verdim kendimi: "Izmirii Mualla 'yı bir vapurgezisinde tanımıştım. Onun ayakbileklerine bayılmıştım. O bileklerde müt- hiş bir cinsel uyancılık bulmuştum. Orta kalınlık- taki bilekleri, kalçalanna çıkan bacaklannın di- riliğini, e/e gelirliğini muştuluyordu. Tıp Fakülte- si'ndeokuyordu, ikincisınıftaydı. llkbuluşmamız- da birşişe kırmızı şarap içmiştik. Ona en güzelsev- da sözlerini bulup söylemeye kalkışmış, sanınm pek becerememiştim. Çünkü bu güzel kızı daha tanımıyordum. Koyu kahverengi gözleri gerçek- ten çok güzeldi. O günkü birlikteliğimiz bir bu- çuk saat kadar sürmüştü. Belli bir saatte yurdun kapısında olması gerekiyormuş. gecikince içeri sokmazlarmış. Bir ara, içimden, yurda girme sa- atini kaçırmış olmasını, sokakta kalmasını dile- dim; onu geciktirebilmeyi düşündüm, ama he- men vazgeçtım. Sonra ne yapardım, nereye gö- türebilirdim ki onu?" • • • Çocukluk düşleri gençlik düşleriyle biıieşince yaşamın burukluk çizgisi belinr!.. Erdal öz, Kırsehir'de taş köprünün yakınında, kerpiç duvarlı kocaman bir bahçenin köşesinde iki katlı ahşap evi anlatıyor, 'Dedem Bana Küstü'ad- lı öyküsünde... Fatma Nine, çiçeklerle donatılmış bahçenin ya- ratıcısıymış... Osman Dede ise bağla bahçeyle hiç ilgilenmezmiş... öyküden bir bölüm: "Osman Dedem daha subayken, evlenip ev- den uçan iki büyük kızından sonra kalan kızının - yani annemin- başını açtırmış önce, evde şapka diktirmişona. Mustafa KemalVn, Kastamonu'da, halkın karşısına çıkıp 'Efendıler, buna şapka de- nir,' deyıp şapka devrimini başlartığı günden sonra, Osman Dedem, müthiş bir şapka savunu- cusu olmuş. llk, küçük kızına giydirmiş. Kendisi de hâlâ fötr şapkasıyla çıkardı sokağa." Erdal öz, 'Cam Kırıklan'nda beni, sizi, hepimi- zi anlatıyor, kendi yaşamından kimi fotoğraflan gösterirken... Zaten insan yaşamı küçük öykücükler değil midir? hikmet.cetinkaya; cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 YapraMar, saranp tazanyor. Bu üçüncü sonbahar... Seni, sevgi saygı ve hasretie arvyoruz. SARAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1999,247 Karar No: 2000' 147 Davacılar Mehmet Pınar \s"nin davalı Nadıde AJ- tıntaş aleyhine açtığı iştırak halınde mülkıyetın müş- terek mülkıyete çevnlmesı davasının yapılan yargıla- ması sonunda Saray Sefaalan kövii köy içi mevkiinde 690 parselde kayıtlı bahçe nıteliğınde taşmmazın Sa- ray Sulh Hukuk Mahkemesi'nın 20.7.1995 tarıh 1995242 Esas, 1995 237 Karar sayılı veraset ilanm- da paylan oranında Recep Altıntaş mirasçılan adına iştırakın müşterek mülkıyete çevnlmek kaydı ile tes- cilıne karar verilmıştır. Işbu karar gazetede yayımlan- dıgı tanhten ıtıbaren 15 gün ıçınde temyız edilmediği takdırde davalı Nadide Altıntaş yönünden karann ke- sinleşecegının bılınmesi tebligat yerine geçerlı olmak üzere ilanen duyurulur. Basın: 67086
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear