17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EKJM 2001 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ StRMEN '••Atdanıp, Gevşemeyeüm Küresel 12 Eylül dünyasının getiri ile götü- rülerini herkes kendi açısından doğaı hesap- lamak zorundadır ve daha hiçkimse bugün- den geleceği tam olarak görebilecek durum- da degildir. Türkiye'nin yeni düzenden büyük kazanç- lar sağlayacağına iman etmiş olanlann, bu savlannı yeteri kanıtfaria destekleyemedikle- rini görüyoruz. Yeni ekonomik yapının zaten ekonomisi kı- nlganın da ötesi bir batağın içinde olan Tür- kiye'ye yarar sağlayacağı çok kuşkulu. Turizmdeki iptallerin ülkemizi zor durumda bıraktığını, Schengen'in özellikle bizler için yengene dönüşmesindeki sakıncalan daha önce de bu sütunlarda dile getirdik. Ancak, terör karşısında ciddi tedbirlere yö- nelinmesi ve terörün mali kaynaklanna el uza- tılmasının bizim açımızdan yarartı sonuçlan olacağını da görmezden gelemeyiz. ••• Bu konuda ilk haber Berlin'den geldi. Al- man Dışişleri Bakanı Josckha Fischer, 2003 yılında AB'ye girmesi hani neredeyse otama- tiğe bağlanmış olan Kıbns Rum Yönetimi'nin üyeliğinin "Doğu Akdeniz'de gerginlik yara- tacağını" ileri sürdü. Kabul etmemiz gerekir ki, Almanya'nın bu tavırdeğişikliğinde özellikle Rum yönetiminin terörün karaparasını aklamadaki tehallükü ile terör örgütlerine kucak açan bir odak olma- sının büyük etkisi olmuştur. Bugüne değin, bu gerçeği pek fazla dikka- te almamış olanlann, artık terör ile kucak ku- câğa yaşayan Güney Kıbrıs Yönetimi'ne kar- şı tavır koymalan Türkiye açısından kazançtır. ••• Ancak bu olaya bakarak, her alanda aynı biçimde kazançlı çıkacağımızı düşünmek, ör- negin "PKK'nin terör örgütü olması" olgusu- na dayanarak Kürt sorununda çok rahat bir politika izleyeceğimiz konusunda yanlışa dü- şüp, gevşemek son derecede hatalı olacak- tır. 28 Eylül günü bu sütunda VVilliam Pfalf'ın 24 Eylül tarihli Herald Tribune ve de Los An- geles Times gazetelerinde çıkan yazısından biralıntı vardı. Konumuzu yakından ilgilendir- diğinden dilerseniz aynı satıriara bir kez da- ha göz atalım. "Birçok ülke kendi teröristiyle daha rahat mücadele edeceğini umarak, ABD'nin ya- nındayeralıyor. Ruslara göre Çeçenler, Türk- lere göre Kürt direnişçiler vb. teröristtirier. Amerika 'ya göre ise bunlar terörist değil, öz- gürlûk savaşçılarıdırlar." Batı'nın PKK'ye bakışı, artık terörist yanını yadsıyamamakla birlikte özde bu. PKK'nin eskisi gibi terörüne destek bulması bekJene- mez, ama onlar, bir zamanlar FKÖ'nün geçir- diği değişimi örnek alarak "artık terörden vaz- geçtiklerini" açıklayıp, politik kuruluş olarak ortaya çıktıklannda ne olacak? Zaten Apo Imralı'ya düştüğü andan itiba- ren bu politikayı uygulamaya başlamıştı ve di- asporadakiler de aynı yolu geneîde benimse- diklerini belirtmekteydiler. Terörün paralanna göz dikildiği andan itiba- ren PKK bir kez daha artık terörden vazgeç- tiğini açıklama gereğini duydu. Önümüzdeki dönem, PKK'nin terörden sıy- nlmış, siyasi bir örgüt olarak faaliyete geçme dönemidir. Böyle bir durumda 11 Eylül'de olanlar yüzünden Batı'nın PKK'nin karşısın- da, Ankara'nın yanında saf tutacağı yanlışı- na düşüp, aldanmayalım ve sakın gevşeme- yelim. Bu alanda Ankara'yı güç günler bekliyor. Hizbullah - .Hizb-ut Tahrir Ağrı ve Bursa'da operasyonlar YurtHaberleri Servi- si - Ağn'da şenatçı te- rör örgütü Hizbullah'a yönelik operasyonda, aralannda 3 ımam ve 1 öğretmenın de bulun- duğu 14 kişı. örgüte aıt çeşitli deıgi ve belgeler- le birlikte ele geçinldi. Bursa'da. Hizb-ut Tah- rir örgütünün 12 üyesi yakalandı. Ağn'da 14 gözaltı Ağn Terörle Müca- dele ekiplennce. kent merkezınde Hızbul- lah'ın yenıden yapılan- maya çalıştığı yönünde bilgiler elde edildi. Bu- nun üzenne çahşma başlatan ekıpler. Hiz- bullah üyesı, aralannda 3 ımam ve 1 öğretme- nin de bulunduğu 14 ki- şiyı örgüte aıt çeşitli dergı, belge ve hard disklerle ele geçırdi. Bursa Emnıyet Mü- dürlüğü Terörle Müca- dele Şube Müdürlü- ğü'nden yapılan açıkla- maya göre, bır kışının kentin 7 ayn bölgesm- de Hizb-ut Tahrir ımza- lı bildın dağıttığı ihba- nnı değerlendiren gü- venlık güçleri, olayla il- gıli olarak BekirK, Cu- maü IL, Nihat T-, Ferit IL, Muammer Ç, Ab- durrahman Ş., Ahmet T., Reşit Ş., Nihat IC, Gürkan E., Hasan S., Mithat B.'yi gözaltına aldı. Bu kişilerin ev ve iş- yerlerinde yapılan ara- malarda el yazısı dokü- manlar, öıgütsel notlar, bilgisayarlar ve çok sa- yıda yasadışı yayın ele geçinldi. lOtutuklama 12 kişi emniyet teki sorgulamalannın ardın- dan adliyeye sevk edil- diler. Nöbetçi mahke- meye çıkanlan Bekir Kurtuluş, Nihat Tür- koğlu. Ahmet Tayşi, Reşıt Şenkan, Nihat Kurtalan, Gürkan En- gin, Mithat Bezek tu- tuklanırken, Cumali ve Ferit Hürriyet, Muam- mer Çokçahş, Abdur- rahman Şenkan ile Ha- san Salihoğlu tutuksuz yargılanmak üzere ser- best bırakıldılar. Yunanistan'da mültecüerin dövüldügü ve tecavüz edfldiği iddiaları ülkeyi kanştmlı Karşı kıyıda Türklere işkenceMURATİLEM ATİNA - Son yıllarda Türkiye'den Yunanistan'a yapılan kaçak geçişler- de artış görülürken bazı mültecüerin anlattıklan, Ege'nin karştsındaki vahşeti gözler önüne serdi. Yunanistan'da yayunlanan Avgi adlı gazetenin ortaya çıkardığı ve dün sabah (bu sabah) Tempo adlı televiz- yonda yeniden gündeme gelen mül- tecilere insanlık dışı ışkenceler konu- su, programı izleyen Yunanlılann tepkisine neden oldu. Televizyon kanahnın sabah progra- mında gerçekleri anlatan ve Türk ol- duğunu ifade eden Necati Zodu adlı kaçak mülteci, resmi giyimli Yunan- Iı yetkililerin kendısıni "günlerce Yunanistan'da Avdi adlı gazetenin ortaya çıkardığı ve televizyonlara da yansıyan işkence iddialan ülkede tepki topladı. Kendisine de tecavüz edildiğini söyleyen Necati Zodu adlı Türk mülteci, boyunlanna ip bağlanıp asılmak istendiklerini anlattı. dövdüklerini, bu sûreçzarfinda defa- larca tecavüz ettiklerini" ifade etri. Olayın geçen aylarda Gırit'in Hanya şehnnde meydana geldiğinı belirten 34 yaşındaki Necati Zodu adlı Türk vatandaşının yüzünün gızlendıği dik- kat çektı. 'Asmaya çaiıştüar' Yaklaşık üç ay önce Türkiye'de ya- şadığı politik ve sosyal çıkmazlar yü- zünden bir gemiyle ve kendisi gibı 167 kaçak ile Girit Adası'na geçtik- lerini söyleyen Necati Zodu, "Ka- çaklann boğadanna ip geçirilip ası- larakboğuimak istendiğini, Kürt asl- hlann eiine sflah verüip Türkleri öi- dürmesinin istendiğüıi" dile getirdi. Aylar önce Girit'in Hanya şehrine geldıkten sonra kendisi gibi 167 mül- teci ile birlikte günlerce işkenceye maruz bırakıldıklannı ifade eden Türk mülteci, daha ilk gün kalrîıkla- n bannağın tuvaletınde önce tekme- lenip copla dövüldüğünü, ardından Yunan liman polisi ya da asker oldu- ğunu sandığı resmi kişilerce günler- ce ve defalarca tecavüze uğradığını, bunun doktor raporlan ile belgelen- diğini söyledi. Kendisine tecavüz edenlerin tuvaletteki tüm mültecile- ri dışanya çıkardıklannı, bundan sonra tekme, cop ve sopalarla döv- düklerini dile getiren Necati Zodu, tecavüzcülerin bazen iki, bazen üç asker olduklannı anlattı. 'Kürtiere silah verdiler' İnsanlık dışı uygulamalan gerçek- leştirenlerin bazen yeşil, bazen laci- vert ünıforma gıydiklennı de belirten Zodu, bu uygulamanın sadece Türki- ye'den gelen mültecılere yapıldığını özenle vurguladı. Bazı günler mültecilerin boyunla- nna ipler geçirilip yüksek yerlere çe- kilerek asıhnak istendiğini de söyle- yen Zodu, mültecilenn ıçinden Kürt ve Türk asılhlann aynldığını, Kürt asıllılann eline silah verilerek Türk- lerin alnına dayayıp öldürmelerini is- tendiğini söyledi. Necati Zodu, bunu yapan resmi görevlilenn sürekli ola- rak Kürtlere "Hadi ateşle, bunlar Tiirkveseıündüsmanı'dır" uyansın- da bulunduklannı da söyledi. Program konuklan, mültecilere ya- pılan korkunç ışkenceler ve tecavüz- ler konusunda Gınt halkının bügısi olduğunu, bu duruma dıkkat çekmek için bölge yetkililerine çok sayıda başvuruda bulunup, insanlık dışı uy- gulamalara son verihnesinı istedikle- rinı ifade ettiler. Oğnetmenler hûkj/tt karşısındaEmek Platformu'nun 1 Arahk2000tarihinde düzenkdiği eyleme kaüldıklan ve işe gftmedikleri gerekçesiyle 117 öğretmenin 1 yıla kadar hapis cezası istemiyie yargüanmalanna dün başlandL Izmir 2. AsByeCeza Mahkemesi'ndeki dunışmada. 40 kişi hazır bulundu. 50. Yü IJsesi, Mimar Sinan, Gaziosınanpaşa ve Zh-a Gökalp Üköğretim Okulu öğretmenkri, savunmalarmda, sadece özlûk haklannın iyileştirilmesL, eğitiınin daha çağdaş düzeye getirilmesi amacıyla eykme katüdıklannı betirttiler. Mahkemc, diğer öğretmenlerin ifadelerinin de ahnması için duruşma>ı erteledL Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaridin Dinçer, duruşma sonrası Adliye önünde yapüğıbasın açıklamasında, "Devletin kendisi eğitimi engeüiyor. Öğretmenlerin mahkeme koridorlanna geimesi derslerin boş geçmesine neden oluyor. Bu Türkiye'nin ayıbı ve bir kara mizah örneğidirn dedL(Fotoğraf: AA) Umut davasında Uğur Mumcu'nun ailesine ödenen tazminatın sanıklardan tahsili istendi taznANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gazetemiz yazan Uğur Mumcu suikastının faillennın de aralannda yer aldığı 24 sa- nıklı Umut davasında, sanıklar ve avukatlan, esas hakkındakı savunmalannı yaptılar. Hazine avukatı Sema Tiryaki, Içişleri Bakanlığı'nın Mumcu ailesine ödediği 19 milyar liranın yasal faiziyle sanıklardan tahsil edil- mesıni istedi. Davanın dünkü duruşmasına, 3 tutuksuz sanık ile 15 tu- tuklu sanığm tamamı katıldı. Mahkeme Baş- kanı Hüseyin Eken, ts- tanbul Üniversite- si'nden, Prof. Dr. Şeb- nemKorurFincana'nın sanıklann işkence gör- düğü savını içerenrapo- runun "mahkemeyi et- kileyecek bir rapor ol- madığı" gerekçesiyle soruşturma açılmasına yer olmadığına ılişkin karann mahkemeye gel- diğini söyledi. Müdahil avukatı Cey- han Mumcu, bu karann kendisine de tebliğ edil- mpeşm• 24 sanıklı Umut davasında sanıklar esas hakkındaki savunmalannı yaptılar. Duruşmaya müdahil olarak katılan Hazine avukatı Sema Tiryaki, Mumcu'nun öldürülmesi olayının failleri Özmen ve Yüksel'in cezalandınlmasını ve Mumcu ailesine ödenen 19 milyar liralık tazminatın sanıklardan tahsilini istedi. hk" kapsamında değerlendiril- mesi gerektığinı savundu. Çok sayıda sanık ve müdahil avuka- tının bulunduğu dunışmada müdahil Hazine Avukatı Sema Tiryaki, Mumcu'nun öldürül- diğini ifade ederek, Fincancı hakkında soruşturma açılma- ması karanna, Damştay 2. Da- ıresi'nde ıtiraz ettiğini söyledi. Mumcu, Fincancı'nın raporu- nun "örgüte yardnn ve yatak- mesi olaymın failleri Ferhan Ozmen ve NecdetYüksel' in ce- zalandınlmalanm, aynca Mumcu ailesine ödenen tazmi- natlarnedeniyle Hazıne'nin uğ- radığı 19 milyar liralık kaybın Bombalı bir suikastla katledilişinin 11. yıldönümü Doç. Dr. Bahriye Uçok anıltyor ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Atatürkçü Düşün- ce Derneği (ADD), 6 Ekim 1990 günü bombalı bir su- ikasta kurban giden Doç. Dr. Bahriye Üçok için bugün bir anma toplantısı düzenliyor. ADD tarafindan Bahri- ye Üçok'un katledilişinin II. yıldönümü dolayısıyla yapılan yazüı açıklamada, Oçok'un "Atatürk devrimve flkekrinin yümaz bir savumıcusu olduğu kadar, insan haklan çerçeveande kadın haklannın da yürektibir sa- vunucuso" olduğu dile getirildi. Açıklamada, "Üçokte- okratikdevletdÛTfnmin uygulandığı ülkeknk kadınla- ra yapıhuı insanhk d^ı uygulamaiara her koşuida karşı çıküğı gibi, üikenüz kadınlannın da kararhbirsavunu- cusu ve sembotüydü" denildi. ADD'nin Oçok için dü- zenledığı anma programı bugün saat 11,30'da ADD Ge- nel MerkezTnde katıumcılann buluşmasıyla başlaya- cak. Saat 12.00'de Karşıyaka MezariıgYnahareketedil- mesinin ardından, Üçok'un mezan başında saat 13.00'te bir tören gerçekleştirilecek. Anma programı ADD Ge- nel Merkezi'nde saat 14.30'da yapılacak bir söyleşi ile son bulacak. Cumhuriyet Kadınlan Derneği de bugün saat 18.00'de Beşevler'de bulunan Bahriye Üçok Par- kı'nda karanfıl ve mumlarla Üçok'u anacak. yasal faizi ile birlikte sanıklar- dan tahsil edilmesini istedi. Sanık Mehmet Şahin'in avu- katı yaptığı savunmada Umut Davası'nın konjonktür gereği açıldığını öne sürerek, "Türki- ye'nin faili mechuüeri çözmesi gerekiyordu. Türkiye'nin adı arük uluslararası alanda soru işaretiüe birlikte bulunamazdı'" dedi. Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Ay- nıfan ın avukatı tbra- himCeylan, dosyanın kapsamlı olması ne- deniyle savunmasını hazırlayamadığını be- lırterek süre istedi. Özmen, Yüksel ve Aytufan da savuma için ek süre istediler. Mahkeme Başkanı Eken, savunmalannı yapmayan sanıklara savunmalannı yap- malan için son kez süre verilmesine ve tutuklu sanıklann tu- tukluluk hallerinin devamına karar veril- diğinı belırterek du- ruşmayı erteledi. Etkinlikler TİP'in 4O.yüı tstanbul Haber Senia -Türkiye Işçi Partisi'nin (TİP) kuruluşunun 40. yıh nedeniyle bir dizi etkinlik yapılacak. Etkinlikler kapsamında, şubat ayında îstanbul'da Nâzıın Hikmet Vakfi salonlannda açılan sergi 6-13 Ekim 2001 günlerinde Ankara'da Nâzım Hikmet Kültür Evi'nde yinelenecek. Sergi daha sonra lzmir'e taşınacak. İlk olarak, 10 Ekim günü saat 12.30'da TÎP genel başkanlanndan Behke Boran, ölümünün 14. yıh nedeniyle Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki anıt mezannda anılacak. Anma toplantısında Behice Boran'ın dava arkadaşlanndan Sıdıka Su bir konuşma yapacak. Aynı günün akşamı Beyoğlu Garibaldi Lokantası'nda yemekli bir toplantı gerçekleştirilecek. Sempozyum Tarih Vakfı tarafından her yılTtP genel başkanlanndan Mehmet Ali A>*ar amsma düzenlenen sempozyumlann bu yıl yapılacak beşincisi "Ulusal Bağımsızhk Aniajışımız: Dün- Bugün" başlığıyla gerçekleştirilecek. Darphane-i Amire'de yann yapılacak sempozyuma Artun ÜnsaL Ertuğrul Kürkçü. Hasan Bütent Kahraman, Asaf Savaş Akat ve Murat Belge konuşmacı olarak kaülacak. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yılmaz Erdoğan ve Muhsin Kı- zılkaya iki arkadaş. Hakkâri'den Istanbul'ayolculukeden iki Hakkâ- rili. 12 Eylül sonrasının alacakaran- lığında ortaya çıkan iki genç, iki dil- li, her ikisini de çok güzel konuşu- yorlar. İki dilin arkasındaki kültürü de en iyi onlar biliyor. Mizahla, müzikle, dizilerle, şarkı- larla, türkülerle, sinemalaria, ro- manlarla Doğu ve Güneydoğu'nun acımasız, sert coğrafyasından yol- culuğa çıkan birçok adam girdi gündelik yaşamımıza. Ibrahim Tatlısesten Emrah'a, Yılmaz Gü- ney'den Yaşar Kemal'e Türki- ye'nin birçok önde gelen sanatçı- sı iki dilli insanlann arasından yetiş- ti. Muhsin, arkadaşı Yılmaz'ı anla- tırken bu özelliğe dikkat çekiyordu: "Iki dilli bir çocuk olarak büyûyor- du. Hakkâri'de evde daha çok KCırtçekonuşuluyordu. Ankara'da evde ise daha çok Türkçe... Hak- kâri'de sokakta herkes Kürtçe ko- nuşuyordu, Ankara'da herkes Yılmaz'la Muhsin Türkçe. Hakkâri'de başka bir Türk- çe konuşuluyordu, Ankara 'da baş- ka... Hakkâri'nin Türkçesi Kürtçe- ye yakın bir Türkçeydi, Ankara 'nın Türkçesi düzgün bir Türkçe. Onun için Ankara'dan Hakkâri'ye Anka- ra'da öğrendiği her şeyi unutarak gidiyordu, Hakkâri'den Ankara'ya geldiğinde de Hakkâri'de öğren- diklerini." Yılmaz Erdoğan'ı "Bir Oemet 77- yafro"da seyrettiğimde çok sev- miştim. Daha çok kelimelerle yap- tığı oyunlar ilgimi çekmişti. Hakkâ- rili bir Kürt çocuğu olduğunu gös- teren bir tavır hâkim değildi tavır- lanna, konuşmalarına. Onun Ibra- him Tatlıses'ten, Mahsun Kırmı- zıgüTden farklı biryanı vardı. Türk- çeyi çok iyi kullanıyordu, kelime- lerle çok güzel oynuyordu. • • • Yıllar sonra Hakkâri'de bir gece hepimizi kahkahalara boğan esp- rili, neşeli orta yaşlı adamın Yılmaz Erdoğan'ın babası Nâzım Erdoğan olduğunu öğrendiğimde Hakkâri gerçeğini de, Yılmaz Erdoğan ger- çeğini de daha iyi anladım. Hakkâ- ri, dağlann arasında, uzaklarda bir kent. Acılarçekmiş, isyancı, boynu bü- kük bir kent. Aynı zamanda neşeli bir kent. Muhsin'i iyi tantrım. Onunlayap- tığımız her yolculuk benim için bir eğlenceye dönüşür. Sohbetinin, esprilerinin tadını günlerce unuta- mam. İki dilli olmanın kıvraklığı sezilir öykülerinde. Muhsin'in yazdığı "Yılmaz" (Sel Yayıncılık) kitabını okurken Yılmaz'ı da iyi tanıdım. Bir kelime ustasının, henüz genç bir kelime ustasının inişli çıkışlı yaşam öyküsünü öğrendim. Bir kitapla bir insan öğrenilebilir mi, anlaşılabilir mi? Tabii ki hayır. Yılmaz'ı az çok tanıyorum. Onun bir ünlü olarak her gün karşımızda, yaşadıkları ve yaşamadıklarıyla di- kilip durduğunu biliyoaım. Onu oyunlan, filmleri dışında televole- lerde, paparazzilerde espriler ya- parken görüyorum. Yazdıklannı okuyorum. "Istanbul'a ilk geldiği gün, Emi- nönü vapurvnda Ahmet Kaya'nın 'Ağlama Bebek' şarkısını mınlda- narak yolculuk etmişti vapurda. Ahmet Kaya'nın kalbinin sürgüne dayanamayıp ölümü üzerine yaz- dığı yazıda bundan sonraki haya- tında hangı şarkıyı mınldanacağını sormuştu kendine. Bunu kesinlik- le bilmiyor şu anda. Ancak bildiği bir şey var. Bundan sonraki güzer- gâhta dilinin kayganlığına kanşa- cak, bütün Istanbul yıllanna film müziği olacak, yalnız yürüdüğü bir yolu pes bir hüzünle yünınür kıla- cak bir şan\ı ya da türkü bulması çok zor olacak. Neyse ki gitme vakti geldiğinde zamandan, yani acımasızlık, hoşgörüsüzlük, başka tühü olabilen, başka türlü düşüne- bilen o nefret duygusu onun da yüreğine fazla geldiğinde söyleye- cek bir şarkısı olacak en azından: Artık seninle duramam I Bu ak- şam çeker giderim. I Sana yazdı- ğım şarkıyı I Sazımdan söker gide- rim. " Muhsin yakın arkadaşı, birlikte çıktıklan yolculuğun ünlüsünü ken- di dilinden anlatmış. Yılmaz'ın öy- küsü devam ediyor. Kitap ilginç bir mırıldanmayla bitiyor: "Kim bilir belkio vapurda, Anadolu'nun her- hangi bir şehhnden, bu sabah Is- tanbul'a ayak basmış olan kavruk bir delikanlı, güverteye çıkmış, Bo- ğaz'ın mavi sulanna dalarak bir şarkı mınldanıyordur: Ağlama be- bek, ağlama sen de, umut sende, hasret sende..." Yılmaz'ı da, Muhsin'i de sevıyo- rum... Bu ülkenin zengınlikleri on- lar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear