23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 -I EKİM 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yeni parti tamam • J Ai\KARA(AıNKA)- Uzunca bir süredir üze-Tİnde çalıştığı pro^ram ve tüzük tasl-aklannı tamamlayan Erdal Inönü'nün, yeni partinin kurucular kurulu üzeıinde çalıştığı ve bunun arduıdan ay sonuna doğru yeni partinin kuruluşunu açıkiayacağı bildirildi. Sürekli olarak kurulacak partinin "gerçekten yeni olacağı" doğrultusunda açddamalar yapan înönü'ye yakın isimler, bu partinin "Türkiye'nin bir başka partinin devamı olmadan kurulacak ilk sosyal demokrat partisi olacağı"nı dile getiriyor. Bu nedenle Inönü'nün büyiik bir titizlikle üzerinde çalıştığı kurucular kunılunun da "tamamen yeni" isinılerden oluşacağına kesin gözüyle bakıhyor. TBMM'de intihar girişimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Yerleşkesi içinde bulunan Halkla îlişkiler Binası B Blok'un çatısına çıkan Ünal Ceren isimli yurttaş intihar girişiminde bulundu. Ceren'in işsiz olduğu, iş bulmasına yardımcı olmalan için milletvekilleriyle görüşmeye geldiği ögrenildi. Cinsel obje' tartışması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Sağlık, Aıle, Çalışma ve Sosyal Işler Komisyonu toplantısı "türban ve seks objesi" tartışmasına sahne oldu. AKP'lı Bingöl Milletvekili "Kadınlann seks sembolü olarak kullanıldığını" iddia ederken, Komisyon Başkanı Ertuğrul Kumcuoğlu, "Türkiye'de en büyük seks objesinin bırerkek olduğunu" söyledi. Cemevi yasaya aykrı değil • ANKARA (ANKA)- Yargıtay 2'nci Hukuk Daıresi, cemevi demeklerininin kuruluşunun yasalara aykın olmadığını bildirdi. Elmadağ Cemevi Kültür Sanat ve Folklor Derneğfnin, kurulması yasak derneklerden olduğu gerekçesiyle kapatılması karannı oybirliğiyle bozan daire, Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yetkisini aşarak dernek yöneticilerine bir de ceza \ermesinin yasalara aykın olduğunu açıkladı. GaffarOkkan suicastı IDtYARBAKBR (Cumhuriyet Bürosu) - Dıyarbakır Valisi Cemil Serhadh önceki gün yapüan Hizbullah operasyonunda yakalanan Servet Yoldaş'ın yanı sıra Fuat Çetin ve Şener Dünük'ün de eski Dıyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun şehit edılmesi olayına katıldığını açıkladı. Serhadh, dün düzenlediği basın toplantısında terörle mücadele şubesi ebplerince düzenlenen operasyonda 13 örgüt üyesinin yakalandığını belirtti. Cumhurbaşkanı, yetkinin asker gönderileceği anlamına gelmediğini söyledi Sezer: Başkomutan benimANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM'den yurtdışına asker gönderme yetkisinin alınmasının Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) mutlaka başka ülkelere gönderileceği anlamına gelmediğini bildirdi. Sezer, "Körfez Savaşı'nda da bu yetki alındı, fakat kullanılmadı. Durumun gereklerine göre hükümet bu yetkiyi kullanacak veya kullanınayacak" dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, başkomutanhk yetkisinin hükümete devTedilmesinin de söz konusu olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, dün Yemen'in Ankara Büyükelçisi Ahmed Hüseyin M. El- Bashayı kabulü öncesinde gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Sezer, anayasanın 92. ve 117. maddesiyle ilgili yetki alınmasının cumhurbaşkanımn başkomutanlık yetkisinin Meclis'e devredilmesi anlamına gelip gelmediğinin soruhnası üzerine şunlan söyledi: "Anayasanın 92. maddesi 2 hal dışında silahb kuvvederin yurtdışına gönderilmesi veya yabancı silahh kuvvetlerin yurtiçinde bulundurulması yetkisini TBMM'ye veriyor. İzni vermeye yetkili merci TBMM'dir. Hükümet MecBs'e yapüğı başvuruyla bu yetkinin, iznin verilmesini istiyor. Bu iznin ahnması mutlaka Türk Silahh Kuvvetleri'nîn başka ülkelere gönderileceği anlamına gelmez. Nitekim Körfez Savaşf nda da bu yetki ahndı fakat kullanılmadı. Durumun gereklerine göre hükümet bu yetkiyi kullanacak veya kullanmayacak." Sezer, bir başka soruyu yanıtlarken başkomutanlık yetkisinin hükümete devredilmesinin söz konusu olmadığını bildirdi. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve uluslararası nezaket kurallan gereği dışında silahlı kuvvetlerin gönderilmesi konusunda izin verecek kurumun TBMM olduğuna işaret eden Sezer. u Anayasanın kurata bu" dedi. Sezer, Afganistan'a yönelik operasyona asker gönderilmesi konusundaki görüşlerinin soruhnası üzerine de "Böyle bir talep yok" diye konuştu. Yılmaz, Afganistan'a yönelik harekâtı ve sonrasını değerlendirdi: Savaş yaydma eğflimindeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl- maz, ABD'nin Afganistan'a yönelik başlat- rığı harekâtın yayılabıleceğı mesajıru verdi. Yılmaz, oluşacak "anaforun" Türkıye'yi de içine almasırun kaçınılmaz olabileceğini be- lirterek hükümetin bütün bu olasılıklara kar- şı önlem alma gereksinimi duyduğunu söy- ledi. ABD'deki saldınnın Batı ülkeleri için "ibret vesflesi" olduğunu kaydeden Yılmaz, "Baü'nın etkin siyasi ve lojistik desteğinden yoksun kalacak olan terör örgütlerinin loka- Kze olarak güçlerini önemB ölçüde kaybet- meleri kaçnulmazdır" diye konuştu. MHP Genel Başkanı \ e Başbakan Yardımcısı Dev- letBahçeli ise operasyonun Afganistan'la sı- nırlı kalmasını arzu ettiklerini söyledi. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, partisinin grup toplantısında ABD'nin Afganistan'a yönelik harekâtı ve olası sonuçlannı değer- lendirdi. Harekâtın Taleban ve Usame Bin Ladin'ın ele geçirilmesiyle sonuçlanmasını dileyen Yılmaz, "Ancak sıcak müdahalenin yavüma egilimi gösterdiğini de hiçkimse göz ardı edenıez. Savaşın Afganistan dışına taş- ması, bütün bölgeyi kan ve ateş yumağı haÛ- ne getirebilir. Böyle bir durumda oluşacak anaforun Türkiye'yi de içine ahnası kaçınıl- mazdır" diye konuştu. Bu nedenle hüküme- tin olasılıklara karşı hazırlıkh olma gereksin- mesi duyduğunu belirten Yılmaz, şimdiden birtakım önlemlerin ahnması ihtiyacının doğduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Devlet Bahçeli, gazetecilerin tezkerenin kapsamının ne olacağının sormalan üzerine, "Muhtemel gehşmeler karşısında Türki- ye'nin ahnası gereken tüm tedbiıier düşünü- hlyor. Tezkerenin mahiyeti budur" dedi. ABD'de yaşananlann Banh ülkeler için bir ibret vesilesi olduğunu anlatan Yılmaz, "Bu ülkeler terör ve terör gruplanna olan yakİaşımlannı bir kez daha gözden geçirmek zorunda kalacaklannr. Türkiye'nin savunduğu tezlerin bu acı olayla anlaşılması bir bakıma soindiricidir" dedi Yılmaz, Batüı ülkelerin kararhve ısrarlıbir yaklaşun göstermesi durumunda terör sorununun büyük ölçüde çözüleceğini savundu. Genel Başkan Yardımcısı, Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu savundu SP: Taleban'a arabulucu olabmANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Savaşa asker gön- dermek için TBMM'den sınır- sız yetki isteyen hükümet, muhalefet partilerinin sert tepkisiyle karşılaştı. tktidann sınırsız yetki istemeye hakkı olmadığını savunan DYP Ge- nel Başkanı TansuÇüler, Tür- kiye'nin köşeye sıkıştırılması nedeniyle zoraki destek vere- ceklerini bildirdi. SP. Türki- ye'nin "Taleban'ın arabulu- cusu olması" önensinı getirdi. Çüler. partisinin grup top- lantısında, Türkiye'nin Afga- nistan'dan kötü durumda bu- lunduğunu savundu. DYP h- deri, "Türkiyegerçekbirsava- şın içinde. Vatandaş diyor ld, 'Afganistan 'dakiler bizden iyi. Çünkü onlara hiç olmaz- sa gökten yiyecek yağıyor. Biz açız aç' diyorlar. Gerçek savaş bu" diye konuştu. Çiller, Meclis'ten istenen yetki ko- nusunda partisinin tavrını şöyle anlattı: "Dün 'Asker göndermeyiz' dediler, bugün tezkere» Tür- kiye sürüklene sürüklene, ini- siyatifsiz bir diplomasiyle kö- şeye sıkıştınlmış bir biçimde bu hak sokulacak bir ülke de- ğiknr. Başbakan'a 'Bilgi ver' diyoruz. "Ben bilmem, onlar bilir' diyor. 1 aydan bu yana kürsüye çıkıp 20 dakika bir şey okuyacak. Ha okudu, ha okuvacâk, ha okudu ha oku- yacak. Böyle bir hükümetin sı- nırsız yetki istemeye hakkı yoktur. Bu hükümet ne yapa- cağuıa henüz karar \ ermemiş bir görüntüyle Türkiye'yi açıkta bıraknuşnr.'" Budak'ın önerisi Müttefiklerin saldınlanna ve savaş bölgesine Türk aske- ri gönderilmesine kesin ola- rak karşı çıkan SP ise yeni bır öneri gündeme getirdi. SP Genel Başkan Yardımcısı Ya- kup Budak. "Bu savaşa koşul- suz destek verilmesi ve asker gönderilmesi, Türkiye'yi böl- ge ülkelerinden uzaklaştırır. Türkive arabulucu ülke olma- lıdır. Taleban yönetiminin ABD ile aralannda tslam ül- kelerinden arabulucu olmala- nnı istemesi tarihi bir firsat- ür" dedi. Savaşın nerede ne zaman duracağını kimsenin bılmediğini vurgulayan Bu- dak, "ÖzeDildepetrolveyeral- ö zenginnkkaynaklan üzerin- deki iktidar mücadelesi ma- alesef bebeklerin kanı üzerin- de yapdmaktadır" görüşünü dile getirdi. AKP Genel Başkanı Recep TayyçErdoğanda, genış yet- ki konusunun düşündürücü olduğunu söyledi. Erdoğan, saldınnın başlamasından bu yana hükümetin tutarsız açık- İamalar yaphğını kaydetti. Censoru reddedildi Derviş IMF'yi eleştirdi • Muhalefetin eleştirilerini hükümet adına yanıtlayan Bakan Derviş, " Türkiye'ye danışmanlık yapan kuruluşlar da bazı şeyleri iyi hesaplayamadı" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP ve SP grubu- nun hükümet ve Başbakan Bülent Ece\it hakkında ver- diği 3 gensoru önergesinden ıkisi reddedilirken, birisi de gen çekildi. Muhalif millet- vekillerinin suçlamalanna yanıt veren ekonomıden so- rumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, IMF ve Dünya Ban- kası'nı eleştirdi. DYP ve SP grubunca hü- kümet ve Ecevit hakkında verilen 3 gensoru önergesi- nin gündeme alınıp alınma- masına ilişkin görüşmeler dün yapıldı. 'Bakanlar Kurulu'na meydan dav^ğı lazim' Ilk iki gensorunun redde- dihnesinin ardından SP ikin- ci önergesini geri çektı. SP'nin ilk önergesinin görü- şühnesi sırasında AKP adına konuşan Abdüllatif Şener, hükümetin koyduğu hiçbir ekonomik hedefin gerçek- leşmediğini belirterek, "He- defleri tutturamadığı için Ba- kanlar Kurulu'na meydan dayağı çekmek lazun" diye konuştu. Eleştirileri hükümet adına yanıtlayan Devlet Bakanı Derviş, Türkiye'nin 1987'den sonra ihracata da- yalı kalkmma politikasuıı- olumsuz yönde işlemeye başladığını söyledi. Derviş, 199O'lı yıllar boyunca dev- letin ortalama yüzde 25 reel faiz ödediğini belirterek, bu- nun son duruma katkısı oldu- ğunu dile getirdi. IMF ve Dünya Bankası'na da eleşti- ride bulunan Derviş, "Türld- ve'ye danışmanhk yapan ku- ruluşlar da bazı şeyleri iyi he- saplayamadı" dedi. IRMIKI AYDIN ENGİN .net.tr Postayı önce ABD Başkanı Bush koydu: - Bu iyilerle şeytanın sava- şıdır, dedi. Herkes safını seç- mek zorunda. Ya iyinin yanın- dasın, ya kötünün safında... Hiç üstümüze alınmadık. Bizden başkalanna yönelmiş bir "posta koyma" olarak al- gılamayı yeğledik. Nitekim Bush'un sözlerinın dumanı tüterken, Ankara'da Başbakan Ecevit, hiçbir yan- lış anlamaya olanak vermeye- cek bir açıklıkla "Asker gön- dermeyeceğiz" diyordu. Tür- kiye, bazı havaalanlarını aç- mak ve hava koridorunun kul- lanılmasına izin vermek gıbi "pasif bir destek"\e sorunu geçiştirebilme hesabındaydı. O günlerde çıkan gazeteler bu tutumu, Ecevit'in "Askergön- dermeyeceğiz" sözlerini manşetlere taşıyarak vurgula- dılar. Birkaç gün once benzeri bir postayı Usame bin Ladinkoydu. El Cezıre tele- vizyon kanalında yayımlanan Kolera ile Veba Arasmda video kaydında gözlerimizin içine baka baka "Küfrün ve imanın savaşında herkes ye- rini seçecek. Ya kâfirin yanın- dasın ya Islamın" dedi. Neredeyse Bush'un sözle- rinin kopyası. Her ıkisi de "Ya benden ya- nasın ya da yakarım çıranı" demekte. Tamam, Usame bin La- din'ın çağrısına uymak söz konusu değil. Peki Bush'un çağrısına? Son soruyu boş yere yanıt- lamaya kalkmayın. Yanıt ve- rildi. Gerçi bu satırlar yazılır- ken henüz Büyük Millet Mec- lisi topianmadı. Henüz Hükü- met'in "Yurtdışına asker gön- derme ve yurtiçinde yabancı asker bulundurma yetkisinin verilmesı"ne ilışkın "tezke- re"s\ ele ahnmadı. Ama boş verin. Ya biraz cil- veleşerek, ya ona bile gerek görmeden "şıpınişi" bir gö- rüşmeden sonra TBMM Ge- nel Kurulu "tezkere"y\ kabul edecek, Hükümet'e ıstediği yetki verilecek. Yani Türkiye'ye (de) yöne- len iki çağn'dan birini seçiyo- ruz; Bush'un yanında saf tu- tuyoruz. Bıliyorum bunu sevinçle karşılayacak olanlar var. 11 Eylül'deki o sinsi ve kalleş sal- dınnın ardından yükselen öf- ke dalgasının içinde, salt tero- rizm batağına saplanmış "bağnaz cihat savaşçılan"nın değil, ABD'ye dost olmayan, küreseileşmiş dünyanın pat- ronuna itirazlan olan ve halk- larının büyük çoğunluğu Müs- lüman olan devletlerin de kah- redilmesini bir uygarlık ödevi olarak kavrayanlar var. Onlar elbet alkış tutacak. Bıliyorum, bu saf tutmayı salt "Islama ihanet" bağla- mında ele alan, "Usame bin Ladinler"\ lanetlemek bir ya- na, gizli ya da açık gönül bağ- larıyla öven ve "Büyük şey- tan" ABD'nin karşısında Usa- me Bin Ladınler'in safında y- er alanlar var. Onlar "Niye Ta- leban'ın yanında değil de ABD'nin yanında saf tuttun" sorusu üstünde tepinecek- ler... ••• Peki Türkiye "veba ile kole- ra" arasında tercih yapmak zorunda mı? Sözünü ertiğimiz tercihin "savaş" anlamına geldiğini kavrayamayacak kadar bü- yük bir aymazlık içine sürük- lenmek kaderimiz mi? Savaş bu. Barut fıçısından beter bir coğrafyada, gözü dönmüş, Tann adına can almayı kutsal ödev, can vermeyı imanın sı- nanması olarak görenlerin burnunun dibindeyiz ve kimin neden "iyi", kimin neden "kö- tü" olduğunu kimsenin bile- meyeceği bir çatışmada taraf oluyoruz. Bütün kavramlann ayaklar altında çiğnendiği bir karga- şadayız. "Sonsuz özgürlük" diyorlar ve bunun ne menem bir öz- gürlük olduğunu sorguladığı- nızda karşınıza çıka çıka kü- reseileşmiş sermayenin sınır- sız, kısıtsız özgürtüğü çıkıyor. "Büyük şeytan Amehka'ya karşı Islamın cihadı" diyorlar, kullandıkları, Kızılordu'ya kar- şı savaştıkları günlerden kal- ma silahın kabzasında ABD markası; ceplerinde, yine o günlerde "mücahitler"e akıtı- lan 5 milyar dolardan "arta ka- lanlar" var. • • • Peki biz niçin bu savaşın bir tarafıyız? Bu soruya "IMF'nin üçüncü dilim krediyi serbest bırakma- ma" kararında simgelenen "tehdit" dışında bir yanıt bu- lamıyorum. Bana "onursuzluğun" tanı- mını yapabilir misiniz? ÜĞÜPOLİIİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Umut Acıyla Kesişiyor... Bır kadın, bir erkek, bir çocuk. . Korkuyla bakıyorlar kameralara!.. Upuzun dar bir kulede, ne göksel bir melek el sallıyor ne de gece yarısı umutları topluyor... Fırtına, toprağın bırtıği yerde mavi bir aydınlığın izdüşümünü yansıtmıyor... Kâbil, Kandahar ve Herat bombalanıyor... Çocuklar ölüyor, çocuklar!.. Tüm dünya, tüm bu terörü göf'nüyor!.. Usame Bin Ladin ve Taleban I derleri keyfinde, ABD ve Ingıltere'ye meydan okuyor... Umudun acıyla kesıştiği, çocukların yaşamları- nı çoğaltmadığı, kadınların katledıldiğı topraklar- da barış bahane!.. Evren kendı kargaşası içinde.. Yurek acıları yıllardır hiç dinmemişti Afganis- tan'da... Tum yaşananlar karşısında birtakım adamlarte- levizyon ekranlarını ışgal etmiş!. Usame Bin Ladin alkışlanıyor, Taleban'ın sırtı sı- vazlanıyor!.. Kimi Atatürkçüler, kimi solcular, bilumum tak- keli liboşlarla birlikte Afganıstar'ı konuşuyor... Söz, her zaman olduğu gibi donüp dolaşıp 'ba- şörtüsü'ne geliyor, 'laikçi terör' lanetleniyor!.. Vay benim iki gözüm vay!.. Türkiye'yi Iran'a, Sudan'a benzetmek isteyen, tarıkatçı sermayenin, İBDA-C ve Hizbullah'ın ca- mi çıkışı eylemcileri daha düne dek ABD'nin kuy- rukçuluğunu yapmıyorlar mıydı? Bu arada Yeni Oünya Düzeni'nın CIA maaşlı savunucuları oldukça sıkıntılı!.. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tukursen bıyık!.. Ne yapacaklarını bilmıyorlar!.. Biri diyor ki: "NATO Hıhstıyan ülkelerden kunılu, Türkiye ara- larındaki tek ülke..." Öbürü söze giriyor: "Canım onu 1952'de NATO'ya girerken düşün- selerdi..." Haydi bakalım çıkın işin içinden... 1952'de Demokrat Parti iktidarda... Cumhurbaşkanı Celal Bayar Başbakan Ad- nan Menderes... ••• Türkiye'de bir televizyon kanaiı >*ar... O kanal, bugünlerde Afganistan' tartışıyor!.. 1996 yılıydı... Aynı kanal bır haber verdı: "Müslüman gençler gözaltında..." İBDA-C'nin eylemcileri yakalan-nıştı!.. O dönemde Refah Partisi tarafından parasal olarak desteklenen televizyonda bır kışı çıktı ve açık açık şöyle dedi: "Bu çocuklann suçu, sadece namaz kılıp tes- pih çekmektir!.." Sonradan anlaşıldı kı 'Ammar' kod adlı T.A, 'Enes' kod adlı T.O, 'Abuzer' kod adlı A.K Pakis- tan, Iran ve Suriye'de silahlı eğıtım görmuşlerdi... Aynı televizyon kanalında bir şeriatçı yazar, ge- çen gün bas bas bağırıyordu: "Kızım, gelinim, kanm, başörtüsü yüzünden üni- versiteyi bitiremedi..." Bır dığeri, 'kamu düzeni'nöer habersiz çığlık çığlığaydı: "Türkiye'deki laikçi terör sona ermelidır!" Kadın eli sıkmayan yobazlara, Türkıye'de fır- sat doğdu!.. Yoksul Afganistan'a ABD'nin saldırmasını fırsat bilıp "laikçi terör" demeye başladılar!.. Aynı kişiler, yıllar önce Bosna'ya ve Çeçenis- tan'a Türkiye'den savaşçı göndermiyorlar mıydı? Oyun içinde oyun!.. Türkiye'yi kuşatan şeriatçılar fırsat kolluyortar... Bu cuma günü cami çıkışlannda tıpkı Pakis- tan'da olduğu gibi eyleme hazırlanıyorlar... • • • Bizim din bezirgânları Afganistan'da kadınla- ra yapılan baskıları görmez!.. Neden? Çunkü bizım dın bezirgânlan Taleban gibi düşü- nür!.. Türkiye'yi ortaçağın karanlığına götürmek is- teyenlere, üniversiteli kızları dolarla maaşa bağla- yıp örtenlere bugün gün doğdu!.. Bazı televizyon kanallannda kapışıyor takkeli li- boşlarla, din bezirgânları!.. Kimi Atatürkçü, demokrat, yurtseverler de 'ko- nu mankeni' olarak onların karşısına geçip "Arka- daş/ar, o öy/e değil" diyortar... Öysa Afganistan'da çocuklar ölüyor... Kadınlar kurşuna diziliyor... Umut acıyla kesişiyor bir sonbahar sabahın- da!.. Bilmem yüreğinizde bır acı var mı? hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr Faksnumaramız:0212/513 9O98 Kamuoyu tepkisi etkili oldu Partikrden ' içinyeni manevra ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Siyasi partiler, milletvekilleri- nin maaşlannın yüksel- tilmesınin yolunu açan anayasa değişikliğınin yarattığı tepki nedeniy- le, bu konuda bir yasa çıkarmayı kararlaştırdı. TBMM Plan ve Büt- çe Komisyonu'nda dün akşam Gelir Vergisi Ya- sası'nın görüşülrnesi sı- rasında, Emekli Sandı- ğı Yasası'na, "Bukanu- nun uygulanmasmda en yüksek Emekli San- dığı iştirakçisi olarak en yüksek devlet rnemuru esas ahmr" cümlesinin eklenmesine yönelik yasa önerisi, tüm üye- lerin imzasıyla kabul edildi. Önenyle. anayasa de- ğişikliğîndeki "mfflet- vekili maaşlaruun en yüksek Emekli Sandığı iştirakçisinden az ola- mayacağma" ilişkin dü- zenlemenin uygulan- masmda değişikliğe gi- dilmesi hedeflendi. An- cak, anayasa değişikli- ğinin yürürlüğe girme- si durumunda, üzerinde anlaşılan yasa önerisiy- le tek değişikliğin "alt snur" olarak en yüksek Emekli Sandığı işrirak- çisinin yerine, en yük- sek devlet memurunun esas ahnması olacağına dikkat çekildi. Bu deği- şiklikle miUervekili ma- aşlannın üst sınınrun yine belirsiz kalacağına işaret edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear