23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA / ekonomi(gcumhuriyet.com.tr 13 Petrol Olisi'nm taşınmasına tepki • ANTALYA (AA)- Antalya'da dünyaca ünlü Konyaaltı sahilleri yakınında bulunan Petrol Ofisi Dolum Tesisleri'nin kaldınlarak, Antalya Limanı Genişleme Sahası'na nakledileceği haberleri denizcileri kızdırdı. Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi Başkan Yardımcısı Hüseyin Seymen, bunun liman çevresi ve yat turizmi açısından bölge için çok büyük tehlike oluşturacağrnı söyledi. Kira geüri beyanı içhısongün • ANKARA(ANKA)- TÜRMOB Başkanı Mustafa Özyürek, sadece kira geliri elde edenlerin, bu gelirlerini beyan etmelerine ilişkin sürenin, bugün sona ereceğini söyledi. Özyürek, 2000 yılında konutlanndan 630 milyon lirarun üstünde kira geliri elde edenlerin, bu ay sonuna kadar kira gelirlerini yıllık gelir vergisi beyannamesiyle bağlı olduklan vergi dairesine beyan etmeleri ve hesaplanan verginin üçte birini ödemeleri gerektiğini vurguladı. Turkcell'den altyapı anlaşması • İSTANBUL(AA)- Turkcell, 2001 yıh yatınmlannın bir bölümünü gerçekleştirmek ve Türkiye genelindeki altyapısmı genişletmek üzere Ericsson'la 400 milyon ABD Dolan tutannda bir anlaşma imzaladı. Anlaşma kapsamında, Turkcell'in kapsama alanı daha da genişletilecek, abonelerin artan ihtiyaçlan göz önüne alınarak, tasarlanan yeni servisler hizmete sunulacak. tthalatta artış sürüyor • ANKARA(AA)- Devlet Istatistik Enstitüsü (DlE), geçen yılın Ocak-Kasım döneminde, 24 milyar 707 milyon dolarlık ihracat, 49 milyar 672.6 milyon dolarlık da ithalat yapıldığını açıkladı. DlE verilerine göre söz konusudönem, 1999 yılının Ocak-Kasım dönemi ile karşılaştınldığında, ihracat yüzde 1.4, ithalat ise yüzde 37 oranında arttı. İMKB ortalama bir bonsa' • İSTANBUL(AA)- lstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (İMKB) kurucusu ve ilk başkanı Muharrem Karslı, "Borsa henüz kapasitesini dolduramayan büyük bir fabrika, ancak bu da konjonktürden kaynaklanıyor, 300'ün üzerinde şirket sayısı, orta gruptaki bir borsa olarak iyi bir rakamdır" dedi. CHP'den ödün uyarısı • ANKARA (ANKA) - CHP, doğrudan yabancı sermaye girişine olan gereksınimin, yabancılara, kapitülasyon benzeri ödünler verilmesinin gerekçesini oluşturamayacağı uyansında bulundu. CHP Ekonomi Masası'nın hazırladığı ekonomik raporda, 2000 yılında dünyada akan doğrudan yabancı sermayenin yaklaşık 1.1 trilyon dolar olduğu belirtilerek bu miktann ancak 1 milyar 307 milyon dolarlık bölümünün Türkiye'ye geldiği belirtildi. Yem verilemeyen on binlerce tavuk ölümün, küçük üretici ve köylü açlığın eşiğine geldi Tavukçıdııkta kriz büyüyorEkonomi Servisi - Tavukçuluk sektöründe Mudurnu şirketinin if- las noktasuıa gelmesi ile başlayan kriz, geçimini besicilikten sağla- yan yüzlerce küçük üretici ve köylüyü de pençesine aldı. Yem verilemediği için beslenemeyen on binlerce tavuğun kümeslerde ölüme terk edildiği belirtiliyor. Kriz tüm ülkede tavuk fiyatlannı düşürdü. ancak özellikle büyük süpermarketlerde tüketiciye yan- sımıyor. Bolu'da 20 bin kapasiteli bir ta- vuk çiftliğinin sahibi olan Şemset- tin Orhan, 18 bin hayvanın açlık- tan ölmek üzere olduğunu anlatı- yor. Sektörde faaliyet gösteren birçok büyük şirket gibi Mudur- nu Tavukçuluk da bölgedeki köy- lere ve küçük çiftlik sahiplerine civciv ve yem veriyor. Dönem sonu olan 45 günün so- nunda ise tavukları geri ahyor. Ki- lo başına 80 bin lira ücret aldıkla- nnı belirten Orhan, şirketin 2 ay- dan beri kendilerine ödeme yap- madığını, üstelik yem de verme- diği için hayvanlann ölüme terk edildiğini belirtiyor. Yalmzca Bolu ve civannda 2 bin 500 ailenin, geçimini tavuk- çuluktan sağladığı kaydediliyor. Beyaz et sektöründeki kriz yal- nızca Mudurnu Tavukçuluk'u kapsamıyor. Beyaz Et Üreticileri Birliği (Best-Bir) Danışmanı Yü- ce Canoler, krizin çıkış nedenle- rini üretim fazlası ve bankaların kredi faizlerinin yükselmesi ola- rak sıralıyor. Arzfazlasıeylülde başladı Best-Bir'e göre arz fazlası etki- sini eylül ayında göstermeye baş- ladı, kilo başına 950 bin lira olan pilicin fiyatı ekim ve kasım ayla- rında 650 bin liraya kadar gerile- di. Üretici, maliyetinin altında sa- tış yapmak zorunda kaldı. Aralık ayında faizlerde yaşanan fırtına sonucu bankalann diğer sektörlerde olduğu gibi kendi ka- pılanna da dayanarak "Kredibor- cunuzu ödeyin" diye baskı yap- ması ise sektördeki krizi daha da artürdı. Mudurnu Tavukçuluk gibi zor durumda olmasalar da Beyti, Köy-Tur ve Banvit gibi tanınmış markalann da büyük sonınlarya- şadıklan belirtiliyor. Aldığımız görüşlere göre Mu- durnu Tavukçuluk'un bu denli kötü etkilenmesine neden olarak günde 140 bin kesimyapanbüyük bir şirket olmasuıın yanı sıra faz- lamiktardabankakredisi kullana- rak sağlıksız bir büyüme yapısı içine girmesi de gösteriliyor. Best-Bir'in danışmanı Canoler, piliç fıyatınm kesimhane çıkışı udurnu Tavukçuluk'taki sorunlarla gündeme gelen kriz, özellikle geçim kaynağı besicilik olan küçük üreticiyi zorluyor. Beyaz et fiyatlarındaki büyük düşüş süpermarket mflanna yansımazken konuya el atan hükümet önlem alma hazırlığında. 650-700 bin liraya kadar geriledi- ğini belütirken bu düşüşün süper- market raflanna yansımamasına da dikkat çekiyor. Geçen haftalarda birheyet oluş- turarak hükümet çevrelerine so- runlannı ilettiklerini anlatan Ca- noler, tavukçuluk sektöründe ya- şanan krizin önceki gün Bakanlar Kurulu'nda da ele ahndığını ve önlemleralınmasını bekledikleri- ni kaydetti. İMKB'deki hisseleri Mudurnu 'gözaltı'nda Ekonomi Servisi - Mu- durnu Tavukçuluk hisse- leri, bugünden itibaren Gözaltı Pazan'nda işlem görecek. Borsa Yönetim Kurulu, Mudurnu Tavukçuluk'a borsa uzmanlan tarafın- dan yapılan incelemeler ve şirket yetkililerinin ya- zıh beyanlan çerçevesin- de, şirket hisse senetleri- nin kottan çıkanlarak bu- günden itibaren Gözaltı Pazan'nda serbest marjla işlem görmeye başlaması- na karar verdi. Aynca, şirketten, Aralık 2000 ayı bilgilerinden başlayarak her ay itibany- lahukuki girişimlerle ilgi- li bilgileri, banka kredile- ri, ay içinde verilen ipo- tek, teminat ve kefaletler ile ay sonunda ipotek, te- minat ve kefaletlerin du- rumuna ilişkin bilgiler, Besin Tavukçuluk'a iliş- kin bilgiler istendi. Chrysler 26 bin işçi çıkanyor Ekonomi Servisi - AB- D'nin en büyük otomobil üreticilerinden Daimler- Chrysler, 26 bin işçi çıkarta- cağını ve 6 fabrikayı kapata- cağını açıkladı. Işçilerin 3 yıl içinde aşa- malı olarak çıkartılacağı ve şirketin 7 fabrikasında da üretim kısıtlamasına gidile- ceği bildirildi. Alman Daim- ler-Benz firması ile Ameri- kan Chrysler firması, 1998 yılında ortaklık kurmuşlar- dı. Ancak son işçi çıkarma karan, yeni ortaklığm sağ- lıklı yürümediğinin kanıtı olarak değerlendiriliyor. Da- imler-Chrysler, 2000 yılının ikinci yansında 1.75 milyar dolar zarar etti. Satışı hızlandmlan şirketin potansiyel alıcısı Swissair yatınmlarını durdururken gözler ihalede THY'nin özelleştiriJmesi arapsaçı• Stratejik ortağı olduğu pek çok ulusal havayolu şirketini "içten çökerten" Svvissair'in THY ihalesine girmemesi, ya şirketin satılmamasına ya da beklenenden çok daha ucuza gitmesine yol açacak. FATMAKOŞAR IMF'ye verilen taahhütler dogrultusunda özelleştirilmesı hızlandmlan Türk Hava Yollan'nı (THY) satın almasına kesin gözüyle bakılan Swissair'de işlerin kanşmasıyla gözler ihaleye çevrildi. Bugüne kadar THY'nin potansiyel alıcısı konumundaki Svvissair'in aldığı ya da ortağı olduğu pek çok ulusal havayolu şirketinin krize girmesi Türkiye'de özelleştirme karşıtlannı haklı çıkanrken ihale şartnamesi aldığı bilinen Svvissair'in THY ihalesine katılmamasmın, şirketin "sanlamamasına" ya da beklenenden "çok daha ucuza" gitmesine yol açabileceği belirtiliyor. Svvissair'in yüzde 49.5'ini aldığı Belçika havayolları Sabena'nın • Toplusözleşme görüşmeleri başlıyor • Bu yıl için 123 trilyon liralık yatınm öngören THY'de toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlıyor. ••* •' Hava-lş Sendikası, THY'nin satışıyla ilgili çalışmalann yoğunlaşüğı bu dönemde, __ özelleştirmenin binlerce ^ ' " S ^ kişiyi işsiz . .,__-,;ww bıraktığını da göz ^••••i^*"" önüne alarak olası tehlikelere karşı ısrarlı bir mücadele yürüteceğini açıkladı. Sendika, iş güvencesinin sağlanması için 158 sayıh ILO sözleşmesinin temel çerçevesinin uygulanmasını hedeflediğini bildirdi. Hava-lş'ten yapılan açıklamada, "Kapsam dışı pozisyonda olan tüm personelin s&deşme kapsamına abnması, ; part-time ve sözleşmeü personehn _w.. haklannın i iyileştirilnıesi ve ^_ , tophısödeşmemizle mfgfHKm**1 **' uyumlulaştınhnası Kmteklifverildi-dcnıldı Açıklamada, Hava-lş'in bir yandan THY'nin heba edilmesine karşı mücadele ederken diğer yandan çetin gececek toplu iş sözleşmesi mücadelesini sürdüreceği kaydedildi. iflasm eşiğine gelmesi, geçen yıllarda satışı gerçekleştirilmeyen THY'nin "direkten döndüğünü" gösterırken Qualiflyer Group sendikalannm 25 Ocak'ta Zürih'te gerçekleştirilen toplantısında, uzun zamandır çok saldırgan bir büyüme süreci yaşayan Svvissair'in stratejisinde çok köklü değişikliğe gideceği açıklandı. Türkiye 'den toplantıya katılan Hava-lş Uluslararası llişkiler uzmanı Kemal Ülker, Svvissair'in bütün yatınmlaruıı durdurma karannı açıkladığını da anımsattı. Ülker, toplantıdaki ikili görüşmelerde Malezya havayollannın da THY ihalesine katılmaktan vazgeçtiğinin dile getirildiğini ifade etti. Şirketler boşaltıldı Belçika havayolları Sabena'nın dışında Svvissair'in stratejik ortağı olduğu ulusal havayolu şirketlerinin de mali krizde olduğu ortaya çıktı. Fransız Air Littoral şirketinden Svvissair'in "etini çekmesi haünde, fırmanın ayakta duramayacak" hale geldiği bildirildi. Portekiz havayolu şirketi TAP'nin de kritik günler yaşadığı belirtiliyor. Svvissair'in yüzde 34 oranındaki hisse karşılığında aktaracağı mali kaynağa bağımlı hale geldiği belirtilen TAP'nin kapısına kilit vurulabileceği, tasfıye edilebileceği konuşuluyor. Hisselerinin yüzde 49.5'i Svvissair'de olan ve tarihinin en büyûk krizini yaşayan Sabena'da ise yaklaşık 12 bin çalışan işsiz kalmak tehlikesiyle karşı karşıya. "Kurtarma plaıunda" çalışanlardan ciddi fedakârlıklar istenen Sabena'nın otel ve binalannın satışı da öngörülüyor. Hava-lş uzmanı Ülker, toplantıda, sendikalar ve şirket çalışanlan tarafından da onaylanması gereken Sabena'yla ilgili Svvissair'in "Umanz Sabena sendikalaria şirketin ortaklık yapısının değişmesi konusunda anlaşamaz da biz de Sabena'dan kurtuluruz" değerlendirmesi yaptığınm söylendiğini belirtti. JSîLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ÖZLEM YÜZAK ozlemyu(Syahoo.com Konu küreselleşme politikalarını belirleme olursa adres şüphesiz Da- vos olur. Adresin Davos ve Dünya Eko- nomik Forumu olduğu bir noktada ise son yılların en moda deyimlerinden biri haline gelen "dijital uçurumdan" söz edilmemesi hayret uyandırıcı olurdu. Pektabii ki beklentiler boşa çıkanlma- dı ve dijital uçurum "dünyanın efendile- rinin" gündeminin baş köşelerine kuru- luverdi. Zaten son yıllarda onlar da küre- selleşme karşrtlan ile neredeyse aynı gö- rüşü paylaşır hale gelmişlerdi: Evet, kü- reselleşme dünyanın kuzey ve güney ya- rım küresinde refahı eşit bir şekilde pay- laştırmıyordu. Uçurum derinleşiyor Zengin ve yoksul arasındaki uçurum giderek açılıyordu. Buna bir de bilişim teknolojilerindeki olağanüstü ileriemeler eklenince o meşhur "dijital uçurum" iyi- ce derinleşiyordu. Bir şeyler yapılmalıy- dı, evet acil olarak bir şeyler yapılmalıy- dı, bir şeyler... Keşke Marie Antoinette dönemi olsaydı. Belki "Ee neyapalım, siz de ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin" diyerek işin içinden sıynlabilirierdi... lsviçre'nin bu ünlü kayak merkezinde bir araya gelen çokuluslu dev şirketlerin başkanlan, uluslararası fınans kuruluşla- nnın direktörteri, hükümetlerin üst düzey yetkilileri, medya tekellerinin patronlan- nın işi zordu. Bir yandan da bir süredir as- kıya alman Çok Taraflı Yatınm Anlaşması (MAI), Dünya Ticaret örgütü (DTÖ) bün- 'Efendiler' Davos'ta Dijital Uçurumu Tartıştı yesinde yeniden şekillendirilecek olan ta- nm ve hizmet sektörierinin liberalizasyon çalışmalan bekliyordu. öyle ya yeni pa- zarlara açılmak gerekiyordu... Küreselleşme karşıtlan ~ Artık bu işleri sessiz sedasız da yapa- mıyorlardı. Ne zaman bir yerde toplanıp "sohbet" etmeye kalksalar bir küreselleş- me karşıtlan ordusu da peşlerinde. 1999 yılı sonunda DTÖ'nün VVashington'daki zirvesi, IMF ve Dünya Bankası'nın Prag'daki yıllık toplantılan bu yüzden sek- teye uğramamış mıydı? Keza Lizbon'da, ardından Nice'teki AB zirvesi... İşleri zorlaşmaya başlamıştı "dünya- nın efendilerinin". Bu yüzden belki de en iyisi, "karşıtlarkorosuna" katılıyorgörün- mekti. Dünya Bankası ve IMF politikala- n eleştirilerek başlandı işe, ardından ulus- lararası toplantılann ana temaları "küre- selleşmenin olumsuz etkilenne" aynldı. Ve tabii ki dijital uçuruma: Yeni teknolo- jiler, internet ve cep telefonu gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalannı hızlandırabi- lirlerdi. Ancak teknoloji tek başına yeter- eknoloji transferinin önemi tartışılırken açlıkla, susuzlukla, savaşlaıia, hastalıklarla boğuşan yoksul ülke halktannın borçlannın silinmesi de karara bağlanamadı. Uluslararası finans hareketlerinin yeniden düzenlenmesi konusu da... li değildi. Öncelik eğitime, iletişim altya- pısının kurulmasına ve girişimcilıği özen- dirmeye verilmeliydi. "Information tek- nologies (IT)" devrimi tek başına yaşam standartlannı iyileştiremezdi. Yoksulluk- la mücadelede hangi teknolojilerin kulla- nılacağı da önemli idi. Aynca teknoloji transferinden kimin sorumlu olacağı da önem taşıyordu. Bu konuda hükümetle- re büyük görev düşerken sivil toplum ku- ruluşlannın da bu işbirliğinde yer alması gerekiyordu... Öteki kuruluşlann toplantılannda oldu- ğu gibi Dünya Ekonomik Forumu'nda da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bu konu- lar konuşuldu ve tartışıldı. Sözler şüphe- siz doğru idi. Ancak gerçekliğe dönüş- me yolunda somut adımların atılmama- sı düşündürücüydü. Davos toplantılann- da Price vVaterhouse Coorpers tarafın- dan hazırlanan ülkelerin yolsuzluk en- deksi raporu dağıtıldı. Şirketlerin geliş- mekte olan ülkelerde dağıttıklan rüşvet- lere ilişkin bir de rapor vardı. O "neden- se" dağıtılmadı. Azınlığın küresel politikası Teknoloji transferinin önemi tartışılır- ken açlıkla, susuzlukla, savaşlarla, has- talıklarla boğuşan yoksul ülke halklannın borçlannın silinmesi de karara bağlana- madı. Uluslararası fınans hareketlerinin yeniden düzenlenmesi konusu da... Tüm bunlar "dünyanın efendilerinden" bir şey beklemenin anlamlı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Öte yandan kü- çük bir azınlığın belirieyerek şekillendir- diği küresel politikalara karşı hareketin giderek daha organize olduğu ve güçlen- diği görülüyor. Brezilya'nın Porto Alegre kentinde baştayan oluşumun yaşamını sürdürmesi halk kitlelerinin, sivil toplum kuruluşlannın elinde. Izleyici olmanın ye- terii olmadığı, işin parçası olmanın gerek- liliği artık anlaşıldı sanınm. Izninize sığı- narak nacizane soruyorum, "Bugünler- de IMF'nin ekonomik istikrarprogramı- na teslim olan Türkiye'de, kimya da kim- ler Brezilya'daki Küresel Sosyal Forum ile irtibata geçti" diye...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear