Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 OCAK 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İTÜ'nün haurladığı haritada Boğaz'da gürültü seviyesi normalin çok üstünde çılftı
îstanbul 'gimMi' altındaSAADETUSLU
îstanbul'un gürültü konusundaki
ilk haritası Boğaziçi ve Fatih köprü-
leri ile çevresi için çıkanldı. ITÜ Mi-
marlık Fakültesi Fiziksel Çevre
Kontrolü Birimi tarafindan çıkanlan
harita, Boğaz'daki gürültünün nor-
mal seviyenin çok üstüne çıktığını
ortaya koydu. Çalışmada, Boğaz'a
yapılması planlanan 3. bir köprünün
Boğaz'da sakin kalan birkaç bölge-
nin de yitinlmesine neden olacağı
belirlendi.
Prof. Dr. Selma Kurra'nın baş-
kanlığında yürütülen çalışmada,
Boğaz köprüleri ile üzerinde yer al-
dıklan otoyollann neden olduğu,
Boğaz'ın her iki yakasındaki tarihi
yapılann, parklann, dinlenme alan-
lannın, konut bölgelerinin, okulla-
nn ve sağlık merkezlerinin bulun-
duğu 1-2 kilometre genişliğindeki
bir alanda saptanan gürültü koşul-
lan belirlendi.
14vıkürilk
1986 yılında kabul edilen Gürültü
Kontrol Yönetmeliği'ne göre kentle-
rin gürültü haritası çıkanlması gere-
kirken aradan geçen 14 yıla karşın
hıç harita hazırlanmadı. îstanbul için
ilk kez ITÜ tarafindan hazırlanan gü-
rültü haritası ise Boğaz ve çevresinin
durumunu ortaya koydu. Prof. Kur-
ra, yapılan çalışmanın köprü ve oto-
Ana arterlerdeki karayollan' Ara arterlerdekı konutlar"
Saraçhane iHaşm (jcan Gepdı) 105 dBA
Maslak
Levent Kavşağı
Pendik
Şirinevler
»Bostancı
Kartal
Aksaray
Zincirifkuyu
Haliç
Beşiktaş
M.Köy
Yenikapı
Göztepe
Kadıköy
Stıadıye
•(sınır 70 dBA)
"(40-50 dBA aras/ olması gerekıyor)
Kasımpaşa
Haznedar
Bahçelievler
Göztepe
Şehremini
Kurtuluş
Üsküdar
Ümranıye
Fatih
Suadrye
Pendik
Bakırköy
B.Taş
Kumkapı
Zeytinbumu
Kartal
Beykoz
Sanyer
51 dBA
51 dBA
51 dBA
51 dBA
41 dBA
41 dBA
41 dBA
41 dBA
48 dBA
48 dBA
48 dBA
47 dBA
47 dBA
47 dBA
46 dBA
44 dBA
42 dBA
41 dBA
BOğaZİÇİ KÖprÜSÜ: Avrupa yakasında
maksimum 70 dBA olan gürültü düzeyi
Beylerbeyi bölgesinde 75 dBA'ya ulaşıyor.
Gece gürültü ölçütü olarak kabul edilen 45 dBA
değeri kesinlikle bu bölgede sağlanamıyor.
Fatih KÖprÜSÜ: TEM'in her iki tarafındaki bir
bölgede karşılıklı yansımalar nedeniyle gürültü
düzeyleri 70-75 dBA arasında. Toplam ulaşım
hacminin ve özellikle ağır taşıt yoğunluğunun
daha fazla olması nedeniyle Boğaziçi Köprüsü'ne
göre gürültü düzeyleri 5 dBA artmakta.
yollar nedeniyle büyük ölçüde ses
kirlenmesi olduğunu gösterdiğini
söyledi.Kurraşöyledevarnetti: "Ge-
nelde Boğaz'ın çanakgibi vadiiçinde
olması, karşıhkn yansımalar ile gü-
rültüyü arttirmakta ve denize dik
inen vadiler içinden seslerin içerilere
gitmesine engel olamamaktadır. Köp-
rünün yerieşim yerierinin üzerinden
geçmesi gürültünün hemzemin yol-
lara göre çok daha geniş bir alana ya-
yıhnasma neden ohnaktadır. Gürül-
tü nedeniyle 3. köprüdüşüncesinden
tamamen vazgeçilmesi için yeterKne-
den bulunmaktadır."
'Yönetmeük uygulansuV
Kurra, insan sağhğmı ciddi ola-
rak etkileyen gürültünün azaltıla-
bilmesi için bir an önce önlem
alınması gerektiğini vurguladı.
Prof. Kurra, konuyu aynntılı ola-
rak ele alan Gürültü Kontrol Yö-
netmeliği'nin ise diğer mevzuatla-
nn çıkanlamaması nedeniyle tam
olarak uygulanamadığını belirtti.
Selma Kurra, gürültünün insan
sağlığı üzerinde uykusuzluktan
işitme sorunlanna dek çeşitli so-
runlar yarattığına dikkat çekti.
Gürültünün
önlenmesi
Gürültünün önlenmesi
amacıyla belirlenmesi
gereken önemli hedefler
özetle şöyle sıralandı:
• Mevcut gûrültû kiriitiğ)
kaynaklanna ve çevre
gürüHüsü koşuflarma
öişldnverilerekie
edflmeBdir.
• Işyerinde ve açıkta
gürültüye doğrudan maruz
kalan kişilerde sağlık
taramalan yapılmahdıt
• Kenderde belirti konut
ataniarmda hazırlanacak
gürültâ haritaiarmm yanı
sıra ölçfimlerie gürültüden
etkilenme anaüzleri
yapümabdır.
• Gürültü Kontrol
Yönetmeliği'ne aktanlacak
gerçekçi gürültü limitleri
araştınlmalı.
• Yönetmebkte beürtflen
konalann diğer mevzuat fle
uyumunu sağlamak üzere
rahşmalar yanıhn^h vp
mevzoatta eşgüdüm
sağlanmab.
• Cezaı yaptınmlar
arttınlrnalı.
Marmara'da 17 Ağustos'tan
bu yana 6000 deprem oldu
ALJER
n
Kaodjlh Rasathaneşiye,
Deprem AraşnrmaEnsü"-.
tüsü Sismoloji Laboratu-
van Şefi Doç. Dr. Doğan
Kalafat, 17 Ağustos dep-
reminden sonra Marmara
Denızı'ndekı depremsel-
liğınlOOkatarttığınıbe-
lirterek Marmara'da artan
depremriskininboyutuna
dikkat çekti. Kalafat sis-
molojik verilerin, Mar-
mara'dakı ilk kırılmanın
Marmara Adası'nın kuze-
yinden Marmara Ereğli-
si'ne doğru uzanan hat
üzerinde gerçekleşeceği-
ne işaret ettiğini söyledi.
Doç. Kalafat, Marma-
ra'daki deprem aktivitesi-
ni 16 ıstasyondan sağla-
nan verilerden izledikle-
• Doç. Dr. Doğan Kalafat, "17 Ağustos
depreminde kınlma, Gölyaka'da bir bariyere
u
-taktfarak durdu. Deprem Marmara Denizi
içiflcteki faylarin geriîimini arttırdı. Buradaki
depresellik 100 kat arttı" dedi.
rini, 17 Ağustos 1999 ile
14 Temmuz 2000 tarihle-
ri arasında bölgede 2'den
büyük 6004 adet deprem
kaydettiklerini belirtti.
Depremlerin özellikle
Marmara Adası'nın kuze-
yi ile Marmara Ereğlisı
arasında kümelendiğinı
anlatan Kalafat, ilk kınl-
manın da bu hatta olması-
nı ve 7 cıvan büyüklükte
deprem üretmesini bekle-
diklerini söyledi.
'Kartal, devedetûy*
Adalar-Kartal arasında
meydana gelen 4.2 bü-
yüklüğündeki depremin
karaya çok yakın bir nok-
tada meydana geldiğini
ifade eden Kalafat, bu bü-
yüklüktekı bır depremin
bölgede birikmiş enerjı-
nm çok önemsız bır bölü-
münü açığa çıkardığını
belirterek "Bölgede birik-
miş enerji deve ise Kartal
depreminde açığa çıkan
enerji miktan devenin sa-
dece bir tüyüdür. Şöyle
düşünün, 6 büyüklüğün-
deld bir deprem 10 tane
5'lik, 100 tane4'lük, 1000
tane 3'lük depreme eşit-
tir" dedi. Kalafat, bilim
adamlan arasındakı fark:
lı görüşlere de değinerek
şunlan söyledi:
"Deprem adalann gü-
neyinde olsaydı artçı dlye-
bilirdik. Ancak neredeyse
karada oldu. Dolayısı\la
artçı değiL Bilim adamla-
n arasındald göröş ayn-
uklan doğaL Bu sismoJo-
jide kesin kalıplaruı bu-
lunmamasından kaynak-
lanıyor. Kimi bilim adam-
lan sadece ana deprem-
den birkaç ay sonra mey-
dana gelen depremleri
artçı şok olarak niteterken
Idmisi yıllarca sonra mey-
dana geienleri artçı diye
niteliyor. Ama 17 Ağustos
depreminden sonra Mar-
mara'daki deprem risld-
nin artoğı konusunda bi-
lim adamlan hemfildr.
n
OkuUorda
depreme
hazırhk
tstanbul'da üköğretim
okuDanndaki deprem
tatbikatian arahksız
devamediyor.
Ataköy'deîd Cumhurîyet
Lisesi'nden sonra dün de
Üsküdar, Kadıköy,
Mahepe, Ümraniye ve
Beykoz'daki okullarda
deprem tatbikan
gerçeldeştirüdi. Kadıköy
Kız Lisesfnde saat
10.00'da 7.5
büyüklüğünde bir
deprem olduğu
varsaydarak
gerçekleştirflen tatbikatta
öğrencilerin bir kısmı
okul binasında mahsur
kakü. Kısa süre içerisinde
okula gelen Shil
Savunma Müdürlüğü
arama kurtarma ekipleri
enkaz amndald
öğrendleri çıkardı.
Enkaz çahşmalanna
öğrencfler de kankn.
izmit
Balık
ölümleri
bilmecesi
İZMİT(Cumhııriyet)-
Izmit Körfezi'nde mey-
dana gelen toplu balık
ölümlennın, demz su-
yundakı çözünmüş oksi-
jenin azalmasından kay-
naklandığı bıldınldı. Ko-
caelı Üniversitesi'nden
yapılan açıklamada, şöy-
le denildi:
"Sıcak havanuı etidsfy-
le biyolojik aynşma tuzı
artmış, deniz suyundaki
çözünmüş oksijen azal-
rmşür. Hklrojen sülffir ar-
nşı da söz konusudur.
Azalan oksijen açıkta ve
derinde yaşayan baokla-
nn kryüara hücum etme-
sine neden olmuştur. Ok-
sijen ihtiyacı nedeniyle
balıklar dikine çırpın-
makta ve öbnektedir."
Kocaeli 11 Çevre Mü-
dürlüğü'nce önceki gün
yapdan inceleme de ba-
îıklann, denizin dip kat-
manlannda oluşan hıdro-
jensülfür gazının hare-
ketlenmesı nedeniyle öl-
düğü açıklanmıştı.
Bu arada Büyük Men-
deres Nehri'nde zeytin-
yağı tesislerinin bıraktığı
atıklar yüzünden toplu
balık ölümleri yaşandı.
AtLESİ, OĞULLARININ ORGANLARININ NAKLEDÎLDİĞİ KtŞİLERLE TANIŞMAK İSTİYOR
Kansu bir yaşam daha kurtardı
SAADETUSLU
GAMZE
DEMİRDAĞ
Genç yaşında
hayatına son ve-
ren tbrahim Kan-
su'nun(14)ikınci
böbreği, 5 yıldır
diyalize bağlı ola-
rak yaşayan 28
yaşındaki Sultan
Taş'ahayat verdi.
Cesedi Adli Tıp
Kurumu'na kal-
dınlan Kan-
su 'nun, bugün
öğle namazmdan
sonra Maltepe
Başıbüyük Me-
zarlığı'nda topra-
ğa verileceği be-
lirtildi.
întihar ettikten
sonra kaldınldığı hastanede "be-
yin ölümü" gerçekleşen Ibrahim
Kansu'nun organlan, organ nak-
ledilebılen 'mutlu azmhğa' 4 ki-
şiyi daha ekledi. Önceki gün ya-
pılan operasyon sonrası kalbi, ka-
raciğeri ve bir böbreği yeni sa-
hiplerine takılan Kansu'nun di-
ğer böbreği de dün Sultan Taş'a
hayat verdi.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde
sabaha karşı 02.30'da başlayan
ameliyat, 08.30'da sona erdi.
Doktorlar, Taş'm durumunun iyi
olduğunu söylerken ailesi hayata
ikincı kez merhaba diyen Taş için
Kansu ailesine teşekkür etti. Ope-
rasyon ekibinin başı Prof. Dr. Mu-
zaffer Sanyar, ınsanlan organ ba-
ğışı yapmaya çağırdı.
Marmara Üniversitesi Hastane-
si'nde Ibrahim Kansu'yu Adli
Tıp'a göndermek için bekleyen
amca Kemal Kansu, dayı Fikri
Buyruk ve enişte Mesut Simavh,
acılannın çok büyük olduğunu,
ancak organ bağışı nedeniyle te-
selli bulduklanm söylediler.
Amca Kansu, organ bağışı ya-
pılanlar adına sevindiklerini be-
Kansu'nun kalbiyle hayat
bulan Mustafa Anuş
başanyla gerçekleştirilen
ameliyaün ardından
yoğun bakım servisine
ahndı (solda).
Doktorlar, dün böbrek nakli
yapılan Sultan Taş'ın ise
sağhk durumunun iyi
olduğunu söylediler.
lirterek "Onlarla tanışmak ve
mutiuluklannı payiaşmak istiyo-
ruz" dedi.
Hastalann durumu
Kansu'nun kalbiyle hayat bulan
22 yaşındaki Mustafa Anuş ise ba-
şanyla gerçekleştirilen ameliyatın
ardından yoğun bakım servisine
ahndı.
Böbrek nakli yapılan Gülşen
Erozan ve Îstanbul Tıp Fakültesi
Hastanesı'nde karaciğer nakli ya-
pılan Hayriye Atak'ın durumlan-
nın da iyi olduğu vurgulandı.
Hayata ikinci
merhaba
İstanbul Haber Servisi - Koşuyolu Kalp
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde
bugüne dek 18 kalp nakli gerçekleştirildi.
Başhekim Prof. Dr. Cevat Yakut
başkanlığında gerçekleştirilen kalp
nakillenyle hayata yeniden dönen üç
genç, yaşama sıkı sıkıya bağlı.
Türkiye'nin üç farklı şehrinde yaşarken
aym hastalık yüzünden yollan
Koşuyolu'nda kesişen Hahme Esen,
KahramanÇelikdag veBüfcntKınltaş,
hayann değerini eskısınden daha iyi
bildiklerini ifade ediyorlar. Ameliyattan
sonra Koşuyolu Kalp ve Araşurma
Hastanesi'nin idari kadrosunda çalışmaya
başlayan Esen ve Çelikdağ, işlerini çok
sevdiklerini söylediler. 6 yılük bekleme
süresinden sonra 3 yıl önce kalp nakli
yapılan 22 yaşındaki Malatyalı Esen,
evlilik hazırlıklan yapıyor. 22 yaşındaki
Izmirlı Çelikdağ ise kendisine 2 yü önce
Ceyhan depreminde ölen 31 yaşındaki
Hüsevin Çrtak adli kişinin kalbtnin
nakledildiğini söyledi. Çelikdağ,
"Amelryattan önce yatalak bîr hastaydım.
Şimdi ise rahamlda koşuyorum, top
oynuyorum" dedi. 8 ay önce kalp
nakledilen ve hastanede halen tedavisi
süren ve Giresunlu olan 27 yaşındaki
Kızütaş ise "Arûk hayann değerinidaha
iyi anlryorum" diye konuşuyor.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Gene Jakobenizm
Duaıp durup Jakobenizm yazıyorum. Doğrusu,
bu konuda yazmak hoşuma gidıyor ama, döne dö-
ne bu konuyu yazmamın nedeni, bizim "şeriatçıla-
nn" döne döne aynı konuyu dile getirmeleri ve ken-
dilerince eleştirmeye çabalamalan.
Jakobenizmin kökenine girişmek niyetinde hiç
değilim. Fakat şu kadannı anımsatmamız gerekiyor
ki, eski bir Jakoben manastınnda toplandıklan için
bu adı alan ve liberalizmin sakat mantığına karşıhk
toplumcu düşüncenin ilk örneklerini veren Jako-
benleri, "Otoriterbiryönetim felsefesinin öncüleri"
olarak görmek, tek kelimeyle "haksızlık"t\r. Hem de
büyük haksızlık...
• • •
Devrim sonrası Fransası'nda, yetki liberallere
geçmiş ve inanılmaz bir soygun düzeni kurulmuş-
tu. öyle bir ortam oluşturulmuştu ki, hırsızlara ve
soygunculara karşı çıkanlar, "devrihe" karşı çık-
mış gibi değerlendiriliyor ve suçlanıyoriardı. (Ne ka-
dar zaman geçerse geçsin ve ne kadar farklı ülke-
lerde yaşanırsa yaşansın, bazı şeyler inanılmaz bi-
çimde benzemiyor mu?..)
Liberaller, devletin görevinin "özgürlûkleri koru-
makla" sınırtı olduğunu ileri sürüyoriardı. Tanım ge-
reği, "akıla" (rasyonef) ve "faydaa" (ütilitarist) olan
bireyler; devlet özgürlükortamını koruduğu sürece,
kendileri için en doğru olanı yaparlar ve böylece tek
tek bireyler kendileri için en doğru şeyi yaparlarken
toplum da olabilecek en iyi yere gelmiş olurdu...
Jakobenlerin buna itirazı vardı. Haklı olarak, "top-
lumda bir dengesizlik olduğunu" ilen sürüyoriardı.
"Devlet eğer salt özgürlûkleri korumakla yetinirse,
toplumdaki bu dengesizliği ve adaletsizliği de ko-
rumuş olur" diyor ve devletin önce, "insanlann öz-
gür olabilecekleh bir ortamı oluşturmasınr ve an-
cak ondan sonra özgürlûkleri korumasının bir anla-
mı olabileceğini ileri sürüyoriardı.
Jakobenler bu yaklaşımlanyla modem çağlann
"sol düşünces/"nin öncüleri olmuşlardır. Karl
Manc'ın "ruhi gıdasının" bir bölümünü, "materya-
list Yunan filozoflan"; bir yönünü "Alman solcu fı-
lozoflan" oluştururlarken bir yanını da "Jakobe-
nizm" oluşturuyordu.
Ve günümüzde sağcılann, tutuculann Jakobe-
nizm felsefesıne karşı çıkmalannı "makul karşılama-
mız" gerekir. Fakat kendisini solcu olarak ılan eden
ya da kendisini solcu sanan kimi "aklı evve/"lerin,
Jakobenizme karşı çıkmalannın anlaşılması çok zor.
• • •
Günümüzün sağcısının da, (sözde) soicusunun
da yaptığı haksızlık, Jakobenizmi, günümüzden 200
küsur yıl önceki "yöntemleri" savunur bir biçimde
görmeleri ve bundan Gtürü eleştirmeleri oluyor.
Gerçekten o günlerin Fransası'nda Jakobenler,
müthiş bir "terör" estirmişler ve önce karşıtlannı ve
daha sonra da bırbirlerini giyotine göndererek etra-
fı kan gölüne çevirmişlerdi. Amaçlan, hiç kuşkusuz
"yûce" bir amaçtı. Ama Anatote France'ın vurgu-
lamış olduğu gibi, "Tannlar acıkmışlardı". Gerçek-
ten, her zaman ve her yerde olduğu gibi, "Ihtilal, ço-
cuklannıyemişp"...
Günümûzde Jakoben olmak demeli, elfeefte
"kendisigibi düşünmeyenleri" giyotine göndermek
istemek ya da bir başka biçimde ortadan kaldırmak
arzusunu yaşatmak değildir. Kendi düşüncelerini
tek doğru" olarak görmek de salt Jakobenlerin te-
kelinde değildir. Hele ülkemizde, herkesin "doğru-
su", en doğrudur...
•••
Günümüzün Jakobeni, "insanın insanı sömür-
mediği" ve "dengeli" birtoplumun mücadelesi için-
dedır. Ve bu mücadelesini yürütebileceği en "uy-
gun" ortam da, hiç kuşkusuz, "tüm kurum ve ku-
rallanyla işleyen bir demokrasidir".
Jakobenizmi fışin doğrusunu bildiği halde), "ofo-
riterizmle suçlayanlara", birbakın. Aslında insanla-
nn "dûşûncelerine" en ciddi ve amansız kısıtlama-
yı getirenleronlardeğillermıdir? (Işin doğrusunu bil-
meyenlere söyleyecek hiçbir şeyim yok...)
Bu kısıtlama, insanlann din duygulan ve "ahret
korkusu"dur.
Gerçekten, yüzyıllarca ve yüzyıllarca, "ölüm kor-
kusu"nu körükleyen ve insanlara, "sonsuzbirmut-
luiuk" vaat eden bu kurum ve bu kurum adına "si-
yaset yapanlar", geniş kitlelerde "özgür irade" mi
bırakıyorlar? Ve bunlara, (gerekirse) "zoria" engel ol-
maya çabalamak mı zorbalık oluyor, yoksa insan-
lann bu duygulannı sömürmek mi?
Bu "durum", salt halkının çoğunluğunun Müslü-
man olduğu toplumlar için değil, hangı dinden olur-
larsa olsunlar, tüm toplumlar için söz konusudur. Din
kurumunun "rantını" kullanarak insanlann siyasal
kaderine egemen olmak isteyenler, her yerde var ol-
muş ve her zaman var olmuşlardır. Toplumlann alt-
yapısı geliştikçe bu sömürü "frenlenir". Fakat kimi
toplumlarda, "devrimci yönetimler", altyapının de-
ğişimini beklemeden bu "frenlemeyi" başarmışlar-
dır. Mustafa Kemal'in Türkıyesı gibi ülkelerde...
Fakat bu türden ülkelerde de "karşıdevhm "in po-
tansiyeli vardı. Ve "eskiye dönüş"ü, demokrasi adı-
na yaşama geçirmeye çalışıriar. Aslında fırsatını bul-
duklan anda, her türfü zorbalıktan da geri kalmaz-
lar... Ve bu numaralan "yutmayanlan" da, "Sizler
demokrasiye karşısınız" diye itham ederier.
Utanmanın sının var mı?..
Bir hafta icinde ikinci kez
Kayseri'de askeri
uçak düştü: 3 şehit
KAYSERİ (Cumhu-
riyet)- Erkilet 12. Ha-
va Ulaştırma Ana Üs
Komutanlığı'ndan dün
saat 11.00 sıralannda
havalanan CASA tipi
nakliye uçağı, kalkıştan
kısa bir süre sonra he-
nüz belirlenemeyen ne-
denle Sanmsaklı Köyü
yakmlannda bulunan
Sanmsaklı Barajı göle-
ti kıyısına düştü.
Keşif uçuşu yaptığı
belirtilen uçakta bulu-
nan Üsteğmen Okan
Dirtik, Teğmen Murat
Orbay ve Teknisyen
Astsubay Üstçavuş Hü-
seyin Tufekçi şehit ol-
du. Olayın tek görgü ta-
mğı olan Çimsa Fabri-
kası Üretim Şefi Erol
Kirde, uçağın 2 kez al-
çaktan uçuş yaptıktan
sonra. barajın arkasın-
da bulunan su toplama
havzası kenanna burgu
yaparak diklemesine
çakıldığını söyledi.
3 gün önce Kon-
ya'dan havalanan 3.
Ana Jet Üs 131. Filo
Komutanlığf na aıt F-4
tipi uçakdüşmüştü.
Uçak kazasmda Yüz-
başı Tacettin Tüfekçi ve
Üsteğmen Mustafa
Oğuz Önder şehit ol-
muştu.