23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 OCAK 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Askenlep sevişirse Toronto'daki arkadaşımız Engin Aşkın'ın bildirdiğine göre Bosna'nın Velika Kladusa bölgesinde görevli Kanada birliğinden kıdemli onbaşı Jerry Montgomery, geceyi aynı biriikten onbaşı bir kadınla çadırda sevişerek geçirmiş... Hem de sabaha kadar! Yan çadırda uykusuz kalan askerin bölük komutanına şikâyoti üzerine Kanada birliğinin komutanı General Michel Jones, duruma el koyarak araziye çıkan rütbeli rütbesiz her askerin evli bile olsa sevişmesini disiptini ve diğer askerlerin moralini bozucu bir eylem olarak nitelemiş. Askeri mahkemeye çıkanlan çapkın asker savunrnasında, aşk yapmasmın Kanada Anayasası'nın "haklar ve özgürlükler" bölümüyle korunan bir hak olduğunu söylediyse de pek inandıncı olamamış. Ne ki, askeri savcı da "eşitlik ilkesi"ni göz ardı ederek çapkın onbaşının çadınna gîren bayan onbaşı hakkında dava açma gereği duymamış. Etektronik posta: denizsonivcuniiiurfyeLcom.tr TW: 0.212.512 05 05 Fsks: 0.212.512 44 97 - Özelleştirme çökmüş! "Attında kalanlar kösevi döndü!" nkara'dan Dr. Ayşegül TokatJı, internetor- tamında dolaşan fakat kaynagını bilmedi- ği bir öykiiyü daha Vaziyet okurlarıyla pay- laşmak istemiş... öykü "Adamın biri" di- ye başlıyor; adamın birinin yolu küçük bir kasaba- ya düşmüş: llk defa gittiği küçük kasabada şaşkın şaşkın ge- zindikten sonra yol kenannda duran bir otomobilin yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına otu- ran çocuğa: - Buraların yabancısıyım, demiş, parkın hemen yanı başındaki fırını anyorum, çok yakında olduğu- nu söylediler... Çocuk, otomobilin penceresini iyice açtıktan son- ra adamın yüzüne bakmadan: - Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş, ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde... Adam, çocuğun da yörenin yabancısı olmasına rağ- men parkın yanındaki fırının yerini nasıl tahmin et- Gorebilmek tiğini sormuş ister istemez. Çocuk: - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musu- nuz, diye gülümsemiş, kuş cıvıttılan da oradan ge- liyor zaten. Adam: - lyi ama, bunlann parktan değil de tek bir agaç- tan gelmediği ne malum? Çocuk: - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez. Üstelik, manolyalarda katılıyoronlara; hem biraz de- rin nefes alırsanız, fınndan yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafıfçe kısarak denileni yaptıktan sonra teşekkür ederken fark etmiş çocuğun gözle- rinin görmediğini. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yanda kes- mesinden anlamış, adamın durumunu anladığını. Çocuk, ışığa hasret gözlerini adamdan saklama- ya çalışırken: - Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, görmeyi o ka- dar çok özledim ki; sizinkilersağlam, öyle değil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerdeki fırına doğru gitmeye hazırlanırken: - Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür. Ve bu öykünün kıssadan hisseleri: "Bakmak" eylemi, "gördü" anlamına gelmediği gibi "söyledim" de "duydu" anlamına gelmez... Duydu, doğru anladı anlam.na gelmez... Anladı, hak verdi anlamına gelmez... Hak verdi, inandı anlamına gelmez... Inandı, uyguladı anlamına gelmez... Uyguladı, sürdürecek anlamına gelmez... SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKVSICEBE Yüksek Yerilim Hatb erdincutku(« yahoo.com Yalakaya söz kesildı: Konuklara nabza göre şerbet verildı! Köprü zammı: 1.4 dolardan 2.2 dolara Köprü zammını, kamu hizmetini fa- hiş fiyatla satmak olarak değeriendi- ren Prof. Dr. Aydın Aybay, Karayol- lan Genel Müdürü'nün zammı savu- nan (çünkü görevi bu) açıklamalan üzerine dtyor ki: "Köprü parası zammı ile ilgili ya- lanlar havada uçuşuyor. Karayollan Genel Müdürü, ciddi tarafı olmayan savunmalar yapıyor. Şu noktayı hep atlıyorlar; köprü, parasını çoktan çı- kardı. Kârsağlayan biraraç değil, ka- mu hizmeti gören bir kuruluşun ara- cı olduğuna göre, buriun kullanımın- dan küçük bir 'harç' alınır. Zamla bir- likte alınan ise harç değil düpedüz 'haraç'tır. Kimileri (kim bilir ne çıkarian varsa) 'köprü geçişi dolar bazında ucuzladı' palavrasını sıkıyorlar. Bu kocaman bir yalan. llk açılışta geçiş 10 lira, dolar cinsinden 71 sentti; gidiş-gelişte 20 lira, 1.42 dolar ediyordu. Şimdi ise 1.5 milyon lira, 2.2 dolar. Ucuzladı la- fını ne cüretle söylüyorlar acaba? Yabancı ülkelere ait örnekler şaşırt- macalı. örneklerdeki köprü, hangi ülkede kaç kilometrelik köprüdür ve ne zaman yapılmıştır; mali- yeti karşılanmış mıdır? Ayrıca, o köprülerden geçenlerin ortala- ma kazancı Amerikan Dolan cin- sinden nedir? Türk yurttaşlarından köprüyü kullananların ortalama ka- zancı yine Amerikan Dolan cinsinden karşılaştırılırsa, ortaya nasıl bir tablo çıkar? Sonuç olarak köprü zamm» bir soygundur!" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKtNCl İki Yeni Yıl Mesajı... Yeni yıl kutlamalannda ar- tık eskisi gibi ahşılagelmiş bir- kaç sözcükle "saglık ve esen- lik" dılenmıyor. Ozellikle "ge- leceğin" daha güzel ve aydın- lık olması için sürekli bir çaba içerismde bulunanlar, yeni yıl- da bu hedeflerine de ulaşabil- me umutlarını "dostlarıyla paylaşma" gereksinimıni du- yuyorlar... Bu tür anlamlı mesajlar içe- rcn yılbaşı kutlamalanndan ÇED Köşesi'nın de yakından izledi- ği ikı konudaki dilekleri ben de okurlarla paylaşmak istedim... Birincisi. "Fırtına VadisPni kurtarmak için sürdürdüğü mü- cadeleyı 2001 yıhna da aynı kararlılık ıçinde taşıyan Çam- uhemşin-Hemşin Vakfi'ndan... Diğen ise bınlerce yıllık uy- garlık tanhınin tanığı olan Ka- padokya dakı kültür ve çevre düşmanı gelişmelerin, hiç de- ğilse artık 21. yüzyıla girerken durdurulması özlemlerinin dile getirildiği Avanos'tan... 'Fırtına davası' sürûyor... , Çamlıhemşin-Hemşın Vakfı Başkanı Oka\ Karayalçın. Fır- hit fîrmayla da biıiikte Danış- tay"da itiraz ettiler. Danıştay savcısı ve tetkik hâkiminin bu itirazı yerinde görmeyen gö- rüşlerine rağmen Danıştay 6. Dairesi oyçokluğuyla idare mahkemesinin kararını iptal etti..." Şımdi Fırtına Vadisi. HES in- şaatına henüz izin venlmiyor ol- sa bile, hukuksal sürecin işte bu "HES'çilere umut veren" aşa- ması yüzünden 2001 yıhna da "gerilim içinde" gıriyor. Bu nedenle yeni yılda "yeni tahri- batlar" yaşamamak için, Çam- lıhemşin-Hemşin Vakfi'nın sür- dürdüğü mücadeleye çok daha etkin bir kampanyayla "destek" olmak gerekiyor... Kapadokya'da 'plan' özlemi... Avanos Belediyesi Halkla Ilış- kiler ve Kültür Müdürü Tayfun Ceyhan da yeni yıl mesajmda; "Neden Kapadokya nefes ala- maz duruma geliyor?" sorusu- nu yönelttikten sonra, yanıünı da yine kendisi özetliyor: "Yanlış yapılaşmadan tu- tun, yeterli eğitimi alamamış turizm personeline kadar çok Kapadokya planı ertelendikçe, "dozerler" daha da ilerliyor... tına Vadisi'nde yapımına baş- lanan Dilek-Güroluk Hidro- elektrik Santralını (HES) olumlu bulan "sözde ÇED ra- poru"na aıt Trabzon İdare Mah- kemesi'nce verilen "iptal" ka- ran gerekçesinde; "olayda üs- tün kamu yararı bu bölgede elektrik üretiminde değil, çev- renin korunmasındadır" denil- diğinı anımsatarak yeni yıl me- sajını şu bılgilendirnıeyle sürdü- rüyor: "Aynı mahkeme, 1. derece SİT alanı ve milli park içinde- ki HES şanriyesine arazi tab- sisini de iptal etmiş, Trabzon Koruma Kurulu da bu vadide korunıa planı yapılıncaya ka- dar her türlü inşaatı durdur- muştu..." Peki, bütün bu "yasal karar- lar" vadiyi kurtarmaya yetmi- yor mu? Fırtına Vadisi 2001 yı- lını artık "huzur içinde" ge- çirmeyecek mi?.. Okay Karayalçın'ın mesajı özetle şöyle devam ediyor: "Görevi çevreyi korumak olan Çevre Bakanlığı ile or- manları korumaktan sorum- lu Orman Bakanlığı bu karar- lara uvmak yerine, müteah- sayıda olumsuzluk Kapadok- ya \vı yok ediyor... 1970'lerde turizmle tanışan bu tarih, kül- tür ve doğa hazinesi. 2000'li yıl- lara turizmin öldürücü işgaliy- le giriyor..." • Bu yok edici süreç durduru- lamaz mı? Kapadokya binJerce yıllık geçmişini 3 bin yılda da insanhğa armağan edemez mi? Bu sorulann yanıtı da öğret- men Tayfun Ceyhan'ın yılbaşı kartında, "acil planlama" çağ- nsıyla veriliyor. Ceyhan diyorki: "Eğer Kapadokya'nın bir master planı olsaydı. (yanı, her isteyenin. her istedığı yere, her istediği şekilde yatınm yapabil- mesi başıboşluğuna ızin verihne- seydi) bugünkü yûrekler acı- sı durum yaşanmazdı..." Demek ki Kapadokya için de 2001 yıknın "mutlu ve esen- lik" dolu günler getirebilmesi için "koruma amaçlı master planın" artık 2002 ye bırakıl- maması gerekiyor. Raci Bademlinin kulaklan çıalasın... Aynı master plan öz- leminden "umudunu kestiği" için dört yıl önce Koruma Kurulu'ndan istifa etmemiş miy- dı?.. HAYVANLAR ÎSMAIL GVLGEÇ igulgecCg yahoo. com .,.jf/;rT-nr:.il ,rii ~ı ii KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCaturk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoydı yahoo. com BULÜT BEBEK NURAYÇIFTÇI bulutbebekCo hotmail. com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 14 Ocak Sf'NEMANJN SERT ERKE&f.J19Sf'PE 6U6ÜN, ÜNLÜ AMBKJKACt SİNEMA OYaMCUSU HUMPueey gos/ı/er, KAHSE&DEN ÖUMJ. ISSO 'LAKJM ÇAUŞMAYA BAçiAyAN eoeAer, "T»Ş- LE OifCKATİ Ç£t£MİÇ77 SüRBDe 6ANGSTEK OYÜUCJUSU OLAM BOGAHT'lfiJ BAŞAR/S'IMA, AYMt P£ GötsüueH -TAMes cAstıey, seo/essr &*F LAMCA " DAKİ OYUU- PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU 'Anormallik' Nerede? Yiyecek içecek sunulan "umuma açık" yerlerin çalışma izinlerinin belediyenin ilgili bir dairesine değil de, "o yerin en büyükmülkiye amiri"ne bağ- lanmasının, denetimlerinin de "polis"e bırakılma- sının 1930'lu yıllarda pek şaşırtıcı bir yanı yoktu Türkiye'de... Avrupa'yı kasıp kavuran faşizm rüz- gârlarının ülkemizde de esmeye başladığı o deh- şetli yıllarda ceza yasamız gibi polis yasamızı da faşizmin beşiğinden ithal etmiştik. Düşünce öz- gürlüğünün önünde yıllar boyu kara bir duvar gi- bi durmuş "Türk Ceza Yasası" gibi 1934 yılında yürürlüğe giren "Polis Vazife ve Selahiyet Kanu- nu" da Mussolini'nin kara damgasını taşıyordu. "Kadın"\ yalnızca "doğurgan biryaratık" olarak gö- ren ve şiddete dayanan bir ideolojinin ruhunu yansıtan yasalarda, "kadın vart;ö'"aşağılanacak- tı doğal olarak... Bunda hiçbir "anormallik" yok- tu... "Anormal" olan, 1930'ların faşist ruhunun günümüze kadar yaşatılıyor olmasıydı... Işin, "normai" olmayan bir başka yönü de gös- terdiğimiztepkilerdi... Bizler nedense, hayatımı- zı sınırlayan, kısıtlayan, daraltan yasaların varlı- ğına değil de, bu yasaların uygulanmalarına tep- ki gösteriyorduk çoğu zaman... Örneğin, 2559 sayılı "Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 12. maddesi, "kız ve kadınlann gazino, bar, kafeşan- tan ve bunlara benzer içki kullanılan yerterte ban- yo, hamam ve plajlarda çalışabilmelerini" o yerin en büyük mülkiye amirinin iznine bağlamışsa; söz konusu yerlerde çalışan 21 yaşından büyük ka- dınlar için şart koştuğu "çalışma kamesi"ni erkek- leriçin öngörmemişse; bu "karne"nin alınması ise kadınlann "zührevihastalıklar" kontrolünden geç- melerini gerektiriyorsa, polisin son örnekte oldu- ğu gibi, bir içkili lokantada hizmet veren kadınla- n "topariaması"nda şaşılacak ne yan vardı? • • • Yürürlükteki yasaları uygulamak zorunda olan ve görev sorumluluğuna sahip polis, eğer yer ay- nmı yaparak görevini kötüye kullanmıyorsa, beş yıldızlı, dört yıldızlı, üç yıldızlı otellere de baskın- lar düzenleyerek, bu otellerin barlarında, lokan- talarında, lobilerinde müşterilere içki servisi ya- pan kız ve kadınlan toplaması, içlerinde, "llle de burada çalışmak istiyoruz!" diyenlerini zührevi hastalıklar hastanesine sevk etmesi son derece "noırnal" değil midir? 2559 sayılı yasa yürürlük- teyse ve yasanın 12. maddesinde, "banyo, ha- mam ve plajlar" da açık olarak belirtiliyorsa, po- lis yarın yüzme havuzlanna, plajlara, saunalarada operasyonlar düzenleyecek, burada çalışan yüz- me öğretmenlerinden, temizlikçi kadınlardan "ça- lışma kamesi" soracaktır. Yasaları uygulayan, gö- revini yapan polisi eleştirmeye ne hakkımız var- dır bizim? Polis, "yasa koyucu" değildir ki... Esas eleştirmemiz gerekenler, yürürlükteki ya- saları uygulayan polisler değil, kadınlarımızı, kız- larımızı aşağılayan ve onları apış aralarına sahip olamayan hastalıklı yaratıklar olarak gören bu iğ- renç yasayı bu haliyle korumakta direnen kadın* lı erkekli milletvekillerimizdir. Otelcilik okullannda okuyan kız öğrencilerimi- zin diplomalarını, sokak orospularınınkine benzer "çalışma karneleri" olmaksızın geçersiz kılan; otellerin, tatil köyleririin, turistik işletmelerin ka- dın çalışanlarından arındırıimasına "cevaz" ve- ren bu çağdışı yasaya herkesten önce karşı çık- maları gereken Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın, Sa- yın Turizm Bakanı'nın, Sayın Başbakan'ın hâlâ sü- ren sessizlikleridir asıl eleştirilmesı gereken. • • • Istanbul'da, 3ağdat Caddesi'ndeki "TGI Fri- day's" lokantasına polis tarafından yapılan bas- kın da, ikisi yüksek otelcilik okulu mezunu sekiz genç kadının, çalışma karneleri olmadığı için iş- lerinden aynlmak zorunda kalmalan da, bu tür uy- gulamalarda bir "ilk" değildir hiç kuşkusuz. Ne var ki, bu son uygulama belki de polisin seçtiği "yer seçimi"ne bağlı olarak kamuoyunda ilk kez böy- lesine geniş bir yankı uyandırmıştır. Demokratik- leşme de birbirinden bağımsız, ama birbirini et- kileyen küçük küçük uyanışlar değil midir zaten? Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu a tuyap.com) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Mora çalan .. kırmızı. 2/ Bo- ğa giireşi ya- 2 pılan alan. 3/ 3 Litvanya'nın plakaişareti... Yaşanmış olaylann anla- tıldığı yazı tü- rü... iki tarla arasındaki sı- nır. 4/ Ege Bölgesi'nde bir dağ... Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl 2 çadırlanndan oluşan 3 yayla yerleşmesi. 5/" — Güler": Fotoğraf- 5 çımız... Teniste topu rakibin arkasına dü- şürmeyi amaçlayan _ vuruş. 6/Orta Asya'da eski Türk mezarlan- nın üzerindeki tûrbegibi yapılara verilen ad... Trab- zon'un Akçaabat ilçesinde bir göl. II Yiyecek bu- lamayan. yoksul Idmse... Yapısma girdiği sözciiğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek... Bir renk. 8/ Acele, tez. 9/ Erol Toy'un. Vehbi Koç'u konu alan romanı. YÜKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hüseyin Rahmi Gürpmar'ın bir romanı. 2/ Bir cinssülün. 3/Birnota... " — taneleri gibi giileme- dim" (B. R. Eyuboğlu)... Bazen üzerine un bile se- rilir. 4/ Gelir... Çok gol yiyen kaleciye ya da takı- ma verilen ad. 5/ Kuşun yavrusuna taşıdığı yem... Deriden sızan sıvı. 6/ Ekin biçildikten sonra top- rakta kalan köklü sap... tçinde sodyum karbonat bu- lunan, köpüren su. II Eski Mısır'da güneş tannsı... Ispanyollann sevinç ünlemi... Köpek. 8/ Gemide yel- kenlerin açılması. 9/ Maviye çalar kırmızımsı renk- te, ince kabuklu ve sert dokulu bir yerli erik cinsi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear