14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 1999 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Halkımızdan Oy Bekleyenlere... Prof. Dr. TURKAN SAYLAN S eçimler yakla^ıyor. Pek çok ka- mu görevlisi aday adayı olmak üzeregörevlerindençekildi. Ga- zetelerhergün, özellikle üniver- sitelerden, bakanlıklardan. yönet- sel karar organlanndan aynlanlann hangı partılerden aday adayı oldukJannı yazıyor. Bunlan dikkatle ıncelediğinızde, hele üşen- meyip bir de listeye dökdüğünüzde bağtm- sız sandığımız, partilerûstü sandığımız bir- çok kamu kuruluşunda şaşılası bir kadro- laşmanın, bazılanndaysa tam birsiyasal ko- alisyonun oluştuğunu görürsünüz. Âçıkçası, eğıtım ve sağlık için, yönetim için, yasalan, yönetmelıkleri. planlan uy- gulamak için görev alanlann, aslında yıl- larca kendılerine ilgi duyacak birparti ara- dıklan, ya da bağlanmış olduklan parti için çahşmış olduklan açık bir kitap gibi orta- ya çıkmıyor mu° Belli partilenn temsilcı- ÇYDD GeneiBaşkam , liklerinı üştlenen ve aktif âyasete aday ol- maya haznferfcırfüfnvSsite öğretim üyele- ri, yükseköğrenim kurumlannda tarafsız eğitimci, öğretmen ve yönetici olabilirlermı? Ellerindeki yetkileri ne yolda kullandık- lan ve kullanacaklan konusunda artık her- hangi bir kuşkunuz kalabılır mi? Üniversiteleri, yüksekokullan, siyasal partilenn ve çeşitli radikal kesim yandaş- İannın parsellemesi ve ellerine teslim edi- len öğrencilerin bu yönde kamplaşünlma- sı, eylemlerin kollanması, çağdaş velaikoJ- ması gereken eğitim ve öğretimin çağdışı şiddet eylemkrine dönüştürülmesine yol açmaktadır. Kendini, üstlendiği görevlerde sınırlamış olan sessiz çoğunhıksa olup bi- tenlere duyarsz kalmaktadır. Devlet kurumlannda neden ışlerin yürü- mediğini ya da neden bellı bir yönde yûrü- düğünü, ileriye yönelık uzun erimli plan- lamalann rafa kaldınlarak, neden kapıcısın- dan bekçisine kadrolaşmalarla uğraşıldığı- nı artık açık şekılde anlayabiliyoruz. Evet, bizler, halkuı sade bireyteri olarak arbk. etrafımızda siyaset adına olup biten- lerigöztememizgerektiğinı. geç de olsa kav- ranuş buhınuyoruz. Önümüzdeki seçimlerde. partilerden çok. Nsteleri dokluran adavlan incele>eceğiz. Te- miz. dürüst ve geçmişte hiçbir \olsuzluga. yasaritjilığa kanşmamış,cumhuriyetin teme) ilkelenne karşı akımlara. laikdüzeniyıkma- yayönelik çalışmaiara. çağdışılığa, ırkçüığa. bökkülüğe ödün vermemiş.demokrasi adı- na, demokrashi kulianarak taloyye vap- mamış olanlara oj vereceğiz. Pofitikaalar, halkın büyük çoğunluğun- dan, gözleri ve kafalan açılmış. akıllanmış insanlardan, bilinçli yurttaşlardan o\ bek- Byorlarsa,kendılenni tartmak. özeleştirile- nni yaparak geçmişlerini değerlendirmek, ondan sonra sahneye çıkmak zorundadır- lar. Bundan böyle. meydanlan, toptamase- yirrilerle doidurup kuru sıkı vaarterde bu- İunmak asla >eterü olmayacak. halkın en önemli yaptınmı olan oylar,eskiden oldu- ğu gibi. bir paket kahve\le. içi boş güzel sözfer \e asla gerçekleşmeyecek iş-aş-enf- lasyonu düşürme-muüu geJecekcdebhaüy- la sandığı dotdurmavacakdr. Kövlüsüyie. kentlisiyle. gecekondulusuyla insanlanma, halkın temsilcisı olmayagerçekten layık, üzü, sözû ve eylemi tutarlı, kendi çıkannı defiii ülkeye hizmeti biramaçedinmiş, bffinçü. plan- lı programlı, cinsier arası eşitliğe.insan hak- lanna gerçekten inanmış çağdaş adaylara o\ vereceklerdir. Ezan. bav rak, Kuran. ba- şörtüsü sömörüsüne devam edenlerı. en baştabuncayıldırpeşlennden sürüldenen- ler terk edecek, cezalandıracaklar, bundan böyle koyun yerine konupgüdülemeyecek- lerinı kanıtlayacaklardır. Ülkenin geleceğinde. karar mekanizma- lannda yer almak ısteyenler artık, yalnızca genel başkanlann onayını alıp parayı baso- rarak% e de çcşitii pazarlıklar \ e ayako>Tin- lamla koltukiara kavuşama>acaklardır. Adaylar, ister istemez yıllardır, her yönde şamar yiyen, yalan dolan ve takıyyelerle al- datılan ve Atatürk Tûrkiyesi'run getirilmek istendiği tehlikeli noktayı algılayan halkj- mızın. kadın erkek. işçtsiyle, köytüsüyle, ay- dınıyla, tertemiz. saf yurtsever insanlanmı- an da sü/geciuden geçeceklerdir. Yeni seçim döneminde aday olacaklann, kendilenni bu değer y argılan açısından in- celedikten sonra ortaya çıkmalan gerek- mektedır. Çünkü bundan böy le. gdeceğimi- a. bilinçli halkın, gerçek y urttaşlann. çağ- daş laik-demokratik sosyal hukukdevleti ve hukuk toplumu özlemi ıçındekı shil top- lum örguderindegüç birliği oluşturan birey- lerin değeriendirmeleri saptayacakür. Bu seçimlerde, tarikaüarla işbüiiğini, aşiretterie anlaşmayı, kadını yok saymayı dışlavan parti ve siyasetçiler ön plana çıka- cak ve de halkın, bu ülkenin gerçek sahıbı olanlann, yani sessiz çoğunluğun oylannı. bu en yüce yurttaşhk görevmi, onlar alabi- leceklerdir. Çağdaş bir Türkiye ancak bu ko- şullarda oluşacak ve dünya üzennde hak et- tiği yen alabilecektir. Türkıye'de nüfusa başına düşen ulusal gelir 1980 dolardan 3 bın 130'a yükselmış1 .. Ne kadar iyi mi dıyorsunuz? Ama bu, altmış beş milyon ınsanın her binne düşmüyor! Büyük kentlerde yaşayanlar el- bette ki daha yüksek gelire sahipler. Ama ülke halkjnm büyük bölümü ise bin dolann çok çok altında... Ortaya çıkan bir gerçek var, nüfusu az olan ülkelerde ulusal gelir pay- laşımı daha hakça bir düzeyde... Nüfusu yüksek ülke halklan ıse ister istemez en alt düzeyde kalmak zorunda... Kısacası, globalleşme, yani küreselleşme ancak zenginlere yaramış. Yoksullar ıse daha da kötü durumlara düşmüş!.. Şu sayılara bakıp nerde, hangi çizgide, hangı sıraiamada olduğu- muzu artık anlamamız gerekmez mi? Kişi başına düşen ulusal gelir. Hoilanda'da, Almanya'da, Fransa'da yüzdeyirmilerin üstünde. Yunanistan'da bile 12 bin dolar! Portekiz'de 10 bin 450!.. Bızde ulusal gelir 1992'de 1980 dolarmış. şımdi 3 bin 130 olmuş diye sevınmemiz mi gerek!.. • • • Ünlü kişiler var, yazarlar, sanatçılar, politikacılar... Halkın sevgisine. saygısına layık olmuşlar, öyle sayılmışlaıi.. Ama mılletvekilliğıne aday olduklannda önseçmenlerin karşısına çıkmıyorlar. Bakın, şarkıcı, tür- kücü. yazar, şair, bestecı, romancı, köşe yazarı Zülfü Üvaneli bıle EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Kısa Kısa Değinmeler CHP'den merkez adaylığı ıstemiş... Çok bilınen, sevılen, bazı toplan- tılarda çılgınca alkışlanan, hatta omuzlarda taşınan bir kişi, parti mec- lisi üyeliğine yüksek oyla seçildiği halde önseçime katılmaktan kaçt- nıyori..Koskoca sendika başkanlan, politikada tanınmış, yıllarca par- tilerin önyerlennde etkin olmuş kişiler. ama varsa yoksa tepeden lis- telerin önyerlerine yerleşme isteğınde... Hani, adaytan parti üyelen ya da partilenn önseçmenleri belirleye- cekti! üderlere yuzde beşten çok aday seçme hakkı tanınmayacak- tı? Bakryorum, parti seçmenlerinin karşısına çıkamayanlar tüm umut- lannı Baykal'lara, Tansu'lara, Mesut'lara bağlarnışlar!.. DSP'ye ge- lince, orası bambaşka bir 'yer'... Kan-koca Ecevit'lenn gözlerine kes- tirdikierini milletvekılı yapıverdikleri bir özel dernek!.. Gerçi seçme ya- parken de çok yanıldılar. Yetmiş beş kişiyle Meclis'e gelen parti, alt- mışlara düştü! Bu da tepeden aday seçmenin yararlı olup olmadığı- nın bir göstergesiL. Ecevit'e göre, 28 Şubat süreci sona ermış... Ney- dı bu 'süreç'. Milli Güvenlik Kurulu'nda alınmış bir karardı... ırtıca ile savaşmak!.. Bu karan Erbakan başbakan, Tansu Hanım başbakan yardımcısı olarak imzalamışlar, hatta uygulamaya geçer gibi bir şey- ler yapmışlardı. Bir süre sonra eski tutumlanna döndüler... Sonunda 28 Şubat surecı Erbakan-Tanşu ikilisini Meclis'te tepetaklak devirdi! Bu 28 Şubat süreci, öyle bir günlük, beş günlük, beş-on yıllık bir 'süreç' değil kı!.. Atatürk devriminin sonsuz etkinliğı, sonsuz gücü... Ecevıt "Süreç kapandı" derken niye düşünmez, 60 kişilik bir partinin lıden olarak üç aylığına nasıl başbakanlığa getirildiğini? Böyle bir şey gerçek bir demokraside olur mu? Demek, o süreç sürüp gıtmekte!.. Onu yadsımaya kalkışanlan bıle etkilemekte!.. • • • Ahmet Taner Kışlalı, Orhan Pamuk'un yüz bınlik bir satış yaptığı söylenen son romanlannı okuyamamış... Ne diyeyim, ben de okuya- madım. Oysa ılk romanına Mıllıyet roman ödülünü veren kuruldaydım. Pamuk 'star' sisteminın başanlı bir ürünü... Böyle bir düzeyde kalmak için ne yapmak gerekırse becenyor. Atatürk'e sövmek, alaya almak!.. Ama bu tutumlanyia kendisinı küçültüyor, değersizleştiriyori Kışlalı'nın dediği gibi, 'maskenin altındaki çirkın yüz' böylece ortaya çıkıyor!.. bir mektup Mektubu getiren, kartlarını götürecek! Başvurmadan! Kefil aramadan! Beklemeden! VakıfBank, bu ülkenin çalışanla- rına ve üretenlerine her gün 50.000 mektup gönderiyor! Çalışan ve üretenler bu mektubu VakıfBank'a getiriyor; Türkiye'nin en hesaplı iki kartına: VakıfBank Maestro Bankomat ve VakıfBank Telekom / MasterCard Kredi Kartına sahip oluyor. Hemen, anında; kefilsiz, ücretsiz! VakıfBank kartları dünyanın her yerinde geçerli. Çok hesaplı kolaylık- larından, hemen yararlanabilirsiniz. Dahasi var: Telefon faturanızı da. VakıfBank Telekom / MasterCard'la ödeyebilir; yeni avantajlar sağlaya- bilirsiniz. Siz de, posta kutunuzu kontrol edin... mektubunuzu getirin, Türkiye'nin en hesaplı kartlarını götürün! .2 ,. Y uzy ,, Ba nka c ,, VakıfBank PENCERE YDD'nin İçeriği?.. 1992'den bu yana Türkiye'nin kişi başına geliri art- mış, Dünya Bankası'nın açıkladığma göre bir basamak atlamışız, "düşükorta gelihiler* gnıbunöan "yüksekor- ta geliıHler"e terfi etmişız. 1992 yılında 1.980 dolar dü- zeyındeolan kişi başına gelirimiz 1997'de3.130'açık- mış. Sevinebiliriz. .Ancak bu sevınci kursağımızda bırakacak bir ger- çek daha var. YDD'de (Yeni Dünya Düzeni) yaşanan beş yıl süresınde ABD'de kişi başına gelir 5.500, Avus- turya'da 5.600, Norveç'te 10.270, Isviçre'de 8.240, Almanya'da 5.230 dolar artmış; genelde dünya zen- ginleri yoksullarla arayı açıyorlar. Zenginlerin kişi başına geliri 30 bin dolara dayandı, kiminde 30 bin dolan geçti, "tek modet" olarak ınsan- lığa dayatılan "neoliberal ekonomik düzen" fakirleri kö- şeye sıkıştırıp sömüren bir ıçerık mi taşıyor?.. Evet... Göstengelerin dili acı gerçeği dile getiriyor, bunu yal- nız ben soylemiyorum, Batı dünyasında söyleyen söy- leyene... • 21'inci yuzyılın eşığinde gerçek yüzü ortaya çıkan parasal (finansal) kapitalizmin kimlik kartında nelerya- zıyor?.. 1) Yeryüzünde yoksullarla varsrilar arasındaki uçu- rum derinleşiyor. 2) Tekelci kapitalizm süreci hıztanıyor. Kapitalizmin doruğundaki büyük şirketler biheşip devletleri sollu- yortar. 3) Bu şirketlerin hedefi, kendi çkaıian için engelgör- dükleri ulus-devlet modelidir. 4) YDD dünyaya banş getirmiyor; bugün yeryüzün- de yaklaşık altmış silahlı çatışma sürüyor. 5) ABD Yeni Dünya Düzeni'ni benimsemeyen dev- letlere ambargo uyguluyorya da savaşla modelin ege- menliğini dayatmaya çalışıyor. 6) YDD tüm ülkeleri tehdit eden kûresel ekonomik krize yol açıyor. • YDD'nin ıki yani var: Siyasal.. Ekonomik.. Siyasal açıdan Batı'da geçerli olan model "demok- rasi "dir. Ancak dünya çoğunluğunu oluşturan yoksul- lar için bu onen lafta kalıyor Neolıberalızmin azgınlı- ğında sömürülen Güney yanmküresinde demokrasi nasıl uygulanacak? İnsan haklan nasıl gerçekleşe- cek?.. Le Monde Diplomatıque gazetesının Başyaza- n ignacio Ramonet, "Birteşmiş Milletler İnsan Hak- lan Bildirgesi"n\n 25'inci maddesinı anımsatıyor: "Her ınsanın ve aılesinin sağlık ve huzunınu güven- ceye alacak biryaşam düzeyine; özellikle yiyecek, gi- yecek, konut. tıbbi bakım ve benzeri sosyal hizmet- lere; ışsizlık. hastalık, sakatlık, yaşlılık ya da kendi ıs- tenci dışında geçım olanaklanndan yoksun kaldığı ötekı durumlarda, güvenliğe hakkı vardır." Ramonet ekliyor: "Bütün bu hakiarsanal kalmakta- dır." O zaman ortaya şu çelışki çıkmıyor mu: Yeni Dün- ya Düzeni'ndeki ekonomik model, insan haklannı kâ- ğrt üzennde bırakıyor. Güney yanmküresinde her yıl 30 milyon insan açlık- tan ölmektedir. U/ I'JK' ntlilıA ITMS.I Ozal ilan etmışti: , — ı j , . -ı_i- n . -.Sosyat devlet o/du. .f. . ,. Şimdi buna "ulus devlet öldü" dlye sevînenleri de ekleyelım... Peki, ortada ne kaldı?.. Kışiyi kim koruyacak?.. Tür- kiye'deki yurttaşı Amenka'dakı ÇUŞ mu düşünecek?.. Ortadoğu'nun savaş bataklığında çırpınan halkların yazgısı ne olacak?.. İnsan haklannın geçerli olmadığı yerde demokrasi olur mu?.. Sonuç: "Yeni Dünya Düzeni" ıflas etmiştir. Bu düzenin öner- diğı model, zengin egemenlere yaramaktan başka sonuç vermedi. TÜM KİTAPÇILARDA En çok satanlar listesindeki ANNEMİN ANLATTIKLARI'ndan sonra Dr. Or> r al Gökdemir'in bu yıl çıkan 2. kitabı ARİN MEKTUPLARI' da aynı tadı veriyor. • G e n i ş b i 1 g i t û m ş u b e l e r i m i z d e • TÜRKİYE GAZETECİLER CEMlYETl'nden ÖLDÜRÜLÜŞÜNÜN 20. YILINDA ABDİ İPEKÇİ'Yİ ANIYORUZ ÇETİN ALTAN KONUŞUYOR: Abdi ipekçi suikastı ve faili meçhullerin siyasal kökenleri NÜKHET İPEKÇİ İZET konuşuyor: 20 yılın tanıklığı Gün: 1 Şubat 1999 pazartesi, saat 14.30 Yer: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Salonu, Cağaloğlu. Giriş serbesttir. SAHİBtNDEN Kalamışta 120m 2 KİRALIK EV 3 oda l salon Mür: 369 60 77
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear