14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15OCAK1999 C U M A * * * * CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 TURKIYE stanbul Edırne Kocaeli Çanakkale Izmır Manisa Aydın Denızli Y PB Y PB PB P3 PB Y 1Ü 3 10 9 15 14 15 14 Zonguldak Y 14 Antalya Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehır Konya Sıvas Y Y PB PB Y Y Y Y 14 15 16 15 11 9 12 6 Y 17 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van Y Y PB PB PB PB PB PB 15 16 12 13 13 10 6 5 PB -2 Bütün bötoelenmız çok bulutlu, Marmara'ran doğusu, Iç Ege, Akde- mz, iç Anadolu, Batı ve Orta Karadenız ıle Doğu ve Güneydoğu Anado- lu'nun batısı yağışlı ge- çecek. Hava sıcaklığı batı kesimterde azala- cak, doğuda değışme- yecek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, yur- dun batısı da kuvvetlı olarak esecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K K K Y Y Y Y Y -6 -7 -5 3 9 8 8 8 Berlin 6 Moskova Budapeşte Y 3 Aşkabat PB 9 Madrıd PB 10 Astana PB-10 Vıyana Belgrad _Y 7 Taşkent PB 4 Y 8Y 10 Bakû Sofya Roma PB 7 Bışkek PB -1 PB 11 Tıflis PB 7 Atina PB 10 Kahire PB 19 Münih 5 Zürih PB 5 Şam Y 16 Sıslı , Bututlu t Çok bulutlu Yağmuriu Karlı Sulukar , Gök gurultuKj G U I N CELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada düzeni" üzerinde bır araştırma yaptırmış. SeçimleryakJaştıkça, Erder'in başkanlığındaya- pılan bu türden ciddi araştırmalar değer kazanıyor. Araştırmadan kimi sonuçları aktarmaya başlar- ken; örneğin "seçmenlerin nitelikleri ve eğilimle- n"ne öncelıkle değinmek gerekiyor. Işte seçmen nitelikleriyle ilgili bulgular: Yüzde 56.5 kentlerde, yüzde 43.2 kırsal alanda yaşıyor. Yüzde 84.4'ü "ortaokul ve daha az", yüzde 15.6'nın "lıse ve dahayüksek" eğitim gördüğü or- taya çıkıyor. Etnik-dinsel kimlik konusundaki soruya, denek- lerin yüzde 6.3'ü Kürt, yüzde 3.6'sı Alevi yanıtı ve- riyor. "Türk-Sünni" olduklarını söyleyenler yüzde 79.7. Yüzde 10.5'lik bir kesim Laz, Arap. Balkan ve Kafkas göçmeni. Siyasal eğılimleri açısından seçmenler kendile- rini şöyle tanımlıyor: Yüzde 13.4 solcu (1996'da yüzde 15.5), yüzde 41.1'i sağcı (1996'da yüzde 41,1) Yüzde 35.1 'lik bir kesim ise, kendilerini "sağ- sol" bağlamı dışında tanımlıyor. (1998'de yüzde 43.3) Türkiye'nın en önemli sorunu nedir? Enflasyon-ekonomi: 1993'te yüzde 37-1996'da yüzde 47-1998'de yüzde 46. Terör: 1993'te yüzde 45-1996'da yüzde 47- 1998'de yüzde 12. Işsizlik: 1993'te yüzde 10-1996'da yüzde 12 - 1998'de yüzde 11. Ülke yönetimı: 1993'te yüzde 1-1996'da yüzde 4.5-1998'de yüzde 7.2. Demokrasi ve insan hakları: 1993'te yüzde 1.1- 1996'da yüzde 2.2-1998'de yüzde 2.3. Dinsel konular: 1998'de yüzde 2.3. Bu yüzdelerden çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Önem sırasında terör gerilere düşüyor. Hayat pahalılığı tır- manıyor. birinci sıraya geliyor. Fakattt, demokrasi, insan hakları ve laikliği içe- ren "dinsel konular" çok alt sıralarda yer alıyor. Ül- ke yönetimı geri sıralarda. Çarpıcı başka bir sonuç; "Türkiye'nin karşı kar- şıya bulunduğu en büyük tehlike nedir" sorusuna verilen yanıtlarda göze çarpıyor. 1998'de seçmen: Yüzde 40'la terörü birinci sı- rada gösteriyor. Enflasyon-ekonomi yüzde 15, dış politika yüzde 9, dinsel konular yüzde 5.5, ülke yö- netimi yüzde 4, işsizlik yüzde 4, demokrasi ve in- san hakları yüzde 1.5. Seçmen dış politika gibi toplumun ilgilenmekte geri kaldığı varsayılan bir konuyu önplana alıyor. Seçmende şeriat Araştırrna-grubu "toplumsal-ekonomik adalet- sizlik sorunsalı bağlamında seçmen göruşürSü"' şöyle özetliyor: "Seçmenlerin 5 'te 4 'ü 'Türkiye'de hak etmedık- leri kadar para kazananlar bulunduğunu' ifade et- mektedir". Ardından doğal olarak "Hak etmediği kadar pa- ra kazananlar kimlerdir" sorusuna yanıtlar sırala- nıyor: Milletvekilleri-politikacılar: 1996'da yüzde 40.4, 1998'de yüzde 51.6. Sermayesahipleri: 1996'da yüzde 42.1,1998'de yüzde 20.1. Yasadışı çalışanlar (mafya): 1996'da yüzde 7, 1998'de yüzde 14.8. Devlet-kamu yöneticıleri: 1996'da yüzde 17, 1998'de yüzde 10.3. Bu yüzdeler araştırmada şu sonuca bağlanıyor "Milletvekili-politikacılar'ın çoğunluk tarafından hak etmedikleri kadar para kazanan toplum kesi- mi olarak gösterilmesi, siyasetçilere güvensizliğin boyutlan hakkında fikir vermektedir". llginç sonuç şeriat üzerine; "Türkiye'nin şeriat yasalanna göre yönetilmesini istiyor musunuz?" Şeriat isteyenler: 1993'te yüzde 20,1996'da yüz- de 27, 1998'de yüzde 20. Şeriat istemeyenler: 1993'te yüzde 62,1996'da yüzde 58,1998'de yüz- de 60. Araştırma; Türkiye'nin şeriat yasalanna göre yö- netilmesini isteyen "5'te 1'lik bir toplum kesimi" olduğuna işaret edıyor. RP'nin 1995'te aldığı oylar yüzde 21. Şeriatı is- teyenlerin bu ve benzeri partilerde toplandığını bu yüzdeler göstermiyor mu? Laiklik savaşımı verenlere bu olasılık haklılık ka- zandırmıyor mu? Türkiye mozayiğini yansıtan bu araştırmada ya- nnki yazıda değinmemizi gerektiren daha pek çok konuda önemli sonuçlar yer alıyor. Örneğin, partiler ve olası oylan gibi. Hizbullahçılann namaz eylemi DİYARBAK1R/ŞANLI- URFA (Cumhuriyet) - Bin- göl Cezaevi'nde tutuklu Hizbullahçılann, başka ce- zaevlerine nakil edilmeleriy- le başlayan gerginlik sürer- ken militanlar. olay çıkma- ması için toplu namaz kıl- malanna izin verilmesini is- tedı. Şanlıurfa'nın Ceylan- pınar ilçesindeki camilerde örgütlenen 13 Hizbullah mı- litanı yakalandı. DiyarbakırDGM"de cina- yetle suçlanan ve nakiller sı- rasında olay çıkardıklan öne sürülen 40 Hizbullah milita- nı, Bingöl Cezaevi'nde tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Diyarbakır'da öncekı gün basın-yayın kuruluşlarına gönderilen ve Bingöl Ceza- evi'nde yaşanan olaylarla ıl- gili avrıntılı bılgilerın akta- nldığı iki sayfalık bır yazıda. 'Bingöl Cezaevi'nde yaşa- nan olaylann can kaybı ol- madan makul bir çözüme kavuşturulması gerektiği" belirtıldi. Yazıda. Hizbullah mıiıtanlan istemlerinı şöyle sıraladı: "Cuma namazlan- nı topluca kılmak: Tutuklu- lann tümü Şafii mezhebine mensup olduklanndan cu- ma namazının kılınabilmesi için en az kırk kişinin bir ara- ya gelmesi gerekir. Aynca Adalet Bakanlığı'nın daha önce yayımlamış olduğu ge- neJgelerde ve cezaevi idare- sinde tutuklulara sözJü ola- rak öğk ve ildndj namazlan- nın topluca kılma hakkına sahip olduklan rjclirtilmişti. Yeniden koğuşlara dönmek: Bu olmadığı takdirde koğuş sisteminin uygulandığı her- hangi bir cezaevine nakledil- mek ve nakil işlemine kadar Bingöl Cezaevi'nde bulunan 20 kişilik koğuşlardan birine toplu olarak geçmek. Hiicre- lere konulmadan önce alınan eşyaiar ile namaz kılmakiçin aldıklan halıfleksler ve otur- ma minderierinin iade edil- mesi." eroin sebekesr*• Baştarafi 1. Sayfada # Türkiye-Bulgaristan-Roman- ya-Macaristan-Avusturya-Avrupa. # Türkiye-Romanya-Macaris- tan-Slovakya-Çek Cumhuriyeti-Al- manya-Batı Avrupa. # Türkiye-Bulgaristan-Sırbistan, Hırvatistan-Slovenya-ltalya-Batı Avrupa biçimindedir. - Hemen güneyimizde yer alan ve terör örgütlerinin yatağı haline gelen Kuzey Irak ve Lübnan da önemli uyuşturucu madde üretim alanlann- dandır. Bu bölgede üretilen büyük miktardakj uyuşturucu maddenin bir kısmı ülkemiz üzerinden Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine gönde- rilmektedir. Kuzey Irak ve Lübnan menşeli uyuşturucu maddeierin ül- kemize girişleri Güneydoğu Anado- lu sınınndan olmaktadır. Deniz yo- luyla kaçakçılıkta ise Kıbns Rum Kesimi 'nin, ülkemize ve büyük öl- çüde Avrupa ülkelerine yönelik ola- rak yapılan kaçakçılıkta transit ülke olarak sıkça kullanıldığı gözlenmek- tedır - Altın Hilal'de üretilen uyuşturu- cu, Hazar Denizi'nin kuzey ve gü- neyinden (Kuzey Karadeniz rotası) olmak üzere Karadeniz'in kuzeyin- den de Avrupa ülkelerine sevk edil- tnektedir. PKK bağlantılı uyuşturucu trafi- ğinde Ortadoğu'da tran, Suriye, Ku- zey Irak, Güney Kıbns ve Yunanis- tan; Avrupa'da Almanya, Hollanda, Ingiltere ve lspanva önemli merkez- ler konumundadır. - Terör örgütü PKK, Uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği geliri ba- nnma, beslenme ihtiyaçlan, lojistik destek. ulaşım giderlerinde harca- maktadır. - Uyuşturucu kaçakçılığı terör ör- gütünün başkanlık konseyine bağlı cephebürosu tarafından yönlendiril- mektedir. Merkez cephe bürosu, bir yandan sözde her eyalette oluşturu- lan yurtiçi cephe faaliyetlerini yü- rütmekte, diğer yandan da Avrupa, Ortadoğu ve Kafkasya'da teşkilat- lannı sevk ve idare etmektedir. - Uyuşturucu ticaretinin yurtiçi ve Kuzey Irak'taki sorumlulugunu ör- güt başı Abdullah Ocalan'ın karde- şi Osman Ocalan yürütmektedir. Yurtiçindeki uyuşturucu kaçakçılı- ğı, cephe teşkilatına bağlı, deşifre olmamış işçi ve gençlik kesimi ile köylü ve esnaflardan oluşan eleman- lar ve sempatizanlararacılığıylayü- rütülmektedir. - Yurtdışı bölümü, dernekler, bun- lara bağlı paravan şirketler ve uyuş- turucu kaçakçılığı yapan kuruluşlar aracıhğıyla sürdürülmektedir. Orgü- tün yurtdışındaki dernek sayısı, 187'si Almanya, 10'u Avusturya ol- mak üzere toplam 302'dir. - PKK terör örgütü uyuşturucu kaçakçılığından yılda 150trilyonli- ra gelir elde etmektedir. Uyuşturu- cu maddeierin üretim bölgeleriyle tüketim bölgelerindeki birim fiyat- lan açısından çok büyük farklar var- dır. Bu fark. Türkiye'nin doğusu ile batısı arasında dahi ciddi boyutlar- dadır. Sözgelimi, Van'da bir kilog- ram eroin 9-12 bin Alman Markı , arasındadır, lstanbul'da ise 15 bin Alman Markı'ndan fazladır. - PKK 1982'den bu yana bir yan- dan Suriye'nin kontrolü altındaki Lübnan'ın Bekaa Vadisi'nde ve Ku- zey Irak'ta bulunan kamp yerleri ci- vanndaki tarlalarda (Baelbek ve Hermen) kenevir ve haşhaş ekimi yaparak elde ettiği büyük miktarda- ki uyuşturucu maddeyi Abdeh, Tri- poli. Beyrut, Sayda, Sur ve Minyan limanlanndan denizyoluyla Avrupa ülkelerine sevk ederken diger yan- dan da Iran'ın Afganistan sınınnda- ki bölgede yerleşik olarak Beluci- ler'den elde ettiği uyuşturucu mad- deleri Türkiye üzerinden Avrupa ül- kelerine göndererek gelir olanağı bulmaktadır. Bekaa'daki yıllık ero- in üretiminin 60 ton civannda oldu- ğu, yine çok büyük miktarlarda es- rar üretimi yapıldığı bilinmektedir. - lOyıl içınde Türkiye'deki uyuş- turucu yakalamalannda 27 İranlı. 6 Suriyeli. 4 Lübnanlı. 3 Mısırlı, 1 Yu- nan uyruklu ele geçirilmiş. di- gerlerinin büyük çoğunluğunun da PKK'yle bağlantılı olduğu beiirlen- miştir. - Almanya'nın Göttingen polisi- nin 13 üyeli özel komisyonu 14 ay- lık izleme faaliyetinden sonra Ma- yıs 1998 sonunda ıkı Kürt asıllı muhbiri kaçakçılann arasına sok- mayı başarmış ve aşıretin 1997 yı- lında Almanya çapında 40 kilogram eroinı pazarladığını ve elde edilen gelirin karanlık kanallardan bölücü terör örgütüne aktardığmı saptamış- tır. Kürt asıllı ailenin uyuşturucu madde kaçakçılığından sağladığı gelirin yanı sıra her ay Alman ma- kamlanndan 3 bin 500 mark sosyal yardım aldığı belirlenmiştir. Bu o- lay, Alman Anayasası'nı Koruma Örgütü'nün Ocalan'ın terör kasası- nı Kürt uyoışturucu kaçakçılannın bağışlan ile de doldurduğu venle- riyle uyuşmaktadır. - PKK. Güney Amerika'daki uyuşturucu kartellerinin dağıtımda uyguladığı yöntemleri Avrupa ülke- lerinde rahatlıkla uygulamaktadır. PKK ülkemizdeki Doğu kökenli si- lah, altın ve uyuşturucu kaçakçılı- ğıyla uğraşan ve aynı aile fertlerinin organize bir şekilde bir araya gele- rek oluşturduklan aile gruplannı kendı amaçlan doğrultusunda işbir- liğine sevk etmektedir. Avrupa'da ortaya çıkanlan ve ül- kemiz yoluyla gerçekleşen büyük uyuşturucu madde olaylannın orga- nızatörlerinin bu aile gruplanna ait olduğu ve bölücü terör örgütüyle iş- bırliği içinde faaliyet gösterdiği an- laşılmıştır. Baybaşin, Kocakay&, Ay. Yıldınm, Aksoy; Polat ve Cantürk aileleri bunlardan birkaçıdır. - PKK terör örgütüyle bağlantılı uyuşturucu madde olaylannda; 2 ton 502 kilogram eroin. 13 ton 364 kilogram esrar, 4 ton 255 kilogram baz morfin, 2 ton 125 kilogram hint- kenevıri, 22 ton 440 kilogram ase- tik anhidrit. 621 kilogram kokain. 267 bin raphynol tablet, 10 bin adet amhetamin tablet, 1 ton 80 kilogram sodyum karbonat ele geçirilmiş, bu olaylarda toplam 575 sanık yakalan- mıştır. - PKK'ye yönelik operasyonlarda ortaya çıkanlan sığinak ve hücre ev- lerinde çok sayıda silah ve mühim- matla birlikte 7 ton 500 kilogram es- rar, 2 milyon kök hintkeneviri, 63 kilogram 375 gram eroin, 33 kilog- ram baz morfin ele geçirilmiştir. - Sonuç olarak PKK'nin terör ör- gütü kimliğinin yanı sıra bir uyuş- turucu şebekesi de olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir. IMF yüzüne gözüne bulaşbrdı • Baştarafi 1. Sayfada krize yol açtığı beşinci ülke. Cenevre Uluslara- rası Çalışmalar Enstitüsü'nden Prof. Charies \Vypiosz, International Heral Tribune gazetesi- ne verdiği demeçte, "Korkanm (dfinya ekono- misinde) artık geri dönülemeyecek bir noktaya ulaşıldı" dedi. Geçen sene Brezilya, real ile dolar arasmdaki bağı korumakta zorlanmaya başlayınca ABD ve IMF (Washington Konsensus) inısiyatıfıyle 41 milyar dolarlık bir kurtarma paketi hazırlanmış, Brezilya'dan buna karşılık. bütçe açıklannı önem- li ölçüde azaltması. reali ne pahasına olursa olsun koruması istenmiştı. IMF ve ABD, bu operasyo- nu. "IMF ilk kez bir ülke krize girmeden müdaha- le ediyor. Asya krizinden dersini akh" dıyerek sun- dular. Ancak herkes aynı fıkirde değıldı. Brezilya eko- nomisi yavaşlamayabaşlamıştı. Bırçok gözlemcı- ye göre IMF. Asya'da yaptığı hatayı tekrarlıyor, ekonomisi yavaşlamakta olan bir ülkeye daraltıcı reçete dayatıyordu. Bu tartışmalar olurken Finan- cial Times gazetesı, IMF'nin kriz performansmı değerlendıren bir yorumunda. Brezilya kurtarma operasyonu için "Rio'da son tango" ıfadesini kul- lanacak, IMF'nin son şansı olduğunu vurgulaya- caktı. Uluslararası değerlendirme kurumu Standart and Poors'un ABD baş ekonomisti Cynthia Lat- ta. Reuters'e. "IMF parasu uluslararası yaünmcı- lara. paralannı ülkeden çıkarma olanağı sağladı" diyecekti. Brezifya'nmrealı korumak için faizle- ri yüzde 20'lere yükseltmesi, krizi ertelemekten başka bir ışe yaramadı. Kriz geçen hafta, MinasGrais eyaletinin. fede- ral hükümete borçlannı ödeyemez duruma düşe- rek üç ay moratoryum ilan etmesıyle başladı. Eko- nomi hızla daralırken diğer eyaletlerin de benzer bir yola gıtmeleri korkusu yayılmaya. bu ise ulus- lararası pıyasalarda Brezilya'nın kredi değerini hızla düşürmeye başladı. Güvensizliğin ilk etkisi ABD Dolan'nın değer kaybetme sürecine yaptığı katkıyla kendini ortaya koydu. Brezilya'dan döviz kaçışı hızlandı; real artık korunamaz bir noktaya geldi ve devalüe edildi. Rusya krizinin ardından piyasalar durulduktan sonra, bir taraftan krizin geçtiğini savunanlar art- maya, diğer taraftan dikkatler özellikle ABD eko- nomisinde ve ABD'yi etkileyecek gelişmelerde yoğunlaşmaya başlamıştı. Gözler, ABD ıhracatı- nm yüzde 5'ini (Asya yüzde 20'sini alıyordu) alan Latın Amerika'ya ve Latin Amerika'nın GSMH'sinin yüzde 50'sini üreten Brezilya'ya di- kilmişti. ABD bankalannın Brezilya'ya yatırdık- lan paranın 26 milyar dolan geçtiğı göz önüne alı- ANA MUHALEFET DERGİSİ nırsa tehlıkenm boyutlan daha ıyi kavranabilir. Rusya krizi sırasında yalnızca 6.2 milyar dolar tehlikedeydi. Meksika krizi sırasında ise ABD bankalannın, bu ülkedeki yatınmı 13 milyar do- lan geçiyordu. Bır yaklaşıma göre Rusya krizin- den sonra uluslararası fonlar. borçlanarak yapılan operasyonlannı büyük ölçüde azalttıklan için çok fazla etkilenmeyecekler, Brezilya krizi bölgesel sınırlar içinde kalacak. Nitekim bu inanış çarşam- ba günü New York Borsası'ndakı ilk paniğin da- ha sonra kısmen yatışmasına yol açmıştı. Ancak. Brezilya krizi gelişmekte olan piyasala- ra ilişkin korkulan canlandırdı ve Asya paralan- na tekrar bir spekülatif saldın olasılığını gündeme getirdi. Bu gelişmenin Çin'de ikinci büyük şirket iflasıyla çakışması, bir başka sürecin devreye gir- mek üzere olduğunu da gösteriyordu. Şu sıralar- da uluslararası kredi piyasalannda hızlı birdaral- ma yaşanırken risk primleri yükselebilir. Şimdı gözler, parası bir süredir Brezilya gibi aşın değerli, reel faizleri aşın yüksek Meksika gi- bi ülkelerde. tlk akla gelen diğer ısimler Brezilya ekonomisine yakmdan bağlı Arjantin, petrol fi- yatlanndan etkilenen Venezüella, spekülatif saldı- n olasılığı ile karşı karşıya olan Hong Kong, ekonomik ve toplumsal istikran bozulmakta olan Çin. Brezilya'ya ABD müdahalesi u olabilir BTVAH! 7a konufursa' ukl Sunlak ÇetMİ'»ln ıctr t ^ t i Ibtak Kıra Data -«au, k^w, kaatt* lıkt&tertaln tontj* (trmttijU trtr ka jmlifiıklı HitatttaiTtkdu,bü k*x M ıMu "ka«ınluı* faşict tatikfl, |a*t«cfla« "Mli «Wl«rtMİıi ırtlria, bui ular mpAua' dMÜI BtktbB Koa'ın •Kb«t kıiMis için »• ka fmfi, Ktkulu Ekonomi Servisi - Brezilya'dakı devalüasyon uluslararası pıyasalan sarsarken ülkedeki para krizinden en çok etkilenecek olan ABD'nin mü- dahalesinin söz konusu olacağı ıleri sürüldü. Öte yandan, uluslararası kredi derecelendırme kuruluşu Standard & Poor's (S & P), Brezilya'nm uzun vadeli dış borç notunu düşürdü. Dış borcu 58.1 milyar dolara ulaşan Brezilya'nın kredı no- tuu B+"dan"BB-"yeindi. Sanayileşmış ülkelenn oluşturduğu G-7'lerde Brezilya'dakı ekonomik gidişatı değerlendirmek üzere bir araya geldiler. G-7'lerin finans bakan- lan. Brezilya'nın ekonomik refoım paketine ulus- lararası destek verdıklenni açıklayarak hüküme- te garanti verdıklerini belirttiler. Bu arada. IMF yetkilılen, Brezilya'daki deva- lüasyona karşın ülkenin ekonomik reformlan sür- dürmesı konusunda kararlı davranması gerek- tiğini ifade ettıler. Atlı jandarma birlikleri kunıluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma Genel Komutanhğı'nın toplumsal olaylar. önle- yici zabıta hizmetleri, törenler. yurtiçi ve yurtdı- şı binicilik yanşmalan için "aflı jandarma bir- likleri" kuracağı bildirildi. Alınan bilgiye göre başlangıçta Kara Kuvvet- len Komutanlığı Atlı Spor ve Eğitim Merkez Ko- mutanlığı emrinde Kirazlıdere bölgesınde konuş- lanarak faaliyete geçmesi beklenen birliklerin kullanımında elde edilecek verimlilik ve gerek- sınime göre kısa sürede geliştirilecek. Jandarma Genel Komutanlığı, Afrika ülkele- rinden Gambia'dan sonra Senegal'ın jandarma personelini de eğitmek üzere hazırlık yapıyor. Senegal'in güneyındeki aynlıkçı faalıyetlerde son dönemde artış olmuştu. Jandarma Genel Komutanhğı'nın halen 39 ül- ke ile askeri eğitim. güvenlik, terorizm ve or- ganize suçlarla mücadelede işbirliği anlaşması bulunuyor. • • G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Ziya Aktaş ne yapacak?" Aktaş, bakanlık koltuğuna oturur oturmaz, ku- cağında "tabii kaynakları" değil, 55. hükümetinda- ğıttığı "tatlı kıyaklan" buldu. Uzun süredir tartışmalı olan, elektrik dağıtım böl- geleriyle termik santrallann satışına ilişkin sözleş- meler Meclis'in beşte üçünün oyuyla düşürülmüş bir hükümetin bakanı tarafından onaylandı. Biz bunun bir "yanlışlık" olduğunu düşünüyoruz! Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın, Ecevit'in hü- kümeti kuracağı kesinleşir kesinleşmez kendisi- ne, "Sayın Ecevit, ben söz verdim. Bu santrallan ve dağıtım bölgelerini satmak zorundayım. Yoksa başımın etiniyerler. Bunu hemen biz imzalayalım. Senin dönemine sari<mış olmasın" dediğini san- mıyoruz! Elektriği çarpacak olan firmaların eski bakan Cumhur Ersümer'e ikide bir baskı yapıp, "Bunu bir an önce çıkar. Izinler, yasal gereklilikler arka- dan gelsin" dediğini sanmıyoruz! Danıştay'ın, "Biz izin vermiş gibi göriınelim. Iş- lemin yasal gereklere tam uymadığını da pek dile getirmeyiz. Sakın bizi zor durumda bırakmayın" dediğini sanmıyoruz! Elektriği çarpacak firmaların kendi aralannda toplanıp, "Kimimizin payı az olabilir, kimimiz iste- diğiyeh alamayabılir, sakın bunu sorun yapmaya- lım. Mahkemelik olma durumu gündeme gelirse iş uzar. Kaybı olanı biz karşılarız. Aman bir an ön- ce islem bitsin" dediklerini sanmıyoruz! Bu tür satışlarda önemli işlevi olan Rekabet Ku- rulu'nun, "Satısa RefakatKurumu" haline geldiği- ni sanmıyoruz! Devir sözleşmesi diye bir şeyden söz ediliyor. Bunun saklandığı, neleri içerdiği açıklanmıyor. Böy- le gizli kapalı işler yapılacağını, Ecevit'in bunlan kendisine yakıştıracağını sanmıyoruz! Cumhuriyet Ankara Bürosu Ekonomi Muhabiri Banu Salman'ın haberine göre, 14 elektrik dağı- tım bölgesi ve 8 termik santralın satışından alına- cak paranın bir fonda toplanması, yine bu elektri- ği çarpan firmalara kredi olarak verilmesi planlanı- yormuş. Devletin bu kadar enayi yerine konacağı- nı sanmıyoruz! Elektriği çarpan fırmalar, bu kurumları aldıklann- da, ileride idari teknik herhangi bir zarar gündeme geldiğinde "bizüstlenmeyiz" demeyi düşünüyor- lar. Yüzsüzlüğün bu noktaya varacağını sanmıyo- ruz! Elektriği çarpan firmalara yanında maden ocak- larının hediye olarak verilmesi planlanıyor. Kamu kaynaklannın böylesıne "maden" olarak kullanıl- masına izin verileceğıni sanmıyoruz! CHR Türkbank olayında kamu yaranna tavır al- dı. Türkbank'ı en az ona katlayacak bu haksız ka- zanç durumuna aynı CHP'nin sessiz kalacağını sanmıyoruz! Konu edilen kurumlarda çalışanların iş güvence- si konusunda net bir durum yok. Bu işçiler ola ki atılırsa kıdem tazminatlannı devletin ödemesi ön- görülüyor. Buna, kişinin hem cüzdanını alıp hem borçlannı ödetmek derler. Devletin bu kadar he- sapsız olacağını sanmıyoruz! Darphaneniz nasıl olsun? Biz "sanmadıklanmızı" vurguladık. Yakın siyasi tarihımize baktığımızda, hükümet- lerin ilk ve son yaptıkları işler, gerçek yüzlerinı de gün ışığına çıkarryor. Özal, 1983'te iktidara geldiğinde ilk iş olarak fa- izsiz finans kurumlannın serbest bırakılmasını sağ- layan kararnameyi imzalamıştı. Böyiece, ideolojik hedefleri de olan Islami sermaye önemli bir tuta- mak elde etmişti. O gün atılan adımlar daha son- ra giderek sağlamlaştınlmıştı. Çiller başbakanlığının son günlerinde ilaçta pa- tent uygulamasının 1999 yılında başlamasını ön- gören kararnameyi çıkarmıştı. Ecevit hükümetine ilk düşen işlerin başında bay- ram tatilinin dokuz gün olarak düzenlenmesi geli- yor. Bunu saymıyoruz. Haydi araya bayram giriyor, onu da saymıyoruz. Ancak, bu ay içinde yapılacak icraat, bu hükümetin de "ilk"\en olarak tarihteki yerini alacak. Yukandaki tablonun savunulur yanı yok. Elektriği çarpan kurumların sağladığı avantaj, darphane sahibi olmak kadar kâriı bir iş... Ecevit hükümeti bunu engellemezse DSP se- çimlerde darp-hane olur... Holdingler elektriği çar- parken seçmen de DSP'yı çarpar! Asgari ücret • Baştarafi 2. Sayfada cebındeki para ile çarşı paza- ra çıktığında acı gerçekle yüz yüze geldiğinde bunun açık- İamasını kim, ne yüzle yapa- bilecektir. Bu aldatmaca yıl- lardan ben tekrar edilegel- mektedir. Ancak bu aldatma- caya. başta aldatanlar olmak üzere kimse ınanmamakta- dır. Şu bir gerçektir ki bugün- kü yaşam koşullannda alla- nıp pullanıp ortaya sürülen en az ücret. tam bır sefalet ücre- tidir. Ancak gerçek bir asga- ri ücretın saptanması ise sa- nıldıgı gibi zorbir iş değildir. Bunun için, yasa ve yönet- melik ilkelerine göre hareket etmek yeterlidır. Aynca otu- rup günlerce kafa patlatmay a gerek de yoktur. Yönetmelik- te belirtilen ilkeler ışığı altın- da günün yaşam koşullan da göz önüne almdığında iş sa- dece matematikse! bir işleme kalmaktadır. Yeter ki bu işin görevlileri içtenlikle ve yan- sız olarak konunun üzerine eğilsinler. Aksi takdirde bu yapılan işin adı, yasal kural- lann rafa kaldınlması olur. 0800 261 18 38 ücretsiz maviyi kurtarma hattı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear