23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1996 CUMA HABERLEREV DEVAMI TURKIYE Istanbul PB 28 Sinop PB 26 Adana A 35 Edirne PB 33 Samsun Kocaeli PB 28 Mersin A 32 PB 31 Trabzon PB 29 Diyarbakır A 41 Çanakkale PB 30 Giresun PB 29 Şanlıurfa A 41 Izmir A 33 Ankara A 33 Mardin A 38 Manisa A 35 Eskişehir A 32 Siirt A 39 Aydın A 35 Konya A 34 Hakkârı PB 34 Denizli A 36 Sıvas A 33 Van PB 31 Zonguldak PB 27 Antalya A 32 Kars K 32 Yurdun kuzeybatı kesimlen parçalı bu- lutlu, ötekı yerter az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığın- da önemli bir deği- şiklik olmayacak. Rüzgâr kuzey ve ba- tı, yurdun güneydo- ğu kesımlennde gü- ney ve batı yönler- den hafrf arasıra orta kuvvette esecek. DIS MERKEZLll Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB PB PB PB Y Y PB PB 1/ 17 18 20 16 18 20 17 Münih PB 18 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB PB PB Y Y Y A 18 19 35 18 24 28 28 34 PB 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bjşkek Tiflıs Kahire Y A A A A A A A 19 38 32 36 31 33 33 35 A 39 0Aç,k / ^ Parçalıbututlu ! Sıslı BuMkı t Çok boiutlu Yağmurfu Karlı Sukıkar . Gok günjltülu GUNCELcfNEYT ARCAYÜREK U Baştarafı 1. Sayfada Çakıcı yakalandı. Ama konuşan sadece polis şeflerinin ağızlan. Bir arkadaşımız dünle bugünü kıyaslarken Su- surluk konusunda çok konuşan Başbakan'ı anım- satarak "Bugün her şeyi bilmesine karşın ağzını açmamasındaki nedenleri" soruyor. Yanıt vermesi gerekirse; Başbakan Yılmaz ge- çen kez çok konuşmaktan ağzı yandığı için bu kez yoğurdu üfleyerek yemek zorunda kaldığını söy- leyebilir. Üstelik aylar öncesi Susurluk sonjşturmalan başladığında "devlet içindeki çetelerin hangi ikti- dar veya başbakan zamanında türediğini" sapta- mak gibi siyasal yönü ağır basan bir arayış da var- dı. Zira ele geçen bilgiler, örneğin Çatlı gibi "devle- te büyük hizmet verdiği" savıyla Meclis kürsüle- rinden övülen kişilerin, özellikle 1983'ten sonraki zaman diliminde kök saldıklarını, kimi "özel işler" çevirdiklerini gösteriyor. Fakat devlet kurumlan o halde ki çetebaşını bul- sak, araştırmacıların önüne devlet içindeki yardak- çılannı, yataklık edenleri saptamakta zorluklar çı- kıyor. Bakınız devlet ne halde: Maliye Bakanı Temizel bir söyleşide Şaibe Hanım'ın malvarlığıyla ilgili araştırmaların devlet içindeki kimi öğelerce engel- lendiğini anlatıyordu. Toplum katmanları da bir başka âlem. Siyaset- çisi, şarkıcısı bir mafya reisinden, Çakıcı'dan, Çat- lı'dan tam bir külhanbeyi ağzıyla "delikanlı adam" diye söz ediyor. Şu anda siyasette bulunmayan, ama Özal za- manında müteahhitlik hizmetleriyle köşeyi dön- meyi başaranlar Çakıcı ile sofraya oturmayı onur sayıyor. Aynı sofrada 3-4 yıl öncesinin bakanlarıy- la milletvekillerinin bulunduğu açıklanıyor. Öne sürdükleri mazeretler ise şaşırtıcı. O sırada Çakıcı 'yı polis aramıyormuş! Oysa 1993'ten son- ra bir sofrada buluştukları Çakıcı'yı polis 1984'ten beri anyordu. Çakıcı'nın herşeyiylesilahlı birzorbaolduğunun bilincindeler, ama sırtını sıvazlayıp içki kadehini belki de şerefe kaldırıyorlar. Dost kadrosu genişliyor Çakıcı'nın ortaya çıkması kimilerinde "hafıza kaybı" yaratmış. Çakıcı'yla birlikte olmuşlar mı, Çakıcı geldiğinde sofradan kalkmışlar mı anımsa- mıyorlar şimdi. Gazetelerdeki, Çakıcı'nın onurlandırdığı düğün- lerdeçekilen fotoğraflara bakıyorum: Cüneyt Ar- kın, Selçuk Ural, Orhan Gencebay, Kadir Ina- nır gibi ünlüler mafya reisi ile yan yana ve ön plan- da. Belki de sanat yıldızlarımızdan kimileri de Ça- kıcı ile birlikte olduklarrnı bugün unutmuşlardır. 1960'taki askeri darbeden sonra DP'lileri Yas- sıada mahkemesinde sorguya çeken hâkimler- den sıkıntı veren konulara değınen sorular geldi- ğinde; Adnan Menderes sık sık, "Hattriamıyonım reis beyefendi hazretleri" derdi. Zaman değişti, üslup değişti. Şimdiki kimi işa- damlan Çakıcı'yı "delikanlı adam" diye niteleye- rek erkeklik rolü benimsiyor ve kimileri de geçmiş- teki biriikteliği unutuveriyorlar. Nice'e kırmızı pasaportu götüren tazenin anne- si, Çakıcı 'yı "herkes kadar tanınm " diyor. Eski ko- cası şarkıcı Ural ise "annenin, Çakıcı ile çok sa- mimi olduğunu" söylüyor. 14 yıl yurtdışında kaçak yaşayan bir mafya re- isinin Türkiye'de her meslekten ne çok dostu, ar- kadaşı, destekleyıcisi varmış! Çark yine bildiğimiz biçimde dönüyor. Yetkililer çeşitli meslek erbabını çağırıp bilgisi- ne başvurmayı düşünseler bile, uygulamaya ge- çemiyortar. Herhalde hikmet-i devlet, ola ki hik- met-i hükümet, adı geçen siyasetçilerin, eski ye- ni bakanların, eski başbakanların, sanatçıların hattaeski cumhurbaşkanlarının bilgi ve görgü da- ğarcığına başvurmayı uygun görmüyor. Başbakan Yılmaz elbette sistemin bir parçası. O da "Her şeyi bilmesine karşın artık susmayı yeğliyor." Çeteler olayında bir soruşturma, bir araştırma, bir koşuşturmadır gidiyor. Sorun bütün yönleriyle ele alınarak düzenli bir plan çerçevesinde çalışılmadıkça bugün Çakıcı, dün Çatlı adlan üzerindeyoğunlaşan biryığın tar- tışma sürüp gidecek. Neçare, çeteler olayının ana iskeleti birtüriü ça- tılamayacak. Zaten sistematik çalışma yapılmadığı için araş- tırmalar arapsaçına dönüştü, dönüşmek üzere. Içinden çıkabilecek miyiz? OYA GÜÇLER (1945-1998) Yaşayan ve Yaşatan GÜZEL İNSAN, Artık dinlenebilirsin... Ruhi - Beste - Başak - Burcu GÜÇLER Kirlî ilişkiler gün ışığma çıkıyor I Baştarafı 1. Sayfada Ereğlisi belediye başkanlığun döneminden tanı- yorum. Herhalde 6-7 yıl oldu. O dönemde bana gelip, bazı arazilere bakmak istediğini söyledL Orada arazi baktı, ama bir şey olmadı. Daha sonra da çeşitli kereter kendisiyle görüştük. Ba- zı biirokratik işler için benden yardımcı olmamı istedi. Ama kendisine böyle bir şey yapamayaca- ğunı söyledim." Sülün, Peker'in yardım istediği "bürokratik işler" konusunda bilgi vermezken, son zaman- larda Peker'le yüz yüze göriişmediğini belirtti. Sülün, "Tetefon irtibabnız oldu mu" sonısuna net yanıt veremezken, teslim olma sürecinde görüşmesinin söz konusu olmadığını söylemek- leyetindi Sülün'ündokunulmazlığının, "göre- vini kötüye kullandığT gerekçesi yle kaldınlma- sı isteniyor. DYP Grup yönetimi de, partili mil- letvekıllerine Susurluk ve Çakıcı'nın yakalan- masının ardından ortaya çıkan gelişmelerle il- gili "bilgj yazKi" gönderdi. Yazıda, Susurluk olayında DYP iktidannın elinden gelen bütün olanaklan seferber ettiği savlanırken, Başbakan Mesut Yılmaz ve yan- daşlannın, "siyasi emellerine kavuşmak için her türlü tahrik ve ifüraya başvurduğu, Susurluk oiayı ile ilgili aşın sol ve PKK'nin söylemlerini be- nimsediği, devletin savunma refleksini zaafa uğ- ratögı'' savunuldu. "Bütün bunlan yaparken, meğerse ANAP'ın bir bakanının, yani Eyüp Aşık'ın uzun zamandır esasçete ile temas haün- de olduğu" görüşüne yer verilen yazıda bir baş- ka ANAP'lı bakanın da Çakıcı ile teması oldu- ğunun belirlendiği ve ANAP'ın suçüstü yaka- landığı ileri sürüldü. DYP yönetiminin "Çakrcı olayı" ile ilgili izleyeceği stratejinin aktanldığı yazıda, DYP hükümetten taleplerini şöyle dile getirdi: "Hükümetin başı Sayın Yılmaz, esas çe- te, esas mafya Alaaddin Çakıcı ile temas halin- de olan iki bakanı resmen açıklamalıdır. Eyüp Aşık ve ismi henüz açıklanmayan bakan derhal isrifa ctmeli, aynca devletin aradığı suçluyla te- mas halinde olan Aşık ve diğer bakan için cum- huriyet savcılan ve TBMM derhal harekete geç- metidir. Çakıcı'ya kırmızı pasaportun nasıl ve m- çin verildiği, hatta 1982'den itibaren başka pa- saport verilip verilmediği, bu isim arkasında kimlerin bulunduğu derhal açıklanmabdır." Sanayi devi KİT'ler satdmaya çahşıhyor • Baştarafı 1. Sayfada trilyon 489 milyar lırayla yerini ko- rudu. Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) karanyla özelleştirme kap- samına alınan kuruluşun en az birte- sisi bu yılın son 3 aylık döneminde satışa çıkanlmaya çahşıhyor. Türkiye Elektrik Üretim ve tletim AŞ (TEAŞ): Üretimden satış tutan, KDV dışında geçen yıl itibanyla 408 trilyon 398 milyar lira olan bu kuruluş, 1996'da olduğu gibi 1997'de de 500 büyük firma içinde ikinci sırayı aldı. Enerji sektöründeki kamu hizme- tinin TEAŞ ve TEDAŞ olarak par- çalanmasının ardından TEAŞ'a bağlı başta termik santrallar olmak üzere ihalelergerçekleştiriliyor. An- cak imtiyaz sözleşmeleriyle Danış- tay denetiminden geçinldikten son- ra işletme haklannın devredilebile-' ceği belırtilen santrallar, Bakanlar Kurulu karan olmaksızın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı'nın ona- yıyla ihale sürecinden geçirildi. Ser- maye şirketleri kurulan santrallan almaya hak kazananlarla devir söz- ieşmesi imzalanmasına ilişkin Ba- kanlarKurulu karan da Cumhurbaş- kanı Sûleyman Demirei'in onayın- dan geçirildi. TEKEL: 345 trilyon lira üretim- den satış tutanyla, 500 büyük firma içinde 1996 yılında olduğu gibi üçüncü sırada yer aldı. Akhisar Si- gara Fabrikası'nın yandan fazla his- sesi British American Tobacco Fir- ması'na (BAT) ait olmak üzere or- taklık kurulması ve bu firmaya, Ye- ni Harman ile Samsun sigaralannın isim hakkının 49 yılhğma devTedil- mesi yönünde karar çıkanldı ve ön sözleşme yapıldı. Devrin gerçekleş- tirildiğine ilişkin açıklamalar yapıl- mazken, tepkiler nedeniyle sözleş- me askıda bekletiliyor. TEKEL'de, yalnızca sigarada de- ğil, alkol üretiminden tuz üretimine kadar kamunun çekilmesine neden olacak yasa taslaklan Devlet Baka- nı EyüpAşıktaranndanhazırlanarak Başbakanlığa sunulmuştu. Bu yasa taslaklan TBMM'den geçmeden, TEKEL Genel Müdürlüğü BAT'la yaptığı görüşmelerde olduğu gibi özelleştirme sürecine dönük anlaş- ma zeminleri oluşturmaya başladı. Ereğli Demir - Çetik Fabrikas (ERDEMtR): 1996 yılında olduğu gibi dördüncü sırada yer alan bu ku- ruluşun, 1997 yılında üretimden sa- tış tutan 164 trilyon 209 milyar lira oldu. 55. hükümetin özelleştirme programına göre 1998 yılının 3. çey- reğinde özelleştirmesi tamamlan- maya çahşıhyor. Uluslararası halka arz prosedürünün başlatılmak üze- re olduğu bildirildi. Türkiye Şeker Fabrikalan: 146 trilyon 110 milyar liralık üretimden satış miktanyla 1996yıhndaki seki- zinci sıradaki yerinden altıncı sıra- ya yükseldi. PETKİM: 133 trilyon 45 milyar lira üretimden satış tutanyla 1996 yılındaki beşinci sıradaki yerini kay- bederek yedinci sıraya oturan bu ku- ruluşun da, Aliağa ya da Yanmca Kompleksi'nin 1998'in son 3 aylık döneminde özelleştirilmesi hedef- leniyor. llk 30 büyük fîrma içinde- ki kamuya ait olan ve 76 trilyon li- ralık üretimden satış miktanyla 14. sırada yer alan lskenderun Demir Çelik Fabrikası (tSDEMİR) da, yi- ne bu yılın son 3 aylık döneminde özelleştirilecek. Türkiye Kömür Iş- letmeleri, Çay İşletmeİeri ve Türki- ye Petrolleri Anonim Ortaklıfı (TPAO) da ilk 30 firma içindeki ka- muya ait diğer yerleri oluşturuyor. Tîıyakioğlu: Evcîl ile ortakhğı sonra öğrendim ANKAR4 (Cumhuriyet Burosu)- Erol Evcil in sahibi olduğu EzeZeytincilık'e kredi venlmesin- dedevTeye girdığı savlanan BASİSEN Genel Baş- kanı Metin Tiryakioğlu, bankanın karannda etki- sinin olamayacağını savundu. Tiryakioğlu, Evcil'le oğlu Burak Tiryalaog- lu'nun ortaklan arasında yer aldığı lstanbul-Mer- ter'de bir iplik satış şirketi kurulduğunu sonradan öğrendiğini belirterek, "Zaten bu olaylann geliş- mesi üzerine, yani adı geçen kişinin zor duruma düştüğü 1997'nin başlanndavdı, oğlumun bağını kestirdim" dedi. Tiryakioğlu, 10 özel bankada örgütlü sendika- nın genel başkanlığinı 14 yıldır sürdürdüğünü be- lirterek, "Bir kişi çıksın, IMedis'te veya bir yerde 'Tiryakioğlu kredi için telefon etti' desin. Böyle bir otay kesinlikie var değildir. Kaldı ki, 10 kişUik bir idare meclisi karanyla krediler verilir. Orada rıryakioğhı'nun etkisi niye olabilecek ki?" diye konuştu. Tiryakioğlu, Erol Evcil'le tanışıkhğına ilişkin soru üzerine, oğlu Burak Tiryakioğlu'nu Bolu İş- letme Fakültesi son smıf öğrencisiyken, "200 ma- kine alıp taşeron bir iş" kurması amacıyla Bur- sa'ya gönderdığini söyledi. Oğlunun Bursalı işdamı Erol Evcil'in iplik sa- tış şirketi kurma önerisi üzerine ortaklığa gittiği- ni savunan Metin Tiryakioğlu, "Bakr>WTimki,o- tay başka yönlere gidiyor, oğlumu çeldyorum- alı- yorum" dedi. Tiryakioğlu, Evcil'le ilişkilerini şöyle anlattı: "Başka bir firmanın yanında Bursa'ya gitti. Oza- manki Bursa müdürü, emekli olan Mehmet Bey, oğlumu onun yanına koymuş. Açık açık söyleye- yim. Bundan haberim yok. Amacınu okul bitecek, böylebirtaşeron işyapsın.Oraya gittiği zaman adı geçen Idşryitanımıyordum. 1996yıhbaşlanndabu adı geçen kişiyi tanıdım. Merhabalaştun yani. Da- ha sonra tabii ki ilişkimiz 1996 vüında şu yönde devam etti: Oğlumla birlikte, lstanbul'da Mer- ter'de, 50 mflyon kayıtlı sermayeli iplik saüşı üze- rine bir ibşküeri oldu." Hiikümetten suçlulara tavîz yok Peker ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Başbakan Mesut Yıhnaz, hükümetin her türlü kanunsuzluk ve suç odaklannın üzerine gitmeye kararlı olduğunu belirterek "Poüs teşkflatmm siyasi etkilerden arındınldığı bir toplumda bu oluşumlann ortaya çıkması ve çıksa bile devamı mümkün değiklir" dedi. Başbakan Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevh ile birlikte dün tçişleri Bakanı Kutlu Aktaş ve beraberindeki yeni atanan 31 emniyet müdürünü kabul etti. Yılmaz, hükümetin her türlü kanunsuzluk ve suç odaklannın üzerine gitmeye kararlı olduğunu, burada devletin en büyük kozunun Bakanlar Kıırulu'nda ilgiııç I Baştarafı 1. Sayfada nı olduğunuzu ve kadın sevmedi- ğinizi biliyorum. Nitekim, kendi bakanlığmızda bayan mühendisle- ri göreve başlatmadımz. YalaB mı? Topçu: Dağın başına tabii ki er- kek mühendisi gönderirim. Dağda bir sürü yaralanmalar, kazalar olu- yor. Dağ başında, eıkek mühendi- si tercih ederim. Kadın mühendis- leri daha sonra göreve başlataca- ğım. Onlan masa başında görev- lendirmek isterim. Saygra: Ben torpil yaptırmak için bir bakanı aramam. Ama ba- yan mühendisleri göreve başlatmı- yorsunuz. Topçu: Bayan olduğunuz için si- ze yanıt vermiyorum. Bu diyaloğu gülüşmelerle izle- yen diğer kabine üyelerinin, Işılay Saygın'ın sert çıkması üzerine cid- dileştikleri ve Başbakan Yılmaz'ın fârüşmayı noktaİ3dığı öğrenildi. emniyet örgütü olduğunu söyledi. Emniyet örgütünün siyasi etkilerden anndınldığı, halkın huzur ve güvenliğine yöneldiği bir toplumda bu tür oluşumlann ortaya çıkmasının mümkün olmadığını kaydeden Başbakan Yılmaz, şöyle dedi: "Potis teşkilaö, bunlann üstesinden gelecek güç, birikim ve yeteneğe sahiptir. İnanıyorum ki, devletin tarafsız ve adil gücü teşkilatın arkasına verihnesiyle bir daha bu oluşumlar Türkiye'de yaşama şansı bulamayacaktır. Anayasal hukuk devletinin en önemli gücü olan emniyet teşkilatuıa her türtü destek sağlanacaktır. Bunun karşıkğuıda kendilerinden adil ve tarafsız görev bekByoruz." Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de polis örgütünün son dönemlerde organıze suç odaklannın üzerine başanyla gitmesinin halkın var olan desteğini daha da arttırdığını söyledi. OYA... HER ZAMAN BÎZİMLESİN... Kardeşleri İlgen - Erhan GÜVENÇ BUge - Enver AYDOĞAN Lemi - Aygül ATADAN Mine - Aykut İMER Yeğenleri Engin Güvenç - Rengin / Erdinç Ergen Sunay - Tunç Aydoğan Oya - Kaya Aydoğan Seda - Sitem - Sanem Atadan Zeynep - Elif İmer OYA ABLA "Yaşamına dair; Başucuna çiçekler, Kucağına kırmızı güller bıraktık... Gece karan]ık ve ışıksız. Sevgin yüreğimizde, Kahkahalann kulaklanmızda... Bız hepimiz, Adını şarkılanmızda söyleyerek büyüyeceğiz... Yaşadığına dair; O gece deniz inadına sakin, Gökyüzünde yıldızlar pınl pınl, Ve hiç olmadığı kadar çoktular. Gece vakri yeryüzü ışıl ışıldı... Gülümsüyordun Hepimiz gördük. Seni unutmayacağız..." LEMI-AYGLL-MINE-AYKUT-MACTT-FATOŞ FIKRET-ASUMAN-TÜLIN-SERPIL-INCI-DILEK MERAL-SEDAT-CANER-ADNAN-MURAT-ZÜHTÜ MCBECCEL-\EDAT-NÛKHET-METE-BURHAN iddialan yalanladı İstanbul Haber Servisi - Ülkücü kabadayı SedatPe- ker, Asayiş Şubesi Organi- ze Suç Bürosu'nda 6 gün boyunca alınan ifadelerinin doğru olmadığını öne sür- dü. İstanbul 3 No'luNöbet- çi DGM'deki ifadesinde Pekeremniyette kendisinin söylemediği sözlerin tuta- naklara geçirildiğini belirt- ti. Cürüm işlemek amacıy- la silahlı teşekkül oluştur- ma, adam öldürme ve yara- lamaya azmettirmeye suç- lanndan aranırken Bük- reş'ten gelerek polise tes- lim olan Sedat Peker, iş dünyasının ünlü isimlerini hedef alan ifadelerinin de içinde bulunduğu 30 say- falık emniyet ifadelerinin, yanlış olarak tutanaklara geçirildiğini söyledi. Meh- met Kurt adında birinin kendisinden emir alarak suç işlediği yolundaki id- dialara yanıt vermek için kendi kiraladığı özel uçak- la İstanbul'a geldiğini be- lirten Peker, 3 No'lu Nö- betçi DGM'de şöyle ifade verdi: "Emniyetin bu mesnet- siz suçlaıia ilgili sorduğu so- ruları tüm samimiyetimle cevaplandırdun. Ben de bU- diğim konularda samimi olarak beyanda bulundum. Ancak hiç ilgisi olmayan bazı hususlar emniyetteki ifademe geçirildi ve muhte- liftarih ve saatterde aynı ve- ya benzer sorular soruhnak sureriy le sorgu yapıkü. Hiç- biri ile Uişkim yoktur". Pe- ker aynca Türkiye'ye gel- meden önce ilgili birimle- re telefon ederek teslim olacağını haber verdiğini kaydetti. G Ü N D E M MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada sında kapatılıyorsunuz... Bakanlar Kurulu, partinizin tasfîye işlemlerini yü- rütmek üzere Maliye Bakanlığı'nı görevlendiriyor... Hakkınızda daha önce gündeme gelmesi gereken soruşturmalar değişik nedenlerie yapılmamış, tüm defterler yeniden açılmaya başlamış... Kamuoyu, acaba ne yapacaklar diye sizi gözlü- yor... Ve siz, trilyonlarca liralık kaynağı yasal olmayan yollarfa kullanmış gösterip, il başkanlannızı olaya alet ederek devleti dolandırmaya girişiyorsunuz... Maliye Bakanlığı uzmanları olayı ortaya çıkartı- yorlar. Temel dayanaklann başında RP'nin Şımak il Başkanı Abdulmuttalip Tatar ve Hakkâri İl Başka- nı Ahmet Özdemir'in ifadeleri geliyor. İki başkan resmi ifadelerınde şöyle diyor: "Bize makbuz imzalattılar. Ama para almadık..." Bütün bu iddialardan sonra FP Genel Başkanı Recai Kutan gazetecilere şunu söylüyor: "Hukukçulanmızaraştınyor. Zamanımızvar. Açık- lamayapacağız." Bu demecin Türkçesi şu: "Konu için bir kılıfhazıriıyonız. Bulunca kamuoyu- na duyuracağız. Şimdilik söyleyecek fazla bir şeyi- mizyok ama, çare tükenmez." Iddia yalansa çıkar onu söylersiniz, rftira dersiniz. Bunun yerine, "Zaman var, araştırıyonjz" diyorsu- nuz. Şimdi FP panikte. Kendilerini ele veren il başkan- lannı ifade değiştirmeye zoriuyorlar. Tutunduklan bir başka dal da şu: "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bize nasıl sah- tekâriar çetesi der. Hakkında dava açacağız." En iyi savunma saldındır! Savaş, altı sayfalık suç duyurusunda şu değer- lendirmeyi yapıyon "RP'nin paralannın ve mallannın Hazine'ye geç- mesini engellemek için partilerini, cumhuriyet tari- himizin en büyük sahtekâriar çetesi gibi çalıştırdık- lan anlaşılmaktadır." Siyasi Partiler Yasası'na göre seçilmiş il başkan- lanna naylon makbuz imzalatan bir yönetim anlayı- şına daha farklı tanımlamalar getirilebilirdi! Vural Savaş, suç duyurusu metninin dışında bir değerlendirme yapmak istemiyor, "Hepsi orada var" diyor. Temizel'in değertendirmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın suç duyuru- sunun ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcı Veki- li Mehmet Ali Karaatlı dün soruşturma başlattı. Gerek Savaş'ın gerekse Karaatlı'nın yürüttüğü hu- kuksal girişimlerin temelini Maliye Bakanlığı'nın ra- poru oluşturuyor. Çiller ailesinin malvarlığıyla ilgili bin sayfayı bulan son Maliye Bakanlığı raporunun ardından RP'nin malvarlığına ilişkin rapor da, devlet kurumlannın iş- levini yerine getirmesi durumunda, perdelenen ko- nulann netleşebileceğini gösteriyor. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, konunun yargı aşamasında olduğunu, değeriendirme yapmayaca- ğını söyledi. Ancak Temizel'in altını çizdiği üç nokta var: - Tarafsız hareket ettik. - Sonuna kadar raporun arkasındayım. Bakanlık, belgeleyemediği ıddiayı gündeme getirmez. - Yargı aşamasından sonra paranın tahsili günde- me gelince yine devrede biz olacağız. RP'nin kapatılmasına ilişkin dava süreci, bu par- tinin yürüriükteki yasalan hiçe sayarak kendi yasa- lanyla hareket ettiğini ortaya koymuştu. Bunun, a- day belirlenmesinden paralann kullanımına kadar pek çok örneği var. Toplanan paralann Hazine'den kaçınlması için yapılan son girişim, insana ister is- temez, "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtiyor. Eldeki veriler ve FP'lilerin telaşı gösteriyor ki, or- taya atılan iddialann temeli var. Bakalım FP'nin hu- kukçulan buna nasıl bir açıklama getirecekler. Şu aşamada bilinen kadanyla bir trilyon kayıp. A/- kası var mı belli değil. Kân, paralan Hazine'den ka- çırmakta bulmuşlar. Ne diyelim? Bunlar sahtekâriar... Maliye Bakanı zekeriya Temizel w UretJm olmazsa Rıısya'ya benzeriz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kalkmmanın temeli olarak görülen sanayi kuruluşlanndan 500 büyük fırmanın sonuçian, özel sektöriin üretim değil 'rant zenginliğuıi' ortaya koydu. Özel sektöriin net dönem kân içinde faaliyet dışı olarak nitelendirilen 'mali operasyonlar, repo, döviz kum farkhlığı gibi yollaria sağlanan gelirin" \üzde 52.7 paya sahip olduğu saptandı. Kamu kuruluşlannda rant gelirleri düzeyi yüzde 51.1 oldu. Maliye Bakanı Zekeriya Temizel. sanayicilerin 'yatınm' rutkusuyla büyümesi gerektiğini vurgulayarak "Sanayicinin tercihi faiz geiiri elde edecek şekiide ise sanayiden çok gelirin burada olduğunu gosterir. Bu, Türkiye açısuıdan acı" dedi. Sanayi kuruluşlannın gelirlerinin yansından çoğunun faiz gelirlerinden oluşmasını, "Bu durum, yatınma gitmcsi gereken paranın oraya gitmediğini de gösteriyor" diye değerlendiren Temizel şöyle konuştu: "tşte, borçlanınanın hangi boyutlara vardığını gösteren bir durum. * *: Faaliyet dışı gelir diye tanımladığımız paralar yatınma gitse Türkiye'nin büyümesi çok daha kolay olacak. Bunun için çırpmıp duruyoruz. Sonuç olarak bu tür borçlanmayla ülkeierin nereye gideceğini Rusya gösterdi. Bereket, saglam bir üretim yapınız var. Alınan vergiler bütçe giderierinin üçte ikisini karşılayacak durumda. Böyle olunca ulus da kendini güvencede hissediyor." Temizel, 500 büyük firmanın yarattığı katma değerin, 1997 yılındaki gayrisafı yurtiçi hasılanın (GSYtH)yûzdel2.9'unu kapsamasını da, "Bu şunu gösteriyor, büyük firmalann ekonomide çok büyük kontrolü yok. Daha çok küçük ölçekli firmalar etkin'' diye değerlendirdi. Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu içinde kamunun önde olmasını 'doğal' olarak nitelendiren Temizel. "Çünkü büyük hacimli kuruluşlar bunlar" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear