Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1996 CUMA
HABERLEREV DEVAMI
TURKIYE
Istanbul PB 28 Sinop PB 26 Adana A 35
Edirne PB 33 Samsun
Kocaeli
PB 28 Mersin A 32
PB 31 Trabzon PB 29 Diyarbakır A 41
Çanakkale PB 30 Giresun PB 29 Şanlıurfa A 41
Izmir A 33 Ankara A 33 Mardin A 38
Manisa A 35 Eskişehir A 32 Siirt A 39
Aydın A 35 Konya A 34 Hakkârı PB 34
Denizli A 36 Sıvas A 33 Van PB 31
Zonguldak PB 27 Antalya A 32 Kars K 32
Yurdun kuzeybatı
kesimlen parçalı bu-
lutlu, ötekı yerter az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığın-
da önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
Rüzgâr kuzey ve ba-
tı, yurdun güneydo-
ğu kesımlennde gü-
ney ve batı yönler-
den hafrf arasıra orta
kuvvette esecek.
DIS MERKEZLll
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
PB
PB
PB
PB
Y
Y
PB
PB
1/
17
18
20
16
18
20
17
Münih PB 18 Zürih
Beriin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
PB
PB
PB
Y
Y
Y
A
18
19
35
18
24
28
28
34
PB 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bjşkek
Tiflıs
Kahire
Y
A
A
A
A
A
A
A
19
38
32
36
31
33
33
35
A 39
0Aç,k / ^ Parçalıbututlu ! Sıslı BuMkı t Çok boiutlu Yağmurfu Karlı Sukıkar . Gok günjltülu
GUNCELcfNEYT ARCAYÜREK
U Baştarafı 1. Sayfada
Çakıcı yakalandı. Ama konuşan sadece polis
şeflerinin ağızlan.
Bir arkadaşımız dünle bugünü kıyaslarken Su-
surluk konusunda çok konuşan Başbakan'ı anım-
satarak "Bugün her şeyi bilmesine karşın ağzını
açmamasındaki nedenleri" soruyor.
Yanıt vermesi gerekirse; Başbakan Yılmaz ge-
çen kez çok konuşmaktan ağzı yandığı için bu kez
yoğurdu üfleyerek yemek zorunda kaldığını söy-
leyebilir.
Üstelik aylar öncesi Susurluk sonjşturmalan
başladığında "devlet içindeki çetelerin hangi ikti-
dar veya başbakan zamanında türediğini" sapta-
mak gibi siyasal yönü ağır basan bir arayış da var-
dı.
Zira ele geçen bilgiler, örneğin Çatlı gibi "devle-
te büyük hizmet verdiği" savıyla Meclis kürsüle-
rinden övülen kişilerin, özellikle 1983'ten sonraki
zaman diliminde kök saldıklarını, kimi "özel işler"
çevirdiklerini gösteriyor.
Fakat devlet kurumlan o halde ki çetebaşını bul-
sak, araştırmacıların önüne devlet içindeki yardak-
çılannı, yataklık edenleri saptamakta zorluklar çı-
kıyor.
Bakınız devlet ne halde: Maliye Bakanı Temizel
bir söyleşide Şaibe Hanım'ın malvarlığıyla ilgili
araştırmaların devlet içindeki kimi öğelerce engel-
lendiğini anlatıyordu.
Toplum katmanları da bir başka âlem. Siyaset-
çisi, şarkıcısı bir mafya reisinden, Çakıcı'dan, Çat-
lı'dan tam bir külhanbeyi ağzıyla "delikanlı adam"
diye söz ediyor.
Şu anda siyasette bulunmayan, ama Özal za-
manında müteahhitlik hizmetleriyle köşeyi dön-
meyi başaranlar Çakıcı ile sofraya oturmayı onur
sayıyor. Aynı sofrada 3-4 yıl öncesinin bakanlarıy-
la milletvekillerinin bulunduğu açıklanıyor.
Öne sürdükleri mazeretler ise şaşırtıcı. O sırada
Çakıcı 'yı polis aramıyormuş! Oysa 1993'ten son-
ra bir sofrada buluştukları Çakıcı'yı polis 1984'ten
beri anyordu.
Çakıcı'nın herşeyiylesilahlı birzorbaolduğunun
bilincindeler, ama sırtını sıvazlayıp içki kadehini
belki de şerefe kaldırıyorlar.
Dost kadrosu genişliyor
Çakıcı'nın ortaya çıkması kimilerinde "hafıza
kaybı" yaratmış. Çakıcı'yla birlikte olmuşlar mı,
Çakıcı geldiğinde sofradan kalkmışlar mı anımsa-
mıyorlar şimdi.
Gazetelerdeki, Çakıcı'nın onurlandırdığı düğün-
lerdeçekilen fotoğraflara bakıyorum: Cüneyt Ar-
kın, Selçuk Ural, Orhan Gencebay, Kadir Ina-
nır gibi ünlüler mafya reisi ile yan yana ve ön plan-
da.
Belki de sanat yıldızlarımızdan kimileri de Ça-
kıcı ile birlikte olduklarrnı bugün unutmuşlardır.
1960'taki askeri darbeden sonra DP'lileri Yas-
sıada mahkemesinde sorguya çeken hâkimler-
den sıkıntı veren konulara değınen sorular geldi-
ğinde; Adnan Menderes sık sık, "Hattriamıyonım
reis beyefendi hazretleri" derdi.
Zaman değişti, üslup değişti. Şimdiki kimi işa-
damlan Çakıcı'yı "delikanlı adam" diye niteleye-
rek erkeklik rolü benimsiyor ve kimileri de geçmiş-
teki biriikteliği unutuveriyorlar.
Nice'e kırmızı pasaportu götüren tazenin anne-
si, Çakıcı 'yı "herkes kadar tanınm " diyor. Eski ko-
cası şarkıcı Ural ise "annenin, Çakıcı ile çok sa-
mimi olduğunu" söylüyor.
14 yıl yurtdışında kaçak yaşayan bir mafya re-
isinin Türkiye'de her meslekten ne çok dostu, ar-
kadaşı, destekleyıcisi varmış!
Çark yine bildiğimiz biçimde dönüyor.
Yetkililer çeşitli meslek erbabını çağırıp bilgisi-
ne başvurmayı düşünseler bile, uygulamaya ge-
çemiyortar. Herhalde hikmet-i devlet, ola ki hik-
met-i hükümet, adı geçen siyasetçilerin, eski ye-
ni bakanların, eski başbakanların, sanatçıların
hattaeski cumhurbaşkanlarının bilgi ve görgü da-
ğarcığına başvurmayı uygun görmüyor.
Başbakan Yılmaz elbette sistemin bir parçası.
O da "Her şeyi bilmesine karşın artık susmayı
yeğliyor."
Çeteler olayında bir soruşturma, bir araştırma,
bir koşuşturmadır gidiyor.
Sorun bütün yönleriyle ele alınarak düzenli bir
plan çerçevesinde çalışılmadıkça bugün Çakıcı,
dün Çatlı adlan üzerindeyoğunlaşan biryığın tar-
tışma sürüp gidecek.
Neçare, çeteler olayının ana iskeleti birtüriü ça-
tılamayacak.
Zaten sistematik çalışma yapılmadığı için araş-
tırmalar arapsaçına dönüştü, dönüşmek üzere.
Içinden çıkabilecek miyiz?
OYA GÜÇLER
(1945-1998)
Yaşayan ve Yaşatan
GÜZEL İNSAN,
Artık dinlenebilirsin...
Ruhi - Beste - Başak - Burcu
GÜÇLER
Kirlî ilişkiler gün ışığma çıkıyor
I Baştarafı 1. Sayfada
Ereğlisi belediye başkanlığun döneminden tanı-
yorum. Herhalde 6-7 yıl oldu. O dönemde bana
gelip, bazı arazilere bakmak istediğini söyledL
Orada arazi baktı, ama bir şey olmadı. Daha
sonra da çeşitli kereter kendisiyle görüştük. Ba-
zı biirokratik işler için benden yardımcı olmamı
istedi. Ama kendisine böyle bir şey yapamayaca-
ğunı söyledim."
Sülün, Peker'in yardım istediği "bürokratik
işler" konusunda bilgi vermezken, son zaman-
larda Peker'le yüz yüze göriişmediğini belirtti.
Sülün, "Tetefon irtibabnız oldu mu" sonısuna
net yanıt veremezken, teslim olma sürecinde
görüşmesinin söz konusu olmadığını söylemek-
leyetindi Sülün'ündokunulmazlığının, "göre-
vini kötüye kullandığT gerekçesi yle kaldınlma-
sı isteniyor. DYP Grup yönetimi de, partili mil-
letvekıllerine Susurluk ve Çakıcı'nın yakalan-
masının ardından ortaya çıkan gelişmelerle il-
gili "bilgj yazKi" gönderdi.
Yazıda, Susurluk olayında DYP iktidannın
elinden gelen bütün olanaklan seferber ettiği
savlanırken, Başbakan Mesut Yılmaz ve yan-
daşlannın, "siyasi emellerine kavuşmak için her
türlü tahrik ve ifüraya başvurduğu, Susurluk
oiayı ile ilgili aşın sol ve PKK'nin söylemlerini be-
nimsediği, devletin savunma refleksini zaafa uğ-
ratögı'' savunuldu. "Bütün bunlan yaparken,
meğerse ANAP'ın bir bakanının, yani Eyüp
Aşık'ın uzun zamandır esasçete ile temas haün-
de olduğu" görüşüne yer verilen yazıda bir baş-
ka ANAP'lı bakanın da Çakıcı ile teması oldu-
ğunun belirlendiği ve ANAP'ın suçüstü yaka-
landığı ileri sürüldü. DYP yönetiminin "Çakrcı
olayı" ile ilgili izleyeceği stratejinin aktanldığı
yazıda, DYP hükümetten taleplerini şöyle dile
getirdi: "Hükümetin başı Sayın Yılmaz, esas çe-
te, esas mafya Alaaddin Çakıcı ile temas halin-
de olan iki bakanı resmen açıklamalıdır. Eyüp
Aşık ve ismi henüz açıklanmayan bakan derhal
isrifa ctmeli, aynca devletin aradığı suçluyla te-
mas halinde olan Aşık ve diğer bakan için cum-
huriyet savcılan ve TBMM derhal harekete geç-
metidir. Çakıcı'ya kırmızı pasaportun nasıl ve m-
çin verildiği, hatta 1982'den itibaren başka pa-
saport verilip verilmediği, bu isim arkasında
kimlerin bulunduğu derhal açıklanmabdır."
Sanayi devi KİT'ler satdmaya çahşıhyor
• Baştarafı 1. Sayfada
trilyon 489 milyar lırayla yerini ko-
rudu. Özelleştirme Yüksek Kurulu
(ÖYK) karanyla özelleştirme kap-
samına alınan kuruluşun en az birte-
sisi bu yılın son 3 aylık döneminde
satışa çıkanlmaya çahşıhyor.
Türkiye Elektrik Üretim ve tletim
AŞ (TEAŞ): Üretimden satış tutan,
KDV dışında geçen yıl itibanyla
408 trilyon 398 milyar lira olan bu
kuruluş, 1996'da olduğu gibi
1997'de de 500 büyük firma içinde
ikinci sırayı aldı.
Enerji sektöründeki kamu hizme-
tinin TEAŞ ve TEDAŞ olarak par-
çalanmasının ardından TEAŞ'a
bağlı başta termik santrallar olmak
üzere ihalelergerçekleştiriliyor. An-
cak imtiyaz sözleşmeleriyle Danış-
tay denetiminden geçinldikten son-
ra işletme haklannın devredilebile-'
ceği belırtilen santrallar, Bakanlar
Kurulu karan olmaksızın Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanhğı'nın ona-
yıyla ihale sürecinden geçirildi. Ser-
maye şirketleri kurulan santrallan
almaya hak kazananlarla devir söz-
ieşmesi imzalanmasına ilişkin Ba-
kanlarKurulu karan da Cumhurbaş-
kanı Sûleyman Demirei'in onayın-
dan geçirildi.
TEKEL: 345 trilyon lira üretim-
den satış tutanyla, 500 büyük firma
içinde 1996 yılında olduğu gibi
üçüncü sırada yer aldı. Akhisar Si-
gara Fabrikası'nın yandan fazla his-
sesi British American Tobacco Fir-
ması'na (BAT) ait olmak üzere or-
taklık kurulması ve bu firmaya, Ye-
ni Harman ile Samsun sigaralannın
isim hakkının 49 yılhğma devTedil-
mesi yönünde karar çıkanldı ve ön
sözleşme yapıldı. Devrin gerçekleş-
tirildiğine ilişkin açıklamalar yapıl-
mazken, tepkiler nedeniyle sözleş-
me askıda bekletiliyor.
TEKEL'de, yalnızca sigarada de-
ğil, alkol üretiminden tuz üretimine
kadar kamunun çekilmesine neden
olacak yasa taslaklan Devlet Baka-
nı EyüpAşıktaranndanhazırlanarak
Başbakanlığa sunulmuştu. Bu yasa
taslaklan TBMM'den geçmeden,
TEKEL Genel Müdürlüğü BAT'la
yaptığı görüşmelerde olduğu gibi
özelleştirme sürecine dönük anlaş-
ma zeminleri oluşturmaya başladı.
Ereğli Demir - Çetik Fabrikas
(ERDEMtR): 1996 yılında olduğu
gibi dördüncü sırada yer alan bu ku-
ruluşun, 1997 yılında üretimden sa-
tış tutan 164 trilyon 209 milyar lira
oldu. 55. hükümetin özelleştirme
programına göre 1998 yılının 3. çey-
reğinde özelleştirmesi tamamlan-
maya çahşıhyor. Uluslararası halka
arz prosedürünün başlatılmak üze-
re olduğu bildirildi.
Türkiye Şeker Fabrikalan: 146
trilyon 110 milyar liralık üretimden
satış miktanyla 1996yıhndaki seki-
zinci sıradaki yerinden altıncı sıra-
ya yükseldi.
PETKİM: 133 trilyon 45 milyar
lira üretimden satış tutanyla 1996
yılındaki beşinci sıradaki yerini kay-
bederek yedinci sıraya oturan bu ku-
ruluşun da, Aliağa ya da Yanmca
Kompleksi'nin 1998'in son 3 aylık
döneminde özelleştirilmesi hedef-
leniyor. llk 30 büyük fîrma içinde-
ki kamuya ait olan ve 76 trilyon li-
ralık üretimden satış miktanyla 14.
sırada yer alan lskenderun Demir
Çelik Fabrikası (tSDEMİR) da, yi-
ne bu yılın son 3 aylık döneminde
özelleştirilecek. Türkiye Kömür Iş-
letmeleri, Çay İşletmeİeri ve Türki-
ye Petrolleri Anonim Ortaklıfı
(TPAO) da ilk 30 firma içindeki ka-
muya ait diğer yerleri oluşturuyor.
Tîıyakioğlu: Evcîl ile ortakhğı sonra öğrendim
ANKAR4 (Cumhuriyet Burosu)- Erol Evcil in
sahibi olduğu EzeZeytincilık'e kredi venlmesin-
dedevTeye girdığı savlanan BASİSEN Genel Baş-
kanı Metin Tiryakioğlu, bankanın karannda etki-
sinin olamayacağını savundu.
Tiryakioğlu, Evcil'le oğlu Burak Tiryalaog-
lu'nun ortaklan arasında yer aldığı lstanbul-Mer-
ter'de bir iplik satış şirketi kurulduğunu sonradan
öğrendiğini belirterek, "Zaten bu olaylann geliş-
mesi üzerine, yani adı geçen kişinin zor duruma
düştüğü 1997'nin başlanndavdı, oğlumun bağını
kestirdim" dedi.
Tiryakioğlu, 10 özel bankada örgütlü sendika-
nın genel başkanlığinı 14 yıldır sürdürdüğünü be-
lirterek, "Bir kişi çıksın, IMedis'te veya bir yerde
'Tiryakioğlu kredi için telefon etti' desin. Böyle
bir otay kesinlikie var değildir. Kaldı ki, 10 kişUik
bir idare meclisi karanyla krediler verilir. Orada
rıryakioğhı'nun etkisi niye olabilecek ki?" diye
konuştu.
Tiryakioğlu, Erol Evcil'le tanışıkhğına ilişkin
soru üzerine, oğlu Burak Tiryakioğlu'nu Bolu İş-
letme Fakültesi son smıf öğrencisiyken, "200 ma-
kine alıp taşeron bir iş" kurması amacıyla Bur-
sa'ya gönderdığini söyledi.
Oğlunun Bursalı işdamı Erol Evcil'in iplik sa-
tış şirketi kurma önerisi üzerine ortaklığa gittiği-
ni savunan Metin Tiryakioğlu, "Bakr>WTimki,o-
tay başka yönlere gidiyor, oğlumu çeldyorum- alı-
yorum" dedi.
Tiryakioğlu, Evcil'le ilişkilerini şöyle anlattı:
"Başka bir firmanın yanında Bursa'ya gitti. Oza-
manki Bursa müdürü, emekli olan Mehmet Bey,
oğlumu onun yanına koymuş. Açık açık söyleye-
yim. Bundan haberim yok. Amacınu okul bitecek,
böylebirtaşeron işyapsın.Oraya gittiği zaman adı
geçen Idşryitanımıyordum. 1996yıhbaşlanndabu
adı geçen kişiyi tanıdım. Merhabalaştun yani. Da-
ha sonra tabii ki ilişkimiz 1996 vüında şu yönde
devam etti: Oğlumla birlikte, lstanbul'da Mer-
ter'de, 50 mflyon kayıtlı sermayeli iplik saüşı üze-
rine bir ibşküeri oldu."
Hiikümetten suçlulara tavîz yok Peker
ANKARA (Cumhumet Bürosu) -
Başbakan Mesut Yıhnaz, hükümetin
her türlü kanunsuzluk ve suç
odaklannın üzerine gitmeye kararlı
olduğunu belirterek "Poüs
teşkflatmm siyasi etkilerden
arındınldığı bir toplumda bu
oluşumlann ortaya çıkması ve çıksa
bile devamı mümkün değiklir" dedi.
Başbakan Yılmaz, Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevh ile birlikte
dün tçişleri Bakanı Kutlu Aktaş ve
beraberindeki yeni atanan 31
emniyet müdürünü kabul etti.
Yılmaz, hükümetin her türlü
kanunsuzluk ve suç odaklannın
üzerine gitmeye kararlı olduğunu,
burada devletin en büyük kozunun
Bakanlar Kıırulu'nda ilgiııç
I Baştarafı 1. Sayfada
nı olduğunuzu ve kadın sevmedi-
ğinizi biliyorum. Nitekim, kendi
bakanlığmızda bayan mühendisle-
ri göreve başlatmadımz. YalaB mı?
Topçu: Dağın başına tabii ki er-
kek mühendisi gönderirim. Dağda
bir sürü yaralanmalar, kazalar olu-
yor. Dağ başında, eıkek mühendi-
si tercih ederim. Kadın mühendis-
leri daha sonra göreve başlataca-
ğım. Onlan masa başında görev-
lendirmek isterim.
Saygra: Ben torpil yaptırmak
için bir bakanı aramam. Ama ba-
yan mühendisleri göreve başlatmı-
yorsunuz.
Topçu: Bayan olduğunuz için si-
ze yanıt vermiyorum.
Bu diyaloğu gülüşmelerle izle-
yen diğer kabine üyelerinin, Işılay
Saygın'ın sert çıkması üzerine cid-
dileştikleri ve Başbakan Yılmaz'ın
fârüşmayı noktaİ3dığı öğrenildi.
emniyet örgütü olduğunu söyledi.
Emniyet örgütünün siyasi etkilerden
anndınldığı, halkın huzur ve
güvenliğine yöneldiği bir toplumda
bu tür oluşumlann ortaya
çıkmasının mümkün olmadığını
kaydeden Başbakan Yılmaz, şöyle
dedi:
"Potis teşkilaö, bunlann üstesinden
gelecek güç, birikim ve yeteneğe
sahiptir. İnanıyorum ki, devletin
tarafsız ve adil gücü teşkilatın
arkasına verihnesiyle bir daha bu
oluşumlar Türkiye'de yaşama şansı
bulamayacaktır. Anayasal hukuk
devletinin en önemli gücü olan
emniyet teşkilatuıa her türtü destek
sağlanacaktır. Bunun karşıkğuıda
kendilerinden adil ve tarafsız görev
bekByoruz."
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit
de polis örgütünün son dönemlerde
organıze suç odaklannın üzerine
başanyla gitmesinin halkın var olan
desteğini daha da arttırdığını
söyledi.
OYA...
HER ZAMAN BÎZİMLESİN...
Kardeşleri
İlgen - Erhan GÜVENÇ
BUge - Enver AYDOĞAN
Lemi - Aygül ATADAN
Mine - Aykut İMER
Yeğenleri
Engin Güvenç - Rengin / Erdinç Ergen
Sunay - Tunç Aydoğan
Oya - Kaya Aydoğan
Seda - Sitem - Sanem Atadan
Zeynep - Elif İmer
OYA ABLA
"Yaşamına dair;
Başucuna çiçekler,
Kucağına kırmızı güller bıraktık...
Gece karan]ık ve ışıksız.
Sevgin yüreğimizde,
Kahkahalann kulaklanmızda...
Bız hepimiz,
Adını şarkılanmızda söyleyerek büyüyeceğiz...
Yaşadığına dair;
O gece deniz inadına sakin,
Gökyüzünde yıldızlar pınl pınl,
Ve hiç olmadığı kadar çoktular.
Gece vakri yeryüzü ışıl ışıldı...
Gülümsüyordun
Hepimiz gördük.
Seni unutmayacağız..."
LEMI-AYGLL-MINE-AYKUT-MACTT-FATOŞ
FIKRET-ASUMAN-TÜLIN-SERPIL-INCI-DILEK
MERAL-SEDAT-CANER-ADNAN-MURAT-ZÜHTÜ
MCBECCEL-\EDAT-NÛKHET-METE-BURHAN
iddialan
yalanladı
İstanbul Haber Servisi -
Ülkücü kabadayı SedatPe-
ker, Asayiş Şubesi Organi-
ze Suç Bürosu'nda 6 gün
boyunca alınan ifadelerinin
doğru olmadığını öne sür-
dü. İstanbul 3 No'luNöbet-
çi DGM'deki ifadesinde
Pekeremniyette kendisinin
söylemediği sözlerin tuta-
naklara geçirildiğini belirt-
ti.
Cürüm işlemek amacıy-
la silahlı teşekkül oluştur-
ma, adam öldürme ve yara-
lamaya azmettirmeye suç-
lanndan aranırken Bük-
reş'ten gelerek polise tes-
lim olan Sedat Peker, iş
dünyasının ünlü isimlerini
hedef alan ifadelerinin de
içinde bulunduğu 30 say-
falık emniyet ifadelerinin,
yanlış olarak tutanaklara
geçirildiğini söyledi. Meh-
met Kurt adında birinin
kendisinden emir alarak
suç işlediği yolundaki id-
dialara yanıt vermek için
kendi kiraladığı özel uçak-
la İstanbul'a geldiğini be-
lirten Peker, 3 No'lu Nö-
betçi DGM'de şöyle ifade
verdi:
"Emniyetin bu mesnet-
siz suçlaıia ilgili sorduğu so-
ruları tüm samimiyetimle
cevaplandırdun. Ben de bU-
diğim konularda samimi
olarak beyanda bulundum.
Ancak hiç ilgisi olmayan
bazı hususlar emniyetteki
ifademe geçirildi ve muhte-
liftarih ve saatterde aynı ve-
ya benzer sorular soruhnak
sureriy le sorgu yapıkü. Hiç-
biri ile Uişkim yoktur". Pe-
ker aynca Türkiye'ye gel-
meden önce ilgili birimle-
re telefon ederek teslim
olacağını haber verdiğini
kaydetti.
G Ü N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
sında kapatılıyorsunuz...
Bakanlar Kurulu, partinizin tasfîye işlemlerini yü-
rütmek üzere Maliye Bakanlığı'nı görevlendiriyor...
Hakkınızda daha önce gündeme gelmesi gereken
soruşturmalar değişik nedenlerie yapılmamış, tüm
defterler yeniden açılmaya başlamış...
Kamuoyu, acaba ne yapacaklar diye sizi gözlü-
yor...
Ve siz, trilyonlarca liralık kaynağı yasal olmayan
yollarfa kullanmış gösterip, il başkanlannızı olaya
alet ederek devleti dolandırmaya girişiyorsunuz...
Maliye Bakanlığı uzmanları olayı ortaya çıkartı-
yorlar. Temel dayanaklann başında RP'nin Şımak il
Başkanı Abdulmuttalip Tatar ve Hakkâri İl Başka-
nı Ahmet Özdemir'in ifadeleri geliyor. İki başkan
resmi ifadelerınde şöyle diyor:
"Bize makbuz imzalattılar. Ama para almadık..."
Bütün bu iddialardan sonra FP Genel Başkanı
Recai Kutan gazetecilere şunu söylüyor:
"Hukukçulanmızaraştınyor. Zamanımızvar. Açık-
lamayapacağız."
Bu demecin Türkçesi şu:
"Konu için bir kılıfhazıriıyonız. Bulunca kamuoyu-
na duyuracağız. Şimdilik söyleyecek fazla bir şeyi-
mizyok ama, çare tükenmez."
Iddia yalansa çıkar onu söylersiniz, rftira dersiniz.
Bunun yerine, "Zaman var, araştırıyonjz" diyorsu-
nuz.
Şimdi FP panikte. Kendilerini ele veren il başkan-
lannı ifade değiştirmeye zoriuyorlar.
Tutunduklan bir başka dal da şu:
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bize nasıl sah-
tekâriar çetesi der. Hakkında dava açacağız."
En iyi savunma saldındır!
Savaş, altı sayfalık suç duyurusunda şu değer-
lendirmeyi yapıyon
"RP'nin paralannın ve mallannın Hazine'ye geç-
mesini engellemek için partilerini, cumhuriyet tari-
himizin en büyük sahtekâriar çetesi gibi çalıştırdık-
lan anlaşılmaktadır."
Siyasi Partiler Yasası'na göre seçilmiş il başkan-
lanna naylon makbuz imzalatan bir yönetim anlayı-
şına daha farklı tanımlamalar getirilebilirdi!
Vural Savaş, suç duyurusu metninin dışında bir
değerlendirme yapmak istemiyor, "Hepsi orada var"
diyor.
Temizel'in değertendirmesi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın suç duyuru-
sunun ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcı Veki-
li Mehmet Ali Karaatlı dün soruşturma başlattı.
Gerek Savaş'ın gerekse Karaatlı'nın yürüttüğü hu-
kuksal girişimlerin temelini Maliye Bakanlığı'nın ra-
poru oluşturuyor.
Çiller ailesinin malvarlığıyla ilgili bin sayfayı bulan
son Maliye Bakanlığı raporunun ardından RP'nin
malvarlığına ilişkin rapor da, devlet kurumlannın iş-
levini yerine getirmesi durumunda, perdelenen ko-
nulann netleşebileceğini gösteriyor.
Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, konunun yargı
aşamasında olduğunu, değeriendirme yapmayaca-
ğını söyledi. Ancak Temizel'in altını çizdiği üç nokta
var:
- Tarafsız hareket ettik.
- Sonuna kadar raporun arkasındayım. Bakanlık,
belgeleyemediği ıddiayı gündeme getirmez.
- Yargı aşamasından sonra paranın tahsili günde-
me gelince yine devrede biz olacağız.
RP'nin kapatılmasına ilişkin dava süreci, bu par-
tinin yürüriükteki yasalan hiçe sayarak kendi yasa-
lanyla hareket ettiğini ortaya koymuştu. Bunun, a-
day belirlenmesinden paralann kullanımına kadar
pek çok örneği var. Toplanan paralann Hazine'den
kaçınlması için yapılan son girişim, insana ister is-
temez, "huylu huyundan vazgeçmez" dedirtiyor.
Eldeki veriler ve FP'lilerin telaşı gösteriyor ki, or-
taya atılan iddialann temeli var. Bakalım FP'nin hu-
kukçulan buna nasıl bir açıklama getirecekler.
Şu aşamada bilinen kadanyla bir trilyon kayıp. A/-
kası var mı belli değil. Kân, paralan Hazine'den ka-
çırmakta bulmuşlar.
Ne diyelim?
Bunlar sahtekâriar...
Maliye Bakanı zekeriya Temizel
w
UretJm olmazsa
Rıısya'ya benzeriz'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kalkmmanın
temeli olarak görülen
sanayi kuruluşlanndan
500 büyük fırmanın
sonuçian, özel sektöriin
üretim değil 'rant
zenginliğuıi' ortaya koydu.
Özel sektöriin net dönem
kân içinde faaliyet dışı
olarak nitelendirilen 'mali
operasyonlar, repo, döviz
kum farkhlığı gibi yollaria
sağlanan gelirin" \üzde
52.7 paya sahip olduğu
saptandı. Kamu
kuruluşlannda rant
gelirleri düzeyi yüzde
51.1 oldu. Maliye Bakanı
Zekeriya Temizel.
sanayicilerin 'yatınm'
rutkusuyla büyümesi
gerektiğini vurgulayarak
"Sanayicinin tercihi faiz
geiiri elde edecek şekiide
ise sanayiden çok gelirin
burada olduğunu gosterir.
Bu, Türkiye açısuıdan
acı" dedi. Sanayi
kuruluşlannın gelirlerinin
yansından çoğunun faiz
gelirlerinden oluşmasını,
"Bu durum, yatınma
gitmcsi gereken paranın
oraya gitmediğini de
gösteriyor" diye
değerlendiren Temizel
şöyle konuştu: "tşte,
borçlanınanın hangi
boyutlara vardığını
gösteren bir durum. * *:
Faaliyet dışı gelir diye
tanımladığımız paralar
yatınma gitse Türkiye'nin
büyümesi çok daha kolay
olacak. Bunun için
çırpmıp duruyoruz. Sonuç
olarak bu tür
borçlanmayla ülkeierin
nereye gideceğini Rusya
gösterdi. Bereket, saglam
bir üretim yapınız var.
Alınan vergiler bütçe
giderierinin üçte ikisini
karşılayacak durumda.
Böyle olunca ulus da
kendini güvencede
hissediyor."
Temizel, 500 büyük
firmanın yarattığı katma
değerin, 1997 yılındaki
gayrisafı yurtiçi hasılanın
(GSYtH)yûzdel2.9'unu
kapsamasını da, "Bu şunu
gösteriyor, büyük
firmalann ekonomide çok
büyük kontrolü yok. Daha
çok küçük ölçekli firmalar
etkin'' diye değerlendirdi.
Türkiye'nin 500 büyük
sanayi kuruluşu içinde
kamunun önde olmasını
'doğal' olarak
nitelendiren Temizel.
"Çünkü büyük hacimli
kuruluşlar bunlar" dedi.