23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1998 CUK 12 KULTUR Fahir Atakoğlu'nun '75. yıP konserleri 31 Ağustos'ta Dolmabahçe Sarayı'nda başhyor arkıylaKültürServisi- FahirAtakoğlu. Cum- huriyetin 75. yılı kutlamalan kapsamın- da üç konserle müzikseverlere seslene- cek. Konserdizisinin ilki 31 Afustos'ta Dolmabahçe Sarayı'ndagerçekleştirile- cek. Global Menkul Değerier'in spon- sorluğunda gerçekleştirilen konserlerin ikincisi 22 Eylül'de Aspendos ta. üçün- cüsü ise 10 Kasım'da Ankara Atatürk Spor SaJonu'nda halka açık sunulacak. Konserlerde Fahir Atakoğlu'na Fah- rettin Kerimov yönetimindeki Cemal Re- şit ReySenfoni Orkestrası ve Opera Ko- rosu'nun yanı sıra Ercan Irmâk (ney), MustafaSüder (viyola, viyolin, klarnet), tlyas Mirzayev (tuşlu çalgilar). Aycan Teztel (tuşlu çalgilar), Ertan Tekinfdü- dük), Rad Pişmişoğlu (bas gitar), Mu- ratözbey (vurmalılar) ve EmirOzoğ- lu (davul) eşlik edecek. Konserlerin akı- şı içinde ErkanOğur(\okal, kopuz), Is- mail Demircioğfcı (voka). di\an bağlama), Yarkın Türk Ritimleri Topluluğu, Sibel Gürsoy (etnık vokal), Birol Topaloglu (kemençe) ve Karadeniz Kadınlar Ko- rosu konuk olarak yer alacak. Konser- lerde Fahir Atakoğlu'nun yeni bestele- rinin yanı sıra türküler seslendirilecek. İşgal alündan günümüze dek Konserin akışına uygun olarak dijital fılm yöntemi ile Türkiye'nin 75. yılı Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapı- sı'nın rüm yüzeyinde gösterilecek. Fahir Atakoğlu '75. yıl* konserleri düşüncesinin nasıl ortaya çıktığını şöy- leanlatıyor: "Fikir ilk olarak BemaYıl- maz'dan çıktı ve Gtobal Menkul Değer- ler bu konserlerdtzisinesponsor oldu ve neleryapıiabileceği sorusu gündemegel- Â\k konser 31 Ağustos'ta Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilecek. ikincisi 22 Eylül'de Aspendos'ta, üçüncüsüise lOKasım'da Ankara Atatürk Spor Salonu'nda halka açık sunulacak konserlerde Fahir Atakoğlu yeni bestelerinin yanı sıra türküler de seslendirecek. Konserin akışına uygun olarak dijital film yöntemi ile Türkiye'nin 75 yılı Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapısı'nın tüm yüzeyinde gösterilecek. di. Marş vazmak istemedim ve bir şov suıunaıun daha iyi olacağını düşündüm. Sinopsisi Aysun Aslan'la birlikte çıkar- dık. Oncetiİde Türkive'deki etnik ann- lıkları nasıl bir mozaik halinde sunanz di\e düşündük ve işgal altındaki Türki- ye'den başlamaya karar verdik." Konserlerin Dolmabahçe Sarayı'ndan sonra Aspendos ve Ankara'ya taşınma- sının nedeni de sahnelerin büyûk olma- sı, görüntülere uyması. Görüntüleroluş- turulurken eski ve yeni arşiv malzeme- lerinden faydalanılmış. Atakoğlu, bu konuda Hasan Saltık'ın kendilerine çok yardımcı olduğunu belirtiyor. İşgal altındaki Türkiye'den başlaya- rak günümüze kadarolan dönemin y an- anlatacal sıtılacağı gösterinin yapımcılığını Tur- kuaz Artistic Organization üstleniyor. Ay- sun Aslan'ın sahneye koyduğu. genel koordinatörlüğünü NamıkAnkol'un yü- rüttüğü gösterinin dekor ve çevre düze- nini Giirol Yontan, fınal filminin yö- netmenlığinı Hazım Başaran, konser çekim yönetmenliğini HalukBener ya- pıyor. Fahir Atakoğlu, 22 Eylül'de Aspen- dos'ta verilecek olan konserin kaydedi- lerek albüm olarak çıkacağını ve albüm- den elde edilecek gelirin Türkiye'deki muhtaç çocuklara bağışlanacağını açık- ladı. Bu konuda henüz belirli bir kurum tespıt etmediklerini söyleyen Atakoğlu, "Çocuklara şimdi yatınm yapmahyız ki bizi yannlara taşısınlar. Ola\a daha hii- manist ve global >aklaşmak gerekli. Ya- nL pencereden baktığını/da resmi daha büyük görmek la/ım. O resmi büyük görebilnıek için de uç noktalaria değil, daha hümanist ve bütün insanlan ilgi- lendirensöylemlerle yürümek isterim. Bu görüşlerim repertuvarın oluşmasında daetkilioMu." Atakoğlu, bu konserlerle birlikte ba- zı fîkirlârin altını çizmek istediğini be- lirtiyor: "Bu konserierden çıkan herke- sûı 'Ne Mutlu Türküm dıyene" demesi- ni istiyorum." Konserlerde bazı etnik gruplann ses- leriyle bazılannın da sazlanyla ön pia- na çıkacağını belirten Atakoğlu "Yalnız- ca sözlcr ve şarkjlar olsun istemedim. Biitiin sazlan bir arada tutarak bir re- sim oluşturmayı düşündüm. 18 şarkıy- la 75 yıh anlatmak çok zor, ancak bazı şeyierin altını çizerek gençlerin dikkati- ni çekmeliyiz'' diyor. Son dönemde Cumhuriyetin 75. yıl kutlamalan adına çok fazla etkinliğin dü- zenlendiğini söyleyen Fahir Atakoğlu, "Önemli olan bu erkı/ıliklerin kabcı o{- ması" diyor: "tnsanlar bazı şeyler dü- zenleyip maddi kazançlar sağkyortar. 75. >ı! da oniar için bir olay. Herkes iste- diğini yapabilir. Bir eleştirim yok onla- ra karşL Ancak kabcı şe\ler yapnıak la- zım. Maddi kazançtan ziyade 75. yıl fık- rinin veideolojisinin bundan sonraki yü- lara nasıl taşuıabileceği düşünülmeli." Son dönemde müzik pıyasasında ya- şananlann çok fazla göz önünde oldu- ğuna değiniyor ve bunun insanlan rahat- sız ettiğini belirtiyor... Biraz daha dünyaya açUacağız Atakoğlu, şu sıralar 1999 yılında çı- kacak olan albümünün çalışmalannı sür- dürüyor. Yurtdışmdan gelen bazı müzis- yenlerle bu albüm için bir grup kurduk- lannı söylüyor Atakoğlu: "Repertuvar ve yeni eserler beiirlendi. Diğer albüm- lerden biraz farklı olacak. Enstrüman ça- lan insanlann anlatımının yardımcı ola- bileceği. Çok beiirgin olan insanlar var. Yoksa bir gitarist bulursunuz ve istedi- ğiniz parçayi çalar. Daha ziyade sanat- çıların yorumlannı, renklerini ön plana çıkaran bir çauşma olacak. Bunu bura- daki müzisyenleneyapmayı çok denedim, bir ikisinde de başanlı oldurn. ama bu çahşmadabiraz daha dün>a>a açüacağız. Sııurian zorlayıcı bir şey olacak." Dorothy West romancı, öykü yazan, yayıncı ve gazeteciydi 'Bir ulusal hazine...'Kültür Servisi - Romancı, kısa öy- kü yazan. yayıncı ve gazeteci Dorodıy Uest 16 Ağustos'ta 91 yaşında yasa- mını yitırdi. West. özellikle de siyah Amerikahlann 1923-1929 yıllan ara- sındakı kültürel uyanışı 'Harlem Rö- nesaımVrda oynadığı aktıf rolle bel- 16klerdeyeretfnîşti. VVest. 1907 yılında Bostonüadoğ- du. Yaşamı boyunca varlıklı bir işada- nıı olmak için çalışan babası Isaac Christopher VVest ile aralannda çok özel bir bağ vardı hep. West, babası- nın kendisıne bahşettiği en önemii şeyierin sabır ve irade gücü olduğu- nu söylerdi. Çok kalabalık biraile içinde büyü- dü. Anne Rache) Fease VVest kökle- nnden gelen lıder karakteriyle bu ev- de hep bir kabile reisi görünümün- deydi. Yıllar sonra VVest, o günlerden şöyle söz edıyordu: "Birbirinden o denli farkh insanlann arasında bü- yürken bir yazar olmak istcdiğimi bi- liyordum.Önlaıia>aşamak,zatenbir öykünün içinde >aşamak gjbiydL". VVest ilk kısa öyküsünü yedi yaşın- dayken yazdı. Boston Post gazetesin- de düzenli olarak yazmaya başladığın- da ise Latın Kız Okulu'nda öğrenciy- di. 17 yaşındayken Opportunity der- gisinin düzenlediği ulusal öykü yanş- masına katıldı ve Zora Neale Hurs- (on'la birlikte ikinciliği paylaşo: "Hurs- ton önceleri ödülünü hiç tanınmanuş genç bir vazarla paviaşmış olmaktan rahatsızhkduydu.Amazamanlaonım küçükkız kardeşioldum adeta_.\egü- nii geldiğinde Harlem Rönesansı'nda- ki \erimi aldım. 19 vaşında>dım \e ha- reketin en genç üyeshdim.". Scrgei Eisenstein ile tanışü VVest, annesini ikna edebilmek için bir haylı caba gösterdikten sonra ev- den aynlıp New York'ta yaşayan şair kuzeni HeleneJohnson'ın yanına >er- leştı. Burada yazın dünyasınm Langs- ton Hugfaes, Countee Cullen, Claude McKa> ve U'allace Thurman gibi parlak ısımleriyleromantikılişkilerya- sadı. VVest'inÖdüllüöyküsü'The'IypeH- riter' (Daktilo). EdvvardO'Brien^ın ha- zırladığı "1926'nın En İji Kısa Öykü- leıf (The Best Short Stories of 1926) adlı yapıtta yer aldı. Öykü. kendini VVest, 91 yaşında yaşamını yitirdi. bir banka müdürünün yerine koyarak kızına mektuplar yazdıran ve böyle- ce kızının daktilo konusunda uzman- laşıp ilerde iyi bir iş sahibi olmasını garanti etmeye çalışan bir asansörtek- nisyenini anlatıyordu. Öykünün ana izlekleri. dönemm Saturday Evening Quill ve Messenger gibi yayınlannda da sıklıkla irdele- nen, siyahlann toplumsal hedefleri ve yoksullukla refah arasmdaki çelişki- lerdi. VVest 1940'larda New York Da- ily News'a düzenli olarak öykü yaz- maya başlamıştı. Boston Üniversitesi ve Columbia GazetecUik Okulu'nubitirdikten son- ra VVest'in ufuklan biraz daha geniş- ledi. 1929'da Dubose Hay^ard'ın 'Forgy' adlı oyununda küçük bir gö- rev aldı. 1932-33 döneminde, Ame- rika'daki ırkçılık sorununuanlatan bir fîlm yapmak üzere Rusya'ya davet edilen bir grup entelektüele katıldı. Proje tamamlanamadı. ama VVest için geride hoş anılar bırakan eğiticı bir de- neyım oldu. Bu yolculuk sırasında Sergei Eisenstein'la olan karşılaşma- smı. yıllar sonra 'An Adventure in Moscow' adlı öyküsünde kaleme ala- caktı. Babasının ölümü üzerine Ame- rika'yadöndü. 1934 yılında Challen- ge adlıbirdergi çıkarmayabaşladı. An- cak derginin apolitık kimliği, VVest'in bazı çevTeler tarafından sert biçimde eleştirilmesine neden oldu. Challen- ge'm son sayısı 1937 ilkbahannda ya- yımlandı. Bundan sonra VVest ve Rk- hard VVright'ın çıkardıklan Nevv Chal- lenge adlı dergi. 'faşizm vesa^aş kar- şıO bölgesel gruplann >a>ın orşjanı* olarak tanımlandı. 'Oztediğun yer, kalbimin evT VVright'ın kaleme aldıgı, dönemin önde gelen manifestosu 'Blueprint for NegroVV'riting' New Challenge 'da yayımlandı. Ancak derginin yaratma- ya çalıştığı politik tartışma ortamı uzun ömürlü olmadı. Dergi. fınansal sorunlar ve yayıncılan arasındaki fı- kır çatışması nedeniyle ilk sayıdan sonra kapandı. Dergi kapandıktan son- ra VVest'in çalışmalan yine yön değiş- tirdi. 1940'lann ortalanna kadar Fe- deral Yazarlar Projesi için çalıştı. Ya- şamı bojıınca hiç e\ lenmedi ve çocuk da yapmadı. İyi bir eş olamayacağmı düşündüğü için evlenmekten korktu- ğunu söylüyordu. İlk romanı 'The LMng is Easy'yi 1948 yılında yayımladı. Başansızlığa uğradığı için, tıpkı bir beyaz adam gi- bi beynini havaya uçuran bir işadamı- nın öyküsünü anlatıyordu kitap. Her- kes birazgururduyuyordu bu intihar- la. Yoksul kesimin benimsediği bazı değerleri, içleri boş olmakla eleştiren siyah burjuvazinin ırk ve sınıf politı- kalannı irdeleyen The Living is Easy, 1982 yılında yeniden yayımlandı. Ki- tap, siyah kadın yazarlar geleneğinde etkileyici bir yapıt olarak yerini aldı. VVest, yaşamının geri kalan kısmı- nı "ÖzlediğJm yer, kalbimin e>i" ola- rak söz ettiği Martha'nın üzümbağın- da yerel basına makaleler ve öyküler yazarak geçirdi. llkinin ardından oldukça geciken ikinci romanı 'The VVedding'i Jacqu- eline Onassis'in manevi desteğiyle 1995 yılında yayımladı. The VVed- ding'i yazann son kitabı 'TheRicher, The Poorer' izledi. Çeşitli öyküler. skeçler ve anı yazılarından oluşan ki- tap. VVest'in üslubundaki ustalıkladik- kat çekiyordu.Geçen yıl kutlanan 90. yaş gününde. HillaryCBnton tarafin- dan 'Bir ulusal hazine' olarak nitelen- dirildi VVest. Altıoklar bu kez kurtuluş mücadelesini anlatıyor Gündüzntaç,gece kurtuluşiçinsavaşKültür Servisi - Yönetmen Mustafa Altıoklar yeni fılmı 'İstanbul İşgal Altında'nın çalışma- lanna başhyor. Altıoklar, Denize Hançer Düş- hl. İstanbul Kanatiannun Altında \e Agır Ro- man'ın ardından çekeceğı bu dördüncü filmin- de, kurtuluş mücadelesi sırasında vasanan olay- lann tstanbul kanadmı anlatacak. Altıoklar, uzun zamandır çekmeyi tasarladı- ğı İstanbul Jşgal Altında projesinin. Pınema Filmcilik'in yapımcı olarak devreye giımesiy- le hız kazandığını belirtiyor. Filmin henüz ke- sinleşmeyen oyuncu kadrosuna ilışkin bilgıler. bundan böyle belli arahklarla düzenlenecek olan toplantılarla ya%aş yavaş basınaduyunılacak. Bir aksilık olmazsa nihai kadro eyiül ayı içinde ta- mamlanacak. Filmde rol alacağı kesinleşen tek isim, Altı- oklar'ın kızı Su Alboklar. Verilen bilgiye göre, fîlmde eski bir yabancıftıtbolcununrol alması olasılığı da\ar. Yapım notlaruıda, filmde başka- rakterin se\gılisı Anne Marie rolünde. dünya- ca ünlü bir kadın oyuncunun yer alacağı belir- tiliyor. Daha önce Altıoklar'm filmlennde rol almış bazı sımalar da İstanbul İşgal Altında 'da rol alacaklar. Pınema Filmcılik Yönetim Kurulu Başkanı Pa- mir Denürtaş ve Altıoklar prodüksıyona dahil edilecek yapımcı ve oyuncu adaylannı belirle- mek üzere şu günlerde Montreal. Los Angeles ve New York'ta görüşmelerde bulunuyorlar. Kadroya Fransa'dan katılacak kurgu ve görün- tü yönetmenleri desteğinde sürecek olan prodük- siyon çalışmalannın ardından filmin post-pro- düksiyon çalışmalanna geçilecek. Türkiye ve Fransa'da gerçekleştirilecek çalışmalann dışın- da özel görsel efektler Atlanta ve Los Angeles'ta- ki stüdyolarda tamamlanacak. Filmin soundtrack albümü için Fahir Ata- koğlu'yla prensip anlaşmasına vanldığı ve fihn müziklerinden iki parça için videoklip hazırla- nacağı da verilen bilgiler arasında. Albümün senfonik bırnitelik taşıyacağı belirtiliyor. Tarih- ten kesitleri yansıtan. ancak aslen kurmaca bir öyküye dayanan İstanbul İşgal Altında filminin senaryosu Altıoklar tarafından kaleme alınmış. Film. kurtuluş mücadelesi sırasında yaşanan öz- gürlük savaşını, sporun vazgeçilmez tutkusunu \e imkânsızlıklar arasında filizlenen bir aşkj anlatıyor. Fenerbahçe ve Galatasaray takımla- nnm kuruluşlannı henüztamamlamadıklan gün- lerde futbol, mücadeie ve takım oyunu ilkeîen- ne bağlı bir spor olarak oyunculan bilinçlendi- riyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da Kema- list eğilimler ve Kuvayı Milliye sempatizanlığı ilk olarak bu kulüplerde kendini gösteriyor. Gün- düzleri kent sakinlenne moral vermek amacıy- la işgal kuvvetlerinın takımıyla maçlar yapan gençler. geceleri kurtuluş için savaşıyorlar. Film- de özellikle futbol üzerine kurulu toplam 4 sah- nede yer alacak fiıtbolculann, en azından yan yanya aktif profesyone! Türk futbolculan ara- sından seçileceği söyleniyor. 1. Ankara Kültür ve Sanat Festivali 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Festival 150 milyar liraya mal olacak • Ankara Valisi Şahinoğlu, eğitime de katkı sağlamayı amaçlayan festivalle, kalıplar içinde bir tören değil, gençlerin geleceğe sahip çıkacağını gösteren bir kompozisyon istediklerini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanlığı ile Ankara Valilıği'nce cumhuriye- tin kuruluşunun ve Ankara'nın başkent olu- şunun 75. yıldönümû nedeniyle düzenlenen "1. Ankara Kültür ve Sanat FestivaB" 15 Ey- lül-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleştiri- lecek. Kültür Bakanı tstemihan Talay, halkın kültür ve sanatla bütünleşmesini sağlayacak olan festivalin eğitime de katkı yapacağını belirtti. Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu. kalıplar içinde bir tören. "askeri alanlarda rap rap geçen bir öğrend alajı" değil. genç- lerin geleceğe sahip çıkacağını gösteren bir kompozisyon istediklerini'söyledi. Bu yıl devlet öncülüğıinde yapılacak fes- tivalin gelecek yıldart itibaren vakıflar eliyle yürütülebileceğini anlatan Talay. yurtdışın- dan çeşitli grup ve sanat kurumlannı da ağır- layacak festivalin aynı zamanda uluslararası ilişkilere de birdestek niteliği taşıdığını söy- ledi. Talay. "'Eğitim ancak sanatla ve diğer kültürel etkinliklerle bütünleştiği zaman ger- çekanlamda>erini almaktadır. Bu nedenlebö> - k bir festivalin eğitim fonksiyonuna da katkı sağlayacağı gerçektir" diye konuştu. Ankara Valisi Şahinoğlu, festivalin 15 Eylül'de Cum- hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Opera ve Balesi konseri ile açılacağını bildir- di. Konser için İtalya'dan konuk şef ve sanat- çı çagnldığını anlatan Şahinoğlu. festival kap- sammda Ankara Ticaret Odası'nca bir cum- huriyet balosu düzenleneceğini de belirtti. Okullarda öğrencı orkestralan oluşturulaca- ğını bıldiren Şahinoğlu, yapılan çalışmalann halkla bütünleşmesini amaçladıklannı söyle- di :"Kalıplar içinde birtören istemiyoruz, As- keri alanlarda rap rap geçen bir öğrenci ala- >ı istemhoruz. Topluma gençlerin kendileri- nin geleceğe sahip çıkacağı imajını verecekbir kompozis>onla bavram kutlamak istnoruz. ts- çisnle. köv lüsü> k. sanatçtsıvla, bakanıyla ken- dimizi bir bütün olarak görüvoruz." 150 milyar liraya mal olacak festivalde. TRT ile ortaklaşa düzenlenen ve sanatçılar Emel Sayın, Ahmet Ozhan, Belkıs Akkale. Çelik, Edip Akba\ram. Fatih Kısaparmak. Cülşen Kutiu ile Asya Minör Topluluğu'nun vereceğı konserlerin yanı sıra gençlerle türk sanat müziği konserlen ve halk danslan gös- tenöeri gerçekleştirilecek. Festivale. Bulgaris- tan. Hırvatistan. Italya, Makedonya, Özbekis- tan, Rusya Federasyonu ve Slovenya'dan grup- lar katılacak. "Cumhurnetten Günümüze Türk Filmlerinden Oroekler" başhklı gös- terinin yanında resim, el sanatlan, fotoğraf, karikatür ile halı ve kilim sergileri açılacak. YAZIODASI SELİMİLERİ Bir Şiiri Okumak. Oktay Akbal, Şair Dost/anm adlı unutulma kitabında Zrya Osman Saba'ya uzun bir bölür ayırmıştır. Orada şaire derin bir sevgiyle yaklaşı lır. Şairin portresinde bugün belki de çok ihtiya duyduğumuz gerçek gönül adamını yakalarız. Oktay Akbal'ın Ziya Osman'a ilişkin anılan ara sında bir de gazetecilik görevi vardır. O zamank Vatan gazetesinin sanat sayfası için, Oktay Ak bal, şairlere en çok sevdikleri şiirlerini sormakta dır. Ziya Osman Saba, "MisakımilfîSokağı No. 37' adlı şiirini söyler: "Ah, şimdi hatıralar mahallesin- de I MisakımillîSokağı No. 37.1 Orası bütün ev- ler, bütün ömür içinde, I Mesut olduğumuz ev- di." Bu içli şiir şairin Nefes Almak kitabındadır, ölü- münden sonra yayımlanan eseri. Necatigil de üzerinde özellikle durmuştur şiirin. İlk okunduğunda bir semtten bir başka semte taşınıştan sonraki izlenimlerin, duygulanımlann sezildiği şiir, asıl sırnnı öyle kolay kolay ele vermi- yor. Sevinç giderek azalmış, hüzün öne çıkmış, yann umudu iyice sönmüş, ama birtevekkül, ra- zı oluş da söz konusu. Sevinç, bir bakıma, anılarda, anımsayışta kal- mış. Şairle eşi o sokaktan geçerken o evi görüp kiralamışlar, "bir çift küçük odası "nı birlikte dö- şemişler. Orası onlar için "gönül sarayı, aşk yu- vas/"olmuş... Düşünün, 1940'lann insanı için iki odalı eski bir Kadıköyü evi saraydan farksız olabiliyor. Bugünün en koyu sevdasında bile iki oda birtakım mınnkı- nnlara yol açacaktır. Yeldeğirmeni'ndeki Misakımillî Sokağı'nı, şiir,' elli yıl önceki, elliyi aşkın yıl önceki haliyle betim- ler: Boş arsalar, havagazı feneri, arnavut kaldınm- lan. Tam o sıralar 'elektrik' çıkagelir. Evet, hep birsokak, mutlu evlilik, doğan çocuk yankımaktadır şiirden. Ama o hüzün... O iç bur- kucu hüzün: "Söz bihiği etmiş şimdi saksılar, perdeler, I Elektrik lâmbasiyle değiştirilen fener. IO sokağa ne zaman yolum düşse, bir ses: l Günler geçti, geçti, geçti... der." Çoğumuz, eski semtimize yolumuz düştüğün- de gönül ezginliği duyanz. Çocukluğumuz, ilk- gençliğimiz, yitirdiğimiz büyükler, bunlar hepsi bir an için yürek burkar. Ama kaçımız böylesine yo- ğunlaşıp bir 'şiir' yazmanın ardına düşeriz? Ziya Osman Saba'nın yaşamına dönülüp bakı- lıncaya kadar "Misakımillî Sokağı No. 37" içsel- kırıklığını açıklamıyor, dediğim gibi. Ancak şairin talihsiz hastalığını, erken ölümünü, ölümünden- önce yakında öleceğini bilişini öğrendikten son-" ra, işte öylece, bu şiirdeki hüzün ve tevekkül, şi-' irin adındaki o tuhaf 'mektup adresi duygusu', hep- si birdenbire yerli yerine oturuyor. .. .Şiirleri, dennlfirdekhmaceralarını aİHnJayaralc okuyabiliyor muyuz? Sanmıyorum. . Şiir, hele bugün, birçok kişiye, üstelik şiir oku- maya maddî gücü, zamanı, egitimi elverişli kişi- lere sıradan, boş, basit birçiziktirmeymiş gibi ge- liyor. Şiir okuyabilecek koşullanna rağmen şiirsiz yaşayan o kadar çok tanıdığım var ki... Ziya Osman'ın yaşayıp gidecek hayata tutuk ses- li, kınk da yine huzurlu, boyun eğişli bu ince se- lâmı tek basına bir gönül eğitımi olmaya yetebi- lecekken; hırs, öfke, kin, nefret daima öne çıkı- yor, gözü dönük bir ortamda debelenip durulu- yor. Nüfusu yetmiş milyona varan bir ülkede, şiir ki-' tapları, çokluk, bineradet basılıyor, aylarayı, ba- zan yıllar yılı okur bekliyor. "MisakımillîSokağı No. 37", üstelik, başka bir-- çok perspektiften okunabilir. Sokağın bugünkü ha- liyle kıyaslanabilirörnekse; kent bilincimizin birtar-' tısı yoklanabilir. Değişen yaşama biçimlerini sap-' tayabiliriz; yalnız bir şiir, tek başına, bu açıdan, Tür-. kiye'nin değişen çehresini gözler önüne serecek-" tir. Daha yazınsal yaklaşalım: Şiirde o günden gü-, nümüze nereye yol alındığı başka şiirlerle karşı-v laştınlarak tartışılabilir. Günün bir saati 'şiir'e aynlabilse... , ...Aynlabilse, politikacılanmızın bile söylemi de-. ğişecektir umudundayım. l Takvimde iz Bırakan: "Bir deniz kıyısında kursam kulübemi... / İste- rim her şeyim denizden yana olsun. / Çakıl taş- lan, şeytanminarelerim, yosun, / Deniz sesi, de- niz ufku, deniz meltemi..." Ziya Osman Saba, "Deniz Kıyısındaki Kulübe" (Nefes Almak), Varlık Yayınevi, 1957. K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear