Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1998 CUK
12 KULTUR
Fahir Atakoğlu'nun '75. yıP konserleri 31 Ağustos'ta Dolmabahçe Sarayı'nda başhyor
arkıylaKültürServisi- FahirAtakoğlu. Cum-
huriyetin 75. yılı kutlamalan kapsamın-
da üç konserle müzikseverlere seslene-
cek. Konserdizisinin ilki 31 Afustos'ta
Dolmabahçe Sarayı'ndagerçekleştirile-
cek. Global Menkul Değerier'in spon-
sorluğunda gerçekleştirilen konserlerin
ikincisi 22 Eylül'de Aspendos ta. üçün-
cüsü ise 10 Kasım'da Ankara Atatürk
Spor SaJonu'nda halka açık sunulacak.
Konserlerde Fahir Atakoğlu'na Fah-
rettin Kerimov yönetimindeki Cemal Re-
şit ReySenfoni Orkestrası ve Opera Ko-
rosu'nun yanı sıra Ercan Irmâk (ney),
MustafaSüder (viyola, viyolin, klarnet),
tlyas Mirzayev (tuşlu çalgilar). Aycan
Teztel (tuşlu çalgilar), Ertan Tekinfdü-
dük), Rad Pişmişoğlu (bas gitar), Mu-
ratözbey (vurmalılar) ve EmirOzoğ-
lu (davul) eşlik edecek. Konserlerin akı-
şı içinde ErkanOğur(\okal, kopuz), Is-
mail Demircioğfcı (voka). di\an bağlama),
Yarkın Türk Ritimleri Topluluğu, Sibel
Gürsoy (etnık vokal), Birol Topaloglu
(kemençe) ve Karadeniz Kadınlar Ko-
rosu konuk olarak yer alacak. Konser-
lerde Fahir Atakoğlu'nun yeni bestele-
rinin yanı sıra türküler seslendirilecek.
İşgal alündan günümüze dek
Konserin akışına uygun olarak dijital
fılm yöntemi ile Türkiye'nin 75. yılı
Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapı-
sı'nın rüm yüzeyinde gösterilecek.
Fahir Atakoğlu '75. yıl* konserleri
düşüncesinin nasıl ortaya çıktığını şöy-
leanlatıyor: "Fikir ilk olarak BemaYıl-
maz'dan çıktı ve Gtobal Menkul Değer-
ler bu konserlerdtzisinesponsor oldu ve
neleryapıiabileceği sorusu gündemegel-
Â\k konser 31 Ağustos'ta
Dolmabahçe Sarayı'nda
gerçekleştirilecek. ikincisi
22 Eylül'de Aspendos'ta,
üçüncüsüise lOKasım'da
Ankara Atatürk Spor
Salonu'nda halka açık
sunulacak konserlerde
Fahir Atakoğlu yeni
bestelerinin yanı sıra
türküler de seslendirecek.
Konserin akışına uygun
olarak dijital film yöntemi
ile Türkiye'nin 75 yılı
Dolmabahçe Sarayı'nın
Saltanat Kapısı'nın tüm
yüzeyinde gösterilecek.
di. Marş vazmak istemedim ve bir şov
suıunaıun daha iyi olacağını düşündüm.
Sinopsisi Aysun Aslan'la birlikte çıkar-
dık. Oncetiİde Türkive'deki etnik ann-
lıkları nasıl bir mozaik halinde sunanz
di\e düşündük ve işgal altındaki Türki-
ye'den başlamaya karar verdik."
Konserlerin Dolmabahçe Sarayı'ndan
sonra Aspendos ve Ankara'ya taşınma-
sının nedeni de sahnelerin büyûk olma-
sı, görüntülere uyması. Görüntüleroluş-
turulurken eski ve yeni arşiv malzeme-
lerinden faydalanılmış. Atakoğlu, bu
konuda Hasan Saltık'ın kendilerine çok
yardımcı olduğunu belirtiyor.
İşgal altındaki Türkiye'den başlaya-
rak günümüze kadarolan dönemin y an-
anlatacal
sıtılacağı gösterinin yapımcılığını Tur-
kuaz Artistic Organization üstleniyor. Ay-
sun Aslan'ın sahneye koyduğu. genel
koordinatörlüğünü NamıkAnkol'un yü-
rüttüğü gösterinin dekor ve çevre düze-
nini Giirol Yontan, fınal filminin yö-
netmenlığinı Hazım Başaran, konser
çekim yönetmenliğini HalukBener ya-
pıyor.
Fahir Atakoğlu, 22 Eylül'de Aspen-
dos'ta verilecek olan konserin kaydedi-
lerek albüm olarak çıkacağını ve albüm-
den elde edilecek gelirin Türkiye'deki
muhtaç çocuklara bağışlanacağını açık-
ladı. Bu konuda henüz belirli bir kurum
tespıt etmediklerini söyleyen Atakoğlu,
"Çocuklara şimdi yatınm yapmahyız ki
bizi yannlara taşısınlar. Ola\a daha hii-
manist ve global >aklaşmak gerekli. Ya-
nL pencereden baktığını/da resmi daha
büyük görmek la/ım. O resmi büyük
görebilnıek için de uç noktalaria değil,
daha hümanist ve bütün insanlan ilgi-
lendirensöylemlerle yürümek isterim. Bu
görüşlerim repertuvarın oluşmasında
daetkilioMu."
Atakoğlu, bu konserlerle birlikte ba-
zı fîkirlârin altını çizmek istediğini be-
lirtiyor: "Bu konserierden çıkan herke-
sûı 'Ne Mutlu Türküm dıyene" demesi-
ni istiyorum."
Konserlerde bazı etnik gruplann ses-
leriyle bazılannın da sazlanyla ön pia-
na çıkacağını belirten Atakoğlu "Yalnız-
ca sözlcr ve şarkjlar olsun istemedim.
Biitiin sazlan bir arada tutarak bir re-
sim oluşturmayı düşündüm. 18 şarkıy-
la 75 yıh anlatmak çok zor, ancak bazı
şeyierin altını çizerek gençlerin dikkati-
ni çekmeliyiz'' diyor.
Son dönemde Cumhuriyetin 75. yıl
kutlamalan adına çok fazla etkinliğin dü-
zenlendiğini söyleyen Fahir Atakoğlu,
"Önemli olan bu erkı/ıliklerin kabcı o{-
ması" diyor: "tnsanlar bazı şeyler dü-
zenleyip maddi kazançlar sağkyortar.
75. >ı! da oniar için bir olay. Herkes iste-
diğini yapabilir. Bir eleştirim yok onla-
ra karşL Ancak kabcı şe\ler yapnıak la-
zım. Maddi kazançtan ziyade 75. yıl fık-
rinin veideolojisinin bundan sonraki yü-
lara nasıl taşuıabileceği düşünülmeli."
Son dönemde müzik pıyasasında ya-
şananlann çok fazla göz önünde oldu-
ğuna değiniyor ve bunun insanlan rahat-
sız ettiğini belirtiyor...
Biraz daha dünyaya açUacağız
Atakoğlu, şu sıralar 1999 yılında çı-
kacak olan albümünün çalışmalannı sür-
dürüyor. Yurtdışmdan gelen bazı müzis-
yenlerle bu albüm için bir grup kurduk-
lannı söylüyor Atakoğlu: "Repertuvar
ve yeni eserler beiirlendi. Diğer albüm-
lerden biraz farklı olacak. Enstrüman ça-
lan insanlann anlatımının yardımcı ola-
bileceği. Çok beiirgin olan insanlar var.
Yoksa bir gitarist bulursunuz ve istedi-
ğiniz parçayi çalar. Daha ziyade sanat-
çıların yorumlannı, renklerini ön plana
çıkaran bir çauşma olacak. Bunu bura-
daki müzisyenleneyapmayı çok denedim,
bir ikisinde de başanlı oldurn. ama bu
çahşmadabiraz daha dün>a>a açüacağız.
Sııurian zorlayıcı bir şey olacak."
Dorothy West romancı, öykü yazan, yayıncı ve gazeteciydi
'Bir ulusal hazine...'Kültür Servisi - Romancı, kısa öy-
kü yazan. yayıncı ve gazeteci Dorodıy
Uest 16 Ağustos'ta 91 yaşında yasa-
mını yitırdi. West. özellikle de siyah
Amerikahlann 1923-1929 yıllan ara-
sındakı kültürel uyanışı 'Harlem Rö-
nesaımVrda oynadığı aktıf rolle bel-
16klerdeyeretfnîşti.
VVest. 1907 yılında Bostonüadoğ-
du. Yaşamı boyunca varlıklı bir işada-
nıı olmak için çalışan babası Isaac
Christopher VVest ile aralannda çok
özel bir bağ vardı hep. West, babası-
nın kendisıne bahşettiği en önemii
şeyierin sabır ve irade gücü olduğu-
nu söylerdi.
Çok kalabalık biraile içinde büyü-
dü. Anne Rache) Fease VVest kökle-
nnden gelen lıder karakteriyle bu ev-
de hep bir kabile reisi görünümün-
deydi. Yıllar sonra VVest, o günlerden
şöyle söz edıyordu: "Birbirinden o
denli farkh insanlann arasında bü-
yürken bir yazar olmak istcdiğimi bi-
liyordum.Önlaıia>aşamak,zatenbir
öykünün içinde >aşamak gjbiydL".
VVest ilk kısa öyküsünü yedi yaşın-
dayken yazdı. Boston Post gazetesin-
de düzenli olarak yazmaya başladığın-
da ise Latın Kız Okulu'nda öğrenciy-
di. 17 yaşındayken Opportunity der-
gisinin düzenlediği ulusal öykü yanş-
masına katıldı ve Zora Neale Hurs-
(on'la birlikte ikinciliği paylaşo: "Hurs-
ton önceleri ödülünü hiç tanınmanuş
genç bir vazarla paviaşmış olmaktan
rahatsızhkduydu.Amazamanlaonım
küçükkız kardeşioldum adeta_.\egü-
nii geldiğinde Harlem Rönesansı'nda-
ki \erimi aldım. 19 vaşında>dım \e ha-
reketin en genç üyeshdim.".
Scrgei Eisenstein ile tanışü
VVest, annesini ikna edebilmek için
bir haylı caba gösterdikten sonra ev-
den aynlıp New York'ta yaşayan şair
kuzeni HeleneJohnson'ın yanına >er-
leştı. Burada yazın dünyasınm Langs-
ton Hugfaes, Countee Cullen, Claude
McKa> ve U'allace Thurman gibi
parlak ısımleriyleromantikılişkilerya-
sadı.
VVest'inÖdüllüöyküsü'The'IypeH-
riter' (Daktilo). EdvvardO'Brien^ın ha-
zırladığı "1926'nın En İji Kısa Öykü-
leıf (The Best Short Stories of 1926)
adlı yapıtta yer aldı. Öykü. kendini
VVest, 91 yaşında yaşamını yitirdi.
bir banka müdürünün yerine koyarak
kızına mektuplar yazdıran ve böyle-
ce kızının daktilo konusunda uzman-
laşıp ilerde iyi bir iş sahibi olmasını
garanti etmeye çalışan bir asansörtek-
nisyenini anlatıyordu.
Öykünün ana izlekleri. dönemm
Saturday Evening Quill ve Messenger
gibi yayınlannda da sıklıkla irdele-
nen, siyahlann toplumsal hedefleri ve
yoksullukla refah arasmdaki çelişki-
lerdi. VVest 1940'larda New York Da-
ily News'a düzenli olarak öykü yaz-
maya başlamıştı.
Boston Üniversitesi ve Columbia
GazetecUik Okulu'nubitirdikten son-
ra VVest'in ufuklan biraz daha geniş-
ledi. 1929'da Dubose Hay^ard'ın
'Forgy' adlı oyununda küçük bir gö-
rev aldı. 1932-33 döneminde, Ame-
rika'daki ırkçılık sorununuanlatan bir
fîlm yapmak üzere Rusya'ya davet
edilen bir grup entelektüele katıldı.
Proje tamamlanamadı. ama VVest için
geride hoş anılar bırakan eğiticı bir de-
neyım oldu. Bu yolculuk sırasında
Sergei Eisenstein'la olan karşılaşma-
smı. yıllar sonra 'An Adventure in
Moscow' adlı öyküsünde kaleme ala-
caktı. Babasının ölümü üzerine Ame-
rika'yadöndü. 1934 yılında Challen-
ge adlıbirdergi çıkarmayabaşladı. An-
cak derginin apolitık kimliği, VVest'in
bazı çevTeler tarafından sert biçimde
eleştirilmesine neden oldu. Challen-
ge'm son sayısı 1937 ilkbahannda ya-
yımlandı. Bundan sonra VVest ve Rk-
hard VVright'ın çıkardıklan Nevv Chal-
lenge adlı dergi. 'faşizm vesa^aş kar-
şıO bölgesel gruplann >a>ın orşjanı*
olarak tanımlandı.
'Oztediğun yer, kalbimin evT
VVright'ın kaleme aldıgı, dönemin
önde gelen manifestosu 'Blueprint
for NegroVV'riting' New Challenge 'da
yayımlandı. Ancak derginin yaratma-
ya çalıştığı politik tartışma ortamı
uzun ömürlü olmadı. Dergi. fınansal
sorunlar ve yayıncılan arasındaki fı-
kır çatışması nedeniyle ilk sayıdan
sonra kapandı. Dergi kapandıktan son-
ra VVest'in çalışmalan yine yön değiş-
tirdi. 1940'lann ortalanna kadar Fe-
deral Yazarlar Projesi için çalıştı. Ya-
şamı bojıınca hiç e\ lenmedi ve çocuk
da yapmadı. İyi bir eş olamayacağmı
düşündüğü için evlenmekten korktu-
ğunu söylüyordu.
İlk romanı 'The LMng is Easy'yi
1948 yılında yayımladı. Başansızlığa
uğradığı için, tıpkı bir beyaz adam gi-
bi beynini havaya uçuran bir işadamı-
nın öyküsünü anlatıyordu kitap. Her-
kes birazgururduyuyordu bu intihar-
la. Yoksul kesimin benimsediği bazı
değerleri, içleri boş olmakla eleştiren
siyah burjuvazinin ırk ve sınıf politı-
kalannı irdeleyen The Living is Easy,
1982 yılında yeniden yayımlandı. Ki-
tap, siyah kadın yazarlar geleneğinde
etkileyici bir yapıt olarak yerini aldı.
VVest, yaşamının geri kalan kısmı-
nı "ÖzlediğJm yer, kalbimin e>i" ola-
rak söz ettiği Martha'nın üzümbağın-
da yerel basına makaleler ve öyküler
yazarak geçirdi.
llkinin ardından oldukça geciken
ikinci romanı 'The VVedding'i Jacqu-
eline Onassis'in manevi desteğiyle
1995 yılında yayımladı. The VVed-
ding'i yazann son kitabı 'TheRicher,
The Poorer' izledi. Çeşitli öyküler.
skeçler ve anı yazılarından oluşan ki-
tap. VVest'in üslubundaki ustalıkladik-
kat çekiyordu.Geçen yıl kutlanan 90.
yaş gününde. HillaryCBnton tarafin-
dan 'Bir ulusal hazine' olarak nitelen-
dirildi VVest.
Altıoklar bu kez kurtuluş mücadelesini anlatıyor
Gündüzntaç,gece
kurtuluşiçinsavaşKültür Servisi - Yönetmen Mustafa Altıoklar
yeni fılmı 'İstanbul İşgal Altında'nın çalışma-
lanna başhyor. Altıoklar, Denize Hançer Düş-
hl. İstanbul Kanatiannun Altında \e Agır Ro-
man'ın ardından çekeceğı bu dördüncü filmin-
de, kurtuluş mücadelesi sırasında vasanan olay-
lann tstanbul kanadmı anlatacak.
Altıoklar, uzun zamandır çekmeyi tasarladı-
ğı İstanbul Jşgal Altında projesinin. Pınema
Filmcilik'in yapımcı olarak devreye giımesiy-
le hız kazandığını belirtiyor. Filmin henüz ke-
sinleşmeyen oyuncu kadrosuna ilışkin bilgıler.
bundan böyle belli arahklarla düzenlenecek olan
toplantılarla ya%aş yavaş basınaduyunılacak. Bir
aksilık olmazsa nihai kadro eyiül ayı içinde ta-
mamlanacak.
Filmde rol alacağı kesinleşen tek isim, Altı-
oklar'ın kızı Su Alboklar. Verilen bilgiye göre,
fîlmde eski bir yabancıftıtbolcununrol alması
olasılığı da\ar. Yapım notlaruıda, filmde başka-
rakterin se\gılisı Anne Marie rolünde. dünya-
ca ünlü bir kadın oyuncunun yer alacağı belir-
tiliyor. Daha önce Altıoklar'm filmlennde rol
almış bazı sımalar da İstanbul İşgal Altında 'da
rol alacaklar.
Pınema Filmcılik Yönetim Kurulu Başkanı Pa-
mir Denürtaş ve Altıoklar prodüksıyona dahil
edilecek yapımcı ve oyuncu adaylannı belirle-
mek üzere şu günlerde Montreal. Los Angeles
ve New York'ta görüşmelerde bulunuyorlar.
Kadroya Fransa'dan katılacak kurgu ve görün-
tü yönetmenleri desteğinde sürecek olan prodük-
siyon çalışmalannın ardından filmin post-pro-
düksiyon çalışmalanna geçilecek. Türkiye ve
Fransa'da gerçekleştirilecek çalışmalann dışın-
da özel görsel efektler Atlanta ve Los Angeles'ta-
ki stüdyolarda tamamlanacak.
Filmin soundtrack albümü için Fahir Ata-
koğlu'yla prensip anlaşmasına vanldığı ve fihn
müziklerinden iki parça için videoklip hazırla-
nacağı da verilen bilgiler arasında. Albümün
senfonik bırnitelik taşıyacağı belirtiliyor. Tarih-
ten kesitleri yansıtan. ancak aslen kurmaca bir
öyküye dayanan İstanbul İşgal Altında filminin
senaryosu Altıoklar tarafından kaleme alınmış.
Film. kurtuluş mücadelesi sırasında yaşanan öz-
gürlük savaşını, sporun vazgeçilmez tutkusunu
\e imkânsızlıklar arasında filizlenen bir aşkj
anlatıyor. Fenerbahçe ve Galatasaray takımla-
nnm kuruluşlannı henüztamamlamadıklan gün-
lerde futbol, mücadeie ve takım oyunu ilkeîen-
ne bağlı bir spor olarak oyunculan bilinçlendi-
riyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da Kema-
list eğilimler ve Kuvayı Milliye sempatizanlığı
ilk olarak bu kulüplerde kendini gösteriyor. Gün-
düzleri kent sakinlenne moral vermek amacıy-
la işgal kuvvetlerinın takımıyla maçlar yapan
gençler. geceleri kurtuluş için savaşıyorlar. Film-
de özellikle futbol üzerine kurulu toplam 4 sah-
nede yer alacak fiıtbolculann, en azından yan
yanya aktif profesyone! Türk futbolculan ara-
sından seçileceği söyleniyor.
1. Ankara Kültür ve Sanat Festivali 15 Eylül-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek
Festival 150 milyar liraya mal olacak
• Ankara Valisi
Şahinoğlu, eğitime
de katkı sağlamayı
amaçlayan festivalle,
kalıplar içinde bir
tören değil,
gençlerin geleceğe
sahip çıkacağını
gösteren bir
kompozisyon
istediklerini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür
Bakanlığı ile Ankara Valilıği'nce cumhuriye-
tin kuruluşunun ve Ankara'nın başkent olu-
şunun 75. yıldönümû nedeniyle düzenlenen
"1. Ankara Kültür ve Sanat FestivaB" 15 Ey-
lül-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleştiri-
lecek. Kültür Bakanı tstemihan Talay, halkın
kültür ve sanatla bütünleşmesini sağlayacak
olan festivalin eğitime de katkı yapacağını
belirtti. Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu.
kalıplar içinde bir tören. "askeri alanlarda
rap rap geçen bir öğrend alajı" değil. genç-
lerin geleceğe sahip çıkacağını gösteren bir
kompozisyon istediklerini'söyledi.
Bu yıl devlet öncülüğıinde yapılacak fes-
tivalin gelecek yıldart itibaren vakıflar eliyle
yürütülebileceğini anlatan Talay. yurtdışın-
dan çeşitli grup ve sanat kurumlannı da ağır-
layacak festivalin aynı zamanda uluslararası
ilişkilere de birdestek niteliği taşıdığını söy-
ledi. Talay. "'Eğitim ancak sanatla ve diğer
kültürel etkinliklerle bütünleştiği zaman ger-
çekanlamda>erini almaktadır. Bu nedenlebö> -
k bir festivalin eğitim fonksiyonuna da katkı
sağlayacağı gerçektir" diye konuştu. Ankara
Valisi Şahinoğlu, festivalin 15 Eylül'de Cum-
hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet
Opera ve Balesi konseri ile açılacağını bildir-
di. Konser için İtalya'dan konuk şef ve sanat-
çı çagnldığını anlatan Şahinoğlu. festival kap-
sammda Ankara Ticaret Odası'nca bir cum-
huriyet balosu düzenleneceğini de belirtti.
Okullarda öğrencı orkestralan oluşturulaca-
ğını bıldiren Şahinoğlu, yapılan çalışmalann
halkla bütünleşmesini amaçladıklannı söyle-
di :"Kalıplar içinde birtören istemiyoruz, As-
keri alanlarda rap rap geçen bir öğrenci ala-
>ı istemhoruz. Topluma gençlerin kendileri-
nin geleceğe sahip çıkacağı imajını verecekbir
kompozis>onla bavram kutlamak istnoruz. ts-
çisnle. köv lüsü> k. sanatçtsıvla, bakanıyla ken-
dimizi bir bütün olarak görüvoruz."
150 milyar liraya mal olacak festivalde.
TRT ile ortaklaşa düzenlenen ve sanatçılar
Emel Sayın, Ahmet Ozhan, Belkıs Akkale.
Çelik, Edip Akba\ram. Fatih Kısaparmak.
Cülşen Kutiu ile Asya Minör Topluluğu'nun
vereceğı konserlerin yanı sıra gençlerle türk
sanat müziği konserlen ve halk danslan gös-
tenöeri gerçekleştirilecek. Festivale. Bulgaris-
tan. Hırvatistan. Italya, Makedonya, Özbekis-
tan, Rusya Federasyonu ve Slovenya'dan grup-
lar katılacak. "Cumhurnetten Günümüze
Türk Filmlerinden Oroekler" başhklı gös-
terinin yanında resim, el sanatlan, fotoğraf,
karikatür ile halı ve kilim sergileri açılacak.
YAZIODASI
SELİMİLERİ
Bir Şiiri Okumak.
Oktay Akbal, Şair Dost/anm adlı unutulma
kitabında Zrya Osman Saba'ya uzun bir bölür
ayırmıştır. Orada şaire derin bir sevgiyle yaklaşı
lır. Şairin portresinde bugün belki de çok ihtiya
duyduğumuz gerçek gönül adamını yakalarız.
Oktay Akbal'ın Ziya Osman'a ilişkin anılan ara
sında bir de gazetecilik görevi vardır. O zamank
Vatan gazetesinin sanat sayfası için, Oktay Ak
bal, şairlere en çok sevdikleri şiirlerini sormakta
dır.
Ziya Osman Saba, "MisakımilfîSokağı No. 37'
adlı şiirini söyler: "Ah, şimdi hatıralar mahallesin-
de I MisakımillîSokağı No. 37.1 Orası bütün ev-
ler, bütün ömür içinde, I Mesut olduğumuz ev-
di."
Bu içli şiir şairin Nefes Almak kitabındadır, ölü-
münden sonra yayımlanan eseri. Necatigil de
üzerinde özellikle durmuştur şiirin.
İlk okunduğunda bir semtten bir başka semte
taşınıştan sonraki izlenimlerin, duygulanımlann
sezildiği şiir, asıl sırnnı öyle kolay kolay ele vermi-
yor. Sevinç giderek azalmış, hüzün öne çıkmış,
yann umudu iyice sönmüş, ama birtevekkül, ra-
zı oluş da söz konusu.
Sevinç, bir bakıma, anılarda, anımsayışta kal-
mış. Şairle eşi o sokaktan geçerken o evi görüp
kiralamışlar, "bir çift küçük odası "nı birlikte dö-
şemişler. Orası onlar için "gönül sarayı, aşk yu-
vas/"olmuş...
Düşünün, 1940'lann insanı için iki odalı eski bir
Kadıköyü evi saraydan farksız olabiliyor. Bugünün
en koyu sevdasında bile iki oda birtakım mınnkı-
nnlara yol açacaktır.
Yeldeğirmeni'ndeki Misakımillî Sokağı'nı, şiir,'
elli yıl önceki, elliyi aşkın yıl önceki haliyle betim-
ler: Boş arsalar, havagazı feneri, arnavut kaldınm-
lan. Tam o sıralar 'elektrik' çıkagelir.
Evet, hep birsokak, mutlu evlilik, doğan çocuk
yankımaktadır şiirden. Ama o hüzün... O iç bur-
kucu hüzün:
"Söz bihiği etmiş şimdi saksılar, perdeler, I
Elektrik lâmbasiyle değiştirilen fener. IO sokağa
ne zaman yolum düşse, bir ses: l Günler geçti,
geçti, geçti... der."
Çoğumuz, eski semtimize yolumuz düştüğün-
de gönül ezginliği duyanz. Çocukluğumuz, ilk-
gençliğimiz, yitirdiğimiz büyükler, bunlar hepsi bir
an için yürek burkar. Ama kaçımız böylesine yo-
ğunlaşıp bir 'şiir' yazmanın ardına düşeriz?
Ziya Osman Saba'nın yaşamına dönülüp bakı-
lıncaya kadar "Misakımillî Sokağı No. 37" içsel-
kırıklığını açıklamıyor, dediğim gibi. Ancak şairin
talihsiz hastalığını, erken ölümünü, ölümünden-
önce yakında öleceğini bilişini öğrendikten son-"
ra, işte öylece, bu şiirdeki hüzün ve tevekkül, şi-'
irin adındaki o tuhaf 'mektup adresi duygusu', hep-
si birdenbire yerli yerine oturuyor.
.. .Şiirleri, dennlfirdekhmaceralarını aİHnJayaralc
okuyabiliyor muyuz? Sanmıyorum. .
Şiir, hele bugün, birçok kişiye, üstelik şiir oku-
maya maddî gücü, zamanı, egitimi elverişli kişi-
lere sıradan, boş, basit birçiziktirmeymiş gibi ge-
liyor. Şiir okuyabilecek koşullanna rağmen şiirsiz
yaşayan o kadar çok tanıdığım var ki...
Ziya Osman'ın yaşayıp gidecek hayata tutuk ses-
li, kınk da yine huzurlu, boyun eğişli bu ince se-
lâmı tek basına bir gönül eğitımi olmaya yetebi-
lecekken; hırs, öfke, kin, nefret daima öne çıkı-
yor, gözü dönük bir ortamda debelenip durulu-
yor.
Nüfusu yetmiş milyona varan bir ülkede, şiir ki-'
tapları, çokluk, bineradet basılıyor, aylarayı, ba-
zan yıllar yılı okur bekliyor.
"MisakımillîSokağı No. 37", üstelik, başka bir--
çok perspektiften okunabilir. Sokağın bugünkü ha-
liyle kıyaslanabilirörnekse; kent bilincimizin birtar-'
tısı yoklanabilir. Değişen yaşama biçimlerini sap-'
tayabiliriz; yalnız bir şiir, tek başına, bu açıdan, Tür-.
kiye'nin değişen çehresini gözler önüne serecek-"
tir.
Daha yazınsal yaklaşalım: Şiirde o günden gü-,
nümüze nereye yol alındığı başka şiirlerle karşı-v
laştınlarak tartışılabilir.
Günün bir saati 'şiir'e aynlabilse... ,
...Aynlabilse, politikacılanmızın bile söylemi de-.
ğişecektir umudundayım.
l
Takvimde iz Bırakan:
"Bir deniz kıyısında kursam kulübemi... / İste-
rim her şeyim denizden yana olsun. / Çakıl taş-
lan, şeytanminarelerim, yosun, / Deniz sesi, de-
niz ufku, deniz meltemi..." Ziya Osman Saba,
"Deniz Kıyısındaki Kulübe" (Nefes Almak), Varlık
Yayınevi, 1957.
K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I