23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMB HABERLER Ülkü Ocaklan Başkanlığı'nda 'mafya babalığı'; iş dünyasına korku salan MÎT ajanlığı... Çalacı'nm kanh tarilıiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Fransa'da tutuklanan Alaattin Çakıcı'mn mafya babalığından MİT ajanlığına uza- nan yolculuğu Karadeniz'den başlıyor. I953'te Trabzon'un Arsin kasabası- nın Fındıklı köyünde doğdu. Saldırgan ve kavgacı bir çocuk olarak yetişti. Ba- bası AB Çakıcı, kan davası nedeniyle ai- lesini alarak tstanbul'a göçetti. Aile, Is- tanbul'da Karadenizlilerin yoğunlukta olduğu Gültepe Mahallesi'ne yerleşti. Kahvehane işleten baba Çakıcı, döne- min kabadayılan Ali Bozdoğan ile, Tab- sin Çakıroğlu ile dostluk kurdu. Oğul Çakıcı ise gençliğinde Şişli Çe- liktepe bölgesi ülkücü örgütlenmenin içinde sivrilmeyen bir tnilitan olarak yer aldı. tstanbul'da bir çiçekçinin öldü- rülmesinde azmettirici olduğu iddiasıy- la yargılandı, mahkûm oldu. cezaevinde yattı. Tahsilinin ardından ülkücüler ara- sında hızla yükseldi. Kâğıthane Ülkü Ocaklan Başkanlığf na getirildi. tşletti- ği cinayetlerle kendi dünyasınm deyişiy- le "nam ahyor", ünü artıyor, bölgesinde- kı silahJı eylemlere aktif olarak katılı- yordu. 1970'lerin sonu, 80'lerin başında Çakıcı ailesi solculann hedefı oldu. Ba- bası ve amcasının oğlu öldürüldü, ken- disi ve kız kardeşi yaralı olarak kurtul- du. Bu olaydan sonra özellikle Dev-Sol liden Dtırsun Karataş ve İbrahim Bin- göl'eözelkinbesledi. 12 Eylül 1980'den sonra acılan tstanbul MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasında yargılandı. 41 ki- şinin ölümünden sorumlu tutuldu. Daha sonra kanlı bıçaklı olduğu, kader arka- daşı Nurullah Tevilk Ağansoy, Çakı- cı'nın Şişlı Bölge Sorumlusu olduğunu söyledi. 2 yıllık cezaevı yaşamının son- rasmda o artık ülkücü kabadayıydı. ASALA saldırıları 1970'lerin sonu 80'lerin başında yurt- dışındaki Türk diplomatlanna karşı ASALA saldınlan yoğunlaşmıştı. 12 Eylül yönetiminin emriyle, eski MİT Müsteşar YardımCısı Hiram Abas'ın ko- ordinatörlüğünde ASALA hedeflerine karşı misillemeoperasyonlan düzenlen- mesi kararlaştınhnca Çath arkadaşlany- la birlikte ilk akla gelen isimler arasında yer aldı. ASALA'ya karşı hangi eylem- lere kaukkıiı bıbnmiyor. Ancak Ba>ba- kanlık Tefttş Kurulu Başkanı Kuthı Sa- vaş'ın hazırladığı Susurluk raporunun basına açıklaiımayan ve sadece Cumhu- riyet'te yayımlanan "gJzfi" bölümünde ASALA operasyonlannın Çumhurbaş- kanhğı'nca yönetildiği yer aldı. Raporun ilgili bölümü şöyle: "Abduüah Çath,Ermeni terörüne kar- şı 12 EytüTden sonra arayışlann basladı- ğı tarihte Hiram Abas, Abdullah Çatü. Haluk Kırcı vc bir kısını ülkücüyü orga- nize etmiştir. Bu çanşmalar o tarihte Cumhurbaşkanlığı (O tarihlerde Sayın Kenan Evren, Devlet Başkanı. Milli Gü- venlik Konseyi \e Genelkurmay Başka- nı sıfatıvla görevyapıvordu.) bünyesinde yürütülmüstü. Fakat muhtemel ve men- fı bir getişme olnıası ihtinıaline binaen çahşmalar MİT'e devredilmiştir. (Yoksa Çatn'nın Fransa'da bulunduğu,oradate- masa geçüdiği, kendisine hiçbir ücret ödenmediği iddiası kabul edilebilir bir se- naryo değUdir. Kaklı ki Çadı ve arkadaş- lannın hayati tehlike arz eden bu görevi ücretsiz kabul etmeleri \e bu grubun, ka- muoyunun kabullerinden farklı kişilik- leri olduğunu da ispata \esUedir.)" 1984 yılından sonra senet tahsil işle- riyle uğraştı. Kendi anlatımlanyla dost- lanna yardımcı oldu. 1987 yılına kadar' battı gözüyle bakılan 800 miryon lirayı alacaîdısına ödetti. Ödenen paranın ya- nsını aldı. Bu faaliyetleri nedeniyle ya- vaş ya\aş tanınmaya başladı. Senet tah- sili çabalan v e eylemlerinde ülkücülüğü- nü öne çıkarması nedeniyle "ülkücü mafya" kavramının yerleşmesine neden oldu. 1991 Mayıs'ında DündarKıbç'ınkı- zı LğurKıhç'laTrabzon'daevJendi. An- cak Kılıç'la arası sürekli açık kaldı. Ka- nsı Uğur Çakıcı hakkında. dönemin Is- tanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Meh- met Çağlar'la ilişkisi olduğu iddiasıyla ölüm emri verdi. Emir, tetikçileri tarafından 20 Ocak Kan davasiyla gelİŞeti ÇOCUİCİUkM980Merdesolcuörgütlerin saldınsmda babası ve amcasının oğlu öldüriildü. Kız kardeşinin de yaralı kurtulduğu saldın yeraltı dünyasında "Alaattin Çakıcı" döneminin başlangıcıydı. Babasından devraldığı çetelerle birlikte "boynuz kulağı geçti.' TeJevizyonlardaki canlı vayınlara kablarak ölüm tehditieri savuran Alaattin Çakıcı, uzunca bir süredir aranıyordu. Birçok karanlık ilişkinin kilit ismi konumundakj Alaattin Çakıcı. sonunda Fransa'da yakalandı. Fransa'nın Türkiye'nin iade isteğine vereceği >anıt merakla bekleniyor. Çakıcı, tstanbuVda 8. Bursa'da da 1 davada yargılanıyor. "Mehmet Üstünkaya, Cavit Çağiar ve Mehmet Kurt'a suikası hazuiığı, gazeteci Hıncal Uluç, Adil Öngea, Emin Cankurtaran'a silahlı saldın, Tevfik Ağansoy ve Uğur Kıbç cinayetleri" nedeniyle Çakıcı hakkında görülen davalar sürüyor. M i l l i İ s t i h b a r a t T e s k i l a t ı ' n ı n g ö z d e l e r i n d e n -t A yıl boyunca arandigı halde Çakıcı'nın neden ya- I £\ kalanamadığızamaniçindegünışığınaçıkanpar- A. ^ T çalann birleştirilmesiyle bir ölçüde şekilleniyor. 1987 yıhnda MİT'e başvurarak aile bireylerinin Dev-Sol ta- rafindan öldürüldüğünü, devlete yardımcı olduğunu bildiri- yor. MİT tarafindan kullanılmaya başlanıyor. Kendisinden en çok yararianan isimler Susurluk tartışma- lannm başlamasına neden olan Mehmet Eymür ile Yavuz Ataç. EylemJerinin rahatsızhk yaratması üzerine teşkilat, ül- kücü mafya liderini gözden çıkanyor ve mensuplanndan Çakıcı'yla ilişkilerini kesmesini istiyor. Eymür ve Ataç bu isteme uymuyor. Eski müsteşar Sön- mezKöksal ile yeni müsteşar ŞenkalAtasagun arasında, Ey- mür ve Ataç'tan kaynaklanan sert tartışmalar yaşanıyor. 1995'lerde Operasyonlar Daire Başkanı olan Atasagun, Kök- sal'dan Eymür ve Ataç hakkında teşkilat yöntemlerine uy- mayan davTanışlan nedeniyle gereğuıin yapılmasım istiyor. Atasagun'un istemini yerine getirmeyen Köksal, Ey- mür'ün makamını doğrudan kendisine bağhyor. Atasagun, bir süre sonra Londra B^ükelçiliği'nde pasif bir göreve kaydınlıyor. Eymür kanadmın iddiası ise Çakıcı'yı MİT"e empoze eden ismin dönemin Istanbul Bölge Başkanı, müs- teşar Atasagun olduğu. Dündar Kılıç ise Çakıcı'yı dönemin MÎT Kontrterör Da- ire Başkanı Mehmet Eymür"ün koruyup yönlendirdiğini söy- lüyor. Kılıç. Çakıcı yakalandıgı sırada üzerinde bulunan bel- gelerin işaretini 1 yıl öncesinden verirken, eski damadına bel- gelerin MtT tarafindan verildiğini TBMM Susurluk Komis- yonu'na anlatıyor. 1998 yılı Şubat ayında fos çıkan "Çalaa yakalandı" ha- berinin ardından Alaattin Çakıcı yeniden Türk kamuoyunun önüne çıkıyor ve yakalanmadığını, elinde bulundurduğu bel- ge ve bilgiler nedeniyle hükümetin kendisini yakalamak is- tediğini öne sürüyor. Çakıcı'nın söz ettiği bilgi ve belgelerin bazılannın Dev- let Bakanı Eyüp Aşık'la yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili olduğu ortaya atılıyor. lddıaya göre, ülkücü mafya lideri, kendisiyle ilişkileri ne- deniyle MıT Operasyon Başkanlığı Yardjmcılığı görevinden Pekin'e idari ataşe olarak atanan Yavuz Ataç'ın görevine ia- de edilmesini istiyordu. Çakıcf nın, diplomatik pasaport sağladığı ortaya çıkan Ataç"ınsürgünegönderilmesindenrahatsız]]ğı istihbarat ku- lislerinde vefa borcunun yanı sıra "hareketözgürluğündeki darabna" 7 olarak da açıklanıyordu. NedünN.Acarkimlikli diplomatik pasaportuyla 16 Ağus- tos'ta Fransa'nın Nice kentindeyakalanan Çakıcı'nın ifade- leri (karanlık tüm ilişkileri dogru biçimde açıklarsa), Türki- ye'nin son 20 yıluıa damgasını vuran yasadışı örgütlenme- ler tartışmasına yeni bir boyut kazandırabilecek. * 1995"te Uludağ'da uygulandı. Te% fık Ağansoy. kader ortaklığı vap- tığı ülkücü katiller arasında ilk sıralarda yeralıyordu. Ağanso>. TBMM Susurluk Komisyonu'na ulaştınlan Münih Ceza- evi'nde verdiği ifadesınde. 1994 \ılında Çakıcı"nın isteği üzerine Kanal 6 televız- yonu sahibi AhmetÖzal iîe Doğuş Hol- ding patronu Ayhan Şahenk arasındaki parasal ıhtilafı Özal lehine çözdüğünü öne sürdü. Ağansoy. bu işten alman pa- ra konusunu sorduğu Çakıcı'nın. "Para önemli değjl. Özal'îar bizim dostumuz" yanıtı aldığını. ancak daha sonra bu ış- ten payına para düştüğünü öğrendigini belırtirken şöyle devam ettı: "Daha sonra Alaattin Çakıcı beni ara- dı. Pa> ınıa 40 bin dolar düştüğünü, Nevv York'a gitnıenıi istedi. Beni ha\aalanın- dan akuracaku. Beni harca>abüeceğini düşünerek gitmeyi sa\'sakladım. Sonra Alaattin Çakıcı'nın parayı Türkhe'ye göndereceğini öğrendim. Kaçak olarak geküın. Alaattin bana, Parayı rulette ye- dim, di\erek beni aldattı. Sonra aramız açıldf." Ağansoy. Türkiye'ye geldikten sonra Çakıcı aleyhine konuşmayabaşladı. Eşi- ni öldürten Çakıcı'nın Ağansoy'u göz- den çıkarması zor olmadı. Eski ortağı. kader arkadaşı Ağansoy için verdiği ölüm emri yine tetikçileri tarafindan 29 Mayıs 1995'te uygulandı. Bebek'te De- niz Taksi 'de Ağansoy, dönemin Başbaka- nı Tansu Çilkr'in koruma polisleri Fer- da Temel ve Celal Babür'le birlikte otu- rurken, Çakıcı'nın adamlannın baskını- na uğradı. Baskında Ağansoy i)e Babür öldü. Fenerbahçe'nin eski başkanı Emin Cankurtaran'la ihtilafa düştü. Uyan em- ri. tetikçileri RecepÇiçek ile BayramDo- ğutekin tarafindan 29 Mayıs" 1995'te ParkŞamdan'ınkapısında yerine getiril- di. Cankurtaran saldından yaralı olarak kurtuldu. özer çiller'le bafllantı Türkbank'ın satışı Çakıcı adının Ozer ÇiDer ve çevresiyle birlikte anılmasına neden oldu. Bursalı zeytin kralı Erol Ev- ciL Türk Ticaret Bankası'nı satın almak istedi, ancak borsacı Adfl Ongen'in en- geliylejcarşılaştı. 12 Mart 1997'de Istan- bul'da Öngen silahlı saldınya hedef oldu. Saldından yara almadan kurtuldu. Ancak Çakıcı, Türkbank işinin peşini bırakma- dı. Çiller ailesini karşısına aldı. Geçen yıl telefonla katıldığı Flash TV'de Çiller ailesine ağır suçlamalar yö- neltti. Özer Çiller'in Türkbank'ın satı- şından 20 milyon dolar komisyon istedi- ğini öne süren Çakıcı, daha sonra Flash TV'nin basılmasma neden olan konuş- masında ju iddialan dile getirdi: "Adil Ongen yeşil pasaport tasır. Ha- ane ve Dış Ticaret Vlüstesarbğı kimiiği kullanır. Çiller'in bankalar konusunda müşaviridir. Mehmet Eymür'üde MİT'e akürbp çeteve dahil edendir. Adil Ongen bir devlet başkanı, yoksa enıekli bir MİT müsteşan mıdır? Zırhlı araca biniyor. Eymür'ün4 MİTelemanı tarafindan ko- runuyor. Yalıçetesinin MİT'tekigözü ku- lağı Eymürçete>e vefa borcunu ödemek- tedir. Ticaret Bankasf nın ahmı>la ilgili önce istenen Kanai 6. L'fuk Söylemez, Ahmet Özal ve Erol Evcil bir araya gelip konuşuyorlar. Kanal 6'\ı alıp Çilİeryan- lısı >H\ m yaparsanız bankayı size verece* ğiz diye_ Mehmet Kurt, Kanal 6'>ı tek- rar Ahmet Özal'a vereceguıi söylevince ben Mehmet Üstünkaya'yı aradun. De- dim ki, 'Biz Kanal 6 işini bitirdik. Adil Bey bizden Özer Çiller'e verilmek üze- re 20 milyon dolar istedi. Biz onlarla böyle anlaşmadık ki. Yalı komşunuzla lütfen konuşun: bu iş bitmezse sonu kö- tü olur.' Çiller ailesivle ilgili olarak Show TV'de bir program hazırlandı. Mesut YıImaz, Erol Aksoy'u anyor.' KadirÇe- Kk'in programını neden yayımlamadı- nız' diye soruyor. Yapamam efendim,ya- yımlarsam Bankalar Yasası 64. maddeyi uygulayıp bankamı iptal edecekler, yanı- tı verüryor. Baa patronlara devlet ihale- si, basın susturulmuştur... Burada Türk milletinin bilmesi gere- ken bir şeyi açıklnorum. Vosmanın biri- si sürekli Türk nıilk'tinin bacısı olduğu- nu sö\ lüyor. Bacıiık önemli bir makam- dır. Soru\orum. kendi namusunu koru- yama>an. milletin namusunu nasıl korur. Namusunu konı>amaz lanndan dolayı Çiller >amt verirse, konuyu açıklayaca- ğmx Bir yosma ile Mustafa Kemal düş- manı olan Aynaros Kadısı'nın biriesme- sinden doğan çocuk ülkeye yarar getir- mez. Milietime sözveriyorum. Ya yalı çe- tesini yok edecegim ya ökceğun." Çakıcı'yla E>1ip Aşık da o dönemde Türkbank'ın saüşıyla ilgili iddialan gün- deme getirirken, Özer Çiller'in komis- yon istediğini söylemişti. Devlette hiçbir resmi görevi olmayan Ongen'in Başba- kanlık Müşaviri kartı ve yeşil pasaport bulunmuştu. Çiller'in, hakkında TBMM'de kurulan araştırma komisyo- nuna geçen yıl gönderdiği malvarlığı lis- tesinde, Adil Ongen'e 25 milyar liraya villa sattığını bildirmesi gözlerden kaç- madı. Çakıcı. tstanbul'da 8, Bursa'da da 1 davada yargılanıyor. "Mehmet Cstün- kaya, Çavıt Çağiar ve Mehmet Kurt'a suikast ha/ırlığu gazeteci Hıncal Uluç, Adil Öngen, Emin Cankurtaran'a silah- lı saldın. Tevfik Ağanso\ ve Uğur Kılıç d- nayıetleri'" nedeniv le Çakıcı hakkında gö- rülen davalar sürüyor SÜRECEK iŞIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Son yıllarda "kutsal devlet" adı- na çok nutuklar dinledik. Devleti sa- -^-yunmak amacıyla, telle adam bo- ,r-ğup öldürenlerin "devlet pasapor- ,-tu" aldığını gördük. Çakıcı olayının ,:.patlak vermesinden sonra, "devle- tiin yüce çıkarları için" katillere pa- u'Saport verileceğini söyleyenlerin haddi hesabı yok. Bazı yazarlar, fçf.devlet adına yapılır, ama kişisel -'^olarakyapılırsa olmaz" türünden te- -" öriler geliştiriyorlar. Önce bu "ülkücü" denen yeşil ve s kırmızı pasaportlu cinayet şebeke- '' sinin. devletle olan ilişkisi konusun- ''da bir netliğe kavuşmamız gereki- ! 'yor. ; L ' Öncelıkle bunlar ne zamandan '-berı kullanılıyorlar, ne işlerde kulla- "°hılıyorlar? Çakıcı'nın datıpkı Çath " ve Oral Çelik gibi 12 Eylül öncesi kullanıldığına ve MİT elemanı oldu- "' ğuna ilişkin iddialar ortalığa dökül- ','.'dü. Çakıcı, bir bantta kendi sesin- 'den, eski bir MİT görevlisi olduğu- ,' nu açıklıyor. Türkiye, 12 Eylül askeri darbesi- Devlet Devlet Dedikleri... ne, "sağ-sol çatışması" bahane edilerek sürüklenmişti. Bu "sağ- sol" çatışmasında Türkiye en de- ğerli aydınlarını yitirdi. Profesör Ca- v'rt Orhan Tütengil, Abdi Ipekçi, Kemal Türkler, Ümit Kaftancıoğ- lu, Profesör Bedri Karafakioğlu, Savcı Doğan Öz, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul. Profesör Ümit Doğanay, Doçent Bedrettin Cömert gibi çok sayıda aydın, "ül- kücülerin" kurşunlarıyla öldürüldü- ler. Bu cinayet dosyalarını, şöyle ka- baca bir gözden geçırsenız, katille- rin hemen hepsinin, daha sonra ye- şil, kırmızı pasaport alan "ülkücüler" olduğunu görürsünüz. Bu tablo, 12 Eylül askeri darbesi- nin hazırlayıcısı oldu. Şimdi iyicean- laşılıyor ki, Çakıcı dahil "ülkücü" te- tikçiler daha o zamandan MİT ele- manı olarak çalışmışlar. Yani... Yani bunlar askeri darbe hazırlamak is- teyenlerce cinayetlerde kullanılmış- lar. Şimdi yeniden devlet konusuna dönebiliriz. MİT, bir devlet kurumu değıl mı? Üstelik direkt Başbakan- lığa bağlı. Korkut Eken'in de 12 Eylül'den önce Özel Harp Dairesi Özel Birlikler Komutanı olduğu açıklandı. O da "Çath bizim adamı- mızdı" diyor. Yani Özel Harp Daire- si'nin mi? Bu devletin en önemli ve kritik ku- rumlarına bağlı bazı kuruluşların, "ülkücü "leri cinayet işlemek ama- cıyla örgütlemiş olabileceği kuşku- su şimdi daha eller tutulur bir ger- çekliğe dönüşüyor. Ikı MİT yöneticisinin böylesine kanlı eylemlere tek başlarına karar vermeleri, bu emirleri kendi keyif- lerince yerine getirmeleri mümkün mü? Belli kı, bir yerlerdeki güçlü merkezler, devleti böyle bir yapı- lanma içine sokmaya karar vermiş- ler. Bu kararlar 20 seneye yakın bir süredir uygulanıyor ve kimse de bu- na dur demiyor ya da diyemiyor. Son dönemlerde, bazı sol kesim- lerde devlet konusunda yayılan fe- tişizm karşısında, bütün bu ilişkile- rin ne anlama geldiğini bir kez da- ha vurgulamak yararlı oluyor. Dev- let, belli çıkargruplarının, belli sınıf- ların baskı aracıdır diyen Marksist öğreti mi yanılıyor; yoksa devlet kut- saldır, ona karşı gelen "haindir" di- yen saf solculuk mu? Çakıcı'ya, Çatlı'ya, Yeşil'e kırmızı pasaportlar veren devlet, sınıflar üstü ve kutsal olabilir mi? Mehmet Eymür'ü, Ya- vuz Ataç'ı, Çakıcı'yı, Çath'yı, bu kutsallığın neresine oturtabiliriz? Burada, Türk devletinin, demok- ratik devrimini tamamlamış bir bur- juva devletinden daha geri olduğu- nu vurgulamakta yarar var. Eğitim- siztaşralı mafya liderlerinin, sosye- teyle kucak kucağa, yanak yanağa ilişkisi bile, bu ülkedeki burjuvazinin henüz burjuvazi bile olamadığını gösteriyor. Sonuç olarak, Çakıcı örneğiyle iyice açığa çıktı ki, bu devlet ciddi bir kirlilik içine batmış, normal bir burjuva devletinin bile çok gerisin- de; ilkel, kanlı çetelerle, üst düzey görevliler birbirine karışmış. Örne- ğin Yavuz Ataç mı, yoksa Çakıcı mı dahayetkili? Kim kimeemirveriyor, kim kimi yönlendiriyor? Yani devlet mi mafyaya, mafya mı devlete ku- manda ediyor? Devlet devlet dedikleri, sonunda orta yerde duruyor. Bir sünnet dü- ğününde ibrahim Şahin'le Çath göbek atıyor, bir başka düğünde Ataç'la Çakıcı objektife birlikte gü- lümsüyorlar. İbrahim Şahin ve Ya- vuz Ataç, devlet görevlileri hem de en önemli ve kritik yerlerde, kritik işlerin başındaydılar. Son Türk devletinin varlığını sür- dürmek için "vatan aşkıyla" görev yapıyorlardı. Tanrı onları sonsuza kadar korusun. GLOBALPOLİTtKÜLTCB ERGİN YILDIZOĞLU Rusya: Bir Dönem Kapanırken Rusya 1990'lann başından beri nafile bir istikra arayışı içinde. Bugün gelinen noktada istikrarherza mankinden daha uzak ve ulaşılmaz göriinüyor. An cak siyasi ekonomik arenada, bir dönemin, kimilerı ne göre "reformcu parantezin" (Les Echos 25/08/1998) kapanmakta olduğuna ilişkin bazı işa retler de yok değil. Rusya'nın 1980'lerin sonunda karşı karşıya kaldı ğı sorunlarla hiçbir ilgisi olmayan ve de tam bir dog matizm içinde, toplumsal ekonomik sonuçlanna al- dırılmadan uygulanmaya konan neo-liberal piyasj ekonomisi "reformlannın" başka bir sonuç üretme si de beklenemezdi. Birçok analist, o zaman, bunı vurguladı. Biz de, ilk şok tedbirieri uyguJanmaya kon- duğunda, "Rusya giyindi kuşandı, ama gidecek biı yeriyok" diyerek ülkenin ekonomik ve siyasi olarah dağılmaya devam edeceğini savunmuştuk. 1992'de Igor Gaidar yönetiminde uygulanmaya konan şok tedbirieri ülkeyi bir kaosun eşiğine geti- rince, Yeltsin, Viktor Çernomırdin'i başbakanlığa getirmişti. Dört ay önce, Rusya'nın tekrar, büyük bir krizin eşiğine geldiği konuşulurken Yeltsin bu sefer de hiçbir gerekçe göstermeden Çernomırdin'i görev- den aldı, yerine, 35 yaşında ve siyasi tecrübeden yoksun Kriyenko'yu atadı. Kriyenko da Gaidar gibi "reformlan" hızlandırmakla görevliydi. Onun yöneti- minde de ülke yine bir mali ekonomik krize girdi. Şimdi Çernomırdin yeniden başbakan. Yeltsin. Çernomırdin'den ekonomik ve toplumsal istikran ye- niden sağlamasını bekliyor. Ancak, bu beklentiyle il- gili bir sorun var. Bu günkü krize Çernomırdin yöne- timi sırasında gelinmişti. Şimdi ne fark edecek? Bu noktada borsa, ruble, fıyatlar vb'yi bir kenara bırakıp iki soruya cevap aramak gerekir sanırım. Bı- rincisi: Rusya bu duruma neden geldi? Bu bize kri- zin temelinde yatan sorunların, "reformlar"\ hızlan- dırmakla neden aşılamayacağını gösterecek. ikinci- si: Neden yine Çernomırdin? Bu da Rusya'daki yö- netici sınıflann içinde şekillenmeye başlamış gibi gö- rünen bireğilim hakkında bıze bazı ipuçlan verecek Daha önce birkaç kez, ayrıntılı bir şekilde tartışmış- tık: Serbest "pıyasa reformlan"denen uygulamalar bir taraftan Rusya ekonomisini küreselleşmenin di- namıklerine, malı sermayenin kullanımına korunak- sız bir biçimde açtı. Mali sermayenin (tefeci serma- yenin) çıkarlarının egemen olduğu bütün ortamlard£ olduğu gibi sanayi kaynaksız kaldı. Üstelik söz ko- nusu olan, zaten dünya ekonomisinin bir önceki dö- nemine fordizm öncesine aıt bir "yaygın sanayileş- me" modelinin damgasını taşıyan (Aganbegyan ve Gorbaçov'un kitaplanna bakınız) bir sanayinin kri- ziydi. Bu küreselleşmeye açılma ve reformlar, pratik- te (gelişmiş ülkelerde knzini yaşayan fordist sanayi- lerinde rekabetin etkisiyle) Rusya'da sanayinin tas- fiyesi anlamına geldi. Dışa açılma, mali sermaye ve özelleştirme birleşince sağ kalan işletmelerte ekono- minin kaynaklan biravuç "eskikomünistpartibürok- ratının", fabrika yöneticisinin eline geçmeye başla- dJ. ' ; .-. Cambridge Enerji Birliği'nin Rus enerji hizmetier bölümünden Thame Gustavson'un vurguladığı gi bi Rusya ekonomisi "arasında hiç katık olmayan ik dilimlibirsandviçe" dönüştü. Bir dilım hızmetler, di- ğeri ise hammadde üretimi. (International Heralc Tribune, 5/7/1996). Arada, sanayinin olması gereker yerdeyse enerji sektörü ve silah sanayii dışında pel" bir şey yok. Sandviçin içini sürekli iç borçlarla, bura- sı tıkanınca da kısa dönemli dış borçlarla doldurmf çabası kaçınılmaz olarak bu günkü krizi üretti. Bu noktada Rusya ekonomisinin uzun dönemli is- tikran için sandviçin içinin doldurulması, ekonominir kaynak yaratır hale gelmesi gerektiğini söylemek içir ekonomist olmak gerekmez (fanatik bir neo-liberal ol- mamak yeter) sanınm. Sandviçin içindekilere dönersek burada, bir eko nomik değere sahip olarak sadece enerji sektörü var Bir süredir çeşitli analistler, Rusya'yı yöneten oligar şinin (yedi mali grup), ekonomiyi enerji sektöründer gelen rantlara (bir zamanlar tanma benzer bir göre\ yüklenirdi) dayanarak canlandırmayı planladığını ak tanyorlar. IMF'nin derdi ise bu sektörü bir an evve uluslararası mali sermayeye açmak. Bütün bunlan göz önüne alınca, dünyanın gaz re zervlerinin yüzde 32'sine sahip olan Gazprom'un er büyük ortaklanndan olan ve serbest piyasa üzerin de palazlanan yeni orta sınıfa karşı sanayi sektörü nün ulusal çıkariara öncelik tanımasıyla bilinen Çer nomırdin'in (FT 24/08/1998) geri gelmesi de bir an lam kazanıyor. Bu bağlamda birçok gözlemci "oligar şinin" desteğini Yeltsin'den çektiğini, meclis çoğun luğuyla uzlaşması mümkün bir aday ve de kendile rinden biri olarak Çernomırdin'i benimsedığını düşü nüyor. Gorbaçov'un Yeltsın'ın "adım adım ıktıdar Çemomırdin'e devrettığine ve emeklı olmaya hazır landığına" ilişkin tespıti (Reuters) de bu hipotezi des tekliyor. Çernomırdin ise Rusya'nın ilk koalisyon hüküme tini kurmaya hazırlanıyor, Yeltsin'e elini hükümetter çekmesini söylüyor. Komünistlerle bir uzlaşmaya dayanacak olan bı hükümetin, öncelikler arasında, Çernomırdın'ın Kom somolskaya Pravda'ya verdiği demece bakılırsa "halkın sosyalhaklannı savunmak, ücretlen ve emek li maaşlannı ödemek"... "salt parasal tedbirler kriz aşmaya yetmediği için de bir sanayi politikası uygu lamak" birinci. sanayi sektörünü desteklemek d* ikinci sırayı alıyor. Çernomırdin'in hem başbakan hem de "Yelt sin'den sonrakı adam" olarak geri dönmesi, Rus ya'da yeni bir dönemin başlamakta olabileceğın* işaret ediyor. KanalEve Kanal 6'da yeniyönetieüer işbaşında İstanbul Haber Senisi- Kanal Eve Kanal 6"da > e- ni yönetimler belirlendi. Korkmaz Yiğıt Medya Grubu Başkanlığı'nı üst- lenen Hakan Çizem, Ka- nal E'nin Genel Yayın Yönetmenliğı görevine. Aydın Özdalga'nın getiril- diğini söyledi Özdalga'nın daha önce Mılliyet gazetesinde mu- habir ve yönetıci, Star'da Haber Müdürü. Arena programında vapım kor- dinatörü. Kanal D'de ha- ber müdürü ve genel mü- dür yardımcısı, Kent TV'de genel müdür olarak çalıştığını belınen Çizem, Kanal E Genel Müdürlü ğü'ne de Saner Ayar'ıı getirildığını açıkladı. Çizem. Türkiye'nin ill özel radyosu Genç Rad yo'yu kuran Ayar'ın dah, önce Kanal E Genel Mü dürü olarak çalıştığın sö\ledi. Çizem. Kanal 6 Gene Yayın Yönetmenliğı'"n de Ardan Zenhırk'ün ge tirildığını bıldırdi. Çızerr Zentürk'ün Günaydın v Güneş gazetelennde mu habır ve yönetıci, Star v Kanal D'de haber müdü rü, Kanal 6'da da gene koordınatör olarak çalış tığını bildırdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear