25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kredileri Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre bazı gazetelere usule aykın kredi sağlandı Çffler'den basma ayrıcahkANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Bazı Gazetelerin Kullandıklan Kredilen Araştırma Komisyonu, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller' in devlet ba- kanlığı ve başbakanlığı döneminde ba- zı gazetelere, usullere aykın olarak fon kaynaklı kredi (FKK) kullandınldığını ortaya koydu. Komisyon raporunda. yeni yatınm öngörülerek alınan kredilerle eski maki- nelerin alındığı, makıne modernizasyo- nu yerine mobılya yenilemesi yapıldığı belirtildi. Konya milletvekili Mustafa Ünaldı ve 37 arkadaşı tarafindan bazı gazete kuru- luşlanrun amaçları dışında fon kaynak- lı kredı kullandıklan ıddıalannı araştır- mak üzere 1996 yılında kurulan Meclıs Araşt\rma Komisyonu, raporunu ta- mamladı. Raporda, 1992 yıhndan beri • Kredileri Araştırma Komisyonu, Tansu Çiller'in devlet bakanlığı ve başbakanlığı döneminde bazı gazetelere, usullere aykın olarak fon kaynaklı kredi kullandınldığını ortaya koydu. Komisyon raporunda, yeni yatınm öngörülerek alınan kredilerle eski makinelerin alındığı, makine modernizasyonu yerine mobilya yenilemesi yapıldığı belirtildi. sürdürûlen fon kaynaklı kredi uygula- masında basın ve yayın organlannın "özel önem taşıyan sektörter" listesınde yer aldığı, ancak kredinin yatınmlar için venldiği belirtildi. Raporda, şu belirle- melereyer verildi: • FKK'den yalnızca günlük basın ve yayın faaliyetı olan kuruluşlann yarar- lanması öngörülmesine karşm, Özer Ya- yıncılık ve Limited Şirketi'ne 1993 yılın- da 9 milyon 715 bın lira kredi verildi. • Milliyet Gazetecüik AŞ, gazete ba- sımı konusunda modenıizasyon yatınmı yapmayı öngörürken muhtelif mobilya. halı, saçak, çelik konstrüksiyon, boya, cam, tugla. zemın, alüminyum ve inşa- at malzemeleri aldı. Mobilyanın yüzde 20 oranında fona tabı olacağı yer alırken, inşaat malzemelen ısmen zıkredılme- den yüzde 5 fona tabı mallar arasında sa- yıldı. Sabit yatınm tutan 218 milyon 261 bin liraolması gerekirken, FKK tutan 33 milyon 839 milyon lira olarak yazıldı. • Gazete ve Matbaacılık AŞ, gazete basımında komple yeni yatınm yapaca- ğını belirterek usule aykın olarak 22 mil- yon 318 bin lira fazlayla 134 milyon 432 bin lira FKJC aldı. Kredi, Yeni Asır'ın mevcut tesislerine ek yatınm yapılması için kullanıldı. • Sabah Yaymcılık AŞ, 215 bin adet gazete basımı gerçekleştirmek üzere İs- tanbul ve lzmirde gelıştirme yatınmı ıçın 81 milyon 926 bin liralık kredi aldı. Kurum. GOSS HT 70 baskı makinesmin yanındabiradet 1989modelkullanılmış Harns N 1600 ıle bır ünitesı ve webb orf- set baskı makinesı ile Goss Communıty baskı makinesi ve bir adet de Harris N 1650 baskı makinesi alacağını bildirir- ken, yapılan incelemede yalnızca Goss H T 70 ile kullanılmış Harris N 1600 ve bir ünitesinin alındığı anlaşıldı. • Hürriyet Gazetecüik ve Matbaacı- lık AŞ, mevzuata göre teşvik primi ya da KDV desteği uygulamasında montaj iş- çiliğinin matrah dışı bırakılmasına kar- şm, montaj harcamasına yatınm liste- sinde yer verdı. FKK 105 milyon 348 bin lira olması gerekirken 140 milyon 464 olarak yazıldı. Raporda, FKK kullandınlan basın ya- yın yatınmlannda mevzuata ve amaca aykınlık bulunmadıgı belirtilirken, Ö- zer Yaymcılık Limited Şirketi, Milliyet Gazetecüik AŞ, Gazete ve Matbaacılık AŞ, Sabah Yaymcılık AŞ, Medya Hol- dıng AŞ ve Hürnyet Gazetecüik ve Mat- baacılık AŞ'ye yapılan ışlemlerle ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun soruşturma yapmasının uygun olduğu vurgulandı. 44 yasındaydı CHP f U Belediye Başkanı Çelik kalbineyenildi • CHP'li Sultançiftliği Belediye Başkanı Sırn Çelik, önceki gün geçirdiği kalp krizi sonucu Siyami Ersek Kalp Hastalıklan Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Başkanın cenazesi bugün toprağa verilecek. tstanbul Haber Servisi - CHP'li Sultançiftliği Belediye Başkanı Sun Çelik (44), önceki gün geçirdiği kalp krizi sonucu kaldınldığı Siyami Ersek Kalp Hastalıklan Hastanesi'nde dün yaşamını yitirdi. Başkan Çelik'in cenazesi bugün belediyede yapüacak törenin ardından ikindi namazını takiben Sultançiftliği Merkez Mezarlığf nda toprağa verilecek. CHP Istanbul ll Başkanı Etem Cankurtaran ve Esenyurt Belediye Başkanı DT. Cürbüz Çapan, ölüm habenni alır almaz Çelik'in aılesinı ziyaret ederek başsağlığı dıledi. 27Mart 1994Yerel Seçimleri'nde Sultançiftliği Belediye Başkanı seçilen Sım Çelik 1954 yılında Kars'ın Çıldır ilçesinde doğdu. llk, orta ve lise öğrenimini Kars'ta tamamlayan Çelik, yükseköğrenimine Istanbul Atatürk Eğitim Enstitisü'nde devam etti. Çelik askerlik dönüşünde Ziraat Bankasf nda çalışmaya başlarken 1980 yılında Zerbank-Der'in kuruculuğunu yaptı. 1988 yıhndan itibaren serbest çalışan Çelik, çeşitli sivil toplum kuruluşlannda da aktif görev aldı. Çelik evli ve üç çocuk babasıydı. Oybirligiyle değer goruldu TGCbüyiik ödülü Nezih Demirkent'etstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) geleneksel "Basın Ozgürlüğü Ödülü"nün, bu yıl "Kişi" dalında Dünya gazetesı sahibi ve eski TGC Başkanı Nezih Demirkent'e verilmesi kararlaştınldı. Başkanlığını TGC Başkan Yardımcısı ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç'in yürüttüğü Büyük Seçici Kurul, Türkiye Barolar Bırlığı temsilcısi avukat Kazım Kok-uoğlu. tstanbul Ünıversıtesi temsilcisı Prof. Dr. Suat Gezgin. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ziya Sonay. Gazete Sahipleri Birliği Genel Sekreteri Ömer Ersöz, FP Merkez Yürütme Kırulu üyesı AB Yılmaz Ö-nek, ANAP Merkez Yirütme Kurulu üyesi F«vzi İsbaşaran, DYP Gmel ldare Kurulu üyesi Çınakkale milletvekili Njvfel Şahin, DSP tstanbul llBaşkanı Ala> Keteş, CHP Isanbul Milletvekili Altan Cvmen. DTP Genel tdare Kırulu üyesı Doğudan ftyülgen, TGC'den Eışkan Yardımcısı Seckin Tiresay. Genel Sekreter Tırgay Okayto'dan oluştu. Byüİc Seçici Kurul, yptığı görüşmeler ve cğerlendirme sonucu, dülün oybirligiyle Nezih lemırkent'e verilmesini krarlaştırdı. Büyük Seçici kırul tarafindan cnimsenen gerekçede, 48 •1lık mesleki deneyimi ıan Demırkent'in, 10 yıl ireyle TGC Başkanhğı jrevıni yürüftüğu, yasaların standart demokratik ilkeler doğrultusunda değiştinlmesi ve iyileştirilmesi savaşımının yanı sıra başta etik olmak üzere meslek içi sorunlann çözümü için tespitler yaptığı ve öneriler ürettiği vurgulandı. Aynca Demirkent'in, Hürriyet gazetesinde başlattığı değerlendirmeleri "Sayfa Sayfa Gazetecilik" kitabıyla. Dünya gazetesindeki "Sah Yazüan" köşesındeki yazüannı da "Medya Medya" kitabıyla kamuoyuna aktardığı kaydedildi. Kunıma ödül yok Büyük Seçici Kurul, "Kurum" dalındaki ödülü görüşürken ise yıl içinde Türkiye'de birçok kurumun konuyla ilgili iyi niyetli caba ve çalışmalar yaptığını, ancak bunlann yeterli düzeyde ve etkinlikte olmadığı görüşünde birleşti. Kurul, gelecek yülarda ülkemizdeki tüm kurumlan halkın bügilenme hakkını sağlayan basın ozgürlüğü konusunda daha duyarlı olmaya ve etkin çaba sarfetmeye çağırma karan aldı. Basın Ozgürlüğü Ödülü, 24 Temmuz Cuma günü tstanbul'da düzenlenecek "Gazeteciler Günü"nde Nezih Demirkent'e sunulacak. Aynı gün, Sürekli Basın Kartı almaya hak kazanan 55 üyeye de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce armağan verilecek. Okulyaptırma kampanyasında rekor kampanyası çerçe\esinde. yeni egirim-öğretim yılında, 1600'ü hayırsever vatandaşlar tarafindan olmak üze- re toplam 4 bin 20 derslik açacaklannı bildirdi. VaJUikte düzenlenen törende, Tiirk Eğitim Vakfi (TEV) Üs- küdar Türkan Sedefoğlu tlköğretim Okulu ile Maltepe Mehmet Salih Bal Meslek Lisesi'nin protokolleri im- zalandı. 180 rnUyar liraya mal olacak meslek lisesinde vaklaşık 1500 öğrenci öğrenim görecek. İl Milli Eği- tim Müdürii Ömer Bahbe\ de 1997-98 öğretim vılında ha>ırse>er yurttaşlann bağışlamla okul binası ya- pımını öngören 74 tane protokol imzaladıklannı sövledi. Balıbey, "Bu rakam geçmiş yülara oranla bir re- kordur" diye konuştu. (Fotoğraf: KAAN SAĞANÂK) DEMİREL, ERDOĞAN VE GÖKÇEK't ÖZEL OLARAK ÇAĞIRDI 75. yıl projeleri Köşk'te ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyetin kunjluşunun 75. yıl- dönümü nedeniyle kamu kuruluşla- n ve özel sektör tarafindan hazırla- nan kutlama projeleri. bugün Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirere su- nulacak. Demirel, kutlamalar için proje bildırmeyen FP'li Ankara ve Istanbul büyükşehir belediye baş- kanlannı özel olarak çağırdı. Cumhuriyetin 75. yılı kutlama tö- renleri için Kültür. Sağlık, Tunzm, Dışişleri, Içişleri ve devlet bakanlık- lan, TRT, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Dıyanet tşlen Başkanlı- ğı ve özel kuruluşlarca hazırlanan projelerle ilgili olarak bugün Cum- hurbaşkanı Demirel'e bir brifing ve- rilecek. Etkınlıkler için kutlama ko- mitesine herhangi bır proje sunma- yan FP'li Ankara Büyükşehir Bele- diye Başkanı MelihGökçek ve tstan- bul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü toplantıya Demirel tarafindan özel olarak çağnldığı öğrenıldi. Projeler arasında cumhuriyet balo ve karnavallan, yürüyüşler, konfe- rans, panel v e forum. yurtıçi ve yurt- dışı gösterileri, çekilişler yer alıyor. Eski TtP Başkanı 1995 yıtında aramızdan aynlmıştı Mehmet Ali Aybar arnhyor tstanbul Haber Servisi-Türkiye'de "bağımsız sosyalist" hareketin önder- lerinden Mehmet AB Aybar ölümü- nün 3. yılında yann Aşiyan'daki me- zan başında anılacak. Yaşamı boyun- ca savunduğu sosyalist ilkelerden ödün vermeyen Mehmet Alı Aybar. siyasi kimliğinin yanı sıra bilim ada- mı, akademisyen, hukukçu ve sporcu olarak da ulusal ve uluslararası alan- da çok sayıda başanya imza attı. 31 Mart gerici ayaklanmasını bas- tıran Hareket Ordusunun komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa'nm torunu ve şair Nâzım Hikmef in teyze oğlu olan Aybar, 1908'de lstanbul'da dogdu. Galatasaray Lisesi ve tstanbul L'ni- versitesi Hukuk Fakültesı'ni bitiren Aybar, daha sonra öğrenimini sür- dürmek için gittiği Fransa'da Alman işgaline kadar kaldı. Türkıye dönü- şünde tstanbul Ünıversıtesi Hukuk Fakültesi'nde anayasa hukuku asısta- nı, hukuk doktoru ve devletler huku- ku doçenti oldu. Vatan ve Gün gazetelerinde yazdı- ğı siyasi yazılar nedeniyle 1947'de doçentlik görevine son verilen ve Aybar'ın ölümünün 3. yüı. üniversıteden uzaklaştınlan Aybar. yazılarında Truman doktrıni \e Marshall yardımına karşı çıktı. Aybar, aynı yıl Demokrat Parti'den mıllerv ekili adayı oldu, ancak seçile- medı. İstanbul'da çıkardığı Hür der- gisinin basıldığı matbaa dönemin CHP'li gençleri tarafindan basılınca Cindoruk: Türkiye'yi IMF idare etmiyor 'Anlaşmadan haberimiz yok' ANKARA (Cumhnri>« Bürosu) - DTP Genel Başkanı Hüsamettin andonık, hükümetin IMF'ye ver- diği niyet mektubundan bilgi sahi- bi olmadıklannı belrrîerek "Buna usul açısından itiraz etmivoruz. Onemli olan şu, siyaset açısından doğru dep^ diye konuştu. Cindo- ruk, "Türkiv*'vi IMFnin dep, hû- kurnetm idare ettiğinr söyiedi. DTP Genel Başkanı Cindoruk, partisinin TBMM grup toplannsm- da yaptığı konuşmada. kendilerinin "çrfcrahatsiynsetvaptıklanm" sa- vunarak "Kimi partüer gibi yangm memiz de gerekmiyor. Biz günlfik poütikalardanazakduruTOruz.Or- du-si>asetarasındakimektuplaşn»- ya da katıinıadık" diye konuştu. Toplumsal banş için adil bir geür dağılımı istediklerini kaydeden Cin- donık, sözlerini şöyle sördürdü: "IMF'« «rfimiş olanniyetmek- tubundan parri olarak hükümet or- tağıotarak bilgimizyok. AvıuşeySa- ym Ece\it için de geçerii. Enflasyo- mı duşfiımek doğru, ancak enflas- yonu memunın, emeklinin, dargefir- linin kafasına düşürnıek yanhş." Cindoruk. memur zammı konu- sunda hükümet üyelerini ikna etme- ye çalıştıklarını ve başanlı olacak- lan umudunu taşıdığını belirtti. lzmir'de Zincirli Hürriyet'i çıkardı. O dönemde Cumhurbaşkanı tsmet İnönü'ye yazdığı mektup nedenıyle 4 ay hüküm giydi. Aydınlara yönelık saldınlann had safhaya ulaştığı De- mokrat Parti döneminde Aziz Nesin \ e HikmetKıvıkımlı nın da aralann- da bulundugu sol aydınlann avukat- lığını yaptı. 27 Mayıs 1960 devrimin- den kısa bır süre önce Başbakan Ad- nan Menderes aleyhine verdiği de- meç nedeniyle tutuklandı. Mehmet Ali Aybar, 1962 yılında bir grup sendikacının kurduğu Tür- kiye tşçi Partisi'nin (TtP) genel baş- kanlığına getirildi ve bu görev ini 1970 yılına kadar sürdürdü. 1965- 1973 yıllan arasında iki dönem TtP İstanbul Milletvekiliği yaptı. Anti emperyalist mücadelesini TBMM'ye taşıyan Aybar, Meclıs'te- ki ılk konuşmasında "35 mihon met- rekare vatan toprağıABD işgali alün- dadu-" dedi. Âybar, ABD'yı Vıet- nam'da soykırım yapmaktan suçlu bulan Uluslararası Russell Mahke- mesi'nde yargıçlık yaptı. davayla il- gili olarak savaşın sürdüğü Viet- nam'da incelemelerde bulundu. Aybar, TBMM 1945-68 dönemı yazı v e konuşmalannı "Bağunsızhk, DemokrasL SosyaBzm" adıyla ya- yımladı. 12 Mart döneminde bağım- sız mılletvekilı olarak Meclis'te aske- n yönetimin uygulamalannı eleşti- ren Aybar, bu dönemdeki yazı ve ko- nuşmalannı "12 Mart'tan Sonra Meclis Konuşmalan" adlı kitabında topladı. 1973 seçimlerinde TBP'den aday oldu, seçilemedi. 30 Mayıs 1978'de bazı eski TtP'lilerle Sosya- list Parti'yi kurdu. Parti, bır müddet sonra Sosyalist Devrim Partisi adını aldı. Bu dönemde "LeninistPartiTe- orisi"nieleştirdi. 1979'datüzükgere- ğınce genel başkanlıktan çekildi. Ka- patılan siyasi partilerin etkinliğine yeniden izin verilince. 1992 yılında Sosyalist Devrim Partisi Genel Baş- kanlığı'na yeniden seçilen Aybar, 10 Temmuz 1995'te Florance Nightin- gale Hastanesi'nde vefat etti. Otoparkçı öldü MÜSÎAD'h Solmaz kayıp ÖZKAN GÜVEN Müstakil Sanayicı ve tşadamlan Derneği (MÜ- SlAD) üyesi Sinan Sounaz, otomobilinin üzerine otur- duğu gerekçesiyle tartıştığı 24 yaşındaki otopark gö- revlisi Musa Amanver- mez'i döverek ölümüne ne- den oldu. Solmaz'ın, MÜ- StAD Genel Merkezi'nde önceki akşam yapılan top- lantıya katüdığı ve olaydan sonra kayıplara kanştığı belirlendi. MÜSİAD üyesi olan Si- nan Solmaz, Endonezya'da gerçekleştirilen bir fuara katıldıktan sonra önceki akşam MÜSİAD Genel Merkezi'nde yapılan top- lantıya katıldı. Toplantı sonrası genel merkezin ya- nındaki otoparka bıraktığı Mercedes marka otomobi- line yönelen Solmaz, oto- park görevlisi Musa Aman- vermez'i, otomobilinin üzerinde gördü. Solmaz, bir süre tartıştığı 24 yaşın- daki Amanvermez'e yum- ruk attıktan sonra otomobi- line binerek uzaklaştı. Yüzünden aldığı yum- ruk darbesı sonrası tuvale- te giden Musa Amanver- mez fenalaştı. Arkadaşla- nnın yardımıyla Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırılmak istenen Amanvermez, yol- da yaşamını yitirdi. Aman- vermez'in hastaneye götü- rülürken yolda kalp krizi geçirdiği, ölüm sebebinin Adli Tıp Kurumu'ndan ya- pılacak inceleme sonucu kesinlik kazanacağı büdi- rildi. Solmaz'ın olaydan sonra kayıplara kanştığı ve polis tarafindan arandığı öğrenildi. '10 milyon form çöpe atıldı' ANKAR.\ (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet tstatistik Enstitüsü'nce (DtE) 30 Ka- sım 1997 günü gerçekleşti- rilen nüfus tespitinde kulla- nılan soru formlannın 10 milyon adedi kullanılmadı. DtE tarafindan yüklenici fırmaya 28 milyon adet si- pariş verilen formlar, 150 milyar liraya mal olurken fazla sipariş nedeniyle kul- lanılmayan 10 milyon adet form 50 milyar liralık kây- ba yol açtı. Projeyi yürüten DataSel fırmasının Yöne- tım Kurulu Başkanı Emin Sazak. 250 tonda 90 ton kâ- ğıdın boşa harcandığmı be- lirterek "Biz 22 milyon adet form yeter demiştik" dedı. DtE nüfus tespit projesi- nın yüklenicisi DataSel fir- masına düşen, bılgüeri veri tabanına yerleştirme bölü- mü tamamlandı. Sazak, nü- fus tespitinde kullanılmak üzere 28 milyon soru formu basılmasının istendiğini. ancak 18 milyon formun ye- terli olması nedeniyle 10 milyon adet. yani 90 ton for- mun boşa gittiğini bildirdi. DİE Başkanı Ömer Ge- bizüoğlu da "DataSel ken- dileri için bir maliyeti oldu- ğunu ve onu üstlendiğini söylüyor. 12 trihonluk büt- cenin 6trüyonu kullanılarak tasarruf yapıldL Dolayısıyla birbirini dengeteyecek şey- lerdir bunlar, çok büyûk bir ka>ipdeğildir"dedi ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Çelişkinin Kökeni Türkiye'de pek çok şey, 1950'den sonra kötü- ye gitmeye başladı. Ikinci Dünya Savaşı sonrası- nın koşullan içinde, yerle bir olmuş pek çok ülke hızla kalkınırken biz, "mehteran misali", iki ilerı, bir geri, bocalayıp durduk. Katıldığım toplantılarda, panellerde. konferans- larda; bu konularda soru geldiği zaman, doğrusu çok bocalıyorum. "Işler 1950 sonrasında kötüye gitmeye başladı" demek, ağırıma gidiyor. Zıra böy- le söylediğim zaman, sanki çokpartili demokrasi- ye karşıymış gibi görünmekten korkuyorum. Oy- saki elbette demokrasiden yanayım ve elbette 14 Mayıs 1950'de Türkiye'de iktidarın kan dökülme- den devredilmesinden büyük bir mutluluk duyu- yorum. Aslında Türkiye, 1950'den bugüne büyük gelış- meler de kaydetti. Bunu inkâr etmek de mümkün değil. Ancak Cumhuriyetimizin ilk yıllarında; o yok- luk dönemlerinde yapılanlara ve başarılanlara ba- kınca, insanın belli bir hüzün duymaması da müm- kün olmuyor. Gerçekten Türkiye, 1950 sonrasında ekonomik ve toplumsal bakımdan kimi atılımlar yaptı. Ve üs- telik bunu, zaman zaman çok kısıtlansa bile, de- mokrasinin kurallan içinde ve özgür bir yaşamla birlikte başardı. Fakat bir yandan inanılmaz bir ge- lir farklılaşması yaşarken bır yandan da sıyasetin grtgide "kirlendiği" bir süreci yaşadık ve yaşıyo- ruz. Doğrusunu isterseniz, siyasetin kirlendiğini dile getirmekten de hiç hoşlanmıyorum. Beğensek de beğenmesek de (askeri dönemler hariç), bizi yö- netenler, bizlerin oylanyla o makamlara geliyorlar. Hiçbiri "atanmayla" gelmıyor. "Seçılmiş" insanların böylesine ağır biçimlerde eleştirilmesini de doğru bulmuyorum. Daha doğ- rusu, rahatsız edici buluyorum. Zira bunları eleş- tirdiğimiz zaman, o insanları belirieyen "süreci" de yani demokrasiyı de eleştiriyormuşuz gibime geliyor. Ve bundan hiç, ama hiç hoşlanmıyorum. Türkiye'de 1950-1960 arasındaki dönemi, "de- mokratik bir dönem" olarak isimlendirmemiz çok zor. öylesine kısıtlamalar vardı ki bugünün kav- ramlanyla değerlendirirsek o dönem, "çoğunluk hegemonyasından" başka bir şey değildi. Demok- rasimiz daha sonra 1961 Anayasası'yla biraz "ne- fes alacak"; ancak daha sonra 1961 Anayasa- sı'nın getirdiği özgürlükler ve özgüriük ortamı, 12 Mart muhtırasıyla biraz budanacak ve nıhayet 1980 karşı-darbesi ve 12 Eylül Anayasası'yla (1982), yeniden kısıtlı bir döneme girilecektir. Peki, bu süreç neden böyle yaşafıdı? Normal olarak çokpartili yaşama geçilmesi ve iktidarın de- mokrasinin kurallan içinde el değiştirmesi. özgür- lüklerin önünü açmalıyken neden özgürlüklerin önü tıkandı? Demokrasimizin 1950 sonrasında "iv- me kazanması" gerekirken, neden tam tersi bir sü- reç yaşandı? Gerçekten bu sorular son derece onemli soru- lardır ve doğru bir bıçimde yanıtlanamazlarsa, gü- nümüzün "açmazlannın" içinden çıkmak da müm- kün olmaz. Ters işleyen bu sürecin, ters işlemesinin nede- ni; bence, Osmanlı Imparatorluğu'nun son dö- nemleriyle, Cumhuriyetimizin ilk dönemlerindeki siyasal yapıda aranmalıdır. Osmanlı'nın son dönemindeki Ittihatçılar ve bun- lann devamı olan, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında- ki "Kuvayı Milliyeciler" ve "Halk Partililer", başta Atatürk olmak üzere, "ilerici", "çağdaş"veberşe- yekarşınözde "halk egemenliğine" inanan, "de- mokrat" insanlardı. CHP'nin "Tek Parti" uygula- malan, belli bir oligarşiyi iktidarda tutmak amacın- dan çok, toplumu "demokras/ye geçiş" sürecıne alıştırmak amacına yönelikti. Bir yandan "gururlu", "kendine güvenen" bir u- lusyaratılmaçabasınagirişilmişken bir yandan da < Vatendaş/"oluştumnanın kavgası veriliyordu. Hal- kevleri, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu vb. örgütlenmeler, bu bakış açısı altında değerlendi- rilmelidirler. Bu dönemde, toplumdaki "antide- mokrat" ve "çağdışı" diyebileceğimiz güçler ve özellikle "siyasal Islam", sindirilmiş durumdaydı. Her ne kadar Terakkiperver Fırka ve Serbest Fır- ka deneyimlerinde dişlerını göstermişlerse de ko- layca bastınlmışlardı. Ve bu güçler 1950'ye kadar, kimi zaman yerattında, kimi zaman da yerüstün- de bekleyişte kalmışlardı. Uygun bir ortam bekli- yoriardı. 2. Dünya Savaşı sonrasının konjonktürü içinde, her yanda özgüriük ve demokrasi rüzgârları eser- ken Türkiye'nin çokpartili demokrasiye geçışi. bu anti-demokratik güçlere seslerinı duyurma oîana- ğını sağladı. Ve kurucularının "Atatürkçülüğün- den" ve "demokratlığından" kuşku duyulmaması gereken Demokrat Parti, bu "çevrelere" olan di- yet borcunu ödemek için bunlann önündekı engel- leri tümüyle kaldırdı. Türkiye'nin temel çelişkisi, tüm "anti-demokra- tik güçlerin", demokrasinin kurallanndan yararia- narak iktidara gelmesi ve "subaşiannı" ışgal et- mesidir. Bu "işgal" elbette birkaç yılda gerçekleşmedı. 1950'li yıllardan sonra özellikle CHP (Ecevit)-M- SP koalisyonu ve "MilliyetçiCephe" dönemlerin- de hız kazanan bu işgal, 12 Eylül'ün sahte Atatürk- çülerinin döneminde zirve noktasına ulaştı. Atatürk'ün ilkelerine ve Cumhuriyete sahip çık- ma konularında "şartlanmış" bulunan silahlı kuv- vetlerimizin, durumu anlama ve değerlendirmele- ri ancak son birkaç yılda mümkün oldu. Peki şimdi ne olacak? Bunu, galiba bir başka ya- zımızda ele almamız gerekiyor. Bir kardeşimizi daha, en verimli çağında, hem de Türkiye'nin orta yeri Ankara da trafiğe kurban verdik. MUSTAFA TEVFİK MAVtGÜL Güllerden de güzel bir insandın. Senin yerin hiç dolar mı? Diyarbakır Maarifli kardeşlerin Tatile çıkmadan kalbinizi kontrol ettirin. TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 0707 (pbx) 10 Hat Fate: (0 212) 212 68 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear