29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TEMMUZ 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER IMF'yle anlaşma, ücret artışlannı yaşanan değil, hedeflenen enflasyona endeksliyor Satm alma gücü düşecekRANUSALMAN ANKAJRA-Hükümetın Uluslararası Pa- ra Fonu'na (IMF) memur maaş artışlannın 1998 'in ikınci 6 ayı için yüzde 20 oranın- da arttmlacağı ve 1999 yılında da yüzde 20 öngorülen yılsonu enflasyon hedefine göre zam verileceğı güvencesi. çalışanla- nn ücretlerinın düşmesine neden olacak. IMPye ızleme anlaşması çerçevesinde su- nulan mektuba göre. ücretlerdekı artış "ya- şanan enflasyon" rakamlanna değil. "he- deflenen enflasyona" göre belirlenecek. Böylece, enflasyon karşısında yaşanan re- el gerilemegöz ardı edılirken. çalışanlann ücretlennin satın alma gücü düşürülecek. Hükümetin, deflatörü (Parasal terimler- le ifade edılen ücretler. hammadde gibi bır faktöriin değerinin gerçek değere çevnl- mesınde kullanılan fiyat endeksi) yüzde 64 olarak öngörmesine karşın yüzde 50'lik yılsonu enflasyon hedefine endeksledıği memur maaşlanna, yılın ilk 6 ayı ıçin ver- diği yüzde 30"luk zamla sağlanan gelırin, bu dönemde yaşanan enflasyon karşısın- da yok olduğu saptandı. Yılın ilk yansın- da. ücretlerde baz alınan tüketıci fiyat en- deksı toplam yüzde 29.6 oranında gerçek- leşti. Böylece, yüzde 30'luk artışla 36 milyon • Yılın ilk yansı için memur maaşlanna verilen yüzde 30'luk zam, 6 ayda yüzde 29.6 olan enflasyon karşısında yok olurken hükümet, IMF'ye ücretlerdekı artışı 'yaşanan enflasyon' rakamlanna değil, 'hedeflenen enflasyona' göre belirlemeyi taahhüt etti. Bu güvence, enflasyon karşısında yaşanan reel gerileme göz ardı edildiği için çalışanlann ücretlennin satın alma gücünü de düşürecek. 731 bin lıradan 48 milyon liraya çıkan en düşük düzeydeki memurun net maaşı, ilk 6 aydaki enflasyon karşısında 11 milyon li- rasını yitirdi. Yani yüzde 30'luk artışla en düşük memur maaşında gerçekleşen 11 milyon 269 bın lıra yok oldu. Başbakan Mesut Yümaz'ın. yüzde 20'lik ikinci 6 ay zammıyla, memur ma- aşlannın yüzde 56 oranında arttınlmış ola- cağı açıklamasına karşın. ilk 6 aydaki re- el gerileme yüzde 22 oranında oldu. Yani, ikinci 6 ay için verilen zam, ilk 6 aydaki kaybı karşılamayacak. Hükümetin. ikinci 6 ayda vereceği yüz- de 20'lik artışla en düşük memur maaşı, yaklaşık 58 milyon lira. ortalama memur maaşı 78 milyon lira, en yüksek memur maaşı da 321 milyon lıra olacak. Ancak, Türk-lş'ın haziran ayı gıda harcaması he- sabına göre. 4 kışilik ailenin zorunlu mut- fak harcamalannın tutan, 62 milyon 550 bin liraya yükseldi. Buna göre. 6 ay boyun- ca geçerli olacak en düşük memur maaşı. daha yürürlüge girmeden 4 kişilik ailenin yalnızca mutfak harcamasını bile karşıla- mayacak düzeyde belirlenmiş olacak. Or- talama memur maaşında ise 6 ay boyunca 4 kişilik ailenin gıda harcamasını karşıla- dıktan sonra konut, giyim, yakıt, eğitim gibi zorunlu harcamalar için yalnızca 16 milyon lira kalıyor. IMF'ye, 1999 yılı için de "kamu ücret arnslannuı yüzde 20'lik yılsonu enflasyo- nuna bağlanacağı" taahhüt edildi. Buna göre, 1999'un ocak ayında yüzde 10 zam yapılması durumunda ortalama memur maaşı 85 milyon 800 bin lira, en düşük memur maaşı 63 milyon 800 bin lira, en yüksek memur maaşı 353 milyon 100 bin lira; ikinci 6 aydaki yüzde 10'luk zamla da ortalama memur maaşı 94 milyon 380 bin lira, en düşük memur maaşı 70 milyon 180 bin lira, en yüksek memur maaşı da 388 milyon 410 bin lira olacak. Zam emekliyi de kurtarmayacak ANKARA (UBA) - ANASOL-D Hüküme- ti'nin yüzde 20 olarak açıkladığı ve IMF ile ya- pılan anlaşmada yükseltilmemesi konusunda söz verilen temmu2 zammımn, memur emekli- lerine de yaramayacağı belirlendi. Memur emeklilerinin maaşlannın yüzde 20 zamla bir- likte yükseleceği tutarm, 1997 yılı tetnmuz ayı- run biie gensinde olacağı ve dolar karştsındaki kaybm, yüzde 13'eulaşacağı tespitedildi. Tür- kiye Kamu-Sen Ekonomik ve Sosyal Araştır- malar Merkczi, emekli maaşlanrun, yüzde 20'lik temmuz zammıyla birlikte geleceğı nok- tayı, 1997 yılmdaki rakamlarla karşılaştırdı. 1997 Temmuz'u ile bu yılın temmuz ayına ka- dar geçen sürede gerçekleşen rakamlarîa 1998 Aralık ayı için tahmin edilen rakamlann dikka- te alınmasıyla yapılan hesaplamada. 30 yıllık hizmet süresi sonunda emekli oianlann aylıkla- n belirlendi. Buna göre, yüzde 20 oranındaki zamla birlikte emekli genel müdür maaşı. 215 milyon 785 bin 920 liraya çıkacakken, 1997 Temmuz'unda909 dolaradenkdüşen maaşlabu yılın temmuz ayrnda 799 dolar alınabilecek. Ge- çen yılki maaşıyla 399 dolar alabilen bir emek- li Öğretmen ise bu yıl 351 dolar alabilecek. Adana boşalıyorADANA (Cumhuriyet Güney tlieri Bürosu) - Adana ve çevresınde ilk sar- sıntıdan bu yana 83 deprem meydana gelırken 1064 ev in yıkıldıgı. 32 bın 664 evın de hasar gö'düğü saptandı. Otunı- lamayacak durumdaki 7 bm 443 ağır ha- sarlı evın y ıkımına beledıye ekiplennce başlandı. Yaklaşık 100 bın kişi bannma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Öncekı sabah gerçekleşen 5.1 şıddetindekı ıkın- cı büyük deprerrun ardından panığe ka- pılarak dam. balkon ve pencereden at- lamalan sonucu varalanan 132 kışının tedavısme devam edilıyor. Knz Masası sorumlusu Adana Valı Yardımcısı Dağıstan Kıbçaslan. dün sa- bah 11.00 ıtıbanyla Hasar Tespit Ko- mısyonu üyelerinin yaptığı belirleme- lere göre. Adana ve Ceyhan'da 7 bin 443'üağır. 16bm639'uorta,7bın518'i de hafif olmak üzere toplam 32 bin 664 evın hasar gördüğünü. 1064 evin ise tü- müyle yıkıldığını belırtti. Kılıçaslan. "Depremde 839 işveri hasar görürken 9'u yıkılmış durumda. İşverlerinden 25'inin ise ağır hasarlı olduğunu sapta- dık. Hasar tespit ve enkaz kaldırma ça- lışmalan süriivor. Şu ana kadardeprem- zedelere 7 bin 110 çadır, 5 bin 138 batta- niye dağıüldı. Aynca sıcak ve kuru ye- mek yardınu devam ediyor. İkinci bü- yük depremin ardından paniğe kapıl- malan sonucu damdan. balkondan ve pencereden atlayarak varalananlardan 132 kişi hastanede yatryor. .Ağır hasarlı olup orurulama>acak durumdaki evfer de Anakent ve Se> han Beledivesi ekiple- rince yıkıbyor" dedı. Yaz mev sıminde. özellıkle hafta son- lannda iyice tenhalaşan Adana, bu kez depremin yarattığı paniğın de etkısiyle tam bir ölü kente dönüşmüş durumda. Caddeler bomboş. Herkes bulabildiği araçla kentı terk etti. Mersin sahilinde- ki yazhklar ya da Toroslar'dakı yaylalar Adanalılarla dolup taşıyor. Yurttaşlann bir kısmı da geçici olarak çevre illerde- ki yakınlannın yanına yerleşti. AYDINLA1NMA EMRE KONGAR Ahmet Oktay'ın Günlüğüne Ek Deprem paniğine kapdarak balkon ve pencereierden atiayarak yaralanan 132 kişinin tedavisi sürüyor. Değerli edebiyatçı ve düşünür Ahmet Oktay'ın son kitabı, bir günlük. Gece Def- teri adı ile Yapı Kredi Yayınlan arasında ye- nı çıktı. Günlük'te benimle ilgili iki ayn not var. Ben de bu notlara, bir-ikı küçük katkı- da bulunmak istiyorum. Birinci notta, 1990 yılının Şubat ayının 26'ncı gününde, benimle ilgili satırîar, ki- tabın 61 ve 62'nci sayfalannda şöyle yer almış: "Gazeteye Emre Kongar'dan telefon. Karanfil ve Pranga'yı göklere çıkardı. Makro ve mikro düzey çözümlemelerim- deki tutarlılığın bilimsel çalışmalarda bile (Türkiye'de) bu derecede tutturulamadı- ğını ve ünıversitede hoca olmam gerek- tığinı söyledi." Ahmet Oktay bu olayı kaydettikten he- men sonra devam ediyor: "Bizim yazarlanmız tuhaf ınsanlar: öv- gülerini, beğenilerini telefonla ya da mek- tupla bildiriyoriar ama imzalanyla kamu- oyuna açıklamaktan kaçınıyorlar. Kimlerin kitap hakkında yazacağını me- rak ediyorum. Bu vesileyle aydınlanmızınyapıtlarkar- şısındaki bu temkinliliği üzerinde düşün- mekgerektiği kanısına vardım. Galiba bir tür nekrofili sözkonusu, Gerçekten yaşa- yanlar üzerine konuşmayı sevmiyoruz. He/e bu konuşma beğenme biçiminde te- celli edecekse. Ama iş ölüiere gelince öv- güyü de yergiyi de pervasızca kullanıyo- ruz." Önce Ahmet Oktay'ın telefonumu ek- sık hatırladığını belırtmeliyim: Kendisının, o gün de bugün de, ünıver- sıte hocası olarak çok yararlı olacagına inanıyoaım. Ama benım o telefon konuşmasında ifade ettığim asıl kanı, kitabı açısından çok daha önemli biryargımı yansrtıyordu: Ka- ranfıl ve Pranga'nn üniversitelefde ders kitabı olarak okutulması gerektiğini söy- lemiştim. Ahmet Oktay'ın benimle ilgili satırlar- dan sonraki "temkinlilik" ve "nekrofili" kc- nulanndaki eleştiri ve yargılanna da tü- müyle katıldığımı belirtmeliyim. Ama değerli yazar Hasan Pulur*un ya- zısında vurgulandığının aksine, bunlan as- la üzerime almadığımı da bu vesile ile söy- leyeyım. Çünkü zaten o zaman basında, övgülerimi ya da yergilerimi yazacak bır yerim yoktu. Ayrtca yine okurlanm bilir, ben, eleştin- sı kadar beğenisini ve övgüsünü de esir- gemeyen bir "köşe yazan" ofmaya çalı- şıyorum. Gelelim ikinci nota. 1992 yılının 2 Nisan günü, krtabın 194 ve 195'inci sayfalannda şöyle yer almış: "Emre Kongar, evden aradı. Izinliyim ya bugün. Kültür Bakanlığı Müsteşahı- ğı'na getirildiğine ilişkin kararnameyi Oral imzalamadı ama o 'çalışmalarını' atanmış gibi sürdürûyor. Türkiye 'de nicedir kültür iktidann ilgisi- ni böylesine çekmemişti. Önce bakanlık bütçesi komisyonda reddedildi, sonra Emre'nin kararnamesine engelleme. Bu, işin bir yani. Emre, benden 'Yayın Kurulu'nda yer almamı istiyor. Aslında, Bakanlık yayınlan aleyhine yazdığım ıçin; bu türden görevler almayı, bir tür 'arpa- lıktan' yararianma gördüğüm için istemı- yorum. Ama Emre çok ısrar etti, gereğin- den fazla da 'onore' etti; yapacak bır şey olmadığından kabul ettim. Nasılyürütürüm bu işi bilmıyorum. Ger- çekten biryaranm olurmu olmaz mı? Onu da bilemiyorum. Fazla umut var olmadı- ğı kesin. Dahası, istifa diye biryol herza- man açık." İlk olarak Ahmet Oktay'ın, O'nu "gere- ğinden fazla" onore ettigım yargısına hıç katılmıyorum. Bugün de, O'nun Türkı- ye'nin en önde gelen edebıyatçı vedüşü- nürterinden biri olduğuna inanıyoaım. O telefon konuşmasında sadece bu yargı- mı ifade etmiştim. İkinci olarak, "Vayın Kurulu" üyeliği yap- manın, "arpalıktan" yararianma ile uzak- tan yakından hiçbir ilgtsi olmadığını, son- radan Ahmet Oktay'ın da çok iyi gördüğü bır gerçek olarak belirtmeliyim. Bırakın yayın kurulu üyelerine "arpalık gibi para ödemeyi", Istanbul'dan gelen- lere, otobüs bileti yerıne uçak bıletı ayar- layana kadar bile göbegım çatlamıştı. Bu- nun öyküsünü de Enis Batur'la ilgili bö- lümde, Özal'ın karamamemi ımzalama- dığı dönemde nasıl "yasal" biçimde müs- teşarlık yaptığımın eğlenceli serüvenleny- lebirlikte, "Ben Müsteşarken"adlı anı ki- tabımda antatmıştım. . ikinci not ile ilgili olarak eklemek istedi- ğim üçüncü ve son bir husus ise, Ahmet Oktay'ın alçakgönüllülüğü dolayısıyla be- lirtmedığı çok önemli ve olumlu btr sonuç: Ahmet Oktay. sadece yayın kurulu uye- si olrnakla kalmadı, bırakın kurul üyelığın- den istifayı, benim ısrarianma dayanama- yarak, "Cumhunyet Dönemi Türk Edebı- yatı" adlı çok büyük bır kitap projesınin de altına girdi ve bunun 1923-1950 arasını kapsayan birinci cildi, 1993 yılında Küttur Bakanlığı Yayınlan arasında, 1300 sayfa- lık dev bir yapıt olarak yayımlandı. Bu yazıyı kaleme almadan {yani bilgısa- yarda yazmadan) önce konuştuğum Ah- met Oktay, benim zorumla altına girdiğı bu projenin kalan bölümünü de brtirmek üze- re olduğunu ve kitaplann tümünün yakın- da Yapı Kredi Yayınlan arasında çıkacağı- nı müjdeledi. web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.html Celibolu Yarımadası için yarışmayla seçilen projeye aykırı davranılıyor Barış Parkı rant tehdidi altında I fftfUVl ADIJUII7I • Bayındırlık Bakanhğı'nın ve karayollannın hâlâ boğaz "uygulaması" ise yanşmanm hem aykınolanbuinşaatiznininiptalive H ^Lg ^LJ ^Lg U H ^ k ^ H ^ P A l ^ k 1 1 V I • ^mm • OKTAY EKİNCt • Bayındırlık Bakanhğı'nın ve karayollannın hâlâ boğaz köprüsünde "ısrar" etmesi bir yana, Barış Parkı projesinde korunması öngorülen koylarda Eceabat Belediyesi'nin de yeni inşaatlar için "ruhsat" vermesi yaşanan çelişkileri voırguluyor. köprü yapılacaksa, bunun Gelibolu ve Troya mılli parklannm "gözden çıkanlması" anlamına geleceğini. Banş Parkfnın gerçekleştınlmesı için de "köprüden vazgeçilmesinin" zorunlu olduğunu, jün raporunda vurgulama>ı ihmal etmedi. 10 Temmuz 1998 günü Cumhur- başkanı Sülejman Demirel'ın katılı- mıyla "ödül töreni" de yapılacak olan Gelibolu Dünya Banş Parkı ta- sanm yanşmasında Norveç'ten katı- lan Lasse Brogger. Anne-Sn'ne Reine birincilik ödülünü aldılar. Hollanda, Türkiye ve Almanyah katılımcılar da diğer ödülleri paylaştılar. Türkiye'nin şimdi bu uluslararası kurallara göre ödül verdiği projeyi Antik Troya bölgesi ve Gelibolu Yannıadası tarih boyunca yaşadığı "yazgı birliğini'' bugün de sürdürü- yor. 2 Haziran 1998 günü sonuçlanan "Uluslararası Gelibolu Bans ParkT yanşmasında her iki bölgedeki eski çağlara ait yerleşim yerlerinin bir "uygarüklar zinciri" oluşrurduğu bir kez daha vurgulamrken, aynı yanş- ma raporlannda "Çanakkale Boğaa Köprüsü" projesinın de bu uygarlık- lar üzerinde "bürüncül bir tehdit" oluşturduğu belırtildı. O kadar kı Lluslararası Secici Ku- rul, Türkıve'nın bu ıkı projeden bı- nnde karar kılması gerektiğini, eğer "uygulaması" ise yanşmanm hem yasal gereği hem de dünyaya karşı verilen sözün kaçınılmaz bir "etik" sorumluluğu... Nitekim yanşmanm dünya ölçeğinde duyurusunu ve or- ganizasyonunu sağlayan Uluslarara- sı .Mimarlar Birtiği (U1A) de kaza- nan projenin yaşama geçınlmesi yö- nünde Türkiye"deki üyesı Mimarlar Odası'na "aeme" ve "denetfcme" görevi veriyor. Ne var ki daha yanş- manın sonuçlan bile yeni belli ol- muşken, Gelibolu Yanmadası'ndan sorumlu kimi "kamu kurumlannın" bu projenin hedefleriyle "'çelişen" davranışlara girdikleri de gözleniyor. Bayındırlık Bakanlığf mn ve kara- yollannın hâlâ boğaz köprüsünde "ısrar" etmesi bir yana, örneğin Ba- nş Parkı projesinde korunması öngo- rülen koylarda Eceabat Bdediyesi de yeni inşaatlar için "ruhsat" veriyor. Mılli Park içınde kıyı yasasına bile aykın olan bu inşaat izninin iptali ve Banş Parkı projesinin bu für karar- larla dahabaşlangıçta zedelenmeme- sı için valiliğe yapılan şikâyetlerden de sonuç almamıyor. Benzer şekilde yine proje ve Mil- li Park alanındaki Kabatepe'de bır "zOyedi" alana kaçak konut yapılır- ken, aynı bölgedeki piknik ve plaj te- sislerinin de "özefleştirilmesi'' çaba- sı var. Oysa ki bu yöre de Dünya Ba- nş Projesi kapsamında ve böylesi rant operasyonlannın artık durdurul- ması gerekiyor. Şimdi bu aşamada gözler yeniden Cumhurbaşkanı Demirel'de. Eğer kendi önerisi ve "himayesi" altında gerçekleşen bu uluslararası yanşma- nın törenle ödülünü de vereceği "proje hedefleri" Türkiye tarafından korunamazsa. bu kez ranta kurban edilen sadece Gelibolu değil. aynı zamanda "ulusal onurumuz." SIGARADAN UZAK TUTALIM! Troyaign 'sivildenetitn' NERMtS BAYÇCV Izmarüara göre ÇanakkaJe Boğazı'na \apılacak bir kiprünün yol bağlantıları belki de Troya tarihindeki 1dnci tahta at' işlevini üstlenecek. Çanakkale Boğaz Köprüsü projesinin teh- didi altındaki Gelibolu Banş Parkı tartışma- lanna "Troya Tarihi Mffli Parla" da eklendi. Ağustos ayında başlanması planlanan koru- ma amaçlı Troya Milli Parkı'na yönelik pro- je çalısmalannın köprü nedeniyle çıkmaza sürükleneceği belirtildi. Orman Bakanhğı'nın teklifı üzerine Tro- ya projesmi de üstleneceklerini açıklayan Gelibolu Yanmadası Uluslararası Barış Par- kı Fikir ve Tasanm Yanşması Projesi Ofis Başkanı Dr. Raci Bademli, koruma ve yatı- nma yönelik projelerin çakışması sonucu bölgede bir kaos ortamı oluştuğunu söyledi. Bademli, "Merkezi yönetim kararlanyla be- lirienen yaönm planİanna yerel vönetirnleriıı entegre olmakta zorianmasL idari vapılan- malardaki yetersizlik. vetki karmaşasu koor- dinasyonsuzluk, koruma projelerinin yaşa- ma geçirilmesi ve milli parklann buna uygun olarak yönetilnıesinde büyük sorunlar cıka- racaktır." Bölgenin plan ve projelerdene önce "plan- lanrna" gereksinimi olduğunu sözlerine ek- leyen Bademli, köprünün yapılması duru- munda sorunlann daha da katlanacağına ışa- ret ederek. tanhi ve doğal değerleriyle dün- yada müstesna olan Troya ve Gelibolu mılli parklannı korumanın olanaksız hale gelece- ğini savıındu. Bademli. "Kaz Dağlaru Edre- mit Ayvalık. Troas. Çanakakle ve Gelibo- lu'yu bir arada düşünürsek yalnızca parkla- nn değil. bölgenin de dünvada müstesna ol- duğunu görürüz. Tüm bunlar bir bütün ola- rak ele alınarak böige planlamasına gidilme- ii ve Çanakkale'nin vizvonu beiirlenmelidir. Ancak söz konusu vizyona uvumlu koruma projeleri uygulanabilir ve yaşatılabilir. Eko- İoji vç barış. 21. yüzyıla damgasını vuracak i- ki önemli kavram. Biz şu anda. Gelibolu Ba- nş Parla ve yine uluslararası nitelikteki Tro- j-a Milli Parkı projeleriyle düm a> a bu iki me- sajı birden ^riyoruz. Bu nedenle ne kadar ciddi ve uzun vadede ne kadar açık olduğu- muzu göstermemiz gerekir'' dedi. 1996 yılında milli park kapsamına alınan Troya ve çevresi Troas. aynı zamanda UNESCO Dünya Miras Listesi'ne aday. 1998 yılı sonunda listeye alınması beklenen bölgedeki arkeolojik anıtlann sayısı 6O'ı bu- luyor. Osmanirdan tarih öncesine. binlerce yıllık bır geçmişi temsil eden bu anıtlann arasında Troya antik kenti, Avrupa'nın ilk savaş mitosuna konu olması ve Anadolu'yla bağlantılı kültürel kökenleri nedeniyle ulus- lararası bir üne sahip. Anadolu'da bır arada ender rastlanan bitki ve hayvan türlenne de ortam olan bölge, kıtalararası kuş göç >o- lunda bulunan Kara Menderes deltası ve 4 bin yıldan beri değişmeyen topografyasıyla eşsiz bir laboratuvar olarak da nitelendirili- yor. 1dan yapısı henüz oluşturulmamış 14 bin hektarlık milli parkın içinde altı kö> ve be- lediye bulunuyor. Yaşayan nüfusun gereksı- nimleriyle parkın korunması ve kullanımı arasında nasıl bir dengenin oluşturulacağı, DSİ'nin çalışamlan. yerleşim alanlannın bü- yütülmesi, park sınırlan dışındakı 2. konut, turizm ve sanayi yatırımılannın yaratacağı baskı, proje aşamasında yaşanacak dığer so- runlar arasında görülüyor. Biz aşağıda imzası bulunanlar, Türkiye'de faaliyet gösteren sigara üreticileri ve dağıtıcdan olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanhğı'nın önderliğinde, "Çocuklannıızj Sigaradan Uzak Tutalnn" kampanyasını başlatmış bulunuyoruz. Şunu kesinlikle ifade etmek isteriz ki, ürünlerimiz, yalnızca ve yalnızca sigara içme karan vermiş yetişkinler içindir. Küçükler sigara içmemelidir! 4207sayüıyasahükmügereği"18yaşından küçüklere tütün ve tütün mamulleri satışı yasaklanmıştır." Bu hükmün hayata geçirilebilmesi için, anne ve babalan, öğretmenleri ve tüm kamuoyunu,Türkiye çapındabaşlattığımız kampanyaya destek olmaya çağınyoruz. Y A Ş I N D A N KÜÇÜKLERE SATILMAZ1 7 0 / S A Y I l I K A N U H M A n U F 3 (0CUIII.A1IIIIZI SICUADA» UZAI TUTAU» ANNE VE BABALAR! YASA HÜKMÜNÜ UY6ULAYAN ESNAFIMIZA YARDIMCI OLUN. ÇOCUKLARINIZI SİGARA ALMAYA YOLLAMAYIN. Sayın Bayller; bu kampanya ile ilgili malzemelerin 13 Temmuz 1998 tarihine kadar elinize ulaşmaması halinde, 'Çocuklanmızı Sigaradan Uzak Tutalım. PK 6 Çcliktcpe 8O65O İstanbul" adresinc yazılı başvurabilirsinlz. Başvuruda adresinizi bclirtmeniz önemle rica olunur. TEKEL - PHILIP MORRIS SA - R.J. REYNOLDS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear