15 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 6 TEMMUZ1998 PAZAR CUMHURİYET SAYF* 17 Uçaktaki gazeteler Nokta dergisinin de yazdığı gibi uçaklarda Cumhuriyet gazetesi bulunmaması konusuna THY Basın ve Halkta ilişkiler Müdürü Faik Akın, bir kez daha açıklık getirmeye çalıştı. THY, uçakta yolculara vereceği gazeteler için tirajları esas afıyormuş. Tiraj ^ hesabına göre de her uçağa iki adet Cumhuriyet gazetesi düşüyormuş. Promosyonla ayakta durmaya çalışan Yeni Yüzyıl ve Radikal'den beşer adet alınıyormuş. Bu arada THY'nin yaptırdığı bir ankete göre uçak yolcularının talep ettiği gazeteler Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Sabah'mış. Cumhuriyet en çok aranan gazete fakat en az bulunanı... Türkiye genelinde de öyle değil mi? En çok okunmak istenen gazete fakat en az satılanı. Ne yapsak şu Cumhuriyet'i! D E N İ Z S O M Etektrortik posta: som0posta.cunitiuriyetcont.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Vergide, götürû dönem bitmiş... "Artık veraM aötürme dönemi baslıvor!" S osyal Srgortalar Kurumu'nun ayakta tedavi hizmetlerini özelleştirme girişimine yönelik eleştirilere Türk Eczacıları Birliği Başkanı 1 Mehmet Domaç da katıldı. Domaç, SSK'nin "Ayakta Muayene ve Tedavi Sözleşmesi" baş/<klı bel- ge ile kamuoyuna açıkça deklere etmeden zımni ola- rak ayakta tedavinin bir bölümünü özelleştirme yolu- na gittiğini bildirdi. Hastane bahçelerinde poliklinik binaları açılarak so- runa büyük ölçüde çözecek küçük yatınmlar yerine özel şektörden hizmet satın alma yoluna gidildiğini söyle- yen Türk Eczacılar Birliği Başkanı, "Söz konusu ka- rar, kurumun tercihini belirlemektedir" dedi. Özel şektörden sağlık hizmeti alınırken özel polikli- niklerde SSK'nin eczane açma düşüncesini de eleş- tiren Mehmet Domaç, "Bir taraftan hizmeti özelleşti- rirken diğer taraftan eczacılık hizmetinin SSK tarafın- dan verilmesi tam bir çelişki yaratmaktadır" görüşü- nü savundu. SSK'ye ozelDomaç, SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğ- lu'na gönderdiği mektupta ise özetle şöyle dedi: "SSK ciddi bir karar vermek durumundadır. Ya özel kurumlardan hizmet satın alacaksınız ki buna ecza- neler de dahildir ya da hizmeti kendiniz üreteceksiniz. Türk Eczacıları Birliği, SSK hastanelerindeki birkimi ön- lemek amacıyla ayakta tedavide özel hastanelerden hizmet satın alınması yerine. bu hizmetin nicelik ve ni- teliklerini arttırarak SSK tarafından verilmesini öner- mektedir. Ancak SSK'nin böylesi bir tavrı olmadığı gi- bi aksi yönde davranmaktadır. 0 zaman da çifte stan- dartı ortadan kaldırmak gerekiyor. Çok az sayıdaki SSK'linin bulunduğu köy, belde ve ilçelerde hizmeti serbest eczanelerden alacaksınız, milyonlarca SSK'li- nin bulunduğu yerde ise hizmeti siz vereceksiniz. Bu konuda birkarar verilmesi gerekiyor." Türk Eczacıları Birliği Başkanı Domaç, mektubun- da ayrıca yasal duruma da değindi: "SSK'nin sunduğu çoğu ilaç hizmeti eczacısız ola- rak verilmekte olduğu gibi eczacılık mesleğinin temel kurallanna aykırıdır. Çok sayıda SSK eczanesi yasa- ya aykırı olarak eczacısız çalıştınlmaktadır. SSK ayn- ca, eczaast olmayan eczaneler şikâyet edildiğinde geçici görevle birkaç günlüğüne söz konusu eczane- lere eczacı gönderip yasaya aykırı işe bir de muvazaa karıştırarak yetkilileri yanıltmaktadır. Bu tür uygula- malar da kurumun kamuoyunda güveninı zedelemek- tedir." Domaç, ayakta tedavi hizmetinin özelleştirilmesi sonucu ortaya çıkacak tabloyu da şöyle çizdi: "Sağlık hizmetlerinin fiyatının sürekli artması ve ayakta tedavi hizmetinin standardize edilememesi ne- deniyle kurumun ekonomik çıkmazı bugünkünden çok daha fazla olacaktır." PALAS PANDIRAS "Ahrette iman, dünyada makam" Imza: Süleyman Demirel -AMûmBozacı r- SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek YerilimHattı Erdinç UTKU Insanlar özgün dogarlar. bezgin ölürler. Nişantaşı'nda bir kız lisesi vardı Istanbul'un gözde ve eski okulla- rından biriydi Nişantaşı Kız Lisesi... Varoşlar okulsuzluktan kırılırken "hayırsever" bir işadamı 270 mil- yar liraya onanmını üstlenip kentin göbeğindeki okula kendi adını verdi. Orası artık Nuri Akın Lisesi oldu... Nişantaşı Kız Lisesi'nin de bir mü- diresi vardı: Melek Kuyucu... Hâlâda var. Hatta, avukat eşinin vekâleti ile bizi mahkemeye vermişti. Sonra bir skandal patlamış, "Reha Muhtar'la Show Haber"in gündemi- ne oturmuştu okul. Bazı ögretmenler kız öğrencilere sarkıntılıkla suçlan- mıştı. Açılan dava devam ediyor. Du- ruşmalarda öğretmenlerin suçsuzlu- ğu anlatılıyor. Bir tanık öğrenci ifade- sinde "Sanık öğretmenlere karşı olay tarihinde üst derecedeki idareci- ler tarafından doldurulduk. Bu dolduruş sonucu ben de bu şe- kilde ifade vermiş olabilirim. 0 ifadem doğru değildir" diyor. Milli Eğitim müfettişlerinin soruş- turması sonucu bazı "üst derecede- ki idareciler" görevden alınıyor. Gö- revden alınan okul müdiresi Melek Kuyucu, Bölge Idare Mahkemesi'nden aldığı kararla koltuğunu koruyup da- ha sonra mahkemenin durdurduğu atamayı onaması üzerine Danıştay'a gidiyor. Danıştay 5. Daire Başkanı'nın "bir ayda biter" dediği davanın dos- yası neredeyse bir yıldır rafta bekli- yor. Nişantaşı'nda yerinden oynayan taşlar tekrar yerine oturmuyor. ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCt 'GAP ve Kültür' (2) Bukö*ede 14.06.1998 günüya- yımlanan "GAP ve Kükür" baş- İıklı yazıma sözlü ve yazılı olarak birçok olumlu tepki gelirken ikı kışiden de eleştiri ve hatta "tep- ki" aldım. Bırı. GAP Bölee Kal- kınma Idaresi Başkanı Dr. f.H. Ol- ca> Lnver; diğerı ise ODTÜ Mi- nıarlık Fakültesi'nden Y. Doç. Dr. Neriman Şahin Güçhan... Anımsanacaktır. l4.0fr.l998 gûnlü ÇED Köşesi'nde 2- 5/06 l998"deŞanlıurfa"dayapılan semyozyuma deginmiş ve özellik- le Hasanke>Tin .sularaltında kal- ınaMiıa bıranlamda "razı olunan" göriiş ve değerlendirmeleri eieşîrr- miştim. Bunu yaparken de sempoz- yuma GAP idaresi adına katılan Prof. Dr. Servet Mutlu'nun yine "*a>nı çizgideki" tutumunu. bir biliın adamına ve hatta bir L'NDP (BıVf Çevre Programı) temsilcisi- neyakıştıramadığınııgizlememiş.- tim... Ünver'in açıklamaları Işte bu vazım üzerine aynntılı bil- «ilerle donatılmış bir yanıt t>ön- deren GAP Böl. Kal. Id. BaşkT Dr. I. H.OIcay Ünver. kültür varhkla- rının korunmasıyla ilgili yakla- şımlann sadece Prof. Dr. Servet Mutlu'nun konuşmalanyla yorum- lanması durumunda "eksik bilgi- lere" dayannıış olacağını belirti- yor. Söyler misiniz; bunun neresi "dujarlılık" ve bu nasıl bir koru- ma çabasıdır?.. GüçhaıTın 'tepkisi' ODTÜ öğretim iiycsi Y. Doç. Dr. Neriman Şahin Güçhan da hem bize. hem de -nedense- GAP ida- resine gönderdiöi tepki yazısında. 14.06.1998 tarihîi ÇED Köşe&i jıin "vanlış ve hatta yalaıı haber" ofdugunu belirterek. yıne sözü Prof. Dr. Servet Mutlu'yla ilgili eleştinme getirip özetle şöy le söy- lüyor: "Sn. Mutlu da kendi kişi- sel ğöriişünün GAP'taki kültür varlıklarının korunması para- lelinde olduğuntı (...) >urguladı (...) Onun LNDPde de GAP'ı çok iyi temsil edeceğini düşünü- yorum..." Bu doğru olsa bile. GAP idare- sinin "resmi" görüşüyle GAP'ın UNDPdeki "resmi temsilcisinin" kişisel görüşleri arasındaki farkın, sonuçta "Hasankevfi boğacak baraj projesinden vazgeçme" karanna dönüşüp dönü^meyeceği konusunda ise hemen hiçbir şey söylemeyen N. Ş. Güçhan, kızgın satırlarını yine de "işbirliği yap- ma" çağrısıyla şövle noktalıyor: "Ama bunu, doğru bir amaç, tu- tarlı bir tavır ve onca emek har- cayan kişi ve kurumları (GAP idaresi) mesnetsizce suçlayarak değil: onlarla birlikte emek. dü- Zavallı Hasankeyf... Sözde duyarlı kişi ve kurumların "ne ka- darını kurtarabiliriz" tartışmasını >üreği burkularak izliyor... Bu nedenle yine yazısı ekinde aynı kültür varlıklan için ne gibi "çatşmHfanrryapıtdı ğınfSzetîeyeTT birde rapor ileten Olcav Ünver. —ketdi deyimıylede "-»zdttkteHa- saıkeyfkonusunda" izlenen ça- balın iseşöyleözetliyor: "1991'de ba)lattığımız kazı ve kurtarma prejesi. Hasankeyf SİT alanın- davüzev araştırmasının yapıJma- sı, Kurtarılması gerekli alanlar- dakazı calışmalarının yapılma- sı. aşınabilir ulanların taşınma- sı (...) amaçlanmakradır." Uınerin sadece kendi yazısın- da Jeğil. ekındekı resmi raporda bi- le "aynen" yer verilen bu ifade- lercdebaktığımızda. nedenseeleş- 4w lü 7ED Köşesi'ndeki kaygıîarı- mı:m "hakh" \e "yerinde" ol- dutu açıkça ortaya çıkmıyor mu'.' 'Kurtarma" sözü. Hasan- ke)f'in sularaltında bırakılması- na "karar verildiğinin" kanıtı deal mı? Yine. "kurtanlması ge- reten alan" denirken. aynı za- nıjida "kurtarılmaması gere- keı alanların" da varhğını kabul etnek böylece ilan edilmiyor mu? Hee. "taşınabilirolanlann taşın- nıaı" sözüne ne demeli? Bu da açı:ça. böylesinegörkemli birta- rih.el başkentin elbette ki "taşına- maaeak" olan mımari ve kentsel deierlerındeıı "vazgeçildiğini" gösermiyor mu?.. şünce ve eylem gerçekleştirerek " NtFcfiyehm'.' Öylegorüîîuyor Jtf bu tartışmada sanki bir "sağıriar harrV da. şu son çağrısıyla ilgili olarak şunu söylemek gerek: 1 - Hasankeyf i sıılar altına göm- mek "doğru bir amaç" olamaz. 2- "Ne kadar kurtarsak kâr- dır" anlayışı. ne kültür adına. ne uygarlık adına. ne de bilim. mimar- lık. insanlık ve "işbirliği" (!) adı- na asla tutarlı bir tav ır değildir. 3- Dünyada eşi olmayan uygar- lık değerlerinin "hangi parçala- rını feda edelim" (ki. büyük ço- ğunluğugözdençıkartılıyor)diye emek, düşünce veeylem" ise za- ten bıze göre bir iş değil... Nitekim. belki de bunu bildik- leri için büyük masraflarla v e en geniş katılımla düzenledikleri GAP ve Kültür Sempozy umu'na bile ne bizleri çağırdılar, ne de bunca açık kaygı ve eleştirilerimize rağmen hiç değilse; "bu kültür yoksunu pro- jeleri artık gözden geçireceğiz" diyorlar. Açıkçası. duyarlı kesim- leri "o.valıyorlar". Kimi duyarlı görünen kişilerde bunu hâlâ fark etmiyor ve üstelik bıze yüklenip. eleştiri mektuplarının birkopyası- nı da GAP idaresine sjöndert py göndererek "takdir" bekliyorlar. Ne için?.. HAYVAIVLAR ISM.UL GVLGEÇ KIM KİME DUM ( DUM A BEHtÇ AK / / 3LL r -g=, lcr-—- 0 y w behicakuı turk.nei TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAH 26 Temmuz ABD-JAPONrA GSRGINUĞL 1941"0£ SUSÛN, A8D &4ŞXC4Aff FBANKJJN 0£1A. NO KOOSEVeLT, TAPONVA'tilN AMaOtKA'DAKJ TİCARİ ÇHCA/HAR'N/N PONDU£uU>U6U*JU AÇIKIADI- JAPONYA'NIN 193O'UJ y/UASDA &4Ş- 44XAV PoSu ASH* /ÇGALl J2PON O/Ş (?L£Gt, ? &/VCAMH/N, FI3AAISI2 HİMOİÇM'Mİ l>€ KOItU- MALAR/C!) AlTfAJA AO&UXA£/A// AÇ/KcAtAA- SIYIA YEMİ 8IZAŞAMA GOSTSRİYOEDU.E/İ7E5İ BUN, A8t> '0E JAPOHL4PA ZA&Ş/ OSI7MMA- LAR SAŞLft&f. PBTROL S4T1ÇI M DE&HAL. İ İ İ , İL£ Û£ ÇAT/Ç- UME GEÜy&iD 6ALİUİN VANlSriSA, MAK Bi£ ZOKUKJUILUK VE ONLAZt, 8İRKAÇAYSONSA L PA HAZfeLiKSIZ YAKAL/yACA/Hr/Ş. BUCAK İCRA MEMURLUĞITNDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosvaV: I W 1451 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cınsı. kıjmetı. adedı. ev sifı: Burdur ıli Bucak ılçesı Atılla Mah. Ta^kuyu me\ kıındc kaın. 4773 m2 miktarında 55 pafta. 227 par- selde kavıtlı \e üzerinde Mermer Ijletme AtölyeM (fabnka») bulunan ü^ınmaz. 23.352.740.700 TL. muhammen bedellc satılacaktır. Satış şartları: 1- Satıv 4 4.1998 günü saat 09.30'dan 09 45'e kadar adliyenın batı kısmında açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmm edılen kıymetın vüzde 75'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa ala- caklan mecmuunu \e >atıs masraflarını geçmek şartı ile ıhale olunur. Boyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın laahhüdü baki kalmak şartıyia 14.9.1998 günû saat 09.30-09/ 45'te ikincı arttınnaya çıkanlacaktır. Bu arttırnıada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartıyia en çok arttırana ıhale olunur. 2- Art- tırmaya ı^tırak edeceklerm, tahmin edilen kıyme lin)üzde 20'sı nıspetınde pev akçesi veva bu mıktar kadar mıilı bir bankanın temınat mektubunu \ermelen lazımdır. Satış. peşin para ıledır. alıcı ıstediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil venlebılir. Dellaliye resmi. ıhale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aıttir. Bınkmiş vergiler satış bede- lınden ödenır. 3- ipotek sahibı alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız \e masrata daır olan iddialannı dayanağı belgeler ileon beij gûn ıçmde daıremıze bildırmelen lazımdır. Abi takdırde haklan tapu sıcili ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Satış bedelı hemen veya venlen mühlet ıçmde ödenmezse lcra ve Itlas Kanunu'nun 133. maddesı gereğince ıhale feshedihr. İkı ıhale arasındaki t'arktan \e"«50 faızden alıcı ve kefillen mesul mtulacak ve JııçJ)i^hüJtmehaceiJiajm^^ Teye^alıcıyaWoTie^o^SnleMır6^atışalştirak edeTılerırrs^rtnameyı görmü^ ve münderecatını kabul etmış sayılacakları. başkaca bilgi almak ısteyenlerin 1997,1451 sayılı dosya numarasıvla memurlugumuza başvurmaları ılan olunur. 6 "1998 (*) llgililer tabinne ırtıfak hakkı sahıplen de dahıldır. Basm: 34582 GAYRIMENKUL AÇIK ARTTIRMA ILA.M(ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU) Esas: IWX MSatıs. Aıılalya Mcrkez Arapsuyu Mah. 6070 ada. 1 parsclde kayıllı la^ınmaz. Anlalya 2. Sulh Hukuk MahkcmcMnın IW7 2IÜ E. 1W7,1646 K. sayılı karan gereğince ^ıtılacakiır. Satı^a konu Anlalva Mcrkez Arapsuyu Mah. 6070 ada. 1 parı>elde kayıtlı ta^ınmaz tapu kaydına göre 368.00 m2'lik ham toprak tarla olarak kayıtlıdır. Ancak parselin larla vasfmda olmadığı. bir ımar parseli olduğu. arsa vasfı taşıdığı ve üzerinde ağaçlar bulunduğu tespit edilmiştir. Parselin bir kısmı imar yolu içinde kalmakta olup. bu kısım yola terk edildikten sonra inşaat izni verilecektir. Parscl 4 kat inşaata müsait olup ticari saha içinde kalmaktadır. Ma- halli rayıçlere söre arsanm m2"si 30.WH).000 TL'den 368.00 m2x3O.0OO.0O0 TL / m2 = 11.040.(KX».00O TL.'dir. Üzerindeki agaçlar ve arsası dahil toplam 11.340.000.000 TL.'dır. 1. Satış !5.(W. I<WX günö saal 9.00 - 9.10 arasında Anfalya Adliye Sarayı Kat: 3 No: 22'dcaçık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta dcğerinin % 75'ini bulmadıgı takdırdc 25.09 IWX günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılacaktır. 2. Satısta dcğerinin0 o40'ı ve mahkeme masraflarını geçtiği takdirde en çok arttınına ihale cdılccektir. Satış peşin para ıledir. ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satısa iştirak eden degerinın %20'si nispetınde teminat yatırma- sı sarttır. Ihaleye ı-jlirak eden şartnameyı görnıüş ve münderecatını kabul etmij sayılacakları. ba>kaca bilgi almak isteyenlerin Memurluğumuzun I99X 14 E. sayılı dosva>ına başvurmaiarı ılün olunur Bjsın: 33669 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Odun' BahPi Bahri'ye kim, ne zaman bu adı takmıştı, bilmi- yorum. Herkes onu "Odun" diye çağırırdı. Ben. "Odun" Bahri'yi 1966 yılında Heidelberg'de ta- nımıştım. Almanya'ya gelen ilk ";şç/7er"dendi. Ko- nunun yabancısı olanlar belki pek bilmezler, da- ha sonraki yılların tersine. 196O'lı yılların başında Almanya'ya gelen Türklerin çoğuniuğu "işçilikle ilk kez tanışan insanlardı. Biraz para kazanmak, birazyeniyerlergörmek, birazmacerahevesi.-der- ken soluğu burada almışlardı. Kendi anlattığınagöre "Odun"Bahri, "Sultanah- metSanat'tanayrılmış", bir süre abisinin "56Im- pala'sında direksiyon salladıktan" sonra askere gitmişti. Askerlik dönüşü, "kaderin cilvesi", Ga- latasaray'daki "Karavan Pavyon'a fedayi yazıl- mıştı". Daha sonra Beyoğlu'nun arka sokakların- da, uzunca süren "pezevenklik" dönemi başlamış- tı. "Odun" Bahri'nin inanılamayacak kadar uzun bir dili vardı. Yaz günleri Heidelberg'de, Schloss- quell Birahanesi'nin işlek bir kavşağa bakan ağaç- lı bahçesinde, kaldırıma yakın masalardan birine oturur, gelip geçen kadınlara dilini çıkartırdı. Bir kadını gözüne kestirdi mi, önce dudaklarını bü- zer, büzülmüş dudaklannın arasından hafifçe ucu- nu gösterirdi. Kadın yaklaştıkça, dili yavaş yavaş dışanya doğru uzamaya başlar, sonra birden fır- layıp, ağzının çevresinde bumunun ucunu, çene çukurunu sıyırarak bir pervane gibi hızla dönme- ye başlardı. Insanı tiksindiren bir gösteriydi. Yan masalarda oturan Almanlar, Italyanlar, Yunanlılar, Türkler "Odun" Bahri'ye "Sen manyakmısın"di- ye sorduklarında, o yaptığı işin, "karı tavlamada acayip birdümen" olduğunu anlatmaya çalışırdı. Dinleyenler pek üstelemezler, "Adam bunca yılpe- zevenklikyapmış, birbildiği vardır" diye düşünür- lerdi. "Odun" Bahri'nin "manyak bir pezevenk" ol- masının yanı sıra bir başka özelliği daha vardı. Be- yoğlu'nda "iş tutarken ", nasıl fırsat bulmuşsa, gi- dip Komünizmle Mücadele Derneği'ne üye ol- muştu. Kendisine Türkiye'den Tevetoğlu'nun, Darendelioğlu'nun kıtapları, derneğin dergileri, ticaret odalarının benzer yayınları gelir, o da bun- ları biz "solcu"öğrencilere vermeye çalışırdı. Ak- lınca "komünizme karşı mücadele" edıyordu. "Odun" Bahri, "Türk milletinin dünyanın en asilmil- leti" olduğuna inanmıştı. Bir "sokak milliyetçisi" idi. Ayaklarında beline kadar uzun lastik çizme- ler, sırtında turuncu renkte tulumu, burnunda ko- ku maskesi, kentin ortasından geçen Neckar Ir- mağı'na akan lağım ağızlarının dolmuş filtrelenni temizlerken, yanında aynı işi yapan Yunanlı, Ital- yan arkadaşlarına "atalannın üç kıtada nasıl at koşturduğunu" anlatırdı. Arkadaşları bir bunun anlattıklarına, bir de tulumuna sıvanmış pislikle- re bakarlar, hiçbir şey söylemezlerdi. O ise üste- ledikçeüstelerdi. Üzerinegelsinler, "hırçıksın", ra- hatlas/n isterdi. "Odun" Bahri birahaneye bir gün bir köpekle gel- miş. Kaldırıma yakın masalardan birinde uslu us- lu oturuyor, kadınlara dil çıkartmıyormuş. Çevre- de Türkler "Odun"öak\ bu değişikliği yadırgamış- lar. Biraz meraktan, biraz da "şamata olsun" di- ye onun masasına geçmışler. Karşısında onca Türk'ütorarada gören "Odun" Bahri, "dünyamri en asil milleti..." diye başlamış anlatmaya. Hem anlatıyor, hem de "Eleniki! Eleniki!" diyerek yanın- da oturan köpeği seviyormuş. Derken, yan ma- sada oturan Yunanlılardan bir genç, "Acaba yan- lış mı duyuyorum" diye, köpeğin adını sorup, "Odun"Bahri'den "Eleniki!"yanıtını alıncabir bi- ra şişesi indirmiş kafasına!.. Yunanlı gençler, ma- sadaki Türkler'in "İyi oldu pezevenge" diyen ba- kışları arasında iyice benzetmişler "Odun"u. "Odun" Bahri bu sopadan sonra kaçıp gitmiş- ti Heidelberg'den. Nereye gittiğini hiç kimse me- raketmemişti. Olayı, FeridunAbi'yle "CafeLutz'ta, her zamanki masamızda otururken bir arkadışı- mız gelip anlatmıştı. Ben heyecanlanıp, sonu gel- meyecek bir "iyi mi olmuş, kötü mü olmuş" tar- tışmasına girişirken, "Yeni Ufuklar"a gönderece- ği Thomas Mann yazısının son düzeltmelerini yapan Feridun Güzeldoğu, başını kaldırmış, yü- zünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle, "Sus artık, Deniz!" demişti. "Nefesine yazık!" Arkada- şımız gidince bana uzun uzun "puştluğun, peze- venkliğin" milliyeti olmadığını anlatmıştı. Ardın- dan birer konyak içmiştik. Arada bir televizyon görüntülerinde, kalabalık- lar içinde "Odun" Bahri'yi görür gibi oluyorum. Aca-, ba gerçekten "O" mu? Bilemiyorum. O kadar çoklar ki... BULMACA SEDAT y: SOLDAN SAĞA: 1/Akdenizyöre- sine özgü bitki ' topluluğu... Öz- 2 demir Asaf ın soyadı.2/Ayak- lı içki kadehi. pı- yale... Bir zekâ oyunu. 3/ Balı alınmış petek... Mezopotam- ya'da kurulmu^ ""efrbüyüTcsTteleî^ den biri. 4/ Bir koşucuya. diğer koşucular kümesinden sıyrılma olanağı veren çaba... Verme. ödeme 1 5/ Bir tür kalın ve ağır 2 çizme. 6/ Kuyruksoku- 3 mu kemiği... Bir işi ya- 4 pıp yapmamaya karar c verme gücü. 7/Eski dil- de yüz, çehre... Pamuk ıpliğinısaiTnayayarayan ^ 1 2 3 4 5 kizdebiriuzunluğunda- 9 kiölçü... Hındistan'dabûtün tanrıçalara verilen gene! ad. 9/ Geminin çektiği suyu gös- termek için baş ve kıç bodoslaınaları üzerine konulan işa- retler... Düşüncesızce her ışe atılan. YLKARIDANAŞAĞIYA:J/Ördeğe benzer bir suku- şu... Soy. sülale. 2/ Anksra'nın bir ilçesi... Türk halk mû- ziğinde. bağlama ailesınden çalgıların en küçük boylu- su. 3/ Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü... Öğü- tülmüştahıl.4/Amazonbölgesindebataklıksıkorman... Konya ilinde bir baraj. 5/ Kum falı. 6/ Kadastro harita- lannda parseller topluluğu... Behçet Necatigil'ın bir şı- ir kitabı. II Eski Mısır'da güneş tannsı... Bir yerde otuı- ma. 8/ Andre Malraut'nun. Ispanya Iç Savaşı'nı konu alan ünlü romanı... Yeteneği ve saygınlığıyla ünlü kadın opera şarkıcılanna verıien ad. 9/ Sarhoş ya da külhanbe- yi bağırması.. Bir kimsenindavranışlanna temel olan ah- lak ilkelerının tümü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear