25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönelmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordmatörü: HikmetÇe- tinkaya # Yazıışleri Müdüriı İbrahim Yıldız # Sorumlu Müdür Fikrel İlkiz • Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dıs Haberler Şinasi Danışoğlu # Istihbarat Cengiz Yıldınm 9 Ekonorra Mehmel Saraç 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor vbdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzettme. Abdullah Y aacı 9 Fotograf ErdoğanKöseoğ)u9Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yurt Haberleri Mebmrt Faraç Yavın Kurulu" llhan Selçuk {Başkan). Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke, llikmet Çetinkaya. Şükran Soner. Ergun Balcı. İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: !25,Kat:4,BakanIıklar-AnkaraTeI 4195020("hatl Faks: 419502? • Izmır TemsılciM. Serdar Kızık. H Zıya Blv. 1352 S.23Tel:4411220, Fak*: 44191 l?9Adana Temsılcisi: Çetin Y iğenoğlu, Inonü Cd 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel-363 12 ll.Faks. 363 12 15 Muessese Müduni Cstfln Akmen 9 Kooıdınatör Ahmet Korulsan # Muhasebe Bnlent toıerAldaıe Hüsoin Gürer • tşletme. Önder ÇeUk • Bılgı- lşlem: Nail İnal • Bılgısayar Sıstem Mûrûvet Çfcr • Sanş Fadkt Kuza V1EDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - (jenel Mudur Gülbin Erduran • Koordınalor Reha lşıtman # Genel Mudur Yardımcısr SevdaÇoban Td. 514 07 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 Y avımlaıan >e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayınalık A Ş TurkocagıCad 39 41 Cağaloglu 34334 ls! FK.246 Istanbul Tel- (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 22HAZİRAN 1998 tmsak: 3.22 Giineş: 5.25 Ögle: 13.13 Ikindi: 17.11 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.40 www.cumhurivet.com.tr Restorasyon sıkıntısı • \NKARA(A.NKA)- Ödenek yetersiziiği. tarihi binalarda görev yapan üniversiteleri restorasyon sıkıntısına soktu. Üniversıtelerin sahip olduklan gayri-menkullerin toplam değerinin 600 trilyon lirayı aştığı hesaplanırken restorasyon harcamalan için bina değerlerinın yüzde 10'u kadar ödenek ihtiyacı belirlendi. Üniversitelere. restorasyon harcamalannda kullanılmak üzere 1998 yılı için 60 trilyon lira ödenek talebinde bulunmalanna karşılık. 12.8 trilyon lira verildi. Posicop'un tehlikesi • CHICAGO(AA)- Amenkalı uzmanlann, ani kalp krizlerini önlemediğini açıkladıklan yüksek tansiyon ilacı Posicor'un, bir anda bırakılmaması gerektiği bildirildi. Amerikan Sağlıkçılar Birliği'nin dergisinde çıkan duyuruya göre doktorlar. ilacı aniden bırakan hastalardan dördünün fenalaştığını. birinin de öldüğünü belirttiler. V 2. Bakırköy Kitap Fuarr • İstanbu) Haber Servisi - Truva Kütüphanesi ile Bakırköy Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği "2. Bakırköy Kitap Fuan", 26-28 Haziran tarihleri arasında Bakırköy Belediyesi Kültür-Sanat Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Fuar çerçevesinde, 26 Haziran Cuma günü Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Perihan Ergun, Gülsüm Akyiiz ve Raif Ertem kitaplannı imzalayacak. Aynca, Sunay Akın ile Akgün Akova'nın söyleşi ve imza günü de aynı gün gerçekleştırilecek. Uyuştupucudan uzak durun' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü APK Daire Başkanlığı'nca yayımlanarak yurttaşlara dağıtılan "Polisle tlişkilerinizde Başvuru Kılavuzu"nda: gençlerin uyuşturucu kullanımına yol açan ortamlardan uzak durmalan, kötü örneklerden kaçınmalan, "Bir kere kullanmadan bir şey olmaz" diyenlere kanmamalan istendi. multîmedya • İstanbul Haber Servisi - Eğitimde kara tahta yerine görsel ve interaktif multimedya sistemleri kullanılmaya başlandı. Hıgh Q Dershanesi Genel Müdürii Rasih Üçgüler, dershanelerinde işlenen konunun bir projektör aracılığıyla bilgisayardan, büyiitüJerek sınıftaki tahtaya yansıtıldığını belirtti. Üçgüler, "Böylece öğrencilerin konuyu daha zevkli izlemesi ve ö|Tenmesi sağlanırken zaman kaybı da önleniyor" dedi. Doğal parklann kiraya verilmesine tepki gösteren örgütler, ihalelerin iptal edilmesini istedi Ormanlara mafya tehdidiASUMAN ABACIOĞLU İZMİR - Orman Bakanlığı'nca milli parklann 10 yıllığına kiralan- ması için açılan ihalelere *mafya"nın el atacağına dikkat çeken korumacı- lar. Orman Bakanlığrnı. anayasa ve yasalann verdiği "doğal ve kültürel değerleri koruma" yükümlülüğünü "mafyaya devretmekle" eleştirdiler. Orman Bakanlığı, bazı alanlann ihalelerini 29 Mayıs"ta gerçekleşti- rirken İzmir'deki Gümüldür. Teos- Ekmeksiz ve Tanay orman içi dinlen- me alanlarıyla Aydın"daki Dılek Ya- nmadası Milli Parkı ve Muğla'daki Günücek. Çubucak. Inbükü, Katran- cı, Ölüdeniz ve Gökova orman içi dinlenmealanlannın ihalelenni erte- lemişti. Milli parklann ve tabiat park- lannın on yıllığına kiraya verilmesi- ne tepki gösteren sivil toplum kuru- luşlan ve korumacılar. ihalenin erte- • Sivil kuruluşlar, milli ve doğal parklan kiralamak için ihaleye çıkaran Orman Bakanlığrnı, anayasa ve yasalann verdiği "doğal ve kültürel değerleri koruma" yükümlülüğünü "mafyaya devretmekle" suçladılar. lenmesinin, "muhammen bedeUerin daha da düşüriilmesi" amacına yö- nelik olduğunu savunarak ihalelerin tümüyle iptal edilmesini istediler. tzmir Çevre Hareketi Avukatla- n'ndanNoyanÖzkan. ülkemizin ve dünyanın en değerli doğal parklan, tabiat alanlan vebiyolojikzenginlik- lerinin haraç mezat satıldtğını vurgu- layarak "BiyoJojikÇeşiÜilikSözleşnıe- si, Ramsar Sözleşmesi, Rio Giindem 21 So/Jeşmesi'ni imzalamış olan Tür- kive Çevre Bakanlığı ve Orman Ba- kanhğu böyle bir saüşa izin vermeme- lidir. Bu bir uluslararası çevre skan- dalıdır" dedi. Avukat Özkan. ihaleye konu olan doğal park ve alanların, büyük bir olasılıkla "valnızca kısa dönemde kâr amacıyla" hareket eden kişilerin veya u vasadışıeğitinL,kaınpveörgüt- lenmeamacı" ile organize olan ülkü- cü veya şeriatçı mafyalann elinege- çeceğini kaydetti. Kırsal Çevre ve Ormancılık So- runlan Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Yücel Çağlar. Türkiye'de- ki milli parklann önemli bir bölü- münün master planlannın yapılma- dığına dikkat çekerek yapılan mas- ter planlannda ise milli parklann "ta- şıma kapasitesine" ilişkin hiçbir bi- limsel bilgi olmadığını söyledi. Bu nedenle özelleştirilen milli parkla- ra. "kâramacıyla" taşıma kapasite- sinin üzerinde ziyaretçinin gırmesı- ne izın verileceğini ve bu yükün do- ğal alanlann ekosistemlerine çok cid- di zarar vereceğini belirten Doç. Dr. Çağjar sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikk orman statüsü olan >er- Jerdeözeöeştirme sonucunda koruma önlemleri alınması konusunda ciddi yetersLzlikler ortaya çıkacak. Dilek Yanmadasrnda yasanan yangın bu- na örnek. Miffi parkiann sabşında. da- ha önceki şartnameden de görüvonız, hiçbir şekilde korumacı önlemlere ilişkin kamuovuna açık bir denetim mekanizması >ok. Bakanlığın denc- tiıni de sınırlı. Orman Bakanlığı, bu alanlan kendi miilkivetindevken ge- rektiği gibidenetle>'emi>orken sübjek- tif ilişkilerin geçerli olduğu bö>le bir özeüeşdrme uv gulamasL denetimi tü- müyle engelleyecek." Doç. Dr. Çağlar. Orman Bakanlı- ğrnı. anayasaya ve diğer >asalarda yer alan korumayla ilgili yükümlü- lüğünü, milli parldarı özelleştirerek ihaleetmekleeleştirdi. Milli parkla- nn çok düşük bedellerle ihaleye çı- karıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Çağlar. "Bu bedel ihalede artar de- nivor, ancak artmıvor. Çünkü ihaJe- ye fesat kanşıyor" dıye konuştu. TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönme- zışık da uygulamanın anayasaya ay- kınlığını vurgulayarak "Orman Ba- kanhğL son vıUardaözellikle kâr eden milli parklara ait tesisleri kiralama usulü\le işiermelerini dcvatmekte- dir. Oysa milli park veya koruma alanlanmız. tabiat parklarınıı/da kaytoimatehlikeshiekarşı karşna bu- lunan ekosistem ve habitatlar \ardır. Gelecek kuşaklara bu gen kav nakla- rının aktartlması. insan haklanna saygılı olmanın önkoşuludur" dedi. Datca Orman 'kazayla' yandı MTÇA(AA)-Muglaüa Marma- ris-Datça karayolu Soğuksu bölge- sindeki Alavare serisinde önceki akşam çıkan orman yangınına ne- den olduğu belirlenen Nazimeİşler adlı kadın tutuklandı. Bölgede ai- lesiyle birlikte odun kömürü üreti- ciligi yapan İşler, çamaşır yıkamak için yaktığı ateşin, rüzgânn etki- siyle içinde banndıklan naylon ça- dın tutuşturduğunu ve yangının bu nedenle meydana geldiğini savun- du. tşler, "Çok üzgünüm, isteme- den otdu. Ateş bir anda ortalığı sa- nnca yapacak hiçbir şeyimiz kal- madr diye konuştu. Nöbetçi mahkeme. Muş'un Ma- lazgirt ilçesi Adaklı Köyü'nden ge- lerek bölgeye yerleşen ve 10 ailey- le birlikte odun kömürü üreticiliği yapan Nazime lşler'in turuklu ola- rak yargılanmasına karar verirken eşi RaşftÖngün'ü serbest bıraktı. Uzun gecede uzunaşk Kuzey ülkelerinde vılın en uzun gecesi olan 21 Haziran Finlandiya'da şenliklerle kutlandı. Finlandiya'nın doğusundaki Silinjsr'de genç bir çift, kırda yakılan büyük ateşin duygu yüİdü ortamında sırt sırta vererek mutlııluklannın tadını çıkardı. 19 Haziran'da başlayan ve21 Haziran gecesine dek süren şenltkkrde, bu iki genç gibi rüm Finlandiyalılar da gönüllerince eğlendiler. (Fotoğraf: REUTERS) Prof. Afife Batur 'Koruma kurullan yara aldı' İstanbul Haber Ser\isi - Mimarlar Odası İstanbul Şubesj Başkanı ve ITÜ Öğretim Cyesi Prof. Dr. Afife Batur, mimar Behruz Çinici'nin Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından Koruma Kurulu'ndaki görevinden alınmasını üzüntü ve Afife Batur: Kamu yara- nnı ilke edlnenJerin gö- revden alınması üzücü. kaygıyla karşıladıklannı söyledi. Prof. Batur, son dönemlerde görevden alınan Koruma Kurullan üyelerinin tümünün kamu yarannı ilke edinmiş korumacı kimlikleriyle öne çıkan kişiler olduğuna dikkat çekti. Behruz Çinici'nin görevden alınmasını gazetemize değerlendiren Batur, olaydan Çinici'nin telefonuyla haberdar olduğunu belirterek olayı teessüfle karşıladıklannı kaydetti. Batur. "Behruz Çinici gibi Cumhurbaşkanı taranndan büyükelçi payesiyle taltif edilmiş değerli bir üye ve meslektaşımızın çok haklı olarak Büyükçekmece SİT karannı savunması nedeniyle görevden alınmasını kabul etmemiz çok zor ve talihsiz bir durum" dedi. Kurulda son dönemlerde görevden ahnanlann tümünün odalanna üye ve kamu yarannı ilke edinmiş korumacı kimlikleriyle öne çıkan kişiler olduğunu anımsatan Batur. şöyle devam ettı: "Zaten arkadaşlanmız da korumacı özellikleriyle bu kurullarda yer aldılar. Bu görev lerini yerine getirirken bu tavra maruz kalmalan üzücü. Kamu yarannı gözeten bir siyaset adamı olduğuna inandığım bir siyaset adamımn bu yaptıklannı anlamakta güçlük çekiyor, gelişmenin >önü açısından kavgı ve üzüntüyle karşılıvorum." KUMSALIN KORUNMASI İÇİN ÖNLEM .4LINM4SI İSTENDÎ 6 Patara yağmalarayor'tstanbul Haber Servisi - Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Havva Işkan. yabancı tur operatörleri tarafından "Dünyanın en güzel kumsalı" seçilen Patara'nm tarihsel ve doğal yapısının "hergeçengün biraz daha v^ğmalandığını'* söyledi. caretta carettaların en önemli yumurtlama plajlanndan biri olan Patara plajına, turistlerin rahat gidebilmesi için yolun asfaltlandığma dikkat çeken Işkan, kentteki oygu mezarların tamamının üzerinden de yol geçirildiğini vurguladı. Gazetemiz yazan Prof. Dr. Emre Kongar, "reform hüküjneti" olarak kurulan Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümetin, "Turizm Kararnameleri'" adı altında Türkiye'yi yağmaladığını savundu. Beşiktaş Belediyesi ve Yurttaşlık Bilincini Geliştirme Derneği işbirliğiyle dün Akatlar Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Patara Anrik Kent Yağması" konulu panele, gazetemiz yazan Prof. Dr. Emre Kongar, sinema sanatçısı Tank Akan ve Patara'nın tarihsel • Dünyanın en güzel kumsalı Patara'ya ruristik tesis yapılmasını isteyenlerce yapılan tahribat, tarihi eserleri ve caretta carettaların yumurtlama alanlannı tehlike altına sokmayı sürdürüyor. öneminin ortaya çıkmasında önemli rol oynayan arkeologlardan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Havva Işkan katıldı. Doç. Dr. Işkan. Doğu Akdeniz'in 18 kilometrelik en uzun kumsalı olan Pataradaki caretta caretta yumurtalarının üzerine "güneş şemsiyeleri" dikildiğini söyledi. Patara'ya "turistik tesis" yapılmasını isteyenler tarafından arkeologlann bulduğu kaya mezarlannın kınldığını belirten Işkan, kumsalın, özellikle geceleri gidişe açık olması nedeniyle tehlike altında bulunduğunu vurguladı. Patara"daki caretta carettalar için Çevre Koruma Kurulu'nun uyan tabelalannın hiçbir işe> yaramadığını savunan Işkan, plajın korunması için mutlaka "geniş kapsamlı öntemler" alınması gerektiğini bildirdi. Gazetemiz yazan Prof. Dr. Emre Kongar ise Türkiye'deki özellikle dogal ve tarihi zenginliği olan yerlerdeki toprak rantının neredeyse "uyuşturucu kaçakçılığT kadar gelir sağladığını belirterek, bunun nedeninin de "kamu alanlannın hükümerier taranndan konınmaması" olduğunu söyledi. Türkiye'de "Demokrasi" adı altında arabesk bir yağma kültürünün egemen olduğunu ifade eden Kongar, "Bu anlayışın altında sanavileşmeye bağlı olmayan bir iç göç. bunun yağma düzenine dönüşmesi; hükümetin ve yerel yönetimlerin de bu yağmayı önlemek yerine yağmadan pay alnıaya bakması yauyor" dedi. Sinema sanatçısı Tank Akan da Türkiye'deki tarihi eserlerin valnızca Türklerin değil, insanlığm malı olduğunu ifade ederek "Ancak bu-akın bu eserteri korumavu sanld özellikle yok edilmesi için uğraşıhyor'* diye konuştu. 'Orman Bakanı kas yapayım derken göz cıkarıyor 1 'Yasa değişikliği yanlış' e-posta : tan (« prizma. net. tr AYKUTKÜÇÜKKAYA Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Yücel Çağlar, "Orman köylüleri Kurultayı'"nın Örman Bakanlığı'nın 6831 sayılı Orman Kanunu'nda yapmayı amaçladığı değişiklik- lere toplumsal dayanak yaratma çabası ol- duğunu belirterek "Orman Bakanı Ersin Taranoğtu "Kaş yapayım derken göz çıka- nyor", Orman Bakanhğı da "minareye kılıf hazırlama' çabası içinde" dedi. Doç. Dr. Yücel Çağlar, Türkiye'de "dev- letormanT sayılan alanlann içinde ve biti- şiğinde 18 bin dolayında köy bulunduğunu ve bu köylerde 10 milyon yurttaşın yaşadı- ğını, ancak siyasal partilerin "orman köy- lüsü"nü yalnızca "ojdeposu" olarak gördük- lerini savundu. Çağlar, Orman Bakanlığı'nın 6831 sayılı Orman Kanunu ile 2873 sayılı Milli ParkJar Kanunu'nda yapmaya hazır- landığı değişikliklerin de bunun bir göster- gesi olduğunu söyledi. Orman Bakanlığı'nın orman köylüleri- nin tek ekonomik örgütlenmesi olan orman köyü kalkındırma kooperatiflerini ve dev- let orman işletmelerini etkisizleştirmeye ça- lıştığını söyleyen Çağlar. şöyle devam etti: "Orman Bakanlığı'nın 6831 sayılı Orman Kanunu'nda vapmaya çalışnğı değişiklik ger- çekleşirse. orman köylerinde kurulmuş bu- lunan ve bugüne değin de kin krinin sınıria- n içindeki ormanlarda ağaç kesmeve tomruk- lama işini üstlenerek üyelerineekonomik kat- kı sağlayan orman köyü kalkındırma koope- ratiflerini tümüyle devreden çıkaracak." Orman Bakanlığfnın tapulu arazilerdeki kızılağaçlar ile aşılı kestane ağaçlannın oluş- turduğu ormanlann "orman" sayılmaması için çaba gösterdiğini vurgulayan Çağlar, şunlan söyledi: "Türkiye'de bulunan yak- laşık 700 bin dönüm saf kızılağac ormanla- rının tümüne > akın bir kısnıının kimin mül- kiyeünde olduğu, en azından hukuksal ola- rak bilinmemektedir. Yasa değişikliğivle lu- zılağaç ormanlan, Üzerinde v etiştikleri ara- zinin mülk sahiplerinin insafına terk edil- miş olacak ve ortaya mülkiyet kargaşası çı- kacak. Bu kızılağaçlann yok edilmesi süre- cinin nelere yol açtığı geçen ay Zonguldak, Bolu, Bartın, Karabük'te ortaya çıktı." Türkiye'de orman sayılan alanlann yüz- de 35'inin (70 milyon dönüm ormanın) mül- kiyetinin kıme ait olduğunun da hukuksal olarak biünmediğine dikkat çeken Çağlar. Orman Bakanlığı'nın yapmayaçalıştığı ya- sa değişikliğiyle mülkiyeti kesinleştirile- bilmiş ormanlann mülkiyetleri üzerinde de yeni bir belirsizlik alanı ortaya çıkabilece- ğini işaret etti. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "Elden Gelen Azık Olmaz.." ... derken, başka bir haber daha, başlığı pek 'ma- nidar', "TÜSİAD'ın orduya iş ziyareti"; metni, net ve açık:"... TÜSİAD üyeleri, yerii Savunma Sanayii'ni güçlendirme dileğindeki Ordu'nun isteğiyle, Ha- va Kuvvetleri'nin Eskişehir, Kayseri ve Ankara'da- ki tesisjerini gezip, brifing almışlardır." "... TÜSİAD'ın işadamlannı organize ederek Ha- va Kuvvetleri'nin tesislerinde inceleme yapma ola- nağını yaratan TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Er- kut Yucaoğlu, konuyla ilgili olarak diyor ki: '-... Genelkurmay, Türk Özel Sektörü'nün, Savunma Sa- nayii'ne olan ilgisini arttırmasını; yabancı şirket- lerin, Savunma Sanayii'ne gösterdiği ilginin, Türk Özel Sektörü tarafından da gösterilmesini istiyor. Diyaloglan sürekli hale getirmek için, teker teker tesisleri gösteriyorlar." (Milliyet, 7 Haziran 1998) Düşünebiliyor musunuz? 'Ellerinin ucuyla' tutmuyorlar mı? Tedirginim dedim ya, sebebi çok: Türk ekonpmisi- nin 'düşrnan kardeşleri', malûm-u âliniz, TÜSİAD ile MÜSİAD! On gün kadarönce MÜSİAO, 'din ve mez- hep farklılığı gözeterek, halkı kin ve düşmanlığa açık- ça tahrik etmek' gerekçesiyle, takibata uğruyor: DGM Savcılığı'nın 'iddiası' sabit görülürse MUSİAD Genel Başkanı hüküm giyecek, bu arada dernek de kapatı- lacak! On gün kadar sonra Genelkurmay tarafından, Savunma Sanayii tesislerine çağnlan TÜSİAD azala- nna,"... yabancı şirketlerin Savunma Sanayii'ne gös- terdiği ilginin, Türk Özel Sektörü tarafından da gös- terilmesi isteniyor." MÜSİAD mâruz kaldığı 'güvenilmezliği' hak etmiş midir, etmemiş..midir; bunu, dava hükme bağlanınca anlayacağız; TÜSİAD, maznar olduğu bu 'güveni' hak etmiş midir, ondan kuşkuluyum; neden mi, bakın ne- den: 1) Baksanıza, nedeniyor: 'yabancı şirketler', Jürk Savunma Sanayii'ne ilgi göstermekteymiş de, TÜSİ- AD kulağının üzerine yatıyormuş; 'dürtüklüyohar', bir manada 'göreveçağnlıyor'. 2) TÜSİAD'ın vurdumduy- mazlığı malûm, yıllardır yazanm: devletin sağladığı inanılmaz imkân ve kolaylığa rağmen, Güneydoğu'dan sürekli uzak durmuş; ilaç için olsun, yatınm yapma- mıştır; oysa Rusya'da, Ukrayna'da, fink atıyortar. 3) Orada 'savaşılıyordu' gerekçesi, gerekçe değil baha- ne; genç burjuvazileryırtıcı olur, gözükara, yüreği pek; riske girmekten çekinmez: Amerika'da, Union Pasi- fic, Western Union gibi ünlü şirketler. ülkenin Doğu kıyıları ile Batı kıyılarını demiryolu ve telgraf direği dö- şeyerek, birbirine bağlarken: Yankee'lerin Kızılderili 'im- ha' savaşları devam ediyor muydu, etmiyor muydu? Ya da Ingirtere'nin 'Hint Kumpanyası', o alt/kıtaya ya- yılırken, Sa Majeste'nin askerieri, asi mihracelerte kı- lıç kılıca değiller miydi? Türk burjuvazisi. biliyorsunuz 'sera' burjuvazisidir; 'öyle boktan işe kanşır mı hiç?'; Güneydogu'ya, Do- ğu'ya, yatırım yapmayı. yıllar boyunca savsakladı; 'Doğu Holding' teşebbüsü, yılan hikâyesine dönme- di mi?; hâlâ işi, elinin ucuyla tutmaktadır; Genelkur- may'ın daveti, bunun açık kanrtı sayılmalıdır; elin gâ- vuru ilgi gösteriyor, göstermez mi, hazırtaraf; oysa 'bi- zimkilere' bak, 'ağırezgi, fıstıkîmakam': Cihet-i As- keriye, çarnâçâr, davet etmiş! Etmek zorunda mıydı? TÜBİTAK ne demiş? Bir bakıma, evet! Unutmadınız umanm, Savunma Sanayii'nin altyapısındaki dağınıklığı, yönetilme- sindeki koordinasyon eksikliğini; -uzman raporuna dayanarak- uzun uzun konuşmuştuk. (Bkz. Cumhu- riyet, 20-27 Nisan 1998). Cihet-i Askeriye, Türkiye Cumhuriyeti'nde Savunma Sanayii'nin hem 'yerli' hem 'ulusal' olmasında ısrar ediyor; bunda, haklıdır dal Ne de olsa, imâlât-ı Harbiye işçilerinin, kan. ter ve gözyaşıyla ürettiği top kamaları, süngüler ve silah- larla harp kazanmıştır; savaşta, 'ecnebi'ye muhtaç olmak ne demektir, bilir. Aynca TÜBlTAK'ın o ilginç çalışması var: "Savun- ma Sanayii ve Tedarik"! üç asker, üç mühendis, bir ekonomist tarafından geliştirilmiş, ilk sayfasına ne yazmışlar bilin bakalım, manası derin bir Türk atasö- zü: "Elden gelen azık olmaz, o da vaktinde bulun- maz!". Bu çalışmada, Savunma Sanayii'nin 'milli' ol- ması zarureti, 'esbab-ı mucibesi' ile izah ediliyor; so- nuç olarak denilmiş ki: "... Savunma Sanayii'nde hedef 'millîleşme' ol- malıdır ve Avrupa ülkelerinde görüldüğü gibi, biz- de de milîî 'ana yüklenici şirket' uygulamasına gi- dilmelidir..." "... Savunma Sanayii'nin 'milfîlik' vasfının oluş- turulabilmesi için mümkün olan her halde, özel- likleri gizli kalması gereken ve kritik olduğu kabul edilen sistemlerin geliştirilmesinde, milli şirketler, 'ana yüklenici' olmalıdır. Bu nedenle yabancı or- taklı şirketler, savunma sistemlerinin kritik olma- yan bölümlerinin üretimi için diğer millî ve yaban- cı ortaklı şirketJerle birlikte, ait yüklenici olarak, rekabet koşullannda, ihalelere kabul edilmelidir." (Savunma Sanayii ve Tedarik", s. 162, TÜBİTAK, Ocak 1998) TÜBİTAK, 'özelleştirme' kapsamında kalmak için, 'ana yüklenici (müteahhit) şirket'; 'küreselleşme' kapsamında kalabilmek için de 'kritik olmayan sek- törlerde ecnebinin rekabete katılması' fonmülünü bu- labilmiş; iyi güzel de, şu iki sorunun cevabı da bu ka- dar kolay mı: 1) TÜSİAD'ın hangi 'şirketi', hangi 'ulu- sal' güçle, 'ana yüklenici' olabilecek? 2) Her 'yerli' olan, acaba 'millî' midir? Dilleri mi varmıyor? Benzer kaygılar, TÜBİTAK uzmanlannın zihinlerini de kurcalamış olmalı ki, önerilen Savunma Sana- yii 'politika ve stratejisi'nde, çok daha radikal davra- nılmış, şöyle deniliyor: "... Türk Savunma Sanayii politikası, ülke güven- liğinin sağlanması için, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, başka ülkelerden yetki ve/veya izin almadan kul- lanabileceği, yüksek teknolojiye sahip harp silah ve vasıtalannın, yurtiçinde geliştirilmesi ve üretil- mesine olanak sağlayacak, Savunma Sanayii'nin kurulması ve geliştirilmesi olmalıdır." (Aynı eser, s. 170) Besbelli, 'tam bağımsız' ve 'ulusal' Savunma Sa- nayii'ni gerçekleştirebilmek, ancak 'tam bağım- sız1 ve 'ulusal' devletin işidir diyecekler, ama dilleri varmıyor; çünkü siyaset ve ticaret pisliğine bulaşma- mış, asker yada sivil her Türk aydını bilir ki, Ulusal Sa- vunma Sanayii, 'tüccar' kısmına bırakılamayacak ka- dar, ciddi ve mühim bir iştir. Yoksa niye 'yan otursunlar' dı? http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear