Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAVFA CUMHURİYET 14 HAZfRAN 1998 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Yunanistan Dışişleri Bakanı 'na göreya iki tarafın daparlak bir geleceği olacakya da birliktefelakete sürükleneceğiz
Pangalos: Türk-Yunan dostluğuna baş koydumSUNUŞ Balkan Dışişleri Bakanlan
Konferansı tstanbul'da yapıldı. Bu
konferansın çok önemli konuğu
Yunanistan'm Dışişleri Bakanı
Theodoros Pangalos'tu. Pangalos'tan
konferansın başlama tarihinden çok önce
randevu almıştık. Böylece Çırağan
Oteli'nde kaldığı daireye bir sabah
gittik. Pangalos bizi dairenin kapısında
karşıladı. Pek de spor giyinmişti.
Üzerinde kısa kollu san bir gömlek,
siyah pantolon, ayağında da koyu şarap
rengi mokasenler vardı. Yanımızda foto
muhabiri arkadaşımız Uğur Günyüz'ü
görünce yüzü asıldı. Önce fotoğraf
çektirmekten pek de hoşlanmadığını
söyledi. Şaka ettiğini anlamıştık. Daha
sonra yüzü gevşedi. "Beni kravat
takmak zorunda bırakmayın" dedi.
Kahvelerimizi içerken de konuşmamıza
başladık. îlk sorduğum, "Türkiye'de pek
de iyi bir şöhretiniz yok. Bazılan sizin
ruh halinizi çok inişli çıkışlı buluyor.
Gerçekten öyle misiniz, yoksa öyle
davranmaya özen mi gösteriyorsunuz"
sorumuza kahkahalarla gülerek şu yanıtı
verdi: "Yunanistan'da da şöhretim iyi
değil. Ama yine de halkın yansı
tarafından tutuluyorum."
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
•••••• Türkiye 'depek de iyi bir şöhretiniz yok.
Bazılan sizin ruh halinizi çok inişli çıkışlı bulu-
yor. Gerçekten böyle misiniz, yoksa öyle davran-
maya özen mi gösteriyorsunuz?
- Yunanistan'da da şöhretim iyi değil. Yme de
çok popüler politikacılara göre halkın yansı tara-
fından tutuluyorum. Ben. herkes tarafından sevi-
len. ya da sevilmeve çalışan politikacı türünden de-
ğilim. Zaten hiç kimse bunu başaramaz.
Televızyon o tür politikacılan yeğliyor. Ama be-
nim tarzım o tür polıtika yapmak değil. Özellikle
banş ve savaş gibi konular olduğunda her zaman
doğruyu söylerim. Bunlar günlük yaşamın en
önemli konulandır. Burada Türk-Yunan ilışkileri-
ne gelmek istiyorum. Belkı bu konu Türkiye için
çok önemli değil. çünkü Türkiye Yunanistan'dan
çok daha büyük bir ülke. Ama Avrupa ve Balkan
konulanyla birlikte bu da temelsel bir unsurdur.
Bu, bizım iki halkımız ıçın de önemli bir konu. İki
tarafın da ya parlak bir geleceği olacak, ya da bir-
likte felakete sürükleneceğiz. O nedenle de aklı-
nızın yatmadığı karşı çıktığınız birkonu olduğu za-
man bunu açıklıkla vedoğrulukla söylemek zorun-
dasınız. Sizin inişli çıkışlı ruh hali olarak tanımla-
dığınız davranış aynı davTanışın iki ayn boyutudur.
Ben Türk ve Yunan halklannın dostluguna, iki ül-
kenınyakınlaşmasınabaşkoymuşbırkışi>ım. Bu,
davranışımın bir boyutu. Öbür boyutuyla da Türk
hükümetinin tutumuna karşı çıkıyorum.
Seden?
- Ben bunu sadece bir Yunan vatandaşı olarak
söylemiyorum. Ama göriiyorum ki Türk hüküme-
tinin tutumu iki ülke arasındakı hiçbir sorunu çö-
zemeyecek nıteliktedir. Duruma göre, davranışı-
mın ya bir, ya da öbür boyutu su yüzüne çıkıyor.
Siz o nedenle mi Almanya Başbakam
Kohl'iin Türkiye'yiAvrupa'dan dışlayan sözleri-
nekarşı çıkarak, "TürkiyeAvrupa 'nın birparça-
sıdır" dediniz?
-Evet, çünkü ben buna inanıyomm. Birkeresin-
de de Yunan basınının hiç sevmediği bir söz söy-
ledim ve çok tepki aldım.
**—* Neydiosöz?
- Dedim ki "Biz Avrupa'nın bir parçası değiliz.
Çünkü Osmanh İmparatorluğu'nun bünyesinde
vaşadık. Beğenin, ya da beğenmeyin Türklerle bir
aradavdık. Bazılan bunun çok mutlu bir yaşam ol-
duğunu söylüyoriar, ama bence öyle değüdi."
Bizim farkJı bir tarihimiz var. Bu da toplumu-
muzu. ekonomimizi, hatta düşünce biçimimizi et-
kıledi. Bizlerdoguluyuz. Ben birsolcuyum O ne-
denle de din, kültür, tarih nedeniyle vapılan aynm-
lara hiçbir zaman inanmam. Burada ekonomik
farklılıklar var. Bunlan gözardı edemezsiniz. Ak-
si halde gerçek bir dünyada yaşamıyorsunuz de-
mektir. Ama bu farklar ne olursa olsun Avrupa'nın
bırlığini etkilememelidir. O nedenle de Türki-
ye"nin Avrupa'da yen olduğunu söyledim.
Fakat Avrupa'da bu yere sahip olmak için de ba-
zı özverilerde bulunmak lazımdır.
tmmmmm Örneğin
-Örneğin, tam insan haklanna saygılı birsistem
oluşturmak gibi... Birkaç polis şunu. bunu yaptı,
demek yetmez. Biz size ucuz dersler verme peşin-
de değiliz. Çünkü Yunanistan da böyle bir serüven-
den geçti. Türkiye'de. liberal. ilerici liderler arasın-
da dostlanm var. Bana, "Bu ülkede insan haklan
sorunu olduğunu büryoruz. Ama bunu sizin bize
söylemenizden hiç hoşlanmıyoruz" diyorlar. Ama
neden hoşJanmıyorsunuz? 1967 ile 1974 arasında
Yunanıstan'da diktatörlük varken aynı sorunlan
yaşadık. Ben ve pek çok Yunanlı ülkemize karşı
savaş \erdik ve Yunanistan'ın Avrupa Konse-
yi'nden çıkanlmasını istedik. Bunu da başardık.
Oysa burada, bu insanlar, "Ülkem hakkında kötü
bir söz söylettirmem" diyorlar.
deler?
Peki, sizceneden böylebir davranış için-
- Çünkü dış dünyaya değil, içeri bakıyorlar.
TürkJerde Türkiyeçok büyük ülke, mantalitesi var.
Evet, Türkiye büyük bir ülke. Hiçbirimiz bunu kü-
çümsemiyoruz. Ama dünya standartlarına göre
pek de öyle değil. Bir de bir ülkenın büyüklük kri-
terlerre bakmak lazım. Sadece nüfusunun çoklu-
ğu mu o ülkenin büyüklüğünün göstergesidir? San-
mıyorum. Örneğin Lüksemburg küçük bir ülke. A-
ma benim için büyük bir ülke. Çünkü Lüksemburg
çok zengin. halkı çok iyi eğitilmiş, hiç kımse mar-
jinalleşmemiş. Türkiye'ninyapmasıgereken ikin-
cı şey Avrupa'nın ekonomik ve sosyal modeline
doğru kendini geliştirmektir. Evet, Türkiye'de ina-
nılmaz bir sınai kalkınma var. Ama mesele bu de-
ğil. Mesele zengınliğin hakça dağılımı. Avrupa'yla
ürklerde Türkiye çok büyük ülke, mantalitesi
var. Evet, Türkiye büyük bir ülke. Hiçbirimiz bunu
küçümsemiyoruz. Ama dünya standartlanna göre
pek de öyle değil.
ürkiye'nin yapması gereken şey Avrupa'nın
ekonomik ve sosyal modeline doğru kendini
geliştirmektir. Evet, Türkiye'de inanılmaz bir sınai
kalkınma var. Ama mesele bu değil. Mesele
zenginliğin hakça dağılımı.
'en Türk siyasetine müdahale etmek
istemiyorum. Ama, Kardak krizi. deyince de isim
vermek zorundayım. Biz Yunanistan'da Kardak
krizinin patlak verdiği akşam Bayan Çiller'inkinin
aynısı bir davranışta bulunsaydık bu pek çok cana
mal olurdu.
'izin büyük bir pazannız var. Bizim yeni sanayi
sektörlerimiz var. Yatınmlar yapabiliriz. Bu çok
verimli bir işbirliği olabilir. Silahlanmaya
harcayacağımız paralan daha olumlu ve insani
alanlara harcayabiliriz. Ama sizin (Türkiye)
yüzünüzden biz silahlanmaya çok para harcıyoruz.
'Kıbrıs AB üyesi olacakür'Peki, siz Kıbns 'ta bugün utaştlan çıkmazt, ya
da çözümsüzlüğü nasıl değertendiriyorsunuz?
- Kıbns (Rum kesimi) AB üyesi olacaktır. Bu
korıuda hayale kapılmak yararlı olmaz. Bakııı,
Almanya. eskiden Demokratik Alman
Cumhuriyeti varken AB üyesi olmuşru. Kıbns
bu modeli izleyecektir. Bana göre de bu
Türkiye'ye iki sorun yaratacaktır. Bunlardan
birisi AB içinde, Türkiye'yle sorunlan olan bir
başka üye bulunmasıdır. Ikinci sorun ise pek
çok Kıbnslı Türk'ün bu durumu kabullenmek
istemeyecekleridir. Kıbnslı Türkler, AB içinde
eşit. Avrupa vatandaşlan olmak isteyeceklerdir.
Biliyor musunuz bilmiyorum, ama pek çok
Kıbnslı Türk şu anda eski Kıbns Cumhuriyeti
pasaportunu taşıyor. Böylece serbestçe seyahat
edebiliyorlar. AB üyeliği Kıbnslı Türklerin
güvenlik sorununu da çözecektir. Geçmişte
Kıbns'ta çok travmatik olaylar yaşandığını
biliyorum. Kıbnslı Türklerin gelecek için bazı
kaygıfan oimasını da anlayabiliyorum. Ama AB
içinde bu tür şiddet hareketlerine kesinlikle izin
verilemez. Üstelik AB'ye üyelik sorunlann
çözüJmesine yardımcı olacaktır. Çünkü Avrupa
Birliği kurallan iki toplumun birarada
yaşamasına olanak sağlayacaktır. Insanlann
istedikleri yere gitmeieri, istedikJeri yerde
çalışmalan iki toplumlu, iki bölgeli federal
sistemin ihlali anlamına gelmez ki.
Sayın Denktaş hep, Kıbns'ta serbest dolaşım
olursa Türklerin yok olacakJannı söyiüyor. Rum
çoğunluk içinde yutulacaklan görüşünü
savunuyor. Bu doğru degil.
Sizce Denktaş neden bugörüşte?
- Bence Denktaş geçmişte kaldı. Hep 1974'ten
önceki yıllara geri dönüyor. Ama aradan 24 yıl
gibi bir zaman geçti. Üstelik hep kendi
açısından konuşuyor. Her iki tarafta da dramlar
yaşandığını unutuyor. Bunca yıl içinde o kadar
çok şey değişti ki. Bir kere komünizm kalmadı.
Üstelik bütün dünya değişti. Ama Denktaş hâlâ
I974'te yaşıyor. Bence Denktaş'ın sistemi
oradaki yabancı güçler ve Türkiye1den gelen
göçmenlere dayanıyor. O sistemin başı olarak
kalmak istiyor. Kıbns Türk toplumu içinde
soruna çözüm bulmak isteyen pek çok kişi
olduğunu biliyorum. Tabii Kıbns bolünebilir de.
O zaman da orası Türkiye ve Yunanistan
arasında açıkça bir sınır haline gelir. O sınır da
kuşaklar boyunca ilişkilerimizi zehirler. Ama
adada iki toplumlu, iki bölgeli, iki toplumun
kendi kimliklerini tamamıyla koruyabilecekleri
demokratik, federal bir yapı oluşturabilirsek bu
dünyada bir Müslöman ve bir Hıristiyan
topJumun ilk modeli olabilir. Geleceğe örnek
oluşturabilir. Böylece de tarihi bir başan elde
edibniş olur. Bu da tabii hırslı olmanıza, ya da
işleri oluruna bırakmak istemenize bağlı. Ben
hırslıyım. Ben bir çözüme ula$mak için
çalışmak istiyorum.
PANGALOS - AB üyeliği Kıbnslı Türklerin güvenlik sorununu da çözecektir. Geçmişte Kıbns'ta çok fravmatik ofcıviaı vaşandığuıı biliyorurn. Kıbnslı
Türklerin getecekiçin bazı kaygılan oimasuu da anlavabiliyorum. Ama AB içinde bu tür şiddet hareketierine kesinlikle izin verUemez. (UĞUR GÜNYÜZ)
kendınizı kıyasladığınızzaman, >a da Brezılyagı-
bı üçüncü dünyanın zengin bir ülkesiyle Avrupa'yı
kıyasladığınızda farkın toplumsal olduğunu görii-
yorsunuz. Avrupa toplumlan bütünleşmıştir.'Sanı,
orta sınıflaregemendir \e ulusal gelınn büyük pa-
yınr almaktadırlar. Biz de. zamanla reformlar ya-
parak böyle bir toplum haline geldık. Gerçek de-
mokrası ıstıyorsanız. bu tür bir orta sınıf topluma
sahip olmalısımz. Bunun ıçın de gerekli reformla-
n yapmalısmız.
****** Ben yine Türk-Yunan sorunlarına dön-
mek istiyorum. Bakın hemen hemen her gün
Ege 'de iki tarafın savaş uçaklan it dalaşına (dog-
fıght) giriyorlar, bu da her iki iilkeye büyük para-
lara mal oluyordu. Yaptlan hesaplara göre bir it
dalaşı iki ülkeye 400 milyon dolara, Kardak krizi
ise yaklaşık bir milyar dolara patladı. Bu somut
gerçeklerin ışığmda sizce Türkiye ve Yunanistan,
aynı bölgedeyaşamanın getirdiğinimetleriortak-
laşa paylaşacak yerde neden birbirleriyle bu ka-
dar didişiyor ve silahlanmaya buncaparalar har-
ctyorlar?
-Öncelikle anlattığınız harcamalar konusunda
çok haklısınız. Bunlar sorumsuzca davranı^Iar.
Bunlarla bir \ere vanlamadığı gibi son derecede
de büyük tehlike yaratıyor, Ben Türk siyasetine
müdahale etmek istemiyorum. Ama, Kardak kn-
zı. deyince de isim vermek zorundavım. Biz Yu-
nanistan'da Kardak krizinin patlak verdığı akşam
Bayan Çiller'ınkının aynısı bir davranışta bulun-
saydık bu pek çok cana mal olurdu. Burada sade-
ce ölecek gençlerden söz etmiyorum. Demek iste-
diğim yaratılması tehlikesı olan ruhtu.
Bence bu, ıkı tarafın hükümetlerinin davranış-
lan için iyi birders oldu. İt dalaşlanna dönersek...
Neyse kı artık her gün bunlan yaşamıyoruz. Çün-
kü şimdı iki ülke arasında güven arttıncı önlemle-
ri sağlamlaştırma çabası içindeyiz. Bu da bize. so-
runlanmızla yaşama alanı bırakıvor.
mmmmmm Yani güven arttıncı önlemler sorunlan
çözmüyor mu?
-Çözmüyor, ama dediğim gibi bize bu sorunlar-
la yaşama alanı yaratıyor. Bunu da NATO çerçe-
vesi içinde sağladık. Ben vıllardır Türk Dışişleri
bakanlanna şupratik yolu öneriyorum: Eger bizim
10 mıllik sahamızı kabul etmiyorsanız her ay. ya
da belırlı zamanlarda bir kere böyle bir uçuş ya-
pın. ama bunu önceden duyurun kı sizin neyı
amaçladığınızı herkes bılsin. Bu vapıldığı zaman
her gün yaşanan tatsızlıklarda ortadan kalkar. Da-
ha hatalı olan taraf da Türk askeri lıderlığınden ba-
zılannınbu tür uçuşlar için polıtık tanhlen seçme-
len oldu. Bu da Yunan halkı içinde. Türk tarafın-
dan bazı kışılenn Yunanistan'ı bır"donümon'*du-
rumuna düşürmek istediklen ızlenıminı yarattı.
Bakın. geçmışteki anılan canlandırmak Türkiye ve
Yunanistan ilişkilerineyapılabileceken büyük kö-
tülüktür.
ı Askerlerden söz ettiniz ama, Türk Ge-
nelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı ile Yu-
nanlı meslektası bu it dalaşlanna son verme ka-
rarıaldılar. Oysa bunu iki taraftanpolitikacıların
başarması gerekmez miydi?
-Evet. askerlerçok sorumlu davrandılar....
1
İyi de bunu iki ülkenin politikacılan ne-
den başaramadı?
- Bunun da nedenini anlatacağım. Profesyonel
ahlaklan nedeniv le bunu açıklamazlar. ama ben i-
kı genel kurma> başkanının, bu tür olaylann pek
çok cana ve paraya mal olacagını hesapladıklanm
düşünüyorum. Bu da birçeşit pazarlığa >ol açabı-
lirdı ki bunu isteyebilir. va da ıstemeyebilırdık
Işte. böylece sorunlarfa yaşamayı kabullendik.
Bölgenin nimetlerinden ortaklaşa yararlanma
fikrinegelince...
İzin verirseniz. bunun tipik bir Türk fikn. oldu-
ğunu söylemek istiyorum. Çok saygı duyduğum
VabitHalefoğlu(eski Dışişleri Bakanı) bir gün ba-
na şövle dedı:
"Hiç Ege haritasına dikkatlice baktınız mı? Bü-
rüıı adalar si/iıı. Bizim hiçadamızyok. Bazılannın
bizûn olması gereki>or." Tabıı kı bu bir şakaydı. Tat-
lı tatlı sohbet ediyorduk. Ben de ona. "Sizdede ko-
ca bir kıvı şeridi var. Bu kıyı şeridinin bir kısmı bir
zamanlar bizimdi. Bi/e oradan neden bir parça
vernuyorsunuz?" karşılığını verdim. Tabii ki ko-
nulara vaklaşım biçımı böyle olmamahdır. Bana
göre haklar vardır; gerçekler vardır. Biz haklar ve
gerçeklerbunlardır. divedüşünüyoruz. Bizim için
tartışılması gereken tek bir konu olduğuna inanı-
yoruz, O da Ege'nin kıta sahanlığıdır.
•••••• Seden sadece kıta sahanlığı?
-Çünkü kıta sahanlığı kavramı iki ülke arasın-
dakı antlaşmalar yapıldığı sırada yoktu. Herkes,
Atatürk-Venizolosdönemının ışbirliğinden sözedi-
yor Ama bu Lozan Antlaşması temeli üzerineku-
rulmuştu. Lozan. çok ıv ı bir antlaşmaydı ve yürü-
dü de... Bu. ne Türkiye. ne de Yunanistan için çok
mutlu bir antlaşmaydı aslında. İyi baktığınızda siz
elde etmeniz gerektiğinı düşündüğünüz haklannı-
zı v itirdiniz. biz bize an olduğunu düşündüğümüz
haklanmızı yıtirdik. Ama sonuçta ortak birzemin
bulunarak bir uzlaşmava varılmıştı. Bu da iyi bir
uzlaşmaydı.
Bence var olan bu ilkelere sıkı sıkıya bağlı ol-
mamız gerekıyor. Arada bir de bu ilkelerin yorum-
lanması sorunu ortava çıkınca konuyu ortaya atan
tarafın bunu üçüncü bir tarafın dikkatine getirme-
si gerektiğinı düşünüyorum.
Yani?
-Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na...
Türkıye'nın bir güçlüğü var. Ama bu kendisine
ait, Türk-Yunan ilişkileriyleilgili değil. Bugüçlük
de Türkıye'nın Uluslararası Adalet Divanı'nı ta-
nımamasıdır. Herkes gibi Türkiye'nin de La-
hey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nı tanıması
gerekır. Siz Avrupa "ya doğru ilerlerken bu süreç
içinde birdönemdesizden Uluslararası Adalet Di-
vanı'nı tanımanız ıstenecektir. Çünkü AB üyesi
bütün ülkeler Uluslararası Adalet Divanı'nı tanı-
mışlardır.
ı^""^"» Yani bu aynı zamanda uluslararası hu-
kukun üstünlüğünü tanımak anlamına mı geli-
yor?
-Tabıi. Bu av nca düzgün davranışın da temel ku-
rallannı oluşturuvor. Tabii Batılı. AB üyesi ülke-
ler bağlamında... Lahey Adalet Dıvanı neden ta-
nınmasın? Kardak gıbı bir sorununuz olduğunda
pekâlâ orava başvurabılırsiniz.
Ya da öbürgri bölgeler konusunda...
- Ya da gri bölgeler konusunda... Biz de istedi-
ğimiz her konuyu oraya götürebiliriz. Uluslarara-
sı Adalet Divanı'na gıdip diyebiliriz kı: "Biz Yu-
nanistan olarak karasulantnızı 12 mile çıkarma
hakkına sahipolduğumuzu düşünüyoruz. Türkler
ise böyle bir hakkunız olmadığmı düşünüvoıiar.
Bize 12 mile çıkıp çıkamayacağıınızı, çıkamazsak
da kaç milde kalabileceğiınizi söv le>in."
mmmmmm
Mesut Ydmaz, hükümetinin L'luslarara-
sı Adalet Divant 'na gitmeye hazır olduğunu söy-
lemişti. Ama arkasmdan bu konu bir daha açıl-
madı...
- Evet. Şu anda da zor bir durumdayım. Kendı-
sini tanıyorum ve çok da saygı duyuyorum. Baş-
ka bir bakan olsa onun hakkında böyle söz etme-
yebilirdim. Ama Yılmaz, içtenlikle konuştuğum.
tanıdığım bir kişi. Yılmaz, "knnuşalun" dedi. A-
ma konuşacak ne kaldı ki? Bayan Çiller'le de ko-
nuştum.
Pozisyonlar hep aynı. Demin, Imaa-Kardak'tan
söz ettiniz... Bu konudaki görüşme beş dakikadan
uzun olamaz ki. Burada iki yol var. Ya bu konuda
savaşınz ve güçlü olan taraf ödülü alır, ya da üçün-
cü tarafa gidilir. Ben ilk şıkka her zaman büyük bir
şiddetle karşı çıktım.
••••^•B Yaniburada bir tahkim merciine mige-
rek var?
-Evet. en iyi tahkim mevkıı de Lahey Adalet Di-
vanı. Geçmişte Lahey Adalet Divanı benzer sorun-
lara çözüm getirmiştir. Pek çok ülke de bundan ya-
rarlanmıştır.
****** Sizce Türkiye neden Lahey AdaletDiva-
nı 'na gitmekte isteksiz?
- Bana göre askeri ve diplomatik bürokraside,
özellikledediplomatik bürokraside bazılan Yuna-
nıstan'Ia bütün sorunlan kapsayacak topyekûn bir
pazarlık istiyor. Bundan da amaç iki ülke arasın-
dakı ilişkileri yeniden düzenlemek. Ama bence bu
çok saçma bir düşünce. Çünkü Türkiye'nin, Yu-
nanistan üzerinde Osmanlı türü bir üstünlük kur-
ması gibi bir ihtiyacı yok. Türkiye'nin, Yunanis-
tan'la yaratıcı bir ilışki içine girmeye ihtiyacı var.
Bu da her iki ülke için muazzam bir potansıyel ya-
ratacaktır. Şu anda Yunanistan'ın çevresine bakın.
Pek çok yeni komşu ülke kuruldu. Hepsıyle ticari
ilişkilen patlama noktasında. Ama biz onlarca yıl-
dır Türkiye'yle ekonomik ilişkilerimizi geliştire-
miyoruz. Ama biz bunu engellemeyı bırakın. ce-
saretlendiriyoruz. Yunanlı işadamlan bana geli- •
yorlar, "Türklerteişyapacakmıyız?" diyorlar. Ben
de onlara. "Tabii ki. Gklin, onlar gebin. Toplano-
lardüzenle\in" cevabını venyorum. Ama bu yet-
mıyor. Bir Yunanlı yatınmcı Türkiye'de yatınm
yapmak istese geleceği düşünmek zorunda kalıyor.
Bu da güven sorunu. O nedenle bizim şimdi bu si-
yasi düğümü, anlaşmazlıfı çözmemiz gerekiyor.
Türkiye'nin çok büyük potansiyeli, müthiş bir ge-
leceği var. O nedenle de Yunanistanla ilişkilerini
yeniden düzenleme gibi bir ihtiyacının olmaması
gerekir. Bakın Bayan Çiller bana bir gün şöyle de-
di. Burada Bayan Çiller'den üç kez söz ettiğime de
dikkatınizı çekmek istiyorum.
Yoksa Çiller'ekarşı bir kompleksiniz mi
- Yok canım. Kendisini çok severim. Bakın bir
gün bana ne dedi: "Eğer yatunı ahp AyTahk'a git-
mek istesem Yunanlılardan izin istemek zonında-
yun." Hiç böyle şey olur mu? Herhangi bir Yunan
ticaret gemisi. ya da özel tekne karasulanndan çı-
kıp uluslararası sulara gıriyor. Hiçbiri de pasaport
bulundurmak zorunda değil. Sadece karaya çıktı-
ğınızda pasaport göstermek zorundasınız. Sadece
deniz kuv\etleri gemileri manevralan için bazı ku-
rallar var. Onlar bile bizden izin almak zorunda de-
ğiller. Sadece manevralar için izin isterler. Seyret-
mek için değil...
****** Burada bir parantez açmak istiyorum.
Siz, Yunanistan 'da karaya çıkmak isteyenlerinpa-
saport bulundurmalan gerektiğini söylediniz. A-
ma siz buraya pasaportsuzgeldiniz—
- Bırakın da bakanlann bu kadar küçük aynca-
lıklan olsun. Sayın İsmail Cem, Girit'e geldigin-
de hiç kimse ondan pasaport sormadı. Pasaport
belki yanındaydı, belki de değildi. Ama Sayın
Cem'den de hiç kimse pasaport istemedi.
****** Sizce sizin İstanbul'a pasaportsuz gei-
meniz neden Türk basınında büyük olay oldu o
halde?
- Bilmem. Belki bir polis memuru pasaporttan
söz etmiştir. Ama hiç kimse girişte bana pasaport
filan sormadı, neyse ki.
****** Türkiye ile Yunanistan arasmdaki tica-
ret konusuna dönmek istiyorum. Geçen yü 300
milyon dolariık bir ticaretyapûdığını öğrendim.
Daha sonra bir başka kaynaktan da bana Alman-
ya üzerinden iki ülke ticaretinin neredeyse 600
milyon doları bulduğu bildirildi. Buparanın bü-
yük bölümünü Almanlara kaptırmak yerine doğ-
rudan ikili tkareti arttırmak çok dahayararlı de-
ğil mi sizce?
-300 milyon dolar rakam Arnavutlukla ticareti-
mize eşit. Makedonya ile ticaretımızin ise altında.
Almanya üzerinden vapılan ticaret konusunda
çok haklısınız. Ama esas önemli nokta ortak yatı-
nmlar. iki ülke birbirini tamamlayabilir. Sizm bü-
yük bir pazannız var. Bizim yeni sanayi sektörle-
rimiz var.
Yatmmlar vapabiliriz. Buçok verimli bir işbir-
liği olabilir. Üstelik iki ülkenin insanlannın hayat-
lan da daha kolay laşır. İnsanlar daha rahatlıkla bir-
birlerinin ülkelerine gidip gelebilır. Silahlanmaya
harcayacağımız paralan daha olumlu ve ınsanı
alanlara harcayabiliriz. Ama sizin (Türkiye) yüzü-
nüzden biz silahlanmaya çok para harcıyoruz.
M I M M H Silahlanmaya para harcamanızyüzün-
den enflasyon oranınızı düşüremiyor ve Avrupa
Para Birliği'ne giremiyorsunuz—
- Evet. Ama size çok basit bir düşüncemı anla-
tacağım. Yunanistan olmasaydı Türkiye bugünkü
deniz kuvvetlerine sahip olmayacaktı. Türk Silah-
lı Kuvvetleri, hava kuvvetlerinin başka sorunlan
var. Bakın, Karadenız'de bir varhk dışında neden
böylesine büyük bir deniz kuvvetıne ihtiyaç duya-
caktınız kı? Tabii ki ihtiyaç duymayacaktınız.