29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 1998 ÇARŞAMBA HABERLER MŞ yorumu • ANKARA (Cumhuriyet Jürosu) - Ismet Sezgin, füksek Asken Şûra'nın YAŞ) terfi ve tayinleri ;örüşeceği olağan ağustos oplantısından önce 16 Jaziran Salı günü "lağanüstü toplanması .onusunda "Bazı karariann imdi alınmasında yarar ar" değerlendırmesmi ;aptı. Sezgin, "TSK, <aşayan canlı bir (rganızma. Her gün bir neseleyle, yepyeni olayla larşı karşıya kalıyor. Birtakım gereksinimleri duyor. Kararalmayı jerektıren olaylar meydana geliyor" dedı. Asgari ücretin durunıu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut ^Imaz üe CHP lideri Denız Baykal arasında vanlan uzlaşmanın yaşama geçirilmesi durumunda, 55. hikümetin istifa etmeden önceki son icraatı yeni asgan ücretı belirlemek olacak. Briit 35 milyon 437 bın lıra olan asgari ücret, 10 a) lık enflasyon karşısmda, hûkümetm ışbaşına geldiğınde yaptjğı yüzde 107'lik artışın yüzde 83'ünü yıtirdi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun geçen yıl yaptığı toplantı sonucundakı belirlemesine göre, asgari ücret Ağustos 1998'den itibaren 47 milyon 839 bin 500 lira olarak yürürlüge gırecek. Dokunulmazlık dosyaları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu tarafından dokunulmazlıklannın kaldınlması dönem sonuna bıraklan 22 milletvekiline ilişkin rapor dün Meclis Genel Kurulu'nun bılgisine sunuldu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir ve Devlet Bakanı Mehmet Batallı ve diğer milletvekelilennın . ,. dokunulmazlıklannını kaldınlması dönem sonuna bırakıldı. Türkiye-IMF • ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz, IMF ıle temmuz ayında anlaşma yapabileceklerini belirterek "Bu anlaş,ma stand-by anlaşması olmayacak" dedi. Yılmaz, partisinin grup toplantısında ekonomik göstergelerin ıyi olduğunu bildirdi. IMF yetkililerinin de son görüşmelerde Türkiye'de uygulanan ekonomik politikanın başanlı olduğunu kabul ertiğini belirten Yılmaz, "IMF yetkilileri, 'Bizim önerilenmizi uygulamamakla doğru yaptınız. Ancak, sizi bir konuda uyarahm. Yalnızca bütçe disiplinini sağlamakla başan sağladınız. Ancak, vergi ve sosyal güvenlik reformunu yapamazsanız bu başannız kalıcı olmaz" dediler" dedi. Ziraat Bankası'na çalışan tepkisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nün şubelerde öğle ızinJerini kaldırmasına, çalışanlar tepki gösterdi. Banka çalışanlan, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesinden ve dinlenme saatlerinin kaldınlmasından yakındılar. Kurulu'nda • CENEVRE(AA)- ILO'nun 86. Çalışma Konferansı Genel Kurulu'nda dün bir konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan, Türkiye ve bölgedeki Türkçe konuşan devletler ile Uluslararası Çalışma Örgûtü (ILO) arasında çalışma mevzuatına ilişkin sürdürûlen teknik işbirliğinin, daha da gelıştirilmesmı istediklerini söyledi. Çağan, örgütün son yıllardaki etkili ve sürekli çabalan sayesinde gelecekte uluslararası toplumun beklentilerini karşılayabilecek duruma geleceğini kaydetti. Adalet Bakanlığı, cezaevi müdürlerinin büyük bölümünün yerlerini değiştirecek Cezae\ierinde operasyonANKARA / EDİRNE (Cum- huriyet) - Adalet Bakanlığı Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürlü- ğü, sanatçı Muazzez Ersoy'un Edime Tanm Cezaevi'nde bu- lunması gereken hükümlüler ta- rafindan silahlı saldınya ugrama- sıyla yaşanan skandaldan sonra, cezaevi müdürleri ile ilgili tayin kararnamesi hazırladı. Cumhuri- yet Savcısı Yavuz Özeren, Edir- ne Tanm Açık Cezaev i'nde kalan mahkûmlar konusunda, "Mah- kûmlarm dışanda çaiışmalannin çeşhü sakıncalan olduğu gerekçe- siyle2.5 sayfalık bir raporu, Edir- ne Cumhuriyet Başsavcısı Vahap Güneş'e vermistMn" dedı. Cumhunyet Savcısı Ali Sami • Adalet Bakanlığı Ceza ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü, sanatçı Muazzez Ersoy'un, Edirne Tanm Cezaevi'nde bulunması gereken hükümlüler tarafından silahlı saldınya uğramasıyla yaşanan skandaldan sonra, cezaevi müdürleri ile ilgili tayin kararnamesi hazırladı. Arlı'nın Kastamonu Cumhuriyet Savcılığı'na atanmasından son- ra, 18 Mart 1998 tarihinde, Edir- ne cezaevlerine bakmaya başla- dığını belirten cezaevinden so- rumlu Savcı Özeren, Edirne'de değişik işkollannda 54 mahkûm çalıştığını bildirdi. Mahkûmlann dışanda çalışmalannı sakıncalı bulduğu için söz konusu yazıyı yazdığını ve başsavcının daha sonra kendisine, 22 Mayıs 1998 tarihinde durumu Adalet Bakan- hgı'na bir yazı ile bildirdiğini söylediğini anlatan Özeren. "dı- şanda çalışan mahkûmlann, ça- lıştıklan işverlerinde denetimle- rinin sağlıklı olmadığını \e sürek- li olarak bunlann dışanda çalış- mamalan yönünde muhalefet yapüğını" vurguladı. Cumhun- yet Savcısı Yavıız Özeren şunla- n söyledi: "Birtemizükşirketin- de çalışan mahkûmu işyerine sor- duğunuzda, size 'Bir yere ışe gönderdik' diyecevap veriyorlar. Veya bir marketteçalışan mahkû- mu soruyorsunuz; "Depoya gön- derdik' \anıtı \eriyorlar. Bu şe- kilde denetim sağlıklı olmuyor. Kontrol için, bunlann çalıştıklan işyerlerine çoğu kez kendi ara- cımla girrim." Tanm Açık Cezaevi "nde kalan mahkûmlann. Türkiye'de sadece Edirne'de cezaevi dışındaki deği- şik işkollannda çalıştıklannı, bu- nun da uygulamanın başladığı Ekim 1997 tarihinden bu yana sı- kıntılar yarattığını kaydeden Cumhuriyet Savcısı Özeren, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin olayla ilgili soruşturmalannı sür- dürdüğünü, açığa alınan herhan- gı bir görev li bulunmadığını bil- dirdi. Edime'de yaşanan olaydan sonra Adalet Bakanlığı'nın ha- zırladığı yaklaşık 150 birinci ve ikinci müdürü kapsayan kararna- menin ise önümüzdeki günlerde yayımlanacağı öğrenildi. Hakla- n nda "çetebağlantısı ve rüşvet aK maya eğilimli olduğu'" yolunda iddialar bulunan cezaev ı müdür- lerinin, taşra cezaevlerinde pasif görevlere tayin edileceği bildiril- di. ANAP-FPfarh 4 'e çıktı Cemil Çiçek FP'ye katıldı Cemil Çiçek ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Ankara mil- İetvekili Cemil Çiçek FP'ye katıldı. Milletveki- li sayısı 144'e yükselen FP ile ANAP arasındaki fark 4'e çıktı. ANAP'tan ihracı gün- demdeyken istifa ederek bağımsız kalan Cemil Çi- çek, dün FP grubunda, geçmişle ilgili eleştiriler- de ve üstü kapalı uyan- larda bulundu. "Bizünişi- miz şov vapmak değil, iş yapmakür" diyen Çiçek, son iki yıldır hata yapma- yan kurum ve makam kalmadığını savunarak "İstediğini söyieyen iste- mediğini işitir. Kendi işi- ni de ülkeyi de zora sokar. Sonra da adamı tükür- düğü testiden su içmek mecburi>etinde bırakır" dedi. Parlamentodaki son sandalye dağılımı şöyle: «FP 144, ANAP 140, DYP93,DSP62,CHP56, DTP 21, BBP 8, MHP 3, DP1, DEPAR1, bağımsız 12,boş9." 55. hükümetın istifası durumunda Cumhurbaş- kanlığı'nın yapacağı gö- revtendirme açısından parlamentodaki "birinci- lik" sıralaması önem ta- şıyor. ANAP'ın, Mec- lis'te en fazla sandalyeye sahip parti olmak için 5 mılletvekili transfer et- mesi gerekiyor. Kızday 'da eylem ve makyaj Kızılay Ankara'nm gözde e>lem merkezi. Özellikle Güven Park her hafta işçi-memur-oğrenci eylemcilerin buluşma noktası. \ ine bir e> lem günü polislerin barikat oluşturduğu kalabalığın diğer tarafinda belki de biraz- dan arkadaşlanyla buluşacak olan iki genç kız, makyaj lannın son rötuşlarını vapıvor. (Fotoğraf: A A) ~rrrr Akşener, Başbakan'ın malvarlığıyla ilgili olarak oluşturulan komisyoriâ 9 dosya sundu 'Yılmaz'ın servetinin kaynağı meçhuP ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Eski Içişleri Bakanı ve DYP Istanbul Milletvekili Meral Akşener, dün Başbakan Mesut Yılmazın malvarlığıyla ilgili olarak oluşturulan soruşturma komisyonuna bilgi verdi. Yılmaz ve ailesinin servetinin "kaynağının meçhul oiduğunu" söyieyen Akşener'in, "Yılmaz döneminde 36 kumarbane açıkk" sözleri ANAP'hlann tepkilerine yol açtı. Yılmaz hakkında soruşturma önergesi veren Akşener, dün komısyona çağnldı. Edinilen bılgiye göre Akşener, Yılmaz'ın Finansbank'taki hisseleri, kardeşiyle birlikte Tekstilbank'ın gerçek sahibi olduklan ve Almanya'daki Transalkim şirketi ile ilgili savlan yineledi. Akşener, "Yılmaz döneminde 36 kumarhane açıldı" dcyince ANAP'lı komisyon üyelen "Hayır 2 tane" diye ıtiraz ettiler. Akşener de "Bana ö>le söylediler, araştınlsın" dedı. Akşener. sav lanyla ilgili 9 dosyayı da komisyona sundu. ANAP'lı üyeler, savlannı savunmakta zorlandığı belirtilen Akşener'i "Siz bu önergeyi kendiniz mi hazırladınız, birileri mi hazırlattı? Bu konuda bir ön araştırmanız var mı" diye sıkıştırdılar. ANAP'lı Nejat Arseven'in "Siyasi etiğe u>gun değil bu yaptığınız. Daha önce maharlığı komis>onunda bunlar araşünldı'' sözleri üzerine, DYP'li Mustafa Kemal Aykurt'un "Arseven sa\cı gibi hâreket edhor. Bö>le konuşmaya hakkı yok. Sanki Meral Hanım önerge sahibi değil, suçluymuş gibi davranıyor" dedıği bıldırildi. Komisyonda Yılmaz'ın Meclis'e verdiği mal beyanı da okundu. Yılmaz'ın malvarlığında artış olmadığı belirtilirken 1996yılında kardeşı Turgut Yümaz'a olan 2 milyar 850 milyon liralık borcunu 1997'deödediği, Suzuki marka arabayı da Tempra otomobille değiştirdiği belırlendi. Beş çocuğa îşkence iddhısı İ İHD üyeleriinfazedildV IstanbulHaberServjsi -Yaşlan 6 ile 9 arasmda değişen 5 çocuğa Gayrette- pe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'nde iş- kenceyapıldıfı iddıa edildi. 'U2serleri»e işenen'. 'dnsel tacize ugrajan' ve 'suyla boğulmak istenen" 9 yaşındaki LÇ^ 8 ya- şmdaki Y.T., S.T^ 6 yaşındaki M.T. ve 7 yaşmdaki A.Y.'ye doktor muayenesi so- nucu 7'şer gün rapor verildi. tHD Istan- bul Şubesi, işkence olayına kanşan po- lislerin görevden alınması ve yargılan- ması için Beyoğlu Cumhuriyet Savcıh- ğıvelstanbul Valiliği'nebaşvurdu.lHD fstanbuî Şubesi*ne aileleriyle biriikte ge- len işkence mağduru 4 çocuk. Asayiş Şube Müdürlüğü 3. Kısım"a bağlı Baş- komiser EyüpPmarbaşı ve soyadı belir- ienemeyen komiser yardımcısı Müs- lüm'ün kendilerine işkence yaptıklarını ağlayarak anlattılar. Çocuklar, "Prffater biziçırdçıplaksoyarak üzerimize işedikr. Yapma bir cinsel organia cinsel tatizde buhındular. Hortumla dövüp, su\ la boğ- maya çahsdlar" diye konuştular. Istanbul Haber Servisi - tHD Bursa Şubesi saymanı TacettinAşçıve Ahmet Aydm'ın. polis işbirlikçileri olduklan gerekçesiyle yasadışi MLKPörgücüta- rafından öldürüldükleri öne sûrüldü. 13 Mayıs günü kaçınlan A^çı ve Aydın'ın kayıp olduğu belirtilmişti. İHD İstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar, yaptığı açıklamada, yakJaşık bir aydır kendilerinden haber alınamayan İHD Bursa Şubesi yöneticilerinden Ta- cettin Aşçı ve Ahmet Aydın'makıbetiy- le ilgili geçen ctımartesi günü MLKP imzalı bir faks aldıklarını belirterek "Faksta, polis işbirlikçisi olduklan ge- rekçesiyle Aşçı ve Aydın'ın sorgulamü- ğı vesuçlannı kabul ettikten sonra ceza- landınidıklan yazüıjdı" dedi. Kamu vicdanının denetiminden ve aleniyetin- den yoksun hiçbir yargılamanın adil bir yargılama olamayacağını vurgulayan Kanar. "Yaşam hakkınayöneliksaldın- lar nereden gdirse geisin karşıyTz" diye konuştu. IFIB,NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR Türk Ceza Yasası'nda yapıl- ması planlanan küçük değişik- lik, bir hükümet tasarısı olarak komisyonlardan geçti ve Mec- lis'in gündemine geldi. Gel gör ki hükümet kendi hazırladığı ta- sanya sahip çıkamıyor. Bu de- ğişikliğin bir kez daha ne oldu- ğunu hatırlamakta yarar olduğu inancındayım. Hükümet tasarısı, Terörle Mücadele Yasası, infaz Yasası, TCK'nin 159. ve 312. madde- lerirlbe iyileştirme öngörüyor. Tasarı, düşünceleri nedeniyle yargılanan ve hüküm giyen ki- şilerin çok az bir kesimine ra- hatlama getiriyor. Işte bu iyileş- tirme bile Meclis'in gündemine takıldı kaldı. Neden takılıp kaldığının öy- küsü de içinde yaşadığımız ruh halini ve yasa çıkarma anlayışı- nı yansıtıyor. Bu tasan DSP'Iİ insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından hazırlanmıştı. Amacı, bazı aydınların uzun yıl- lar hapiste kalmasına neden olacak kararları yumuşatmaktı. Ûrneğin Eşber Yağmurdereli, aldığı 12 aylık ceza nedeniyle Bir Gün Size de Lazım Olur yeniden 23 yıl yatacaktı. Bu izah edilebilir bir durum değil- di. Terörle Mücadele Yasa- sı'nda, 312. maddeden, 159. maddeden birçok aydın ve ya- zar hüküm giymişti. Bu konuda, en azından hemen yapılması gereken değişiklikler vardı. Hükümet, tasarıyı hazırladı ve komisyonlara gönderdi. Fa- zilet Partililer, çok demokrat (!) olduklan için bu tasanya sıcak bakmadılar. Komisyonlarda oyaladılar, t>u yüzden şimdiye kadar çoktan çıkabilecek bu tasarı, FP lilerin ayak sürümesi sonucu Mec- lis'in gündemine gecikerek gel- di. Tam bu sırada, bu tasarıda- ki bir maddenin FP'lilere de ge- rekli olduğu ortaya çıktı. Ftefah- lı Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ve Istanbul Belediye Başkanı Recep Tay- yip Erdoğan, 312. maddeden mahkûm olmuşlardı. FP'lilerbu değişikliği geç de olsa fark et- tiler. Artık bu değişiklik onlara da gerekti. Ama yalnızca 312. maddeydi önemli olan. Fazilet Partililer ve islamcı medya, o andan itibaren 312. maddeyle yatıp kalkmaya başladı. Recai Kutan'ın Meclis Başkanı'nı zi- yareti sırasında söyledikleci sözler unutulur gibi değildi: "TCK'nin 312. maddesi düşün- ce özgürlüğünü hedef alıyor. Böyle bir madde Türkiye için bir ayıptır." Türk Ceza Yasa- sı'nın 311. ve 312. maddeleri dün yürürlüge girmemişti ki. Ben bildim bileli bu maddeler işliyordu. Birçok solcu ve de- mokrat, onlarca yıldır bu mad- delerden mahkûm oluyorlar. Sayın Recai Kutan da yıllardır bu pariamentoda görev yapı- yor, bu maddenin varlığından haberdar olması için kendi ar- kadaşlarının bu maddelerden mahkûm olması mı gerekiyor- du? Fazilet Partililer bu vesileyie 312. maddeyi öğrenmış oldular. umarım Terörle Mücadele Ya- sası'nı, TCK'nin 159. maddesi- ni ve infaz Yasası'nı da öğrenir- ler. Ayrıca düşüncenin önünde- ki diğer maddelerin varlığından da haberdar olurlar. Bu mad- deleri öğrenmeleri için ille de bu maddelerden başlarının derde girmemesini dilerim. Gelelim CHP lideri sayın De- niz Baykal'a! Kendileri, şimdi- ye kadar düşünce özgürlüğü ve insan haklan konusunda en kü- çük bir girişimde bulunmak ih- tiyacını hissetmediler. Sanırım, defterlerinde öyle bir sayfa yok. Haydi diyelim ki kendilerinin böyle bir çabalan olmadı, en azından hükümetin bu konuda- ki girişimlerini destekleyebilir- lerdi. Mesut Yılmaz ile Baykal arasındaki mutabakatta, ceza yasalarıyla ilgili değişiklikler gündeme gelmemiş. DSP'liler ise bu değişiklik konusunda ıs- rarlı olduklarını söylüyorlar. Ga- rip ama gerçek, iktidar partileri bu değişiklikler konusunda, CHP'den daha istekli. Baykal'ın harekete geçmesı için de tıpkı Fazilet Partililer gi- bi başına bir şey mi gelmesi ge- rekiyor? Örneğin bir CHP'li ya- kını veya kendisi 159. veya 312. maddeden hüküm giyince mi bu maddelerin düşünce önün- de bir engel oluşturduğunu kavrayacak? Bu değişikliğin, şimdi FP'lile- re de yarayacağı, Karatepe ve Erdoğan'ın bu yolla hapis yat- mayacağı öne sürülerek engel- lendiği söyleniyor. Bu madde- ler onlarca yıldır solcuları hedef alıyordu. Hâlâ hapislerde ve mahke- me kapılarında bu maddeler- den yargılanan ve hapis yatan- ların tamamına yakını solcular. Aynca Terörle Mücadele Yasa- sı ve infaz Yasası'ndaki deği- şikliklerin tümü solcu ve de- mokratları ilgilendiriyor. Kafasında bir demokrasi bi- linci olmayan siyasetçiler, kar- şısmdakini hedef alan yasağı yasak saymıyor. Kim olursa ol- sun, düşünceleri yüzünden ha- pislere girmesin diyecek olgun- luğa gelmedikçe, bu ülkeye de- mokrasi falan uğramaz. Ne ya- zık ki özgürlüğü kaybedince gerek duyanların ülkesindeyiz. GLOBALPOLÎTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLL Pax Americana (!?) ABD hegemonyasının geleceğı üzenne tartışma- larakademik çalışmalardan, giderek günlük basına doğru yayılmaya başladı. Ozellıkle mayısta yaşa- nanlar, bu tartışmalara "ABD dış politikasının sorun- ları", "ABDliderlığının etkısizleşmesi"gibi başlıklar altında, özel bir ivme kazandırdı. Tartışmalara tari- hin büyüteci altında bakınca, ABD liderliğinin özel bir momente doğru ilerlemekte olduğunu söylemek mümkün. Bu köşede daha önce tartıştığımız gibi mayıs çok ilginç bir ay oldu. Hındistan Pakistan ilişkisinden Ortadoğu barışına, Japonya'nın ekonomi politika- sından Kosova'ya, Çin'den Kıbrıs sorununa kadar ABD'nin olayları yönlendırme becerisi tek tek sı- nandı ve sınıfta kaldt. VVashington Post'tan Jim Hogland, küçük dev- letlerin ABD'ye kafa tutmasından; The Observer'in başyazısı, "KüreselPolisin Hasta Olduğundan'; In- ternational Herald Tribune'de Ted Szule, ABD'nin birbiri ardına gelen krizlerde "artık sadece diğer ü/r kelerie bihikte rol oynadığından, liderlik yapamadı- ğından" yakındılar. American Enterprise Institu- te'den Michael Leden, "Altı yıl önce dünyanın tek süper gücüydük. Soğuk Savaş sonrası dönemın kurallarını koymamız için herkes b'ıze bakıyordu. Şimdi tam bırfıyasko" dıyor. ABD Dış llişkiler Kon- seyi'nden Walter Russel Mead, 'ABD'nin dışpo- litikası dünyanın heryerinde rayından çıkmıştır" tes- pitini yaptı. Bu aslında, hiç de beklenmedik bir gelişme de- ğil. Tarih, Roma Imparatorluğu'ndan II. Dünya Sa- vaşı'na kadar hemen bütün ittrfaklar ve hegemon- ya ilişkileri üzerine iki şey söylüyor. Bırıncisi, savaş biter bitmez ittifaklar dağılıyor, dünün bağlaşıklan birbirine kuşkuyla bakmaya başlıyorlar. Hatta II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, ABD-SSCB iliş- kilerinde olduğu gibi birbirlerinin can düşmanı ke- silebilıyorlar. Ikincisi, hegemonyacı bir savaşın ar- dından, ittifak bozulur bozulmaz, lider/ hegemonık ulkeye karşı gruplaşmalar, yenı hegemonya odak- iarı şekillenmeye başlıyor, bu süreç zamanla, siya- si bir hegemonya krizine dönüşüyor. ABD'nin durumuna dönersek, beklenen bu iki ge- lişmeden birincisi, Soğuk Savaş bittikten, ABD'nin nükleer şemsiyesi önemini yıtırdikten sonra ortaya çıktı. Esas ilginç olanı bu değil. İlginç olan, hatta bir paradoks oluşturan, ikinci gelişmenin gerçekleş- memiş olmasıdır. Süddeutsche Zeitung editörlerin- den, Harvvard Olin Institute for Strategic Studi- es üyesi Josef Joffe'nin Foreign Affaires'm 75'in- ci yıldönümü sayısındaki (Ekim 1997) yazısında sor- duğu gibi "Neden hâlâ ABD'nin karşısına, rakip bir hegemonya odağı çıkmamıştır?" Joffe, çalışmasında üç hegemonya deneyimine bakıyor Ingiltere, Bismarck Almanyası ve Roma imparatorluğu. Roma Imparatorluğu, zamanında, dünya sısteminin sınırtarıyla örtüştüğü için kendisi çökene kadar hiçbir alternatif hegemonyacı güçle karşılaşmadan varolabildi. ingiltere; hegemonyası- nı, Âvrupa'daki ittifaklann ve çekişmelerin dışında kalarak çatışmalara son anda, bir taraftan yana ve tüm gücüyle yüklenip, sonucu belirleyen etken ol- maya devam ederek sürdürdtı, Bismarck ise her- kesie, herkese karşı ittifak yaparak rakıplerini sürek- li dağınık tutmaya çalışarak hegemonya kurmaya çalıştı. Ancak, Bismarck modelı, bir coğrafi zorun- luluktan doğmakla birlikte, ulkenin tüm enerjisinin diplomasi ve savaşlarda harcanmasına yol açabıli- yor. Joffe'ye göre ABD, bugün hem Ingıltere gibi de- niz aşırı ve dengeleyıci olmak hem de Bismarck gi- bi herkesle ittifak yapmak ve her sorunda liderlik üstlenmek zorunda. Joffe, ABD'nin Ingıltere gibi tercih edılen bağla- şık olduğu müddetçe, hegemonyasını koruyabile- ceğini düşünüyor. Ek olarak geçen sene Çin ile Rus- ya arasında yapılan stratejık ittifaka değinerek bu tip ittifakların, bugün ABD'ye karşı bir tehdıt oluştur- maktan uzak olduğunu, çünkü amaçlarının biçim- lenmediğini tespit ediyor. Joffe'nin birinci tespiti, ABD dış politikasına bir ışık tutmak açısından ilginç. Ikincisi ise şımdilik doğru. Ancak burada anahtar kelime şimdilik! Mayıs ayında yaşanan gelişmeler, dünyanın birin- ci tespitin gereklerini yerine getirmeyi, giderek zor- laştıran bir yönde hızla ilerlediğini gösterdi. İkinci tespitte değinilen durum ise zamanla ortadan kal- kacak gibi. Roma Imparatorluğu deneyimine döner- sek, bugün ABD'nin küreselleşme süreciyle birebir çakışan birdinamiği var. Dünya mali sistemi. ABD'li büyük bankalar ve mali sermaye tarafından, ABD'yle özdeşleşmiş bir ilişkiler içinde ("VVashing- ton concensus", "Serbestpiyasa ekonomisi"), dü- zenleniyor, bu düzenleme sistemi gerek IMF, DTÖ ve uluslararası bankalarla doğrudan, gerekse de mali piyasalaryoluyla dolaylı olarak denetleniyor; iş- lemesi için gerekli kaynaklar sağlanıyor. Ekonomik olarak sıkışan ülkeler, ABD kapısına gelmek zorun- da. Ancak bu denklem, Pax Americana'nın devam edebilmesi için uluslararası mali sistemin de istik- rannı koruması gerektiğini de bize gösteriyor. Ne ki küreselleşme giderek istikrarsızlaşıyor. ABD'nin denetlediği mali kaynaklara ulaşmanın ekonomik, siyasi maliyeti, Asya krizinde olduğu gi- bi tek tek ülkeler için giderek artıyor. ABD karşıtı it- tifakların olası amaçlanan ilişkin dinamikler (Japon- ya'nın, Asya ülkelerine yardım etmek için IMF dışın- da bir fon kurma girişiminin, ABD tarafından büyük tepkiyle karşılanmasının gösterdiği gibi) işte bu süreçte mayalanıyor. CHP grubunda tartışnıa çıkü ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. grubunun basına kapalı bölümünde seçim uzlaş- masıyla ilgili ka>gılannı dile getıren ve gnıpta genel görüşme açılmasını iste- yen Aydın Güven Gürkan, Ercan Karakaş. Seyfi Ok- taj ve Fîkri Sağlar'a \ anıt verdi. Baykal'ın genel görüş- me önergesindeki göriişle- re madde madde yanıt \ er- mesı üzerine. Karakaş'ın "Isul hatası yapılıyor. Önerge hcnüz burada okunmadı" diye itıraz etti- ği öğrenildi. Gürkan. Ka- rakaş ve Sağlar'ın söz ala- rak iki seçimin bir arada yapılması, seçım hiiküme- ti \e Cumhurbaşkanı Sü- lejman Demirere düşen rolle ilgili kaygılannı dile getirdiklen bildirildi. Grup başkanvekıli ÖnderSav. 4 millervekilinın genel gö- rüşme önergesıyle ilgili ön görüşmenin gelecek hafta >apılacağını söyledi. Mu- halif milletvekilleri. bu tavn "Geçen hafta nasüsa görüştük di>e reddettire- cekler" diye şorumladı. Bursa millenekili Yah- ya Şimşek ıle Bahkesır millenekili Önder Kır- lı'nın RTÜK yasa tasarısı ıle ilgili olarak CHP'nin iz- lediği tavn eleştiren görüş- lerinı yineleyerek. u Bu ko- nuda genel görüşme öner- gemiz var. İşleme knnsun" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear