23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Yrtnartn güvenlik trafiği • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz, MGK Genel Sekreteri Orgenera! Ersin Celasın'i kabul ederek bir süre görüştü. Başbakanlık'taki görûşme yaklaşık l saat sürdü. Orgeneral Celasin. Başbakanlık'tan aynlırken gazetecilerin ziyaretin nedeniyle ilgilı sorulanna yanıt vermedı. Yılmaz, Celasin'ın ardından MÎT Müsteşan Şenkal Atasagun'u kabul etti. Yılmaz'ın. Atasagun ile Başbakanlık Resmi Konutu'nda yaptığı görüşme yaldaşık yanm saat sürdü. Sayıştay'm üyeleri • ANKARA (Cumhuriytt Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda Sayıştay "da boş bulunan 5 üyelik ıçtn yapılan seçimlerde 4 yeni üye daha belirlendi. Genel kuruldaki seçimlerde Sayıştay Meslek Grubu kontenjanından Hasan Baş, Erdal Aydoğdu. Irfan Ölçen; diğer meslek grubu kontenjanından Fe\ zi Kılıç üyeliğe seçildi. Maliye Meslek Grubu'ndan hiçbir aday, karar yeter sayısı için gerekli oy çoğunlugunu sağlayamadığından seçilemedi. Genel kurulda boş bulunan l üyelik içın bugün yeniden seçim yapılması bekleniyor. Güneydoğu eleleiçin I İstanbul Haber Servisi - CHP Beşıktaş llçe Başkanlığı, "Güneydoğu için El Ele". "Güneydoğu Hepimızindir". "Güneydoğu Sevgi ve llgi Bekliyor" başlıklan altında Diyarbakır ve Siirt'ın belirlenen bölgelenne yiyecek, kuru gıda, ılaçla okul araç ve gereçlennin sağlanacağıbir kampanya düzenliyor. tlçe başkanı M. Zakir Özlü yaptığı açıklamada, "25 Mayıs'a kadar sürecek bu çalışmamızda küçücük katkılar dağ olabilir" dedi. AB'nin • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Müdürü Prof. Dr. Nahit Töre. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın düzenlediği "Türkiye-AB tlışkileri" seminerinde. 6 iükeyle yola çıkan Avrupa BirlığTnin (AB) genişleme süreciyle yoksullastığını belirtti. Töre, Türkiye'nin içinde yer almadığı 11 aday ülkenın kabul edilmesiyle AB'de kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYÎH) yüzde 16 azalacağını bildirdi. 'Analar Ağlamasın' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Gençlik Kollan tarafından düzenlenen 'Analar Ağlamasın' mitingi ve banş yürüvüşü, 9 Mayıs Cumartesi günü Tunceli'de yapılacak. CHP Genel Sekreten Adnan Keskın. Genel Sayman lsmet Atalav, Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya ile milletvekilleri Mehmet Sevigen. Orhan Veli Yıldınm, Algan Hacaloğlu. Veli Aksoy, Mustafa Kul ve Mustafa Yıldız'ın katılacağı miting ve yürüyüş öncesinde, sanatçı Yavuz Bingöl konser verecek. Çfflehavuzlar davası • KAYSERİ(AA)- fstanbul-Kadıköy'de, örgüt üyesi 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan operasyona katılan21 polisin yargılandıgı "Çıftehavuzlar davası'na devam edıldi. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı dünkü oturumda müdahil avukat Behiç Ahçı, esas hakkındaki savTinmasında, "Otopside, Eda YükseFin vücudunda 58, Sebahat Karataş'ın vücudunda 40, Taşkm Usta'nın vücudunda ise 45 mermi girişi tespit edilmiştir. Sanık polislerin 'bilerek ve isteyerek adam öldürmek'ten tutıüdanmasmı ıstiyoruz" dedi. Duruşma, eksik evrakın tamamlanabilmesı için ertelendi. Tutuksuz yargılanan 21 polis arasında eski Özel Harekât Daire Başkanvekili tbrahim Şahin de bulunuyor. 1968 dönemi kare kare Basın Müzesi'nde açöğı fotoğraf sergisiyle 68 kuşağının mücadelesini anlatan gazeteci Ergin Konuksever, elinde o döneme ait yaklaşık 3 bin fotoğraf olduğunu belirterek, gelecek yıl daha geniş kapsamlı bir sergi açmayı planladığını söyledi. 68 dönemini 'kare kare1 yaşadığını anlatan gazeteci Konuksever, "Parça parça edilen bir genç kuşağın vaıiığını 30 yıl sonra belgesel olarak ortaya koymak istedim" dedi. Sergiyle, 68 kuşağı hakkjnda hiç bilgisi oİmayan yeni kuşağı bilgilendirmeyi amaçladığına dikkat çeken Konuksever, "Çünkü fotoğraf yalan söylemez" diye konuştu. 68 kuşağı: Bağımsızlık için isyan, özgürlük için mücadele, banş için kavga Geleceğe onuıiu mirasİstanbul Haber Servisi - Tarihe 68 Kuşağı olarak geçen gençlik: rurucu. gerici ve baskıcı sömürü düzenine karşı mücadele eden, başkaldıran bir kuşaktı. Emekten. bağimsızlıktan. aydınlanmadan. banştan ve kardeşlikten yana bu gençlik hareketi: daha eşit, daha özgür ve daha mutlu bir dünya kurmanın kavgasını verdı. Mücadelelerinde, kendilerinden sonrakilere onurlu bir geçmış, olumlu bir deneyim. görkemli bir hareketi miras olarak bıraktılar. 1968 gençlik hareketinin üzerinden 30 yıl geçtikten sonra, özlemle, coşkuyla ve onurla anılan bir kuşak, 68 kuşağı. Yaptıklan kitlesel eylemler, boykotlar, gösteriler. yürüyüşler, mitingler forumlar, üniversite işgalleriyle hep daha eşit birdüzeni, daha güzel yannlan arayan bir kuşak. Sömürünün olduğu yerde özgürlüğun olamayacağından hareketle, insanın insan tarafından sömürülmesıne karşı başkaldıran bir gençlik. Mücadeleleriyle ilgili fılmler, belgeseller çekılen, kitaplar yazılan ve hâlâ tartışılan bu kuşağın eylemlerini "Düzene isyan" olarak özetlemek mümkün. Yaptığı eylemlerle, tüm dünyada ses getiren etkinliklerle düzeni sarsan ve tarihe geçen bu kuşak, tüm eylemlerinde başta emekçiler ve köylüler olmak üzere geniş kitlelerle bütünleşti. Halkın geniş ölçüde desteğini ve sevgisini kazandı. Ülkemizde 21 Mayıs Devrimi ve 1961 Anayasası'yia sağlanan demokratik hak ve özgürlüklerin sağladığı ortamda filizlenen 68 Kuşağı, önceki kuşaklann deneyimlerinı iyi özümseyip değerlendirdi. Dünyaya toplumcu pencereden bakan bu kuşak, demokrasiyi, eşitliği ve bağımsızlıği amaçlayan tüm eylemlerinde halkının değerlenni savundu. Anadolu Aydınlanmasına, Ulusal Kurtuluş Savaşı'na, Kuvayı Milliye geleneğine, Atatürk'e, Türk Ba>Tağına ve Jstiklal Marşı'na ödünsüzce ve yürekten sahip çıktı. Tam bağımsızlığı ve ulusal egemenliği sa\ıınan bu kuşak, katıksız şekilde anti emperyalistti. Çözümü toplumsal kurtuluşta arayan hareketin önder kadrolan demokrat. karar alma süreçleri demokratikti ve bu tavır, başta üniversite öğrencileri olmak üzere halkla bütünleşmede, eylemlerin kitlesel destek bulmasında çok önemli bir dayanak noktasıydı. Sol yayınlarla, üniversitelerdeki fıkir kulüpleriyle kendilerini entelektüel olarak donatan gençlik, hiçbir grubun ya da partinin yörüngesine girmedi ve bağımsız tavnnı korudu. Gericiliğe ve faşizme karşı her zaman mücadele veren ve bu konuda pek çok saldınyla karşılaşan 68'liler kendilerini asla halktan kopuk tartışmalar, üniversite forumlan içinde kısıtlamadılar. Işçilerle birlikte gerçekleştirilen grev, direniş ve işgal eylemleri, köylülerle birlikte yapılan mitingler ve verilen etkin mücadele 68'lilerin tarihine altın harflerle yazıldı. 68'liler 1 Mayis işçi Bayramı'nda yine yollara düştüler. Atatürk'ün Kurtuluş Mücadelesi'ni başlattığı kentten, Samsun'dan, Atatürk'ün laik demokratik cumhuriyetinin başkentine, Ankara'ya doğru yürümeye başladılar. Bu kez saçlanna aklar düşmüştü. Ancak, aynı ruh ve coşku içindeydiler. 68'liler bu kez aynı görüş ve düşüncedeki çocuklanyla birlikte yine Mustafa Kemal için, yine aydınlık yannlar için yürüyorlar. Yollan açık olsun. 'LİLERİNSAMSUN-ANKARA YÜRÜYÜŞÜ... 'Ülkücüprovokasyon' olaysız atlatıldı OLCAYAYDÎLEK KIRIKKALE-68'liler Birliği üyeleri, " Bağımsızlık ve Demokrasi Yürüyüşü" çerçevesinde bir gece konaklamayı planladıklan Sungurlu'da "ülkücü provokasyon" tehlikesiyle karşılaştılar. Çoğunlukla halkın sevgi gösterileri arasında yerleşim merkezlennı geçen 68'lilerin eylemı. 12 Mart darbesinin ardından idam edilen Deniz Gezmiş,. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın mezan başında bugün sona eriyor. 68'liler Birliği Vakfi'nın Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın asilmasına ilişkin yasanın kaldınlması istemiyle 1 Mavıs'ta başlattığı yürüyüş bugün Karşıyaka Mezarlığı'nda sona eriyor. Keçıören kavşağında saat 09.00'da karşılanan 68'liler, Ankara'daki toplulukla birlikte saat 12.30'da Demetevler Onkoloji Hastanesi önünde, saat 13.00'te Karşıyaka Mezarlığı'nda olacaklar. Samsun'dan başlayarak geçtikleri il. ilçe ve köylerde halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan 68'liler, Sungurlu'da ülkücülerin eylem hazırlıklan üzerine programlannı değiştirdiler. 68'lilerin pazartesi gecesi konaklamayı planladıklan Sungurlu'da "ülkücü gruplann rahatsız olduğuna" ilışkın duyumlar alındı. Polisin, "güvence verememesi" üzerine 68'liler geceyi Kırıkkale'nin Hasandede ilçesinde geçirdiler. Hasandedeliler tarafından sıcak bir ortamda ağırlanan 68'liler, Hasan Dede, ıkı oğlu ve bir kızının yattığı türbeyi 68'liler Birliği üyelerinin T IVfayıs'ta başlattığı -Bağımsızlık İçin Samsun-Ankara Yürüyüşü' bugün Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın mezarlan başında sona eriyor. (Fotoğraf: CEMİL CİĞERİM) ziyaret ettiler. Eylemciler. ilçede dün sabah "68'liler yürüyor, direniyor", "Kahrolsun ABD emperyalizmi". "Yasasın dostluk dayanışma" sloganlanyla yaptıklan kısa yürüyüşün ardından otobüslerle Kınkkale'ye ulaştılar. Eylemciler, kentte Millet Caddesi boyunca önde bayrak, arkada üçerli kortej halinde yüriidüler. 68'liler Birliği Vakfı Başkanı Haşmet Atahan. yürüyüşün amacının sadece geçmişi anımsatmak olmadığını belirterek şunlan söyledi: "Günümüzde Deniz'lerin bağımsızlık yüriiyüşünü devam ertirmek. her türlû baskrva. insanın insan tarafından sömürülmesi, ezilmesine karşı çıkmaknr. Emperyalizme, onun güdümiindeki ırkçılığa \e gericiliğe karşı çıkmaktır. Tam bağımsızlığı ve gerçek demokrasiyi sa\ unmaktır. Çokuluslu şirketlerin küreselleşme adı altındaki yeni ve son saldınsıyİa halkımızın daha çok işsizliğe, pahalıüğa ve yoksulluğa mahkûm edilmesine, özeUestirme politikasına, halkın malı olan KİT'lerin yağmasına karşı çıkmaktır. Ulusai egemenliğe ve yoksul halkın çıkarlannı gözetecek ulusal hukuku yok etmek için uygulanacak uluslararası tahkim düzenine karşı çıkmaknr." Kafilede bulunan Atilla tpek, kalp hastalığı ve yüksek tansiyonu nedeniyle zaman zaman rahatsızlanmasına karşın yürüyüşü sürdürdü. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Bugün Deniz Gezmiş, Hü- seyin İnan ve Yusuf Aslan'ın öldürülmelerinin yıldönümü. 1968 kuşağının sembol ismi Deniz Gezmiş'i ve diğer iki ar- kadaşımızı mezarları başında anıyoruz. Deniz'i, Hüseyin'i, Yu- suf'u bir bahar gecesi yanımız- daki hücrelerden alıp idam seh- pasına götürmelerinin üzerin- den çeyrek asırdan fazia bir sü- re geçtiği halde yüreğimizdeki acı dinmiyorsa, onları kjama yollayanların hâlâ Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir durum- da olmalan yüzündendir. Deniz Gezmiş ve arkadaşla- n, yani 68 kuşağı ne istemişti, bunun karşısında onlan idama yollayanların amacı neydi? 1968 kuşağı; özgürlük, demok- rasi ve bağımsızlık istiyordu. Adaletsizliğin sona erdiği, eşit- lik ve uyum dünyasının ütopya- sı peşinde koşuyordu. Onlar "gerçekçiydiler" ve "imkânsızı istiyortardı". Karşı tarafta ise çürümüş dü- zeni savunanlar yer alıyordu. Eşitlik ve özgürlük idealinin üze- Deniz Gezmiş ve Kenan Mak rine şiddetle gittiler. Ülkücüleri devlet eliyle örgütleyerek, 68 kuşağını kan ve ateşle boğmak istediler. Başlangıçta, birilerinin söylediği gibi, "masum amaç- laria" başlayan gençlik hareke- ti, iktidann zorbalığıyla yüz yü- ze geldi. Gençlik köşeye sıkış- tınlıp, biranlamda "umutsuzbir isyana" zorlandı. Bazılan, Türkiye ile Avru- pa'daki 68'lileri karşılaştırarak, Avrupalının "zarafetine" dikkat çekiyor, Türkiyeli 68'lilerin daha acımasız olduğu eleştirisini ya- pıyortar. Avrupa'da 1968 eylem- leri nedeniyle kimi astlar, kimi işkence tezgâhlannda öldürdü- ler? Avrupa'da faşist ölüm çe- teleri kurularak gençler infaz edildi mi? Her şeyi kendi ger- çekliği içinde değerlendirme- den yapılan afaki yorumlar, "tat- lı su demokratlığı" değilse ne- dir? Gezmiş ve arkadaşlan hak- sızlığa duyulan öfkenin, gözü kara, atak öncüleriydiler. Yaşa- dıklan herzorbalık, onlann tep- kilerini isyana dönüştürdü. Bir kuşak, canavarların ağzına atıl- dı. Bu yolla, toplumda yükselen özgürlük ateşi söndürülmüş olacaktı. Bir anlamda, Denizler'i idam ederek, binlerce sosyalisti, de- mokratı cezaevlerine tıkarak, bir korku devleti yarattılar. Tepki tepkiyi doğurdu, Türkiye, belki de onlarca yıl sürecek bir cen- derenin içine sokuldu. Onlann idamı birdönüm nok- tasıydı. Arkası geldi. 1961 Ana- yasası'nın önce özgürlükçü hü- kümleri budandı. arkasından 12 Eylül 1980 darbesıyletamamen ortadan kaldırılıp "meşhur" 1982 Anayasası yaratıldı. Tür- kiye artık, devlet içinde çetele- rin cirit attığı bir cadı kazanına döndürüldü. Hedef, solun sindi- rilip yok edildiği bir düzen kur- maktı. Ortaya çıkan tablo ise kor- kunçtu. Yalnızca 1988-1996 yıl- lan arasında 1140 rüşvet ve yol- suzluk iddiası basına yansıdı. Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar binlerle ifade edilen ra- kamlaraulaştı. "Düşüncesuçu" gerekçesiyle yüzlerce aydın yar- gılandı, mahkûm edildi. Bu manzaranın neden ortaya çıktı- ğını bakın Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu nasıl açıklı- yor: "Demokrasinin yerieşme- mesi, merkeziyönetimin hak ve özgüriükleri sınıriaması, şeffaf- lığın olmaması, devletin ekono- miye tek başına hâkim durum- da bulunması..." Bütün bunları 68 kuşağı ve sosyalistler söylemiyor, devle- tin kurumlanndan birisi, yaptığı araştırmalann sonucu olarak or- taya koyuyor. Solu ezilmiş, öz- gürlüklerin önü kapanmış bir Türkiye, sonunda yolsuzluk, ci- nayet, uyuşturucu batağına saplanıyor. Denizler'in idamına karar verenler, bu idam karanna Meclis'te oylanyla destek sağ- layanlar, böyle bir tablonun ya- ratılmasının ilkadımlannı atmış- lardı. 1972'den bu yana, Türkiye'yi onlar yönetiyorlar. Bazılarının isimleri değişse bile, yerine ge- lenler de aynı anlayışı sürdürü- yoıiar. Bolu'da ülkücülerin bı- çaklı saldınsıyla öldürulen Ke- nan Mak'a yapılanlar, 30 yıldır yaşadıklarımızın aynısı. Bolu Emniyet Müdürü'nün ismine bakıyorum, o da tanıdık bir isim. 1968 döneminin anlı şanlı polis- lerinden Uğur Gür. Değişen bir şey yok. Onlar hâlâ işbaşında- lar. 1968 dönemi ülkücülerinin bir kısmı polis şefi, bir kısmı ba- kanlık kottuklannda, Meclis ça- tısı altında veya bürokrasinin üst kademelerinde. Denizler'in ölüm yıldönümün- de ne değişti diye çevrenize ba- kın, iktidardakileri gözleyin. 1940'lann ikinci yarısında baş- layan demokrasi ve komünizm düşmanlığı Türkiye'yi nerelere getirdi, dönün bir kez daha ba- kın. Karan siz verin. GLOBAI^OLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDKOĞLU Faşizmin Ayak Sesleri Daha önce adını pek kimsenin bilmediği, küçük, ırkçı faşit bir partinin Doğu Alman eyalet seçimlerin- de yüzde 13 oy alması sadece Avrupa'da şok ya- rattı. Şimdi, abartmayalım! "Hıristiyan Demokrat Birli- ği ile Sosyal Demokrat Parti'nin toplam oyu yüzde 5 7 ediyor. Diğer bir deyişle merkez çok güçlü. Bu /- kipartirahatlıklaAlmanya'yıyönetirier. PDS'nin (ko- münist partinin devamı, şimdi sosyal demokrat) de oylannı (yüzde 20) hesaba katarsak, faşistlerin o ka- dar da önemli olmadığını görürüz." "Faşizmin Ayak Sesleri" gibi başlıklara da gerek yok denebilir. Gelin, karar vermeden önce seçim sonuçlanna biraz daha yakından bakalım. Almanya'da tarihsel eğilim seçime katılım arttık- ça marjinal partilerin oy oranlannın düştüğünü söy- lüyor. Bu seçimler farklı. HDB partisinin oyu bir ön- ceki seçimtere göre yüzde 34'ten yüzde 22'ye düş- tü. Buna karşılık SDP'nin oylan sadece yüzde 4 art- tı (The Economist, 2/05/98). Komünistlerin oy ora- nı sabit kaldtğına göre yüksek katılım Alman Halk Birliği (AHB) isimli faşist partiye yaramış. Bu veriler iki gelışmeye işaret ediyor. Birincisi, siyasetin mer- kezinde (HDB-SDP) birzayrflama var. Ikincisi, tarih- sel seçime katılım egiliminde bir yön değiştirme söz konusu. Bu yön değiştirme acaba sadece bu seçim- lerte sınıriı, geçici bir durum olabilir mi? Ne yazık ki hem kuramsal yaklaşım hem de veriler bu eğilimin gelecekte güçlenebıleceğini düşündünjyor. Doğu Almanya'da işsizlık oranı Batı-Almanya'nın iki katı. Hem bu işsizliğin hem de işsizliğin yarattığı sosyal dağılma, buna bağlı Polrbkverdrossenhe- rt'ın (siyasetten beklediğini bulamamak) önümüz- deki dönemde geriletilebileceğine ilişkin neredeyse hiçbir işaret yok. Üstelik Euro tartışmalanna bağlı çö- zümlemeler, (bu deney başarılı olsa da olmasa da) aksini söylüyor. Geleceğe ışık tutabilecek gösterge- lere gelince. seçime katılanlar arasında 30 yaşından küçüklerin yüzde 30'u AHB'ye oy vermiş. Bazı işçi bölgelerinde. bu yaş dilimi içinde, işsizliğin yüzde 70'e ulaştığı düşünüldüğünde, AHB'nin yakın gele- cekte bu bölgelerde oy oranını arttırması beklene- bılir. Irkçı şiddet olaylanna katılanlann yüzde 70'inin 14-20 yaşlanndaki gençler olduğunu da bu veriye eklediğimizde... Almanya'da ırkçı faşist hareketin etkinliğini arttır- maya başladığına ilişkin başka gözlemler de var. Son iki yılda, ırkçı saldınlarda gözle görülür bir artış var. Geçen mart ayında yapılan bir araştırma, ırkçı saldınlann bir önceki yıla göre yüzde 10 arttığını or- taya çıkardı. Daha yeni bir araştırma bu artış hızını yüzde27 olarak saptadı. (Internabonal Herald Tri- bune, 03/05/98). Tüm bunlara, hele Almanya'nın bir Doğu eyaletin- deki seçim sonuçlanna bakarak, yann faşizmin AJ- manya'da iktidara geleceğini söylemek tabii ki saç- maolur. Ancak önümüzdeki dönemde ekonomik, si- yasi gelişmelerie bunların sosyo-psikolojik etkileri faşist hareketin güçlenmeye devam edebileceğini, bu yüzden de hâlâ ciddi bir tehlike oluşturduğunu söylüyor. Ustelik sadece Almanya'da da değil. Fransa, Avusturya, Italya, Belçika, Danimarka gibi ülkelerde aşın sağcı/ırkçı/faşist ya da faşist gelenekli partile- rin oy oranlan yüzde 10'un üstünde. Şöyle geri çekilip küresel manzaraya da bir baka- lım: Son 25 yıldır kriz yönetmede kullanılan neo-li- beral politikalar, piyasa mekanizmasının aşınlıklan- nı denetlemeyi, tahribatını sınıriamayı amaçlayan tüm emniyet tedbirierini söktü attı. Bu temelde son derece istikrarsız bir küreselleşme süreci yaşanıyor. Bugün, bir taraftan bu kriz yönetme mekanizması- nın kendisinden beklenen sonucu vermediği, işsiz- likle yoksulluğu, toplumsal çelişkileri derinleştirdiği ortaya çıkıyor. Bu modelin temsilcisi olan muhafa- zakâr partiler iktıdardan uzaklaşıyorlar. Ancak yerie- rine gelen "yeni-sol" partiler, eskimeye başlayan neo-liberalizmi sürdürmekte ısrarlı gibiler. Hem de geniş halk kitleleri sık sık bu politikalara karşı sokak- lara dökülse bile... Siyaset boşluk sevmez derier. Merkez partilerin geniş kitlelerin çıkariannı dile getirmekten, bunlara çare aramaktan vazgeçtiği, aynı zamanda egemen ekonomik modelin hızla rflas ettiği bir dönemde, olu- şan boşluğu kim dolduracak? Bunun cevabı çok karmaşık değil: Kitlelerin sıkıntılanna, Politikverd- rossenheit cevap arayanlar dolduracak. Burada, post-modernizmin modasına kapılıp, sınrf çözümle- melerine, ekonomiye, emperyalizm gibi kavramlara boş vererek, genel hak ve özgüriükleri savunmak, fa- şistlerin irrasyonel, cahil ve aptal olduğunu anlatmak bir yol. Ama ne yazık ki, bu faşistlerin ekonomiye, halk, ulus ve etnik kökene ilişkin basit, kolay kavra- nır, ama her zaman yanlış çözümlemelerine cevap veremeyecek kadar soyut hatta mazur görün, "bur- juva-liberal (saftoron)" bir yaklaşım. Bir diğer, daha zor ancak hem de yakın geçmişte (örneğin Ingiltere ve Fransa'da) denenmiş başanlı bir yol var Emekçi kesimleri doğrudan ekonomik çıkar temelinde, ırk. din, ulus ve cinsiyet aynmlannı aşma- ya çalışarak, sendikalar ve demokratik kitle örgütle- ri aracıîığıyla biraraya getirmek; bunu hemen toplu- mun genel haklar mücadelesi veren kesimiyle bir- leştirmek... ve yarının çok geç olabileceğini asla unutmamak! MGK'de gündem şeriatçı basın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mılli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) bu ay yapacağı toplantıda irtıcayı destekleyen basın kuruluş- lan ve bunlara karşı alına- cak önlemler görüşülecek. Kurula sunulmak üzere ha- zırlanan raporda, laik ve demokrat aydınlan hedef gösteren şeriatçı basın ku- ruluşlannın Türk Silahlı Ku\^vetleri'ni "özel hedef" seçtikleri. aşın sol örgütle- ri hedef almamaya özen gösterdiklen beürtildi. MGK, bu ay yapacağı toplantıda irticai basını özel bir gündem maddesi olarak ele almayı kararlaş- tırdı. Kurula sunulacak bir raporda, radikal lslamcı unsuriann yıkıcı diger fa-. aliyetierle işbırliğıne yö- neldıği ve şu aşamada söy- lem birliği içinde olduklan kaydedıldı. Raporda, 28 Şubat 1997'de başlayan sü- reçte Islamcılann ırtıcai fa- alıyetlere karşı önlemlere duyduğu tepki nedeniyle devlet kurumlannı yıprat- mak amacıyla her olanagı kullandıgı,TSK'yi özel he- def seçtiği kaydedilerek -şimdiük'" kaydıyla polise yönelik bir kampanya için- de olmamayı tercih ettikle- ri belirtildi. Raporda, 1969-1980 yıl- lan arasında aşın sol unsur- iann yayın organlan aracı- lığıyla yıpratma yöntemle- rini incelemeye alan şeriat- çı basın organlannın "aşın sol örgütieri" hedef alma- maya özen gösterme konu- sunda anlaştıklan savunul- du. Raporda, tslamcılarla aşın sol örgütlerin, özellik- le de PKK'nın 1997'nin Aralık ayından itibaren ba- smda işledikleri konulann benzerlıklerine işaret edi- lerek Akit, kapatılan RP'nin şimdi de FP'nin ya- yın organı Milli Gazete ile Yeni Şafak'ın adı anıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear