23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 MAYIS 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Trafik Sekiz Avrupa ülkesinde yapılan bir araştırmaya göre trafik kazalannda ölenlerin ailelerinin yüzde 9O'ının, sakat kalanların ailelerinin de yüzde 85'inin kazalar nedeniyle yaşam düzeylerinde kalıcı ve belirgin bir düşüş saptanmış... Dokuz Avrupa ülkesini kapsayan bir başka araştırmada ise trafik kazalannda ölenlerin yakınlannın yüzde 71'inde intikam alma isteği, yüzde 37'sinde intiharetme hissi görülmüş. Trafik canavannın kol gezdiği Türkiye'de böyle bir araştırma yapılsa kimbilir ne sonuçlar çıkacaktır... Emnryet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanı Dr. Şevket Ayaz, trafik kazalanna karşı "eğrtim", "denetim", "ilk yardım", "tıbbi yardım" başta olmak üzere tüm önlemlerin alınması gerektiği bilincini oluşturmak için herkesi göreve çağınyor. Bilinçlenince önlemler peşisıra gelecek ama bizde şimdilik "trafik canavan" daha bilinçli! Bektronik posta: Deniz.Som@raksneLcorn Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0,212.512 44 97 - Her taşın altmdan Yeşil çıkıyormuş... "Susurluk temizlenmezse yosun tutucağı bellivdi!" enelkurmay Başkanlığı geçen yılın sonla- rına doğru kapılarını açtı; gazeteciler Gü- neydoğu'nun en uç ve en sıcak bölgeleri- ni gördü. Yeni yılla birtikte yeni bir davet ya- pıldı; askeri okullar gezildi. Üçüncü ve son davet haf- ta içinde gerçekleştirildi; Eğitim ve Doktrin Komu- tanlığı bünyesindeki sınıf okullan görüldü, silahların bir bölümü tanıtıldı. Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Öz- kasnak'ın düzerriediğı üç gezi, gazetecilerin asker- leri, askerlerin de gazetecileri daha yakından tanı- ması fırsatını yarattı. Tabii bu arada, aydın olmanın ilk koşulunu "muhalif" olmaya bağlayanlar bir ko- mutanın "Benim yerime siz asker olabilirdiniz, ben de sizin yerinizde gazeteci olabilirdim" değerlendir- mesini kavrayamadı; "Ne yapılıyorsa, vatandaşla- rın vergisiyle yapılıyor" saptamasını anlayamadı; "Ejeştiriye açığız" çağrısını yorumlayamadı... Üç gezi, sabah aynaya baktığında suratsızlığını gö- Oçlemerünce kendine bile muhalif olarak güne başlayan eli kalemlilerin "düşünce"lerini eleştirinin ötesine ge- çerek nasıl hakarete vardırdığının somut ömekleri- ni de ortaya çıkardı. Yoksa, siyasilerin yeteneksizliği ve yetersizliğin- den de askerler mi sorumluydu! Son gezinin son durağı Isparta Eğirdir'deki Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi'nde, ilk gezinin ilk durağına yani Güneydoğu ortamına dönüldü. Ay- rılıkçı terör örgütüne karşı erinden subayına dek her kademedeki askerin, birileri sıcak yatağında güven içinde yatsın diye olağanüstü zor ve hatta insanüs- tü koşullarda nasıl çalıştığı sergilendi. Kameraların görüntülediği ve gerçek mermilerin kullanıldığı komando tatbikatları sırasında, ülkesi için hayatını ortaya koyan bu insanlar, hayatlannı ger- çekten yitirdikleri anda yanlarında asla kameraman olmayacaktı. Zaten onlann da böyle bir beklentisi yoktu. Onlar görevlerini yapıyordu ve görev asker için namustu. Üç gezinin sonunda görüldü ki, asker görev ala- nı içinde karşılaştığı her olaydan ders almasını bil- miş, hatta "Kara Kuvvetleri Alınan Dersler Merke- zi"ni bile kurmuş; tüketen bir ordudan üreten bir or- duya geçiş sürecini başlatmış; bu yüzyılı geride bı- rakmakla kalmayıp ülke savunmasına ilişkin rotası- nı 21. yüzyılın ortalarına dek çizmişti. Rotanın çiziminde demokratik. laik ve sosyal bir hukuk devletinin, daha açık bir tanımla Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı esas alın- mış; "alınan dersler" sonucu demokrasi, laiklik ve hukuk devleti asker için ülkenin bölünmez bütünlü- ğü kadar vazgeçilmez ilkeler arasına girmişti... Anlayana! PALAS PANDIRAS U Işte özelleştirmenin son boyutu: Selsede helikoptehnin, milletvekili tarafından müstakil kullanımı... \MûfrtBozacı \— SESSİZSEDASIZ(l). NÜRÎKURTCEBE 7ZS/P A/LEM/ AUY<ZX2. Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Slikonlu hatunlarla evlenin. plastik çocuklannız olsun! Yekta Güngör Özden'e yapılanlar Anayasa Mahkemesi Başkanı Ah- met Necdet Sezer resmi bir yazı ya- zarak Anayasa Mahkemesi'nin eski başkanı Yekta Güngör Özden'in ko- ruma polislerinin kullandığı otomobi- li geri istedi. Yönetmelik gereği Anayasa Mahke- mesi'nden tahsis edilen oto-1. mobilin geri istenmesiyle Öz- den, korumasız bırakıldı. Ana- yasa Mahkemesi yeni başkanının 30 Nisan 1998'de onayladığı otomobili geri isteme yazısının eski başkana 26 Mayıs 1998'de gönderildiği öğrenildi. Korkulu rüyadan akılcı dünyaya Bir artı bir eşittir iki ediyor ama John Alen Paulos, "eşitler eşitlerin yerine konabilir" kuramı için şöyle diyor: "Bir bardak su artı bir bardak pat- lamış mısır, iki bardak ıslak pat- lamış mısıra eşit değildir. Baş- kan Reagan, Kopenhag'ın Norveç'te olduğunu sanabi- lir. Fakat, Kopenhag Danimar- ka'nın başkenti olduğu halde Re- agan'ın, Danimarka'nın başkentinin Norveç'te olduğunu sandığı söylene- mez." Beyaz Yayınlan'ndan çıkan "Her- kes İçin Matematik" kitabında Paulos, esprili öyküler ve yaratıcı ömeklerle bu korkulu rüyayı anlatıyor; matematik- ten ürkenler dahil herkesi her yerde var olan matematiğin akılcı dünyası- na davet ediyor. ÇED KÖŞESI OKTAY EKİNCİ TMMOB ve Beklentiler... Türk Mühendis ve Mımar Odala- n Birtiğı'nin (TMMOB) 35. Dönem Genel Kurulu ve seçimleri 22-24 Mayıs 1998 günlerinde Ankara'da ya- nıldı. Aynı günlerde Batı Karadeniz •jmarfelaketi*' yüzünden sularal- tiıi(feUagnKır1cen. CHPüeîCsteriş- li "vttrin kurultayım" gerçekleş- tiriyordu... Nitekim genel kurulda ilan edilen "sonuç, bildirgesi* de sel bölgesin- de yaşanan "drama" dikkat çeke- rek başlıyor ve şunu vurguluyordu: "Türkiye, mühendisliğin ve mi- marlığm yerleşme ve kalkınma politikalanndan \ ıllardır "D1Ş- LANMASI' yüzünden bu felaket- leri yaşıyor. Çünkü mühendislik ve mimarlığın evrensel meslck ilke- leri. bilimi ve toplum varannı te- mel alır. Ülkemize egemen kılınan rant ekonomisi ve yağma politi- kalan ise eıkarlanna ters düşen bu ilkeleri karar ve uvgulama süreç- lerinin dışında tutmaktadır..." "demokratik önlemlerini" alma- ya çalışmışlardı... Ortak sorumluluklar... Aslınabakıhrsa, "ülke ve toplum sorunlarına duyarlı" mimar ye mühencflslef arasında böylesi ayn- lıklann olması, yaşanan bunca de- neyimden sonra artık gerçekten ko- lay kabul edilebilir bir durum de- ğil. Örneğın çağdaş listede yer alan Orman Mühendisleri Odası üye- lerinin ülkedeki orman yağmasına karşı sürdürdüğü "devrimci" mü- cadeleyle, de\nmci listede yer alan Şehir Plancıları Odası üyelerinın aynı ormanlan ımara açan tunzm merkezleri kararlarına karşı "çağ- daş" dırenışlen. temelde "ortak bir davranışın" iki meslekteki yi- ne "ortak sorumluluk" gösterge- si değıl mıdir?.. Benzer şekilde içme suyu havza- lanndaki yapılaşma kararlanna da- valaraçan Mimarlar Odası ileay- TMMOB üyeleri 1994'teki 40. kuruluş yıldönümünde 27 Ma- yıs'ın ünlü yerli otomobili Devrim'le birlikte yürürken... Aynı TMMOB Bildırgesi'nin (as- lında CHP'nin de sorgulaması ge- rekirken iç çekişmeler yüzünden kurultayda tartışamadığı) "demok- rasi" ve "ulusal çıkarlar" gibi ya- şamsal konularda altını çizdiği gün- cel gerçeklerden bazılan ise özetle şöyleydi: "Demokrasimiz. lider egemenliği altındaki partiler de- mokrasisine. bu partiler demok- rasisi de delege demokrasisine in- dirgenmiştir. (...) Yönetilenlerin yönetime katılım araçlarını bile geliştirmeyen bu sözde demokra- si, emperyalizmin yeni küresel hukukunu başlatacak MAI ve M1G A gibi dayatmalara karşı da filkenin ve halkın çıkarlarını sa- vunanlan etkisiz kılacaktır..." TMMOB Genel Kurulu'nun bu gibi özlü saptamalan dışında asıl önemli özelliği vse seçimlere "iki liste" halinde gidilmesıne yol açan "görüş ayrüıklan" üzenndeki yo- ğun tartışmalardı. Öncekı dönemde de yönetimi be- lirleyen kadrolar* 1 Devrimci - De- mokrat Platform*' olarak adayla- . nnı bir listede toplarken, bu çızgi- yi "mesleki sorumluluklardan uzaklaşmak" şeklinde eleştiren di- ğertoplumcu kadrolar da "Çağdaş Mühendis ve Mimarlar" adıyla örgûtlenmişlerdı... Sonuçtaçağdaş listeden de 8 mes- lek odası adayının katılımıyla, dev- rİTnci-demokrat grubu adaylannın çoğunluğunu oluşturduğu 23 kişi- likyeni TMMOB Yönetim Kuru- lu seçilmış oldu. Delegasyonun önemli bir bölümü ise "karma o> " lcullanarak. bu aynlığa karşı kendi nı su kaynaklannın siyasal çıkarlar- la kirletilmesine karşı kavga veren Makine Mühendisleri Odasının: ya da tanm alanlanna fabrika ku- rulmasını engellemek için çırpınan Ziraat Mühendisleri Odası'yla aynı tanm arazilerının parsellen- mesine karşı çıkan Harita Mühen- disleri Odası'nın farklı listelerde yer alarak birbirlerine adeta "ha- sım" olmalan acaba kimlerin işi- ne yarar?.. Bu ömekleri 23 meslek odasına yayınca açıkça şu görülür: Mimar ve mühendıslenn "evrensel mes- lek ilkeleri". yine o mesleklerin insanlığa karşı "ortak bilimsel so- rumlulukları" nedeniyle öncelik- le ülke ve toplum çıkarlanndan ya- nadır. Böyle olunca da TMMOB, ge- nel politikasını herhangi bir siyasal kuruluşun söylemiyle değil, "bi- limsel içerikli bir siyasal söylem- le" geliştirmelıdır. Bunun ötesinde- ki farklı siyasal yorum \e analizle- rin yarattığı yapay aynlıklar. sanıl- dığı gibi çağdaş ya da devnmcı bir "güçlii" TMMOB değil, tam ter- sine "güçleri parçalanmış" geri- limlı bir TMMOB yaratıyor... Bilimsel özerklik... Şimdi, yeni seçilen yönetimin öncelikli göre\ i de işte bu "yersiz gerilimi" gidermek olmalı. Bu- nun yolu da parti kimliklerıni öne çıkarmak yerine. mûhendisliğin ve mimarlığın ortak dilini \e ortak yükümlülüklerini ülke ve toplum hizmetinde bütünleştirebilecek "özerk" birkimlikleTMMOB'yi yönetebilmekten geçiyor... HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ KtM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak'ıı turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASAR.ACI N S N / HARBÎ SEMtH POROY HZ 3Ü YAAVLVAHA AMSAPAtt KALKMBV \JAK\VA Z4M GeiiMİ TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 31 Mayıs NAZİ KASABINtN SONU! 136f'D€ BUGÜK, II. DÜHYA SAVASIHOA, ALMAH 6EST4PO KUHjJLUpJMUH YAHUOİ l'fL£BJ $EPİ A&OLJ: ElCHMAN/il ı'S&A't. 'D£ ASI- LABAK İDAM eoA-Dİ. fSA2'PE NA2İLEB f YOk. ETK1E/C K4GA/II ALMIŞLAB BU L£ De EICMMAAIM'I Ö M/?L£J&f. SONUÇ KO&KUHÇTU.SAV/IŞ SOA/UNC*, BU KAMPU3ŞDA MİLyO/VLAB C4 YAHUD/'tJIN ÖLÖÜBÜ1.OÛ6ÜAMIAS/L- Dl. ALMAHYA reSUM OLCHJĞUNPA ElCHMAUN ARJAMTİN'E YEBL£ŞE- REK İ2İNİKAY&Em'KMl'fri- PAKAr, YlLLAg SDA//ZA, İSBAl't. H48ER ALMA KUBULUSU MOSSAD""/» yAPHAM BİG İHBAX SOMUOU AJZJASjn'lV'DE YAJCALANDI. İ J PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU r 'Şahane Kadın' ve * 'Yakışıklı Adam' î Kaç yıl oldu, bilemiyorum. Bugün yerinde yeller^* esen ünlü Tepebaşı Gazinosu o akşam ağzına ka-'.) dardolmuştu. Masalar gazinonun "devamlı müşfe-rr, rileri" tarafından çok önceden ayırtılmıştı. Akşamın p' ilerleyen saatlerindefasıl heyeti programını tamam- \ lamış, alt kadroda "sahne alan "türkücüler, şarkıcı- • lar birer birer gelip gitmişler, koyu kırmızı kadife per-' de kapanmıştı. J l Istanbul'un "eğlence hayatrnûa o akşam bir "ilkK -î yaşanacaktı. Müşteriler, garsonlar, komiler, vesti-; yerdeki kadın. herkes sabırsız, gergin ve heyecan- •••' lıydı... Şef garson hızlı adımlarla masaların arasın-..j da dolaşıyor, garsonlara buyruklar veriyor, garson- / lar komileri azariıyor, masalar yenileniyordu. Prog-," ram sırasında "çokacil haller dışında" servis yapıl-' mayacaktı. "Şahane Kadın" sahnedeyken salonda başka hiçbir ses çıkmayacak, başka hiçbır ses du- t yulmayacaktı!.. Müşteriler giderek artan heyecan- ! lannı "bastırabilmek" için ara vermeksizin içkilerint' tazeliyorlardı. Kadehler bir solukta boşahyor. yeni- den doluyordu... Kadınlar beyaz mendilleriyle ter- ' leyen avuçlannı kuruluyorlar, sonra yanlarında otu-£ ran kocalarının alınlannda biriken ter damlacıklan-; nı siliyoriardı... Sahnede ne olup bittiği bilinemiyor, masalarda ' yürütülen binbir varsayım birbiriyle çatışıyor, ne de- ğin özen gösterilse de onca insanın sesi ister iste-j mez bir uğultuya dönüşüyordu. Tüm bunlar salon-' daki gerilimi büsbütün arttırıyor, zaman geçmek bil- miyordu. Neden sonra duyulan ilk kanun sesiyle birlikte birden herkes sustu. Gazino derin bir ses- sizliğe gömüldü. Beklenen "an"gelmişti... Kanun taksiminin sonuna doğru kalın perde iki ya- na doğru yavaş yavaş açılmaya başlamış, sahne- nin ortasında, dev bir istiridye kabuğu içinde "Şa- hane Kadın" görünmüştü. Bedenini sımsıkı saran ten rengi giysisiyie bir Venüs kadar mağrur, bir Venüs kadarçekici ve kışkırtıcıydı... Vücudunun "mahrem" • yerieri parlak pullarla bezenmişti... Gözlerini. görkem-j li bir ses ve ışık cümbüşü içinde karşılarındaki "mu- hayyel çıplaklığa" dikmiş erkekler, erkeklerini kıs-' kanan kadınlar; garsonlar, siyah elbiseleriyle masa aralannda dolanıp "Yenice", "Gelincik", "Kulüp", "Yeni Harman" satan yoksul kızlar, herkes büyülen- miş gibiydi... İlk şarkıyla birlikte kopan alkışlar da- kikalarca durmak bilmeyecek, her şarkıdan sonra aynı coşkuyla yeniden tekrarlanacaktı. Zamanın gazeteleri, magazin dergileri günlerce bu "ilk"\ yazdılar... Tepebaşı Gazinosu haftalarca dolup taştı... Ne var ki "Şahane Kadın"\r\ "sanatyaşamı" pek uzun sürmedi. Unutuldu. Anılarda, belleklerde yalnızca "istiridye kabuğundan çıkan kadın" olarak kaldı. ) Geçen haftaki "Büyük Buluşma"üa "iider"\ izler- ken nedense bir an eski yıllara gitmiş, Tepebaşı Ga- zinosu'nu, müşterileri, "Şahane Kadın"\ ve yaşanan "ilk"\ anımsamıştım!.. "Büyük Buluşma"n\rt düzen- leyicileri de gerçekten. her şeyi en ince ayrıntılarına kadar hesaplamışlar, belki de en önemlisi, "bilinmez-1 liğin" insanlan daha da kışkırtacağını, gerilimi daha 1 da arttıracağını düşünerek '7/der"in nasıl ve nere- den geleceğini bir "sır" gibi saklamışlardı... Binler-» ce insan, 1920'li yıllann "toplumcu gerçekçi" res-^ samlanna malzeme olacak kadar "somut ve kitle- sel" bir heyecanla nereden geleceğini bilemedikle- ri '7/der"lerini bekliyordu. Gelecek yüzyılın teknolojisi, vizyon sahibi, yete-u nekli yöneticiler elinde daha bugünden bir oyunca-t, ğa dönüşmüştü... Türlü elektronik uyarlamalarla, la-_ zer ışınlarıyla renkler ve simgeler salonda birbirine karışıyor, şekiller ve gölgeler duvarlarda dans edi- yordu... "Presti] ; duvan"nıntamortasına "/(der"in. ışıktÇ sal/gölgesel dev bir portresi yansıtılmıştı... Salon- daki heyecan doruk noktasına ulaşırken, yavaş ya-; vaş karartılan salonda çalan müziğin sesi yükseli-, yor ve aynı anda kulaklan sağır eden bir haykınş du-' yuluyordu: "Geliyonr..." İnsanlar kafalanndaki, "ama nereden" sorusuna yanıt bulabilmek için sağa so- la bakınırlarken. hiç beklenmedik bir şey oluyor, du- vardaki dev portrenin gırtlağı yarılıp, yarılan gırtlak- tan "lider" çıkıyordu! "Lider". boyun-göğüs hizasınayerleştirilmiş özel merdiveninde bir an duruyor, sonra başına beyaz kon- fetiler serpilip, üzerine kırmızı karanfiller atılırken, koşarcasına aşağıya inip, dumanlar ve alkışlar ara- sında "taban'\a buluşuyordu. Evet, Türkiye o gün bir "ilk"\ yaşıyor ve bu "tarihiolay" bende. "istiridye ka- buğundan çıkan kadın"\ çağnştırıyordu. "Ljder"in siyasal geleceği ne olur, nasıl olur, bile- miyorum. Ama ileride insanların "kendigırtlağından çıkan yakışıklı adam"\ her zaman gülümsemeyl^ anacaklarını adım gibi biliyorum. (Faks:0216-418 84 10) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 I I U LNI m n LMım11 n 11 8 H ! 9 I B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS SOLDAN SAĞA: 1/ Kalp hastala- nnın kullandığı birilaç. 2/Geniş- liğine. enı deva- mınca... Kanşık renkli.3/Hmdis- tan'ın para biri- ıru... AtlasOkya- nusu'nda Porte- kiz'e ait takıma- da.4/TevflkFik- ret'in. lstanbul'a lanetleryağdırdı- ğı ünlü şiiri... Yankı. 5/ Satrançta bir taş... Roma mitolojisin- de ekim ve biçim tannça- sı... Molibden elementi- nin simgesi. 6/ Bir bağ- laç... "Renk, biçim" an- lamında eski sözcük. II Alevi-Bektaşı ozanları- nın tarikatlanyia ilgili şi- irlerine verilen ad... Af- rika'da bir ülke. 8/ Anla- tış yolu... Yeraltı sulannın oluşturduğu derin kuyu. 9/ Felsefede. olaylann ve ilişkilerin bir amaca ya da sona yönelik olduğu görüşü. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Istanbul'un eski adlanndan biri. 2/ Eskimolar'ın kendi- lerine verdiklen ad... Büyük erkek kardeş. 3/ Alçıtaşı... Ya- pım. 4/ Kayınbırader... Ispanyollar'ın sevinç ünlemı. 5/ Bir cetvel türü... Eskrimde kullanılan üç silahtan bin... Bir no- ta. 6/Dingil... "Seherdeaçılmışgonca — gibi < Kokargi- der bir gözlen sürmelı" (Karacaoğlan). II Güney Ameri- ka'da yaban hayvanlannı yakalamakta kullanılan kement... Portekizhalkşarkısı.8/"UluslararasıÇalışmaÖrgütü"nün simgesi... At eğıtimıne ve bu eğitımin yapıldığı yere verilen ad. 9/ Uyuşturucu ılaçlara hastalık derecesinde düşkünlük. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 H A R C I A L E M 2 A T II K T N E 3 D U IA K •V A T 4 R | U | 1 R A •A 5 T | E, T T L 6 L A | E M •A N U 7 O •E R IM | S R 8 J T p s •TM A J 9 1 D E O G R A F 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear