16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10MAYIS1998PAZAR 10 PAZAR KONUGU Orman FakiiltesiDekan Yardımcısı Prof.Kadir Erdin le doğalyaşam, ekolojikdenge, çevre sağlığı ve canlûar üstüne bir söyleşi Siyasetçi onnanlardan elini çeksinSUNUŞ Kentlerin akciğerleri olarak bilinen ormanlar Türkiye'de talan ediliyor, kaçak yapılaşmaya açılıyor. turizm alanlan olarak tahsis ediliyor. Böylece de Türkıye'nin kentleri soluksuz kalıyor. Bunun en çarpıcı örnekleri de Istanbul'da yaşanıyor. Yeşili. beton yığınJan yüzünden hemen hemen hiç kalmayan Istanbul'da korunabilmiş birkaç ormanı da siyasal tercihler ve rant beklentilen nedeniyle yok ediyoruz. Ama insanlanmıza, doğaya, canlılara, ekolojik dengeye karşı nasıl bir cinayet işlediğimizin farkında değiliz, ya da öyle görünmek istiyoruz. Orman Yasasfnda boyuna değişiklikler yaparak orman niteliğini kaybetmemiş arazileri bile orman niteliğini kaybetmiş olarak göstermeye çaba harcıyoruz. Uygar, çağdaş dünyada hıçbir insanın yapmayı aklına getiremeyeceği marifetleri bizler, Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde pek güzel beceriyoruz. Doğal yaşam, ekolojik denge, çevre sağlığı ve canlılar konusunda belkı de ınsanımıza "aşın" ölçüde gelebilecek bır duyarlılığa sahip olduğumuz içın bu hafta, omıan yağmaları konusunda Orman Fakiiltesi Dekan Yardımcısı ve Orman Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanı Prof. Kadir Erdin'ı konuk ettik. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Ormancılar, 1744 sayılı Orman Kanu- nu 'nda, özellikle anayasada orman vasfını kay- betme anlayışını elestiriyorlar. Siz, deneyimli bir ormancı oİarak bir arazinin orman vasfını nasıl kaybettiğini bize anlatır mısınız? ERDtN - Bır orman alanının ya da toprağıyla bırlıkte bır ormanın varhğının kendi kendine or- man niteliğini kaybetmesi. doğal afetleryadaya- pay birtakım işlemler meydana gelmezse söz İco- nusu olamaz. Burada şurtu söyleyebılıriz: Sözü edilen oalanlaryapay işlemler y a damüdahaleler sonucu onnan niteliğini kaybetmiştir. Orman alan- lannın daralmasına. özellikle İstanbul çevresinde en çarpıcı örneklerine rastladığımız doğanın tah- ribıne yol açan en hızlı gelışmelere neden olan bır yasal değışiklık yapılmıştır. I Buyasai değişiklik nasıl oldu? • -Bu yasal değişiklikte nelerle karşı karşıya kal- dığımızı vurgulamaya çalı^ayım. 1744 sayılı ya- sa, 1970 sonrası yani bir darbe sonrası çıkanlan bir yasadır. Bu. 1744 sayılı yasa olarak ormancı- lık tarihine girmiştir. Birtakım toplumsal sorun- lan. baskılan ortadan kaldırmak, orman köylüsü- nü toprağa kavuşturmak ve yerihde kalkındırmak gıbi iyi niyetlerle yola çıkılmıştır. 1961 Anayasa- sı'nda orman, toprağıyla birlikte orman olarak ta- mmlanmıştır. Yani üzerindeki örtü herhangi bır nedenle kaldınlsa dahi o alan toprağıyla birlikte orman say ıldığı için üzerinde hiçbir örtü olmasa da oraya orman denir. tnsanlar yapay müdahale- lerle bu orman alanı üzenndekı orman variığmı tah- ribe yöneldiler; orman yangınlan çıktı. Bu orman yangınlannın birnedeni detarla, orman aJanmdan yer kazanmaktı. 1744 sayılı yasa orman niteliğini kaybetmiş olan yerlerin orman alanı dışına çıkanlabileceğini hük- me bağlamıştır. Orada bir de tarih düşmüştür. 1973'te yürürlüğe giren bu yasa, 1960 yılına ka- dar orman niteliğini kaybetmiş alanlann orman ala- nı dışma çıkanlabileceğini hükme bağlamıştır. Bu yasanın ekinde hazırlanan yönetmelıklerde, bir arazinin orman alanı dışına çıkanlmasını da 14- 15 kntere bağlamıştır. Bunun da amacı politik ya- tınmlar için orman alanlannın daraltılmasını miim- kün olduğunca engellemektır. Bu kriterlere uy- gun olarak yapılan işlemler başlangıçtasağlıklı uy- gulamalarla sonuçlandı. Bu uygulamalara biz de katıldık. Ama ne yazık ki bu uygulamalar gelen iktidarlar tarafından yeterli görülmedi. Öncelikle yönetmelıktekı kriterler değiştirildi. Kriterlerin sayısı azaltıldı. Şöyle bır kriter vardi: "Toprak ve su rejimine zarar verip vermemesi..." Benim meslektaşım ya da orada göre\ lı komis- yon. "Bu alan orman niteliğini kaybetmiştir. An- cak toprak \e su rejimine zarar verici nedenlerk orman alaru içinde kalması gereklidir" dediğinde o arazı orman alanı içinde kalıyordu. Bu kriterler siyasilerin beklediği uygulama sonuçlannı ver- medi. 1982"ye geldiğimizde aynı anlamda 2896 sayılı yasa çıktı. Esas olarak da o yönetmelikteki maddelerin sığlaştınlması gündeme geldi. ^ ^ • • 1 Peki, amaç neydi? -Çünkü komisyonlardan beklenen iiretım sağ- ianamıyordu. Yani. daha açık söylemek gerekir- se, beklenıldiğı kadar arazi orman alanı dışına çı- kanlamıyordu. Şu maddeyi. bu maddeyi yönetme- likten çıkaralım, biçımindeki vaklaşımlarla iste- nilen değişiklikler yapıldı. Bundan çok daha önem- lisi bir değişiklik daha getirildi. 1744 sayılı yasa- daki, 1960 yılına kadar orman niteliğini kaybet- miş yerlerin. orman alanı dışına çıkanlabileceği maddesinde değişiklik yapıldı \ebu tarih 1982'ye çekildi. Bu değişikliklerle özellikle istanbul çev- resinde bugün gördüğümüz manzaray a ulaşıldı. Bu- nun sonucunda da özel ormanlann da yapılaşma- ya açılması gündeme geldi. ^ H H M Bu bağlamda size bir soru sormak isti- yorunu Son zamanlarda ormanlardayapılan ka- çak viUalann yıkılacağı haberleriyayıldu Bunun orman içinde kaçakyapılasmamn en güzel örnek- lerini de Beykoz ve çevresinde görüyoruz, Sizce bu uygulamalar nasıl durdurulacak? İsterseniz burada bir hatırlatma yapayıtn. Beykoz çevresin- dekiözelSaip Molla Ormanı'na, Orman Kanu- nu 'na göre 55Q,viUayapılacakn. Ama 1600 villa yapüdu Bu başıtefluk nasıl olabiliyor?O fazla villalar ytküacak mı? -Bunlar, birtakım siyasi etkileşimler ve sirryal- ler alındıktan sonra yapılabilir. Bogaz'm Anado- Prof. Dr. KADİR ERDİN Istanbul, I'947 doğumlu. 10 Orman Fakiiltesi 'nde viikseköğrenimini vaptı. Avnı fakültede asistan olarak akademik kariyerine başladı. 1988 de profesörlük unvanını aldı. Şimdiki halde IÜ Orman Fakiiltesi Dekan Ydrdımalıgı. Orman Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanlıgı göre\lerini vürütüvor. Avnı zamandada Üniversite Öğreüm L'yeleh Derneği Ikinci Başkanı. Pek çok sivil toplum kuruluşıında etkin olarak çahsıyoı: lu y akasında. Beykoz'dan Üsküdar'a kadarolan ban- dı seyrettığinizde orada korkunç bir manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. ^ ^ ^ • B Bir de Anadolu Hisarı üzerinde Gö'ksu villaları adı altında insa edilen beton yığınlan var... -Bu dizi yaptlaşmalar. bir yasal değişiklikle or- manlann yapılaşmaya açılması üzerine başladı. Buda"Devr-iÖzaraaitbıryaklaşımdır. Yineha- tırlarsanız o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'dı Heryeri Araplarasat- mak istemışti... W^^^M Evet,Sevda Tepesi'ni satma girişimihâ~ lâ akıllarda... ' - "Sevda Tepesi'ni de, her yeri de satanz. Bu sa- tışlardan büyiik gelirier elde ederiz. Oralarda bir tane ağaç yerine on tane dikeriz. Eski halini de ko- ruruz" bıçiminde hiçbir mantığın kabul edeme- yeceği yaklaşımlarla yola çıktılar. Bu yola çıkış da inanılmayacak ölçüde sınırsız kullanıma olanak- lartanıdı. Ben, biryönetimin oralarda, orman alan- lanna şu kadar vılla yapacağım karannı tek başı- na verebileceğine inanmıyorum. Bunlann siyasal uzantılan vardır. En azından bu yatınmlann gele- ceği güvence altına alınmıştır. Ben bu uygulama- larda böyle yola çıkıldığına inanıyorum. Bir ya- sal değişiklikle orman alanlannda yüzde 6 oranm- da yapılaşma izni çıktığında buna bile itiraz edil- di. Yüzde 6 tartışılırken sonuçlar tam tersine dön- dü. Yüzde 6 korunurken bu sefer orman alanlan- nın yüzde 94'ü de yapılaşmaya açıldı. Bu da ya- sal bir kılıfa uyduruldu. Böylesi bir yasal uygula- manın hiçbir kontrol sistemi yoktu. Tabiat ve Kül- tür Varlıklannı Koruma Kurullan vardı ve bunlar bağımsız çalışırlardı. Bunlann da yedikleri darbe- lerle hangi noktaya geldiklerini görüyoruz. Bu ku- rullann da etkinlikleri sınırlı kaldı. tyide, Orman Bakanlığı neyapıyor? - Burada esas görev Orman Bakanlığı'nda. Ya- ni. orman alanlannın korunmasından, denetimin- den sorumlu bır bakanlığımız vardır. Burada, ba- kanlıktaki meslektaşlanmı ayn tutarak birdeğer- lendirme yapmak istiyorum. Çünkü bu meslektaş- lanmın birtakım talimatlan yerine getirme duru- munda olduklanndan görev-emir ilişkisi arasında sıkışarak birtakım olaylara katlandıklanna inanı- yorum. Yoksa. Boğaz çevresinde gördüğümüz bu yapı- laşmaya bir doğaseverin göz yumacağına ya da bu- nu sevgiyle izleyeceğine kesinlikle inanmıyorum. Benım meslektaşlanm gerçekten çok tutarlı ve meslek taassubu içinde hareket ederler. Gelin gö- riin ki 1980 sonrası Türkiye'deki çözülme tüm noktalara ulaştı. Bu arada Orman Bakanlığı da bundan kendine düşen payı aldı. Dolayısıyla bu- ralarda bu yapılaşma yerel yönetim- merkezi yö- netim ortaklığının ulaştığı sonuçtur. Bakın. bu gelişmeler "Dalan-Talan 1 " sözleri arasında ve ka- muoyunun gözü önünde gerçekleşti. Bunun bir yaran oldu. Onu vurgulamam gerek. Gelişmiş ül- kelerde 1900'lerin başma kadar uzanan sivil top- lum hareketine bu olaylar öncülük etti. Sivil top- lum. yurttaşlar "Doğaya ne oluyor? Kim ne yapı- yor?" tepkisiyle ülkenın sıyasetini de etkileyecek biçimde bir sivil toplum hareketı başlattılar. O açı- dan yararlı oldu. ^ H ^ B Yani kahıryüzünden lütufmu oldu? -Tam anlamıyla öyle oldu. Ama keşke böyle bir şey yaşanmasaydı da yine sivil toplum hareke- tı kendiliğinden oluşsaydı. Çünkü ülkemizde si- vil toplum hareketini gerekli kılacak biryığın çar- pıklık var. tstanbul çevresine baktığımızda bunun izahı olmayan bir çarpıklık olduğuna ve bunun bir yabancıya ya da tarafsız bir kafaya hiçbir şekilde anlatılamayacağına inanıyorum. Bunun herhangi bır gerekçeye oturtulması mümkün değildir. Nü- fus artışına bağlı olarak yerleşim gereksıniminin artışı gibi gerekçeler çok tutarsız. Bu uyeulama- lann önünün bir an önce alınması lazım. Tstanbul henüz bıtmedi. Bugün Istanbul'u herkes kurtarmak istiyor. Ama tstanbul'u herkes. kendi payını aldık- tan sonra kurîarmaya çalışıyor. Bu çok ilginç bir Hazıran Temmuz Grup Gundoğarken llhan Usmanbaş ve Şaırleri Gecesi 6 Hazıran 1998 Cumartesi Saat: 18:30 Atatürk Kültür Merkezi 17 Mayıs 1998 Pazar Saat: 21.15 Cemıl Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu La Bouche 18 Mayıs 1998 Pazartesi Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Yapı Kredi Sanat Festivali, bu yıldan başlayarak, yapılanmasmda ve organizasyon anlayışında köklü sayılabilecek bir değişikliğe uğruyor. Önceki yıllarda, dar bir takvim içinde değerlendirilen, bir bakıma da üst üste sıkıştırılan sanat etkinlikleri, artık her yılın bütününe yayılacak. böylelikle "dört mevsimlik" bir festlval felsefesi hedef tutulacak biçimde öngörûlecek. Yapı Kredi Sanat Festivali 1998, bu yeni yaklaşımın ilk örneği olarak, etkinlik yelpazesinin ne oranda genişleyeceğini de kanıtlayacaktır, umudundayız: Yalnızca müzikle, dansla. kısacası gösteri ve dinleti sanatlarıyla kendini sınırlamıyor Yapı Kredi Sanat Festivali; görsel ve işitsel her türlü etkinlik tarzıyla daha geniş bır kitleye. daha doyurucu bir programla ulaşmayı da amaçlıyor. Her alanda yeniliği ve öncülüğü temsil eden bir kurumun, Türk insanının kültür hayatına farklı boyutlar getirmek istemesinin, çağdaş bireylerden oluşan çağdaş bir toplum projesine katkısı olarak yorumlanmasını diliyoruz. YAPI KREDİ Yngvvie Malmsteen 19 Mayıs 1998 Salı Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Rachid Taha 20 Mayıs 1998 Çarşamba Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Emer Kenny 21 Mayıs 1998 Perşembe Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Ünlü Müzikallerden ve Fılm Müziklerinden Seçmeler 23 Mayıs 1998 Cumartesi Saat: 18:30 Atatürk Kültür Merkezi Vanessa-Mae 10 Haziran 1998 Çarşamba Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Randy VVeston's African Rhythms 11 Haziran 1998 Perşembe Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Moğollar 12 Haziran 1998 Cuma Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Blood Svveat & Tears feat. David Clayton - Thomas 13 Hazıran 1998 Cumartesi Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Gheorghe Zamfir 14 Haziran 1998 Pazar Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Necil Kâzım Akses'e Saygı Gecesi 20 Hazıran 1998 Cumartesi Saat: 18:30 Atatürk Kültür Merkezi The Temptations Revievv feat. Dennis Edwards 1 Temmuz 1998 Çarşamba Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Gilberto Gil 2 Temmuz 1998 Perşembe Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu George Benson 3 Temmuz 1998 Cuma Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Gary Burton & The Astor Piazzolla Reunion Band 4 Temmuz 1998 Cumartesi Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Ünlü Müzikallerden ve Film Müziklerinden Seçmeler 4 Temmuz 1998 Cumartesi Saat: 18:30 Atatürk Kültür Merkezi Şan ve Org Konseri: Aylin Ateş, Hande Soner, G. Gondolfo (Org) 5 Temmuz 1998 Pazar Saat: 16:00 St. Antoine Kjlisesi Yeni Türkü 23 Temmuz 1998 Perşembe Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Cassandra VVilson 24 Temmuz 1998 Cuma Saat: 21:15 Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu BiletSatifNoktatei: Yapı Kredi Yayıniarı Galatasaray Kitabevi (0212) 252 47 00 - 322. Atatürk Kültür Merkezi Gışeleri (hafta ıçi ve hafta sonu 10.00-19.00 saatlen arasında) (0212ı 292 08 48 - 292 08 49, Yapı Kredi Akmerkez (0212) 282 08 65. Kadıköy (0216) 336 35 56, Bakırköy (0212) 57159 96 Şubelen. Suadiye Vakkorâma (0216) 360 90 90 • Gösteri günlerinde, gösteri mekânlanndaki gışeler saat 17.00'den gösterınin başlama saatine dek açık olacaktır. Rezervasyon • Telefonla rezervasyon yaptırmak içın aşagıdaki numaraları arayabiiırsıniz: (0212) 293 30 80 • 243 62 24 - 249 18 29 - 252 67 45 • Rezervasyonunu yaptırdığınız biletleri, 24 saat içinde, istiklal Caddesi No: 285 adresindeki Yapı Kredi Yayıniarı Galatasaray Kitabevi gişesınden almalısınız. • Rezervasyonlarınızda kredi kartı kullanabılirsiniz. Kredi kartıyla rezervasyon yaptıranların biletleri, ulaşım masraflarını karşıladıklan takdırde adreslerine gönderılecektir. • Ayrılan biletlerin tûmûnün alınması zorunludur. Satılan bıletgeri alınmaz, ancak bir başka gösterınin aynı fıyattaki biletiyle ya da aradaki fark odenerek bir üst kademedeki biletiyle değiştirilebilır. • Gösteri günü bılet değışimi yapılmaz. Internet Araalıgryla Bilet Satışı • 15 Mayıs 1998 tarihınden itibaren internet aracılığıyla bilet alabilirsiniz: http://www.superonlme.com/ykykultur olay. Sanıyorum. sistemin sakatlığından da kay- naldanıyor. Demokrasınin tam kökleşmedığı biror- tamda doğa sevincinin. doğa bilincinin. doğa an- layişının kökleşmesıni ben şahsen beklemıyorum. Bunlar bıleşik kaplar gibi hep birbirlerini tamam- larlar. İ H ^ ^ H Orman Bakanlığı 'nın orman arazileri- ni birprotokolle Turizm Bakanlığı 'na devretme- sini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bizim orman alanlanmız. tstanbul örneğinde de olduğu gibi, öncelikle yasal yollarla tahrip edıl- meye başlandı. Bu, birinci adım. Ama bu da dur- madı. Öyle yasal değişiklikler. bu konuda öyle gelişraeleryaşandı ki anlatılmakla bitmez. Şımdi birTurizmi Teşvik Yasası var. Buyasaya bağlı ola- rak bazı orman alanlannın turizm amaçlı kullanı- mı gündeme getiriliyor. •••^H Bunu kimler, nasıl kullanıyor? -Bunlan sıralamaya gerek yok. Hepsini biliyo- ruz. Türkıye'nin, İstanbul çe\resinden tutun. Ege ve Akdeniz kıyılan bugün tükenmiştir. 1980'li yıl- larda, bu yasa çıkmadan önce ben bir bürokratın odasındaydım. Daha yasa ortalıkta yoktu. ama bu- nunlailgili söylentilerkulağımageliyordu. Sözko- nusu bürokratın masasının üzerinde tahsis ıçin 40- 50 dosya vardı. Gelenlere de. ""Orası kapandı" söz- cükleri benim yanımdasöylendi. Buçokilgınçtir. I Böyle bir doğa cinayeti nasıl işlenebili- rorr - Ben bu cinayeti algılamakta zorluk çekiyo- rum. Sanıyorum. insanlann büyük bölümüde bu- nu anlamakta güçlük çekiyor. Bu. aslında sıyase- tin tıkandığını vurguluyor. Ülkede. siyasi. sosyal. ekonomikolaylardatıkanıklıklarolduğunugöste- riyor. Buda sıyasetçinın. yani parlamentonun, bu- nu aşamayacağının bir işaretidır. O nedenle ben 1998 Türkiyesi'ndeki bu tıkanıklıklann sivil toplum ha- reketınceaşılacağına inanıyorum. Vatandaşşuan- da. "Ben oyurnu verdim. Miiletvekilimi gönder- dim. Paıiamento ne yaparsa iyi yapar. O halde ben buna katiaımorunT diyor. Ama \atandaş, "Ben sizj Ankara'y a gönderdim. Cölge etmevin başka ih- san istemem" diyerek ülkenın sorunlanna sahip çı- kar, birtakım politikalar üretmekte y a da politika- Iann uygulanmasında potansiyel bir güç olarak kendini gösterirse birçok şey kendiliğinden yön- lenir. Bu açıdan ben si\il toplum hareketini çok önemsiyorum. Tabii bu arada ünıversitelerimizin. bilim adamlanmızın da bu konuya üst düzeyde yak- laşıp bilimsel gerçeklerle orman aianlannda oldu- ğu gibi birçok olayı kamuoyuna mal etmesınden yanayım. • • ^ H Siz burada, üniversiteler, dediniz. Vakıf üniversitelerinin aşağıyukarı tamamının orman arazilerinden yer aldıklannı biliyoruz. Siz bir üni- versite mensubu olarak bu durumu nasıl karşılı- yorsunuz? -Çok önemli ve beni gerçekten yaralayan birola- yı gündeme getirdiniz. Turizmi Teşvik Yasası uya- nnca birçok alan turizme tahsis edildı. Örneğin Ru- melifeneri'nden Sanyer'e kadar uzanan Mavromo- loz Ormanı. Burada çok ilginç bir gelişme oluyor \e MavromolozOrmanı tunzmalanı ilan ediliyor. Bu inanılmaz olayı hemen incelemeye aldım: bir- takım verilere ula^maya çalıştım. Bakın, elimde bel- geler var şimdi. 1992'de bu alanın büyük bir kıs- mı Koç Holding'e maden arama alanı olarak ve- rilmiş. Ruhsatı var. Bu bana ilginç geldi. Hernen arkasındanda 2547 Sayılı Üniversiteler Yasası'nda yapılan değişiklikle vakıf üniversitelerinin açıl- ması hükme bağlandı. Vakıf üniversiteleri ilk ay- ncalığı da burada aldı. Yasada. "Vakıf üniversite- leri kunılabilir,de>letbunlaraekonofnik olarak yar- dım eder. Toprak da verir" ibaresi yer aldı. Bu. sö- zünüettiğim alanda Koç Üniversıtesrnin kurulma- sı içın 2 mılyon metrekareye yakın bir alan aynl- dı. Vakıf üniversitelerine yapılan bu ayrıcahklı destek, beni bir üniversite öğretım üyesi olarak gerçekten rahatsızettı. Bugün devlet üniversıtele- ri dökülürken. mekânsal sorunlan varken. ekono- mik birtakım sorunlar içindey ken, kaynak bulamaz- ken vakıf üniversitelerine devlet alanlanndan.he- le de orman alanlanndan yer venlmesi beni üzü- yor. Koç Üniversitesi'ne tahsis edilen alan 30 yıldır ağaçlandınlan bir arazi. Oradaki her ağacın dıbin- de orman mühendislerinin bir damla ten. orada fa- kir fukaranın ödedıği vergılerin birikimi vardır. 2 milyon metrekare ya da 193 hektar büyüklüğün- de böylesi bir alan üniversite kurulması amacıyla tahsis edilmiştir. Bu tahsis incelendiğinde yasal pro- sedürün tamamlandığı görülüyor. Yani. Orman Bakanlığı'na başvıırulmuş. bakanlık da tahsis için ön incelemeyi yapmıştır. • • • • • Bunlan yapan sizin meslektaşlarınız, değilmi? - Evet. Ben de bu noktayı özellikle vurgulamak istiyorum. Ben meslektaşlanmın bunu gönülden yaptıklanna kesinlikle inanmıyorum. Ama görev, görevdir. Merkezden gelen talimatlar hangi doğ- rultudaysa onu yerine getirmek ya da orayı terk et- mek durumundasınız. Sonuçta. o alanın koç Üni- versitesi'nin kurulmasına uygun olduğu biçimin- de raporlar çıktı. Böylece arazi ünıversiteye tah- sis edildi. Burada benim Koç VakfVnın sayın yetkilileri- ne bir önerim var. Böy lesi bir üniversite kurma yak- laşımlan saygıyia karşılanır. Ülke yüksekögretimi- ne bir halka ekliyorlar. Bunu gerçekten mutluluk- la karşılamak gerekir. diye düşünüyorum. Hemen arkasından da şunu eklemek istiyorum: Yer seçi- minde çok büyük bir yanlış yapıldığı kanısında- yım. Böyle bir yer isteniyorsa. Boğaz manzaralı olması da istenmiyorsa Kilyos'tan Kemerburgaz'a kadar açık maden işletmeciliğinin uygulandığı alanlar var. Bunlar üstelik boştur. Oralarda istedik- leri kadar alanı alırlar. üniversitelerini kurarlar. Orayı da doğaya, Istanbul'a kazandınrlar. Bu on- lara daha çok saygınlık kazandınr. Bu konuyla il- gili Sayın Rahmi Koç'a bir mektup yazdım. ama hâlâ yanıtı gelmedi. Oda olarak. bakalım nasıl bir yanıt gelecek. diye bekliyoruz. Kamu yaran böy- lesine oksijen çadınnda yaşatılamaz. O ormanda doğal bir objenin sökülmesi ve bir binanın yükselmesini düşünürseniz korkunç bir olaygerçekleştiğinianlarsınız. Bu uygar ortamda. bu küreselleşen dünyada. oh ne kadar iyi yaptık, diyebilmek hiçbir yığidınyüreğıneyakısmaz. Hiç- bir Türk insanı da bunu savunamaz. Bizden son- ra gelecek kuşaklara hesap vermek konusunda da çok büyük sorumluluğumuz olduğu kanısındayım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear