Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1998 PERŞEMBE
12 KULTUR
Türk grafik sanatının öncüsü, büyük afiş ustası, çeşitli etkinliklerle anılıyor
Ihap Hıüusi 100NURDAN CtHANŞÜMUL
Türk grafik sanatının öncüsü, büyük
afiş ustası thap Hulusi Görey 'Müsellesten
Üçgenc İhap Hulusi Görey 100 Yaşında'
başlığı altında bir dızi etkinlikle anılıyor.
Arima etkinlikleri. Hulld Aktunç, Yurda-
er Alnntaş, Ayşe Ataman. Onur Bayiç, Ba-
tuhan Erdi. Sadık Karamustafa, F.nder
Merter. Haluk Tuncay ve Turgut Yasa-
lar'dan oluşan bır çalışma grubu, Mimar
Sinan Üniversitesi, Reklamcılar Derneği,
Grafıkerler Meslek Kurulıışu ve Tür Ta-
nıtım Reklam Hızmetlen AŞ'nın hımaye
ve desteğinde sürdürecek.
Cumhurivet dönemının ünlü afiş usta-
sı thap Hulusi Görey"i sanat tarihi öğret-
menlerine. sanatçılara ya da öğrencilerine
sorduğunuzda. "Kim, İhap Hulusi mi?
Evet, evet duymuştum" ya da "Evet, sanı-
run afışlerini görmüstüm" şeklinde yanıt-
lar alırsınız. Oysa, thap Hulusi yalnızca
yurtiçinde değil yurtdışında da önemli bir
yere sahip bir sanatçımız. 60-70 yıl önce-
sinde, TEKEL Kulüp rakısından. Bınnci
sigarasına. Alman ilaç fınnası BA-
YER'den, TC demiryollanna, şehir hatla-
nna. tskoçlann ünlü viskisi John Haig'den,
Milli Piyango'ya, bankalara kadar bırçok
firmanın ve kuruluşun afışlerini, reklam-
larını yapmış thap Hulusi Görey.
1898'de Kahire'de doğan thap Hulusi
Görey, öğrenımini tngıliz okullannda yap-
mış. 1920'de resim eğitimi almak üzere
Almanya'ya giden Görey burada reklam
ve afiş sanatı üzerine çalışmış. 1925'de
Türkiye'ye döndüğünde ise bizde hiç ta-
nınmayan grafik sanatını ve afişçıliği ül-
kemize getırmış. ılk afışleri yapmış. Ata-
türk'ün ısteğı üzenne ılk Türk alfabesinın
kapağını yapan Görey. 35 yıl boyunca Mil-
li Piyango biletlerinin resmini ımzalamış.
TürTanıtım Reklam Hizmetlen AŞ'nin
Yönetim Kurulu Başkanı Ender Merter.
thap Hulusi'yle 1984 yılında tanışmış ve
tanışmalanndan on iki yıl sonra da thap
Hulusi'ye ait siyah beyaz, renkli. hat \ e su-
luboya çalışmalarından özel eşyalanna ka-
dar geniş bır koleksıyonun sahibi olmuş.
- Ihap Hulusi'yi anma çahşmalan nasıl
başladı?
ENDER MERTER - Aslında bu çalış-
malara dört yıl önce başlamıştım. Türkı-
ye şartlannda bır şeyler yapmaya çalışıyo-
ruz. Biz özel bir kuruluşuz. hiçbir zaman
bir Yapı Kredi. Akbank ya da Eczacıbaşı
gibi kaynaklanmız yok. Yalnızca sanatsal
reklam işleri yapan bir fırmayız. Herhal-
de kaynak ayırarak böy le bir iş yapan yok-
tur sektörde. Benim kültür \e sanata ver-
umhuriyetin kuruluşunun 75.
ıh, alfabenin kabulünün 70. yılı,
hap Hulusi'nin doğumunun 100.
yılında büyük ustanın biyografisi
hazırlanacak, bir belgesel
çekilecek. Kahire, Almanya ve
Istanbul'da sergiler açılacak, pulu
ve anı parası çıkanlacak.
îhap Hulusi Ödülleri dağıtılacak,
bir sokağa ya da parka adı
verilecek. Grafik tasanm
öğrencileri arasında
bir yanşma düzenlenecek.
mrt/ru
YERLi MA.LL/MR
PAIAKLARINII4.N ALİ NII
miş olduğum değer, sanat anlayışım. rek-
lam sektörüne bakışım ve araştırmalanm
neticesinde ortaya çıkmış bir şey bu. Ken-
dimiz kaynak yaratarak yaptığımız için
ağır gidiyor gibi görünse de olumlu gidi-
vor.
Projeye destek beküyoruz
- Çahşmalanruzın içeriğinden söz cdcr
misiniz?
Öncelikle 100. yıl aktı\ ıtelerini gerçek-
leştirmek içın önce bir çalışma grubu oluş-
turduk. tçinde bulunduğumuz sektörü içe-
ren derneklen. kuruluşlan ve kişileri seç-
tik bu gruba. Çalışmanın isim babalığını
da ben yaptım. thap Hulusi, Cumhuriye-
tin ilk sanatçılanndan. Hem Arap harfle-
rini hem de Latin harflerini bilen biri. Res-
min ticari boyuta geçmesinde resmı ve
özel tüm kuruluşlara hizmet vermış biri.
tmzası ters bir üçgen. bu üçgenın üç ke-
nannı da tamamlıyoruz; Cumhuriyetin ku-
ruluşunun 75. yılı. alfabenin kabulünün
70. yılı, îhap Hulusi'nin doğumunun 100.
yılı. Ilk olarak İhap Hulusi'nın bıyografı-
sinı hazırlıyoruz. Bunun ardından da bir
belgesel çekilecek. Bıyografiyi beklıyo-
ruz. çünkü biyografi filmin senaryosunu
oluşturacak. Bunun yanı sıra Kahire, Al-
manya ve Istanbul'da sergiler açmayı dü-
şünüyoruz. Posta ıdaresinın 'Meşhur Yüz
Türk Koteksiyonu'na girdı İhap Hulusi.
Bu > ıl pulu çıkacak. 100. yılla ilgili bir anı
parası çıkarmayı düşünüyoruz. Bu ay içın-
de düzenlenecek olan Grafıst 98'de İhap
Hulusi ile ilgili'bilgiler yer alacak. Bunun
yanı sıra İhap Hulusi Ödülleri dağıtmayı,
bellı bir sokak ya da parkaadının venlme-
sinı düşünüyoruz. MSÜ Güzel Sanatlar
Fakültesi Heykel Bölümü'nden (eskı bilı-
nen adıyla Akademi'den) Vedat Somay.
İhap Hulusi'nin bir heykelini yaptı. Gra-
fik tasanm öğrencilen arasında bir de ya-
nşma düzenleyeceğiz.
- Bu çalışmalara maddi destek veren
başka kuruluşlar var mı?
Yıllarca hizmet \erdiğı Milli Piyango,
banka sektörü ve özel kuruluşlardan des-
tek beklıyoruz. Bir çalışma grubu dosya-
sı hazırlıyoruz, bunu tamamladıktan son-
ra bu kuruluşlara göndereceğiz ve yardım-
lannı bekleyeceğız. İhap Hulusi'nin ko-
leksiyonu kaynak nıteliğinde. Dıjıtal or-
tamlarda saklanması gerekli ancak her şey
belli bir fınansa bağlı. Bu işle dört yıldır
ciddi bir şekilde uğraşıyorum ve belli bir
yere getirdim. Birtâkım insanlar onun ha-
zırladıfı etiketleri, logolan hâlâ kullanı-
yorlarsa destek göstermeliler. Fikirbazın-
da her şeyi hazırlıyoruz ama destek ge-
reklı. Bu konuda kendi olanaklanmızla
yavaş yavaş bir şeyler yapıyoruz. Bu ça-
lışmalarla Cumhuriyet tarihimizin görsel
yanını da gün ışığına ç ıkarmayı hedeflıyo-
ruz.
Iki yıl tçinde müze ve sergi alanı
- Müze projenizden söz eder misiniz?
Elimde önemli dokümanlar var. Hem
sektöre ve hem de gelecek nesillere kay-
nak olabilecek müze ve sergi alanı düşü-
nüyorum iki yıl içinde. Çukurcuma'daki
projemiz, finans olarak beraber götürdü-
ğümüz firmadaki değişimler nedeniyle bir
süre uzadı. En kalıcı bu olacak. Hazırlık-
lan tamam, yeri organize ettiğım anda mü-
ze açılacak. Yer problemini de çözmek
üzereyiz.
- Bugüne dek thap Hulusi Ue ilgili sizin
dışınızda bir şeyter yapan olmadı.
TEKEL tdaresf nin Cıbah'de thap Hu-
lusi Salonu var ama daha zengin olmalı.
Tozlar içinde kalmış bir salon düşünün;
orada iki üç parça eserasılı. Bunlarkamu-
oyuna duyurulmah. Planlanan şeylenn ic-
raata dönmesi hep bürokratik yazışmalar-
la uzuyor. Bu çalışmalara ilk başladığım-
dabazı arkadaşlanm bana 'neyapıyorsun'
•bundankackişianlayacak'dedıler Bırül-
kenin gelışmişliği o ülkede sanata verilen
önemle ihşkilidir. tkı yıldır İhap Hulusi
ajandası çıkartıyorum. 100. yıl anısınabir
afiş hazırlattık. thap Hulusi'yle ilgili hiç-
bır ya>ın yok. yalnızca hazırladığımız
ajandalar var. Grafik sanatının 100 yıllık,
reklamm ıse 20 yıllık bir geçmişi var ül-
kemizde. Bu süre içinde böyle bir değeri
anlatan bır yapıt yok. Bu alanda yapılan
çalışmalar duyurulmalı ve böyle değerler
ortava çıkanlmalı.
- Ulkemizde rçklamcılığı ve grafik sek-
törünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizım zamanımızda teknoloj ı bu kadar
içimizde değildi. Teknolojinin gelişme-
siyle reklamm gücü ve önemi ortaya çık-
tı. Ancak teknolojinin gelişmesi, insanla-
n tembelliğe de ıtti ve artık İhap Hulusi gi-
bi bileğine hâkim ustalar yetişmiyor. Bu
kadar gelışmeye rağmen bazı üniversite-
lerimızde hâlâ bılgısayar yok (ya da varsa
da eski). Reklamcılar Derneği olarak bır
vakıf ginşımınde bulundukj burada eğitirn
vermeyi düşünüybruz.
'Dört Nikâh Bir Cenaze' ekibinin yeni filminde başrollerde Julia Roberts ve Hugh Grant var
'Londra'yı kutsayan
birfilm olacak'Kültür Senisi - Tüm dünyada gişe rekorlan kıran tn-
.**" gılız fılmı "Dört Nikâh Bir Cenaze" ekıbı, Londra'da
çekilecek yenı bır film içın kollan sıvadı. Hugh Grant
ıle Julia Roberts'ın başrollerini paylaştıklan film,
Londra'da Türklerin de yoğun olarak yaşadığı Nottıng
Hill semtinde çekilecek. Filmde Hugh Grant, "dün-
yanın en büyük yıkhnna" âşık olan bır kıtapçıyı can-
landıracak. Filmde Londra kenti de önemli bir rol oy-
nuyor. 1970'li >ıllarda gerçekleştinlen fılmlerle sıkıcı ve kas-
vetli bir kent olarak karşımıza çıkan Londra. 1980'lerde "The
Long Good Fridaj" ve "Mona Lisa" gıbı filmlerde yine ka-
ranlık. hatta tehdit edicı bir yer olarak yansımıştı beyazper-
de>e... 1990'larda ise romantik ve iyimser bir Londra tablo-
su beklıyor izleyıciyı.
"Notting Hill projea", bu yıl gösterilen "The Fufl Mon-
t\"nın başansına kadar gişede en çok hasılat yapan lngiliz
filmlennden "Dört Nikâh Bir Cenaze" fılmınin senaryo ya-
zan Richard Curtis ve başrol oyuncusu Hugh Grant'ı yeni-
den bir araya getiriyor. Ancak film, "Dört Nikâh Bir Cena-
ze"nm beklenen devamı değil. Her iki filmin de yapım-
m
cılığını üstlenenDuncanKenwothy.u
Hepimizaslında
nimin devamını çekmek istiyorduk ama senaryo
yazanrhız devamını yazmak istemedi" dıyor.
Yine de film. "Dört Nikâh Bir Cenaze"yi çe-
şitlı açılardan çağnştınyor: Aynı yıldız. aynı
yapımcı. aynı yazar ve yine Polygram kuru-
munun desteğı... Her iki film de romantik ko-
medi türüne giriyor. Aynca yine ünlü bir Ame-
rikalı kadın oyuncu var: Geçen filmde Andk
MacDowefl'ı izlemiştik. bu kez Holl>"wood'un en pahalı
kadın oyunculanndan bin olan Julia Roberts'ı ızleyeceğız.
Ancak her iki filmin bütçesi arasında büyük farklar var. 3
mılyon sterlin gibi düşük bir bütçeyle çekilen "Dört Nikâh
Bir Cenaze" filmine karşın. Nottıng Hill projesinın, en azın-
dan ünlü y ıldızlannın ücretinı karşılayabılmek için daha bü-
yük bır bütçeye gereksınımi olacak.
Bir diğer farklılık da Nottıng Hıll'de çekilecek filmin,
kentın daha kozmopolıt yapısı üzerinde durması... Bilin-
dıği gibi "Dört Nikâh Bir Cenaze". lngiliz sosyetesi üze-
rinde odaklanmıştı. Bu kez sebze meyve pazarlannda ve
Londra'nın ünlümekânlanndan Portobello Sokağı'nda
dolaşacak kamera. Yapımcı Duncan Kenwothy,
"Londra'>ı kutsa\an bir film olacak. \Vood> ADen ve
N w YorkTdmlerigibL.GünümüzLondrası'ndan Mr
kesit sunacak" dıyor.
Notting Hill'de çekilecek bu yeni romantik
komedi, küçük bir gezi kitaplan dükkânı iş-
leten Willıam"ın (Hugh Grant) öyküsünü an-
latıyor... William hiç seyahat etmiyor a-
ma sattığı kitaplan okuyarak süreklı se-
yahat hayalleri kuruyor. Julia Roberts ıse
filmde Anna'yı. "dünyamn en ünlü yd-
dıa"nı canlandınyor. Anna Londra'da
çektiği bir fi lm sırasında Wi lliam'ın dük-
kânına giriyor ve tahmin edileceği üzere
William ona âşık oluyor. Daha da şaşır-
tıcı olanı, Anna da William'a âşık olu-
yor...
Lyon Güzel Sanatlar Müzesi 9 yılda yenilendiKültür Senisi - Yenilenmesi 9 yıl sü-
ren Lyon Güzel Sanatlar Müzesi'nin açı-
lış töreninde pek çok sanatseverin yanı
sıra yetkilıler de yer aldı. Fransız hükü-
metinı temsılen üç bakan: Phiüppe Do-
uste-Blazv, Jacques Toubon ve Catheri-
ne Trautman müzenin açılışım gerçek-
leştırdiler. Müze bu hale gelınceye dek 5
ayn etapta 9 yıl süren bır çalışma yapıl-
dı.
Bunun nedeni, 1913 - 1924 yıllannı
kapsayan dönemden bu yana, müzenin
yapılanmasının ilk kez ünlü bir sanat ta-
rihçisi Henri Focillon taraftndan. kraliye-
te ait salt üst tabakadan dincilerin kabul
edildiği bır manastın da banndıran Sa-
int-Pierre Sarayı'nın bütünlüğü içinde
elealınmasıydı.
Mısır, Yunanistan ve kûbizm
Müze. ilk kez bir sarayın içinde açılı-
yor: Daha küçük boyutlarda bir Louv-
re'u da düşünebilirsiniz. Ve aynen Louv-
ğu ve Yunan yapıtlan yer alıyor. Geçmiş
zaman 'Gezgmd ,\şıklan'nın yaptıklan
tablolar. Rubens ve Rembrandt'ın yapıt-
lanndan günümüz modern sanatına uza-
nan bir yolculuk. Burada. bugüne dek
hiç şüphesiz fazlaca yıpranmış bir sanat
re'da olduğugibı Saint-Pierre Sarayı'nın
yenıden yapılanması ve müzenin açılışı
için yapılan hazırlıklar birçok aşamada
gerçekleştirildi. Çalışmalara başlamlan
1989 yılından bu yana. pek çok yapılan-
manın temeli atıldı. 1992 yılında müze-
nin bir kanadı Rönesans dönemi
tablolar \e sanat eşyalanna aynl-
dı 1993'de müzenin kuzey ka-
nadı 17. yüzyıl Fransız ve Kuzey
Avrupatablolan, 1995'debatı ka-
nadı antik dönem yapıtlan ve da-
ha sonra taşınma sırasında müze-
nin özel bir bölümü çağdaş sanat
yapıtlan için avnldı. 'Yeni Saint-
Pierre' diye adlandınlan kanat-
taysa 20. yüzyıl yapıtlan ve yeni
açılacak olan sergiler yer alacak.
Müzenin ilk kattnda Mısır sana-
tına aynlmış salonlardan çıkıp
günümüze dek uzanan yapıtlar,
kronolojik sıralamaya göre dizil-
miş çoğu Lyon kökenli, Ortado- Picasso'nun 1937 yıhnda yapbğı 'Plajda Oturan
betimleniyor. En son ekol yaratan akım-
lardan bır tanesr 'kûbizm'in üstünlüğü,
kendi içinde son derece tutarh bir salon-
da açıkça ortaya koyuluyor.
Iki ziyaretçi salonu bulunan müzede,
bunlardan bir tanesı giriş'e yer alırken
diğeri çıkışta bulunuyor. Bu
salonlardan biri gruplar
için aynlmış. Bu bölümde.
eski çağ tasanmlanndan
yararlanılarak oluşturul-
muş, yalancı mermerle do-
natılmış bir yemekhaneye
ve Veronese adında bir res-
samın anısına adanmış ma-
un renginde gömüte benzer
büyük eşyalara yer verili-
yor. Müzenin diğer bir bö-
lümünde. Raphaelın eğıt-
meni Perugin'in en güzel
yapıtlanndan biri olan
'L'Ascension Du Christ'
(tsa'nın Göğe Yükselişi:Kadın'.
1495-98) sanatseverlerin beğenisine su-
nuluyor.
110 heykelın yer aldığı son bölümde
ise 19. yüzyıl yontuculuğu ön plana çı-
kıyor. Tavandan aydınlatılan müzede tüm
duvarlarda tek bir renk hâkim: Toprak
rengine yakın gri bej. Bu renk. tablolar-
la çok iyi uyuşmasının yanı sıra taş bi-
nayla da bü>ük bir uyum içinde. Tüm bu
eski çağa özgü ve dinsel bütünselliğin
içinde. çağa uygun birtakım aynntılann
yer alması ne yazık kı bu havayı bozma-
ya yetiyor. Nedirbu aynntılar? Öncelik-
le bır kafe. bir oditoryum ve daha sonra
da bir kütüphane. Sarayın yüksek ve por-
takal rengi (Orsay Sarayı'ndaki gibi) du-
varlannın arasında bulunan kafede ol-
dukça şık mavi kılıflı koltuklar yer alı-
yor.
Eski çağla modern çağı bir araya ge-
tiren modern müzelerin, bünyelerinde
aynı anda hem bütünselliği hem de kar-
şıtlığı banndırmalan da oldukça ilginç...
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BİRKİYE
Nisan, Belki de...
Havalardandır; belkı de nisandandır. Güneşin
birden bire gelen egemenliğindendir, kim bilir. is-
teksizliğin baskın olduğu bir ruh hali, özcesi.
"Yazı yazmak", zaman gelir ki, su içmek gibi
olur. Nasıl ki, su içmeden yaşayamazsınız. Yazı
da öyledir; yazmadan duramazsınız. Ama gün
gelir, bazen kırk yılda bir belki içinizde yazmaya
karşı sürekli duyumsadığınız arzu eksilmiştir.
Konu sıkıntısından değil; konu çoktur, hele de
Istanbul'da, Türkiye'de yaşıyorsanız.
Belki de havalardandır. Kafanızın içi de karışık-
tır. Beyninizdeki sözcükleri düzenleyen güç san-
ki uçmuştur. Isteksizlik bedeninizin iktidannı eli-
ne almak üzeredir.
Oysa gün güneşle biıiikte iyi başlamıstır. Sorun
güneşin kendisinde de olabilir, hiç kuşkusuz. Ke-
miklerinizin ısınması, tembellik hakkını da anım-
satmış olabilir.
Aslındayazılacak çok şey var. En azından, hiç-
bir şey gelmiyorsa akla yeni yayımlanan kitaplar
vardır. Okunacaklar raf ında, alınıp okunmayı bek-
ler.
Sonra yeni "bitmiş" kitaplar vardır. Onlar da
ikinci kez alınana kadar, kendilerine aynlan rafa
konmuştur.
Okunmakta olan kitaplar vardır. Masanın bir
ucunda, sehpanın bir kenarındadurmakta olan...
Bir de başucu kitaplan vardır. Onlar aslında ba-
şucu yazarlarıdır. Dönem dönem değişirier, ama
yatak odasındaki komidinin üzerinde uzun süre
kalan kitaplardır.
Yazmak istiyorsanız, işte size bitimsiz bir konu:
Aşk. Evet, aşkı yazmakla bitiremezsiniz.
Yaşamakla biter aşk. Biri biter; kim bilir bir ye-
nisinin başlayacağını. Ama aşkı yazmakla bitire-
mezsiniz.
Yaşadıklarınızı, yaşayamadıklannızı, gördükle-
rinizi, anlatılanlan, okuduklarınızı, izlediklerinizi,
dinlediklerinizi, yazılmış olanlan, kurguladıklan-
nızı, hepsini, sonsuza uzanan bir çeşitlilikte ya-
zabilirsiniz.
Yani sorun konuyla ilgili degildir. Isteksizliğini-
zin nedeni konu degildir. Ülkenin gidişatı da de-
ğildir.
O zaten kolay kolay iyiye, güzele doğru gitmez.
Sanata, edebiyata duyulan ilginin artması da si-
zin ilgi alanınıza girmez. Çünkü bu ilgi hiç artmaz.
Gerçek sanattan, gerçek edebiyattan söz edi-
yoaız kuşkusuz. Popüler edebiyat, popüler sa-
nat farklıdır.
Küçümsediğimden değil, ama gerçek edebi-
yat, gerçek sanat yapıtı ile popüler olanı bir ayır-
sak diyorum...
Kitaplarınıza, yazdıklannıza gösterilen ilgi/siz-
lik de çok önemli degildir. Zaten "bilerek" yazı-
yorsanız, her şey baştan kabullenilmiş anlamına
gelir. Başkalarına gösterilen ilgi, başkalannın ki-
taplarının satması, beni sevindirir, hiç merak et-
meyin siz...
Peki nedir sorun. Belki de havalardandır. Gü-
neşin birden bire ortaya çıkmasındandır, b^k] de,
kim bilir...
Orhan Veli'nin "Güzel Havalar" şiirini anımsa-
manın tam sırasıdır; üstelik, "on saf/r"dan da
"kurtulmuş" oluruz:
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuhyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi,
Böyle havalarda unuttum;
Şiiryazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Her ne kadar, "yazma isteksizliği" iktidarı ele al-
mak üzereyse de; her ne kadar kemikleri ısıtan
güneş, tembellik hakkını anımsatıyorsa da, işte
bir yazı daha ötekilerinin arasında yerini alıverdi.
Bir yazı, bir haftanın geçtiğini göstenr. Bir haf-
ta da... Neyse, güne neşeli başlamıştık, "hasret
kaldığımız" güneş, "işte burdayım" deyiverdi bir
sabah erkenden...
Kim bilir belki de tüm bunların hepsi nisandan-
dır...
'Delikanlı Ali Ulvi 'nin
karikatürleri GülDiken 'de
Kültür Servisi - Mizah
ve kültür dergisi GülDi-
ken'in Kış '98 sayısı çık-
tı. Geçen aylarda yitirdi-
ğimiz Ali übi Ersoy'un
karikatürleriyle açılan
dergide, Tan Oral 'Deü-
kanlı Ali Uhi' başlıklı ya-
zısında Ulvi'nin aramız-
dan aynlışını; "Yoklugu,
birdenbire. tehlikeli bir
göçük oluşturdu sanld,
çizgi dünyasında bir
oyuk_" cümlesiyle anlatı-
yor.
Mehmet Ali Kıuçbay
'So>1u Komik. Komik
So>iu' başlıklı yazısında.
"Her soyluluğun tabamn-
da ve temeünde bir soy-
suzluk vardır gibi bir
önermeyle işe başlamak,
bir insan halinin komiği-
ni saptamaya soyunmuş
bir >uanın bizzat kendini
komikhalegetirmektedir.
Çünkü soysuzluk, ancak
sovluluğagöre tanımlana-
bilir ve so\luluğun köke-
nine so>r
suzluğu ofurtmak
da bir abese imza atmak
olmaktadır" dıyerek ko-
nuyu inceliyor.
Dergide aynca Sulhi
Dölek 'Mizah ve Fare Ze-
hiri', Mehmet H. Do-
ğan'ın tngilizceden çev ir-
diği 'Felsefi Açıdan Gül-
me ve Mizah', Semih Gü-
müş 'Tonguç Y'asar'm ya-
lınlığı ye tmlediği.J, N.
Emin Özcan'm Fransız-
cadan çevırdiğı 'Baudda-
ire'in Goya'>s olan B»r-
cu', Kenan Sanalkçlu
•Közdevişler', Ali Bintci
'Karagöz'ün Ressunı
Bahriyeli Baha Bey" ve
Mahmut Tıbet' in karta-
türlennin yer aldığı dergi-
de. ayrıca Turgut Çjvi-
ker ın 'Oguz Gürdln
*Kritik'ine Yanrt' baş klı
yazısı da yer alıyor.
GülDiken'in bu Siyı-
sında Yard. Doç. Dr.
Mehmet Emin Özun
'Bruegel'in Ölümün Za-
feri'nden Ghelderodeın
Escurial'ine: Beden le
lldzi' başlıklı yazısırca,
' Michel de GheJderode ın
Escurial adlı oyunuylaH-
eter Bruegel'ir, 'Ölümin
Zaferi' adlı tabîosundciı-
san bedeninin algılaıma
biçimini araştırma ve v-
nı anlayışın bır tablo.üm
sahneye doğnı geçeritrı
geçirdiği evrim irdelei-
yor.