Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 NİSAN 1998 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
TURKIYE
Istanbul
Edırne
Kocaelı
Çanakkale
İzmir
Manisa
Aydın
Denizli
PB
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
14
20
17
1/
18
1Ü
20
13
Sinop
Samsun
Y 16 Adana PB 19
Y 14 Mersin PB 20
Trabzon y 16 Diyarbakır Y
Gıresun Y 13 Şanlıurfa Y 11
Ankara
Eskişehır
Konya
Y 15 Mardın
PB 18 SîirT
PB 18 Hakkâri
Sıvas Y 13 Van
Zonguldak Y 12 Antalya P B 18 Kars
Yurdun kuzey ve do-
ğu kesımlen çok bu-
lutlu. Marmara'nın
doğusu. Karaderuz,
Iç Anadolu'nun ku-
zeydoğusu. Doğu
Anadolu ve Guney-
doğu Anadolu yağ
mur. yer yer sağanak
yağışlı, diğer yerler
parçalı bulutlu geçe-
cek. Hava sıcaklığ
btraz artacak.
Miınrfiıirr
Oslo
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
Miinıh
Y
PB
PB
B
Y
Y
Y
Y
Y
14
18
16
M
13
14
14
1/
14
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
PB
Y
B
PB
PB
Y
PB
22
22
18
19
24
17
20
20
Moskova PB 19
Zürıh Y 14 Şam
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tıflis
Kahıre
PB
PB
Y
Y
Y
Y
A
27
10
20
19
12
17
33
B 21
0Açık Parçalı bulutlu Sısiı üutlu k
Çok bulutlu ı Yağmurlu VeAJiJJ
Karlı Sulu kar Gok gurultulu
GUNCELcÜNE\T ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
DSP Parti Meclisi'nin yayımladığı son bildiriye
göre Deniz Baykal'la seçim konusunda pazarlık
yapılmayacak.
Ama 1999'da seçim de yapılmayacak.
Bülent Ecevit'in kaleme aldığından kuşku duy-
madığımız bildiri, geride kalan 3-5 gün içinde
DSP liderinin seçim tarihi ve iki seçimin bir arada
yapılmasıyla ilgili sözlerini unutmuş görünüyor.
CHP liderinin bu konulardaki açıklamalannı,
Ecevit; (23 Nisan, saat 17.00) eleştirmiyor, geri çe-
virmiyor, üstelik onaylayan bir üslup kullanıyordu.
1999'da genel erken seçimle iki seçimin bir ara-
da gerçekleşmesini "kaçınılmaz görüyordu".
Üstelik Ecevit; bu sözleri ikili görüşmenin ardın-
dan Başbakan'la konuştuktan sonra söylüyordu.
Ammavelakin Başbakan Mesut Yılmaz (26 Ni-
san Pazar) Baykal'la görüşmeye hangi gerekleri
yerine getirerek girdiğini şöyle açıklıyor:
"Bu konuda (seçim tarihi) hem Ecevit hem de
Cindoruk'/a mutabık kaldık."
Yani 3 lider arasında -Baykal'dan önce- en azın-
dan seçim tarihinde "bir mutabakat" vardı.
Birkaç gündür izlenen "liderler arasında birbiri-
niyalanlama yanş/"nda yeni bir öğeyi Başbakan
Yılmaz ortaya koyuyor.
Rüzgâr birden başka yönden esiyor. Yılmaz, -
herhalde DSP bildirisini, Cindoruk'un seçime kar-
şı çıkan söylemlerini duymuş, öğrenmiş olmalı ki-
"mutabakatın koalisyon ortaklarının nza şartına
bağlı olduğunu" Karadeniz'den Baykal'a duyuru-
yor.
Olaya bir başka yönden bakalım. Ecevit'in er-
ken seçim olasılığını topyekûn ortadan kaldırma-
ya yönelik son davranışlan, kimi mesleklerde, yan-
daşı kimi gazetecilerdeumutlan, umutsuzluğa dö-
nüştürmedi mi acaba?
1950'den beri milletvekili olmaya hevesli olan ki-
mi gazeteciler, mesleklerini -örneğin 1995 seçi-
minde- bir parti lehine ya da o partinin genel baş-
kanına hizmet vererek sürdürmediler mi?
Baykal'ın açmazları
Planlı hareketlerini mesleğin doğasındaki haber
alma özgürlüğüne dayamadılar mı? Örneğin DSP
liderini özel programlarda TV'lere çıkaranlar, "ya-
manacak başkası kalmadığı için" Ecevit'e koştuk-
lannı söyleyenler...
Bu türden gazeteci-milletvekili adaylannın liste-
lerde görülmeleri sürpriz etkisi yaptı.
Ne ki erken seçimlerde kimilerinin adaylıkları
öngörülürse söyleyecekleri çok basit: "Ecevit ya
da Yılmaz önerdi, reddedemezdim" diyecekler.
Oysa aday oldukları an, hizmet verdiklerinden ki-
şisel ürün sağlamış olacaklar.
Kimbilir başka mesleklerde de aynı yolun yol-
cusu kaç kişi düş kınklığına uğramıştır? Örneğin
1950'den sonraki dönemde DP iktidarında yüksek
bürokrat olup, CHP'ye bilgi taşıyan nicelerini gör-
dükde...
Dönelim siyasetin son noktasına: Ecevit, Bay-
kal'a hükümeti devirmesini öneriyor. Oysa bu sö-
zü Yılmaz söylemeliydi. Irticaya karşı şunları, enf-
lasyonla ilgili şu konudaki yasaları çıkarmamıza
destek ver, sonra ne dilersen onu yap.. demeliy-
di.
Baykal da sıkışık durumda: Rejimin içinde bu-
lunduğu koşullarortada. "Bir hükümet modeli ya-
ratmadan" Yılmaz'ı düşürebilir mi? DYP ve FP ile
ortaklık kurarak mı hükümet olacak?
Ya da hükümeti düşürüp, DYP ve FP ile oybirli-
ği yaparak TBMM'den seçim kararı çıkarmaya mı
girişecek?
Zaten Ecevit de Baykal'ın bu açmazlanna gü-
venerek "çek desteğini hükümetten" diyor.
Seçim hükümeti gibi bir anlamsız girişim de ya-
vaş yavaş değer yitiriyor. Çankaya'nın bu konu-
daki görüşü açıklık kazanmadı ama; Cumhurbaş-
kanı Demirel'in seçimlere anayasanın bağlayıcı
hükmüyle gitmeye istekli olduğu yadsınamaz.
Nedir bu hüküm? Seçimden belirli süre önce
"mevcut hükümette" Ulaştırma, Içişleri ve Adalet
bakanlıklarına "bağımsızların" getirilmesi.. O ka-
dar. Işte seçim hükümeti!
Bir de liderlerimiz her gün "mutabakat" adına
yalanlarını yalanlamasalar!..
15. madde ortulu zırhı oldu
Adı
4
geçiei' kendi
'kakcı' madde
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi Başkanı Ah-
met Necdet Sezer'in de
kaldınlmasını istediği
anayasanın geçici 15.
maddesi. 12 Eylül
1980'den itibaren çıkan-
lan birçok mevzuatın ya-
nı sıra örtülü operasyon-
lann da zırhı oldu. Ozel-
likle Susurluk skandalı
konusunda gündeme ge-
len karanlık bağlantılar
da, bu maddenin getirdi-
gi engelle perde arkasın-
da kaldı.
Anayasanın kabul
edildiği 7 Kasım 1982 ta-
rihinden itibaren "geçicT
başlık altında kalan 15.
madde şöyle:
"12 Eylül 1980 tarihin-
den ilk genel seçimler so-
nucu toplanacak TB-
MM'nin Başkanuk Diva-
nı'nı oluşturuncaya ka-
dar geçecek süre içinde,
yasama veyürütme yetki-
İerini Türk milleti adına
kullanan, 2326 sayüı ka-
nunla kurulu Milli Gii-
venlik Konseyi'nin. bu
konseyin yönetimi döne-
minde kurulmuş hiikii-
metlerin, 2485 sayılı Ku-
rucu Meclis Hakkında
Kanun'la görev ifa eden
Daıuşma Meclisi'nin her
türiü karar ve tasarrufla-
nndan dolayı haklarında
cezai, nıali veya hukuki
sorunıluluk iddiası ileri
siiriilcmez \e bu maksat-
la herhangi bir yargı
merciine başvurulamaz.
Bu karar ve tasarrufla-
rın idarece veya yetkili kı-
lınmış organ, merci ve gö-
revlilerce uygulanmasın-
dan dolayı karar alanlar,
tasarrufta bulunanlar ve
uygulayanlar hakkında
da yukandaki likra hü-
kümleri uygulanır.
Bu dönem içinde çıka-
rılan kanunlar, kanun
hükmünde kararname-
ler ile 2324 say ılı Anaya-
sa Diizeni Hakkında Ka-
nun uyannca alınan ka-
rar ve tasurruflann ana-
yasaya aykırüığı iddia
edilemez."
Sezer: 12 Eylül yargılansın• Baştarafi 1. Sayfada
Yüksek mahkeme salonunda düzenlenen töre-
ne Cumhurbaşkanı Süleyman E>emirel. TBMM
Başkanı Hikmet Çetin. başbakan yardımcılan
Bülent Ecevit ve İsmet Sezgin. Yargıtay Başka-
nı Mehmet Uygun, Say ıştay Başkanı Vecdi Gö-
nül. Yavgıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa-
vaş, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay. An-
kara Valisi Erdoğan Şahinoğlu. Türk-lş Başka-
nı Bayraın MeraL askeri yargının başkan ve üye-
leri ile diğer davetliler katıldılar.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet
Sezer. törende yaptığı konuşmada; 1961 Ana-
yasası'nda yasalann anayasaya uygunluğunun
yargısal denetiminin öngörülmesi ve Anayasa
Mahkemesi'nin kurulmasıyla anayasanın bağ-
layıcılığı ve üstünlüğü ilkesınin yaşama geçiril-
diğini anımsattı. Anayasanın 2. maddesine gö-
re. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti
olduğunu. bunun da devletin tüm işlem ve ey-
lemlerinin hukuka ve anayasaya uy gunluğu an-
lamına geldiğini kaydeden Sezer. ancak hukuk
devletinin hukukun üstünlüğü ilkesınin gerçek-
leşmesini zorlaştıran anayasa vargısına ilişkin
kimi sorunlann bugüne kadar aşılamadığını v ur-
guladı.
Sezer, bunaörnek olarak 1982 Anayasasrnın
geçici 15. maddesini göstererek, "Bu nedenle 12
Eylül 1980 ile 7 Arahk 1983 tarihleri arasında çı-
karılan 626 vasa hakkında anavasava uygunluk
denetimi yapılamamaktadır. TBMM tarafından
1995 anavasa değişiklikleri vapılırken. geçici 15.
maddenin yürürlükten kaldınlmasına da ola-
nak bulunamamıştır. Hukukun üstünlüğünün
gerçekleşmesi için anayasanın geçici 15. madde-
sinin yürürlükten kaldırüması gerckmektedir"
diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargı organ-
lannca gösterilecek adaylararasından Cumhur-
başkanı'nca seçilmesinin. vargıvı >ürütmeye
bağlamanın bir belirtisi olarak değil. yargıya
verilen yerin yüceliğinı gösteren birdüzenleme
olarak vorumlanabıleceğinı belirten Sezer. fi-
ılen bunun yargıyı olumsuz etkilediğini şu ge-
rekçeyle anlattı: "Ancak. Anayasa Mahkemesi
üvelcrinin seçimi \önünden bö>le bir yoruma
katılmak güçtür. Göre\le ilgili suç işlendiğinde
kendisini \ üce Divan sıfatıv la \ argılavacak> a da
açabileceği bir iptal davasına bakacakolan Ana-
yasa Mahkemesi'nin ü\elerini doletin ve bu
bağlamda yürütme organının da başı olan Cum-
hurbaşkanı'nın seçmesi, yargı bagunsızlığı \e
hukukun üstünlüğü ilkesivle bağdaşmamakta-
dır."
Ahmet Necdet Sezer. Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı ve müsteşa-
nnın yer almasını da doğru bulmadığını belir-
terek. kurulun kararlarına karşı yargı yoluna
başv urulmasının da hukuk dev leti ilkesiyle bağ-
daşmadığını söyledı.
Anayasa Mahkemesi'nin verdıği ıptal karar-
larının gerekçesiyle birlikte Resmi Gazete'de
>ayımlanıncaya kadar geçen süre içinde >asa
koyucunun, iptal karanna karşı aynı konu. kap-
sam ve içerikte düzenlemeler yaptığını belirten
Sezer.U
O> sa yasama organı, iptal edilmiş kural-
lan avnı amaç doğrultusunda yeniden yasalaş-
tırmamalı, Anayasa Mahkemesi kararlannı et-
kisiz kılıcı düzenlemelerde bulunmaktan kaçın-
mabdır" dıve konuştu.
Sezer. TBMM'nin. yasama yetkisinin devre-
dilmezliğı ilkesine özenle sahip çıkmasını, yet-
kı yasalanvla KHK. u>gulamasına çok zorunlu
durumlar dışında olur vermemesinı de istedi.
Laikliğın demokrasinın alr> apısı. temelı oldu-
ğunu. din kuralları ile dev let v e toplum yaşamı-
nın yönlendirilemeyeceğinı vurgulayan Sezer.
"Laiklik olmadan özgürlükten ve demokrasi-
den söz edilemez. Bire> lerin din ve \icdan özgür-
lüklerinin en i\i korunduğu rejim, laik, demok-
ratik cumhurhettir. Laik demokratik cumhuri-
yet, kendi deüet variığına kasteden bir sijasal
partinin varlığını sürdürmesineolanak\"ermez"
dedi.
Sezer, yüksek mahkemenin iş durumuna iliş-
kin olarak da şu bilgileri verdi: "Anayasa Mah-
kemesi'ne 1 Ocak 1988 gününden bu yana ge-
çen 10 yıl içerisinde anavasava aykınhk savı ile
116'sı iptal da\ ası. 456'sı itiraz başvurusu olmak
üzere toplam 572 iş gelmiştir. İptal başv urulan-
nın 91'i iptal, 20*si ret, itiraz başv urulannın 71 'i
iptal. 176'sı retle sonuçlanmış,toplam olarak 162
iptal, 196 ret karan verilmiştir, Aynı süre içeri-
sinde Yargıtav Cumhurivet Başsavcılığı tarafın-
dan siyasal partilerin kapatılmasına ilişkin 19
dava açılmış, 14 siyasal partinin kapatılmasına
karar verttmiş. 4 kapatma dav ası reddedilmiş, 1
kapatma davası ise henüz sonuçlanmamıştır.
1982 Anayasasf nda dava hakkınagetirilen sınır-
lamalara karşın, açılan dava sayısında önceki
vıllara göre önemli bir artış gözlenmektedir."
Cumhurbaşkanı Demırel. Sezer"e gönderdi-
ğı kutlama mesajmda. Anayasa Mahkemesi'nin
varhğının rejimin korunması ve işlerliği açısın-
dan güvence olduğunu belirterek. "Devletimizin
bütün kurumları görevlerini anayasada belirle-
nen çerçeve içerisinde yerine getirmekle mükel-
leftirler" dedi.
Başbakan Mesut Yılmaz da mesajında, "ln-
san haklanna dayanan çağdaş, demokratik, la-
ik ve sosval hukuk devletinin tüm nitelikleri)le
gerçekleşmesi için özenle sürdürdüğü çalışma-
larıvla hukuk devletinin güvencesi ve simgesi sa-
vılan bağımsız vapısı. yansız tutumuyla onurlu
varlığını 36 vıldır başanvla sürdüren Anavasa
Mahkemesi'nin bu anlamlı v ıldönümünü kutlu-
vorum" diye kaydetti.
'Türkiye Ceyhan koşulunu getirdi'
• Baştarafi 1. Sayfada
olarak görüp, endişe ediyo-
ruz.
- Kürtleri azınlık olarak
mı gorüyorsunuz?
VOLLEBAEK:Bukeli-
meyi sevmediğinizi biliyo-
rum. Hükümetıniz de bu
kelimeyi sevmiyor. Ancak
başka türlü ifade etmek
(Kürtlerin azınlık olduğu-
nu) oldukça zor. Sayın Bü-
lent Ecevit, geçen yıl kasım
ayında Oslo'yu ziyaretin-
de görüştüğümüzde, Kürt-
leri azınlık olarak nitelen-
dirmeme karşı çıktı. Ancak
kendi si de Güneydoğu
Anadolu Bölgesı için eko-
nomik ve sosyal önlemle-
rin alınması gerektiğine
işaret etti. Türkiye'nin Gü-
neydoğu Bölgesi'nde alı-
nan ekonomik ve sos>al
önlemlerin yanı sıra ceza
yasasında yapılan değişik-
likleri ve Olağanüstü Hal
durumunun aşamalı bir şe-
kilde kaldınlması yolunda
atılan adımlan memnun-
lukla karşılıyoruz. Çünkü
bunlar insan haklan stan-
dartlannın arttınlması yo-
lunda, doğru atılmış adım-
lardır. Ancak ikili ekono-
mik ılişkiler ile Norveç'in
insan haklanna ilgisi ara-
sında bir çatışma olmasını
da istemem. Çünkü insan
onurunu petrol için sat-
mam. Hangi ülkede olursa
olsun insan onuru ve mal
satışı arasında bir seçim ile
karşılaşildığında hepimiz
insan onurunun herhangi
bir maldan daha değerli ol-
duğunu söyleyeceğiz. in-
san haklan konusunda di-
yalog kurarken o ülkeye
müdahale eder biçimde
yaklaşmamamız gerektiği-
ni de düşünüyorum. Nor-
veç'te de ırkçılık. yabancı
düşmanlığı gibi sorunlarla
karşı karşıyabulunmoruz.
- Kürt kimliği konusun-
daki görüşünüze açıklık ge-
tirir misiniz?
NOLLEBAEK: Kürt ko-
nusunda uzman değilim.
Kürt sorununun asırlardır
tartışılan zor bir sorun ol-
duğunu biliyorum. Bizim
de kendi Sami azınlığımız
var. Zaman zaman kendi-
lerine ıvi davranmadık.
Ancak bunu düzeltmeye
çalışıyoruz. Kosova Arna-
vutlanna ilişkin tartışmala-
ra bakalım. Azınlık tanım-
lamasına, büyük ölçüde
söz konusu grup tarafından
karar verilmesi gerektiğinı
kabul etmeliyiz. Ancak
azınlıkların kendi dev letle-
rini kurma talebinde bulun-
malanna taraftar değilim.
- Homojen bir ülke ola-
rak azınlık konusuna yan-
hş baküğınız gözlenjyor?
VOLLEBAEK: Zulme
uğrayan va da yeterince
önem verilmedıklennı his-
seden insanlar kendi dev-
letlerinin arayışına girerler
ve kimlikleri konusunda
daha duyarlı hale gelırler
Bu kışiler için daha iyi eko-
nomik koşullar varatıldı-
ğında ve topluma entegre
olduklannı hissetiklerinde
bağımsız devlet aravışı ya
ortadan kalkar ya da azalır.
Norveçliler olarak biz de
küçük birtoplumuz. Bunu
Isveç'in parçası olduğu-
muzda gördük. Bu deneyi-
mımızın Kürtlerin duru-
mundan farklı olduğunu
zannetmı>orum.
- Biz Kürtleri Türki-
ye'deki çoğunluğun bir
parçası olarak görüvoruA
Kürtleri azınlıkolarak nite-
lendirmek bu grubu azınlık
rolüne indirip çoğunluk
haklarından mahrum et-
mek anlamına gelir. Bu gö-
rüşe katılıvor musunuz?
\OLLEBAEK:Türkhü-
kümetının Kürt nüfusun
temsilcıleri ılc açık ve so-
mut bir diyalog ıçıne gır-
nıesi gerektığıni düşünüyo-
rum. Norveç'te oturup size
Kürt sorununun nasıl çözü-
leceğinı öğretemem. Ancak
ülkenizdeki durumla ilgili
insan haklan kuruluşlann-
dan gelen raporlar Kürt hal-
kının çıkarlannın ciddıye
ahnmadığını göstenvor.
- Norveç devlet şirketi
StatoiL, Azeri petrollerini iş-
leten konsorsivum içinde
ver alıvor. Ana petrol boru
hattı için Bakû-Cev han gü-
zergâhına nrmanızın des-
tek vermesi için girişimleri-
niz var mı?
VOLLEBAEK: Türki-
>e'nin Boğazlar'dan geçen
petrol tankerlerinin sayısı-
nın artması konusundaki
endişesini anlıvoruz An-
cak firmamızın ticari olan
kararlanna etki yapamayız.
Biz Ceyhan konusunda
Amerıkalılardan farklı dü-
şünüvoruz. Petrol firmala-
n adına siyası kararlarala-
mayız. Statoıl'ın ticari ne-
denlerle Ceyhan konusun-
da pek istekli olduğunu
söyleyemem. Norveç. fir-
malan Türkiye'deki hidro-
clcktnk santrallan projesi
ile ılgıleniyor. Ancak anla-
dığım kadarıv la Türk tara-
fı bu projeler ile Ceyhan
arasında bağlantı kuruvor.
Enerjı Bakanlığınız. Stato-
ıl'ın Ceyhan konusundaki
tutumuna göre Türkıye'de-
kiprojelerdeyeralıpalma-
yacağımıza karar verecek
zannedıyorum.
- Norveç, Filîstin ve tsra-
il banşının sağlanması sü-
recinde önemli rol oy nadı.
Aynı şekildc Kıbns için de
girişimleriniz var. Bu soru-
nun çözümü konusundaki
rolünüz nedir?
VOLLEBAEK: Önce-
likle Kıbns sorununun çö-
zümünde Türkiye'ye bü-
yük rol düşüyor. Bu konu-
daki girişimlerimizde ise
işin başlangıcınday ız. Kıb-
ns sorununun çözümü ko-
nusunda Norveç hükümeti
danışmanlık yapmıyor.
Ancak biz Kıbns konusun-
da işbırlıği yapan Oslo Ba-
nş Enstitüsü. Norveçli Ste-
in Stoa. Kolombiya Ünı-
versıtesı ve Sayın Richard
Holbrooke arasındakı iş-
birliğini destekliyoruz.
Kendileri bizden destek ıs-
tediler Bırleşmiş Milletler
de bizden destek istedi.
BM'nin Kıbns için yaptığı
ginşimlerçok uzun zaman
aldı. Ancak bızim ginşim-
lerimiz BM'nin girişımle-
rıne paralel gırişimlerdir.
Taraflan bir araya getire-
cek her türlü girişim de-
nenmelidir. Türkiye'nin
AB üyeliğine gelince. Ulu-
sal onurumuz incindiğinde
biz de çok inatçı olabilinz.
Türk hükümetinin ulusal
çıkarlan AB ile yakın di-
yalog kurmasından geçi-
yor.
- Norveç bir yandan kü-
reselleşirken diğer yandan
da sosyal dev let kav ramına
önem veriyor.. Bu iki olgu
nasıl uzlaşıyor?
VOLLEBAEK: Belki
safım ama halen bu ıkı ol-
guyu birleştirebileceğımı-
ze ınanıyorum. Şu anda ka-
pitalist birtoplumuz. Aynı
zamanda geniş çaplı özel-
leştırme gerçekleştirdik.
Ancak bunu yaparken in-
cinebilir gruplann. özelleş-
tirmeden her defasında
kaybeden taraf olmaması-
na özen gösterdik. Bu ne-
denle yaşlı. hasta, sosyal v e
ekonomik olarak zay ıf olan
gruplann dev let kontrolün-
de korunmasına ve kendı-
lerini güvenlik içinde his-
setmelerine özen gösterı-
yoruz.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
siyasete vurulmuş, çıkanlması güç bir damgaya
dönüşmüşse, Yargıtay'la ilgili iddiaların artması da
bu kurumu yaralıyor.
Yazı aramızda Çiller'in durup durup, "Beni Yü-
ce Divan değil, Yargıtay yargılasın" demeçleri ver-
mesini o günlerde çok anlamlı bulmuştuk. Meğer
bildiği varmış!
Özal hükümetleri döneminde pek çok kurum gi-
bi Yargıtay da üzerine düşen payı aldı. Bir üyesi için
bile kılı kırk yararak seçimin yapıldığı Yargıtay'da.
15 Ağustos 1991'de, yani adli tatil sırasında, bir
günde 55 üye birden atandı.
Bugüne gelelim...
Yargıtay 6. Ceza Dairesi Parsadan davasıyla
gündeme gelmişti. Çiller'in başbakanlığı dönemin-
de örtülü ödenekten para alan Parsadan, "Çiller
parayı DYP'ye oy saglamam için verdi" demişti.
Parsadan yargılandı. Hüküm giydi. Kararı Yargıtay
da onaylarsa Çiller için de yargılanma süreci baş-
layacaktı. Yargıtay karan onaylarken bir tümce ek-
ledi:
"Haksız menfaatin hangi amaç ileri sürülerek
sağlandığı dosya içeriğine göre tespit edilememiş-
sede..."
Bu tümce Çiller'i kurtardı. Öyle ya, Çiller belki de
parayı Parsadan Apo'yu vursun diye, yatsever, af-
federsiniz yurtsever duygularla verdi.
Oysa mahkeme kararında paranın veriliş biçimi
açıkça vurgulanmıştı.
Yukandaki tümcenin karardan çıkarılması için
Cumhuriyet Başsavcısı'nın yaptığı başvuru da Yar-
gıtay Ceza Genel Kurulu'nda oylanırken gariplik-
ler yaşandı. Erbakan döneminin Başbakanlık
Müsteşan Osman Kadri Keskin. Yargıtay'a dön-
dükten sonra herhangi bir daireye verilmediği için
oy kullanmaması gerekirken, Çiller lehine kullan-
dı. İtiraz edilince hemen 3. Ceza Dairesi'ne üye ola-
rak atandı. Ikinci oylamada koltuk değneğiyle ge-
lip oyunu kullandı. Yine 3. Ceza Dairesi üyesi Ca-
sim Yılmaz'ın Çiller aleyhine oy kullandığı anlaşı-
lınca, ikınci oylamaya katılmaması sağlandı. Yeri-
ne katılan Birsin Tüzünal, Çiller lehine parmak
kaldırdı.
Yargıtay Ceza Kurulu'nun 56 üyesinden 25'i de
böylesine önemli bir oylamaya katılmadı.
Bunların tümü rastlantı da olabilir. Ama üst üste
gelince ve sonuca bakınca!..
Bereket, Yargıtay'da yargıçlar da var. Sami Sel-
çuk, Naci Ünver, karara muhalefet şerhi koydu.
6. Ceza Dairesi geçen hafta bir kez daha gün-
deme geldi. İddia şu:
Osmanlı Bahriye Nazırı Hüsnü Paşa'nın serve-
ti, gelini Zeynep Oyvar'a kaldı. 1993'te 95 yaşın-
da ölen Oyvar'tn 20 trilyonu bulan servetinin mi-
rasçısı olmadığı için Hazıne'ye devredilmesi gere-
kiyordu. Sözde mirasçılar bir rapor düzenleyip üç
doktora imzalattılar. Hazıne itiraz etti. Konu Yargı-
tay'a geldi. 6. Ceza Dairesi Başkanı Necdet Mu-
tiş, ötekı üyelere haber vermeksizın doktorlan ak-
ladı.
Bunun üzerine Yargıtay Başkanlık Kurulu, Mutiş
hakkında ön soruşturma başlattı. Müthiş bir du-
rum...
Tuz kokarsa...
Tek-tük olaylar nedeniyle kocaman bir kurum
yıpratılmamalı, ama bunlann ardı arkası kesilmiyor-
sa?
Yargıtay'ın öneminı yazının başında vurguladık.
Kısaca tarihçesini de aktaralım. 23 Nisan 1920'de
TBMM'nin açılmasının ardından çıkarılan dördün-
cü yasa Yargıtay'ın kuruluşuna aıt. Onun önünde-
ki üç yasa şu:
Vergi, Hıyaneti Vataniye, Meclis lcra Vekillerine
Dair Kanun...
Kuruluş yeri olanak da Sıvas seçildi. Yargıtay
1923'e dek burada görev yaptı. Yargı çevreleri Sı-
vas'ın seçilmesinin nedenini şuna bağlıyorlar:
"Daha güvenliydi."
1923'te de Eskişehir'e taşındı. Atatürk, "Yüksek
yargının siyasi çevreden uzak olması gerektiği"
görüşünde ısrar ediyordu. Ama 1935'te ikna edil-
di. Ankara'ya taşındı.
Yargıtay'ın tarihçesini anlatan kaynaklara göre,
1943 yılına dek, Yargıtay Başkanı'nı hiçbir siyasi,
makamında ziyaret etmedi. Bağımsızlığına böyle-
sine önem verildi. Çiller davasından önce ise Yar-
gıtay koridorlarındaki DYP'Iİ milletvekili sayısı ne-
redeyse yargıçları geçiyordu.
Siyasetteki yozlaşma toplumda güvensizliğe ne-
den oluyor. Aynı şeyin yargıda da başlaması biz-
de şu deyimi çağrıştırıyor:
Tuz kokarsa...
Uzlaşma bitiyor
I Baştarafı I. Sayfada
Resmi konuşmalan getirt-
tim, onlan inceliyorum. Ya-
pacağı durum değerlendir-
mesinin onu nereye getire-
ceğini önce bir görmek isti-
yorum. Bulunduğu noktayı
bir göreyim" dedi. Baykal.
DSP PM'nin rest karan ile
' Başbakan'ı
Biz Başba-
Halkuı gündenıi
İSTANBÜU 3-Î2 Moyıs 1998, Ayo Irini Soot. 19.00
gftetler: AKM Tel: (0212) 251 56 00, Vokkoraroa {Toksim, Suodiye, Âkmerkez)
ANKARA: 9 Moyıs 1998 Atotürk Spor Salonu SÖÜÎ: 20.00
Biletk: Oost Musit Center Tel: (0312} 425 24 64, CSO
Best töüıik (Karum, Bohçelievler), OOTÜ, OKNY, Vokkoroma, Koru Sinematerı
İZMİR: 11 Mayıs 1998 izmir Hilton Saat: 20.00
Biletier: İzmir Hilton Tel: {0232} 441 60 60, İZDSO, Yokkorama
Hakan Erdoğan Productiûn
• Baştarafi 1. Sayfada
36.4'ünü eıda harcamalan-
nın kapsadığı dıkkate alındı-
ğında, yoksulluk sının. Ni-
san I998'del61milyonl42
bınlirayaçıktı. Asgariücret-
le geçınen bir aile. 22 milyon
943 bin liralık gelırle yok-
sulluk sınırının 138 milyon
lıra gerısınde kalırken zo-
runlu gıda harcamalannın da
yansından fazlasını karşıla-
yamıyor.
Yine 15 1 konumundaki
bir hizmetli. 48 milyon liray-
la en düşük memur aylığını
alırken bu ücretle 4 kişilık
aıle için yaklaşık 60 milyon
lira olan gıda harcamasını
bıle karşı layamıyor. Türk-
iş'in araştırmasına göre ni-
san ayında en yüksek fıyat
artışı, yüzde 50 ile nanede
yaşanırken beyaz peynir
yüzde 18.1, yoğurt yüzde
14.2, nohut yüzde 45.7, ku-
ru fasulye yüzde 3.9, meyve
ve sebze yüzde 5.6. pirinç
yüzde 8. l.ırmık yüzde 12.2.
makarna yüzde 4.5, şeker
yüzde 7.5. fıstık yüzde 13.6.
tuz yüzde 21.8 oranında
zamlandı. Yumurta fiyat-
lannda geçen aya göre yüz-
de 5.9 oranında gerileme
olurken tereyağı. zeytinyağı.
mercimek, barbunya ve süt-
te fıyat artışı yaşanmadı.
ilgili soruya.
ilgilendiriyor.
kan'la göriiştük. Durumun
fotoğrafinı bir görelim. Bi-
zimle yaptığı göriişmede
oluşturduğumuz anlayış
biıiiğinden farklı bir nokta-
y a geldi mi? O farklı nokta
ne, onu çok iyi anlamam la-
zım" yanıtını verdi.
ANAP'lı Devlet Bakanı
Işılay Saygın da Yılmaz'ın
açıklamaları konusunda
"Bunu geri adım olarak de-
ğerlendirmeyin. Sayın Baş-
bakan bir azınlık hüküme-
tinin temsilcisidir. Tek başı-
na karar veremez" dedi.
FP Grup Başkamekili
Salih Kapusuz. seçimin en
geç sonbaharda yapılması
gerektığıni savunarak Bay-
kal'a eleştirilerde bulundu.
Kapusuz. "CHP ve Baykal,
adeta rotasız bir gemi gibi
hareket etmektedir. Sürekli
tavırdeğiştirerekgü\en ver-
meyen bir politika izkmek-
tedir" dedi. Kapusuz. Tür-
kiye'nin "birtakım ayak
oyunlanyla kaybedecek za-
manı olmadığını" belirrti.