23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 NİSAN 1998 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TURKIYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli PB PB Y PB PB PB PB PB 14 20 17 1/ 18 1Ü 20 13 Sinop Samsun Y 16 Adana PB 19 Y 14 Mersin PB 20 Trabzon y 16 Diyarbakır Y Gıresun Y 13 Şanlıurfa Y 11 Ankara Eskişehır Konya Y 15 Mardın PB 18 SîirT PB 18 Hakkâri Sıvas Y 13 Van Zonguldak Y 12 Antalya P B 18 Kars Yurdun kuzey ve do- ğu kesımlen çok bu- lutlu. Marmara'nın doğusu. Karaderuz, Iç Anadolu'nun ku- zeydoğusu. Doğu Anadolu ve Guney- doğu Anadolu yağ mur. yer yer sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı bulutlu geçe- cek. Hava sıcaklığ btraz artacak. Miınrfiıirr Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn Miinıh Y PB PB B Y Y Y Y Y 14 18 16 M 13 14 14 1/ 14 Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB Y B PB PB Y PB 22 22 18 19 24 17 20 20 Moskova PB 19 Zürıh Y 14 Şam Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bışkek Tıflis Kahıre PB PB Y Y Y Y A 27 10 20 19 12 17 33 B 21 0Açık Parçalı bulutlu Sısiı üutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu VeAJiJJ Karlı Sulu kar Gok gurultulu GUNCELcÜNE\T ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada DSP Parti Meclisi'nin yayımladığı son bildiriye göre Deniz Baykal'la seçim konusunda pazarlık yapılmayacak. Ama 1999'da seçim de yapılmayacak. Bülent Ecevit'in kaleme aldığından kuşku duy- madığımız bildiri, geride kalan 3-5 gün içinde DSP liderinin seçim tarihi ve iki seçimin bir arada yapılmasıyla ilgili sözlerini unutmuş görünüyor. CHP liderinin bu konulardaki açıklamalannı, Ecevit; (23 Nisan, saat 17.00) eleştirmiyor, geri çe- virmiyor, üstelik onaylayan bir üslup kullanıyordu. 1999'da genel erken seçimle iki seçimin bir ara- da gerçekleşmesini "kaçınılmaz görüyordu". Üstelik Ecevit; bu sözleri ikili görüşmenin ardın- dan Başbakan'la konuştuktan sonra söylüyordu. Ammavelakin Başbakan Mesut Yılmaz (26 Ni- san Pazar) Baykal'la görüşmeye hangi gerekleri yerine getirerek girdiğini şöyle açıklıyor: "Bu konuda (seçim tarihi) hem Ecevit hem de Cindoruk'/a mutabık kaldık." Yani 3 lider arasında -Baykal'dan önce- en azın- dan seçim tarihinde "bir mutabakat" vardı. Birkaç gündür izlenen "liderler arasında birbiri- niyalanlama yanş/"nda yeni bir öğeyi Başbakan Yılmaz ortaya koyuyor. Rüzgâr birden başka yönden esiyor. Yılmaz, - herhalde DSP bildirisini, Cindoruk'un seçime kar- şı çıkan söylemlerini duymuş, öğrenmiş olmalı ki- "mutabakatın koalisyon ortaklarının nza şartına bağlı olduğunu" Karadeniz'den Baykal'a duyuru- yor. Olaya bir başka yönden bakalım. Ecevit'in er- ken seçim olasılığını topyekûn ortadan kaldırma- ya yönelik son davranışlan, kimi mesleklerde, yan- daşı kimi gazetecilerdeumutlan, umutsuzluğa dö- nüştürmedi mi acaba? 1950'den beri milletvekili olmaya hevesli olan ki- mi gazeteciler, mesleklerini -örneğin 1995 seçi- minde- bir parti lehine ya da o partinin genel baş- kanına hizmet vererek sürdürmediler mi? Baykal'ın açmazları Planlı hareketlerini mesleğin doğasındaki haber alma özgürlüğüne dayamadılar mı? Örneğin DSP liderini özel programlarda TV'lere çıkaranlar, "ya- manacak başkası kalmadığı için" Ecevit'e koştuk- lannı söyleyenler... Bu türden gazeteci-milletvekili adaylannın liste- lerde görülmeleri sürpriz etkisi yaptı. Ne ki erken seçimlerde kimilerinin adaylıkları öngörülürse söyleyecekleri çok basit: "Ecevit ya da Yılmaz önerdi, reddedemezdim" diyecekler. Oysa aday oldukları an, hizmet verdiklerinden ki- şisel ürün sağlamış olacaklar. Kimbilir başka mesleklerde de aynı yolun yol- cusu kaç kişi düş kınklığına uğramıştır? Örneğin 1950'den sonraki dönemde DP iktidarında yüksek bürokrat olup, CHP'ye bilgi taşıyan nicelerini gör- dükde... Dönelim siyasetin son noktasına: Ecevit, Bay- kal'a hükümeti devirmesini öneriyor. Oysa bu sö- zü Yılmaz söylemeliydi. Irticaya karşı şunları, enf- lasyonla ilgili şu konudaki yasaları çıkarmamıza destek ver, sonra ne dilersen onu yap.. demeliy- di. Baykal da sıkışık durumda: Rejimin içinde bu- lunduğu koşullarortada. "Bir hükümet modeli ya- ratmadan" Yılmaz'ı düşürebilir mi? DYP ve FP ile ortaklık kurarak mı hükümet olacak? Ya da hükümeti düşürüp, DYP ve FP ile oybirli- ği yaparak TBMM'den seçim kararı çıkarmaya mı girişecek? Zaten Ecevit de Baykal'ın bu açmazlanna gü- venerek "çek desteğini hükümetten" diyor. Seçim hükümeti gibi bir anlamsız girişim de ya- vaş yavaş değer yitiriyor. Çankaya'nın bu konu- daki görüşü açıklık kazanmadı ama; Cumhurbaş- kanı Demirel'in seçimlere anayasanın bağlayıcı hükmüyle gitmeye istekli olduğu yadsınamaz. Nedir bu hüküm? Seçimden belirli süre önce "mevcut hükümette" Ulaştırma, Içişleri ve Adalet bakanlıklarına "bağımsızların" getirilmesi.. O ka- dar. Işte seçim hükümeti! Bir de liderlerimiz her gün "mutabakat" adına yalanlarını yalanlamasalar!.. 15. madde ortulu zırhı oldu Adı 4 geçiei' kendi 'kakcı' madde ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Ah- met Necdet Sezer'in de kaldınlmasını istediği anayasanın geçici 15. maddesi. 12 Eylül 1980'den itibaren çıkan- lan birçok mevzuatın ya- nı sıra örtülü operasyon- lann da zırhı oldu. Ozel- likle Susurluk skandalı konusunda gündeme ge- len karanlık bağlantılar da, bu maddenin getirdi- gi engelle perde arkasın- da kaldı. Anayasanın kabul edildiği 7 Kasım 1982 ta- rihinden itibaren "geçicT başlık altında kalan 15. madde şöyle: "12 Eylül 1980 tarihin- den ilk genel seçimler so- nucu toplanacak TB- MM'nin Başkanuk Diva- nı'nı oluşturuncaya ka- dar geçecek süre içinde, yasama veyürütme yetki- İerini Türk milleti adına kullanan, 2326 sayüı ka- nunla kurulu Milli Gii- venlik Konseyi'nin. bu konseyin yönetimi döne- minde kurulmuş hiikii- metlerin, 2485 sayılı Ku- rucu Meclis Hakkında Kanun'la görev ifa eden Daıuşma Meclisi'nin her türiü karar ve tasarrufla- nndan dolayı haklarında cezai, nıali veya hukuki sorunıluluk iddiası ileri siiriilcmez \e bu maksat- la herhangi bir yargı merciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarrufla- rın idarece veya yetkili kı- lınmış organ, merci ve gö- revlilerce uygulanmasın- dan dolayı karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukandaki likra hü- kümleri uygulanır. Bu dönem içinde çıka- rılan kanunlar, kanun hükmünde kararname- ler ile 2324 say ılı Anaya- sa Diizeni Hakkında Ka- nun uyannca alınan ka- rar ve tasurruflann ana- yasaya aykırüığı iddia edilemez." Sezer: 12 Eylül yargılansın• Baştarafi 1. Sayfada Yüksek mahkeme salonunda düzenlenen töre- ne Cumhurbaşkanı Süleyman E>emirel. TBMM Başkanı Hikmet Çetin. başbakan yardımcılan Bülent Ecevit ve İsmet Sezgin. Yargıtay Başka- nı Mehmet Uygun, Say ıştay Başkanı Vecdi Gö- nül. Yavgıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa- vaş, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay. An- kara Valisi Erdoğan Şahinoğlu. Türk-lş Başka- nı Bayraın MeraL askeri yargının başkan ve üye- leri ile diğer davetliler katıldılar. Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer. törende yaptığı konuşmada; 1961 Ana- yasası'nda yasalann anayasaya uygunluğunun yargısal denetiminin öngörülmesi ve Anayasa Mahkemesi'nin kurulmasıyla anayasanın bağ- layıcılığı ve üstünlüğü ilkesınin yaşama geçiril- diğini anımsattı. Anayasanın 2. maddesine gö- re. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu. bunun da devletin tüm işlem ve ey- lemlerinin hukuka ve anayasaya uy gunluğu an- lamına geldiğini kaydeden Sezer. ancak hukuk devletinin hukukun üstünlüğü ilkesınin gerçek- leşmesini zorlaştıran anayasa vargısına ilişkin kimi sorunlann bugüne kadar aşılamadığını v ur- guladı. Sezer, bunaörnek olarak 1982 Anayasasrnın geçici 15. maddesini göstererek, "Bu nedenle 12 Eylül 1980 ile 7 Arahk 1983 tarihleri arasında çı- karılan 626 vasa hakkında anavasava uygunluk denetimi yapılamamaktadır. TBMM tarafından 1995 anavasa değişiklikleri vapılırken. geçici 15. maddenin yürürlükten kaldınlmasına da ola- nak bulunamamıştır. Hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesi için anayasanın geçici 15. madde- sinin yürürlükten kaldırüması gerckmektedir" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargı organ- lannca gösterilecek adaylararasından Cumhur- başkanı'nca seçilmesinin. vargıvı >ürütmeye bağlamanın bir belirtisi olarak değil. yargıya verilen yerin yüceliğinı gösteren birdüzenleme olarak vorumlanabıleceğinı belirten Sezer. fi- ılen bunun yargıyı olumsuz etkilediğini şu ge- rekçeyle anlattı: "Ancak. Anayasa Mahkemesi üvelcrinin seçimi \önünden bö>le bir yoruma katılmak güçtür. Göre\le ilgili suç işlendiğinde kendisini \ üce Divan sıfatıv la \ argılavacak> a da açabileceği bir iptal davasına bakacakolan Ana- yasa Mahkemesi'nin ü\elerini doletin ve bu bağlamda yürütme organının da başı olan Cum- hurbaşkanı'nın seçmesi, yargı bagunsızlığı \e hukukun üstünlüğü ilkesivle bağdaşmamakta- dır." Ahmet Necdet Sezer. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı ve müsteşa- nnın yer almasını da doğru bulmadığını belir- terek. kurulun kararlarına karşı yargı yoluna başv urulmasının da hukuk dev leti ilkesiyle bağ- daşmadığını söyledı. Anayasa Mahkemesi'nin verdıği ıptal karar- larının gerekçesiyle birlikte Resmi Gazete'de >ayımlanıncaya kadar geçen süre içinde >asa koyucunun, iptal karanna karşı aynı konu. kap- sam ve içerikte düzenlemeler yaptığını belirten Sezer.U O> sa yasama organı, iptal edilmiş kural- lan avnı amaç doğrultusunda yeniden yasalaş- tırmamalı, Anayasa Mahkemesi kararlannı et- kisiz kılıcı düzenlemelerde bulunmaktan kaçın- mabdır" dıve konuştu. Sezer. TBMM'nin. yasama yetkisinin devre- dilmezliğı ilkesine özenle sahip çıkmasını, yet- kı yasalanvla KHK. u>gulamasına çok zorunlu durumlar dışında olur vermemesinı de istedi. Laikliğın demokrasinın alr> apısı. temelı oldu- ğunu. din kuralları ile dev let v e toplum yaşamı- nın yönlendirilemeyeceğinı vurgulayan Sezer. "Laiklik olmadan özgürlükten ve demokrasi- den söz edilemez. Bire> lerin din ve \icdan özgür- lüklerinin en i\i korunduğu rejim, laik, demok- ratik cumhurhettir. Laik demokratik cumhuri- yet, kendi deüet variığına kasteden bir sijasal partinin varlığını sürdürmesineolanak\"ermez" dedi. Sezer, yüksek mahkemenin iş durumuna iliş- kin olarak da şu bilgileri verdi: "Anayasa Mah- kemesi'ne 1 Ocak 1988 gününden bu yana ge- çen 10 yıl içerisinde anavasava aykınhk savı ile 116'sı iptal da\ ası. 456'sı itiraz başvurusu olmak üzere toplam 572 iş gelmiştir. İptal başv urulan- nın 91'i iptal, 20*si ret, itiraz başv urulannın 71 'i iptal. 176'sı retle sonuçlanmış,toplam olarak 162 iptal, 196 ret karan verilmiştir, Aynı süre içeri- sinde Yargıtav Cumhurivet Başsavcılığı tarafın- dan siyasal partilerin kapatılmasına ilişkin 19 dava açılmış, 14 siyasal partinin kapatılmasına karar verttmiş. 4 kapatma dav ası reddedilmiş, 1 kapatma davası ise henüz sonuçlanmamıştır. 1982 Anayasasf nda dava hakkınagetirilen sınır- lamalara karşın, açılan dava sayısında önceki vıllara göre önemli bir artış gözlenmektedir." Cumhurbaşkanı Demırel. Sezer"e gönderdi- ğı kutlama mesajmda. Anayasa Mahkemesi'nin varhğının rejimin korunması ve işlerliği açısın- dan güvence olduğunu belirterek. "Devletimizin bütün kurumları görevlerini anayasada belirle- nen çerçeve içerisinde yerine getirmekle mükel- leftirler" dedi. Başbakan Mesut Yılmaz da mesajında, "ln- san haklanna dayanan çağdaş, demokratik, la- ik ve sosval hukuk devletinin tüm nitelikleri)le gerçekleşmesi için özenle sürdürdüğü çalışma- larıvla hukuk devletinin güvencesi ve simgesi sa- vılan bağımsız vapısı. yansız tutumuyla onurlu varlığını 36 vıldır başanvla sürdüren Anavasa Mahkemesi'nin bu anlamlı v ıldönümünü kutlu- vorum" diye kaydetti. 'Türkiye Ceyhan koşulunu getirdi' • Baştarafi 1. Sayfada olarak görüp, endişe ediyo- ruz. - Kürtleri azınlık olarak mı gorüyorsunuz? VOLLEBAEK:Bukeli- meyi sevmediğinizi biliyo- rum. Hükümetıniz de bu kelimeyi sevmiyor. Ancak başka türlü ifade etmek (Kürtlerin azınlık olduğu- nu) oldukça zor. Sayın Bü- lent Ecevit, geçen yıl kasım ayında Oslo'yu ziyaretin- de görüştüğümüzde, Kürt- leri azınlık olarak nitelen- dirmeme karşı çıktı. Ancak kendi si de Güneydoğu Anadolu Bölgesı için eko- nomik ve sosyal önlemle- rin alınması gerektiğine işaret etti. Türkiye'nin Gü- neydoğu Bölgesi'nde alı- nan ekonomik ve sos>al önlemlerin yanı sıra ceza yasasında yapılan değişik- likleri ve Olağanüstü Hal durumunun aşamalı bir şe- kilde kaldınlması yolunda atılan adımlan memnun- lukla karşılıyoruz. Çünkü bunlar insan haklan stan- dartlannın arttınlması yo- lunda, doğru atılmış adım- lardır. Ancak ikili ekono- mik ılişkiler ile Norveç'in insan haklanna ilgisi ara- sında bir çatışma olmasını da istemem. Çünkü insan onurunu petrol için sat- mam. Hangi ülkede olursa olsun insan onuru ve mal satışı arasında bir seçim ile karşılaşildığında hepimiz insan onurunun herhangi bir maldan daha değerli ol- duğunu söyleyeceğiz. in- san haklan konusunda di- yalog kurarken o ülkeye müdahale eder biçimde yaklaşmamamız gerektiği- ni de düşünüyorum. Nor- veç'te de ırkçılık. yabancı düşmanlığı gibi sorunlarla karşı karşıyabulunmoruz. - Kürt kimliği konusun- daki görüşünüze açıklık ge- tirir misiniz? NOLLEBAEK: Kürt ko- nusunda uzman değilim. Kürt sorununun asırlardır tartışılan zor bir sorun ol- duğunu biliyorum. Bizim de kendi Sami azınlığımız var. Zaman zaman kendi- lerine ıvi davranmadık. Ancak bunu düzeltmeye çalışıyoruz. Kosova Arna- vutlanna ilişkin tartışmala- ra bakalım. Azınlık tanım- lamasına, büyük ölçüde söz konusu grup tarafından karar verilmesi gerektiğinı kabul etmeliyiz. Ancak azınlıkların kendi dev letle- rini kurma talebinde bulun- malanna taraftar değilim. - Homojen bir ülke ola- rak azınlık konusuna yan- hş baküğınız gözlenjyor? VOLLEBAEK: Zulme uğrayan va da yeterince önem verilmedıklennı his- seden insanlar kendi dev- letlerinin arayışına girerler ve kimlikleri konusunda daha duyarlı hale gelırler Bu kışiler için daha iyi eko- nomik koşullar varatıldı- ğında ve topluma entegre olduklannı hissetiklerinde bağımsız devlet aravışı ya ortadan kalkar ya da azalır. Norveçliler olarak biz de küçük birtoplumuz. Bunu Isveç'in parçası olduğu- muzda gördük. Bu deneyi- mımızın Kürtlerin duru- mundan farklı olduğunu zannetmı>orum. - Biz Kürtleri Türki- ye'deki çoğunluğun bir parçası olarak görüvoruA Kürtleri azınlıkolarak nite- lendirmek bu grubu azınlık rolüne indirip çoğunluk haklarından mahrum et- mek anlamına gelir. Bu gö- rüşe katılıvor musunuz? \OLLEBAEK:Türkhü- kümetının Kürt nüfusun temsilcıleri ılc açık ve so- mut bir diyalog ıçıne gır- nıesi gerektığıni düşünüyo- rum. Norveç'te oturup size Kürt sorununun nasıl çözü- leceğinı öğretemem. Ancak ülkenizdeki durumla ilgili insan haklan kuruluşlann- dan gelen raporlar Kürt hal- kının çıkarlannın ciddıye ahnmadığını göstenvor. - Norveç devlet şirketi StatoiL, Azeri petrollerini iş- leten konsorsivum içinde ver alıvor. Ana petrol boru hattı için Bakû-Cev han gü- zergâhına nrmanızın des- tek vermesi için girişimleri- niz var mı? VOLLEBAEK: Türki- >e'nin Boğazlar'dan geçen petrol tankerlerinin sayısı- nın artması konusundaki endişesini anlıvoruz An- cak firmamızın ticari olan kararlanna etki yapamayız. Biz Ceyhan konusunda Amerıkalılardan farklı dü- şünüvoruz. Petrol firmala- n adına siyası kararlarala- mayız. Statoıl'ın ticari ne- denlerle Ceyhan konusun- da pek istekli olduğunu söyleyemem. Norveç. fir- malan Türkiye'deki hidro- clcktnk santrallan projesi ile ılgıleniyor. Ancak anla- dığım kadarıv la Türk tara- fı bu projeler ile Ceyhan arasında bağlantı kuruvor. Enerjı Bakanlığınız. Stato- ıl'ın Ceyhan konusundaki tutumuna göre Türkıye'de- kiprojelerdeyeralıpalma- yacağımıza karar verecek zannedıyorum. - Norveç, Filîstin ve tsra- il banşının sağlanması sü- recinde önemli rol oy nadı. Aynı şekildc Kıbns için de girişimleriniz var. Bu soru- nun çözümü konusundaki rolünüz nedir? VOLLEBAEK: Önce- likle Kıbns sorununun çö- zümünde Türkiye'ye bü- yük rol düşüyor. Bu konu- daki girişimlerimizde ise işin başlangıcınday ız. Kıb- ns sorununun çözümü ko- nusunda Norveç hükümeti danışmanlık yapmıyor. Ancak biz Kıbns konusun- da işbırlıği yapan Oslo Ba- nş Enstitüsü. Norveçli Ste- in Stoa. Kolombiya Ünı- versıtesı ve Sayın Richard Holbrooke arasındakı iş- birliğini destekliyoruz. Kendileri bizden destek ıs- tediler Bırleşmiş Milletler de bizden destek istedi. BM'nin Kıbns için yaptığı ginşimlerçok uzun zaman aldı. Ancak bızim ginşim- lerimiz BM'nin girişımle- rıne paralel gırişimlerdir. Taraflan bir araya getire- cek her türlü girişim de- nenmelidir. Türkiye'nin AB üyeliğine gelince. Ulu- sal onurumuz incindiğinde biz de çok inatçı olabilinz. Türk hükümetinin ulusal çıkarlan AB ile yakın di- yalog kurmasından geçi- yor. - Norveç bir yandan kü- reselleşirken diğer yandan da sosyal dev let kav ramına önem veriyor.. Bu iki olgu nasıl uzlaşıyor? VOLLEBAEK: Belki safım ama halen bu ıkı ol- guyu birleştirebileceğımı- ze ınanıyorum. Şu anda ka- pitalist birtoplumuz. Aynı zamanda geniş çaplı özel- leştırme gerçekleştirdik. Ancak bunu yaparken in- cinebilir gruplann. özelleş- tirmeden her defasında kaybeden taraf olmaması- na özen gösterdik. Bu ne- denle yaşlı. hasta, sosyal v e ekonomik olarak zay ıf olan gruplann dev let kontrolün- de korunmasına ve kendı- lerini güvenlik içinde his- setmelerine özen gösterı- yoruz. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada siyasete vurulmuş, çıkanlması güç bir damgaya dönüşmüşse, Yargıtay'la ilgili iddiaların artması da bu kurumu yaralıyor. Yazı aramızda Çiller'in durup durup, "Beni Yü- ce Divan değil, Yargıtay yargılasın" demeçleri ver- mesini o günlerde çok anlamlı bulmuştuk. Meğer bildiği varmış! Özal hükümetleri döneminde pek çok kurum gi- bi Yargıtay da üzerine düşen payı aldı. Bir üyesi için bile kılı kırk yararak seçimin yapıldığı Yargıtay'da. 15 Ağustos 1991'de, yani adli tatil sırasında, bir günde 55 üye birden atandı. Bugüne gelelim... Yargıtay 6. Ceza Dairesi Parsadan davasıyla gündeme gelmişti. Çiller'in başbakanlığı dönemin- de örtülü ödenekten para alan Parsadan, "Çiller parayı DYP'ye oy saglamam için verdi" demişti. Parsadan yargılandı. Hüküm giydi. Kararı Yargıtay da onaylarsa Çiller için de yargılanma süreci baş- layacaktı. Yargıtay karan onaylarken bir tümce ek- ledi: "Haksız menfaatin hangi amaç ileri sürülerek sağlandığı dosya içeriğine göre tespit edilememiş- sede..." Bu tümce Çiller'i kurtardı. Öyle ya, Çiller belki de parayı Parsadan Apo'yu vursun diye, yatsever, af- federsiniz yurtsever duygularla verdi. Oysa mahkeme kararında paranın veriliş biçimi açıkça vurgulanmıştı. Yukandaki tümcenin karardan çıkarılması için Cumhuriyet Başsavcısı'nın yaptığı başvuru da Yar- gıtay Ceza Genel Kurulu'nda oylanırken gariplik- ler yaşandı. Erbakan döneminin Başbakanlık Müsteşan Osman Kadri Keskin. Yargıtay'a dön- dükten sonra herhangi bir daireye verilmediği için oy kullanmaması gerekirken, Çiller lehine kullan- dı. İtiraz edilince hemen 3. Ceza Dairesi'ne üye ola- rak atandı. Ikinci oylamada koltuk değneğiyle ge- lip oyunu kullandı. Yine 3. Ceza Dairesi üyesi Ca- sim Yılmaz'ın Çiller aleyhine oy kullandığı anlaşı- lınca, ikınci oylamaya katılmaması sağlandı. Yeri- ne katılan Birsin Tüzünal, Çiller lehine parmak kaldırdı. Yargıtay Ceza Kurulu'nun 56 üyesinden 25'i de böylesine önemli bir oylamaya katılmadı. Bunların tümü rastlantı da olabilir. Ama üst üste gelince ve sonuca bakınca!.. Bereket, Yargıtay'da yargıçlar da var. Sami Sel- çuk, Naci Ünver, karara muhalefet şerhi koydu. 6. Ceza Dairesi geçen hafta bir kez daha gün- deme geldi. İddia şu: Osmanlı Bahriye Nazırı Hüsnü Paşa'nın serve- ti, gelini Zeynep Oyvar'a kaldı. 1993'te 95 yaşın- da ölen Oyvar'tn 20 trilyonu bulan servetinin mi- rasçısı olmadığı için Hazıne'ye devredilmesi gere- kiyordu. Sözde mirasçılar bir rapor düzenleyip üç doktora imzalattılar. Hazıne itiraz etti. Konu Yargı- tay'a geldi. 6. Ceza Dairesi Başkanı Necdet Mu- tiş, ötekı üyelere haber vermeksizın doktorlan ak- ladı. Bunun üzerine Yargıtay Başkanlık Kurulu, Mutiş hakkında ön soruşturma başlattı. Müthiş bir du- rum... Tuz kokarsa... Tek-tük olaylar nedeniyle kocaman bir kurum yıpratılmamalı, ama bunlann ardı arkası kesilmiyor- sa? Yargıtay'ın öneminı yazının başında vurguladık. Kısaca tarihçesini de aktaralım. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasının ardından çıkarılan dördün- cü yasa Yargıtay'ın kuruluşuna aıt. Onun önünde- ki üç yasa şu: Vergi, Hıyaneti Vataniye, Meclis lcra Vekillerine Dair Kanun... Kuruluş yeri olanak da Sıvas seçildi. Yargıtay 1923'e dek burada görev yaptı. Yargı çevreleri Sı- vas'ın seçilmesinin nedenini şuna bağlıyorlar: "Daha güvenliydi." 1923'te de Eskişehir'e taşındı. Atatürk, "Yüksek yargının siyasi çevreden uzak olması gerektiği" görüşünde ısrar ediyordu. Ama 1935'te ikna edil- di. Ankara'ya taşındı. Yargıtay'ın tarihçesini anlatan kaynaklara göre, 1943 yılına dek, Yargıtay Başkanı'nı hiçbir siyasi, makamında ziyaret etmedi. Bağımsızlığına böyle- sine önem verildi. Çiller davasından önce ise Yar- gıtay koridorlarındaki DYP'Iİ milletvekili sayısı ne- redeyse yargıçları geçiyordu. Siyasetteki yozlaşma toplumda güvensizliğe ne- den oluyor. Aynı şeyin yargıda da başlaması biz- de şu deyimi çağrıştırıyor: Tuz kokarsa... Uzlaşma bitiyor I Baştarafı I. Sayfada Resmi konuşmalan getirt- tim, onlan inceliyorum. Ya- pacağı durum değerlendir- mesinin onu nereye getire- ceğini önce bir görmek isti- yorum. Bulunduğu noktayı bir göreyim" dedi. Baykal. DSP PM'nin rest karan ile ' Başbakan'ı Biz Başba- Halkuı gündenıi İSTANBÜU 3-Î2 Moyıs 1998, Ayo Irini Soot. 19.00 gftetler: AKM Tel: (0212) 251 56 00, Vokkoraroa {Toksim, Suodiye, Âkmerkez) ANKARA: 9 Moyıs 1998 Atotürk Spor Salonu SÖÜÎ: 20.00 Biletk: Oost Musit Center Tel: (0312} 425 24 64, CSO Best töüıik (Karum, Bohçelievler), OOTÜ, OKNY, Vokkoroma, Koru Sinematerı İZMİR: 11 Mayıs 1998 izmir Hilton Saat: 20.00 Biletier: İzmir Hilton Tel: {0232} 441 60 60, İZDSO, Yokkorama Hakan Erdoğan Productiûn • Baştarafi 1. Sayfada 36.4'ünü eıda harcamalan- nın kapsadığı dıkkate alındı- ğında, yoksulluk sının. Ni- san I998'del61milyonl42 bınlirayaçıktı. Asgariücret- le geçınen bir aile. 22 milyon 943 bin liralık gelırle yok- sulluk sınırının 138 milyon lıra gerısınde kalırken zo- runlu gıda harcamalannın da yansından fazlasını karşıla- yamıyor. Yine 15 1 konumundaki bir hizmetli. 48 milyon liray- la en düşük memur aylığını alırken bu ücretle 4 kişilık aıle için yaklaşık 60 milyon lira olan gıda harcamasını bıle karşı layamıyor. Türk- iş'in araştırmasına göre ni- san ayında en yüksek fıyat artışı, yüzde 50 ile nanede yaşanırken beyaz peynir yüzde 18.1, yoğurt yüzde 14.2, nohut yüzde 45.7, ku- ru fasulye yüzde 3.9, meyve ve sebze yüzde 5.6. pirinç yüzde 8. l.ırmık yüzde 12.2. makarna yüzde 4.5, şeker yüzde 7.5. fıstık yüzde 13.6. tuz yüzde 21.8 oranında zamlandı. Yumurta fiyat- lannda geçen aya göre yüz- de 5.9 oranında gerileme olurken tereyağı. zeytinyağı. mercimek, barbunya ve süt- te fıyat artışı yaşanmadı. ilgili soruya. ilgilendiriyor. kan'la göriiştük. Durumun fotoğrafinı bir görelim. Bi- zimle yaptığı göriişmede oluşturduğumuz anlayış biıiiğinden farklı bir nokta- y a geldi mi? O farklı nokta ne, onu çok iyi anlamam la- zım" yanıtını verdi. ANAP'lı Devlet Bakanı Işılay Saygın da Yılmaz'ın açıklamaları konusunda "Bunu geri adım olarak de- ğerlendirmeyin. Sayın Baş- bakan bir azınlık hüküme- tinin temsilcisidir. Tek başı- na karar veremez" dedi. FP Grup Başkamekili Salih Kapusuz. seçimin en geç sonbaharda yapılması gerektığıni savunarak Bay- kal'a eleştirilerde bulundu. Kapusuz. "CHP ve Baykal, adeta rotasız bir gemi gibi hareket etmektedir. Sürekli tavırdeğiştirerekgü\en ver- meyen bir politika izkmek- tedir" dedi. Kapusuz. Tür- kiye'nin "birtakım ayak oyunlanyla kaybedecek za- manı olmadığını" belirrti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear