Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 NİSAN1998SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Eğitimde Geleceğin Teknolojileri' konferansmda 2000'li yıllann eğitimi ele alındı
Hedef bilgisayariıeğitim• 8 yıllık kesintisiz eğitim çalışmasının bir parçası olan
Bilgisayar Destekli Eğitim Projesi kapsamında 1998 yılında
yaklaşık 3 bin okula bilgisayar laboratuvan kurulması
hedefleniyor. 2000 yılına kadar ise Türkiye'deki her okulun
bilgisayar ile tanıştınlması planlanıyor.
bilgisayann sunduğu avantajlarla tanış-
nrmak amacıyla konferanslar ve türlü et-
kinlikler gerçekleştirildi. Sektörün ön-
de gelen fîrmalan da eğitim konusun-
da artık büyük birpazar olarak gördük-
leri Türkiye'de yer edinme ve ürünleri-
ni tanıtma yanşını sûrdürdûler.
ÖZLEMYÜZAK
Istanbul'da düzenlenen "EğniındeGe-
kceğmTeknotojfleri" konulu konferans-
ta eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığı yet-
kilileri, bilişim sektörü temsilcileri ve öğ-
renciler bir araya geldi. Konferansta
2000'li yıllann okullan ve bilgisayar
destekli eğitim tartışıldı. Dünyanın bil-
gisayar devi Microsoft'un sponsorlu-
ğunda Lüttû Kırdar Kongre Salonu"nda
iki gün süren 'Eğhim 2001 Etkinlikleri'
kapsamında öğrenci ve öğretmenleri
BtLGtDE ÇEŞİTLtLİK
Eğitim
sistemi
masadaODTÜ Eğitim Fakültesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Petek Aşkar,
teknolojinin ve bilgisayann yalnızca
bir araç olduğunu belirterek,
"Teknolojiyi mevcut eghinı
sistemimiz içinde ne varsa o
doğrultuda kullanalım derseniz,
yanhş olur" görüşünü savunuyor.
Aşkar şunlan söylüyor:
"Sanayi devrimi sırasında Batı da
dahil bir çok ülkede okullar birer
fabrika gibi görüldü. Öğrenci
hammadde oldu ve istenilen ürün
elde edildi. Sonra değişim başladı.
Teknolojik gelişmeter ve bilgisayarlar
sayesinde farklı bilgi
organizasyonlan, bflgide çesiüilik
ortaya çıkn. Ancak gelişmiş
ülkelerde bile hâlâ rahatsızhklar
sürüyor."
Bilginin serbest dolaşımı ile birlikte
Batı dünyasında her şeyin yenideti '
ele alındığını ve sorgulandığını
belirten Aşkar, öğrenme konusunda
çok çeşitli çalışmalar yapıldığını,
"öğrenciler nasıl öğreniyorlar? Zekâ
nedir? Yetenek nedir" konulannın
sürekli irdelendiğini belirtiyor.
Aşkar'a göre günümüzde çoklu
zekâya doğru bir gidiş var. Aynca
bunda bir hiyerarşi de yok. Eskiden
olduğu gibi bir öğrenci matematikte
iyiyse, o öğrenci zekidir anlayışı da
yıkılmış durumda. Her çocuğun
ilgisi farklı yönde. Teknolojinin ve
bilgisayarlann eğitimdeki önemi ise
işte bu farklıhklan ortaya çıkarmak.
Akademisyenlerden özeleştiri
ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı
Barbaros Günce, akademisyenler ve
öğretmen yetiştiren kurumlar olarak
sistemi sorgulamadıklannı söyledi.
Günce, "Mezunlanmızı takip
etmiyoruz. Neyle karşılaşıyorlar,
neye ihtiyaçlan var, biz gerekeni
verebiliyor muyuz, diye
düşünülmüyor" diye konuştu.
Öğretim elemanlannm birçoğunun
okul nedir bilmeden öğretmen
yetiştirdiklerini kaydeden Günce,
eğitimin bir takım oyunu olduğunu
belirterek "Bügi çağını yakalamak
istiyorsak, her bir oyuncu üzerine
düşeni yapmak zorunda" dedi.
ÇOCUK YAZILIMLART
Bilgisayar
eğlendirirken
öğretiyor
Eğitimde bilgisayann önemi arttıkça
eğitim konusunda yazılım ve
donanım üreten şirketler de ürün
yelpazelerini genişletiyorlar.
Bilgisayar sayesinde çocuklar
eğlenirken farkında olmadan çok
şey de ögTeniyorlar. Kimi yazılımlar
çocuklan buluşlar dünyasma
götürürken, kimileri hiç
görmedikleri ülkeleri ekranlardan
gezme imkânı buluyor, insan
vücudunu en ince aynntısma kadar
öğreniyor, hatta o "korkulan"
matematiği bile sevebiliyorlar.
Temel eğitimden yabancı dil
eğitimine, zekâ oyunlanna kadar
geniş bir yelpazeyi kapsayan zengin
içerikli yazılımlar öğrencilerin,
velilerin ve eğitimcilerin önünde
yepyeni kapılar açıyor. Türkiye
internet kullanımmda dünya
içindeki paymı da arttınyor. 5 yıl
önce internet kullanımında binde 1
olan payımızın artık binde 3 olduğu
belirtiliyor. Bu konuda dünya
ortalaması ise yüzde 2. Ülkede
toplam 50 bin internet abonesi
olduğu, bunun da yaklaşık 200 bin
kişinin internetten yararlanması
anlamma geldiği belirtiliyor.
Çağı yakalama projesi
8 yıllık kesintisiz eğitim çalışmalan
kapsamında Bilgisayar Destekli Eğitim
Projesi de (BDE) bulunuyor. "Eğffim-
de çağı yakalamak-2000" adı verilen
projenin ilk aşamasında 1998 yılında
her il ve ilçede ikişer ilköğretim okulu-
na, yani yaklaşık 3 bin okula bilgisayar
laboratuvan kurulması hedefleniyor.
2000 yılına kadar ise Türkiye'deki her
okulun bilgisayarile tanıştınlması plan-
lanıyor. Yetkililerönümüzdeki 3 yıl için
BDE'nin maliyetinin 1.5 milyar dolar
olacağmı ve Dünya Bankası'ndan kay-
nak sağlayacaklannı belirtiyorlar.
Okullara kurulacak bilgisayar labora-
tuvarlan ve BDE'de kullamlacak yazı-
lımlar için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)
mayıs ayı içinde bir ihale açacak. An-
cak BDE için uygulanacak yeni proje-
nin boyutlan, tutan ve zamanlaması ko-
nulannda farklı göriişler de ileri sürü-
lüyor. Özel Okullar Dernegi Başkanı
DündarUçar'a göre "Halen uygıuanan
müfredat ile BDE olamaz" Uçar. ders
programiannm hafıfletilerek BDE'ye
geçilmesi, bu sisteme geçilirken de kul-
lamlacak olan eğitim yazılımlan ile öğ-
rencilerin ezberden uzak, öğrendikle-
rinden sonuç çıkaran ve yorum yapma
yeteneğine sahip bir şekilde eğitilmele-
ri gerektigini dûşûnüyor.
'Köklü değişim gerek'
MEB Bilgisayar Eğitimi ve Hizmet-
leri Genel Müdürü Ruhi Esirgen ise eği-
timde bilgisayann önemini şu sözlerle
dile getiriyor:
"Bilgi üretiminin yoğunluğu, çesitlilj-
ği, hızı arttıkça müşteri profıli de deği-
şiyor. Huda artan ve bu ölçüde hızla es-
kiyen bilgi eski yöntem, eğitınen, müf-
redat ve öğretimk müşteriye, yani oğren-
ciye kabul ettirilemez. Bilgi üreticileri
hızia bügî>i üretirlerken bunun öğren-
ciye gitmesi için aracı kurumlara gerek
var. Bu ise alışttğunızokul tarzmauymu-
yor. Karatahta ve sus pus oturan öğren-
ciler. Oğretmenin nasıl değjştirileceğin-
den rutun, bilginin nasıl sunulacağına
kadar köklü bir değişim gerek."
Türkiye'de bilgisayann eğitimin içi-
ne sokulmasına geç başlandığını ifade
eden Superonline Genel Müdürü Ba-
bür Özden de ülkede bilgisayar kulla-
nımının artmasıyla, internet ağının yay-
gmlaşabilmesi için telekomünikasyon
altyapısında gerekli olan değişiklikleri
gündeme getirdi. Bu doğrultuda 2000'li
yıllann ilk 10 yılında 700 milyon dolar-
lık biryatınmın yapılması gerektiğini ifa-
de eden Özden, eğitim için daha çok
uyduya ihtiyaç olduğunu ve Türkiye'nin
var olan iki uydusu ile bu hizmetin ye-
tersiz kalabileceğini belirtti.
'İSKt
işçileri
geri alınsın'
İSKİ tarafindan güvenlik
sonışturması gerekçe gösterilerek
iş akitteri feshedilen 6 işçi,
"AlevT otduklan nedeniyle işten
çıkanldıklanru savundular.
Istanbul Büyükşehir Belediyesi
önünde dün bir açıklama yapan
işçiler, Recep Tayyip Erdoğan'ın
göreve gelmesiyle birlikte bine
\akın çalışanın keyfı olarak işten
çıkarüdığını belirttiler. 1997
Haâranı'nda işlerine son
verildiğini, ancak çabalan sonucu
geri döndüklerini ifade eden
işçiler. 15 gün önce güvenlik
soruşrurması gerekçe gösterilerek
tekrar işten çıkanldıklannı
vurguladılar. tşçiler, Istanbul
Büyükşehir Belediyesi'ndeki
keyfı uygulamalara son
verilmesini, atılan işçilerin
yeniden ahnmasını istediler.
(Fotoğraf: BERTAN
AĞANOGLU)
Üıriversite anlayışı cleğişiyor
Üniversitelerin bağımsızhğının korunarak sanayiyle daha çok işbirliğiyapılması ve farklı
kültürlerin tanınmasında, küresel iletişimle işbirliğinde daha etkin rol alması isteniyor
BARIŞ DOSTER / YLSUF ZtYA AY
Gelişen teknolojiyle birlikte küresel
bir köye dönüşen dünyada üniversite-
lerin işlevi genişleyerek artıyor. Üniver-
sitelerin bagımsızlığının korunarak sa-
nayiyle daha çok işbirliği yapılması,
farklı kültürlerin tanınmasında, küre-
sel iletişim ve işbirliğinde üniversite-
lerin daha etkin rol alması isteniyor.
Üniversitelerin değişen ve gelişen
rolleri üzerine sorulanmızı yanıtlayan
Hollanda Nijmegen Üniversitesi'nden
Prof. Dr. Herman van den Bosch, "eği-
tinı ve bilgiyle sanayi arasında bir çeliş-
ki ya da rekabet olmadığını, tünı bun-
lann toptumve insanlann mutluluğu için
işbirliği yapması gerektiğini" sa\ undu.
Sanayinin de bilime ve üniversiteye bir
şey dikte etme hakkı ve şansı olmama-
sı gerektiğini söyleyen Bosch, "Üniver-
siteler bağımsız olmalıdır. Sanayi ile
üniversite arasında elbette dengeli bir
iletişim ve işbirliği olmau, fakat üniver-
sitenin bağunsızhğı kesinlikle zedeten-
memelidir*
1
dedi. ICüreselleşen dünya-
da üniversitenin insanlann birbirlerini
daha doğru anlamasına yardımcı ol-
ması gerektiğini vurgulayan Bosch.
"Anlaşmazlıklann. iletişim kopukluk-
larının ve yanlış anlamaların gideril-
mesinde üniversitenin, bilimin ve bilim
insanlannın çokolumlu katkılar yapa-
bOeceklerinidüşünüyorum" diye konuş-
tu.
'Misyon önemlT
Eski TÜBİTAK Başkanı ve Saban-
cı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun
Terzioğlu da diger üniv ersitelerle olum-
lu bir rekabet içinde olmayı benimse-
diklenni kaydetti. Vakıf üniversitesi ve
kamu üniversitesi aynmını çok yapay
bulduğunu söyleyen Terzioğlu. önem-
li olanın üniversitelerin kaliteyi arama-
sı ve kendilerine bir misyon tanımı yap-
ması olduğunu belirtti. Üniversitelerin
topluma mükemmeli sunması gerekti-
ğini ifade eden Terzioğlu, kendilerinin
araştırmayla eğitimi bir arada yürüte-
ceklerini, fakat dünyada yalnızca araş-
tırmaya ya da eğitime ağıriık veren üni-
versitelerin de ömekleri olduğunu anım-
sattı. ABD'de 4 bin üniversite olduğu-
nu belirten Terzioğlu, şöyle devam et-
ti: "*Bunlann bir kısmı lisansüstü eğiti-
me ağıriıkveriyor, bazdarı sadece araş-
nrmaya ağıriık veriyor, öyleleri var ki
sadece sana>iyeyönetici ve teknologye-
tişrirhor. Ban üniversiteler ise karma
bir misyon üstknrjor. Hepsi kendi gö-
revini iyi yaptığı sürece başanhdır."
ABD'nin Case VV'estern Üniversite-
si'nden Prof. Dr. Rkhard Boyatzis, üni-
versite eğitiminin günümüzde girdile-
re değil. çıktılara önem verdiğini belir-
terek dünyada üniversite sisteminin,
öğrencinin neyi öğrenmek istediğiyle
ilgilenmeye başladığını söyledi. Bo-
yatzis, bu sistemde öğrencinin nasıl
yönlendirileceğinin ön plana çıktığmı
vurgulayarak "İnsan hafızasını buna
göreorganizeeden bireğitinı sistemi ge-
reküdir" görüşünü savundu. Gelece-
ğin üniversitesinin. öğrencinin öğren-
diklerinı uygulayabileceği bir eğitim
vermeye yöneldiğini anlatan Boyatzis.
bu üniversitenin düşünce esnekliği
kazandıran bir kurum olacağını söy-
ledi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Demokrasiyi Kimler
İstemezGeçenlerde yazdığım "Demokrasi" başlıklı bir ya-
zımın sonunda, "Bu konulara devam edeceğim" de-
miştim. Gerçekten o yazıda, demokrasinin işleme-
siyle ilgili kimi konulara değinmiştim. Bugün, "kimle-
rin" ve "neden" demokrasi istemedikleri konusunu
ele almak istiyorum.
Demokrasi, hele günümüz demokrasisi, tarih bo-
yunca gördügümüz çeşitli yönetim biçimleri içinde;
en "mantıkir, en "akılcı" ve en "hakça" yönetim bi-
çimidir. Pek sevdiğim tanımı bir kez daha yineleye-
lirtv. "İnsanlann kendilerini ilgilendiren ya da ilgilen-
direbilecek olan her konuda, karartann oluşum sü-
recine katılımlan..." Bundan daha güzel ne olabilir?
Fakat yakın geçmişe ve günümüzün kimi müca-
delelerine baktığımız zaman çok garip şeyler göre-
biliyoruz. Uzak geçmişi bir yana bırakarak, 17. yüz-
yıl sonlanndan itibaren tarihin sayfaiannı çevirdiğimiz
zaman; kendinde "kutsal" birtakım hak ve yetkiler var
olduğunu "vehmeden"kirrt soytanlann, insanlann "ken-
di kadehehni beliriemelerine" sürekli olarak karşı çık-
tıklannı ve bu konudaki direnmeleri de kan ve ateş-
le boğduklannı görüyoruz. Ve "hakkını almakisteyen-
lerie" onlann bu haklannı "gasp etmek isteyenlerin"
arasındaki mücadele, günümüzde de tüm şıddet ve
acımasızlığıyla sürüyor.
Tarihsel süreci bir yana bırakarak günümüze bak-
tığımız zaman; şu ya da bu biçimde demokrasiye geç-
miş toplumlarda bile, demokrasiyi ortadan kaldırma
heves ve girişimleri olduğunu görüyoruz. Peki demok-
rasi böylesine "mükemmele yakın" bir rejim olduğu-
na göre, bir ülke içinde bu rejime karşı olanlann ge-
rekçeleri ne olabilir?
Bu sorunun yanıtını beş yaşındaki çocuklar bile bi-
lir. Çıkar, yani menfaat. Fakat demokrasiye karşı çı-
kan hiç kimse, "Kardeşim kusura bakmayın ama, bu
demokrasi benim çıkarlarıma ters bir rejim. Gelin
bundan vazgeçelim de, ben sizi sömürmeyi sürdü-
reyim" demez. Her zaman "yüce" baa gerekçeler bu-
lunur.
Bu gerekçe; kimi zaman "ülke bütünlüğünün teh-
likeye düşmesi"ü\r, kimi zaman "ülke ekonomisinin
çökûşü"dür, kimi zaman ülkenin "kuruluş felsefesi-
nin tehdit a/t/nda o/mas/ "dır. Bazen de "kardeş kav-
gasına son verme" gerekçesi ortaya atılır.
Ve işin çok ilginç bir yani olarak şunu vurgulamak
gerekir ki; bu "yüce" gerekçeleri gündeme getiren-
lerin bir bolümü, bunlann sadece birer "bahane" ol-
duğunu bilir ve bu bakış açısı attında tahrik ederken,
bir bölümü de, bu söylenenlere gerçekten inanır ve
gerçekten "yüce" amaçlar peşindeolduğunu zanne-
der. Ve bazen de bu gerekçeler salt "bahane" olmaz,
gerçekten ülke tehlikede olabilir. Bu durumlarda sağ-
lıklı analizler, yapmak çok zordur.
Meseleyi bireysel boyuta indirgersek ve "Kimler de-
mokrasiye karşı olur" sorusunu sorarsak; "çıkar sa-
A)/p/en"nin yani sıra bir grup daha görürüz ki, bunla-
ra "seçkinciler" ya da "elitıstler" adını vermek istiyo-
rum.
Seçkinciler, toplumdaki tüm insanlann eşit olma-
dığtna inanan insanlardır. Elbette başta kendileri ol-
mak üzere, birtakım insanlann daha seçkin, daha
"nitelikli" otduğunâ inanırlar Ve böylesine niteükli in-
sanlarla, sokaktaki sıradan insanlann. bir demokra-
si içinde eşit hak ve yetkiye sahip olmalannı içlerine
sindiremez ve eleştiri konusu yaparlar.
Bu "seçkincilik" insanlan çoğu kez faşizme götü-
rür. Çünkü seçkinliğin ardında kimi zaman "eğitim dü-
zeyi", kimi zaman "aile görgüsü" kimi zaman "kent-
li olmak" vb. gibi nedenler yatarken, çoğu zaman da
"beUi bir ırk° seçkin olmanın gerekçesini oluşturur.
Ve bu seçkin ya da "üstün" ırktan gelen insanlarla,
daha att düzeylerdeki ırklardan gelen insanlann siya-
sal alanda da eşit olamayacağını ileri sürmeye baş-
lartar. Zaten bunlara sorarsanız: eğitim, meslek vb.
gibi alanlarda da üstün ırktan gelen insanlarla, diğer
ırktan gelen insanlar arasında eşitlik yoktur.
Kimi zaman haklı da görünebilirler. Zira "kendile-
rinden olmayanlann" önlerini kesen ve onlan çık-
mazlara itenler de aynı insanlardır. Türkiye'de belli "ce-
maatlehn" üyelerinin başanlan, çoğu kez niteliklerin-
den değil, o "belli cemaatlerin" üyesi olmalanndan
kaynaklanmaktadır.
Kimi ünlü siyaset büimciler "elitizmi", salt bir olgu
olarak ele alırlar ve derinliğine incelerler. Bu incele-
melerinde belli bir "yüceltme" dürtüsü de vardır. Ben
elitizmi böyle ele almıyorum. Bence elitizm insanlan
(her zaman faşizme göturmese bile), demokrasiden
uzaklaştıran bir düşünce tarzı olarak, mahkûm edil-
mesi gereken bir yaklaşımdır.
"Demokrasiyi kimler istemez" sorusunu sorduğu-
muz zaman ele alınması gereken başka "tipler" de
var elbette. Fakat yerim bitti. Bunlan belki bir başka
yazıda ele alınz.
HavyanseverlerMeclis'te
Hayvanlan Konıma Yasası'nın "söz verildiği'' halde bugüne ka-
dar çıkarümavip gündemin gerilerine atılmasını protesto eden
ha\"vansCTerler, TB\EM önündesokak köpekleri ve pankarüar-
la gösteri düzenlediler. Protesto gösterisi düzenleyen hayvanse-
verler, Ankara emniyetinden gelen görevliler tarafindan
TBMM'nin önündenuzaklaşünldılar. Pankarüaneflerinden an-
nan ve Milli Egemenlik Parkında toplanmalan için ikaz edilen
ha>ABnseverler, Meclis Başkanı ve siyasi parti gnıplannın tem-
sikileri ilegöriişmeden protestoeylenılerini sona erdirmeyecek-
lerini Hade ettfler. Zaman zaman görevü polislerle tarüşan hay-
\-anseverlertkn bir grup, daha sonra TBMM Başkanı Hikmet
Çetin tarafindan kabul edildi. TBMM Başkanı Çetin, ha>>an-
lan korumayasatasansının gündemin ön sırasına çekOmesi ko-
nusunda gruplara ricada bulunacağını söy ledi. Hayvanseverler,
daha sonra ANAP Grubu'nu ziyaret ettiler. Grup Yönetim Ku-
rulu odasında Çevre Bakanı İmren Aykut ile görüşen hayvan-
severler, istekkrini tekrarladılar. (Fotoğraf: HASAN AYDIN)
TURK HALKIDERMANITURBELERDE ARIYOR
HANGİ TÜRBE NEREDE
VE NELERE İYİ GELİYOR?
BAZI SiLAHLI KADROLARI
APO MU TASFİYE EDİYOR?
EMEKLi DiKTATÖRLER
ŞiMDi NE YAPIYOR?
MEDYA BÜLENT ERSOY'A NEDEN
ÇiFTE STANDART UYGULADI?
GECİKEN ADALET
AVUKATLARIİSYAN ETTİRDİ!
NoMa Dergiu, internet Web A*e«i:lıHp: »»-».m«l>ale\ı.conı mıkca
Nokta Dergisi, E-Mail Adreu: naku@nwd>ate\t.canı