23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NİSAN 1998 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TÜRKIYE Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB PB PB Y Y Y Y Y 15 20 U 14 19 17 19 16 Sinop PB 17 Adana Y 20 Samsun A 17 Mersin Y 18 Trabzon A 15 Diyarbakır PB 17 Giresun A 15 Şanlıurfa Y 19 Ankara Y 14 Mardin PB 14 Eskişehir Y 15 Siirt PB 15 Konya Y 11 Hakkâri PB 9 Stvas PB 12 Van PB 10 Zonguldak PB 14 Antalya Y 20 Kars PB 6 Yurdun güney ve batı kesimleri parça- U bulütlu, Marma- ra'nın güneyi, Ege, Akdeniz, Iç Anado- lu'nun güney ve ba- tısı ile Doğu ve Gü- neydoğu Anado- lu'nun batısı sağa- nak yağışlı, öteki yerier az bulutlu ge- çecek. Hava sıcaİKlı- ğı biraz artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn K K K Y Y Y Y Y 1 -1 1 13 14 15 19 17 Münih Y 18 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB PB Y PB PB Y PB 11 20 18 20 21 18 18 18 Y 18 Şam Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K PB K Y PB Y PB A 3 17 6 9 15 12 16 30 PB 23 Parçalı btılutkı : Sıslı k Çok bututkj Yağmuriu Kaıiı Sotukar b Gök gürüftfflC G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK I Baştarafı 1. Sayfada Başbakanımız halkımızın seçim istemediğini nasıl, nereden öğrenmişti acaba? Bir kamuoyu araştırma- sı mı vardı önünde, yoksa devletin istihbarat organ- larından bu yolda bir rapor mu almıştı? Ama kesin- kes söylüyordu: Halkımız seçim istemiyor! Galiba, Başbakanımız ve partisi "bu yıl" seçimi göze alamıyor. Ne ki bu durumu bir nederte bağla- mak gerektiğinin de bilincinde. Kestirme yöntemi bulmuş. Kendi arzusunu halka bağlayıp işin içinden çıkıyor! Gerçi koafisyona ortak öteki partiler, ömeğin DSP ve DTP de seçim deyince buz gibi soğuyorlar. Bir iki gündür böyyük medya, Baykal'la Yılmaz'ın başta seçim konusunda "anlayış biriiği" içinde ol- duklannı yaza yaza bitiremedi, Ya şimdi? Baykal'la çok yararfı bir konuşma yapan Yılmaz, Yeşilbayır ilçesinde CHP liderinin "seçim ister gibi görünmeyi istediğini" söylüyor. Üstelik Başbakanı- mız bir başka partinin içine de elini sokmuş, "CHP milletvekillerinin de seçimden rahatsız olduğuna işa- ret eden duyumlar aldığım" açıklıyor. Cindoruk mu? O daha garip. Erken seçimi öldü- rücü Çin gribine benzetiyor. DTP'li Başbakan Yardım- cısı Sezgin ise daha insaflı, seçim deyince "zatür- ree" aklına geliyor. Böylece olası beklentiler yavaş yavaş gerçek aşa- masına geliyor. Baykal da "ANAP'la seçim tarihisap- tanamazsa, bu hükümeti artık 'bilinmeyen bir gele- ceğe taşımak' zorunda değiiiz'' diyor. Seçim konusunda bütün görüşler bu denli berrak iken koalisyon ortaklan bu konuyu görüşmek için bugün zirvede neden buluşuyorlar? Seçim gelecek yıla ya da bilinmeyen bir tarihe ka- yıyorsa, "zirvede" Baykal'la Yılmaz'ın üzerinde dur- duğu kimi başka önemli sorunlar olmalı. Devlette söylem biriiği Bu karmaşık tabloya bakarak Türkiye'de her şe- yin aynı içerikte olduğu gibi biryargıya varmamak ge- rekiyor. Devlette birbirinden farklı görüşlere sahip olan kimi odak noktalannın, kimi konularda "tam bir uzlaşma, anlayış ve söylem biriiği içinde" olduklan artık kanrtlanyla saptanabiliyor. Örneğin, "Fethullah Gülen vakası'nda, CHP dı- şındaki bütün partiler, adeta birleşmiş, aynı plağı ça- Iryoriar. "Devlet ve devleti yönetenler", hükümet, kı- sacası topyekûn sivil kadrolar, Gülen konusunda be- liriedikleri aynı görüşü, Gülen'i savunmak için kulla- nıyorlar. Ecevit laikliği savunan yegâne din adamı olarak Gülen'i görüyor, hatta gösteriyor. Devletin bütün kat- manlannda hemen hemen aynı görüş egemen. O kadar ki Ecevit, tabii onun gibi düşünenler, Tür- kiye'deki irtica akımlanna karşı Fethullah Gülen'i bir "m\tii\," > bir katalizör" sayıyorlar. Devlette oluştuğu gözlenen Gülen'i savunu cep- hesi ana temasını açıklarken "bir hukuk devletinde suç olmadıkça suçlu olamayacağı" noktasından yo- la çıkıyor. Sözlerini sürdürüyorlar: "Gülen'in suçu varsa mah- kemeye verilir ve cezalandınlır." Bu mantığı Başbakan Yılmaz şubat ayındaki MGK'de "Islami sermayenin önlenemeyen büyü- mesinden" duyulan kaygının dile getirilmesinden sonra başka biçimde açıkladı: "Bir şirket yasadışı değilse, başvurusu yasaiara uygunsa, hukuk devletinde o şirket Islami sermaye- dir diye dışlanamaz ve yeterince teşvik alabilir." Böylece irticayı besleyen Islami sermaye, elbette yasaiara uygun girişimlerfe semiımeyi sürdürüyor. Devlet bir hukuk devleti olunca, o devletin ana il- kelerini baltalayacak yegâne öge olan irticanın des- teklenmesi bu yollardan tabii duruma geliyor. Kısacası A'dan Z'ye devlet bir ortak görüş benim- semiş, Gülen'i kolluyor, savunuyor. Hukuk devletinde Fethullah'a karşı olmamak ge- reğine inananlann, savunanlann önüne; Gülen'in Nur cemaati aracılığıyla Fatih Üniversitesi'ne Maliye'nin verdiği 383 dönümlük değeri yüksek alanla ilgili olumsuz veriler çıkıyor. Gözlenen durum şu: Maliye'ye karşı yasaiara uy- gun bir cemaat Gülen cemaati. Amma Ankara Bele- diyesi'nden Maliye'nin saptadığı normlara aykın bir yığın işlem yaptırabiliyor. Yerine göre değişik maske takıyor. Eğer bu saptamalar doğrulanırsa, Gülen cemaati- nin kurumuna göre başka adamlar kullandığı, ama bir başka kesimle hukuk devletini hiçe sayan girişim- leri sürdürdüğü ortaya çıkmayacak mı? Gülen'i savunuda yanş edenler, ne dersiniz? Tıırizmde Kıırban Bayramı canlılığı Haber Merkezi - Kurban Bayramı tatilinin 9 güne çı- kanlması turizm sektörünü hareketlendirdi. 3 Nisan cu- ma günü başlayacak olan bayram tatili nedeniyle pek çok turistik bölgedeİti tesis- lerde doluluk oranı yüzde 100'e ulaşırken THY de yurtiçi ve yurtdışına karşı- İıklı 38 ek sefer koydu. An- cak bu ek seferlerin de ge- len talebi karşılamadığı bil- dirildi. Yurtdışında en çok Paris, Nice, New York, Milano ve Italya; yurtiçinde ise sahil kentleriyle Kapadokya yöresi tercih ediliyor. Kur- ban Bayramı tatilinin 9 gün gibi uzun bir süreyi kapsa- ması turizmcileri sezonun açılması öncesi umutlan- dırdı. Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Antalya'da bay- ram tatili için açık olan te- sislerde doluluk oranının yüzde 90 ile 100'ü bulduğu bildiriliyor. Turizmciler hafta sonun- dan başlayarak tüm tesisie- rin tamamıyla dolmasının beklendigini vurguluyorlar. Ege ve Akdeniz kıyılannda turizmciler 'bayram' hazır- lığı içinde. Turizm sezonu öncesi uzun Kurban Bayra- mı tatilini fırsat bilen tu- rizmciler, yerli turisti çeke- bilmek için paket program- lar hazırlarken otellerdeki doluluk oranının yüksekli- ği yüzleri güldüriiyor. Turizm sezonunun baş- langıcına denk düşen uzun tatil nedeniyle kıyı yörele- rine büyük akın beklenir- ken, yerel yönetimler de 'şantiye' göriinümündeki kentleri en kısa sürede 'makyajla' toparlama uğra- şı veriyor. THY yetkilileri bayram nedeniyle artan yolcu tale- bini karşılamak amacıyla, Paris. Nice, New York, Mi- lano. Bodrum, Antalya ve Dalaman'a karşılıklı 38 ek sefer konulduğunu bildirdi- ler. Ancak, çok yoğun talep yaşanan bu merkezlere ko- nulan ek seferlerin de ihti- yacı karşılayamadığını be- lirten THY yetkilileri, bu bayram Şeker Bayramı'na oranla yolcu sayısında bü- yük bir patlama oldugunu vurguladılar. Cezaevlerinde ıızlaşma• Baştarafı 1. Sayfada gilenecek yakınlannın bulunma- masından kaynaklanan rahatsızlık- lardan doğduğu, bu olanaklann saglandığı bir cezaevine gitmek is- tenildiği ve bundan sonraki sevk- lerde de aynı uygulamanın yapıl- masının arzu edildiğinin anlaşıldı- ğını belirtti. Durumun, Adalet Ba- kanı Ottan Sungurlu'ya aktanldı- gını ve Sungurlu'nun da bu konu- nun çözümü için girişimde bulun- ması için kendisine görev ve yetki verdiğini kaydeden Çitici, "Tali- matlar dogrultusunda. bundan böyle, tutuklulann sevkJerinin ya- kınlannın bulunduğu yerlerdeki cezaevlerine >apıJacağı, Buca'dan sevk edOen 10 hükümlünün yerie- rinin hemen değiştirileceği ve hos görülmeyen cezaevi eylemlerinin son bulacağı kamuoyunun bügisine sunulur" dedi. Çitici'nin açıklamasının yapıl- dığı saatlerde Ankara Merkez Ka- palı Cezaevi'ne gelen Halkın Hu- kuk Bürosu avukatlanndan Zeki Rüzgar. Bayrampaşa Cezaevi 'nde- ki tutuklu temsilcilerinin kabul et- tigi anlaşmayı siyasi tutuklulara iletti. Avukat Rüzgar'ın verdiği bil- gi üzerine siyasi tutuldular eylem- lerini sona erdirdiler. Dışandan gö- rünecek şekilde astıklan "Varsace- saretiniz gelin" yazılı pankartı in- diren siyasi tutuİdular, kısa bir sü- re sonra da ellerinde tuttuklan 4 cezaevi görevlisini serbest bıraktı- lar Tutuklular, koridorlara kurduk- lan barikatlan da temizlediler. Ser- best kalan cezaevi görevlileri ceza- evi müdürünün odasına götürüldü. Bursa Özel Tip Cezaevi'ndeki eylem de dün akşam 19.30 sırala- nnda sona erdirildi. Bursa Cum- huriyet Bassavcısı AJiŞanver, Avu- kat Aytül Balicanlı ve cezaevi yöneticileri saat I8.30'da eylemci mahkûmlarla görüştüler. 1 saat sonra avukat Balicanlı, eylemin so- na erdirildiğini, mahkûmlann elin- de bulunan 10 gardiyanın bırakıl- dığmı açıkladı. Serbest bırakılan cezaevi görevlileri saat 20.30 sıra- lannda araçlara bindirilerek ceza- evinden çıkanldılar. Ümraniye Özel Tip Cezaevi'nde tutuklulan temsilen cezaevi yöne- timiyle görüşen avukat Behiç Aşçı da 4 konuda anlaşmaya vanldığını belirterek şunlan söyledi: "Birincisi, Buca'dan çeşitfi ceza- evlerine götürülen 10 arkadaşımız, tekrar kenditaJepleridogrultusun- da Bursa ve Aydın cezaevlerine sevk edilecek. İkinci olarak, bir da- ha hiçbir cezaevinde hükümlüler kendi arzulan dışuıda sevk ve sür- güne gönderilmeyecek. Üçüncüsü, Buca Cezaevi yönetimi hakkında soruşturma açılacak vecezalandır- ma işlemi yapılacak.Son olarak da, bu direnişi yapan tutuklular hak- kında disiplin soruşturmas acılma- yacak. Bu hususlarda anlaşma sağ- lanmışOr." Bursa, Ankara Merkez Kapalı ve Istanbul Ümraniye cezaevleriyle aynı saatlerde, Sakarya, Bergama, Çankın ve Aydın'da siyasi tutuklu- larellerindeki rehineleri serbest bı- rakıp eylemlerine son verdiler. Sa- yım vermeme eyleminin sürdüğü Bayrampaşa Kapalı Cezaevi ile Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde de yaşam normale döndü. Serbest bırakılan cezaevi görev- lilerinin sağlık durumlannın iyi ol- duğu belirtildi. Olaylann yaşandı- ğı cezaevlerinde hayat normale dönmeye başlarken cezaevleri ka- pılannda bekJeyen tutuklu yakınla- n da anlaşmayı sevinçle karşıladı- lar. 'Önceden haber aldık' Sungurlu, daha önce cezaevle- rinde bu tür bir eylemin başlayaca- ğı yönünde duyumlar aldıklannı belirterek eylemin haklı bir gerek- çesinin bulunmadığını savundu. Sungurlu. "Acflöntem yok. 70ki- şinin kaldığı koğuşlarda önlem al- ma şansuıa sahip değiiiz. Önlem, modern cezaevlerinin inşasıdır" dedi. Tutuklular adına görüşmelere katılan avukatlardan Metin Narin de cezaevlerinde yaşanan olayla- nn asıl nedeninin, Adalet Bakanlı- ğı tarafından adım adım uygulan- maya çalışılan "hücre tipi cezaevi politikasr oldugunu söyledi. Na- rin. "Bakanlık. tutuklulan siirgün- lerledağıtıp tecritpolitikasını yaşa- ma geçirmek istijor. .Asıl hedefle- dikkri hücretipicezaevidir. Tutuk- lular asıl olarak bu pobtikaya dire- niyorlar. Sorun şimdilik çözümlen- miştir"dedi. DSP'li Mustafa Yılmaz, TBMM Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi 'Mesa-Nurol bana da gezi teklif etti' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurul Salonuyenileme iha- lesini aldıktan sonra üst dü- zey 4 MecJis bürokratmın çeşitli yurtdışı gezi giderle- rini karşıiadığı ortaya çıkan Mesa-Nurol fırmasmın, dönemin idare amiri DSP'li De\let Bakanı Mustafa Yıl- maz'a da benzer öneride bulunduğu ortaya çıktı. TBMM Genel Kurul Sa- lonu Yolsuzluğunu Araştır- ma Komisyonu'na bilgi ve- ren Yılmaz, "Mesa-Nurol, bana da Avnıpa gezisi tek- Bfetti,ancak reddettim" de- di. Komisyon, Yılmaz'ın bilgisine başvurdu. Firma- nın, ihaleyi aldıktan sonra kendisine de 'Avrupa gezi- si' önerisinde bulunduğu- nu, ancak reddettiğini akta- ran Yılmaz, kendisinin ge- nel kurul salonu ihalesine onay vermediğini söyledi. Yılmaz, şu bilgileri verdi: "Bizden bu ihaleyi onay- iamamız istendi. Ben de, ' Projesi, keşif özeti yok, bu inşaatın ne kadara malola- cagını bilmiyoruz' diyerek karşı çdcbm. Başkan Mus- tafa Kalemli ise 'Temmuz ayında her şey önünüze ge- lecek' dedi Aradan epev zaman geçti, benim önüme salonun sökümü ile ilgili bi- rinci hakedis ödemesi geldL Ben de o zaman ihaleye çı- kıküğını öğrendinı. Bunun üzerine teknik daire yetkili- leriyle konuştum, onlann da rahatsız olduklannı öğ- rendim. Bunun üzerine bir araştırma yaptım. Giris ÇH ktşlan kontrol eden potisie- rc. söküm işinde kaç işçinin çalıştıgını sordum. Bana 50 işçinin çaüşnnkug) biküril- dL Bunun üzerine hesap yaptım, söküm işinin en faz- İa 10 milyar lira olnıası ge- rekirken. Mesa-Nurol biz- den 995 milyar lira istiyor- du. Ben konuyu Genel Ba$- kanmuzBülent Ecevit'egö- rürdüm. Kendisi de 'tçime sinmiyor, imzalama" dedi. Bunun üzerine ben hakedi- şi imzalamadım. Kalemli, bütün sorumluluğu üstüne aJarakhakedişiödedi" enaı evinı yazmaya hazır m B? G U N D E M MUSTAFA BALBAY H Baştarafı 1. Sayfada olacak. Geleneği bozmayalım, CHP'nin içinde olup bi- tenleri anlatırken önce şu noktanın altını çizelim: Her şeye ama rıer şeye karşın isteyerek ya da is- temeyerek kurum içi demokrasiyi yaşama geçir- meye çalışan partilerin başında CHP geliyor. Kong- relerde zaman zaman yaşanan gerginliklerin te- mel nedeni bu. öteki partilerin çoğunda kongreler adeta noter huzurunda yapılıyor. Gümüşhane'de Şerif Dülgeroglu ve Uşak'ta Fatma Özkumur'un iki kadın il başkanı olarak si- yaset sahnesine çıkması sevindirici. Arkasının gel- mesini dileyelim. Bu girişten sonra girişelim... Kongrelerin çoğunun önümüzdeki yerel yöne- timler ve milletvekili seçimleri için "önseçim" ni- teliğini taşıdığını söylemek abartma olmaz. Pek çok kongrede il-ilçe başkanlığına aday olanlar, he- deflerinin sözünü ettiğimiz seçimler oldugunu sak- lamadılar. Bu bağlamda, kongreleri kazananlar kol- lan, yeni bir seçim için şimdiden sıvadı. CHP-SHP birleşmesinin tam anlamryla bütün- leşmeye dönüşmediği dikkati çekiyor. Hâlâ hırgür devam ediyor demek de abartma olur. Ancak, en küçük çıkar çelişkisinde karşı taraf hemen, "şu kö- kenden geliyor" suçlamasını yapıştınyor. Partide genel başkanlık yanşı görünmüyor. An- cak Ankara il kongresinden sonra "heyecanlanan- lar" çıkarsa şaşmamak gerekir. 4 Nisan Cumarte- si günü yapılacak Ankara il kongresi için Haydar Yılmaz, Ahmet Dinç, Mustafa Pınar adaylığını koydu. Sırada Uğur Cilesun var. Ankara kongre- si Doğan Taşdelen-genel merkez çekişmesine sahne olacak. Genel merkezin Taşdelen'e soğuk- luğu öyle noktaya gelmiş ki, Taşdelen'in en küçük açığını yakaJasa tepesine binecek olan Melih Gök- çek bile, bu çelişkiyi kullanmaya kalkıyor. CHP yö- netiminin, önümüzdeki dönemde bu tür konulann dedikodusuna bile izin vereceğini sanmıyoruz. Istanbul il kongresi ise Moğurtay'ın "gücünüka- nıtlamasıyla" sona erdi. Kurultay delegelerinin yüzde onunu oluşturan Istanbul'da çıkan sonucu sanınz Baykal sağlıklı değerlendirmiştir. öyle an- laşılıyor ki, kimi partililer Baykal'ın çevresindeki "ki- reçlenmeye" karşı "cankurtaran" arıyor. Sloganı olmayan bir partinin... Gelelim dikkati çeken en önemli unsura: CHP kongrelerinin sloganı-pankartı yoktu. Kitle partilerinin kongrelerinde salon duvarları, partinin ilkeleriyle çiçeklenir. Izleyen gazeteciler onları tek tek alır, "notlar"a koyar. Bunlar^ partinin genel ilkelerinin yanı sıra yerel soaınlara yönelik uyaklı sloganlannı da içerir. Yanılmış olabileceğiml düşünüp büyük illerde kongreleri izleyen Cumhuriyet muhabiri arkadaş- lan aradım. Onlar da beni doğruladı. Atatürk'ün o ünlü sözünü siyasete uyariarsak şöyle diyebiliriz: Sloganı olmayan bir partinin hayat damarlann- dan biri kopmuş demektir. Haydi kongrelerde kullanılmadı diyelim, nedir CHP'nin sloganı? Türkiye laiktir laik kalacak, mı? Hayır, o artık Türkiye'nin sloganı... Nedir CHP'nin marşı? Onuncu yıl, mı? Hayır, o da Türkiye'nin marşı... Bugüne ilişkin CHP'nin sloganı yok. Acaba eğitimin öneminin altının çizildiği böylesi birortamda CHP şöyle bir hedefi duvarlarda çiçek- lendiremez miydi: "1940'larda Köy Enstitüleri... 1990'larda gece- kondu enstitüleri." 1940'larda Türkiye'nin yüzde 70'i köylerdeydi, bugün kent varoşlannda. Onlara elini uzatmayan kolunu sandığa kaptınyor. Acaba şöyle bir slogan CHP'li gençlerin heye- canını geçmişten geleceğe taşıyamaz mıydı: "Cumhuriyetin temellerini biz attık, demokrasi- yi rayına biz oturtacağız." Kuruluş süreci devrimlerinin çoğu CHP kongre- lerinde hazırlandı, TBMM'de pişirildi. Daha fazla örnek vermeyelim... Sağ partilerin pankartlarına mürekkep çalıyor olabiliriz... Fethullah Gülen şeriatçılıktan suçlu R u n ı ı l i C .ııl. Vl.-Iı-l. \ııi. 1 2 k . ü î MIİIMI N I S I I I I . I M Isl.ı • Baştarafı 1. Sayfada Grubu tarafından hazırla- narak irtica gündemiyle toplanan mart MGK top- lanrısmda kurul üyelerine sunulan çahşmada da, Gü- len'in yargı ve emniyet lcu- rumlannda yaşadığı geliş- meler şöyle yer almıştı: "1971YleNurculukfaali- vetlerinde bulunmaktan İzmir Sıknönetim Komu- tanlığı'nca ifadesi alındı. Hakkında dava açılarak vaaz vermesi yasaklandı. 13Eylüll980'deEgeOrdu ve Sıknönetim Komutan- lığı'nın kendisini \akala- mak üzere yapacağı ope- rasyonu önceden haber alarak tzmir'den Erzu- rum'a kaçtı. Ege Ordu ve Sıkıyönerim Komutanlı- ğı'nca 7 Şubat 1985'te ya- yunlanan aranan şahıslar İistesinde yer aldı. 1986'da guvenlik güçteri tarafından yakalandı, ancak üst dü- zeydeyapılan girişimler so- nucunda serbest bırakılcu.'' Milli İstihbarat Teşkila- tı'nın (MlT) dönemin Baş- bakanı Necmettin Erba- kan'a sunduğu MlT Rapo- ru"nda ise Gülen'in Jran'da gerçekleştirilen devrimin Türkiye'de de yaşanmasını istediği, Islami bir devrim için ülke genelinde teşki- latlanmaya önem verdiği- ne dikkat çekildi. Raporda, Gülen'in Izmir lmam Hatip ve tlahiyat Ye- tiştirme Derneği içinde Nurculuk faaliyetleri yü- rüttüğü gerekçesiyle der- nek idare heyetinden çıka- nldığı bilgisine yer veril- di. Son dönemde devlet ka- tında itibar görmesi asker- lerin tepkisine yol açan emekli vaiz Gülen'in 19 Nisan 1980'de Izmir'de gerçekleştirilen bir Nur toplantısında yaptığı ko- nuşmada, atılım harekâtı başlatılacağını, bu harekât için hemen hemen her ilde liderlerin saptandığını, Iran'da yapılan Islam dev- riminin benzerinin de bu harekâtla birlikte başlaya- cağını söylediği MlT rapo- runda kaydedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear