23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MAFtT 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Nesin Vakfı'nda arama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yazar Aziz Nesin'in avukatı Veli Devecioğlu, Çatalca'daki "çocuk cennetT'nin kaymakam yönetiminde jandarmalar tarafından aranmasına sert tepki gösterdi. Devecioğlu, Çatalca Kaymakamı Ertan Yüksel'e gönderdiği mektupta şöyle dedi: "Denetleme bahanesiyle jandarmayı da yanınıza alarak Nesin Vakfi'ndaki çocuklanmızın yatak odalanna, özel dolaplanna ve yastıklara vanncaya dek her tarafı arayıp kitap dergi ve özel fotoğraflan alıp götürdüğünüzü öğrenmiş bulunuyorum." Oyun yasaklamaya son • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanı Istemihan Talay, tiyatrolann tume sırasmda çeşitli illerde yasaklarla karşılaşmaması için valiliklere genelge gönderecek. Talay. "Valiliklere göndereceğimiz genelgede, özel tiyatrolann geliştirildiği ve devlet tarafından da desteklendiği bir dönemde kısıtlayıcı, engelleyici bir tutumun hükümetimizin politikasına da ters düştüğü ifade edilecek" dedi. İHmesin' • tstanbul Haber Servisi - Bebek ölümlerini binde 20'lerin altına düşürmeyi arnaçlayan "Bebekler Öimesin" kampanyası, başladı. Sağlık Bakanlığı ve Istanbul ll Sağlık Müdürlüğü'nün birlikte yürüttüğü kampanya çerçevesinde dün Şişli Etfal Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi açıldı. Açılışa katılan ANAP Istanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir, Türkiye'de bebek ölümlerinin binde 42 olduğuna dikkat çekerek şunlan söyledi: "Bu yıl 70 bin bebek ölecek. Bu konuda dünyada kalkınmış ülkekrden 6 kez daha geriyiz." l 2. Balkan Çocuk Şenliği' • Istanbul Haber Servisi - Silivri Belediyesi, bu yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında düzenleyeceği "2. Balkan Çocuk Şenliği" kapsamında Balkan ülkelerinden gelecek çocuklan ağırlayacak. Şenlikle ilgili açıklama yapan Silivri Beledıye Başkaru Selami Değirmenci Balkanlar'da dostluk ve işbirliğinin çocuklarla pekiştirilmesi için şenliği geleneksel hale getirdiklerini belirtti. Bahar kahvaltılapı • tstanbul Haber Servisi - Armada Otel, hafta sonunun yorgunluğunu üzerinden atmak isteyenlere Sera'da "bahar kahvaltılan" hazırladı. Armada Sera'da Marmara Denizi, Sultanahmet Camii ve Ayasofya'nın sabah manzarası eşliğınde 5 Nisan-31 Mayıs günleri arasında sûrecek olan etkinlikte çok farklı mönûlerin konuklara sunulacağı bildirildi. ÇEKÜL'ün başarısı • tstanbul Haber Servisi - Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEK.ÜL) Başkanı Prof. Metin Sözen, Yüksek Danışma Kurulu toplantısında 2 milyon 200 bin ağaç diken vakfin Orman Bakanlığı'ndan sonra en çok ağaç diken kurum olduğunu söyledi. Sözen, bakanlıkla birlikte Gümüşhane'de erozyonla mücadele için hazırlanan projenin uygulanacağını belirtti. Çiller'in çağrısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, Tansu Çiller'in yinelediği ittifak çağnsını samimi bulmadıklannı ve ortada bir seçim karan yokken bu başvurunun anlamh olmadığını söyledi. Okuyan, "Eğer Sayın Çiller'in gerçekten merkez sağın bölünmüşlüğünden rahatsız oldugunu bilsek, tabii ki ittifak önerisini değerlendirirdik. Ancak, bu çağnnın medya aracılığıyla yapılmış olması samimiyetine kuşku düşürmüştür" dedi. 'Üınversiteyi irticadan kıırtarahıır Rektörler zirvesi Cumhurbaşkam Demirerin başkanlığmda yapıldı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkam Süleyman Demirel. MGK mart toplantısın- dan sonra yaptığı ilk değerlendir- mede, irticai akımlann yurtdışı kaynaklanna işaret etti. Türki- ye'nin 55 tslam ülkesi arasında la- ik, demokratik rejim ve çağdaş il- keler açısından farklılığına dikkat çeken Cumhurbaşkam. "Bugün içinde bulunduğumuz çeşitli tar- nşmalann temeündebunun yarat- üğı birtakım kıskançhklann bu- lunduğunuifadeetmeliyim" dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, üniversitelerde cumhuri- yetin temel amaç ve ılkelerine ay- kın tutum ve davranışlar ile hoş- görü ortamının ideolojik amaçlar- la istismanna izin verilmeyeceği- ni vurguladı. Rektörlerzirvesi, dün Cumhur- başkamÜemirer in başkanlığmda gerçekleştırildi. Demirel, Türki- ye'nin Islam Konferansı üyesi 55 ülke içinde lslam. demokrasi ve laikliğin birbinyle bağdaşabilirli- ğini kanıtlayan tek ülke olmasını. cumhuriyetın yarattığı toplumsal dönüşüme borçlu oldugunu kay- detti. Demirel. şöyle konuştu:"ISe zaman ki İslamı sivasallaşnrma arayışlan başgöstermiştir. işte o za- man. 19% ortasındasunisorunlar başlamıştır. Ülkeyi inananlar ile inanmayanlar şeklinde ikiye böl- meyi amaçlayan bu siyasi akımlar sadece toplumsal sözleşmemizi bo- zarakbir anayasasuçuişlememek- te, aynı zamanda Müslümanlan bölerekgünah da işlemektedir. Bu- na hiçbir şekilde izin verilmemeli- dir." Köktendinciliğe karşı diğer uyarılannı sıralarken üniversite yurtları ile yurtdışına gönderile- cek öğrenci ve öğretim üyelerinin seçıminde dikkatli olunmasını is- Danıştay Kuran kursu için 8 yıl şart ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay idari Da- va Daireleri Genel Kurulu da. öğrencilerin ancak 8 yılhk te- mel eğitimi bitirdikten sonra Kuran kursuna gidebilecek- lerine hükmetti. Genel kurul, Damştay 8. Dairesi'nin 5. sı- nıftan sonra Kuran kurslanna gidilmesini öngören Diyanet Işleri Başkanlığı Kuran Kurs- ları Yönetmeliği'nin yüriit- mesinin durdurulması kara- nna Başbakanhk'ın itirazım reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu Baş- kanı Satim Ozkan, yönetme- liğin 8 yılhk kesintisiz temel eğitime aykın oldugunu söy- ledi. Başbakanhk'ın, yönetme- liğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemjyle açı- lan davada Danıştay 8. Daire- si'nin verdiği yürütmeyi dur- durma karanna yaptığı itiraz kabul edilmedi. Danıştay tda- ri Dava Daireleri Genel Ku- rulu Başkanı Salim Özkan. 8. Daire'nin verdiği yürütmeyi durdurma karannı onadıkla- nnı belirterek, u Genel kurul, 8. Daire'nin yürütmeyi dur- durmagerekçelerine de katü- dı" dedi. Genel kurulda alınan ka- rardan sonra 8. Daire, iptal is- temini esastan sonuçlandınn- caya kadar Diyanet tşleri Başkanlığı Kuran Kursları Yönetmeliği uygulanamaya- cak. Dairenin gerekçesi Danıştay 8. Dairesı, yönet- meliğin yürütmesinin durdu- rulmasına ilişkin gerekçeli karannda, temel eğitim süre- sinin 8 yıla çıkanlması nede- niyle Kuran kurslannda il- köğretim diploması koşulu- nun aranması gerektiğini be- lirtmişti. Kuran kurslanna katılmak için 5. sınıfı bitırme koşulu arayan yönetmeliğin 8 yılhk temel eğitimin ruhu- na aykın oldugunu vurgula- yan mahkeme. hafta sonlan düzenlenecek kurslan da öğ- rencilerin sağlığını ve eğitim- lerini engelleme açısından sakmcah bulmuştu. TBMM Komisyonu Diyarbakır'da TBMM tnsan Haklan Komisyo- nu üyelerinin güneydoğudaki ee- zaevierindebaşlatûklanincetemegezüerisürüyor. Önceki gün Diyarbakır'dakicezaevierinigezerek mah- kûmlarla görüşen Komisyon Başkanı ve DSP Aydın Milletvekli Sema Pişkinsüt, Türkiye'deki 550 ceza- evi ile infaz kurumlanıu incelemeye aldıklarını büdirdi. Pişkinsüt, cezaev lerindcki sorunlann betirlene- bilmesi için mahkûmlar arasında bir anket de yapüklannı anlattı. İnsan Haklan Komisyonu üyesi FP Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi de cezaevi koşullannı çok ağır bulduklannı belirterek bir affin çıkm&sının da zorunlu oldugunu söyledi. (Fotoğraf: AA) ^ . ^ » teyen Demirel, herkesi anayasal çizgide. cumhuriyetin çevrestnde birleşmeye çağırdı.Demirel. ken- disine "Neyin etrafinda toplana- cağız" dıyenlere *Demokratik.la- ik ve sosyal bir hukuk de\leti olan cumhuriyetinetrafindatoptanaca- jpz" yanıtını vereceğini söyledi. Demirel, "Türkiye'nin huzur ve güvenini cumhuriyetin etrafinda toplanmakta görüyorum. Bu hu- susta benim fıkrim ayn. onun fik- ri ajn, diğerinin fıkri ayn olursa tarnşmalann sonunu getirmek mümkün olmaz" dedi. Devletin ekonomiden çe- kilmesi ve serbest piyasa ekonomisinin tam anlamıy- la kurumsallaştınlması ge- rektiğini savunan Demirel. bugün dünyada ekonominin içindeki bir devletin çağdaş olamayacağını söyledi. De- mirel. Türkiye'nin kayden Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında yer almasının önemli olmadığı görüşünü dile getirerek "OnemM olan seviye, kriter itibanyla ora- ya ulaşümasıdır" dedi. Tür- kiye'nin AB hedefıne ancak demokrasiye ve laik sosyal hukuk devletine bağlılık ze- mininde ulaşabileceğini kaydeden Demirel. "Bu, şablonun ana şartidır. Bun- lan muhafaza etmediğuniz takdirde içeri gjrmenüz de mümkün değUdir" diye ko- nuştu. YÖK Başkanı Gürüz, baskı altına alınmış, kandı- nlmış gençlerin aydınlatıl- ması için büyük çaba göste- rileceğini belirterek hukuki mevzuatın odünsüz uygula- nacağını söyledi. Rektörler adınakonuşan Üniversitele- rarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Osman Çakır, modern yurtlann inşa edilerek öğ- rencilerin siyasi. ideolojik, bölücü ve irticai etkilerden kurtanlması ges&tigini be- lirtti. Nacar'dan Fethullah Gülen doşyası Islamcı yazar Ismail Nacar, Fethullah Gülen hakkmda hazırladığı bir dosyayı ve piyasadan çekilen 'Küçük Dünyam' adlı kitabı CHP'ye verdi ANKARA (UBA) - Islamcı yazar tsmail Nacar. Fethullah Gülen hakkmda hazırladığı bir dosya. Gülen ile yapılan röportaj ve piyasadan çekilen "Küçük Dünyam'* adlı kitabı CHP Grup Başkanvekili Önder S» f 'a verdi. Nacar'ın hazırladığı dosyanın aynısı önümüzdeki hafta Başbakan Mesut Yıhnaz'a da verilecek. Tarikatlara ilişkin açıklamalan ile bu kesimden büyük tepki alan tslamcı yazar Ismail Nacar. bu defa da MGK'nin sık sık "Türkiye'nin geleceğj için tehlike" olarak gördüğü Fethullah Gülen hakkmda bir dosya hazırladı. Nacar, bir dosya ile içinde 1995 yılında yazılan ve Fethullah Gülen'in yaşamının anlatıldığı röportajın yer aldığı "Küçük Dünyam" adlı kitabı CHP Grup Başkanvekili Önder Sav'a verdi. Aynı dosyanın önümüzdeki hafta, ANAP Bolu Milletvekili Avni Akyol aracılığıyla Başbakan Mesut Yılmaz'a da verileceği öğrenildi. Gülen'in yaşammı ve anılannı anlatan "Küçük Dünyam" adlı kitap, 1995 yılında yazıldı ve bir süre sonra da piyasadan çekildi. Ancak kitabm Fethullah Gülen"in okullannda öğrencilere dağıtıldığı iddia ediliyor. Kitabın 10 ve H'inci sayfasında yer alan bilgilere göre Fethullah Gülen, "hac özlemi içindeyken" 1968 yılında hacca gidenlerle Hz. Peygamber'e mektup gönderiyor. Bunun üzerine dönemin Diyanet lşleri Başkanı ve bugünkü FP Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan. kendisini arayarak. hacılann durumunu kontrol için Diyanet adına hacca gitmesini öneriyor. Kitabın 18'inci sayfasma göre ise Fethullah Gülen'e annesi 4 yaşındayken Kuran'ı öğretmeye başlıyor. Gülen bir ay içinde Kuran'ı hatmetmeye başlıyor. 28'inci sayfada, akrabalannın anlatımına göre. Peygamber sülalesinden geldiğinı söylüyor. Kitabının 37'nci sayfasında Gülen, "Başta kıble olmak uzere. dört tarafinda da saygı duyduğu şeylerin olmasından dolayı ayaklannı hiçbir yere uzatmadığını ve bu nedenle birkaç gece ayaklan uzerinde durduğunu" anlatıyor. Evlenmeme gerekçesi 63'üncü sayfada, nefsiyle yaptığı mücadeleyi anlatan Gülen, "Önce onu bir kedi, sonra bir ayı ve en sonunda onu bir goril olarak gördüm" diyor. Gülen, evlenmemesınin gerekçesıni ise kitabın 65'inci sayfasında, 1978 yılında bir arkadaşmın kendisine gelerek "Akşam rüyamda efendünizi gördüm (Hz. Muhammed'i). Size selam söyledi. Ve evlendiği gün ölür ve cenazesine de gelmem dedi" şeklindeki sözlerine bağhyor. 82'nci sayfada, Gülen, bir vaazında, eski Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı övdüğü için AHah'ın kendisini cezalandırdığını, 97'inci sayfada ise eski îçişleri Bakanı Ferit Kubat. kendisine karşı kin taşıdığı için ömrünün son yıllan ve ölümünün çok kötü oldugunu anlatıyor. Kitapta Gülen, eğitim için kamplar kurduklannı. bu kamplann iyi korunduğu halde. MİT tarafından resimlerinin çekildiğini ifade ederken 121 'inci sayfada. "Stratejiler söylenmez. Işin başında bulunandan başka kimsenin bilmemesi gerekir" diyor. 137'nci sayfaya göre "Kâbe'de sinekler herkesi ısırdığı halde kendisini ısırmıyor". yine aynı sayfada Mekke'de bir arkadaşmın evinde yatıyor ve sabahleyin kalktığında yastığının uzerinde, Izmir'den bir arkadaşı tarafından göndenlen bir mektup buluyor. Bu arkadaşı ise kendisinin Mekke'de oldugunu bilmediği için Gülen, bu mektubun gaipten bir kuvvet aracılığıyla kendisine gönderildiğine inanıyor. J£\lIRMIKİ. AYDIN ENGlN Bugünlerde durmaksızın ku- zu fıkralan anlatılıyor. Bir pazar sabahı okuyucunun sabah kah- vesinin tadını kaçırmamak için siyaset dışı bir Tırmık yazsak, art arda birkaç fıkra sıralasak ne iyi olacak. Gel gör ki korkuyo- rum. Salt fıkra anlatmak için ak- taracaklanmın altında, öküz al- tında buzağı, koç attında kuzu aranacak; zaten sabıkalı bir ga- zeteciyim diye "Hımmmm, bu herifbu fıkrayla şunu ve şunu i- ma etmek istedi" denecek, şu masum Tırmık, "maksadını aşan anlamlara" çekilecek. Ne yapsam acaba? • • • Bektaşinin önüne iki şişe şa- rap koyup sormuşlar: - Baba erenler, sen anlarsın, bak bakalım bu şaraplardan hangisi daha iyi? Bektaşi babası şaraplardan birinden bir yudum çekmiş; su- ratını buruşturup öteki şişeyi göstermiş: - Bu iyi. Soranlar itiraz etmişler: - Ama erenler, daha onu tat- Açıklamalı Fıkralar... madın bile!.. Bektaşi omuz silkmiş: - Olsun, demiş. Nasıl olsa bundan kötü o/amaz... Açıklama: Bu fıkra ile geçen on gün boyunca gündemden inmeyen "darbe" tartışmalan- nın ilişkisi yoktur. Fıkra bahane- siyle, demokrasinin bizdeki gi- bi en eğri büğrüsünün, seçilmiş- lerden oluşan hükümetin bizde- ki kadar becereksizinin, düzeyi bizdeki gibi bir parlamentonun bile darbeden daha iyi olduğu i- ma edilmemektedir. • • • Ağa, yanına yanaşmasını da alıp yaylı arabaya kurulmuş, ka- sabaya gidiyormuş. Tıkır mıkır yol alıyorlar, yol da bitmek bilmi- yormuş. Ağanın canı sıkılmış. O ara arabanın atı durmuş, yolu- nun ortasına kondurmuş. Ağa gönlünü eğlendirmek için, atın henuzdumanıtüten "marifetini" göstererek yanaşmaya dön- müş: - Ulan şu atın yola döktüğün- den bir parmak yersen, at da senin, arabada... Yoksul yanaşmanın gözleri paıiamış. Bir arabaya, bir ata, bir de yolun ortasındaki marrfe- te bakmış. Yummuş gözünü, daldırmış parmağı, bir güzel ye- miş. Ağa bozulsa da tükürdüğünü yalamamış. Atı da, arabayı da yanaşmaya bağışlamış. Yer de- ğişttrmişler. Yanaşma minderle- re kurulmuş, ağa kamçtyı ve diz- ginleri almış, yola devam etmiş- ler. Tıkır mıkır giderken ağa kerv di enayiltğtne hayıflanıyor, ya- naşma da ağanın bunun acısı- nı çıkarmasından korkuyormuş. Kasabaya az kala, at gene du- rup, yolun ortasına gene duma- nı tüiten bir "marifet" kondu- runca yanaşma ıkınıp sıkınıp la- fa girmiş: - Ağam, şu marifetten bir parmak da sen ye, atını da ara- banı da geri al! Mal canın yongası. Zaten bir şaka uğruna güzelim yaylıyı, de- ğerti atı kaptırdığına için için ya- nan ağa daldırmış parmağı, yummuş gözünü ve yutmuş. Yeniden yer değiştirip yola düzülmüşler. Tam kasabaya gi- rerken yanaşma dizginleri çekip arabayı durdurmuş, ağaya dön- müş. - Ağam, demiş. Bizyola çık- tığımızda bu araba da, at da se- nin değil miydi? - Hee benimdi. - Pekişimdi de bu arabayla at senin değil mi? - Heee, benim. Yanaşma dayanamamış: - Peki ağam öyleyse biz o ka- dar boku niye yedik? Açtklama: Bu fıkrayla, 28 Şu- bat MGK kararlarını gerçekleş- tirmek koşuluyla işbaşına gelen hükümetin, önceki günkü MGK toplantısında altına imza koy- duğu kararlara bakıp, arada he- pimizin yüreğini ağzına getiren "darbe - ara rejim" tartışmala- nnı anımsayip, "Madem 28 Şu- bat karariannı bir kez daha altı- nı çizerekbenimseyecektiniz, o zaman bu darbe - ara rejim tar- tışmalan neydi öyle" gibi bir imada bulunulmamaktadır. ••• Kurttepelerden inip, aşağıda su içen kuzucuğun tepesine di- kilmiş: - Vay, demiş.. sen benim su- yumu bulandmyorsun. Şimdi seni yiyeceğim. Kuzucuk boynunu bükmüş. - Ama nasıl olur, demiş. Su yukanlardan akıp geliyor. Siz de öyle. Ben sizin suyunuzu nasıl bulandırmış olabilihm. Kurt sıntmış - Olsun, demiş. Ben gene de seni yiyeceğim... Şimdi yanlış anlamalan önle- mek için bu fıkraya da bir açık- lama lazım. Ama köşede yer kalmadı. Zaten fıkranın hertıan- gi bir ima içermediği kolayca anlaşılıyor. Öyle değil mi? POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Gözlepin!./ Leylak rengi bir gömlek giymiştin o ıslak gece- de... Avuçların sımsıcak saatlerin içindeydi... Gözlerinin içinin güldüğünü bir anda fark etmiş- tim... Biliyor musun, karadutlar güneşinde sen yanm kalmış birsevdaydın; bense mavi kadifede biryıl- dız zerresiyle koskocaman dünyamızda avunma- yaçalışıyordum... Nedense Oktay Rifat'ı anımsadım o anda... Dedim ki: "Gözlerin varya çekik kara kara Önce gözlerindi en güzel ışık..." Sis içindeydi kent, yıldızlann tümü de bizden kaçıp gitmişti... Senin gözlerinden ırmaklar akıyordu, karlarsa donmuş otlann ortasındaydı. Cahrt Külebi, Oktay Rifat, Behçet Necatigil artık yaşamıyordu... Içi korku dolu kış geceleri, masmavi benekli tır- tıllar, o aydınlık mayıs sabahları hüzünlerimizi yal- nızlık düşleriyle buluşturuyordu... Sana ne demiştim o gece anımsıyor musun? Moskova yazında saçlarını rüzgârda savurduğun akşam hangi şiiri okumuştum, şimdi söyler misin? Leylak rengi bir gömlek giymiştin o ıslak gece- de... Üşüyordun!.. Gözlerinde yannların aydınlığını yakaladım; saç- lannda özgürlüğün büyüsünü gördüm... Güz türkülerinin, ilkbahar sevişmelerinin arka- sındaydık ve sen Sunay Akın'ın '62 Tavşanı'nı... okuyordun... "Denize düşen/ bir oyuncaktır Kız Kulesil soru-s yorum berber koltuğundan/ İki ayna arasında/y> akıp giden görüntüme/ şa/r olanınız hangisi..." ,-t * * * y Sis içindeydi kent, yıldızlann tümü bizden kaçıp, t gitmişti... #:_, Metin Fındıkçı, "Kalbim parçalanmış mimoza"\n diyordu bir fırtına öncesi; Derya Çolpan, °8öy/e:ı olur bir intihann şiiri" deyip ekliyordu: ,•>? "Koynunda sakladığın hahtal dağlar batar de-ji nizler ıslatır/ konuşurken r'leri vurgulamak gibi/ • pelerinleriyle yatar rüzgârda..." 3 Yerimden kalkıp ışıklan söndürdüm... \î Şairler doldurdu odanın içini... « Anna Ahmatova'nın dizelerinde ölü sulann dur-v gun yüzünü görür gibi oldum. Süt beyaz bir sev-2 danın gülümseyişiyle avundum... S Denizin uçurumu üstünde mavi bir alev gibi ya-^ nan bulut sürülerini aradım sabaha dek... •'. Biliyor musun martılarla konuştum!.. >~\ İnci Asena'nın bir şiirini okudum: '' "Giderken as/ında o olmayan geldiğim yere/ bi-' '• liyoruml dilimin ucunda bir söz kalacak/ bir türlü' 1 ' tutamadığım..." : ; Artık benim sokaklarım yorgundu ve eski şarkı- ^ laıiaavunuyordu... 'Z Bir mor menekşe açmıştı sararan gecenin için-- de... Dedim ki: "Ey eflatun aşk, bana eflatun yağmurlar yağdı- " rabiHr misin?" "•*fr\iKWUi& *•• ' Birden Efrain Huerta nın sesiyle irkildim: "& "Sevgim alacakaranlığın bağlannı çözdü..." - Ürkerek çekilen sessizlikte açmayan çiçeklere . söyleyecektik şarkımızı; tükenmeyen bir yorgun- luk gibi kurumuş gölgeleri arayacaktık, sönük ışık- lan yok ettiğimiz günleri... Bunca acılar içinden süzülüp gelmiştik bugün- lere; alaca bir şafakta ölümler görmüştük; zindan- larda çoğalan umutlarla büyümüştük... O gece sen hiç farkında olmadan gözlerinin içi- ne bakıp 17 yaşının delişmenliğini yakaladım; na- sıl acı çektiğine tanık oldum... Sanal evreninde yer alan gezginliğin, boş üç şi- şe biraya takılı kalmıştı... Karadutlar güneşinin altında o boy veren ağaç, leylak rengi olan gömlek, mavi kadifeden biryıldız Yaşar Aksoy'un dizeleriyle buluşurken avazım çıktığı kadar bağırdım: "Gölgende özlem dolu çağnyı gördüm/ mağa- ramı aydınlatan mimoza alev/ benim Halikamaslı aşkım ama yoktun" Kent sis altındaydı ve yağmur yağıyordu... Jacques Prevert'le buluştum Siam Cadde- si'nde. Onunla Brest'i dolaştık boydan boya... Kızlar gülümsüyordu saçak altında; şaşkındım ama hayran sırılsıklam... Nedense böyle bir havada Octavia Paz'ın or- mana gömülmüş güneşini arıyor ve soruyordum: "Yann bir başka gün mü olacak?" E. Posta: Hikmet.cetinkaya(Ş raksnet.com Faks numaramız: 0212 513 9098 ÇAĞDAŞ f S j YAYINLARI Hikmet Çetinkaya SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL I cyr7\ HtKMETÇETLNKAYA SEVDANINADRESİi BEILt DEĞİL • İ i Incelemedi^iniz bir olguyu nasıl bilebilirsink kı! Ya da tanımadığınızı nasıl değerlendirebılırsıniz? Güvenmeyi istedinız mi, kuşku ortadan kalkar da kendinizi adamadınız mı. sevdanın adresı yıter, gider. Usta bir kalem. duygu \ r üklü bir yürekle birlikte sevdanın adresını aramaya, ve de bulmava ne dersiniz? • CumhuriYet ^ kitap kulübü Coq Pozarlama A.Ş. Törkocoğı Cod No:39/41 (34334}Ca$aloğlu-1stanb«jl Tel:(212}514 0196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear