14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27MART1998CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Üç gün önce en iyi erkek ve kadın oyuncu Oscar ödüllerini kazanan film gösterimde -Daha iyi biri olmak' üstiine...Böylesini de pek yaşamamıştık doğru- su. Son günlerde dünya medyasının baş köşeye oturttuğu, anli şanlı Oscar ödülle- ri tantanasında. en iyi erkek ve kadın oyun- cu Oscarlanm.birbirleriylemasalsıbirçirt oluşturan JackNicholson'la Helen Hunt'a kazandıran 'As Good As It Gets-Benden Bu Kadar' filmı. bır haftadır sinemalan- mızda göstenlivor sıcağı sıcağına. Görkemli (!) 'Titanic' transatlantiğinın yanmda ufak tefek bir tekne gibi duruyor 'Benden Bu Kadar' Ancak kuşkusuz aka- demi ödüllerının en prestijli ikisini. en iyi erkek ve kadın oyuncu Oscarlannı topla- yarak şımdıden sınema tarihine geçti. 'Benden Bu Kadar'. gözalıcı efektler- den medet ummadan. hız, çalım. şamata- dan uzak. \ asat bır bütçeyle gerçekleştiril- mış. temelde klasık Hollywood sineması- nın ürünû, makul. mütevazı \e sevimli bir romantık komedi niteliğinde, günûmüz büyük kent cangılından seçılmiş, görünür- de birbirlenyle alakasız üç New YorkJu- nun çevresinde gelişen, komık \e yoğun birinsancıl duvgular seli. Yönetmeniyse, daha önce. 1980"li yıllardakı 5 Oscar'lı melodramatik 'Terms of Endearment- Sevgj Sözcükleri" \ e Amerikan televizyon- lanndakı haber programlarının perde ge- risine kameratutan. *BroadcastNews-Ha- berter' gıbi fılmlenyle başanya ulaşmış ama 1990'lardakı İ'ÛDo.\mihing'lebek- lenmedik şekılde çuvallamış. işini bilir Hollyuood sımalarından Brooks. Takmtılu saplantılı karakterier Amerikan sınemasının genelde gişeyi ve havayı iyi koklayan. ışinin ehli. uyanık yapımcı-yönetmenlennden, 1940 Bro- oklyn dogumlu James L. Brooks. inceden inceye komediyle melodram arası bir Ne- 0 Simoo çizgisinı çağnştıran. başrollerde- ki Jack Nicholson"la Helen Hunt'a da Os- car getıren 'Benden Bu Kadar'a. darda kalmış genç anneleri. hep çapraz ateş al- tındaki eşcinselleri. yaşlıları. sivri dıllı. ıle- tişim kurma özürlii, takıntılı, yaşlı yazar- lan. toplumun kenanna itılmiş. saplantılı karakterleri doldurmuş yıne. Irkçı, maço. eşcinsel düşmanı, yüriir- ken kaldınm çizgilerine basmaktan kaçın- mak ya da süreklı yedigı restorana. üşen- meksızin kendi plastık çatalını-bıçağmı taşımak gibı garip takıntilara sahıp, dav- ranış bozukluğu gösteren, temızlık hasta- sı, toplum kurallannı ıplemez. sabıt fîkır- lı. Nevv Yorklu yalnız. kırılgan. yaşlı ama rahatt tıkınnda roman yazan Melvın 'ı oy- nuyor Jack Nicholson filmde. Hazretin beyazperdede yenı- den Jack Nicholson rüzgânnı es- tiren parlak performansıyla kuş- kusuz çok şey kattığı 'Benden Bu Kadar", Guguk Ku- şu'(1976) ve 'Sevgi Sözcükle- ri'nden* 1983) sonra üçüncü Os- car'ını da kucaklayan. tam 11 kez Oscar'a aday gösterilmış bu benzersiz Amerikalı aktörün öteden beri se\imsiz, baskıcı. dengesiz, nefret edilesi karakter- leri alabildığıne sevimli kılma becerisini örneklıyor bir kez daha. Hep aynı masada. aynı saatte yediği yer- de Melvin'e hızmet eden ve ona tahammül edebilen garson Carol'afmeraklısının "Tvvister'den anımsayacağı kütür kütür Helen Hunt) için için kesilen, 62. romanı- nı yayme\ıne teslim etmiş, geçkın yazar Melv ın 'e. her ne kadar 'Hiç boşuna heves- lenme, seninle yatmam* dese de Carol. ka- baca özetlendığinde 'N'olur *er, verecek- sin' ayaklanndakı yaşlı, yalnız yazar ışj sonuna dek götürecek ve astımlı oglunu Benden Bu Kadar AS GOOd AS It GetS / Yönetmen: James L. Brooks / Senaryo: Mark Andrus, James L. Brooks / Kamera: John Bailey / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular: Jack Nicholson, Helen Hunt, Greg Kinnear, Cuba Gooding Jr., Shirley Knight, Skeet Ulrich /1997 ABD (WB) parasızlıktan gerektıği gibi tedavı ettire- meyen. kafayı yemiş genç anne Carol'a usta bir astım doktoru gönderecek. çocu- ğun bakım gıderlerını de üstlenecektir. Aralannda büyük yaş farkı bulunmasına karşın. Melvın'ınkeseyiaçmasıyla astım- lı oğlunun hayata döndüğü Carol'a gittık- çe abayı yakan yazann. kıza yaptığı 'Sö- rekli daha i>i bir insan obna isteği \eriyor- sun bana" komplimanı. ıltifatlann en he- defe ısabet edenı oluyor \e Carol'da hoşa- fın yağı kesılıyor o anda. Çaktırmadan. hiç dayanamadıgı huysuz köpeğini çöpe attıgı. eşcin- sel ressam komşusu Sı- mon "dan (yenılerden Greg Kinnear)öncelen nefrete- den ama pek resim sata- madtgı sergisı fiyaskoya dönüşünce dara düşen ve tüm dostlannca terk edılen Sınıona da vardım elıni uzatıp ressamla da dost oluvor. 'se^dikçe yücele- şen. güzel insan' Mel- vınımız. Çocukken gızlı gızlı sarmaş do- laş olduğu annesinin de çıplak resimlerı- ni \apmı^ v e babası tarafından. ensest du- rumda enselenınce vatılı okula postalan- miş revsam Sıınon. Vlelvın'ı kıskandıra- rak harekete geçimıe\ı amaçlayan, güzel \e çekıci Carol'un da karakalemle nü'le- rinı v apıyor bütün bır gece bov unca. se\ ı- şırcesine. Yapınıcı. senarıst. vönetmen James L. Brooks. öykü gelıştıkçe ıvıce yakınlaşıp giderek birces.it aıle oluşturan Melv ın, Ca- rol. Simon üçlüsünün mutlu sona çıkaca- ğı filmın finalinde.kahramanlanna(vebi- ze) yıne 'kutsal aile müessesesinin o sıcak, se\gi dolu çatısım" göstere göstere salık \eriyor kaçınılmaz bir şekılde. Bınsıne, birbinne destek olma. daya- nışma temasının yanı sıra, alışılmış tara- fından 'Aşksız olmaz. herhalukârda biri- sini bulmakgerek'mesajına da dümen kı- ran 'As Good .As It Gets - Benden Bu Ka- dar'. sonuçta sağlam senaryosu, düzeyli diyalogları. komediyle dram arasındaki hassas dengeyi yakalamış. ya| gibi akıp kayan anlatımı, aynntılı işlenmiş. zengin karakterleri, birincı sinıf görüntü ve mü- zikleri ve üst düzey oyunculuğuyla seyir- ciyi kıskıvrak içine çekrveriyor iki saati aşkınbirsüreliğine. Aşk-dayanışma güzellemesi film 'Sevgi Sözcûkleri'nden sonra bir kez da- ha birlikte çalışan oyuncu Nicholson- yö- netmen Brooks ışbirliğinın ürünü 'Ben- den Bu Kadar'. hem neşeli hem hüzünlü hem de duygusal olan, gönül tellerini tit- reten cinsten sıcak, dokunaklı bir aşk- da- yanışma güzellemesi, usta işı 'smi-tatiı bir güldürü'. Hayatın zor anlannı göğüs- leyenlere, kaybetmekte olanlara, muhtaç durumdakilere yardım eden, varlıklı, aksi yazanmız da elbette öğrenecektir köpek- leri, homo ressamlan, çocuklan, sevmeyi filan. Sonunda mutluluk kerevetine çık- mak onun da hakkıdır tabii ki... lyilik yap- manın (ve yapılmanın) yüceliğiyle tüm kirlerinden annıp yükselerek salondan do- lu dolu. ly i duygularla, memnun mesut ay- nlan seyırcinin nabzma göre şerbet \erme- sinı iyi bilen yönetmen James L. Bro- oks'un 'Benden Bu Kadar'ında aynca Jack Nıcholson'un oyununa kapılmamak da olası değil. Yıllarönce 'Eas> Rider'la gönül düşür- düğümüz. ılk dönemınde baştan ayağa bir karşı kültür sembolü olagelmiş, zaman ıçinde Antonioni, PoianskL Kubrick. Hus- ton, Bob Rafelson gıbı yönetmenlerin tez- gâhından geçmiş. ancak son yıllarda oyun- culuğunu joker gibi. cilalı. bir hüner gös- tensıne dönüştürmüş. 62'lik delikanlı Jack Nicholson. yıllar sonra yine tam anlamıy- la döktürdügü bir rol yakalamış 'Benden Bu Kadar'da. Görmelere değer! %WHİ BAŞLAVANLAR. Red Corner (Kızıl Kö$e) Yönetmenlığını. 'L p Close and Personal-Çok Yakın ve Çok Özel' \e 'Fried Green Tomatoes-Kızarmış Yeşil Domatesler' gıbı filmlerle adını duyuran Jon Avnet'nın yaptığı filmde. Rkhard Gere \e Bai Ling başrolleri paylaşıyor. Filmde aynca Bradley VVhitford. Bvron Mann, Tsai Cbin, James Hong ve Roger Yuan rol alıyor. Senaryosunu RobertKing'in yazdığı filmin konusu ıse şöyle: Jack Moore (Rıchard Gere). eğlence sektöründe faaliyet gösteren bır şırkete danışmanlık yapmaktadır. Temsil ettigı şırketın Çin'dekı bir girişımı nedenıyle Pekın'e gıder. Amacı, Çın hükümetinin onayladığı bir uydu yayın projesıyle ilgilı olarak şırketıyle Çinli yetkıliler arasında arabuluculuk yapmaktir. Iş gezısı sırasında Çınlı bir kadıhla tanışır ve onunla bır gece geçinr. Ancak Moore, ertesi gün kadmı ölü olarak bulur. Işlemediğı bir cmayetten dolayı tutuklanır ve Amerikalı ışadamı arkadaşlan tarafından da yalnız bırakılır. Moore. 'Çin adaiet sistemi' olarak tanınan korkunç bir labirentin içindedır. Böyle bır durum karşısında tek şansı. mahkeme tarafından kendisını savunması ıçm atanan Cmli kadın a\ukat Shen Yuelin'dır (Bai Lıng). Bu aşamadan sonra Jack ve Yuelin, Çin hükümetinin en üst düzeylerine kadar varan bir komplo zıncınnın halkalannı bırer birer çözmeye başlarlar. Allen- Resurectlon (Allen-a) Başrollerinı Sigourne> VVieaver, \V1nona Ryder, Dominique Pinon, Ron Perlman %e Gary Dourdan'ın paylaştıklan filmin yönetmeni Fransız Jean-Pierre Jeunet Alıen-Yaratık serisinin dördüncüsü olan filmin senaryosunu Joss VVhedon yazdı. Filmin baş kahramanı 'Riptey' (Sıgourney VV'eaver). Alien ıle ginştiği amansız mücadelede ınsanlık adına kendını feda etmiş ve üçüncü filmin sonunda kendini >aratıkla birlikte sonsuza dek yok etmıştı. Alıen'ın bu son bölümünde bır grup bıüm adamı, yaratığın mükemmel öldürme ıçgüdüsünden yararlanmak \e bunu yasadışı işlerde kullanmak için kanun kaçağı bır çeteyle işbirliğine girerler. İnsan ve 'Yaratık' türünün genetik bileşimıni keşfeden bilim adamları, Ripley'i yaşama gen döndüriir; ancak hiçbır şey göriindüğü gibı değıldır. Rıpley, eskı Ripley değıldir. Alıen tehdidiyle savaşabilmek için Ripley. içlennde Call'ün OV'inona Ryder) da bulunduğu kanun kaçaklanyla birlik olmak zorundadır. Call'ün kımin tarafında olduğu belli değıldır. O Ripley'in kurtuluşu için bır araç da olabılır, yok oluşunda bir silah da. Scream 2 (Çığlık 2) Yönetmenlığıni korku sınemasının tanınmış ismi Wes Craven'ın yaptığı 'Scream 2', kısa süre önce tüm dünjada iyi ışyapan ve MTV'de. geçen yılın filmı seçilen 'Scream- Çığük'ın devammı anlatıyor. tlk filmle üne kavuşan genç yıldız Ne\eCampbefl'e bu kez David Arquette ve Courtney Cox eşlik ettiğı 'Çıghk 2'de. genç öğrencıler korkuya olan tutkulannı bir adım daha ilenye götürüyorlar... Filmin anne-kjzını oynavan Phvllida Law ve Emma Thompson gerçek hayarta da anne-kız. bilindiği gibi. Usta Ingiliz aktör Alan Rickman 'dan, ağır tempolu, ama yürek ısıtan, duygu dolu, şiirsel bir ilk yönetmenlik denemesi: 'BirKış Masalı'. Iskoçya'dan sıcakinsan manzaralanBiz sabırsızlıkla bahan beklerken marta öz- gü bır şekilde kuzeyden. Balkanlar'dan ansızın çıkagelen karlı. rüzgârlı, vağmurlu soğuk ha- vayla resmen buz kestığımız. mevsımını karış- tırmış. kıştan kalrna bir günde seyrettiğimiz. 'The \Vinter Guest-Bir Kış Masalı'. genelde sevdiğimiz. tuttugumuz. tanıdığımız usta bır oytıncu olan. lngılizAJan Rickman'ın. kame- ranın arkasma geçerek ilk kez yönetmenlige so- yunduğu ve bır 'ilk film'den pek umulmayacak denlı başarılı bir sonuca ulaştığı. ınsanın ıçıni ısıtan ıyı bir film çıktı bahtımıza. Son Venedik Film Festıvali'nde jürinin özel ilgısine mahzar olması. Chicago festıvalınde en iyi film ödülü- nü alması da 'The Winter Guest-Bir Kış Masa- ü'nın düzeyini vurguluyor zaten. Farklı kuşaklardan. değişık yaşlardan seçıl- miş 4 ayn çiftin. bırbırlerinden uzak. ama bir- birleriyle iç ıçe geçmiş öykülenni. hüzünle ve mizahla sarıp sarmalayarak mınl mırıl anlatı- yor taze yönetmen Alan Rickman. yeryer ıç ba- yan. ama gitgıde artan bir ilgiyle ve keyifle iz- lenen bu ilk filminde. Kış mevsiminin misafıri: Ölüm 'Bir Kış Masalı'nın. kutup beyazına dönüş- müş, soğuk bır günde. az buçuk kesışen yaşam- lanndan kesitlerverilen. çeşitli vaşlardan S kah- ramanı şunlar: Hayatının sonbahanndakı. sü- rekli tartışıp dıdıştıği dul kızıyla limonı sürege- len ilişkilenni düzeltip yeniden ana-kız yakın- laşmasını saglamayı uman, yaşlılığı bir türlü kabullenmek ıstemeycn, yıllara ve hayata hâlâ bir genç kız gibı meydan okuyan. dürbünle çev- reyi röntgenlemekten de gen durmayan. ileri yaşına göre oldukça aktif sayılan, ayrıca kızı- nın saçlannı kesip oglana benzemesinden de hiç hazzetmeyen. tek tabanca, dırdırcı. sevim- li, yaşlı anne Elspeth'le (Emma Thompson'ın gerçek annesi Phvllida Law. doğrusu cuk otur- muş bu role) evini fotoğraflarıyla ve anısıyla Bir Kış Masalı The Winter Cuest Yönetmen: Alan Rickman / Senaryo. Sharman Macdonald, A. Rickman / Kamera: Seamus McGarvey / Müzik: Michael Kamen / Oyuncular: Phyllida Law, Emma Thompson, Gary Hollyvvood, Arlene Cockburn, Sheila Reid, Sandra Voe, Sean Biggerstaff, Douglas Murphy / 1997 Ingiltere (a Filmcilik) doldurduöu yakışıklı kocasını \ itirmenın üzün- tüsünden bır türlü çıkamayan. hatta vataktan kalkmak bıle ıstemeyen. annesıv le didişemeye- cek denlı bezgın. mutsuz. karamsar. yolun va- rısını geçmiş. fotoğrafçı kızı Frances (Emma Thompson), Frances'ın yaşı gereğı karşı cınse uyanan. cinsellığı. aşkı. kadını keşfetme çafila- rına adım atmış. efendiden temız vüzlü. maz- but delikanlı oğlu Alex'le (Gan Hollywood) derhal mcrcimeğı fırına vermeye hazır. Erkek Fatma kılıklı. olgun ve bıtırım komşu kızı Nıta (Arlene Cockburn), gazetedekı ölüm ilanların- dan not ettiklerı yöredeki cenaze törenlerine katılınayı süreklı ış edinmiş. saygısız gençler- den vakınıp durakfa otobüs bekleyen. yeniden çocuk çağına gırnıiş. Elspeth'ın kuşağından i- ki tonton. yaşlı kız(SandraVoe,SheilaReid) ve okulu asarak buz tutmuş denız kenarında ateş yakıp dalgalarını geçen, acı acı yakındıklan ai- le büyüklerine. söylediklenni hep çıkarlanna göre valayıp vutan yetişkinlere keskin eleştiri- ler getıren va da masturbasyon, 'sarkık husye muhabbetlerine girişen, daha bıyıklan terleme- miş, hayaller âlemindeki ikı ortaokul öğrenci- si (Douglas Murphv, Sean Biggerstaff). lskoçya'nın kırsal kesıminden sunulan, kar- lı. buzlu, puslu. haşın. beyaz manzaralar eşli- ginde, bu toplam 8 karakterin ikili ikili anlatıl- mış, kimi yerde birbirine değen, kimi yerde bir- biriyle kesişen, kırni zaman da birbiriyle ilgisiz övkülerını. adeta hayatın ritminin attıgı. çogu kez yüreğe ulaşan ince ince gözlemlerle örül- müş, ağır bir tempoda seyreden, ama hitap et- tigi seyirciyi bir ele geçirince finale kadar bir daha da kapıp koyvermeyen, duygu yüklü, ke- sinlikle ilgisiz kalınamayan bir filme dönüştür- menin üstesinden gelmiş Alan Rickman. Amerikan filmlerinin hızlı-temposuna şart- lanmış izleyiciye yer yer afakanlar bastıracak cinsten 'Bir Kış Masah'nda. insana özgü kay- gı, korku. acı, sevgi. vb gibi duyguları tadarak her biri kendi yaşamının dolambaçlannda do- lanan. farklı kuşaklardan 4 çiftin bır kış günün- den ilginç kesitler sunan oyuncu-yönetmen Alan Rickman; yalnızlık. yaşlılık, yitirmişlik, ölüm. huzur. umut, vb temalan ele alarak sözü sevgi mesajına getırip bağladığı. şiirli bir anla- tım tutturmuş bu ilk filmiyle. alçakgönüllü, agır ama kategorilere sığmayan, sıra dışı, insancıl, duyarlı bır film kotarmış. Senaryo yazımına da katılan Sharman MacDonald ın sahne oyunun- dan perdeye aktanlmış 'Bir Kış Masalı', her hi- kâyenın yerıne oturduğu duygulu, dokunaklı konusu, başarılı görüntüleri, oyunculugu. me- kân kullanımı ve işinin ehli Michael Kamen ımzalı müzikleriyle meraklısına salık verilecek cinsten, düzeyli bir Ingiliz yapımı. Bugün gösterime giren 'Bir Kış Masalı". ay- nca beyaz perdede aynı filmde rol almış Ma- ureen O'Sulli^n- Mia Farnm, Tîppi Hedren- .MelanieGrifnth ya da Fransız Catherine Dene- uve- Chiara Mastroianni. Jane Birkin-Charlot- te Gainsbourg, vb gıbi. anne-kız oyuncular zin- cirine de yeni bir halka eklıyor. KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR Yaşlı Bir Palyaçodan Mektup Bugün, Türkiye için önemli bir gün. Biliyoruz. MGK toplantısı var, diyeceksiniz. Evet ama, ben size başka bir konudan söz etmek ıstıyorum: Bugün Dünya Ti- yatro Günü. Ne farkı var, onlar da pantomim yapmıyor mu, de- diğinizi duyar gibi oluyorum. Orasına ben kanşmam. Tehlikeli oyunlar onlar... En iyisi, bir palyaçodan akjığım mektuptan söz ede- yim size. "Küçük Bir Iş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor" diye bir ilan okuduğunu anlatarak söze başlıyor palyaço. Şansı yaver gitmış ve ışe alınmış. Ama, ondan son- ra olanlarolmuş. En beklemedıği kişilenn bıledüşman- lığını kazanmış bu yüzden. "Yaptığımın neresi yanlış, söyler misiniz bana?" diye yakınıyor. Ne yapmış peki, yaşlı palyaço? Devlet işıne karış- mış. Ben de tiyatro yapanm. demek cesaretini gös- termiş. "Geçen haftaki yazını okudum. Devletın memuria- n dinlememesinden şikâyetediyorsun. Güzel de, me- muriann her konuda haklı olduğunu söyleyebılir mı- sin? Örneğln, devlet memuru tiyatrocular hakkında- ki düşünceni öğrenmek ıstiyorum" diyor. Yaşlı palyaço. belli ki çok dertli: "Yalnızca Devlet 77- yatrosu'nda, Devlet Opera veBalesi'nde çalışan 'me- murtar' mı sanatçı sayılacak bu ülkede? Yıllannı sa- nata vermişyaşlı birpalyaçonun ya da özel tıyatrolar- da kann tokluğuna sanatyapan birgencin ikincı sınıf sanatçı sayılması ayıp değil mi" diyor ve yakınmasını sürdürüyor. "Tann aşkına, hangiülkede tiyatrocunun devlet me- munı olduğu görülmüş? Tıyatrocu, tiyatrocudur. Dev- letlisi, devletsizi olur mu? Dünyadan hiç mi haberierı yok bu tiyatroculann, yoksa çıkaıian söz konusu ol- duğunda bildiklehni kolayca unutabiliyohar mı? Bir tek sosyalist ülkelerde vardı, memur tiyatrocu- lar. Çin 'deki, Küba 'daki durumu bılmıyorum, ama baş- ka ülkelerde böyle bir şey kalmadı. Şımdı sen devle- tin sanat alanından tümüyle çekılmesını mı ıstiyorsun, demezsın umarım. Böyle birşeyiıstemek, Turkıye'de sanatın köküne kıbrit suyu dökülmesinı ıstemekle ay- nı şeydir, bilmez mıyim? Peki, devletin sanat alanına katkısı ancak memur beslemekle mi olur? Yok mu bunun başka biryönte- mi diye meraklananlar, uygar ülkelerde uygulanan sa- nat politikalanna bir göz ats/nlar. Bu ülkelerde, elbet- te devletin finanse ettiğı tiyatrolar. operalar vardır. A- ma, bunlann hiçbihnde 'memur sanatçı'/aryoktur. Tabii, konumuz bu değil ama, sırası gelmişken de- ğineyim, bu kurumlann adı Devlet Tıyatrosu, Devlet Operası değil, Ulusal Tiyatro, UlusalOpera'dırya da büyük bir sanatçının adı vehlmiştir. Bu yaklaşım da kuşkusuz sanatçının memurlaşmaması gerektiğini kavrayan yönetımlere özgü bıryaklaşımdır. Peki, uygarülkelenn tiyatrolan nasıl çalışıyormu di- yorsunuz, anlatayım. Oralarda, devlet -çoğu kez Kül- tür Bakanlığı, bakanlığın bulunmadığı ülkelerde baş- ka kurumlar aracılığı ıle- bütçesini verdıği sanat kuru- munun başına bir sanat yönetmeni atar. Bu atama, belirii bir süre içindir; iki, üç ya da dört yıl için. Bızde- ki gibi, kırk yıl değışmeyen genel müdürier bulunmaz o ülkelerde. Çünkü, bır sanat kurumunu başan ıle yö- netmiş biryöneticinın, daha sonra bırbaşka sanat ku- rumunun sorumluluğunu üstlenmesı yoluyla. o kuru- ma da yeni bir dinamizm kazandmlması hedeflenir. Göreviüstlenen sanatyönetmeni, oyılın -hattasa- dece o yılın değil, tüm görev süresinin- sanatsalpo- litikasını çızer, bu politika çerçevesinde sahnelenme- si gereken oyunlan saptar. Ve bu oyunlar ıçm gerekli olan kadroyu oluştunır. Her yıl, bütçesinin olanaklan ve repertuvannın gerekleri doğrultusunda sanatçılar- la sözleşme yapılır. Doğal olarak, bıryıl ödeneklı bir tiyatroda çalışan bir sanatçı, ertesi yıl özel bır tıyatro- da ya da bir beledıye tiyatrosunda çalışabılır. Bazı ülkelerde, sabtt bir çekırdek kadrosu olan ti- yatrolar da var -Pans 'tekı Comedıe Françaıse gıbı- a- ma bunlar 'ıstısnaı' örnekler ve bizdekı Devlet Tıyat- rosu gibı dallanıp budaklanmaz. Üstelık bu kadro, her yıl gerekli oyuncularta desteklemr. Hiçbır 'Comedıe Française' oyuncusu da, bu da kım, nerden çıktı de- mez. Kimin oyuncu sayılıp, kimin sayılmayacağına ancak yönetmen karar verebilir. Ne okullu olmak ol- çüdür, ne de 'devletlu' olmak... Devlet Tiyatrolan ıle ne alıp veremediğin var, Ana- dolu'ya tiyatro göturmek fena mı, diye soranlann da haklı olmadığını düşünüyorum. Anadolu 'da tıyatronun gelişipyeşenrıesiniistıyorsak,orayagöstermelıksah- neler kurmak yerine, oradaki potansiyelın gelışmesı- ne destek olmak daha tutarlı olmaz mı? Taşıma suy- la değirmen dönmez, değil mi? Avrupa'daki sanat kurumlannda, bızde olduğu gi- bi, kadromuzda kadın oyuncular çoğunlukta, bu yüz- den kadın oyunlan oynuyoruz, gibı saçmalıklar ola- maz. Her oyunun gerektirdiği sanatçılaria çalışılır. Sanatçıya saygının gereği de bu olsa gerek, seyır- ciye saygının gereğı de... Yoksa, kartal bulamadığı için kazla boğuşan eski Yeşilçam aktörierinden ne far- kınız kalır? Ha, diyeceksiniz ki, güzel de, bu çok ide- alist bir yaklaşım. En lyisını isterken, sanatçıyı aç bı- rakacaksın. Bizim sosyal guvencemız mi var? İyi de, koskoca sanat kurumlannın görevını 'ışsızlık sigortası'na indirgemek biraz ayıp olmuyor mu? Devlet memuru sanatçılanmız arasında, kışısel gü- vencelerini biryana bırakıp, doğrulan savunma cesa- retini gösterenlehn çoğunlukta olduğuna ınanıyo- rum." Tüm tiyatroculann ve tıyatroseverlerin Dünya Tiyat- rolar Günü'nü kutlanm. Bu özel günde, 'nsk almak'\an korkmayan iki tıyat- rocuya ikı özel öpücükle 'torpılgeçmek' istiyorum: Sa- natın özgünlüğünü savunan Müge Gürman'a ve sa- natın özgürlüğünü savunan Mahir Günşiray'a... Ta- bii. ke(n)dıten gıbı düşünen tüm arkadaşlan adına... BUGUN • BORLSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ nde saat 15.00'te Jim Darmusch'un yönettığı "Dead Man" isimli film izlenebîlir. (292 06 55) • tDSO saat 19.00'da Kemal Akçağ'ın yönetımınde ve Massimo Çhıarta'nın solistlığinde bir konser veriyor. • 1. ULLSLARARASI KİTAP FLARI kapsamında 15.00-17.00 arası Ahmet Cemal. Yılmaz Onay ve Özdemir Nutku'nun katıldığı Türkçede Brecht konulu panel izlenebilir. • UPSD'nin Küreselleşme, Büyük Sergıler ve Küratörlük panel dızisi kapsamında Mimar Sinan Üniversitesi Oditoyum'unda 13.00-15.00 arasında Hami Çağdaş'ın yönertiği Haldun Dostloglu, Bedri Baykam ve Erdağ Aksel'in katıldığı Sanat Piyasası ve Var Olan Yeni Roller, 15.30-17.00 arası Fatoş' Beykal'ın yönettiği Hüseyın Gezer, Zeynep Rona, Semra Germaner, Tomur Atagök ve Fulya Erdemci'nin katıldığı Galeriler. Kurumlar \e Müzeler konulu paneller izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear