23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 MART 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Ücretlilerin vergi alacağı • ANKARA(ANKA)- Vergi reformunda öngörülen indirimden diğer mükelleflerden önce ücretliler yararlanacak. Tasan aynen geçerse gelir vergısi tarifesinde ilk dılime uygulanan oran yüzde 20*ye, gelir vergisı dılimi sayısı 6"ya. en yüksek oran yüzde 45 "e düşecek. İlk dilim ise 1 milyar liraya yükselecek. Hem gelir \ergisi oranlanndakı ındınmin hem de vergı dılımindekı artışın yılbaşından ıtibaren yürürlüğe gırecek olması nedeniyle. ücretleri peşin olarak vergilendinlen ücretlilerin Malıye"den önemli bir vergi alacağı doğacak. tsrail Sanayi Bakanı geliyor • ANKARA (AA) - tsrail Sanayi ve Tıcaret Bakanı Nartan Sharansky başkanlığında bır lsrail heyeti, bugün Türkıye'yi ziyaret edecek. Dış Tıcaret Müsteşarlığı"ndan yapılan yazılı açıklamada, Türk- lsrail tş Konseyi'nin. bugün Istanbul'da düzenlenecek olan toplantisında Devlet Bakanı lşın Çelebi ile birlikte katılacak olan Sharansky. 24 Mart Salı günü resmı temas \e görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'ya geçecek. Vestel PC'de iddialı • ANKARA (ANKA)- Vestel, 500 doların altında bir fıyatla PC üretmek ıçin kollan sıvadı. Şirket. çok düşük maliyetli. ancak yüksek performanslı ve e\ kullanıcılarına yönelik PC üretme\i amaçlıyor. TOBB'a yetki devri • Ekonomi Servisi - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, verdigi hizmetlerden bazılannı Türkiye Odalar \e •BBMtrr'BİTİigi (TQBB). "ftirkıyefesnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ve Türkiye Ziraat Odalan Birliği'ne devrediyor. TOBB Başkanfna başombudsman. oda başkanlanna ise ombudsman yetkısinin verileceği imza protokolü yann yapılacak. Devalüasyonla başlayan 18 aylık sıkı para politikası ile Euro'ya hazırlıklar sıklaştınldı Yunanistan'ın tek şansı AvrupaEkonomi Senisi - Avrupa Bır- liğı'nin yaramaz çocuğu Yunanıs- tan. ekonomısındeki aksaklıklan gıderip. Maastricht kriterlennı ya- kalayabılme\,olundakiçabalanni hızlandırdı. Geçen hafta sonunda drahminın yüzde 12.1 oranında devalüe edilmesmin ardından ka- falarda oluşan 'Komşuda neler oluyor' sorusunun yanıtı. aslında Yunanistan'ın 1981 'de AT'ye gır- mesı ile başlayan Avrupa yolcu- luğunun öyküsünde yatı>or. Ekonomık geleceğinın AB des- teğine bağlı olduğunun farkmda olan Yunanıstan. treni kaçırma- mak \ e A\ rupa Para Mekanizma- sfnmdışındakalmamakiçin büt- çe açıklannı kapama>a yönelen bırdızi uygulamayı başlattı. Baş- bakan Kostas Simitis'ın 18 aylık sıkı para programı. büyük ölçüde denizcilıkveturızmsektörlerinın sırtladığı durgun ekonomısıni can- landırabılmek amacı taşıyor. Yunanıstan. AB'den jılda or- talama olarak 5 milyar dolar yani ulusal gelirinin \aklasık yüzde 5 'i kadar para yardımı alıyor. 1996 yılında tunzm gelirlenn- dekı yüzde 10 genleme\e koşut olarak can işlemler acığı da rekor düzeye ulaşan Yunanıstan. uygu- ladığı sıkı para politikası ile 1995 'te yüzde 9.27 olan yıllık enflasyonu. 1998'e gelındiğinde yüzde 5.4'e düşürmeyi başardı. Kamu harcamalannı kısıp u>- gulamaya koyduğu yeni vergı sis- temi sayesinde bütçe gelirlerinı arttırarak bütçe açığınm GSYtH'ye oranını da 1994'te yüzde 12 olan düzeyinden yüzde 4.2'ye indir- meyi başardı. AB yardımlan Yunanistan. AB'den aldığı fi- nansman yardımınınbüyükkısmı- nı tarım sektöründeki sübvansi- >onlarıçinkullanı\or. Sözkorm- su yardım. 1981-1997 arasmda yaklaşık41 mırvar dolar düze\m- de gerçekleşırken Türkive'ye va- at edilen v e Yunanistan' m her \ ıl aldığı vardımlakarşılaştınldığın- da çok düşük düzev de kalan para vardımı ıse hâlâ alınamadı. ekonomisi Nüfus; 10.2 mılyon Reel büyüme hızı: Enflasyon: Işsizlik: Bütçe açığı/GSYİH: Top. kamu borcu/GSYtH: 1997 3.1 5.7 10.2 5.0 120 İ199S Kişi başına yıllıkaelir: 11.702 1998 2.5 4.0 10.0 4.0 108 îyara DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ/ ERGtN Y1LDIZOĞLU LONDRA ABD ve Japonya'da Son Ekonomik Gelişmeler Geçen hafta, ekonomik gelişmeler dün- yanın en büyük iki ekonomisinin; ABD ve Japonya'nın, bırbirıne zıt yönde ileıiediği- ni gösteriyordu: ABD bir "boom" yaşar- ken, Japonya bir depresyona gırdi girecek. Washington Post'un yorumcularından Robert J. Samuleson'a göre bu tam an- lamıylagizemlı bırdurumyaratıyor: "Ger- çek şu ki gelecekte ne olacagını kimse bil- miyor?" (Intemational Herald Tribune, 20/03/98). Doğrusu. Japon ekonomisinin gelecegı oldukça karanlık. Ancak, ABD'de "boom "un da öyle ilk anda görüldüğü ka- dar güçlü birtemele dayandığını söylemek çok zor. ABD ekonomisi tam gaz... ABD'de yıllık ekonomik büyüme hızı ge- çen yılın 4. üç aylık döneminde yüzde 3.8'e ulaştı. 1997'de ortalama yüzde 2.8 olan büyüme hızının 1998'de çok az ge- nleyerek yüzde 2.2'de kalması bekleni- yor. Şubat rakamları işsızliğin 1997'de yüzde 5.3'ten 1998de yüzde 4.6'ya düş- tüğünü göstenyor. Sanayi üretımi büyüme hızı, perakende satış hacmi bir öncekı yı- la göre yüzde 4.9 ve yüzde 3.2 artmış. 12 aylık enflasyon hızı ise yüzde 1.6'da sey- redıyor (The Economist. 21/03/98). Tü- keticinin iyimserliğını ölçen endeks (1985=100) şubat ayında 138'e ulaşarak 1960'ların sonundan bu yana en yüksek düzeyıne çıktı. (IHT). Yatırımcının iyımser- lığının en lyı göstergesı ıse Borsa Endek- si. lyimser ve başarılı öngörüleriyle tanı- nan Goldman Sach'ın yönetıcilerinden Abby Joseph Cohen, geçen hafta, Dow Jones Sanayi Endeksı'nın bu yılın sonu- na kadar 9300 düzeyıne ulaşacagını sa- vunuyordu (The VVashington Post, -K^OOcOO). Hafta'3t»uada.«ndefc9-, Co- hen'ın lyımserliğıni de aşar bir şekilde 8900e ulaştı. Morgan Stanley'den Byron VVein'e göre endeks ağustos sonuna ka- dar 9000'i bulacak. Ancak Weın, halen "piyasanın, mükemmellik koşullarına gö- refiyatlanmtşolduğunu" söyleyerek bır uya- nda da bulunmayı ıhmal etmiyor. Mükem- mel koşullar bozulursa "bunun fiyatı çok yüksek olacak" (The Fortune, 20/03/98). * Gerçekten de borsa bugüne kadar şır- ket gelırlerinın büyümeye devam edece- ği varsayımına dayanarak yükseldı. Bun- dan sonra bu performansın devam etme- si çok önemli. Zıra borsadan gelen servet istikrarlı ekonomik büyümenın ve pıyasa- daki iyimserlığın önemli bileşenlerinden biri. Ancak geçen hafta yayımlanan bir başka gösterge, ufukta kara bulutların toplanmakta olduğunun, bu "mükemmer ortamın bozulmaya başladığının da ha- bercisıydı. Ancak önce Japon ekonomi- sine bakalım. Japon Maliye Müsteşan Koji Tanami. Ekonomik Planlama Kurumu ile aynı düşüncede olduğunu, ekonominin, mart- ta sona eren mali yıl ıçin öngörülen yüz- de 0.1 'lık büyümeyi gerçekleştirmesınin çok zor olacağını söyledi. Japon ekonomist ekım-aralık döne- minde yüzde 0.7 gerilemıştı. Aynı günaçıklananve- riler de madenler ve fabnkalar ure- tım endeksmın geçen yıla göre yüzde 3.3 gerıle- diğini gösteriyor- du (The Japan Times. 16/03/98). Japonya Merkez Bankası'nın 17 Mart'ta yayımla- dığı rapor da bu verilenn ızlennı ta- şıyor. bir öncekıne göre çok daha kötüm- ser bır tablo çızıyordu. Rapora gore ışsiz- lik artıyor; ücretler, dolayısıyla tüketıcı ta- lebı düşüyor, firmalar borçlanmakta büyük zorluk çekıyordu (The Japan Times. 17/03/98). Bundan üç gün önce yayımla- nan bır başka haberse şirket kârtannın • .1997Vwn son üç ^rtnda.-geçen-ytlın aynr dönemıne göre yüzde 9 genlediğini gös- teriyordu. 31 Mart'ta biten malı yıl içinde Hitachi ve Toshtba'nın kârtarı da sırasıy- la yüzde 77 ve yüzde 85 gerilemiştı (The Washington Post. 14/03/98). Japon Sa- nayi Bankası'ndan bir üst duzey ekono- mist, Yuji Shimanaka, "F/yar hareketle- rine bakarak deflasyonist bır döneme gır- dığimızı söyleyebiliriz... Bu, savaş sonra- sının en kötü deflasyonist dönemı ola- cak" diyerek kaygılannı dile getırdi. Analistlere göre, Japon hükümetınin ekonomiyı canlandırmak ıçin planladığı 78 milyar dolarlık harcama ve vergı ındi- rimı ıse yeterlı değıldı. Bır süredir Japon- ya'ya ekonomısıni canlandırması ve kont- rollerı kaldırması ıçin baskı yapan ABD, bu hafta dıplomasının inceliklerinı bırakarak, ne ıstediğını doğrudan, rakamlarla açık- layacak ve Japon hukümet çevrelerınde tatsız bır hava yaratacak. Maltye Bakan Yar- dımcısı Lavvrence Summer'a göre Ja- ponya. ekonomısine GSMH'nın yuzde 2'sıne ulaşan bır mali enjeksıyon yapma- lıydı (Financial Times, 20/03/98). Bu ko- şullarda Japon hükümettnın 80 milyar do- lar daha ek bır harcama yapması gereki- yor. ABD'nın Japon ekonomisinin canlan- masını bu kadar ıstemesınin arka- sındaJaponya dış tıcaret fazlasının, özelllkleAsyakri- zinden dolayı ge- nleyen dışalımdan dolayı hızlaartma- sı yatıyor. Geçen hafta yayımlanan ra- kamlara göre Ja- ponya'nın dış ti- caret fazlası, şu- bat ayında bır ön- cekı yılın aynı dö- nemıne göre yüz- de 89 artarak 1.2 trilyon yen'e ulaştı, 11 aydır kesıntısız bır şekilde artan dış tıca- ret fazlasının önemli bır kısmı (539 milyar yen) ABD ile tıcaretten kaynaklandı (Ja- pan Times, 20/03/98). ABD ile Japonya arasındakı ticaret dengesi ve Japon eko- nomısındeki genleme sermaye harekette- - nrn eteetkılıvor, dolann yen karşamdaguç- lenmesine yol açıyor. Şimdi, tekrar ABD ekonomısine dönebilıriz. Ufuktaki kara bulutlar... ABD dış tıcaret açığı gıderek buyüyor; aralık ayında 10.9 milyar dolardan ocak ayında 12.04 milyar dolara yükseldı. ABD'nın dış tıcaret açığınm artışında en onemlı etken Asya knzı, krizin aşılmasın- da kendıne düşenı yapmamakla suçladı- ğı Japonya ile tıcaretı oldu. Dığer taraftan dolann değerienmesı ABD'nın dünyamn ge- ri kalanı ile olan ticaret fazlasını azalttı. Economic Strategy Institute'ten Cryde Prestowitz'e göre bu gelışmelerin şirket gelirlerı üzerindeki etkileri yaza doğru or- taya çıkacak (Wall Street Journai, 20/03/98). Şirket geiirlerindeki gerileme- ler borsayı etkilemeye başlayınca da bu- günku manzara hızla degışecek. Bugünkü iyimserlığın bir dığer nedeni de hem ekonomik büyümenin hem de şir- ket gelirienndeki artış yoluyla borsanın tır- manmasının arkasında yattığı varsayılan yenı teknolojı ve üretkenlik patlaması. Bu yaklaşım, ABD ekonomisinin. yenı bir üret- kenlik artışı platformuna geçtiğine inanı- yor. Ancak 9 Ocak'ta Morgan Stanley'nin baş ekonomisti Stephen Roach ımza- sıylayayımlanan kapsamlı bir araştırma The Boom for Whom: Revisiting America's Technology Paradox. şirket gelırlennde- kı artışın üretkenlıkten degıl (Bu konuda ka- nıt yok!) daha çok küçülmeden (down sı- zıng) kaynaklandığını, bır üretkenlik artışı- nın yansıması gereken sabit sermaye ar- tışının ıse gözlemlenemedığını tespıt edi- yordu. Buna karşılık, Business Week'e gö- re. son rakamlar işçı ücretlerinin üretken- likten (iyimser rakamlar) hızlı artarak, şir- ket gelirlerinı tehdit etmeye başlıyor (23/3/98). Değınmek istedığım son veriler de ABD'de kredilerin gelişmesine ilişkın. Bos- ton Federal Reserve tarafından yayım- lanan, 1997IV. Üç Aylık Ekonomik Rapor, borç almanın kolaylaştığını, denetimin ise azaldığinı, alınan borçlann spekülatif amaç- lar için kullanımında bir artış gözlendiğini, kredi kartları aracılığı ile kuîlanılan tüketi- cı kredilerinin 1990-91 ressesyonundan ön- cekı düzeye ulaştığırç!,^jan^lann;vercliği 1 " pjriefmtn ıse bır yıl ıçınde yüzde 30 Jıni tespit ediyor, bankalann ayırdık- lan karşılıklarda da cıddi bir genleme ol- duğunu belirtiyor ve "Ekonomi, temel borçlardaki bu hızlı büyümeyi daha fazla taşıyamaz" (sf. 4,5 ve 9) diyordu. 1980'lerde Japonya'da ve Asya ülke- lennde yaşanan hızlı büyümenin bir kredi genişlemesine yol açtığını, bunun da bir spekülatif köpükten beslendiğini tam bu noktada hatırtamakta fayda var sanırım. Önümüzdeki dönem üzerıne düşünürken bunu da akılda tutmakta fayda var. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Onarım mı?Siyasal yaşam, 20 Mart sonrasında yeni bir çizgiye giri- yor. Ulke siyasetinde doğrudan ya da dolaylı bir bıçımde et- kili olan TSK. yayımladığı Duyunj ile siyasetin Betirlı bir düz- lemdeyürütülmesıniyaşamsalbulduğunu açıklıyor. Siyase- ti yenıden tanımlıyor. Butanımlamanın iki anaekseni var, bun- lardan bin yükselen şeriatçılık öbürü de ülkenin bölünmesı sorunudur. TSK, Duyuru'da açıkçayinelendiği gibı bu iki ko- nunun siyasallaşmasını sakıncalı buluyor. Türkiye'de sıyaset, özellikle bu iki konuda. tam anlamıy- labaşansızdır. Yıllardır, terorün gıderekazalmasına koşut ola- rak Güneydoğu içın özel ve acil bır bölgesel kalkınma prog- ramı oluşturulamıyor. GAP yöresınde onca yatırım yapılma- sına karşın, bölgenın ûretımyapısıriın dönüştürülmesı ve ge- liştirilmesı yoluna gidilmiyor. Bu nokta, yalnız ve ancak siyasal kısırlık ve yetersızlikle açıklanabilır. Ikınci konuda, yani Islamın siyasallaşmaşı konusunda ise TBMM'de milletvekili bulunan siyasal partilenn tutumu. bırı dışında ödün venci niteliktedır. Yalnızca CHR Islamın sıya- sallaşmasına açıkçakarşı çıkıyor. Öbür partılerin tamamı. ara- lannda ince ayar farklan bulunsa da, izlediklen politıkalann ana özelliği bakımından, sıyasallaşmış olan Islamcı kesım- terin oylannıalmakiçın yanşıyor. Bu partıler, eski RP, yenı FP'nın toplumsal tabanından koparacaklan payın büyüklüğüne ba- kıyor. Denılebılır kı toplumu, Islamın siyasallaşmaşı yönünde ka- şıma, bu doğrultuyu besleme ve büyütme yeni değil, Ikınci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak adım adım ve de kar- topu gıbı büyütülerek getırilen bır süreçtır. Ancak günümüz- de Islamın siyasallaşmaşı, öncekı dönemlere göre sayısal ve nitelıksel farklılıklar göstenyor. Siyasal Islam kendi içindeay- nşıyor, çok ılımlıdan kanlı şiddete uzanan bir yayılma kaza- nıyor. Üstü kapalı Arap milliyetçiliğinden (üstü) açıkTürk mil- hyetçiliği arasındaki alanda geziniyor. Yine de nesnel koşul- lann değıl, tümüyle düşünselköken ve kunjmsat gelenek ye- tersizliğinin bir sonucu olarak toplumun önüne yeni bır açı- lım, ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel yönleriyle bü- tüncül bır 21. yüzyıl programı koyamıyor. Niteliğı nedeniyle koyamaz da. Bu arada çok değişik ve önemli gelişme yaşanıyor. tüm bu doğal kısırlık ve yetersizliğıne karşın. Siyasal Islam kamu yönetimını, yani devlet çarkını her geçen gün artan bır oran ve hızla ele geçınyor. Hükümet edenlerin açık desteğiyle dev- let yapısı şeriatçı kadrolara teslım oluyor. Eğıtimden güven- liğe, sağhktan vali ve kaymakam atamalanna uzanan uygu- lamalar bunu kanıtlıyor. Son zamanlarda bir başka önemli gelişme su yüzüne çı- kıyor. Türkiye'nin duşünce yaşamı esas olarak islam ekse- nine oturtulmuş bulunuyor. Bu oluşum yalnız üniversıteler- deyönetvcilerintürban konusundaki tutumundagörülmuyor, basın-yayın organlannda da süreklilik kazanmış bulunuyor. Düşünce ortamı en önde gelenler, tarikat şeyhi ya da hoca olan bir tunele sokuluyor. • • • TSK, bu genel gidişi Duyuru ile tersine çevirmeye uğraşı- yor. TSK siyasetin alanını laıklık olarak tanımlıyor. Ancak bu- nu variık nedenleri laıklıkten ödün vermek olan siyasal par- tılere yaptırmak ıstiyor. Celışkı de bu noktada başlıyor. Siyasal partiler, demokrasinın ancak laıklığın rayian üze- rindegıdebılecegini; laiklik olmadan demokrası olamayaca- ğını egemen görüş olarak bemmsemeyı ve bunu uygulama- ya dönüşturmeyi yıllardır, onca uyan ve duyuruya karşın yapmıyor. Böyle olunca da toplum süngü-irt/ca ıMemınden bir türiü kurtulamıyor. Yapı, onarım tutmuyor. Oysa partile- nn toplumun sorunlannı çözüm yolunda atacakları adımlar, demokrasiyegınşın eşığı olan laiklik noktasından sonra baş- layabilir. Siyasal partilerden toplumun beklentisı, eskiye dö- nüş yanşına girmeleri değil, çağdaş bir düzlemde geleceğm yakalanmasıdır. Bu durumda sorunun çözümü ya da ikilemin aşılması top- lumsal güçlere kalıyor. Başta işçı ve ışveren kuruluşlan, mes- lek odalan, barolar ve biıîikler olmak üzere örgütlü toplum kesimlerinin partilenn laiklik düzlemınde çalışmasım sağla- ması gerekiyor. Bu noktada ünlü bir Fransız generalinın kendısınden de ünlü sözlerıni, siyasetçilere yeniden anımsatmak gerekiyor. General şöyje diyor: - Süngü ile bırçok şey yapabilirsıniz, ancak üstüne otu- ramazsınız. Bizim şiyasetçıler alıştılar, oturuyortar. Oturdukça da so- njnlara çözüm üretemiyorlar. nHemnen katılın, hemen kazamnj Renault Bahar Şenliği, Türkiye'nin dÖTt bir yanında, Renault-MAİS şube ve yetkili satıcılarında. Bir an önce ugrayın. Renault'nun benzeTsız avantajiarım kaçırmaym! KAZANÇ YOLUNDA HERKESİ SOLLAYIN! OLUNı SONY Oyak Sigorta'dan 1 yıllık Kasko ESCOKT Video Kamera 150 milyon TL'lîk indirim çeki başlayan faızler )1 O'dan başlayan . pesinatlar TASARRÜF RENAULT SİSTEMİNİN SİZE SUNOUĞU AVANTA1LAR VUE i»rı F»İZ ORAMI HEMEN TESLİM 3 2J5% S 420% 12 540% 11 625% 24 690% NİSM TESLİM 3 000% i 290% 12 470% 18 570% 24 615% MAYIS TESLİM 4 060% 6 2.20% 12 420% 18 5 35% 24 615% HAZİRAN TESLİM 4 000% 9 3JC% 12 395% 11 515% 24 5 95% • Otomobıl alıralaraıüaVı Dramsfm kî- iamjaii. ş w ( t iwesi içinde Renault-MAİS şube w jettul: satıcHanna para yatırarak tşleırlenm tamamlayai KüşttnlB içtc geçer1.dw ve prsmosyoo uygulsması. satın alman otomobıl tıplenne J8re dejışır • Peşiü alımlardakı armaganlar MegweSctac.)Kpne Cmpe. ktesare Cabrıote' ve K»pxs tpn jeçürtı ılejıtta. • BLrtün veraset w ıntıkal «ergıletı :aftlil«rew premosvwWan yararianan kıjılere aıttlr • MuMemel vetgı deJışıklıklen*^B»âMia5teri»e yansıtılacaktır. • tempanya. sınırlt sayıda otoırobıl içın geçntidlr. • Tasarruf kampanyastnın koşullan atomobH tipienne gör% degışır Ayııntılı bllgı »çin 8K.GI REHAüU-MAİS tn (0212)243 26 26 mımaralı teiefı»ııno »rayın sırasıyla 9-i gamaralı toşlara bsstU- lıtternet adresi: www. renautt com. tr. RENAULT
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear