23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15MART1998PAZAR 12 KULTUR Tiyatro Stüdyosu Jean Genet'in başyapıtım mükemmel bir uyumla sahneliyor KOŞEBENT Gerçek bir tiyatro zaferi: Balkon AYDIS ENGİ1S En iyisi bunlan "tiyatro çılgınlan" diye tanımlamak. fiyatro Stüdyo- su" ndan söz ediyoruz, Ahmet Leven- doğlu, Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer üçlüsünün kurduğu Tiyatro Stüdyo- su"ndan. Önce bir özel tiyatro kurmak gibi bir çılgınlığa kalkıştılar. Çağdaş tiyatronun en aykırı oyunlannı sahnelemek gibi kararlılıklannı açıkladılar ve tiyatrola- rının yerini Üsküdar'da seçtiler. Müslü- man mahallesinde salyangoz satıcılığı- na birkaç gün kala. harabe halinden alıp gerçek bir kültür merkezine dönüştür- dükleri Üsküdar Odeon Tiyatrosu yan- dı. Çok kışi artık vazgeçeceklerini dü- şündü. Odeon Tiyatrosu'nu yeniden onanp inatlannı \e çılgınhklannı sür- dürmeye kalkıştılar. Üsküdar Belediye- si ile anlaşmazhğa düştüler. Üsküdar"ı yeni bir ti>atro salonuna kavuşturma düşleri mahkeme koridorlannda sürdü. Bir tiyatro mevsimi daha böyle geçti.. derken. gene eğreti bınalarda yapılmış provalarla Jean Genet'in "Balkon'unu hazırladılar \e gene eğreti bir binada. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi salonun- da karşımıza çıktılar. Sımdi bunlara "tiyatro çüguu" den- mez de ne denir? Ama biz oyuna, Jean Genet"in BaW kon"una dönelim. • • • Oyun bir kerhanede geçer ya da ker- haneleşmiş bir ülkede ya da kerhaneden beter bir ülkenin bir kerhanesınde. Ya- da kılise-ordu-yargı üçlemesindeki ge- leneksel erk odaklanndan "polis devle- ti" diye anılan bir düzene sıçramanın eşiğindekı bir ülkede... Jean Genet'in bir oyunu üstüne ya- zarken "oyunun konusu" diye başlayan bir cümle kurmak zaten olanaksız. Soldan sağa: Haluk Bilginer. Zuhal Olcay. Derya Alabora. On bir 'en hiden'den üçii. Gereklı de değıl. "Oyun bir kerhane- de geçer, kerhaneden beter bir ülkenin bir kerhanesinde" demek yeterlı. llle de ısrar edenlere "bir polis devletinin doğuşu"nun izleyicınin suratında tokat gibi patlayan öyküsü denebılir belki. Bundan ötesı ancak izlemekJe müm- kün. Yeryüzünün hemen her ülkesinde kafasını kaldınp bakanlar "Balkon~lar- da ışıldayan de\let erkinin bileşenlen- ni ve klasik bileşenlerin arasına katıl- maya hazırlanan yeni bileşeni (polis de\ letı demıştık değıl nııl gözleyebılir. Jean Genet üstüne bu kadar. Piç. öksüz, eşcinsel. hırsız. kaçakçı. asker kaçağı. uyuşturucu bağımliM. sa- bıkalı. kıdemli mahkûm. ıflah olmaz sersen. düzenın bütün değerlerini "kıc, silmeye \ara\an kâğıttan da değersiz" diy e nıtelemekten çekinmeyecek bir be- fil: Işte Jean Genet. Bir dahı. sözcük )onklörü. düşünce- nın sınırlannda. o çorak topraklarda e\indeymış gibi dolanan bir edebıyat şeytanı İ^te gene Jean Genet. Balkon. Genet'in daha önce sahne- lenmizde izlenmemış bir oyunu Kuş- ku yok: En iyi oyunu. Birbaşyapıt Bok çukurlarından ımbiklenmış bir 'iyatro şıın. Düzen'eyönelenbırzehırlıhançer. O yüzden yazılması da. seçılıp repertu- ara alınması da. sahneye konma>ı da. oynanması da gerçek bir "diizen SJIÇU" Başar Sabuncu önce oyunu dürnize çevırdi. Bu kadar hafif bir "suç"'a ye- tınmedı. tııttu bir de sahneve ko\*lı. Su- 67yaşındaki Freddy Cole, asılyetiştiğiyerin sokaklar olduğiınıı belirtiyor Golfsahasından üham alan besteci• Nat King Cole'un kardeşi Freddy Cole. Ancak ağabeyinin ufak kardeşi olarak tanınmak istemiyor. 1991 tarihli ^ ^ albümünürı adıyla anlatıybr- derdini: 'Ben benim, ağabeyim değil." CRR'deki konseri. bir ön görüşme olarak değerlendiriyor. Asıl amacı dinleyicilerle sıcak yaz günlerinde. caz festivalleri kapsamında buluşmak. GIL ERÇETİN Kendı bestelerı dışında repertuvarında Broad\vay'den Blues'a Jerome Kern. Co- le Porter, George Gershwin ve Duke El- lingtonın standartlarmdan Lionel Richie. St^ie VNonder \e Kenny Rogers gibi sa- natçılann çağdaş çalışmalanna yer veren \e bu yapıtlan caz-blues tarzında yorum- layan Fredd\ Cole. cuma akşamı Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nda lstanbullu müzıkseverlerle buluştu. Nat King Co- le'un kardeşi Freddy Cole. Ancak ağabe- v inın ufak kardeşi olarak tanınmak istemi- yor. 1991 tarihh albümünün adıy la anlatı- yorderdın ı. " Ben benim. ağabeyim değil." Albümün ısminı şöyle açıkhyor Freddy Cole: "Albümü alan insanlara Nat King CoJedeğil. Freddv Cole albümü aldınız de- mek istedim." 1931 yılında Protestan rahıp Edward James Cole'un en küçük oğlu olarak dün- ya> a gelen Freddy Cole. pıyano çalmaya 5-6 yaşlannda başlamış. Bütün çocukla- nna müzik sevgisini aşılayan babasının \erdiğı öğüt hep ışık tutmuş Cole'a yaşa- tnı boyunca: "Her şişenin bir dibi vardır. Sizde kendi dibiniz üzerindeoturmayı öğ- renin." Kadıfe sesinin kendisınden on iki yaş küçük olduğu en ünlü ağabeyi Nat King Cole benzemesi. müziğin kralıyla aynı tür müziğe yönelmiş olmaları ve ağabeyinin çok fazla ön plana çıkmış olması. Freddy Cole'un kendi 'dibini'bulmasını birazzor- laştırnıışaslında. Yıllarca 'Bebe Cole' ola- rak anılmış. Daha sonra bilinmeyen Co- le'e dönüşmüş ismi. lşte bu dönemde ken- disini bulmakta zorlandığını belirtiyor Freddy Cole: "Kendi isminizin olmaması çok zor bir şey. Böyle bir durumda kendi- Freddy Cole. cuma akşamı CRR konser salonundaydı. (Fotoğtaf: KADER TLGLA) rai tanunam oldukça zor oldu. Ama önce kendimi sonra da insanları sevmey i öğren- dim." Sürekli Nat King Cole ile karşılaştınl- masına karşın tarz olarak FrankSinatra \ e Billie Holidayin izinden gidiyor. Ağabe- yiy le en büyük ortak özellıği hangi parça- yı söylerse söylesın ona bir Freddy Cole ımzası atarak bu parçayı kimin söylediğı- nı ya da meşhurettiğini ıınutturması. Ln- lü kişılerle özdeşleşmış parçaları se^len- dırmekten çekınmeyen Cole'un bir başka özellıği de Bette Midler'ın 'The Rose" ad- lı parçası gıbı caz ıçin \eterincs ciddı bu- lunmayacak parçalan ustaca \orumlaya- rak kendisinin ve cazın bir parçası haline getırmesı. Fark edilmek için uzun süre beklemek 2orunda kaldı Freddy Cole. Bugün 67 ya- ştnda. Ancak gerek sesi gerek performan- sı adeta ınkâr ediyor sanatçının yaşını. Jul- liard Müzık Akademisi \e New England Konser\atun'nda müzık eğırmi alan sa- natçı. asıl \etıştığı yerin sokaLar olduğu- nubelırtnor. Bütün müzık ya^imı boyun- ca da elit müzık kulüplerinde'i kalabahk caz topluluklanna kadar çok çeşitli dinle- yici kitlelerine seslenmiş Col; için ikisi- nin bir farkı yok. Önemlı olar, iıüziği hıs- setmek \e hissettiklenni aktarnak. Jackson Beşlisi Değiliz Yaklaşık 25 yıl önce New Vork'tan At- lanta"yataşındı Fredd\ Cole. Başlangıçta radyo \ e televizyonlar ıçın cıngıllan \ aza- rak para kazandı. llk albüır.eri arasında 'TheJokesOnMe'.'CircfcofUfme'.AIlMy Tomorrovvs' yer alı\or. Rendisi için özel bir anlam taşıyan bir albüm dekardeşi Ike ile birlikte doldurduklan '\\«- Remember Naf(Nat'ıHatırlıyoruzladl. >apıt.Bugü- ııe kadar bırhkteçalıştığısarutv-ılararasm- da da Shirle> Basse\. \1 Hibber. Kenm Burrel\eralıyor. Bugün gençlerin caz müzığine göster- dıklerı ılgiden de oldukça hoşnut. Genç sa- natçıların >etişmesine en i\ı lalitelı mü- zik üreterek şardımcı olabilecsğine inanı- >or. Cole ailesınden pek çok TTıiizisyen ye- ti>me^ine karşın bugün EdcLe Cole'dan Nat KingCole'e. lkeCole"danNataüeCo- le'a uzanan sesleri bir ara\ı topla\acak projelere sıcak bakmıyor Fıeddv Cole. "Jackson beşlisi değilizbiz" d;>or Ne fark- lı tarzlann bırleşmesının çok ââ verimli bir ürün orta\a koyacağına da urunmıyor. Freddv Cole'un müzik kacar güçlü bir başka tutkusu da golf oynarrak. Golf ve cazın bırbırıne ters düştüğü göriişüne kar- şı çıkışor. çünkü en ı>ı besteknnin ilha- mı golt\ahalanndagelıvorsanatçıya. Ce- mal Reşıt Rev dekı konseri Tlrkiyelı mü- zikse\erlerle bir ön görüşme olarak de- ğerlendinvor Cole. Asıl amı:ı dinleyici- lerle sıcak şaz günlerinde. cız festivalleri kapsamında buluşmak. çunu pekiştirmek için benzersiz bir hü- ner sergıledi. Bu yazıda Balkon'un sa- dece sahnelenişi üstüne sayfalaryazıla- bilir. Oyun başladıktan bitene kadar en zor beğenir bir seyirci bile sahnede "bir recisörlük marifeti" sergilendiğini ne düşünebiliyor. ne duyumsayabilıyor. Kendini tiyatronun özünde. tiyatro sa- natmın doyulmaz labirentlerinde bulu- yor. Aralıİcsız ve kesintısiz. Bir oyunu yönetmek bundan öte ne olabilir ki? .Ya oyuncular? Belki hiçbirinin adını anmadan. uzun uzun yazmadan "Böy- le oyunculartaçabşan biryönetmen,yaz- dığı oyunu böyle oyunculann sunduğu bir yazar olsa olsa kıskanıhr" deyip sö- zü bağlamak en iyisi. En iyi olma yanşı Bir başka türlü sö>leyelim: Tiyatro Stüdyosu'nun sunduğu Balkon'da. on bir oyuncu arasında amansız bir yanş var: "en hi olma" yanşı \ e tüm oyun bo- yunca seyirci bunun farkında bile ol- madan soluğunu tutup Balkon'u izli- yor. llle de "eşitler arasında bir birinci" seçılecekse... Haydı gelin seçin baka- lım. Kerhane maması \ekraliçeyi abar- tısız aynmcıklarla (nüanslarla) birbirin- den ayıran \ e birbirine kopmaz bağlar- \a ilişkilendiren Zuhal Olcay mı deme- li, yoksa depdenn karakterlerin dupdu- ru bir oyunla nasıl sahne\e taşınabile- ceğinın örneğinı sunan gencecik Derya Alabora'dan mı söz etmelu yoksa her ikisini de bırakıp. seyircinın "A bu kız, Bir Demet Tiyatro'nun Müc\er Ablası değil mi" gibi tı> atro dişı algılamalara kendini kaptınnasına olanak bırakmak- sızın, hırsız orospu-azize orospu-köle orospu gibi üç ayn ve zorlu rolü sırtla- nıp götüren Şebnem Dönmezı mı alkış- lamalı? Yoksa kadın oyunculan bırakıp örnegm Haluk Bilginer'ın polis müdü- ründeki ınceliklennden söz mü etmeli' 1 Yoksa Ahmet Leven- doğlunun piskopostaki... Yok hayır. vazgeçtim. On bir oyuncuyu tek tek saymaya ve anlatnıaya ne olanak var. ne gerek. Tıpkı Duygu Sağıroğ- lu'nun aynalar \e paçavTalarla kurdugu. Genet kadar gerçe- küstü. evlerimiz \e ve ülkele- rimiz kadar gerçek dekorun- dan. tıpkı Se\im Çavdar"ın ay- nntılarda bile kuyumcu titizli- ği ile çalışılmışhgı belli olan . i&!)[ itı 'iııınııııiın, *ı^iin>ı* 11 kan'ın işlevsel müziğinden uzun uzun söz etmeTiin gerek- mediöı gibi. • • • Seyirci koltuğunda oturan bir tiyatro adamı ıse, meslek- tense eğer. bunun zorlukları vardır. Hep kusur arar. hep ak- sama gözler. Seyirci olmanın tadını bir türlü duyamaz. Oyunu izledigimiz gece Vü- mazOnay da izleyicilerarasın- daydı. Yılmaz Onay da bu ül- kenin tiyatro sanatına emek vermiş. yetisini. hünerini ka- nıtlamış bir sanat adamıdır. Oyun birti. önce ayağa kalktı alkışladı. Ardından ağır ağır salonu terk ederken döndü kı- nk dökük bir cümle fısıldadı: "Dört dörtlüktü be. tlk kez. >ıl- lardan beri ilk kez, bir tiyatro- cu olduğumu unuttum \e salt seyirci oldum. Oyunun başın- dan sonuna kadar... Bu arka- daşlara tesekkür boçluyuz." Bir kerhane avnasında... Amerika 'unutturulan' kahramanmı keşfediyor Kültür Servisi - Komünistlerle kur- duğu bağlantılar nedeniyle kara lıste- ye alınan \e ynrtdışına çıkmasına ızin verilmeyen Amerikalı aktör ve şarkıcı Paul Robeson. 1957 yılında Galler"de- ki kömür ışçilen için telefonda konser vermişti. Robeson'un bariton sesiyle dört parça seslendirdiği bu konserin kayıtları bu yıl içinde Amerika ve în- giltere'de 'FreedomTrain'başlığı altın- da yayımlanıyor. Ses niteliğı şaşırtıcı derecede iyi olan kayıtlann dinleyici- ye ulaştınlması. Amerika'nın anti ko- münist dönemde gözardı ettiği Robe- son'un anısını canlandırma çabaları- nın bir bölümü sadece. Bu yıl. 9 Nısan 1898'de dünyaya ge- len Robeson'un 100. doğum yılina denk düşüyor. Amerikan müzik en- düstrisi, geçen haftalarda düzenlenen Grammy ödülleri kapsamında. 1976'da 77 yaşındayken aramızdan aynlan sa- natçı anısına yaşamboyu başan ödülü vermişti. New York'tadüzenlenen Ro- beson konferanslan kapsamında da sa- natçıyla ilgili bir dizi etkinlik. sergi \e konser düzenlenıyor. Kutlamalar kap- samında Intemet'te bir Robeson sayfa- sı açılıyor. Paul Robeson'un Galler'de- ki madencilerle özel bir yakınlığı var. Emekçilerin yaşammı konu alan 'The Proud Valley' adlı propaganda filmin- de, işçilere stoklann yerini göstererek yardımcı olan bir stokçuyu canlandın- yordu sanatçı. Robeson'un sol görüş- le bağlantısı, Ispanya lç Savaşı'nın ol- duğu günlerde A\rupa'dabiçimlenmiş- ti. 1936 yapımı 'Showboaf filminde seslendirdiği 'Old Man Rrv-er' parça- sıyla özdeşleşmış olan sanatçı. fa^t dönemin solcu bir aydını. sinema \ e ti- yatro sanatçısı. şarkıcısı \e atletiydı. Kaçak bir kölenin oğluydu Robeson ÜnİNersitede okuduğu yıllarda futbol takımının gözde oyuncusu olmasina karşın takımdaki beyazlardan dayak yiyordu sürekli. 1944'te Broadway \e Ingiltere'de canlandırdığı Othello rolü ile bu rolü üstlenen ilk siyah oyuncu ol- du. Chıcago'daki 'PaulRobeson'un 100. Doğum Yılı Komitesi'nın başkanı Mark Rogovin. amaçlarının, Robe- son' u yirminci yüzy ıl tarihi içinde hak ettiği değere kavuşturmak olduğunu söylüyor. Sanatçmın anısının 100. do- ğum yılında canlandınlmaması halin- de önümüzdeki yüzyılda tamamen unutulacaöından korkuluvor. Paul Robe«>n 1936 ulında oğlmla biriikte. Tiyatro kolektif bir uğraş. Tek tek hüner gösterileri. bel- ki hüner sahibini ünlü kılar. belki oyunun sonunda aldığı alkışlan artınr ama çoğu kez olan oyuna olur, tiyatro sanatı- na olur. Keza çok uyumlu oyuncular ve oyunla uyumlu bir sahne düzeninde dekorda- ki. ışıktaki. maky ajdaki birak- sama her şeyi berbat edebilir. Tiyatronun güzelliği ve zorlu- ğu onun kolektif bir ürün olu- şunda. Tiyatro Stüdyosu. Jean Ge- net'in Balkon'unda bu kolek- tif yaratıcılığın alkışlanası bir örneğini sunuyor. Herkes bir- biriyle yanşıyor. Öne çıkmak için değil. Jean Genet'in Balkon'unu öne çjkarmak, kerhaneden be- ter bir ülkenin bir kerhanesi- nin avnasında. sıyasal erkin kirli yüzünü sergilemek için. Herkes birbiriyle yanşıyor. Sonunda kazanan tiyatro sanatı oluyor.Tiyatro bir zafer kazanıyor. Son söz: Kendinize bir iyilik yapın. 29 Mart'a kadar Kadı- köy Halk Eğitim Merkezi'nde sergilenen Balkon'a gidin. Oyun daha sonra Ankara. Iz- mir. Antalya. Mersin. Ada- na'da rurneye çıkacak İstan- bul'daki gösterileri kaçırırsa- nız. iki bilet alın. Bıri gıdış dö- nüş otobüs bıleti, öteki oyunun bileti olsun. Göreceksiniz de- ğecek. Kendinize gerçekten iyilik etmiş olacaksınız. Şu kerhaneden betere dönmüş gü- zelimülkemızde. "İyugüzelve cesur işler de yapüırmış" dıy e sevıneceksiniz. ENİS BATUR Ernst von Salomon Edebiyattarihıni kuşbakışıtaradığımızda, pek çok yazann hayatının en ılgı çekicı yanının. hayatlarında herhangi bir "ilginçliğe" rastlanmamasından kaynak- landığını görürüz. Şüphesiz en düz. gurültüsüz, ınış- siz çıkışsız yaşamöyküsünün içinde bile, büyüteç al- tına ahndığında tuhaf. şaşırtıcı. sıradışt'sayılabilecek öğelere rastlanabilir, rastlanır: En azından koyu, özel bir sorun ya da dram bekler o durgun görunen ha- yatlann çekirdeğinde. yaklaştıkça bunu fark ederiz. Gene de karşı kutupta yer alan yazar portreleriyle onları karşılaştıramayız kolay kolay: Hayatları inanıl- ması güçbirserüvenlertoplamı ıçeren Rimbaud, Ar- taud, Pound gibi şairierin. yazariarın bundan dola- yı daha önemli. güçlü. kalıcı yazın adamlan sayılabi- leceği görüşünün bir dayanağı yokiur: Yazar kalırsa, kalacaksa yapıtıyla kalacaktır. sıradışı hayatıyla de- ğil. Yıllar önce, serüvenci yazarın dört dörtlük portre- sini çizen Roger Stephane, iki büyük örneğin üze- rinde derinlemesıne kalmayı seçmişti. Bunlardan bi- rini Türk okuru yakından tanıyor: Andre Malraux. Öbürü, ne yazık kı hâlâ bir.hayalet bızım ıçın: Ernst von Salomon'un kitaplarından hiçbirı dilimize akta- rılmadı bugüne dek. Prusya soylusu bir ailenin çocuğu olarak 1902'de Venedik'te doğan bu tuhaf adam, genç yaşta baba mesleğinı seçerek askeri okula gitmış: Once Karls- ruhe'de. sonra Berlin'de yatılı öğrencı olarak yetişir- ken, 16'sında millıyetçi partiye üyelik kaydı yaptırmış. 20'sinde dönemin Dışışleri Bakanı Rathenau'nun ölümüyle sonuçlanan suıkaste katılmış ve yakalana- rak beş yıl hapse mahkûm edılmiş. ilk romanı, ona hemen yaygın bir ün getıren "Yitip Gidenler"\ hapısteyken y azmaya başlamış Ernst von Salomon; 1928'de çıkan bu romanı, yaşamöyküsel damarı belirgin bir ikincı romanı, "Kent" H931) izle- miş. 1933'te üçuncü romanı. askeri okul atmosferi- ni olağanüstü bir yoğunlukta aktardığı "Kadeler" ya- yımlandığında Avrupa'ya karabasan çökmek üze- reymış. Ernst von Salomon'un karmaşık hayatının 1950'ye dek olan bölümü sisler altında. Savaş boyunca. Na- zilerin cephede çektırdiğı filmlerde onemlı teknik gö- revler üstlendığı bıliniyor. Buna karşılık, Nazi rejimiy- le daha baştan anlaşmazlığa düşmüş: Hitler rejimi- nin demokrasinin bir sonucu olduğu göruşünde Sa- lomon: Parti, pariamento. seçımler ışin içinde onagö- re; demokrasıye hepten karşı zaten: çok özel koşul- larda yetişmiş bir avuç seçkinın devletı ve ulkeyi hak esasına göre yönetmesinin tek çıkar yol olduğuna inanıyor: Faşıstler. Salomon'un gözündeküçük vesığ insanlar, demokrasinin en zaaflı kesımıni oluşturuyor- lar. Bu curcunalı hayatın ortasında. yazarın ölüm-ka- lım savaşı verdiğı uzun bir ara dönem duruyor. Yaz- dığı her senaryo ile ölümü goze aldığını gösteren bu eski teröristın nasıl paçayı sıyırdığı pek bilinmiyor. Savaşın hemen ardından yazmaya başladığı, yayım- landığı an (1951) yıkık dökük Almanya'nın en çok okunan kitabı haline gelen "Soru Kâg/dı", kesinkes başyapıtı. \ Arnerikalılann. kendi bolgelerindeki her Almanı ya- nıtlamaya zorladıkları soru kâğıdından hareketle, el- li yıllık Almanya tarihini dev bir romanla katetmeyi ba- şaran von Salomon'u okumadan. "Almanya gerçe- ği"rim karmaşasını kavramak guçtür. 1960'da ya- yımladığı "A.D. 'nin Yazgısı" başlıklı romanını okuya- madım; bir tür "otoportre" kurduğu anlaşılıyor o ki- tabında. Ernest von Salomon. 1972'de ölmüştür. Yüzyılın en çetrefil kimliklı yazarlarından biri oldu- ğu tartışılamaz. sanıyorum. VVeimar Cumhuriyeti'nin parçalanışına ve Nazı çağının başlamasına ısteme- den önayak olanların arastndayer almış, yaşananfe- laketlerin anatomisini en beklenmedık açılardan ak- tarmayı seçmiş bu romancıda. modern dönemin pa- ramparça ettiği bir Avrupalı bızi bekliyor. Avusturya Kültür Ofisi'nde konser I Kültür Servisi- Avusturya Kultur Ofisi \c 21. Yüzyıl Eğitim N'akfı'nın ortaklaşa düzenledikleri ve Se\ıl L'lucan (keman), Ay^en Ulucan ıkeman), Bora Korkmaz (flütı. Hüseyin Evirgen'ın katılacaklan konser. pazartesı günü saat |9.30'da A\u>turya Kültür Ofisi'nde gerçekleştirılecek. Gecedc konser verecek olan dörtlünün hepsi Istanbul Devlet Konser\atu\arı öğrencisi. ADT, Kuvayi Milliye ile Gaziantep'te • ANK.\R.\(AA)-Ankara De\let Tıyatrosu (ADTı. Nâzım Hikmet'ın Ku\ayi Mılhye destanından uyarlanan "Ku\ayı Mılhye' adlı oyunu Gazıantep Beledıyesi Kültür Merkczı Sahnesi'nde sahneleyecek. Ergın Orbey'in uyarlayıp yönettiği oyun 18-19 Mart tarıhlerınde Gaziantep'te tiy atroseverlenn beğenisine sunulacak. Özgün müziğinı Can Atılla"nın yaptığı oyunda: Kerim Afşar. Rüştü Asyalı. Gülseren Gürtunca. Nurşen Girgınkoç. Alpay İzbırak. Erol Kardesecı. Bozkurt Kuruç. Cemil Özbayer rol alıyor. TürkBank Çocuk Tıyatrosu'ndan lösemili çocuklara destek • Kültür Senisi - Çocuk tıyatro.su alanında 37 yıldır hıç ara \ermeden \e oyunlannı ücreisiz olarak sahneleyen TürkBank Çocuk Tiyatrosu. son dört yıldır. Lösemili Çocuklar Vakfı işbirlıği ile lösemili çocuklar için yaptırılacak ünnersite \e haMane için başlattığı yardım kampanyasını sürdürüyor Selahattın Taşdöğen. Mert Asutay. Mılçın Avşar, Sait Genay. Ali Ihsan Bozdemır, Erdoğan Sıcak, Tamer Erkal. Onans Knanç. Erol Aydın, Harun Yazıcı. tlter Genay. TürkBank Çocuk Tiyatrosu'nda çahşmalarını ^ürdüren ^anatçılar. TürkBank Çocuk Tiyatrosu. Eminönü Çemberlıtaş Fırat Kültür Merkezi'nde her cumartesi saat 10 00 \e IZ.OO'de "Küçük Hakan' adlı oyunu sahneliyor. BUGUN • ISTANBUL DE\ LET TUATROSU Taksım Sahnesi'nde. saat 15.0ü"te 'Ayışığında Şaınata'. Oda Tiyatrosu"nda saat 15.00'te Aiiss Nîargarıda Yöntemi". Aziz Nesin Sahnesi'nde saat 14.XTte 'Robinson Dans Öğreniyor' \e AKM Büyük Salon'da "Ku\ayı Milliye" adlı oyunlar izlenebilir. (245 25 90) • BAHÇE BAHÇE KÜLTl'REVİ'nde saat 16.00'da eğitımci-yazar Neşe Doster'ın sunacağı "Kımsin Jak Samanon" başlıklı kitap tanıtırnı. anılar ve aerçek y aşamö> külen izlenebilir. (449 IX H4) • CEMAL REŞİT REV KONSER SALONU nda saat 20.00'de "Golden Horn Ensemble Osmanlı Harem Musıkısf konseri izlenebilir. (251 56 0(1)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear