25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ŞUBAT 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER TBMM'de yolsuzluk tartışması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMMGenel Kurul Salonu Yolsuzluğunu Araştırma Komisyonu'nun, "mal bildirimlerim" istedıği Meclis Başkanlık Di\anı üyeleri. "protestoya" hazırlanıyorlar. TBMM Başkanı Hikmet Çetin'in, genel kurul yolsuzluğunu yargıya götürme karannı açıklamasına karşın başkanlık divanında sular durulmadı. TBMM Genel Kurul Salonu inşaatı için Emlak Konut"a ihale yapma yetkisınin verildiğı kararda ımzası bulunduğu gerekçesıyle TBMM Araştırma Komisyonu'nun mal bildiriminde bulunmalarıru istediği ANAP ve DTP dışındaki başkanlık di\anı üyeleri, ortak hareket ederek bir protesto mektubu eşliğinde bıldinmde bulunmayı kararlaştırdılar. Öğretmen açıkları • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - tl mılli eğitim müdürleri. bölgelerindeki branş öğretmeni açığımn sürmesi nedeniyle bakanlığın mart ayında yapacağı atamalan beklemeye başiadı. Taşımalı eğitimın. öğretim çıtasını yükseltirken öğYetmenlerin gelişmesini de sağladığını belirten müdürler, öğretmen açığının da giderilmesiyle sorunlarının hemen hemen noktalanacağını belırtıyorlar. Atanan birçok öğretmenin göreve başlamadığını bildiren müdürler, açığın engellenmesı ıçin daha kalıcı çözümlenn üretilmesini istiyorlar. Çetîn onunsal başkan • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu)-TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Halk Ozanlan Kültür Vakfi'nm onursal başkanı oldu. Halk Ozanlan Kültür Vakfı Başkanı Murtaza Yalçın ve vakıf üyesi ozanlar, Çetin'i ziyaret ederek cumhuriyetin 75. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen kutlama törenlerinde yer almak istediklerini belirttiler. Ozanlann ısteğini kabul eden Çetin. TBMM'nin aynca vakfa finansman destek sağlayacağı sözü de verdi. Tuğgeneral Kavuncu öldü • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Genelkurmay Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik İşleri Daıre Başkanı Tuğgeneral Mehmet Tuncay Kavuncu yaşamını yıtirdi. Tuğgeneral Kavuncu, bir süredir tedavi görüyordu. Kavuncu'nun cenazesı, bugün Kocatepe Camiı'nde kılınacak öğle namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa \erilecek. Huzur operasyonlan • İstanbul Haber Servisi - Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün. il genelınde 15 gün süreyle gerçekleştırtirdıği operasyonlarda, haklannda gıyabi tevkıf ve yakalama müzekkeresi bulunan, yoklama kaçağı. cezaevi ve asker firarisi 2 bin 547 kişi gözalrtna alındı. Mezarcı'ya beraat • İstanbul Haber Servisi - Sıyah Bayrak adlı dergide yayımlanan bir röportajda. "Devletin askeri ku\- \etlerinin manevi şahsivetini tahkir ve tezyif ertiği" gerekçesiyle 12 yıla kadar hapis cezası istemıyle yargılanan eski mılletvekılı Hasan Mezarcı, \argılandığı istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde delil yetersizliginden beraat etti. Tîme anketi • İstanbul Haber Servisi - Posta tşlettnesi Genel Müdürlüğü. Türk Hava Kurumu. helikopterleriyle kente ha\ adan pusulalar atarak Tıme dergısınin başlattığı \e 20. yüzyıla damgasını vuran en önemli 100 kişının belirlendiği anketin bitimine 2 gün kalması nedeniyle vatandaşlan oy \ ermeye çağırdı. MGK'nin asker kanadı, Başbakan Yılmaz'a İslami sermayeyle mücadele karannı anımsattı Kombassan tarbşmasıANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında asker üyeler. Başbakan Mesut Yılmaz'a daha önceki toplantılarda alınan "İslami sermayeyle mücadele~ karannı anımsatarak, hükümetin Kombassan'a teşvik vermesini eleştirdiler. Yılmaz'ın ise Hazine teşvikleriyle ilgili yasal kurallan anımsatarak w Bizden istenen her şeyi yapamayız" yanıtını verdiği öğrenildi. MGK'nin önceki gün yapılan toplantısmın son bölümünde. değerlendirme sırasında bir asker üye. daha önceki kurul toplantılannda îslami sermayenin denetime ahnması için gerekli çalışmalar yapılması konusunda görüş birliğine vanldığını anımsattı. Asker üye, "Kombassan'a biiyük bir teşvik verikli. Bu, İslami sermayeyi teşvik olmuyor mu" diye sordu. Bunun üzerine söz alan Başbakan Yılmaz. "Türkiye hukuk devtetidir. Biz, bizden istenen her şeyi yapamayız. Kombassan bir şirket Hazine'ye müracaat etmiş, teşvik istiyor. Bu şirketin durumu yasalara uygunsa, biz bunu sen (slami sermayesin diyerek geri çeviremeyiz. Yoksa Kombassan gider yargıya başvurur. Böyle ola\larda bir günde karar abp karşımıza gelebilirler"dedi. Kurulun asker kanadının bu açıklamalara yanıt vermediği bildirilirken. MGK'nin martta yapacağı olağan toplantıda "irtica ve terör" konulannın özel gündem maddesi olarak ele ahnması kararlaştınldı. MGK. gelecek ay yapacağı toplantıda 28 Şubat kararlannın uygulanmasını. daha önce belirlenen takvim çerçevesinde değerlendirecek. Toplantıda. iç güvenlik harekâtında gelinen son durum değerlendirilirken, Diyarbakır, Hakkâri. Siirt. Şırnak, Tunceli ve Van'da süren OHAL uygulaması gözden geçirildi. Kurulda, Irak'taki durum da dikkate alınarak Diyarbakır. Hakkâri, Siirt. Şırnak, Tunceli \e \r an illerindeki olağanüstü hal uygulamasının 31 Mart 1998'den itibaren 4 ay daha uzatılması uygun bulundu. Raporlar değerlendirilirken, bazı üyeler, PKK'nin tam olarak bitirildiğini söylemenin mümkün olmadığını vurguladılar. Istihbarat birimlerinin harekâta ilişkin raporu sunulurken, ülke içinde ve dışında, Irak, Jran ve Suriye"de 5 bine yakın teröristin dağlarda bulunduğu bilgisi kurula aktanldı. H ü k ü m e t M G K k a r a r l a r ı n ı u y g u l a m a d ı Tek somut adım 8 yıllık eğitimANKARA (Cumhuri- yet Biirosu)- Sivası kadro- İann. Milli Güvenlik Ku- rulu'nun (MGK) 28 Şubat toplantısında aldığı karar- lan uygulamaması. 1 yıl sonra "irtica'' maddeli ye- ni bir gündem oluşmasına neden oldu. Altmda döne- min başbakanı ve bakanla- nnm da imzasının bulun- duğu "yaptmm" uyanlı pakette öngörülen düzen- lemelerden 8 >ıllık kesin- risiz eğitim dışında hıçbi- ri gerçekleştirilmedi. Eği- tim kurumlan ve kamuda- ki kılık-kjyafet konusun- da yasalarla yönetmelikle- n uygulayan Milli Eğitim Bakanı Hikmet l luğba> da. Başbakan Mesut Yıİ- maz'ın baskısıyla karşılaş- tı. Mesut Yılmaz'ın Baş- bakan olmasınm ardından kurulan Başbakanlık Ta- kip Kurulu'nun çalışmala- nnın MGK'nın asker ka- nadını tatmin etmediği bil- dırihyor. MĞK. 28 Şubat 1997 tanhli yaptınm uyanlı ön- lemler paketınde ana hat- lanyla ırticai faaliyetler konusundaki tespitlennı ve bunlarla mücadeleyı şöyle belirlemişti: Laiklik meşruiyet kay- nağı: Dinci akımlar ve dın sömürücüleri. devlet yö- netimini demokratik ve la- ik cumhunyetımızi. halkı- mızı. maddı \e manevı baskı altına alma cabasın- da görülmektedır. Atatürk iike ve ınkılaplan unuttu- rularak. milli devletımızın temellen. sıyasal Islam an- layışı ile yenıden şekillen- dirilmek ıstenmektedir. Laiklik. bütün anayasal kurumlann da meşruiyet kaynağı olarak vurgulan- malıdır. Şeriatçı propagandaya karşı> r asa: Laıklığın yasa- larla u\ gulama alanına so- kulmasını sağlamak ıçın, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesi ıle Terörle Mücadele Yasası'nın (T- MY) 8. maddesi yeniden düzenlenmeli. TMY'deki "devletin, ülkesi ve mille- tiyle bölünmez bürünlü- ğû" ifadeleri sadece etnik bölücülük olarak değil. u dini böKicülfik" olarak da yorumlanmalıdır. Tarikat okulları devre- dilmelL 8 yıllıkeğitim: Genç ne- sillerin dımağlanrun önce- likle cumhuriyet, Atatürk. vatan \e millet sevgisi, Türk milletinı çağdaş uy- garlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultu- sunda biiınçlendinlmesi ve çeşitli mihraklann etlci- sinden korunması bakı- mmdan 8 yıllık kesintisız eğitim bütün yurtta uygu- lanmaya konulmalı. Kuran kurslan yönet- meliği çıkanlmaİL İmam-hatip okullan: Cumhuriyet rejımine \e Atatürk ilke ve inkılaplan- na sadık, aydın din adam- lan yetiştirmekle >üküm- lü mılii eğitim kuruluşlan- mız Tevhid-ı Tedrisat Ka- nunu'nun özüne uygun ih- tiyaç düzeyinde tutulmalı- dır. Şeriatçı tesisler kapatıl- mak Diyanet yeniden yapı- lanmak Tarikatiar söndürüle- cek: Varlıklan 677 sayılı yasa ile men edilen tarikat- İann \e bu yasada belirti- len tüm unsurlann faali- yetlenne son venlmeh. TSK'den atüan şeriatçı subaylar: Irticai faaliyet- len nedeniyle Yüksek As- keri Şûra kararlanyla Türk Silahlı Kuvvetlen ile ilış- kileri kesilen personel ko- nusu ıstismsr edıkrek. T-ı SK'yj dıne karşıymış gıbf göstermeye çalışmalan. medya mensuplanmn T- SK ve mensuplan aleyhin- deki yayınlan kontroî altı- na alınmalıdır. TSK'den ilişkileri kesilen persone- lin diğer kamu kurum \e kuruluşlannda ıstihdamı ile teşvik unsuruna imkân verilmemelidir. Şeriatçı kadrolaşma ön- lenmeli. İran'ın ülkemizdeki re- jim aley htan faaliyet ru- tum ve davranjş,lanna ma- ni olunmalı. Kurban derileri: Kur- ban denlerirun. mali kay- nak sağlamayı amaçlayan \e denetımden uzak rejım aleyhtan örgüt \ e kuruluş- lar tarafindan toplanması- na mani olunmalı. Millet-ümmet: Ülke so- nınlannın çözümünü mil- let kavramı bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak. onlan cesaret- İendirici gınşımler yasal ve idari yollardan önlen- melıdır. Atatiirk'e saldın: Bü- yük kurtancı Atatürk"e karşı yapılan saygısızlık- lar ve Atatürk aleyhıne ış- lenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı kanunun istis- mar edılmesıne fırsat ve- rilmemelidir. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Abdullah Gü), "Refah'ın kapatılmasıvla İslam ülkeleri hiç ilgilennıedi. Batılılar ise biiyük yakınlık gösterdi. Tam bir İslami hüzün yaşıyoruz" dedi. DUKI BÜöUN İ •a/'î SPY'nin 95. maddesinin ihmal edilemeyeceği vurgulandı 'Fazilet'ekapatma davası açılmah' ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Işık Hukuk Bürosu avukatları; ana\asa, Sıyasi Partiler Yasası (SPY) ve RP'nın kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi karan uyannca Fazilet Partisi (FP) hakkında kapatma davası açılmasının kaçınılmaz olduğunu bildirdiler. Avukatlar. kapatma davası açmaması durumunda Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı'nın görevıni ihmal edeceği uyansında bulundular. Işık Hukuk Bürosu avukatlan Şenal Sanhan. Mehmet Cengiz. Nusret Senem \e Ayban Sanhan tarafindan dün yapılan açıklamada, bütün RP milletvekillerinin kapatılana kadar partilennde kalmalan ve partınin kapatılmasının ardından da FP'ye geçmelerine dikkat çekıldı. Bu ıkı olgunun anayasa. SPY ve RP gerekçeli karan açısından değerlendirildiğinde FP hakkında "kapatma amaayla dava açılmasının kaçınılmaz olduğu" vurgulandı. Açıklamada, SPY'nin yürürlükte olan 95. maddesinin 1. fıkrasında temelli kapatılan siyasi partilerin kapatılma tarihinde üyeliği süren kurucular. genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu ile her kademedeki yönetim ve disiplin kurulu üyeleri ve TBMM grubu üyelerinin "başka bir siyasi partinin kurucusu, vöneticisi ve denetçisi olamayacağı^nın öngörüldüğune ışaret edilerek. şöyle devam edildi: "Erbakan dahil, Anayasa Mahkemesi'nin RP'yi kapatma karannı açıkladığı 16 Ocak I998'de, bir göriişe göre ise gerekçeli karann \aynnlandığı 22 Şubat 1998'de RP'nin genel merkez, U, ilçe ve belde teşkilatlannda >önctici ve denetçi olanlar \e RP nıillervekili olan binlerce kişinin bundan böyle 'hıçbir zaman sınırlaması olmaksızm" başka bir siyasi paıü kurmalan >a da kunılmuş veya kurulacak bir siyasi partide yönetici ve denetçi ohnalan yasal olarak mümkün değildir." Anayasanın 69. maddesiyle SPY'nin 95. maddesi arasında bir çelişki bulunmadığı kaydedilen açıklamada, her ıki yasa hükmünün de yargı organlan tarafindan uygulanmasınm zorunluluğuna dikkat çekilerek. "Özellikle SPY'nin 95. maddesinin özel yasa olması nedeni ile >argı organlannca ihmal edilmesi (görmezlikten gelinerek uygulanmaması) olanakstzdır" denıldı. IRMIKI AYDIN ENGİN Biliyoaım, iddialı bir başlık. Öndeyi, Osmanlıca "keha- net"in karşılığı. Yani bu Tırmık, bir "kehanet denemesi". "Islamda reforrp girişimleri üstüne bir öndeyi denemesi" de diyebilirsiniz. Refah kapatılıp, Fazilet kılı- ğında yeniden karşımıza çık- maya çabalarken bütün dikkat- leri de üstünde topladı. Re- fah'ın "muhaliflikleri" ya kendi- lerinden ya da medyadan "men/tu/" gençleri, Fazilet'e gi- recekler mi, girmeyecekler mi? Siyasal yasaklı Erbakan, Fazi- let'in başına naylon bir yöne- tim getirip dizginleri elinde tut- mayı becerebilecek mı becere- meyecek mi? Fazilet, Refah'ın verdiği açıklardan sakınabile- cek, Başsavcı'nın hışmından yakayı sıyırabilecek mi, sıyıra- mayacak mı? Gündem bu sorularla yoğru- luyor. Oysa Islamcı cephede daha derinden işleyen, daha sistem- li bir çaba var: Siyasal Islam ile laik devlet arasındakı gerginli- ğiaşmaçabası. Bir yandan "Fethullah Gü- Bir Öndeyi Denemesi len Cemaati" diye anılan çev- re, hem kendine "meşruiyet" düzlemı anyor, hem laık devlet ile didişmeye girmiş Islamcı akımların arkasından dolana- rak "laik devletle barışık dınsel temsilci" bayrağını kapmaya çabalıyor. Keza geçmişte ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranabilmiş Diyanet, hem Isa'nın, hem Musa'nın be- nimseyebileceği bir "islam yo- rumu"arayışında. Buna "28 Şubat Şeyhülisla- mı" diye anılan Yaşar Nuri Öz- türk'ün medyatik çabalannı da ekleyin. Eskiden söylenmesinden bi- le sakınılırken, şımdi açıkça "Müslüman demokrat" bir si- yasal hareketin olanakları tartı- ş/lıyor. Batı'nın "Hıristiyan de- mokrat" partileri ile parallellik- ler kurulmaya çabalanıyor. Bu çabalar, laik yaşam biçi- minı benimsemiş kimi aydın çevrelerce olumlanıyor. Özellik- le Fethullah Gülen cemaatinin medya kanallarında bulduğu desteği, salt "ruhunu satmış sahte aydınların avanta kapma rezilliği" ile açıklamak mümkün değil. Doğru da değil. Islamcı kesimler kendi vartık alanlarını güvenceye almak için arayışla- nnı sürdürürlerken, bir kesim aydının da gergınliğı aşmayı bu çabalara destek vermekte bul- malannı anlamak, benimseme- sek bıle anlamak gerek. Yazının başlığına koyduğu- muz "öndeyi" de bu noktada başlıyor. Görunen o ki bugünün gündemınde, aslında hak etti- ğindençok daha ağırtıklı yer tu- tan "Refah-Fazilet" tartışması, gelecekte yenni. demokratik ve laik birsistemde "dini", ideolo- jisinin merkezine yerleştırmiş bir siyasal örgütlenmenın mümkün olup olmadığı tartış- masına terk edecek. Fazilet gündemde kalsa bıle, tartışma gündeminin ağırlığını bu arayış- lar oluşturacak. Bunun bugünden ciddi belir- tileri var ve grtgide yoğunlaşı- yor. Madem "öndeyi denemesi" dedik, frene basmayıp sürdüre- lim. Teorik düzlemdeki tartış- ma, yerinı bir süre sonra ister is- temez somut oluşumlar ve ol- gulan tartışmaya terk edecek. O aşamaya gelindiğınde, bu- günkü "kamplar"da şaşırtıcı değişimler, dönüşümler yasa- nacak gibi. Bugün bir araya gelmez gibi görünen, can düş- manıymışcasına davranan ke- simlerin barışması, ülkede tu- haf vebereketli biraltustlükya- şanması hiç de şaşırtıcı olma- yacak. Erbakan elebaşılığında sürüp giden MNP - MSP- RP - FP (Alı- şalım: Fazilet Partisi'nin kısaltıl- mışı da FP) çizgisini yasaklarla, süngü zoruyla bastırmanın mümkün olmadığını hayat bu güne dek gösterdi, bundan sonra da gösterecek. Ama "la- ik devlet - Müslüman demok- rat" uzlaşmasını, MNP'den FP'ye uzanan çizgiyi etkisizleş- tirecek. siyasal ağırlığını silik- leştirecek bir kaldıraç olarak benimseyenler çıkacak gibi. Bugün, dinci akımlara karşı alınan tavır ekseninde belirle- nen aynşmanın, gelecek dö- nemlerde çok ilginç uzlaşımla- ra gebe olduğunu yineleyerek bugünkü kehaneti noktalaya- lım. "Böylesi bir uzlaşmadan ne çıkar? Çıkan, ülkedeki bugün yaşanan gerginliği aşmaya hiz- met edermi? Demokrasinin (ve onun bileşeni laikliğin) üstünde dolaşan kara bulutlan dağıtma- ya elverir mi" sorusunun yanrtı bir başka yazıya kalsın... ' ••• Okuyucuya not: Başka yazı- ya kalsın derken "yannki yazı- ya kalsın" demek istemedim. Siz bu satırlan okurken, bu ga- zeteci epey uzaklara tüymüş olacak. Bir hafta boyunca Batı Avru- pa kentlerinden Türkiye'nin na- sıl göründüğünü anlamaya çalışacak. Gördüklerini, yazılan aksatmamayâ çalışarak sizlere deanlatacak... POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA Fazilet'in FaziletL. Yüzünde peçe, üzerinde ise kara çarşaf... Öğrenciler yürüyor Beyazıt Meydanı'ndan Vezne ciler'e doğru... Tekbir sesleri yükseliyor... Başı açık, blucin giymiş sırt çantalı kız öğrenciler de vararalannda... Bu fotoğraflar Iran'da Islam Devrimi öncesini anımsatıyor... Dünkü yazımda belirttiğim gibi, oyun kuralına gö- re oynanıyor... Fazilet Partisi'ne eski Refah Partili milletvekilleri- nin geçişi sürerken başlayan, 28 Şubat Milli Güven- lik Kurulu kararlannın yıldönümüne rastlayan 'tür- ban ey/em/"nin arkasındaki güçleri ne yazık ki ga- zeteler, televizyonlaria, kimi yazarlar bilerek ya da bilmeyerek görmüyor... Daha birkaç ay önce İstanbul Üniversitesi'ni ba- san, ellerinde bıçak, pala, balta bulunan gerici-fa- şist gruplar; demokrat, yurtseveröğrencileri koma- ya sokmamışlar mıydı? Üniversiteler yolgeçen hanı değildir, oraya kim- likle girilir... Şimdi İstanbul Üniversitesi'ne kimlikli, kimliksiz herkes giriyor... Inanç bezirgânları, din sömürücüleri iş başında- dır. Amaçlan 18-20 yaşlanndaki gençleri sokağa döküp Türkiye'yi kan gölüne çevirmektir... Bu ülkede kimse inançlarından ötürü horlanmı- yor, kötü muamele görmüyor... Tıpkı dün Cezayir'de olduğu gibi, bugün de Tür- kiye'de laik-demokratik düzen karşıtlan eyleme ge- çiyor... Bu aradaTürkiye Büyük Millet Meclisi'nde de ki- mi partiler atağa kalkıyor, Milli Eğitim Bakanı Hik- met Uluğbay için gensoru önergesi hazırlıyor... Gazetelerdeki fotoğraflara bakıyorum... Peçeli kız öğrenciler çoğunlukta... Laik-demokratik bir ül- kede bir üniversite öğrencisi böyle derse giremez... ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Gü- ner diyor ki: "Biz bunun siyasi sonucuna katlanamayız..." • • * Refah Partisi'nin yerini Fazilet Partisi aldı. Aydın Menderes de Fazilet'e geçti... Peçeli kız öğrenciler yürüyor... Tekbir sesleri gittikçe yükseliyor... Fazilet ne demektir? Erdem, deger üstünlüğü... : Yalnız bununla da kalmıyor fazilet kavramı... Klasik Islam felsefesinde 'fazilet' şu anlama ge- liyor: "Kuran hükümlehne aynen uyma ve uygulama..." Sözlüklere baktığımızda ise şu değerlendirme karşımıza çıkıyor: Müslümanlıkta Kuran 'dan sapmama; Hıristiyan- lıkta dinin ödevlehni yerine getirme, ayınleri yap- mayayönelen davranışlar..." Bugün şenatçılar ne yapmak istiyor? Laik-demokratik düzeni yıkıp yerine Kuran'a da- yalı bir devlet biçimi oluştuımak... Acaba Fazilet Partisi bu amaçla mı kuruldu? Tüzüğünü, programını bilmeyenler Fazilet'i niçin seçiyorfar? Kuran hükümlerine uydukları için... 1998 Türkiyesi'nde işte bunlar oluyor... Özgüriükçülük adı altında peçeli, sanklı öğrenci- leri savunanlar ne yaptıklannm farkında değiller... • • • Türkiye'de olup bitenlere bakarak gerici-faşist güçlerin eylemlerinden sakın korkup bir kenara çe- kilmeyin... Türkiye'de güzel şeyler de oluyor... Mersin (Içel) Ulusal Güçler Meclisi'nin bildirisi al- kışlanmayadeğer... ADD'den DİSK Genel-lş'e; CHP'den İP'ye; Pir Sultan Abdal Derneği'nden Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Demeği'ne; Elektrik Mühendıslerı Oda- sı'ndan lleri Kooperatifler Bırlıği'ne dek çok sayıda demokratik kitle örgütünün açıklamasını gelin bir- likte okuyalım: "• Üniter, laik, demokratik, bağımsız sosyal hu- kuk devletini savunur, ekonomik ve siyasal bağım- sızlığı öngörür. Antiemperyalisttir. • Demokrasiyi cumhuriyetzeminınde ulusal ege- menlik şeklinde algılar. • Ulusumuz ırk, soy, inanç üzerine değil; tarih bo- yunca içtenlikli biçimde süregelen ortak kültür, or- tak tarih, ortakyazgı biriikteliği üzerine Anadolu'da bir araya gelmiştir. Bu bağlamda üst kimlik olarak Türkiye Cumhuriyetiyurttaşlığını kabul eder. Üstün ırk anlayışına karşı mücadeleyı benimser. Antişo- venisttir. • Laik devletyapısı gerçekleştirilmedikçe özgür- lüğün, bağımsızlığın ve demokrasinin gelişemeye- ceğine inanır; laikliği demokrasinin önkoşulu ola- rak algılar. Şeriata ve gerici yapılanmalara karşı du- rur ve var olan altyapısının yok edilmesıne yönelik çalışmalar yapar. • Barışı, savaş karşıtı olarak insanlaşma süreci- nin zorunluluğu olarakalgılar. Mustafa Kemal Ata- türk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' anlayışıyla dünyadaki kolektifbanş sistemine katkıyı hedefler. • Ekonomideki özelleştirme, özerkleştirme tar- tışma sürecinde ulusal çıkarlar yönünde tavır alır. Planlı, ulusal karma ekonomiyi savunur. Ulusalkay- naklann özelleştirme adı altındaki talanma karşı du- rur. Başta eğitim ve sağlık hızmetleri olmak üzere stratejik tüm sektörierin özelleştirilmemesini yaşamsal önemde görür." E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (h raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 İHD'nin 1997 raporu 216 kişiye işkence yapıldı İstanbul Haber Servisi - ÎHD istanbul Şubesi işken- ce tzleme Komisyonu'nca hazırlanan "1997Yıh İşken- ce Raporu" dün basına açıklandı. Raporda, 1997 yılında 35'i kadın, 11 'i ço- cuk. toplam 216 kişinin iş- kence başvurusu yaptığı ve bu başvurulann 80"inin ad- li, 136'sının siyasi olduğu belirtildi. Başta İstanbul Emniyet Müdürlüfü Terör- le Mücadele Şubesi olmak üzere istanbul'daki tüm il- çe karakollannda işkence- nin yapıldığı savunularak, işkence mağdurlannın fi- ziksel ve psikolojik yön- temlerle baskı altına alın- dıklan kaydedildi. Rapor- da "Asku elektrik, falaka, kaba dayak. cinscl organla- ra baskı >apmak \esıkmak, sigara söndurme, copla te- cavüz. karanlık ve pis yerde tutma gibi yöntemJerin ya- nında psikolojik olarak da kişinin yakudanna ve ken- disine teca\üz tehdkli. iğdiş ctme ve kavbetmc tehdidu gözalünda iken abtasuun te- cavüz seslerinin dinktihne- sL çmlçıplaksmına,ajanhk teklifi ve zorla mehter mar- şı ve Kral TV dinJedlmesi gibi yöntemier uyguitn- maktadu-" denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear