14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE HABERLER Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan, Mehmet Dağ'ın tek başına hareket ettiğini söyledi 4 Korsan sabıkalı bir psikopat' Dakika dakika bunalım DtYARBAlOR(Cumhuriyet Büro- su) - THY'nin Gaziantep uçağınm Adana- Ankara seferini yaparken ka- çınlması. başta Adana, Diyaıbakır ve Ankara'da heyecanh dakikalar yaşan- masına yol açtı. Adana'dan saat 21.30'da havalanan uçagın dakika da- kika kaçmhşı şöyle: 2230: Uçak Diyarbakır Askeri Ha- vaalanı'na indi. 22.40: Hava korsanı pilot kabinin- den kuleyle yaptığı görüşmede. uçağı sadece yakıt almak için indirttiğini, yakıt alır almaz havalanacaklannı bil- dirdi. 2250: Özel harekât timi uçağın et- rafinda sıkı güvenlik önlennJeri aldı. Uçağın kalkışına izin verilmeyeceği açıklandı ve operasyon hazırlıklanna başlandı. 234)0: Hava korsanı şeker hastası olan iki kişiyi serbest bıraktı. 23.10: Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan başkanlığında havaala- nında bir kıiz masası oluşturuldu. Okan, hava korsanı Mehmet Dağ'la telsiz görüşmelerine başladı. 2330: Hava korsanı 15 kişiyi daha salıverdi. 23J0: Diyarbakır Dicle Üniversite- si Hastanesi'nden ve Deviet Hastane- si'nden istenilen ambıUanslar. muhte- mel bir operasyon için itfaiye araçla- nyla birlikte uçagın yakınına yerteşti- rildi. 23.45:Komandolar da uçak etrafın- da mevzilenmeye başladı. 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanat da çahş- tnalan yerinde görmek amacıyla hava- alanına geldi. 24.00: Hava korsaru sağhk ekibi is- tedi. 00.10: Uçağa girmeye hazırlanan saglık ekiplerinin yerini özel harekât tim görevlileri aldı. Beyaz doktor ön- lüklerini giyen timler uçağa doğru ya- naştı ve korsan Mehmet Dagla görüş- meye başladı. 00.15: Uçak alttan bomba uzman ekipleri tarafmdan incelenmeye alın- dı. 00J0: Hava korsanı sağlık ekibi kı- . bğındaki özel harekât timleriyle gö- rüşmeyı kesri, uçağın kapısmı kapat- ördt. 01.00: Operasyon hazırlıklan ta- mamlandı, emniyet müdürûnden ope- rasyon için emir beklemeye başlandı. Ö1J0: Bir yolcu daha bırakıldı. 01.45: Uçağın kapısı güvenlik gö- jurevlileri tarafindan dişandan açıldı. *'• îçeride üç yolcu tarafindan etkisiz ha- £fe getirilen hava korsanı güvenlik güç- leri tarafmdan birambulansla hastane- ye kaldınld\, ardmdan emniyet mü- . dürlüğüne götürüldü. DİYARAKIR - THY'nin RJ 100 45 tipi Gaziantep uçağını, Adana-Ankara seferini yaparken bir oyuncak pandava bomba sü- sü vererek Dıyarbakır'a kaçıran Mehmet Dağ'ın. "sabıkalı bir psikopat olduğu" açıklandı. Di- yarbakır Emniyet Müdürü Gaf- far Okan, hava korsanının daha önceden uyuşturucu. hırsızlık ve ruhsatsız silah taşımaktan dola- yı hapis yartığını \e örgüt bağ- lantısının olmadığını söyledi. Mehmet Dağ da verdıği ilk ifadesinde 20-25 gün önce oku- duğu tslami kıtaplardan çok et- kilendiğini, bu yüzden Islamı bir yaşam tarzı yaşamaya karar ver- diğinı söyledi. Bu hayatı Türki- ye'de yaşamanın imkânsız oldu- ğunu fark ettiğini belırten Dağ, Iran'a gitmeye karar \erdığinı bildirdi. Önce smır kapısından geçmeyi düşündüğünü açıklayan Dağ, sonra uçak kaçırmaya ka- rar \erdiğıni söyledi. Dağ. "Ar- kamda hiçbir legal ve illegal ör- güt yoktur" diye konuştu. lçinde 62 yolcu ve beş müret- tebatın bulunduğu Gaziantep uçağını Diyarbakır'akaçırdıktan sonra üç yolcu tarafindan etkisiz Uçakta yakınlan olanlar iyi haberi işitinceje dek ka> gı dolu saatler \ aşadılar. (Fotoğraf: A A) hale getirilerek yakalanan Meh- met Dağ ile ilgili soruşturma sü- rüyor. Diyarbakır Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Müdürlü- gü'nde gözaltmda tutulan Meh- met Dağ'ın sorgusuna. Emniyet Genel Müdürlüğü'nce gönderi- len bir uzman ekip de katıldı. Psikologlann da bulunduğu sor- gulamada. Mehmet Dağ'ın akli dengesinin yerinde olup olmadı- ğı tespit edilmeye çahşılıyor. Düzenlediği basın toplantısı- na, hava korsanının içinde bom- ba olduğunu söylediği oyuncak pandayla gelen Diyarbakır Em- niyet Müdürü Gaffar Okan, ya- pılan incelemede pandanın için- de herhangi birpatlayıcı madde- ye rastlanılmadığını belirterek şunlan söyledi: "Hava korsanı, uçakta bulu- nanlara elindeki oyuncak pan- danın içinde bir bomba bulun- duğuna inandırmış. Olaylar ve uçak kaçırma bundan dolayı kaynaklannuştır. Korsanı etkisiz hale getirmek için operasyon planladık. Bu sırada bizden ipve sigara istedL Bunlan bomba uz- nıanıyla verirken uçağın kapısı- nın açıldığı sırada alttaki özel timler müdahale edecekti. Kor- san, ipive sigaralann konuiduğu paketi iple yukan çektiklen son- ra kapm derhal kapattı. Bu plandanvazgeçtik. Bombaoldu- ğu öne süriilen ovuncağın üze- rindeki fıtilin 20 saniyede ateş alabileceğini hesaplayarak yeni bir operasyon düşündük. Bunu pianlarken üç yolcu. adamı etki- siz hale getirdL Kapı açılınca gö- re\ lilerimiz içeri girdi. Olaym en $t\indirici taraft kimsenin burnu bile kanamadan sonuçlanmış ol- masıdır. Korsanm etkisiz hale ge- tiriunesinde görev alan tüm gü- venlik mensuplanmızı kutla- nm." Mehmet Dağ'ın yapılan ilk sorgulamasında, olayın herhan- gi bir siyasi yanınm bulunmadı- ğının tespit edildiğini belırten Gaffar Okan. soruşturmanm sür- düğünübelirtti. Okan. "Dağ,sor- gulaması bitinceye kadar Diyar- bakır'da kalacak. Sorgusu ta- mamlandıktan sonra basınla gö- rüştürütecek" dedi. PSİKİYATRİST PROF. DR. IŞIK SAYIL Bir uçak korsanının yaşam öyküsü 'Şeriatçdarşiddetçi' Dağ'ın esi boşıumvvANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Son yıllarda gerçekleştirilen ideolojik saldınlarda yer alan dincı teröristlerin "ruh hastası, meczup" olarak değerlendirilmesi dikkat çekerken, Ankara Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dah Başkanı Prof. Dr. işıkSayıl. "ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalanlar ile fanatik dincüerin şiddete daha yatkın okhıklannı" söyledi. Şeriatçılann din adına gerçekleştirdikleri eylemler son dönemde hız kazandı. lOKasım 1994'te şeriatçı Mahmut Kaçar Anıtkabir'de. devlet protokolünün de katıldığı tören sıraşında Kuran'ta gerçekleştirdiği eylemde şeriat propagandası yaptı. Gazeteci olduğunu öne sürerek. eski model bir kamerayla girdiği Anıtkabir'de elindeki Kuran'ı havaya kaldırarak aralannda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel' in de bulunduğu dev let protokolünü "dine çağıran" Kaçar. Demirel tarafindan "meczup" olarak nitelendi. Kaçar, tahliye olduktan sonra geçen yıl 10 Kasım'da yine anma törenleri sırasmda Atatûrk'ün anısına hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. 'Terörist görüntüsü yok' Ankara Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dah Başkanı Prof. Dr. Sayıl, Dağ'ın ruhsal bozukluklannın bulunduğu yolundaki haberlere dikkat çekti. Dağ'ın "ciddi bir terörist" görüntüsü vermediğıni kaydeden Sayıl, şunlan söyledi: "Bunlar her şejden, zayıf kişilikkri nedeniyle giinlük olaylardan paratoner gibi etkileniyoıiar. Dini konular son dönemde daha >oğun olarak tartışılmaya başlandı. IMnci bir partinin kapatılmasıyla birlikte her şcy dinle açıklanmaya başlandı. Bunlardan etkilennıiş olabilir. Dini konularda zaafi bulunanlan yönlendirmek kolay oluyor. Din adına deyip istediklerini yaptınyorlar. Fanatik dinciler şiddete en çok başvuranlar oluyor. Cehalet, ekonomik ve sosyal nedenler de bu sorunlann doğmasında önemü rol ovnar.* 1 ADANA (Cumhuriyet Güney Üleri Bürosu)- Ha- va korsanı Adanalı Meh- met Dağ' ın (31) birçok sa- bıkası olduğu ortaya çıktı. Fidan Dağ, eşinden bo- şanmak için dün Adana Nöbetçi 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu. Evli bir çocuk babası Dağ, Adana'da 1994 yılı- nın aralık ayı içerisinde meskûn mahalde silah at- maktan gözaltına alındı. Üzerinde 4 gram plaka ha- linde esrar da bulunan Dağ, çıkanldığı mahke- mece seıbest bırakıldı. Bahar adında üç yaşın- da bir kızı bulunan ve se- kiz erkek kardeşi olan Mehmet Dağ, esrar içmek suçundan tutuklu bulun- duğu Aksaray Ceza- evi'nden 3 ay önce çıktı. Hırsızlık, dolandıncılık ve darp suçlannı işlemekten hakkında işlem yapılan Dağ, şu anda eşi olan Fi- dan Dağ'ı da kaçırmaktan bir süre gözaltında tutul- muştu. Ortaokul ikinci smıfta öğrenim görürken okulu terk eden Dağ'm işsiz ol- duğu ve sürekli alkol aldı- ğı bildirildi. Mehmet Dağ'ın uçak bileti almak için evindeki buzdolabını sattığı ileri sürüldü. Yoksul insanlan gördü- ğü zaman sürekli bunalım geçirdiğini belirten Meh- met Dağ'ın 72 yaşındaki annesi Semiha Dağ, tt Oğ- lum sürekli içki içmekte- dir. Kendisinden başka hiç kimse>e zaran yoktur. Ekonomiksıkıntı nedeniy- le bunalım içerisindeydi. Oğlumun siyasi bir bağ- lantısının olduğunu san- mıyonım" dedi. Hava korsanı Mehmet Dağ'ın 22 yaşındaki eşi Fidan Dağ, dün sabaha karşı bir yakmıyla birlikte Adana Emniyet Müdürlü- ğü'ne götürüldü ve ifade- si alındı. Fidan Dağ, ifade- sinde özetle şunlan anlat- tı: "Mehmet'le lise yüia- nnda tanıştık ve daha son- ra kaçıp evlendik. Aramız bozuktu. avn yaşıyorduk. Bana sürekli olarak bir gün yurtdışına gideceğjni ve mutlaka televizyonlar- dan görüneceğini anlatı- yordu. Ailesinin yanmda kalıyordu. Uçak kaçırma oUyınınokhığugünevege- Up uçak biletini gösterdi. Hiç şaşırmadım. Kı/ımın ayı oyuncağını nasıl aldıgı- nı bilmiyorum." Fidan Dağ, eşinden bo- şanmak için dün Adana Nöbetçi 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu. Fidan Dağ, boşanmaya gerekçe olarak şiddetli ge- çimsizliği gösterdi. Kaçınlan Gaziantep uçağının mürettebatı, hava korsanının davranışlannm normal olmadığını söyledi Pîlotlar: Müdahale etmemiz yasaktstanbul Haber Servisi - Hava korsanı tarafindan kaçınldıktan sonra yolculann müdahalesi) le kurtanlan Türk Hava Yollan'na ait (THY) Gaziantep uçağının ikinci pilotu Erdoğan Koç, pı- lotlann saldırgana müdahale hakkının olmadığını belirttı. Koç, uçağın Diyarbakır'a ındi- rilmesinin ardmdan saldırganın etkisiz hale getirilmesi için yol- culann yoğun ısranyla karşılaş- tıklannı \-urgula\arak "Saldır- gana bir şe> yapmadığımız için adeta bize diş bili>orlardı. Zaten sonunda biz kokpittoyken oniar müdahale etti. Eğer o> uncak a>i gerçekten bomba olsa>dı, bü- >ük bir tehlikeyle karşı karşrya kalabilirdik" dedi. Kaptan Pilot Ali Gürkan da "Korsan bana bir ara "Ağabey hapse gırersem beni zivaret eder mısin' dedi. Bu sözü duyunca. derin bir oh çektim. Demek ki eylem yapma- yacak diye düşündüm" dedi. Hava korsanı tarafindan kaçı- nlan Gaziantep uçağının yolcu- lannın bir bölümünü Ankara'ya götüren Boeing 737 tıpi yolcu uçağı, THY heyeti, kaçınlan uçağın mürettebatı ve yolcula- nyla birlikte dün lstanbul'a gel- di. THY Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı'nın da aralannda bu- lunduğu THY heyeti, Gaziantep uçağının kaptan pilotu Ali Gür- kan, ikinci pilot Erdoğan Koç, kabin amiri Sevgi Akbulut hos- tesler Şöhret tşsever, AyUn Elba- sanlar ve kaçınlan uçağın 19 yolcusunu taşıyan THY'ye ait "Çanakkak" adlı yolcu uçağı, saat 07.25'te Atatürk Havalima- nı'na iniş yaptı. Bolayırlı ve Gaziantep uçağının mürettebatı Kaçınlan Gaziantep yolcu uçağının mürettebatı ve yolculan, dün tstanbul'agetirildi.(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) daha sonra THY Genel Yöne- tim Binası VIP salonunda bir basın toplantısı düzenledi. Bo- layırlı, kaçınlma olaylanna kar- şı tek önlemin alınan güvenlik tedbırlenne uyulması olduğunu söyledi. Güvenlik kurallannın ca>dı- ncı özellik taşıdığını belırten Bolayırlı, yolculann tüm kaide- lere uymalannı istedi. Kaçınl- ma anını aynntılanyla anlatan ikinci pilot Erdoğan Koç bir so- ru üzerine kendilerinin saldır- ganlara müdahale haklannın ol- madığını söyledi. Koç. "Bizim göroimiz uçagı güvenli bir şe- kilde indirip kaldırmaktır. Di- ğer kabin görevlilerinin göre^i de sanıldıği gibi ikramda bulun- maktan çok bu gibi durumlarda >olcu>u sakin bir şekilde tahliye edebilmektir. Bu bizim Kura- nıkerinıimizdir" dedi. Yolcula- nn saldırgana müdahaleri sıra- sında pilotla birlikte kokpitte olduklannı kaydeden Koç. "Ar- tık saldırgan da yavaş yavaş me- lekelerini yitirmeye başlamıştı. O sırada biz içeri girdiğimizde \olculann saldırganı ait ettikle- rini gördük. Ünlan yasaklaya- madık. Hatta bir tanesi o kadar öfkelh'di ki saldırganın bacağını ısırmaya, kırmaya çalışıyordu. Ben engel olmaya çahştun. O sı- rada yerdeki bomba olduğu söy- lcnen oyuncak ayıyı gördüm ve hakikaten oyuncak olduğunu anladım" diye konuştu Kabin Amiri Sevgi Akbulut saldırganın ruh hali konusunda ancak doktorlann bilgi \erebi- leceğinı söyleyerek "Ancak bi- ze göre kesinlikle normal bir in- san değiMi" diye belirtti. Kap- tan pilot Ali Gürkan ıse korsa- nın uçakta bulunan ıçkilerin po- şetlere doldurularak atılmasını istediğini, bu işlem yapıldığı sı- rada korsanın etkisiz hale geti- rildiğini söyledi. Gürkan. şöyle konuştu- "tlerleyen saatlerde korsan bana 'ağabey' diye hitap etmeye başladı. Bir ara bana Ağabey hapse gırersem benı zıyaret eder misın' dedi. Bu sö- zü duyunca, derin bir oh çektim. Demek ki eylem yapnvayacak diye düşündüm." NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislarC" raksnet.com Istanbul Üniversitesi'nde türban yasağıyla başlayan gerüim, sonunda sağcı-solcu öğrencilerin ortak tep- kisini beraberinde getirdi. Günlerdir istanbul Üniversitesi kapısında sü- ren türban yasağının ne işe yaradı- ğını düşünüyordurn. Ben böyie dü- şünürken Istanbul Üniversitesi Rek- törlüğü işi daha da ileri götürdü. "Türbanlı, sakallı ve kimliksiz" öğ- rencilerin hiçbirini okula almaması için polise çağrıda bulundu. O anda olanlar oldu ve her görüş- ten genç, ortaklaşa Istanbul Üniver- site Rektörlüğü'nün tutumunu pro- testo etmeye girişti. Değişik görüş- lerden öğrencilerin, çok uzun yıllar sonra ortak bir siyasi tepki göster- mesi, acaba üniversite yöneticileri için uyarıcı oldu mu? Çünkü biliyorum ki üniversite öğ- retim üyeleri de üniversitelerdeki an- ti-demokratik, 12 Eylül'cü yapılan- madan şikâyetçiler. Poüsin üniversi- Saçla Sakalla Uğraşmak... te kapısında gençlere baskı yapma- sından memnun değiller. Şimdi kendileri yasakçı duruma düştüler ve polis çağırmak ihtiyacınt hissettiler. Bir üniversite yönetiminin okula polis çağırması iyi birşeydeğil. Çün- kü, böylesine bir uygulama, yöneti- min öğrencileriyle arasının giderek açıldığı anlamına gelir. Türbanla baş- layan eylemin bütün gruplara sıçra- ması, bana bizim öğrencilikyıllarımı- zı anımsattı. 1968'de ilk üniversite işgalleri başladığında, sağcı-solcu öğrenciler birlikte hareket etmiş, or- tak talepler ileri sürmüştük. O yıllarda üniversitelerde solcu öğ- rencilerin egemenliği vardı. Bizler uzunca bir süre sağcı gençleri de bu eylemlerde harekete geçirmeyi dü- şündük ve buna çabaladık.'llk yıllar- da da bunu bir ölçüde başardık. Sonraları, siyasi erki elinde bulundu- ran devlet yöneticileri, her zamanki alışkanlıkları içinde, sağcı öğrencile- ri, solu ezmek için örgütleyip silah- landırdılar ve üzerimize sürdüler. Başlangıçta Isiamcılar, daha sonra ülkücüler devletin maşası olarak üni- versite gençliğini ezmek amacıyla kullanıldı. O yıllarda sol yükselip geliştikçe, üniversitelerdeki çağdışı eğilimler marjinalleşip, etkisiz hale geliyordu. Solcu ve demokrat gençler, siyasi ik- tidarlar henüz üniversitede şiddeti tamamen egemen kılamadığı için gerici akımlara ve düşüncelere karşı tam anlamıyla fıkri bir üstünlük sağ- lamışlardı. Isiamcılar, fikirtartışmala- rında, solculann karşısına çıkacak bir güce sahip değildiler ve bu nedenle gelişip, etkili olamıyorlardı. Çünkü. düşünen, tartışan ve öz- gürlük arayışı içinde okuyup kendi- sini geliştiren gençlik, çağdışı gerici fikirlere rağbet etmiyordu. O yıllarda devlet güçleri, üniversite içine girip, tamamen egemen olamadtkları için okulların içinde hiçbir gerici akım ge- lişme olanağı bulamıyordu. Nispi öz- gürlük ortamı, gerici fıkirlerin geliş- mesinin önünü kesiyordu. Son yıllarda 'irtica'y\ temel tehlike olarak gündemine alan devlet, bu konuyu da geleneksel yöntemlerle, yani baskı yoluyla çözmeyi deniyor. Bir siyasi akımı yok etmek mi istiyor- sun, yasaklarsın, baskı altına alırsın, hapse atarsın biter. Türban konusun- da da bu yaşanıyor. Gençlerin siya- si Islama neden yöneldiği, Islamcılı- ğın neden bu kadar hızlı bir şekilde geliştiği üzerine kafa yormayı bile ge- reksiz bulup. bir yasakla sorunu çö- zeceklerini sanıyoriar. Devlet, üniversitede kimin nasıl gi- yeneceğine kanşmamalı. Eğer, ora- da siyasi bir sorun varsa, bunun çö- zümü de siyasi olmalı. Eğer dinci akımtarın üniversitede güçlendiği düşünülüyorsa, bunun çözümü, öz- gürlük ortamını daha da geliştirmek olmalı. Özgürlüğün, demokrasinin geliştiği bir yerde gerici ideolojiler ge- lişemez. Siz hiçbir demokratik ülke- de, şeriat tehlikesi olduğunu duydu- nuz mu? Üniversite yöneticileri, önce kendi özgürlükleri, sonra da öğrencilerinin özgürlükleri için çabalasınlar. Bilim, özgür bir ortamda gelişir. Çağdışı dü- şüncelerin panzehiri, demokrasi ve özgürlük bilinciyle yeni nesiller yetiş- tirmek. Saça, sakala karışmakla bir yerlere vanlamayacağını, umarım kı- sa sürede anlarlar. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Güce Tapmak ABD, SSCB çöktükten sonra, tarihinin en büyük egemenliğini kurdu dünya üzerinde. Bu gerçek, Amerikah yazartann kalemlerinden şöyle dile ge- tiriliyor: "Amerıkan yüzyılı büyük bir hızla sürüyor. Bütün milletlere, nasıl birpolitika izlemeleri gerek- tiğini söyleyebiliyoruz. Libya gibi bazı düşman ül- keler dışında herkes, büyük ölçüde, onlara dikta ettiklerimizi yerine getiriyor." (Int. Herald Trib. ya- zan Richard Reeves) Bu diktaya karşı gelmenin ne sonuçlar doğura- cağını da ABD, Irak'a büyük bir askeri güç yığa- rak gösterdi. ABD'nin bütün dünyada 1.5 milyonluk ordusu var. Bu silahlı kuvvetlerin dünya üzerinde dağılımı- na baktığınızda, bir dünya polisinin hemen her ye- re müdahaleye hazır bekletildiğini görürsünüz. Pa- sifık bölgesinde 304 bin; Atlantik bölgesinde 478 bin; Orta Amerika'da 7 bin; Avrupa'da 127 bin; Arap ülkelerinde 25 bin; Bosna'da 10 bin... Akde- niz'de 6. Filo; Körfez ve Hint Okyanusu'nda 5. Fi- lo. Ve binlerce uçak, top vb... Bu silahlı kuvvetlerin varlığının gerekçesi, dün- yayı "komünizme karşı" korumak değil miydi?! • • • Dünya hiç bu kadar yoğun ve çokyönlü bir Ame- rikan egemenliği altına girmemişti. Yarınki dünyayı biçimlendirecek bütün teknolo- jiler ABD'nin egemenliği altında. Bilgi teknolojile- ri, havaolık; bilim ve teknolojide vb. ABD'nin ra- kip tanımaz üstünlüğü var. Otomobil üretiminde birinci (1996'da 11.8 mil- yon, Japonya 10.4 milyon); silah satışında birinci (17.7milyardolar, Rusya 7.8 milyar); bilgisayarya- zılımları satışında rakipsiz (1995-96: IBM19.6 mil- yar dolar; Microsoft 13 milyar dolar, Oracle 6.3 mil- yar dolar, hepsi ABD şirketi)... Dünya ekonomileri esas olarak ABD'nin kârına çalışıyor. ABD şirketleri büyüyor, güçleniyor. Dün- yada serbest piyasa ekonomisinin en büyük pro- pagandacısı ABD. Amerikan şirketlerinin önünde hiçbir engel istemiyor. Bu nedenle ABD Ticaret Bakanı Ankara'ya gel- diğinde, enerji ve haberleşmede bütün devlet sı- nırtamalannın kalkması, devletin bütün alanlardan elini eteğini çekmesi gerektiğini söyleyebiliyor. Ekonomide her zaman güçlü olanın borusu öter, yasası işler. Bu güçlüler de ABD şirketleridir. ABD şirketleri, ülkemizde de büyük bir taarruzda, Ame- rikan şirketleri ile ilişkiye giren bütün yerli güçler, ister sermaye, isterse beyin gücü olsun, ticaretın her türtü kaba ve utanmaz yöntemleri kullanılarak tasfiye ediliyor. Ülkemizde globalleşme süreci içinde kaç yerli şirketın ABDTı şirketlerin elıne geçtiği araştırılsa, çok ilginç sonuçlar ortaya çıkacaktır. Amerikan kültürü de hiç bu kadar çok ve hızlı dünyayı sarmamıştı. Kültür demek, ticaret ve bü- yük kazançlar demek. Amerikan eğlence sektörü ürünleri (müzik, klipler, TV ve sinema filmleri) bü- tün dünyayı kaplamış durumdadır ve ABD'nin ha- vacılıktan sonra neredeyse ikinci büyük dışsatış sektörü olmuştur. Amerikan idolleri, "Mc Donald (fast food), Mic- rosoft (fast computer), MTV (fast music)" bütün dünya gençliğini tek bir kalıba dökmüş ve "Ame- rikan güdümlü bir sihirli dünya içinde yaşayan in- sanlara" dönüştürmüştür. • • • Ismet Inönü, vaktiyle ABD ile beraberiiği "vah- şi bir hayvan/a yatağa girmeye" benzetmişti. Bu benzetmenin patentinin asıl sahibi Ingiliz tarihçi Arnold Toynbee'nin tarifi şöyleydi: "Amerika kü- çük bir odada yaşayan büyük bir köpek gibidir. Kuyruğunu her salladığında sandalyeler devrilir." Şimdi ise "Bu koca hayvan yerinde zaptedile- miyor, dört bir yana havlıyor ve ısırıyor; dünyanın geri kalanlan tarafindan dizginlenmeye ihtiyacı var. "(Spiegel, 36/1997) • • • Dünya, ABD'yi Irak'a saldınnın sınınnda dizgin- leyebildi. Ülkemizde ABD'nin bu savaşma alkış tutup Tür- kiye'nin de savaşa katılmasını kışkırtanlann nasıl bir ruh hali içinde olduklannı merak etmiyor musunuz? Yolcu Fahrettin Ulusoy 'Onu soluksuz bıraktım' İSTANBUL (AA) - THY'nin Adana-Ankara seferini yapan uçağını ka- çırarak Dıyarbakır'a indi- ren Mehmet Dağ ısimli hava korsanını etkisiz ha- le getiren Fahrettin Ulu- soy adlı yolcu. operasyon planını uçakta tanıştıklan ErdenerÖzekli adlı yolcu ile birlikte yaptıklannı. ancak kaptan pılotun bu- na olumlu bakmadığını söyledi. Her şeye rağmen plan- lannı uygulamakta karar- lı olduklannı anlatan Samsunlu ışadamı Ulu- soy. "Aradan geçen süre içerisinde Erdener ileyap- tığımız konuşmalarda, korsanın profesyonel bin olmadığu ruhi sıkıntısı bu- lunan bir kişi olduğu ko- nusunda görüş biıiiğine vardık. Bu da işimizi ko- laylaşnrdı" dedi. Hava korsanının. kendilerine ve mürettebata iyi davrandı- ğını anlatan Ulusoy, şöy- le dedi: •*Bize isteyenin si- gara içebileceğL su alabfle- ceği, hasta ve yaralı \-arsa serbest bırakabileceği yo- lunda açıklamalar >apo. Uçağı ezilmiş Müslüman halklann sesini duyur- mak amacıyla kaçırdığını ve kûnseye zarar vermek istecnediğini söyledi. Kor- sanın bu yaklaşınu cesa- retimizi daha da arttırdı. Bir kova içerisinde elden ele pet şişeleıie su dağınl- dığı sırada E rdener ile göz göze geldik. İşte tam firsa- tı demiştik ki Erdener ani bir hareketle korsanın üzerine arJadı ve onu uça- ğın duvanna yapışbrdı. Anında ben de atılarak korsanın şah damannı sı- karak nefessiz hale getir- dim. birkaç tokat da ata- rak onu yereindirdik. Da- ha sonra Vedat Gülşen isimli yoicu da gelerek bi- ze yardım etti." 'Pilot karşı çıktı' Korsanı etkisiz hale ge- tirme fikirlerini hostesler aracılığıyla pilota ulaştır- dıklannı anlatan Fahrettin Ulusoy. "Pilot bize gön- derdiği haberde, yolcula- nn yaşamlarının kendile- ri için her şeyden önemü olduğunu, mihnnda bir ihtimal dahi olsa riski gö- ze alamayacaklannı ifade etti" dedi. Buna rağmen Erdener Özekli ile birlikte karar- lanndan dönmediklerini vurgulayan Fahrettin Ulu- soy, olaym kimseye bir za- rar gelmeden sonuçlan- mış olmasına çok sevın- diklerini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear