Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 ARALIK 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Mektup ahnanın keyfî iistüııe...Şimdi e-tnail, faks vesaire çıktı ya, mektuplaşmak
iyice ortadan kalktı sanıyorum. Gerçi ben EvTen
Erem'le, Fartık Ulay'la, Ahmet Baydur'la düzensiz
de olsa mektuplaşıyorum ama, bir zamanlar örneğin
sevgili Adalet Ağaoğlu ya da EdipCansever'le mek-
tuplaşmamın tadı ve yoğunluğu yok artık. Bilgisa-
yar kullanmıyorum, faksı da mektuplaşmaya alet et-
medim henüz. Cep telefonum da yok. Bu bile ülke-
mizde bir yabancı ya da azınlık konumuna düşme-
ye yeter. Geriye ne kalıyor haberleşmek için? Nor-
mal (!) ev telefonu ya da zarflı, pullu, mühürlü. dam-
galı eski usul mektuplaşmak.
Kimi dostlanm benı pek normal bulmazlar. Ha-
yatımda otomobil kullanmadım örneğin. Ya da bir
kez olsun Zülfü LKaneli müziği dinlemedim. Bun-
lar bir eksiklik midir? Sanmıyomm ama.. insanına
göre değişir tabii. Amerika'da Zülfü Livaneli'yi bil-
mezler ama, otomobil kullanmayan bir kişi düpedüz
terelellidir onlann gözünde. Bir de benim gibi siga-
ra içiyorsanız yandınız; hem barbar, hem terelelli si-
nizdir. Acı biber seversenız, olmadık saatte olmadık
sıvılar içerseniz, oralarda pek adı geçmeyen kimi
yazarlan/çizerlen fazla önemserseniz de pek iyi göz-
İe bakmazlar insana. Bir kötülük yapmazlar elbette.
Linç fılan etmeye kalkışan olmaz. Düzen dışı bir
"meczub" olaraİc gözlennde yerinizi alırsınız.
Elbette bu bir genellemedir. Yoksa her yerde ol-
duğu gibi Amerika Birleşik Devletleri'nde de hatın
sayılır bir azınlık vardır benim yaptıklanmı ve daha
fazlasını yaparak yaşayan. Orada da güzel ınsanlar
tanıdım, nedense çoğu (hepsi değil ama çoğu) işçi
sınıfindandılar. Oyun yazan garsonlar, aktör barmen
kızlar, taksi şoförleri, caz müzisyenleri, Latin Ame-
rikah "Amerikalılar". Japon Amerikalılar, Afrikah
Amerikalılar, zenciler... Biryakınımın en iyi dostla-
nndan biri bir postacıydı.
Postacıvdı deyince bu kuşbakışının yazılış nede-
nine geri dönmüş oluyoruz. Mektuplaşmak.
Insanlann mektuplaşarak haberleşmesini, dertleş-
mesini, söyleşmesini hep sevmişımdir. Tabii iki in-
sanın mektuplannı okumak bir çeşit röntgenciliktir
ama, yıllardır "mektuplaşma" edebiyatının başeser-
lerini toplar dururum. Mektuplan okumak ile örne-
ğin ıkı msanın telefonlannı dmlemek ya da e-mail'leş-
melerini dikizlemek arasında fark vardır. lnce, gü-
zel, insanca bir fark.
Şimdı burada, bu köşede size sevgili okur, mek-
tup edebiyatının şaheserlerini saymayacağım. Telg-
raf gibi, bir satırlık mektuba dokuz sayfalık bir baş-
ka mektupla yanıt verenlerden de söz etmeyeceğim.
Dokuz sayfalık bir mektuba tek sözcükle yanıt ve-
• On yedi yıl sürmüş
Flaubert ve Turgenyev'in
mektuplaşmalan.
îki büyük yazann bir
dostluk hummasına
kapılarak birbirlerine
yüreklerini ve akıllaraıı
açmalanna tanık oluyoruz
mektuplannı okurken.
renlerden de. Mektup deyince aşk mektubu gelirse
akla, onlardan da söz etmeyeceğim. Bu kuşbakışın-
da konumuz iki büyük yazann mektuplaşması. Gus-
Uve Flaubert ile Ivan Sergeyeviç Turgenyev arasın-
dakı mektuplaşma. Çok sevdiğım, çok cıddiye aldı-
ğım ve hâlâ büyük bir keyıfle okuduğum bu iki ade-
moğlu, 1863 yılında Paris'te tanışır tanışmaz başla-
mışlar mektuplaşmaya. On yedi yıl sürmüş mektup-
lar, Flaubert 1880 yılında ölene kadar. Tanıştıklan
günlerde ikisi de ünlü ve değeri anlaşılmış yazarlar
arasmda. Bir kan bağı, söze dökülmesi kolay olma-
yan bir aydmlık bağı seziyorlar taruşır tanışmaz. Yal-
nızca ölümle kesilebilir bir posta.
On dokuzuncu yüzyıl yazınının bu iki devi birbir-
lerine mektuplarla ıçlerini dökmeye başhyor. Yazdık-
lanndan, düşündüklerinden, hastalıklanndan, yara-
tı sorunlanndan, müşterek dostlardan söz ediyorlar
mektuplaruıda. Çok yüksek düzeyde, çok ince, çok
ustaca bir dedikodu güldestesi belki bu mektuplar.
Dedikodu sözcüğünde bir aşağılama vardır hep. Ne-
dense! Burada olumlu ve olması gereken anlamın-
da kullanıyorum bu sözcüğü. Flaubert ile Turgenyev'in
mektuplannda Emile Zola, Georges Sand, Sarah
Bernhardt'ı da tanıyorsunuz.
Güncel olanın yanında nelerden, kürderden söz edil-
•miyor ki? Voltaire ile Tobtay, Svrift ile Rabelais, Puş-
kin ile Shakespeare, Moliere ile Montaigne, Dosto-
yevski ile GogoL, Vıctor Hugo ile Cervantes yan ya-
na bu mektuplarda. Kalabalıklann (yığınlann) aptal-
hğı üstüne de enfes satırlar var. Ama en önemlisi; iki
ünlü ve büyük yazann bir dostluk hummasına kapı-
iarak birbirlerine yürekJerini ve akıllannı açmalan.
Bunlann ötesinde bir de iki büyük yazann aklına
tanık oluyoruz mektuplannı okurken. Birbirlerinin
yazdıklanna çocuksu bir ciddiyetle eğilen, ötekinin
yapıtına büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaşan, cüm-
le cümle irdeleyen ve düşündüğünü apaçık ötekine
bildiren iki yazann yazışmasıdır burada söz konusu
olan. Birbirlerini gerçekten seven iki büyük yazar ta-
nımış oluyoruz bu mektuplarda.
Flaubert ile Turgenyev'in mektuplannı okurken,
içimden oturup bir mektup yazmak geldi. Mektup-
laşmak üstüne düşündüklerimi yazacaktım o mek-
tupta. Haberleşmenin renk, çehre ve anJam değiştir-
diği günümüzde bu eylemin aslında söylendiği ka-
dar zor olmadığını yazacaktım mektubumda. Dolma-
kalem, mürekkep, ıpekli kâğıt bana bakıyordu ma-
sanın üstünde. Böyle kukumav kuşu gibi ne yazaca-
ğınu düşünürken yazdığım her şeyin bir mektup ol-
duğunu anladım ve oturdum, bu yazıyı yazdım sev-
gili okur.
30yılsonra yeni'den Marü
Anton Çehov'un ünlüyapıtı, JossifRaikhelgaouz'un
rejisiyle Kent Oyuncuları tarafından sahneleniyor
Kültür Servisi - Kent Oyunculan, An-
ton Çehov'un Martı adlı oyununu yakla-
şık 30 yıl aradan sonra Rus yönetmen Jos-
sif Raikhelgaouz'un rejisiyle sahneliyor.
Moskova Modern Sanatlar Tiyatro Oku-
¥jt4m\ çağdaş,
1
dinamik rejisörü ve sanat
yönetmeni Raikhelgaoüz, Nfartı'yı daha
hareketli ve komedi unsurunun daha ağır
bastığı bir anlayışla sahneliyor.
Yıldız Kenter, Müşfık Kenter. Şükran
Giingör, Mehmet Birkiye. Kadriye Ken-
ter, Tilbe Saran. Ayhan Kavas, Köksal
Engür, Melissa Kenter ve Durul Bazan' ın
rol aldığı oyunun dekor tasanmı Duygu Sa-
ğıroğhı'na, kostüm tasanmı ise Sevim Çav-
dar'a aıt.
Yıldız Kenter, bundan yaklaşık 30 yıl
önce sahneye koyduklan Martı'yı değişik
bir kadroyla sahnelemeyi uzun süredir
düşlediklerini söylüyor. Martı'yı yaban-
cı bir yöhetmenle sahnelemeye karar ver-
diklerinde ise Çehov oyunlanyla tanınan
yönetmen Jossif Raikhelgouz ile iletişime
geçtiklerini, ancak yaşanan bazı sağlık
problemleri nedeniyle oyunun geciktiği-
ni belirtiyor.
Yıldız Kenter Martı'yı şöyle değerlen-
diriyor: "MaıtTyı bundan 30 yıl önce Çe-
hov'un pek de istemediği bir şekilde sah-
neye koyduk, dram yönii daha ağırdı. Çe-
hov ısrarla oyunlannın komedi olduğunu
söyler, sanınm söylemek istediği biitün
yönJeriyle insan. tnsanı hem >üce hem de
acınacak bir mahluk olarak görüyorsu-
nuzrÇehm, Martı'da bu yürefikleri vefcfr-'
çüklükleri birbirini doğururcasına yan ya-
na işliyor. Bu bir komediyi çağrıştinyor.
Oyunu sanatçı bir çevrenin oyunu olarak
ele almış, zaman zaman o> un içinde oyun
oluyor. Yönetmen aşkta nefrette hertür duy-
gunun oynandığı zaman ne kadar biiyü-
düğünü ortaya koyuyor. Cenaze törenleri-
ne baktığınıda şaskınlıklar içinde kalıyo-
rum, herkes o\ namaya ne kadar merakh
ve herkes ne kadar oyuncu."
'Tüm zamanlara ait bir oyun'
Oyunda karakterlerin birbirine hem nef-
ret hem de büyük bir aşkla bağlı oldugu-
nu belırten Yıldız Kenter, bu durumun
gerçek yaşamda insanlann karşısına çık-
tığını söylüyor.
Müşfik Kenter, ilk Martı yorumunda
dram yönüne ağırlık verdiklerini belirte-
rek Rusya'da 360 tiyatro olduğunu ve 15
yerde de Çehov'un Martı oyununun sah-
nelendiğini anlatıyor. Oyunlann değişik yo-
rumlara açık olduğunu söyleyen Müşfik
Kenter, Çehov'un oyunlannm bundan yıl-
lar önce yazılmış olsa da günümüze gön-
dermeler yaptığını ifade ediyor.
Oyunun yönetmeni Jossif Raikhelga-
oüz ise Martı'nın modern bir oyun oldu-
ğunaj^k^jfltjggk^rek. oyunun tüm zaman-
lara ait okiugunu söylüyor. Anton Çe-
hov'un kendi yaşamından kesitlerin de
yer aldığmı belirten yönetmen Raikhelga-
oüz, oyunculann da kendi yaşamlanna ait
bir şeyleri oyunda bulabildiklerini belir-
tiyor. Oyunun ileriki dönemleri de yan-
sıttığına dikkat çekerek Çehov' un yaşadı-
ğı döneme uymayan ve geleceği görebi-
len bir yazar olduğunu vurguluyor.
Bugüne dek dünyanın önemli birçok ti-
yatrosunda çalışan Raikhelgaoüz Istan-
bul'da olmaktan oldukça mutlu: "Rus-
ya'da doğup büyüdüm. Rusya'nuı dışın-
da başka bir iilke (Türkiye) olduğunu da-
ha duydum. Küçükken sahilde dolastı-
ğun zamanlarda martı ohıp Tiirkhe'yc gi-
debilsem diye düşünüyordum. Türkiye
benim için başka bir dünyaydı. Birdenbi-
re beni Istanbul'a davet ettiklerinde. san-
ki beni başka bir dünyadan çağirdılar gi-
bi hissettûn ve çok heyecanlandım. Be-
nim için çok güzel bir hediye burada ol-
mak." 'Martı' bu kez daha hareketli ve komedi unsuru ağırukh sahneJeniyor.
Artium Sungur Sanat Evi'nin 25. müzayedesi 8 Aralıkta yapılacak
Cumhuıiyet Müzayedesi
Kültür Servisi - Artium Sungur
Sanat Evi, 23. müzayedesini
Cumhuriyet Müzayedesi adı
altında 8 Aralık Salı günü saat
20.30'da Hilton Oteli Balo
Salonu'nda gerçekleştirecek.
Yaklaşık 180 tablonun yer alacağı
müzayedede Türk resim sanatının
önde gelen isimlerinin yapıtlan
yeni sahipleriyle buluşacak.
Müzayedede satışa çıkanlacak
yapıtlar arasında realist üslupta
çahşmış olan tbrahim Safi'nin
Sarayda Rakkase adlı tuval
üzerine yağlıboya tablosu yer
ahyor. 7 milyar lira muhammen
bedelle satışa sunulacak olan
tablonun yanı sıra izlenimci
sanatın öncülerinden Hasan Vecihi
Bereketoğlu'nun tuval üzerine
yağlıboya çalışması Deniz ve
Kayalar 2 milyar 200 milyon lira.
Anadolu peyzajını geniş fırça
tuşlanyla çalıştığı resimlerinde
görüntüyü ana çizgileriyle
vermeye çalışan Necdet Kalay'ın
Kaphcalar adlı yapıtı ise 1 milyar
lirası muhammen bedelle satışa
çıkanlacak. Avni Arbaş'ın ünlü
Atatürk tablosu ve Istanbul'un
doğasını, tarihsel
mekânlannı konu aldığı
resımleriyle ün yapmış olan
HLCahitDerman'ın
'Dolmabahçe Çağrışımları' adlı
tu^al üzerine yağlıboya tablosu
teklifle satışa çıkanlacak eserler
arasında yer ahyor.
1970 kuşağının önde gelen
sanatçı lanndan Burhan Uygur'un
letceci metotla yapmış olduğu
'Oturan Kadın" adlı tablosu 1
'Dolmabahçe Çağnşunlan' - H. Cahit Dcrman.
milyar lira; çağdaş resmin
öncülerinden olan ve boyayı
kendine özgü bir yöntemle,
eksiklik ve arkaiklik imajını
vurgulayıcı bir doğrultuda
kullanan Komet'in
Kompozisyon'98 adlı tuval üzerine
yağlıboya tablosu ise yıne 1 milyar
lira muhammen bedelle satışa
sunulacak.
Aynca Pertev Boyar'ın Fırtına,
Osman AsaFm Csküdar'dan
Camili Görünüş. İhap Hulusi'nin
Boks, FarukCimok'un 'Beyoğhı'
başlıklı yapıtlanyla, klasik dönem
sanatçılan Hoca AB Rıza'nın desen
çahşmalan ve Hayri Izel, Salim
Özdoğru, Feridun Saraçoğlu.
Mehmet Ali Laga. Nuri İyem ve
çağdaş ressamlar Abidin Dino ile
Mustafa Ayaz'ın eserleri de
müzayedede yer alacaklar.
Uçan Süpürge senaryo yarışması düzenliyor
2. Kadın Filmleri Festivali
için hazırlıklar başladı...
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uçan
Süpürge kadın kuruluşu, 1 -7 Haziran tarih-
leri arasında gerçekleştirilecek "2. Kadm
Filmleri Festivali" kapsamında Ulusal Kı-
sa Film ve Belgesel Film Senaryo Yanşma-
sı düzenliyor.
Uçan Süpürge, 10 bini aşkın sanatseve-
ri buluşturan 1. Kadın Filmleri Festivali'nin
ardından ikinci festival için hazırhklara baş-
ladı. 1 -7 Haziran 1999 tarihleri ara-
sında yapılacak festivalin bir ka-
dın yönetmeni ele alarak sine- , ^
maya yaptığı katkılann sergi-
lenmesi geleneğinin, bu yıl
"Türkan Şoray" ile sürdü-
rülmesi planlanıyor. Gös-
terim bölümlerinde Türkan
Şoray'ın yönetmenliğini ,
üstlendiği fılmlenn yam sı-
ra oyuncu olarak yer aldı-
ğı kadının toplumsal düşü-
münü sorgulayan yapıtla-
nnın da izleyiciy-
le buluşturulma-
sı amaçlamyor.
Festivalin
"Türk Sinema
Tarihinden"baş-
lıklı bölümünde
farklı kadmlık durumlannı sergileyen ve
sorgulayan ulusal sinema örneklerinden 10
film gösterime sunulacak. "5 Kuşak5 Ka-
dın Oyuncu" konulu söyleşi programı ile
Türk sinemasmda kadın imgesine tarihsel
bir bakış içeren dönemın filmleri ve oyun-
culannm tanıtılması amaçlanıyor. "Dünya
Sinemasından Örnekler" bölümünde ka-
dm yönetmenlerin kadın konulu filmleri-
nin gösterime sunulması ve yurtdışmdan iki
•* u;i=..
kadın yönetmenin de Ankara'ya konuk edil-
mesi planlanıyor Festival kapsammda çok
sayıda sergi, panel ve söyleşi de gerçekleş-
tirilecek.
Uçan Süpürge, genç kadının sinemada var
olabilmesı ve kadm sinemacılann yetişme-
sine olanak sağlamak amacıyla da, "2. Ka-
dm Filmleri Festivali Ulusal Kısa Fflm veBeJ-
gesel Film Senaryo Yanşması" düzenledi.
Yanşmaya, kadınla ilgilı, kadının toplum-
sal cinsiyet rolünü çeşitli boyut-
lanyla ele alan, sorgu-
layan, düşündüren,
farklı kadmlık durum-
lannı kadm gözü ile ak-
tarmayı hedef-
leyen tüm genç
kadınlar katıla-
bilecek. Yanşmanın
şartnamesi Uçan Süpür-
ge'nin yanı sıra tüm üniversi-
telerin iletişim, fen edebiyat,
ıktisadi ve idari bilimler ile mi-
marhk fakülteleri, sinema der-
nekleri ve kadm derneklerin-
den edinilebilecek.
. Yanşmaya ka-
^_^ ^ •'' tılacak yapıt-
^^~~— lann en geç 26 Şu-
bat 1999 tarihinde Uçan Sü-
pürge'ye ulaştınlması gerekiyor.
Kısa film ve belgesel film senaryosu da-
lında seçiciler kurulunun karan ile birinci-
lik ödülü bin dolar, ikincilik ödülü 700 do-
lar ve üçüncülük ödülü de 300 dolar olarak
belirlendi. Uçan Süpürge, birinciliğe de-
ğer görülen senaryonun yaşama geçirilebil-
mesi için yapimcılarla buluşma ortamı sağ-
lanmasım da amaçlıyor.
H A A R ?
McLaine 'e yaşam
boyu başarı ödülü
• Neil
jordan ve
Ralph Fiennes
birlikte
çalışacaklan
bir filmin
hazırlıklannı
sürdürüyorlar.
Jordan'm
yönetip
Fiennes'ın
başrolünü üstleneceği
film, Graham Greene'in
TheEndofTheAffair
adlı romanından
beyazperdeye
aktanlacak.
• Alvln Ailey
Amerikan Dans
Tiyatrosu kırkıncı
kuruluş yıldönümünü beş
haftalık bir programla
kutluyor. Kutlamalar
kapsamında New York'ta
dünya prömiyeri
gerçekleşecek.
• Denzel
VVashington iik kez
kamera arkasına
geçiyor... \Vashmgton, bu
ilk yönetmenlik
denemesinde Antwone
Fisher'ın gerçek yaşam
öyküsünü sinemaya
aktaracak. Finding Fish
isimli fılmde başrolü
üstlenecek oyuncular
henüz belirlenmedi.
Filmin 2000 yılında
vizyona gireceği
söyleniyor.
• Sapik yaklaşık kırk
yıl sonra yeniden
sınemalarda. Alfred
Hitchcock'un ünlü
yapıtını yeniden
beyazperdeye taşıyan
Van Sant çekimler
sırasında hiçbir
değişiklik
yapmadıklannı, fîlmi,
aslına harfı harfine sadık
kalarak yeniden
çektiklerini söylüyor. İlk
olarak 1960 yılında
çekilen Sapık ile yeni
versiyonu arasmdaki
farklar, 1998yapımmın
renkli olması ve senaryo
yazannm fîlmdeki bazı
bölümlerde dili
güncelleştirmış olması.
Sinemaseverler fılmde
Anthony Perkins ve Janet
Leigh yerine de Vince
Vaugh ve Anne Heche'i
izleyecekler.
• Michael Douglas
ve Meryl Streep birlikte
kamera karşısına
geçiyorlar. Mimi
Leder'in yöneteceği Still
Life isimli fılmde,
kızlannın ölümü üzerine
diğer çocuklannı
büyütmek için yeniden
birleşen bir çiftin öyküsü
anlatılıyor.
• Steven Splelberg
yeni fılmi 'Bir Geyşanın
Oyküsü'nün çekimlerini
birkaç ayhğına erteledi.
Filmin ön çalışmalan
tamamlanmış olmasma
karşın Spielberg, Er
Ryan'ı Kurtarmak'm
ardından, bütünüyle
Japonya'da sürdürülecek
bir çalışma için henüz
yeterince hazır
olmadığını belirtti.
• Turner ödülü
siyah ressam Chris
Ofıli'nin oldu.
Ingiltere'nin en saygın
plastık sanatlar ödülü
olan Turner'ın bu yılki
sahibi Ofili
çalışmalannda Londra
Hayvanat Bahçesi'nden
aldığı fil dışkılannı
kullanıyor. Yapılan
açıklamada sanatçınm
'özgün enerjik, dinamik,
renklere yer veren,
çağdaş kentli kültürün
çokkatmanlı yapısmı
yansıtan ve sanat tarihini
özümsemiş' resimleriyle
bu ödüle değer
görüldüğü belirtildi.
• Shiriev McLaine
şubat ayında
düzenlenecek Berlin
Film Festivali'nde yaşam
boyu başan ödülünü
alacak. Festival yöneticisi
Moritz de Hadeln,
Shirley McLaine'in çok
yönlülüğünü överek
sanatçınm Hollyvvood'un
bütün ihtişamını
yansıttığını söyledi.
• Hindistandaki
sağcılar, lezbiyen ilişkiyi
konu alan bir film
yüzünden sokaklara
döküldü. Geçen
çarşamba 200 kadar Hint
milliyetçisi, Hindıstan
sinemasının ve ülkedeki
eşcinsel örgütlenmelerin
merkezi olan
Bombay'daki iki sinema
salonunu 'Fire' adlı fılmi
gösterdikleri
gerekçesiyle tahrip
ettiler. Ünlü yıldız
Shabana Azmi'nin
başrolde oynadığı
fılmde; kocasını, üvey
kardeşiyle girdiği
eşcinsel ilişki nedeniyle
terk eden bir kadının
öyküsü anlatılıyor.
• isabelle
Huppert ın ailesine
ilişkin ilginç bilgiler
edinildi... Huppert'ın üç
kız kardeşinden Elisabeth
yazar, Jacueline
sosyolog, Çaroline
yönetmen ve erkek
kardeşleri de bir
romancıymış.
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Üstün Akmen
BİR GÜNLÜK DOST
152sayfa, I.hamur.
"Üstün Akmen'in gezi notlan. izlenimleri; öykü,
deneme, günlük türlerinden oluşmuş yepyeni bir türdûr
ve edebıyatunızın ilklerindendir."
MUZAFFER BUYRUKÇU
Cumhurtyrt Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Cad. No;39/41
kitap kulûbu (34334»Caâaloölu-lstanbul TH): (2121!(34334)Cağaloğlu-lstanbul Te): (212)514 01 96