29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İşçi sendikalan SSK'ye sahip çıkmak için 'çok geç olmadan' yetkilileri göreve çağınyor 850 kişiye bir doklorİstanbul Haber Servisi - Özel sektör ve de\ letten 367 tnlyon lıralık alacağını tah- sil edemeyen Sosyal Sigortalar Kuru- mu'nda (SSK) üye sayısı yüzde 280. has- ta sayısı yüzde 250 oranında artarken uz- man hekim sayısı yüzde 40, pratisyen he- kim sayısı ise yüzde I40 oranında arrtın- labildi. Türkıye'de bır doktora 850 kişi düşerken, bu sayının SSK'de 3 bin 494 ki- şıye yükseldıği belırtildı. İşçı sendıkala- nndan, kendilerinin ve aılelennın sağlık ve sosyal gereksinimlerini karşılayan S SK'ye "SahipçıkmaJan ve seslerini yük- seltmeleri" istendı. Sağlık ve Sosyal Hızmet Emekçılen Sendikası (SES) tzmır Şubesı'nin SSK'yle ilgili raporuna göre, merkez sağ SES İzmir Subesi ağırlıklı hükümetlenn "karadetik* olarak nitelediği Sosval Sigortalar Kurumu. bu- gün Türkiye"de yaşayan ınsanlann yakla- şık yüzde 50'sıne sağlık hızmeti venyor. Ülkede çalışanlann ücretlerinden kesıle- rek elde edilen gelirlerle ayakta durmaya çahşan SSK, sağlık alanında da özelleş- tirmelere zemin hazırlamak içın hükü- metler tarafından sistemli olarak çökertil- meye çalışıldı. SES"ın raporunda, kurumun özel sek- törden 321 tnlyon, kamu kuruluşlanndan da 46.7 trılyon olmak üzere 367 trilyon olan prim vedığeralacaklannm tahsıl edı- lemediği belirtildi. Resmi venlere göre yaklaşık 5 milyon kaçak işçi çalıştınldığı belirtilen raporda. kurumun gayrimenkullerinin uzun yıllar düşük fiyatlarla kıraya verilmesi, emek- lilere ödenen sosyal yardım zammının de\ letçe ödenmesi yenne kuruma ödettı- rilmesi gibı nedenlerle mali knze düşürül- düğüvurgulandı.SES'tenyapılanaçıkla- mada, özelleştirme planı gereğı kuruma yatınm yapılmadığı veyeni personel alm- madığına dıkkat çekildi. Araştırmaya göre, Türkiye nüfusunun yüzde 39.9'u.yanı 25 mılvon 711 bm479 kişı. SSK'nin sağlık hizmetlerinden ya- rarlanıyor. Türkiye'dekı yataklı tedavi ku- ruluşlarının yüzde 10.9'u, yatak sayısının yüzde 17"sı SSK'ye ait. Lzman doktorla- nn yüzde 15ı, pratisyen ve asıstanların yüzde 7"si, hemşireleTİn yüzde 12'si. ebe- lerin yüzde 3"ü SSK'de istihdam ediliyor. SES'in raporuna göre SSK'li sayısı yüz- de 280, hasta sayısı yüzde 250. yatan has- ta sayısı yüzde 220, ameliyat sayısı yüz- de 300 artarken. yatak sayısı yüzde 40. ya- taklı kurum sayısı yüzde 58, dispanser sa- yısı yüzde 70. sağlık ıstasyonu sayısı yüz- de 52 arttı. Personel sayısı ise toplam ola- rak yüzde 14, uzman doktor sayısı yüzde 40, pratisyen ve asistan hekım sayısı yüz- de 120. hemşıre ve ebe sayısı yüzde 140 artarken, aynı dönemde işçi sayısı da yüz- de 135 azaldı. Laboratuvarda çalışan la- borant vebiyolog sayısı iseson 5 yıldaya- n yanya azaldı Türkiye'de bir doktora 850 kişi düşer- ken. bu sayının SSK'de 3 bin 494 kışiye ulaştığı, ülke genelınde bir hemşireye 970 kişi düşerken, bu sayının SSK'de ise 2 bin 933 kişiye ulaştığı kaydedildi. Çin gibi 1 milyan aşan nüfusa sahjp bir ülkede bile doktor başına düşen hasta sayısı (730) Türkiye'den daha az. Tüm yetersizlikle- rine karşın 3 büyük ilde SSK sağlık hiz- metlerinden yararlananlann oranı yüzde 68 gibi büyük bir orana ulaşıyor. Avrupa'da sosyal güvenlık finansma- nına devletin katkısı, Danımarka'da yüz- de 77.5. Irlanda'da yüzde 61. lspanya'da yüzde 28 gibi bır orana ulaşırken. Türki- ye'de devietin katkısı yüzde "sıfir". Tür- kiye. Batı ülkeleri ıçmde. yüzde 14 ora- nıyla işçiden en yüksek prim kesilen ül- keler arasında olma özelliğı de taşıyor. 'SSK'yiIMF güdumlu politikalar batırdı' İstanbul Haber Servisi - Sağlık ve Sosyal Hiz- met Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, ül- ke nüfusunun 25 milyonu aşkın bölümüne sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti veren SSK'nin kurtul- ması ıçin fînansal, personel ve hukuki açılardan önlem alınması gerektiğini belirtti. Özel ve kamu sektörünün kuruma olan 367 trilyon liralık bor- cunu derhal ödemesi. personel sayısının arttınl- ması ve kurumun demokratikleştırilerek özerkleş- tirilmesi gerektiğı vurgulandı. SES Izrnir Şubesı'nin yaptığı açıklamada. SSK sorununun çözümlenmesi ıçın öncelikle kurumun bu duruma gelmesme neden olan etkenleri göz önüne almak gerektiğı belirtilerek, "Merkeziyet- çi velMFgüdümlü potitikalarkurumu bu halege- tirmiştir. Kurumun asıl sahibi olan işçi. emekli ve kurum personeti. söz \e karar süreçlerinden dış- lanmışür. Parayı verenlerle yönetenler farkh ol- muştur" denıldı. Açıklamada, SSK'nin ıdan ve mali olarak özerk biryapıya kavuşturulması isten- dı. Kurumun sorunlannın çözülmesı için getıri- len djğer önenler şöyle: - Ozel sektörden 321 trilyon, kamu kuruluşla- nndan 46.7 trihon olmak üzere toplam 367 trilyon lira olan prim ve diğer alacaklannın hemen öâem- mesL - Kaçak işçı çalıştınlmasına son verilmeli. - Kurumun gayrimenkullerinden günün koşul- lanna uygun kira ahnmah. - Kurum özel sektörden ilaç. sağlık hizmeti, te- mizlik hizmeti ve müteahhıtlık hizmeti satın al- maktan kurtanlmalı, kaynaklann özel sektöre peş- keş çekılmesıne son verilmeli. - Emeklilere ödenen sosyal vardım zammı. ku- rum tarafindan değil devlet tarafından karşılan- mau. - Etkın bir denetünle usulsüz emeklilik, kaçak sağlık hizmetlennden yararlanma önlenmelidır. Kurumun sağlık sorunlannı çözmek için geti- rilen öneriler ise şöyle: - Kurum personel açığı ivedilikk giderilmeti. Türkiye geneünde acil olarak 20 bin personete ge- reksinim duyuluyor. - Kurum kaynaklannı daha venmlı kullanmak ve hizmeti etkinleştırmek ıçin bilgisayarlı tomog- rafi, sıntigrafi gereksınımlen giderilmeli. -SözleşmeH personel uygulamasına son verilme- li, herkes kadroya geçirilmeli. - Kurum personelinın sosyal haklan ve ücret- leri iyileştirilmeli, eködemeler adil ve emeği kar- şılayacak düzeye çekılmelidır. uyrukçilesi artıksona eriyorSSK hastanelerinde yaşanan kuyruk çilesi arük soııa eriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan, personel yetersizliği nede- niyle SSK hastaneJerinde yaşanan bu sıkınfjnın giderilınesi amacıyla "Hizmet Satın Alması" uygulaması getirdiklerini büdirdi. Nanıi Ça- ğan. SSK penoneünin tam gün çalışmaya teşvik edilmesi >e dışardan aniaşmaJı olarak ahnan doktorlann SSK hastarteterinde çahşma«m öngören bu uyguJamanın Ankara tbn-i Sina Hastanesi'nde uvgulan- maya başiadığını btkfirdi. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) konu üze- rinde çahşbğını veflzibiUteraponı hazıriadığını ifade eden Çağan, ön- ceki dönemlerde bu uygulamanın özeUeştinne biçiminde algdandığı- m, daha sonra baş\a İTB otanak üzere karşı görüşte oianlan bu dü- şünceden vazgeçirdiklerini söyledi. Çağan, istanbul ve tzmir de per- sonefsonnmımn bu trygutama \k çözöMfigünü ırisan ve mayıs aymda uygulamanın Ankara'da da yajguılaştınlacağını ifade ettL Gelir düzeyi düşük ailelerin hedeflendiği kampanyada, 185 çocuk muayene edildi GömiUü hekimlerden sağhk taraması İstanbul Haber Servisi - Insan Sağlığı ve Eğıtim Vakfı (INSEV) Sağlık Merke- zı doktorlanndan Şengül Akgün. geçın- mek ıçin üç ışte bırden çalışmak zorun- da kaldığını belirterek bu durumun has- talara karşı venmlılığm olumsuz yönde etkiledığinı vurguladı. İNSEV ıle Logo Yazılım firmasının düzenledığı ücretsiz sağlık taraması sü- rüyor. Vakfın Cmranıye Mustafakemal Mahallesı'ndeki sağlık merkezinde l Aralık günü başlatılan kampanyada, bu- güne kadar 185 çocuk muayene edıldı. Hedeflenen 300 rakamına ulaşana dek sürecek olan kampanyanın ılaçlannı ise Deva ılaç fırması sağlıyor. Sağlık merkezi doktorlanndan Şen- gül Akgün. bulunduklan bölgenin gelır düzeyi düşük ailelerden oluştuğunu be- lirterek çocuklann sıklıkla yakalandık- lan hastalıklann üst solunum yollan en- feksıyonlan. bronşit. zarürree. ıdrar yo- lu ıltihaplanmalan. gelişım bozuklukla- n. kansızlık v e erkek çocuklannda inme- miş testısler olduğunu söyledi. Merkeze gelen çocuklann çevre ma- hallelenn muhtarlannca seçıldığini kay- deden Akgün, "Gelen çocuklann baştan aşağıya muayenesinin \aninda. kan M' id- rar tahlilieri de yapılıyor. Kan grubu da saptanan çocuklara. bu bilgileri içeren birer kart veriliyor. İleri tetkik ve tedavi gerektiren dunımlarda da aileter bilgi- lendirilipyönlendiriliyor*' diyekonuştu. Merkez. kampanya dışı zamanlarda da düşük ücretlerle hızmet veriyor. Dr. Akgün. •'Herkes için sağlık ve eğitim'" sloganıyla yola çıktıklannı belirterek "Tabip odası. _\ıl içinde muayene ücreti- ni 7 niilyon lira olarak beliriedi. Biz ise hastalanmızın muayenesini 2 milyon li- ra gibi bir ücret karşılığuıda \apiyoruz" diye konuştu. Merkezlenne gelen hasta- ların bir bölümünün sıgortalı olduğunu v urgulayan Akgün. buna rağmen hasta- lann SSK hastanelenne kuyruklar ve ıl- gisizlık gibi nedenlerle gitmek ısteme- diklerini kaydettı. Çoğunluğu gönüllü hekimlerden oluşanvegönüllü bir örgüt olan ÎNSEV. yaklaşık bir yıldır sağlık hızmetlen ve eğitiminin yaru sıra Sosyal Hızmetler ve Çocuk Esırgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ile yaptığı anlaşma doğnıltusunda 11 Eylül'de "Cmraniye Toplum Merkezi''ni de bölge halkının hızmetıne açtı. CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Batı Solunun Çirkin Yiizii 1986 yılının Kasım aymda dönemın Türkiye Baş- bakanı Turgırt Özal Paris'e geldi. Benim de Paris'te zorunlu bulunuşumun 2. yılı dolmak üzereydi. Özal'ın Paris'e inişınde, Türkiye'deki yönetime karşı göste- riler yapılmış, göstericilerden bazıları Özal'ın çevre- sindeki koruma görevlilerince hırpalanmıştı. Bu ha- ber Fransız Komünist Partisi'nin yayın organı "Hu- manite"de "Parıs'te Türk Yasası" başlığıyla verildi. Bunun üzerine "Humanite"ye bir mektup gönder- dim. "Iki Ateş Arasında" adlı kitabımda Türkçe çe- virisini yayımladığım bu mektubu aşağıya aynen alı- yorum: "Değerli dostlar, Türkiye Başbakanı Bay Turgut Özal'ın Paris'e ge- lişiyle ilgili bir haberinizin başlığını, sürgünde yaşa- yan bir Türk demokratı olarak büyük şaşkınlıkla oku- duğumu üzülerek belirtiyorum. Bu başlık şöyleydi: 'Paris'te Türk Yasası' (Humanite, 15 Kasım 1985, sayfa 18). Bir yönetime ilişkin yasanın bir ulusun adıyla özdeşleştirilmesini ve bu anlamda bir yöne- timle bir halkın ve bir ulusun özdeşleştirilmesini an- lamak benim için çok güç. Yunanistan'daki albaylar cuntasının şeflerinden biri o günlerde Fransa'ya gelmiş olsa ve bu kişinin koruma polisleri şimdi söz konusu olaydakigibi gös- tericileri dövmüş olsa, 'Yunan Yasası' gibi bir baş- lık koyar mıydınız haberinize? Böyle bir şey yapmış olsanız, Yunan yurtseverlerinin, demokratlannın tep- kisi ne olurdu? Aynı durumu Şili'ye, baskıcı yöne- tim altındaki başka ülkelere uyguladığınızda, 'Türk Yasası' ifadesinin anlamşızlığı, saçmalığı, mantık dı- şılığı hemen görülecektir. Fransa'da ve Avrupa'nın başka ülkelennde Türk- ler ve Türkiye 'ye karşı çoğu kez gerçeklerie bağdaş- mayan, fakat karmaşık tarihsel ve siyasal ilişkilerin sonucu olarak geçmişte derin kökleri bulunan ön- yargılı duygu ve düşüncelerin varlığını çok iyi biliyo- rum. Haberinizdeki başlığı bu peşin hükümlerin bir sonucu olarak görüyorum ve bu bizler için yeni bir şey değil. Öte yandan 'Humanite' gibi bir gazete- nin, böyle bir konuda daha duyarlı ve özenli olma- sı gerektiğini düşünmeye hakkımız var. Bu uyanmı dostça bir anımsatma saymanızıricaederim. Bir iyi niyet ve arkadaşlık belirtisi olarak, mektubumun ga- zetenizde yayımlanmasını bekliyorum." "Türkşairi, Asya-Afrika Yazariar Biriiği Uluslara- rası LOTUS Büyük Ödülü sahibi" sanlannı belirte- rek imzaladığım mektup yayımlanmadığı gibi "Hu- manite " yönetıminden herhangi bır yanıt da gelme- di. • • • Fransa'da bulunuşumun son yıllanndan birinde şimdi anımsayamadığım bir gazetenin ya da insan haklarıyla ilgili bir kuruluşun yayın organının muha- biri evime telefon etti. Benimle Türkiye'deki işken- celer konusunda görüşme yapmak istiyordu. Ken- disine, işkence denilebilecek bir davranışla kişisel olarak karşılaşmadığımı, fakat ülkemde bu gibi şey- lerin ne yazık ki olduğunu ve bu konuda bildiklerimi anlatabilecegimi, ancak bu fırsatla Fransa'daki sür- gün yaşamımda karşılaştığım sıkıntılardan da söz et- mek istediğimi söyledim. Yanıtı kısa ve netti: Bir gö- rüşme yaparsak, ancak ve sadece Türkiye'deki iş- kencelerden söz edebilecektim. Fransız gazeteciy- le görüşmemız, bu telefon konuşmasıyla sona erdi. • • • ' " Bu iki olay, Fransa'da geçen yaklaşık altı yıllık sür- gün yaşamımda ve Batı ülkelerine yaptığım birçok yolculukta karşılaştığım, Türkiye'ye ve Türklere kar- şı önyargılı, tek yönlü tutum ve davranışlann sade- ce iki tanesidir. Bunlan bana, son zamanlarda Ital- ya'yla yaşanan gerginlik sırasında Italyan Başbaka- nı D'Alema'nın Türkiye'ye karşı soğuk, duygusuz, yüzeysel davranışlan anımsattı. Benim gibi 6O'lı yıl- lar kuşağından. belki daha da genç bu komünist kö- kenli başbakan Türkiye ve Türkiye solu hakkında acaba ne biliyor? Bizler Togliatti'yi, Gramsci'yi oku- duk. Italyan edebiyatmı, sinemasını biliriz. D'Alema, "Geceyansı Ekspresi" gibi bir filmdekiler dışında Türkiye toplumu ve kültürü hakkında acaba hangi bilgilere sahip? Ben komünist kökenli bu başbaka- nın, Nâzım Hikmet'in Italyancada iki büyük ciltteya- yımlanan toplu yapıtlarını okumuş olduğundan da kuşkuluyum. • • • Batı ülkelerinde Türkiye'ye ve Türklere karşı olum- suz önyargılar, derin bilgisizlik, ne yazık ki bu ülke- lerin sol çevrelerini de kapsamaktadır. Bu sonuçtan, Türkiye'de solun yaşamasına olanak tanımayan za- lim yönetimler kadar, kendi ülkelerinin doğru bilgisi- ne sahip olmayan, solculukla yurtseverliğin ayrıl- mazlığını kavramakta güçlük çeken solculanmız da sorumludur. YILBAŞINDA KİTAP DA ARMAĞAN EDİLİR ÖRÜŞ / SÖNMEZ TARGAN SERGİ SALONLARIMIZDA ÖZEL YILBAŞI İNDİRİMİ 21.12.1998-31.12.1998 TARİHLERİ ARASINDA . rÇAGDAŞ YAYINLARI VE Cumhuriyet %30 İNDİRİMLİ ECumhuriyet kitap kulübü Taksinristiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Tel:252 38 81 Cağaloğlu:Türkocağı Cad. 39/41 (Cumhuriyet Gazetesi yanı}Tel:514 01 96 Aziz Nesin'in fiziksel vartığı ile tanışmam ölümünden birkaç yıl öncesine rastlar. O'nun öncülüğünde kurulan ve içinde çok sayıda aydın, bı- lim insanı, sendikacı ile sivil top- lum kuruluşu temsilcisinin ortak olarak bulunduğu "Onbinler Tu- rizm ve YayıncılıkAnonim Şirke- ti", 1990 yılındaAnkara'da yap- tığı genel kurul toplantısında hem şırketi İstanbul'a taşıma karan almış, hem de yeni bir yö- netim organı belirlemişti. istanbul'a taşınan şırketın ye- ni yönetim kurulunda Mehmet Nusret Nesin, (Azız Nesın) Baş- kan, Prof. Dr. Cevat İsmail Ge- ray Başkan Yardımcısı, Sön- mez Targan Genel Müdür, DlSK'in iki eski Başkanlık Kuru- lu üyesi Turgut Gökdere, Öz- can Kesgeç ıle Prof. Dr. Eren Omay ve Mimar Yücel Gürsel kurul üyeliklerine seçilmişlerdi. Bu ilk toplantı 1991 yılının O- cak ayının başlannda Çatal- ca'daki Nesin Vakfı'ndagerçek- leşti. Aziz Nesin'le en uzun süre biriikte olduğum bu toplantıda çok ilginç konular tartışıldı. Bu konulann içinden bırkaçı, daha sonraki topîantılann da hep gün- dem maddesini oluşturdu. Ömeğin, o günlerde günlük olarak çıkan Aydınlık gazetesine şirket olarak katılmış olmamız çeşitli çevrelerde eleştiri konusu olmaktaydı. Gerçi Yönetim Ku- rulu'nda kimse buna karşı değıl- di. Hatta, o günün verili koşulla- rında alabıldiğine parçalı olan solun birleştirilmesı çabalanna cesurbiradım sayılabilirdi bu gi- rişim. Aydınlık gazetesınin başma- kalelenni. şırketi- mizadına Azız Ne- sin yazmaktaydı. Bu süreç içinde Onbinler ile Ay- dınlık gazetesi şirketi arasında birieşme görijşmeleri sürdürül- mekteydi. Bir gün Prof. Cevat Geray, Avukat Veli Devecioğlu ve Atil- la Aşut Ankara'dan çıkageldiler. Sabahın erken saatlerinde Sa- rayburnu'ndaki Sepetçi Kas- n'nda bır araya geldik. Aziz Ne- sin'in artık Aydınlık'ta yazmak istemedıği, şırketlerarası görüş- melere de son verilmesini iste- diği vurgulandı. Bizler bu kara- rın yanlış olduğu, en azından er- ken olduğu görüşünde birieştik. Buradan Aziz Nesin'in Nişanta- şı'ndakı evıne gittik. Bizden ön- ce gelen Turgut Gökdere, Ha- san Uysal ve Ahmet Nesin de oradaydılar. Aziz Nesin, gazetenin bağım- sız çizgisini yitırdiğini, giderek bir partinin gazetesi kimliğine büründüğünü, karannagerekçe olarak gösteriyordu. İki saate varan bir tartışmadan sonra bir süre daha yazmasının doğru olacağı görüşü ağırlık kazan- mıştı. Nesin, "Bu demokratikbir karardır, bana da uymakdüşer" diyerek bir süre daha Aydınlık'ta yazmayı sürdürdü. Daha sonra yazmayı tümüyle kesmesine karşın yapılan için, bu kısa de- nemenin yanlış olduğuna ilişkin ılerde tek bir tepki dahi göster- medi. Bu birlikteliğin gerçekleşeme- mesinin bir nedeni de Onbin- ler'in malvariığının üzerinde bu- lunan bir pürüzdü. Çok önceleri, şirket hesabın- 'Aziz' Anılar! daki bütün akçal biriktirimler, değer yftimine uğramasın diye bir arsa alımına yatınlmıştı. Kü- çükçekmece sınırlan içirvde Ka- yabaşı yöresınde belediyeden on bir dönüm bir arsa alınmıştı. Şirketin biriktirimi arsa maliyeti- ni karşılamadığı için gen kalan borçlar ödeninceye değin arsa üzerine ipotek konmuştu. Birta- raftan da borç faizi ile büyüyor- du. Bu durum nedeniyle arsa üzerinde düşünülen bir proje uy- gulama şansını yitiriyordu. Bu durumdan son derece ra- hatsız olan Nesin, her bir araya gelişimizde bu sorunun çözü- münü bekliyordu bizlerden. Sonra çözümü kendi buldu. Yurtdışında akçal olarak kazan- dığı iki ödülünü bıze vererek bor- cun kapanmasını sağladı. (O gün gözünü bile kırpmadan ver- diği bu paranın bugünkü karşı- lığı yaklaşık 15 milyar TL.) Benim defalarca, "Size olan borcumuzu şirket olarak birse- nede bağlayalım" önerimi, hep yanıtsız bıraktı. Elisıkı diye bilgı- lendiğimiz Aziz Nesin'in bu tav- n karşısında, neden yanlış ko- şullandım diyerek kendimi sor- guladığım olmuştur. Soyut bir demokrasi anlayışı- nın kaçınılmaz bir sapması ola- rak, nice Türk aydınının gericiler ve irtica yanlılarıyla medyada fink attığı yıllarda Nesin, inancın siyasallaşmasını insanlık için büyük bir tehlike olarak görmüş- tü. Bu nedenle köktendinciliğe karşı uluslararası bir konferans düzenlemeyi amaçlıyordu. Ama bu sorunun yakıcılığını özellikle aydı- nımıza anlatamamaktan yakını- yordu. Turgut Gökdere ile biriikte, "Neden bunu Onbinler olarak yapmayalım?" dediğimizde(i) acı acı yüzümüze baktı. Oysa haksız da değildik. Çünkü bu şirket, güdümlü medyanın etki- sinden uzak tüm sol ve demok- rat birikimi günlük birgazete ça- tısı altında toplamak amacıyla kurulmuş olmakla biriikte, ana sözleşmesi bu ve benzeri etkin- likleri de düzenlemeye elverişliy- di. Kaldı ki Nesin, yine bu kon- feransa koşut olarak bir de "Kürt Konferansı" düzenlemeyi izlen- cesine almıştı ama aynı sıkıntıyı bu konuda da yaşıyordu. Şirket olarak bu düzenlemeye de talip olmuştuk. Aziz Nesin, kendinin lokomo- tif olarak öne çıktığı birçok giri- şimde düş kınklığına uğramıştı. Kimi konularda uğradığı yalnız- lık güven duygulannı da zayıflat- mıştı. Bu durumunu kimi konuş- malannda dokundurmalaria dı- şa vururdu. Bu dokundurmalardan en ağınna bir panelde tanık oldum. Bir yerel yönetim seçimiydi sanınm. Birieşik Sosyalist Alter- natif, Sinop'ta seçimlere katıl- mış ve seçim çalışmalan kap- samında düzenlediği bir panel- de bizleri konuşmacı olarak ça- ğırmıştı. Cevat Geray'ın yönet- tiği panelde Aziz Nesin, ben ve adını bugün anımsayamadığım bir yazar konuşmacıydık. Ko- nuşmalarbitmiş, dinleyenlerden sorulann alınmasına sıra gelmış- ti. Özellikle Nesin'e sorular ya- ğıyordu. Kışkırtıcı olduğunu sonradan öğrendiğimiz biri Ne- sin'e, Türk halkının yüzde alt- mışının aptal olduğunu söylü- yorsunuz, peki siz aydınlar han- gi kapsama giriyorsunuz" soru- sunu yöneltti. Salonda bir sessizlik oldu. Sonra bizleri de içine alan bir te- dirginlik... Ama çok sürmedi. Az- iz Nesin hem ağlamayı, hem gülmeyi ve hem de güriemeyi andıran bir ses tonuyla, "Türk aydını aptal değil, alçak" deyi- verdi. Aziz Nesin, kıvrak bir zekâya sahip olmanın yanı sıra göğüs kafesinin içinde cesur bir yürek taşıyordu. Ama O'nun cesareti fiziğinden değil, inandığı dünya görüşünden kaynaklanıyordu. Yaşamış olsaydı, hiç şüpheniz olmasın bugün ateistler derne- ğini de kurmuş ya da kuruyor olacaktı. Çünkü ölümünden kı- sa bir süre önce, istanbul'daki hastanede hasta yatağında kendisiyle kısa da olsa son kez sohbet etmek olanağım oldu. Konuşmanın bir yerinde, "Bak sana bir şeysöyleyeyim mi, ger- çek anlamda demokrat olmak istiyorsak inanmama özgürlü- ğünün örgütlenmesıne de şans tanımamız gerekir" diyerek is- teminin düşünsel çerçevesini de cesaretle çiziverdi. Ne yazık ki bu anlamda cesur insan bugün çok az kaldı.. (1) Aziz Nesin'in ölümünden sonra Onbinler, "Köktendincili- ğe Karşı Uluslararası Aydınlan- ma Konferansı" adı altında bu girişimi yaşama geçirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear